Denizli: Hierapolis Antik Kenti

Hierapolis Antik Kenti; Denizli’nin Pamukkale İlçesi, Pamukkale Ören Yeri sınırları içerisinde yer almaktadır. İlçe merkezine 17 km uzaklıktadır. Denizli Otagarı’ndan Pamukkale Örenyeri’ne giden minibüsler ile ulaşımı vardır.

Hierapolis Antik Kenti’nin kalıntılarının büyük bölümü de bu dönemden. Eşi bulunmaz güzellikteki travertenler ile birlikte bu kalıntılar UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Miras Listesi’nde yer alıyor. Pamukkale’nin hemen ilk görüşte sizi büyüleyeceğine eminiz. 2 bin yıl öncesinde de Bergama Krallığı bu çekiciliğe karşı koyamamış ve travertenlerin yanına Hierapolis Kenti’ni inşa etmiştir. Bu dönemde Hierapolis bir termal sağlık merkezi gibi görev yapmış ve şifalı olduğuna inanılan kaynakları binlerce yıl boyunca Anadolu’nun farklı yerlerinden gelip sağlık ve güzellik arayan kişiler tarafından ziyaret edilmiştir.

Günümüzde de güzellik ve sağlık arayışı içinde termal havuzları ziyaret edilmeye devam ediyor. Siz de binlerce yıl öncesindeki antik dünyanın insanlarının yüzdüğü sulara girebilir ve travertenlerin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Ancak oluşumu binlerce yıl alan bu doğal güzellik oldukça hassas. O yüzden yalnızca belli kesimlerinde dolaşılabiliyor ve sularına girilebiliyor. Pamukkale’de daha uzun süre kalmak ve şifalı sularından yararlanmak isteyenler ise antik kentin ve travertenlerin yakınında yer alan termal tesislerde hem konaklayabilir hem de masaj, termal sular ve çamur banyolarının keyfini yaşayabilirler.

Hierapolis Antik Kenti oldukça iyi biçimde korunarak günümüze ulaşmayı başarmıştır. Buranın bir termal merkez olduğu zamanlarda çok sık ziyaret edildiğini kesinlikle söyleyebileceğimiz Roma Hamamı, günümüzde arkeoloji müzesi olarak kullanılıyor. Hierapolis ve yakın çevresindeki antik kent kazılarında ortaya çıkarılan heykeller ve diğer kalıntıları burada görebilirsiniz. Antik tiyatro, tapınaklar, anıtsal çeşmeler, mezarlar, agora, gymnasium gibi yapılar da size 2 bin yıl öncesinin kentinde olduğunu hissettirecek derecede iyi durumda. Özellikle Roma Dönemi’nde cehennemin girişi olduğuna inanılan Ploutonium hakkında anlatılan hikâyeler ilginizi çekecektir.

Hierapolis, Hristiyanlık açısından da kutsal bir yerleşim. Bu kutsallığın en önemli nedeni İsa’nın 12 havarisinden birisi olan Phillippus’un burada öldürülmüş olması ve mezarının da burada bulunması. 5’inci yüzyılda saray mimarlarınca yapılan, azizin mezarının yer aldığı Martyrium, Hristiyanlığın kutsal yapılarından. İçinde vaftiz teknesi ve piskopos ayin mekânlarının yer aldığı 6’ncı yüzyıl katedrali ile 7’nci yüzyıla tarihlendirilen Direkli Kilise diğer önemli Hristiyan yapıları. Daha küçük pek çok kilise de kentin çeşitli yerlerine dağılmış durumda. Tüm bu yapılar Hierapolis’in Bizans Dönemi’nde önemli bir dinsel merkez olduğunu kanıtlıyor.

Hierapolis Antik Kenti Nerededir?

Denizli’nin 17 kilometre kuzeyinde yer alan Hierapolis Antik Kenti’nin Arkeoloji literatüründe “Holy City” yani Kutsal Kent olarak adlandırılması, kentte bilinen birçok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanmaktadır. Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı tartışılır.

