SP Lideri Karamollaoğlu: Bir Devrim Yaşayacağız

Millet İttifakı’nın Ankara mitinginde konuşan Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu, “Bir devrim yaşayacağız diye de ümit ediyorum. İnşallah sandıkta patlama meydana gelecek ama manevi patlama. Tek adam dönemi bitecek” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Sayın Cumhurbaşkanımız 21 yıldır makamını işgal ediyor. Ama problemlere artık çözüm üretemiyor patinaj yapıyor. Bir değişikliğe ihtiyacımız var. Benim sık sık tekrarladığım hep şu oldu, biz yaşanabilir bir Türkiye istiyoruz. Herkesin mesut olduğu, inandığı gibi yaşadığı, rahat geçinebildiği, ülkede emniyet için de kendisini hissettiği bir ülke istiyoruz biz. Bölge bir ülkenin inşası ahlaki ve manevi değerlerin ihyası ile mümkün.”

14 Mayıs seçimlerine saatler kala Millet İttifakı final mitinginin adresi Ankara’da, Tandoğan Meydanı oldu.

Mitinge, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, cumhurbaşkanı yardımcısı adayları İmamoğlu ve Yavaş’ın da katıldı.

Mitingde konuşan Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu, şunları söyledi:

“Bir devrim yaşayacağız diye de ümit ediyorum. İnşallah sandıkta patlama meydana gelecek ama manevi patlama. Tek adam dönemi bitecek.

Sayın Cumhurbaşkanımız 21 yıldır makamını işgal ediyor. Ama problemlere artık çözüm üretemiyor patinaj yapıyor. Bir değişikliğe ihtiyacımız var. Benim sık sık tekrarladığım hep şu oldu, biz yaşanabilir bir Türkiye istiyoruz. Herkesin mesut olduğu, inandığı gibi yaşadığı, rahat geçinebildiği, ülkede emniyet için de kendisini hissettiği bir ülke istiyoruz biz. Bölge bir ülkenin inşası ahlaki ve manevi değerlerin ihyası ile mümkün.

Sadece gösterişle, insanlara hakaret ederek, insanları küfürle itham ederek, insanları yanlış yönlendirerek Türkiye’ye huzur, barış germez. Önce lisanına sahip olacaksın. Davranışına sahip olacaksın. Hak hukuk nedir bileceksin. Ama önce sen uyacaksın. Adalet olmadan barış huzur olmaz. Adaletin kamil manada tecellisi önemlidir ama o da yetmez. Güvenilir olacaksın. Elin toplum malına uzanmayacak. Yemeyeceksin, yedirmeyeceksin. Rüşvet alıp vermeyeceksin. Yolsuzluğa fırsat tanımayacaksın. Hele de israf kesinlikle yapmayacaksın.

Bugün sıkıntılı bir duruma düştü ülkemiz. Bu iktidar tasarruf nedir bilmiyor. İsraf nedir anlamıyor. Yolsuzluk adeta kural haline geldi. Yanlış politikalar, yatırımlar bu ülkeyi perişan etti. Düne kadar kendi ürettiğimiz malları bugün ithal ediyoruz. Niye biz şeker ithal edelim. Geçenlerde İzmit’teydik. Kağıt fabrikası kapatılmış. Yerine insanlara hizmet verecek bir lokal açılmış.

Bugün biraz önce Samsun’daydık. Samsun Türkiye’nin en gelişmiş illerinden birisi olması icap ederken bugün işsizlik belli bir noktaya gelmiş, göç veriyor. Ben sigara içmem, kimsenin içmesini tavsiye etmem. Tütün ekimini yasaklayıp zorla insanımıza Virginya tütünü ektirilmesinin karşısındayım. Biz güzel ahlakı ajandamızın başına koyduk. Adalet de gözettiğimiz mefhum. Bugün işçiye zamlar yapılıyor. Bugünkü gidişat devam ederse memur da işçi de gene muhtaç duruma düşecek. Biz buna razı değiliz, istikrar istiyoruz. Herkesin rahat etmesini arzu ediyoruz.

Milli gelirin adil dağılımı bizim şiarımız. Allah nasip ederse pazartesi gününden itibaren Türkiye’nin görünümü değişecek. Cumhurbaşkanı adayımız belli. Kemal Bey Cumhurbaşkanımız olacak. Bütün meseleleri istişare edeceğiz, karar vereceğiz ve bu memleketi ayağa kaldıracağız. Pazar günü sandık başına gittiği zaman oyunuz mutlaka millet ittifakı için olmalı.”