Hierapolis coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen çeşitli tarihi bölgeler arasında yer almaktadır. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürerler. Antik kaynaklarda, kentin Helenistik Dönem öncesi adı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın var olduğunu Ana Tanrıça kültünden dolayı bilinmektedir. Kentin kuruluşu hakkında bilgilerin kısıtlı olmasına karşın; Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından MÖ II. YY. başlarında kurulduğu ve Bergamanın efsanevi kurucusu Telephosun karısı Amazonlar kraliçesi Hieradan dolayı, Hierapolis adını aldığı bilinmektedir.

Hierapolis, Roma İmparatoru Neron dönemindeki (MS 60) büyük depreme kadar, Helenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Helenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır.

Hierapolis Roma döneminden sonra Bizans döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. Bu önem, MS IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olması (metropolis), MS 80 yıllarında, Hz. İsa’nın havarilerinden olan, Aziz Philipin burada öldürülmesinden kaynaklanmaktadır. Hierapolis, XII. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçmiştir.

Hierapolis Antik Kenti’nin Bölümleri

Hierapolis Tiyatrosu: Büyük yapı dört ada üzerine inşa edilmiştir. Dik olan cavea diazoma’dan iki kısma bölünmüştür, dikey olarak 9 cuneusa Summa cavea galerisi ile 8 basamak yerleştirilmiştir Ima caveanın (alt basamaklar) orta kısmı, proedria için mermer bir exedra şeklinde düzenlenmiş, yüksek arkalıklı, arslan ayaklı oturaklar, kentin önemli kişileri içindir. Sahne binası, logeion ve geniş bir sahne arkasına sahiptir ve skene ile bağlantılıdır. Skene fronsun üç düzeni mermer monolit sütunlar tarafından podium üzerine oturmakta ve burada Apollon ve Artemis’e adanmış, bezeli korniş bulunmaktadır. Bu görkemli yapı, İmparator Septimius Severus zamanında İS III. yüzyılda, önceki evreyi (Flavius Dönemi) içine alarak ve yok ederek inşa edilmiştir. Geç Roma Dönemi’ne kadar kullanılmış, bunu arkhitravının alt yüzüne, İS 352 yılına tarihli ve skene fronsun onarımını yazıttan anlaşılmaktadır.

Büyük Hamam Kompleksi: Bugün masif duvarları ve bazı tonozları ayakta kalabilmiş olan yapının iç mekanlarının mermerle kaplı olduğuna dair izler bulunmaktadır. Hamamın planı diğer tipik Roma hamamları gibidir. Önce girişte büyük avlu, iki yanında büyük holler bulunan kapalı dikdörtgen bir alan ve daha sonraları bulunan esas hamam yapısı yer alır. Palaestranin yan kanatlarında, biri güneyde, diğeri kuzeyde olan iki büyük hol imparatora ve törenlere ayrılmıştır. Hamam kompleksinin kalıntıları MS. II. yüzyıla tarihlenir. Büyük hole bitişik tonozlu kapalı mekanlar günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.

Frontinus Caddesi: Mimari özelliklerinden dolayı, kapı ile birlikte yapıldığı düşünülen 14 metre genişliğindeki bu cadde (plateia), kentin ana caddesini oluşturmaktadır.

Agora: MS 60 yılında meydana gelen depremden sonra Frontinus Caddesi, ile doğudaki tepenin yamaçları arasında geniş bir alanda değişim sonucu Hierapolis Ticaret Agorası olarak düzenlenmiştir.

Kuzey Bizans Kapısı: Hierapolis kentinde yapılan sur sistemine dahil olan Kuzey kapı MS IV. yüzyıl sonuna tarihlenmektedir.

Güney Bizans Kapısı: MS IV. yüzyılda inşa edilmiştir. Traverten bloklar ve içinde mermerinde bulunduğu devşirme malzeme ile yapılmıştır.

Gymnasium: Sütun dizisi üzerinde yapının gymnasium olduğuna işaret eden yazıtlı bir arşitrav parçası dikkat çeker.

Tritonlu Çeşme Binası: Tritonlu Çeşme Binası, Apollon Tapınağı’nın yakınlarındaki çeşme binasıyla beraber şehirdeki iki büyük anıtsal binadan biridir.

İon Sütun Başlıklı Ev: Ev tiyatroya giden ikincil uzun bir yol üzerinde bulunmaktadır. Orijinal yapı MS II. yüzyıl olarak tarihlenmektedir.

Latrina: Depremde yıkılmış olan bu yapı yıkıntı halinde tüm parçaları ile günümüze ulaşmıştır. Uzun mekânın tabanında lağım sularını caddedeki kanalizasyona taşıyan kanal bulunmaktadır. İç duvar boyunca oturmak için yapılmış, üzerinde delikler bulunan bir seki yer alır, pis suları taşıyan kanalın önüne sıhhi ihtiyaçlar için bir temiz su kanalı yapılmıştır.

Apollon Kutsal Alanı: Anıtsal yapı Hierapolis’in en önemli tanrısına adanmıştır. Podium da işaret edilen iç kısımdaki yapı daha önce tapınak şeklinde tanımlanmıştı ancak daha sonra yapılan çalışmalar neticesinde kehanet merkezi olduğu anlaşılmıştır.

Su Kanalları ve Nympheumlar: Çevredeki tepelere inşa edilmiş kanallardan oluşan iki aquadükt kente içme suyunu sağlamaktadır.

Plutonium: Plutonium’un girişi, tapınağın sağ tarafındadır.

Surlar: MS V. yüzyılda, Roma İmparatorluğu’nun diğer kentlerinde de olduğu gibi, Hierapolis de MS. 396’da çıkarılan bir kanuna göre kuzey, güney ve doğu yönlerinde surlarla çevrilmiştir.

Katedral: Hierapolis Antik Kenti’nin en önemli Hristiyan kült yapılarındandır. Yapı, plateiaya narteks ve atrium ile açılmaktadır. Sağdaki kapıdan vaftiz mekanına girilir, dörtgen planlı, apsisli mekan, sütunlar ile 3 nefe ayrılmıştır, apsisli bölümde yuvarlak, mermer kaplama levhalı, iki yanında merdivenleri olan vaftiz teknesi yer alır. Saçaklık, kadınların oturduğu bölüme ait ikinci sütun dizisi tarafından taşınıyordu. Apsis içte yuvarlak dışta çok kenarlı bir plana sahiptir. Ana apsisin içinde, ayin sırasında papazların ve piskoposun oturduğu konsantrik merdiven, synthronon, yer alır. Yapı planı bize orta çağ onarımları ile İ.S. VI. yüzyılın birinci yarısına tarihlememizi sağlar.

Aziz Philippus Martriumu: Hierapolis Antik Kenti’nin eşsiz termal suları ile bir şifa kaynağı görülmesinin yanı sıra, hem Pagan dönemlerinde hem de Hristiyanlık döneminde kutsal kent sayılmıştır. Bunun nedeni de İS 80 yıllarında Hierapolis’e Hristiyanlığı yaymaya gelen ve Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Aziz Philippus’un burada çarmıha gerilerek öldürülmesidir. İS 4. yüzyılda Hristiyanlık resmi din olduktan sonra Aziz Plilippus adına öldürüldüğü yerde bir şehitlik yapılmıştır. Dini ve ruhi tedavi merkezi olarak yapılan yapı sekizgen planlıdır.

Ortasındaki mermer kaplı alanda da Aziz Philippus’un mezarı vardır. Bizans Dönemi’ndeki surun dışında kalan bu merkeze geniş ve uzun merdivenlerle çıkılır. Yapıya yaklaşan son bölümdeki merdivenlerin sağında Ayazma çeşme yapısı vardır. Yaklaşık 20 metre çapındaki sekizgen bölümün üstü kurşun kaplanmış bir kubbe ile örtülmüştür. Yapıda dua edilmesi için küçük şapeller mevcuttur. Sekizgen bölümün tabanı mermer, koridor ve bağlı bölümlerin tabanı bitkisel motifli mozaik ile odaların tabanı traverten, halkın kaldığı dış odaların tabanı ise sıkıştırılmış topraktır. Günümüzde de birçok kilise Aziz Philippus bayramını kutlayıp ayin düzenlemektedir.