Paylaşın

Ahmet Davutoğlu: Türkiye’yi Birlikte İnşa Edeceğiz

Millet İttifakı’nın Ankara mitinginde konuşan Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, “Ülkeye, millete söyleyecek sözü olmayan iktidar bizlere saldırdı. Birkaç madde ile onlara cevap vermek zorundayız. Diyorlar ki Erdoğan, Bahçeli, Binali Yıldırım, Önder Aksakal, 14 Mayıs yabancı istilacılara ülkeyi teslim etmeyecekmiş. Biri daha ileri gitti, küffara teslim etmeyecekmiş. Bre gafiller size Ankara’dan sesleniyorum” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bütün mazlum milletlerin, anti emperyalist sömürge karşı mücadelesine ışık tutan Gazi Mustafa Kemal’in Ankara’sından sesleniyorum. Biz nefes alıp verdikçe yabancı istilacılar bu ülkeye gelemeyecek; ama yabancı bankalarda hesap tutan devlet adamları bir daha iktidara gelemeyecek. Yeni bir baharda, onurlu bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz.”

14 Mayıs seçimlerine saatler kala Millet İttifakı final mitinginin adresi Ankara’da, Tandoğan Meydanı oldu.

Mitinge, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, cumhurbaşkanı yardımcısı adayları İmamoğlu ve Yavaş’ın da katıldı.

Mitingde konuşan Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, şunları söyledi:

“Ülkeye, millete söyleyecek sözü olmayan iktidar bizlere saldırdı. Birkaç madde ile onlara cevap vermek zorundayız. Diyorlar ki Erdoğan, Bahçeli, Binali Yıldırım, Önder Aksakal, 14 Mayıs yabancı istilacılara ülkeyi teslim etmeyecekmiş. Biri daha ileri gitti, küffara teslim etmeyecekmiş. Bre gafiller size Ankara’dan sesleniyorum.

Bütün mazlum milletlerin, anti emperyalist sömürge karşı mücadelesine ışık tutan Gazi Mustafa Kemal’in Ankara’sından sesleniyorum. Biz nefes alıp verdikçe yabancı istilacılar bu ülkeye gelemeyecek; ama yabancı bankalarda hesap tutan devlet adamları bir daha iktidara gelemeyecek. Yeni bir baharda, onurlu bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Sözü tükenenler diyor ki, onlar iktidarı kaybederlerse ülkeye terör gelecekmiş. Bu ülkenin dağlarını, ovalarını hep beraber şenlendireceğiz ama asla teröre izin vermeyeceğiz.

Ne FETÖ ne PKK ne İŞİD hiçbir terör örgütü bu ülkede nefes alamayacak. Kendileri kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ı TRT ekranlarını çıkaranlar var ya, işte onlar 15 Mayıs’ta hesap verecekler. Terörle işbirliğinin hesabını verecekler. Bizim alnımız açık, hiçbir terör örgütü ile alakamız, iltisakımız yok. Bugün sayın Erdoğan, gerekirse 15 Temmuz gibi direnirmiş. 15 gecesi 251 şehidimizin kanı yerde iken, sizler 15 Temmuz’un faili olan paşanın kardeşini Hollanda’ya büyükelçi atamadınız mı? Faili diye suçladığınız Birleşmiş Arap Emirlikleri’ne 3-5 milyar dolar için el açmadınız mı? Bu FETÖ okullarında okuyan damadınız Berat Albayrak’ı bakan yapmadınız mı? Diyanet İşleri Başkanlığını kapatacakmışız. Külliyen yalan.

Din ve vicdan özgürlüğü sonuna kadar korunacak. Ama din istismarına asla izin vermeyeceğiz. Cami avlularından siyasi mesaj verilemeyecek. Sayın Kılıçdaroğlu başörtüsü yasal çerçeveye kavuşsun dediğinde Erdoğan sulandırdı. Başörtüsü başta olmak üzere bütün özgürlükler korunacak, yasaklar kalkacak.

Bahçeli bize mermi gösterdi. Ya müebbet hapis, ya mermi. İşte burdayız. Bağrımız açık buradayız. Bahçeli Türkiye’nin birliğini savunduğunu iddia eden ama Hakkari’ye adım atmamış, Şırnak’a gitmemiş olan, Diyarbakır’a gitmeyen Bahçeli, sizden korkan namerttir. Susmayacağız, durmayacağız. Sizin otoriter yolsuzluk düzeninizde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu ülke, bu millet, bu demokrasi sahipsiz değil.