Paylaşın

Denizli: Akhan Köprüsü

Akhan Köprüsü; Denizli’nin Pamukkale İlçesi, Akhan Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Tarihi Selçuklu Kervansaraylarından olan Akhan’ın doğusundadır.

Köprü Denizli-Ankara karayolu üzerindeki yeni yol ve yeni köprünün yapılmasından dolayı kullanılmamaktadır. Düzgün diktörtgen kesme taşlardan yapılan köprünün üç gözü bulunmaktadır. Köprünün ayak kısımları orijinal olmasına rağmen üstü betonla kaplanmıştır.

Değişik dönemlerde tamirat görmüş olan köprü 13. yy ortasında (1251-1252) inşa edilen Akhan ile birlikte inşa edilmiş olmalıdır. Ancak antik dönemde de Laodikeia’ya giden yol güzergahında yer almaktadır. Köprünün mimari çağı Selçuklu ve Osmanlı Dönemidir. Köprüde temizlik çalışması yapılarak ayakların ve kemerlerin ortaya çıkarılması gerekmektedir.

Paylaşın

Denizli: Akhan Kervansarayı

Akhan Kervansarayı; Denizli’nin Pamukkale İlçesi, Akhan Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Anadolu Selçuklularının batıdaki son kervansaraylarından olan ve iki kitabesi bulunan Ak Han sultan hanları şemasına uymakla beraber, oldukça küçük bir handır. Han’ın iki kitabesi bulunmaktadır. Kapalı olan kısmı 1253 (H.651) yılında, avlu 1254 (H.652) de tamamlanmıştır. Yaptıran Vali Seyfettin Karasungur bin Abdullah’tır. Kitabede II. ızzettin Keykavus’un adı geçmektedir.

Simetrik bir plan göstermeyen kervansaray açık ve kapalı bölümlerden oluşmaktadır. Toplam 1100m2’lik bir alan üzerine oturmakta olup, kare bir avlu ve derinlemesine dikdörtgen bir holden oluşmaktadır.Kapalı mekan derinlemesine iki sıra paye ile üç sahına ayrılmıştır. Ortada bulunan sahın yan sahınlardan daha geniş ve yüksek tutulmuştur. Üst kısım tonoz ile örtülmüştür.

Sivri kemerli niş biçiminde portali, basık kemerli giriş kapısı ile yarım metre dışa taşmıştır. Üzerinde bulunan kitabesi ile oldukça sade bir görünüşe sahiptir. Kapalı mekanın simetrik düzenlemesine karşın avluda asimetrik bir plan karşımıza çıkmaktadır. Avlu girişinin sağ tarafındaki bölümde, iki katlı mekanlar, bir eyvan ve iki kapalı birim yer almasına rağmen, diğer tarafta revaklar ve kapalı mekana bitişik tonozlu iki mekan yer almaktadır. Han’ın avlu portali geometrik ve plastik süslemeleri ile oldukça görkemlidir.

Portalde görülen en önemli özellik ise, Konya-Karatay Han ile rekabet edecek derecede figürlü süslemelere sahip olmasıdır. Geyik, sfenks, kuş, kartal, aslan, ejder vb. hayvan figürleri, gamalı hac motiflerinin aralarına yerleştirilmiş, oldukça grift bir süsleme oluşturulmuştur. Mimari bakımdan önemli bir şaheser olan Ak Han’ın bazı bölümlerinde ince işçilik istemeyen kesme taş kullanılırken, avlunun güney ve batı cephesi orijinal düzgün mermer kaplamadır. Yapının içinde ve dışta devşirme taş malzeme yoğun olarak göze çarpmaktadır.

Paylaşın

Denizli: Belenardıç Camisii

Belenardıç Camisii; Denizli’nin Pamukkale İlçesi, Belenardıç (Köyü) Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Cami, kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Ahşap destekli ve ahşap tavanlı olup, inşa malzemesi moloz taştır. Duvarlar sıvalıdır. 1985 yılında yıkılan batı duvarı yeniden yapılmıştır. Doğu cephesinde bir, güney cephesinde iki, batı cephesinde altta iki, üstte bir penceresi bulunmaktadır. Pencerelerin tümü basit dikdörtgen açıklıklar biçimindedir.

Yapının üzeri toprak dam şeklinde iken, toprak tabakası alınarak kırma çatı ve kiremitle örtülmüştür. Kuzey cephesinin batısında yer alan minare, yapıya sonradan eklenmiştir. Silindir şekilli gövde, kare bir kürsü üzerinde yükselmektedir. Kesme taşla inşa edilmiştir.

Harime yuvarlak kemerli dikdörtgen bir açıklıktan girilmektedir. Son cemaat yerinin tüm duvarları kalem işi süslemelerle bezenmiştir. Harim tavanı, üçü serbest, diğerleri duvarlara bitişik on dört ahşap destekle taşınmaktadır. Duvarlara bitişik destekler kare kesitli, serbest destekler sekizgen kesitlidir.

Onarım görmüş olan batı duvarı hariç, son cemaat yeri ve harimin bütün duvarları zikzak motifinden oluşan yatay bir şeritle iki bölüme ayrılmış, her bölüm ayrıca dikey şeritlerle bölünerek, dikdörtgen panolar elde edilmiştir. Panolar yeşil, kahverengi, siyah ve mavi renkte muhtelif kalem işi süslemelerle doldurulmuştur. Kitabeden yapının 14 Ekim 1884 tarihinde tamamlandığı anlaşılmaktadır.

Paylaşın

Denizli: Delikliçınar Yeni Camii

Delikliçınar Yeni Camii; Denizli’nin Pamukkale İlçesi, Delikliçınar Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yapı kare planlı harim mekanı ve kuzeyindeki son cemaat yerinden oluşmaktadır. Doğu ve batı köşelerde düzgün kesme taştan inşa edilmiş minareler, pabuç bölümüne kadar onarım amacı ile yıkılmıştır. İnşa malzemesi düzgün kesme taş, betonarme ve demirdir. Avlusunda Klasik Osmanlı Mimari tarzına uygun şadırvanı bulunmaktadır.

Yapının içinde zengin bir süsleme programı dikkati çeker. Mihrap duvarında Kütahya işi çini duvar panoları bulunmaktadır. Klasik Osmanlı Dönemi çini süsleme programına uygun olarak 20.yy’da yapılmış olan bu panoların üstünde vitray pencereler bulunmaktadır. Mihrap nişinin içi de bitkisel motiflerin ağırlıkta olduğu bir çini süsleme programına sahiptir.

Mihrap duvarı ve yapının diğer duvarları üzerinde alçı süslemeler bulunmaktadır. Merkezi kubbenin iki yanında birer küçük kubbe yer almaktadır. Kuzeydeki kadınlar mahfili doğu ve batı yönlerde “U” şeklinde güney duvarına dek uzanmaktadır. Kuzey kesimde duvarların yanı sıra iri payeler taşıyıcı unsur olarak kullanılmıştır. Küçük kubbeler ile merkezi kubbe arasında yer alan karşılıklı ikişer sütun taşıyıcı sistem olarak değerlendirilmiştir.

Mimber, kürsü ve yapıdaki tüm pencere kapı çerçeveleri ayrı ayrı süsleme şeridi ile hareketlendirilmiştir. Yapının onarım amacı ile iki minaresi de pabuç bölümüne kadar yıktırılmıştır.  Bursa kemerli açıklıklarla dışa açılan son cemaat yerine 10 basamaklı bir merdivenle ulaşılır. Zemin kat seviyesi altında bodrum katı vardır.  Camide yapıyla ilgili olmayan, burada muhafaza edildiği anlaşılan 1329/1913 ve 1319/1903 tarihli iki kitabe bulunmaktadır. Kayıtlardan yapının 1952 yılında inşa edildiği anlaşılmaktadır.