Kutuplaşma gidecek kucaklaşma gelecek. Yasaklar gidecek, özgürlükler gelecek. Hukuksuzluk gidecek, hak, hukuk, adalet gelecek. Yolsuzluklar gidecek, temiz siyaset, siyasi ahlâk gelecek. İmar baronları, faiz baronları, ihale baronları, uyuşturucu baronlarının iktidarı gidecek, milletin iktidarı gelecek. Mülakat gidecek, liyakat gelecek. Bütün bu bozukluklarının kaynağı olan Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi gidecek güçlendirilmiş parlamenter sistem gelecek. Cumhur İttifakı gidecek milletin sesi, iradesi Millet İttifakı gelecek.”

Paylaşın

DP Lideri Uysal: Türk Demokrasisi En Zor Sınavı İle Karşı Karşıya

Millet İttifakı’nın Ankara mitinginde konuşan Demokrat Parti Lideri Uysal, “Belki de Türk demokrasisinin en zor sınavı ile karşı karşıyayız. Birileri milletin önüne duvar örmek istiyor. Birileri insanımızın arasına duvarlar örmek istiyor. Nafile çabalar, millet önüne duvarlar örülmez. Milletin iradesi deler de geçer” dedi.

Haber Merkezi / 14 Mayıs seçimlerine saatler kala Millet İttifakı final mitinginin adresi Ankara’da, Tandoğan Meydanı oldu.

Mitinge, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, cumhurbaşkanı yardımcısı adayları İmamoğlu ve Yavaş’ın da katıldı.

Mitingde konuşan DP Lideri Uysal, şunları söyledi:

“Belki de Türk demokrasisinin en zor sınavı ile karşı karşıyayız. Birileri milletin önüne duvar örmek istiyor. Birileri insanımızın arasına duvarlar örmek istiyor. Nafile çabalar, millet önüne duvarlar örülmez. Milletin iradesi deler de geçer.

Ankara’nın üstündeki Moğol istilasından bu yana gördüğü en büyük yağma hareketini 2019 yerel seçimlerinde Mansur Başkan’la kaldırdınız. Bir jeliboncu vardı. Artık sadece sosyal medyadan tırmalanıyor. Şimdi asıl büyük vazife var. Türkiye’nin üzerinde Moğol istilasından bu yana gördüğümüz bu yağma hareketini bu rantiye düzenini, bu kravatlı soygununu Ankara’mız bitirmeye hazır mı? Allah’ın izniyle güzel günleri müjdeleyeceğiz.

13. Cumhurbaşkanımız hasretimizi bitirecek Sayın Kılıçdaroğlu’nu bekliyorsunuz. Cemrelerin toprağa, havaya, suya düştüğü günlerdeyiz. İşte gençlerimizin, kadınlarımızın seçimi. 14 Mayıs’ta cemre olarak milletin yarınlarını aydınlatmak için o sandıklara elbette düşeceğiz Allah’ın izniyle.”

Paylaşın

Akşener: Recep Bey Ve Arkadaşlarını Emekli Edeceğiz

Millet İttifakı’nın Ankara mitinginde konuşan İYİ Parti Lideri Akşener, “13. Cumhurbaşkanı Sayın Kılıçdaroğlu olacak ve kendisini alkışlarımızla Çankaya’ya götüreceğiz, Recep Bey ve arkadaşlarını da emekli edeceğiz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / Her bir genç, kadın kardeşim mutlaka sandığa götürecek. 1 oy Kemal’e 1 oy Meral’e verecek. İnşallah 14 Mayıs akşamı 13. Cumhurbaşkanımızla birlikte Türkiye’nin nefes aldığı, hukukun üstünlüğünün kabul edildiği, hak hukuk adaletin tesis edildiği ve tarih yazıldığı bir akşam olacak.”

14 Mayıs seçimlerine saatler kala Millet İttifakı final mitinginin adresi Ankara’da, Tandoğan Meydanı oldu.

Mitinge, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, cumhurbaşkanı yardımcısı adayları İmamoğlu ve Yavaş’ın da katıldı.

Sahneye partisinin kurucularından görme engelli Güneydoğu gazisi Hüseyin Özlük ile çıkan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, konuşmasının başında sözü Özlük’e bıraktı. Özlük, şunları söyledi:

“Ben bir Güneydoğu gazisiyim. Arkadaşlarım yanımda şehit oldu. Şehitlik ne demek onu söyleyeyim. Şehitlik başkalarının çocukları ölmesin diye kendi öz evlatlarını yetim bırakan kahramanlardır. Bize terörist dediler.