Paylaşın

Denizli: Hatipoğlu Camii

Hatipoğlu Camii; Denizli’nin Pamukkale İlçesi, 15 Mayıs Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yaklaşık kare planlı harim bölümüne ve önünde sonradan ilave edilmiş kapalı bir son cemaat yerine sahip Camii, kırma ahşap çatılı olup alaturka kiremit kaplıdır. Geniş ahşap saçakları vardır. Kerpiç malzeme ile yığma tarzda inşa edilen yapının güney cephesi dışındaki cepheleri sıvalı ve boyalıdır.

Güney ve batı cepheleri tamamen sağır olan yapının doğu cephesinde üç adet dikdörtgen fonlu basit pencere yer almaktadır. Yapıdaki tüm doğramalar ahşaptır. Köşede konumlanan taşınmazın bahçe duvarları üzerinde karo taşlarla kaplanmış bir çeşme yer almaktadır. Çeşmenin devamında yer alan bahçe duvarları babalara sahip iken sonraki dönemde araları örülerek bahçe duvarı yükseltilmiştir.

Yapının giriş mekanının ahşap saçakları ve çatısı cami harim üst örtüsünden farklı düzenlenmiştir. Çatı harimden ayrıdır. Bu giriş mekanı ahşap bir merdiven ile ulaşılan ve ahşap dikmelere oturan ahşap döşeme ve tavana sahiptir. Cami harimi de ahşap tavanlı olup, güney duvarında yarım daire profilli basit bir mihrabı vardır.

Yapının son cemaat yeri gibi düzenlenen giriş kısmı içten tamamen açılarak, cami harimine dahil edilmiştir. Kurul kararı ile cami parseli içinde bulunan tek katlı imam evi yıkılarak kaldırılmıştır. Ayrıca yakın zamanda batı beden duvarındaki belverme nedeni ile duvarı desteklemek üzere beton destek duvarı yapılmıştır. Caminin boyası yenilenerek rengi değiştirilmiştir.

Paylaşın

Denizli: Pamukkale, Hierapolis Arkeoloji Müzesi

Hierapolis Arkeoloji Müzesi; Denizli’nin Pamukkale İlçesi, Sümer Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hierapolis kentinin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamamı, 1984 yılından beri Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir.Müzede Hierapolis kazılarından çıkan eserlerin yanında Laodikeia, Colossai, Tripolis, Attuda gibi Lycos (Çürüksu) vadisi kentlerinden gelen eserler de bulunmaktadır.

Ayrıca Tunç çağının en güzel örneklerini veren Beycesultan Höyüğü’nden elde edilen arkeolojik buluntular müzenin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Ayrıca Caria, Pisidya ve Lidya bölgelerindeki bazı yerleşimlerden ortaya çıkarılan eserler Hierapolis Müzesi’nde toplanmış ve sergilenmektedir.

Hierapolis Hamamı’nın bölümlerinden olan üç kapalı mekân ile doğu bitişiğindeki kütüphane ve gymnasium olarak bilinen açık mekânlar müze teşhir alanları olarak düzenlenmiştir. Küçük ve büyük birçok eserin sergilendiği müze üç kapalı mekândan oluşmaktadır. Açık alanda sergilenen eserler ise daha çok mermer ve taş eserlerdir.

Heykeller ve Lahitler Salonu

Bu salon, Hierapolis ve Laodikeia kazılarından elde edilen lahitler, heykeller, mezar taşları, mimari sütun, paye başlıkları ve yazıtlardan oluşmaktadır. Yunan ve Hellenistik orjinallere bağlı olarak yapılmış Roma dönemine ait bu eserler içinde Tyche, Dionysos, Pan, Asklepios, İsis Rahibesi, Demeter heykelleri bulunmaktadır. Mezar taşları ise yöreye ait geleneği simgeleyen aile mezarları ile ilgili örnekleri oluşturmaktadır. Yöreye özgü geleneğin diğer bir örneği pişmiş toprak lahit olup döneminin güzel örneğini temsil etmektedir.

Üzerinde kitabesi bulunan Maximillan’ın lahdi ile Laodikeia kentinde ortaya çıkan ve müzenin en güzel eserlerinden biri olan Sidemara tipi lahit, bir kent meclisi üyesine (Arhon) aittir.Yine bu salonda muhtemelen anıtsal bir yapının gmaeus Arrius Apuleius Aurelianus’a ait olduğundan bahseden bir yazıt ve bu yazıtla ilgili gladyatör döğüşleri ve boğa oyunları konulu kabartmalar vardır.

Küçük Buluntular Salonu

Bu salonda M.Ö.lV. binden beri bir çok uygarlığa damgasını vuran küçük buluntular sergilenmektedir. Belirli bir kronolojiye göre sergilenen bu eserler Denizli ve çevresindeki bir çok arkeolojik yerleşimlerden elde edilen eserlerden oluşmaktadır.

Bu salonda, dönemi itibariyle eski uygarlığın güzel örneklerini veren Beycesultan Höyüğü kazısından çıkarılmış olan eserler ayrı bir önem taşımaktadır. İngiliz Arkeoloji Enstitüsü’nün 1952-1957 yılları arasında yaptığı kazı sonunda elde edilen bu eserler; idoller, pişmiş toprak testi ve tören (libasyon ) kapları ve taş eserlerdir. Özellikle M.Ö.lV.binden bu yana en güzel örnekleri vermektedir.

Salonun diğer bölümlerinde ise Frig, Hellenistik, Roma, Bizans dönemlerine ait, pişmiş toprak kandiller, adak kapları, cam kapları, kolyeler, madeni takılar (yüzük, küpe, bilezik vb.) sergilenmektedir.Giriş kapısının tam karşısındaki vitrinde ise Denizli Müze Müdürlüğü başkanlığında Denizli Müzesi Arkeologlarının yapmış olduğu Gümüşler kazısı,İcikli kazısı ve Akköy Bizans dönemi aile mezarı kazısında ortaya çıkarılan ;altın küpeler,altın yüzükler,altın elbise süsü ve pişmiş toprak eserler sergilenmektedir.

Ayrıca kronolojik bir sıraya göre sergilenmiş olan sikkeler bu salonun önemli eserlerini oluşturmaktadır. Sikkenin ilk darbedildiği M.Ö.Vl.yüzyıldan beri, Hellenistik, Roma, Bizans ve Selçuklu ile Osmanlı dönemlerine ait altın, gümüş ve bronz sikke örneklerini bu salonda görmek mümkündür.

Tiyatro Buluntuları Salonu

Hierapolis Tiyatrosu’nun sahne binasının fasadını süsleyen eserler birçoğu restore edilerek müzenin bu salonunda teşhir edilmiştir. Sahne kabartmalarının bir kısmı yerinde (insitu) olup bir kısmının ise mülajları alınarak sahne binasındaki yerine kopyeleri konulmuştur.

Bu salonda yer alan eserler; Apollon ile Artemis’e ait mitolojik kabartmalar, Dionysos’un eğlence alayları, Roma İmparatoru Septimus Severus’un taç giyme törenine ait kabartmalar, Persephone’nin Hades tarafından yeraltına kaçırılmasına ait firiz, Apollon, Leto, Artemis, Hades ile ilgili heykeller, sfenksler, Kral Attalos ve Eumenes’in büst heykelleri ile mimari kabartma örnekleri yer almaktadır.

Ayrıca kent tanrıçasının (Hierapolis’in) taç giyme töreni ve tiyatro ile ilgili meclis kararlarını belirten yazıtlar önemli eserlerdir.Salonun orta bölümünde Sfenks,Denizler tanrısı Poseidon’nun oğlu Triton,yer altı tanrısı Hades ile Tiyatro aktörünün heykeli vardır. Niş içersinde ise Tanrıça Leto, Tanrıça Artemis ile tanrıça Apollon’nun heykelleri bulunmaktadır.

Paylaşın