Onlar aynaya baktıklarında çadır mahkemelerinde ‘ben Türk bayrağı altında yargılanmam’ diyenleri görecekler. İmralı’da televizyon tahsis edileni görecekler. Aynaya baktıklarında Gaffar Okan’ı görecekler. Bizden terörist olmaz. Ankara olur İstanbul olur Türkiye olur.”

Meral Akşener ise, şunları söyledi:

“Umarım duymuşlardır. Sağ ellerinde Hizbullah, sol ellerinde PKK olanlar duymuşlardır Hüseyin’i. Her türlü hakareti iftirayı siz de gördünüz biz de gördük. Ama bugün gördüm ki Recep Bey vedalaşıyor. 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kılıçdaroğlu olacak ve kendisini alkışlarımızla Çankaya’ya götüreceğiz, Recep Bey ve arkadaşlarını da emekli edeceğiz.

Her bir genç, kadın kardeşim mutlaka sandığa götürecek. 1 oy Kemal’e 1 oy Meral’e verecek. İnşallah 14 Mayıs akşamı 13. Cumhurbaşkanımızla birlikte Türkiye’nin nefes aldığı, hukukun üstünlüğünün kabul edildiği, hak hukuk adaletin tesis edildiği ve tarih yazıldığı bir akşam olacak.”

Paylaşın

Babacan: 14 Mayıs Ülkemiz İçin Çok Önemli Bir Dönüm Noktası

Millet İttifakı’nın Ankara mitinginde konuşan DEVA Lideri Babacan, Her şeyi tek kişiye bağlamanın getirdiği sorunlar yaşıyor bu ülke. Son 5 yıldır bütün sistemi Erdoğan tek başına bağladı. Şu ana kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde 6 parti bir araya gelip bu kadar kapsamlı bir anlaşma yapmamıştı” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin 20 tane bakanının ne iş yapacağı hepsi hazır. Önümüzdeki pazar günü sizlerin desteğini bekliyoruz. Ülkemiz için çok önemli bir dönüm noktası. Pazar günü sıradan bir seçim değil. Pazar günü aslında bir referandum.”

14 Mayıs seçimlerine saatler kala Millet İttifakı final mitinginin adresi Ankara’da, Tandoğan Meydanı oldu.

Mitinge, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, cumhurbaşkanı yardımcısı adayları İmamoğlu ve Yavaş’ın da katıldı.

Mitingde konuşan DEVA Lideri Babacan, şunları söyledi:

“Baharımızın arifesinde bu güzel memleketimizden Ankara’dan Türkiye’nin dört bir tarafına sevgilerimi, selamlarımı iletiyorum. Ülkemizin en can alıcı gündemi, 6 şubat Maraş depremlerinden bu yana tam 3 ay 6 gün geçti. Ateşin düştüğü o evler, o günden beri yanıyor. O evlerde yüzler gülmüyor. Taş olsa dağ olsa dayanmaz derler ya, işte öyle bir acıyla kavrulduk. Ben de çok sayıda çalışma arkadaşımı kaybettim.

9 gün deprem bölgesindeydim, 11 il merkezine defalarca gittim. Sesini duyuramayanların sesi oldum. Gittiğim her yerde ne dediler biliyor musunuz ‘İlk 48 saat, ilk 72 saat devlet yoktu, enkazları kendi ellerimizle kaldırdık’ dediler. Muhtarlar ‘enkazı ellerimiz kanayarak kaldırdık’ dediler. Geçen sene hatırlayın orman yangınları çıktı değil mi, ormanlarımız gözümüzün önünde binlerce hektar cayır cayır yanarken bir baktık ki memleketin yangın söndürme uçağı yok. Depremin ilk 72 saati yardım ulaştırılamadı. O 72 saatte ne oldu, diye soruyorum. O iş makinaları parklarda kapalı dururken insanlar enkaz altındaydı. Madenciler neden harekete geçmedi, ne oldu diye soruyorum. Cevap yok.

İşin özünde bu tek kişilik sistemin yürümemesi var. Her şeyi tek kişiye bağlamanın getirdiği sorunlar yaşıyor bu ülke. Son 5 yıldır bütün sistemi Erdoğan tek başına bağladı. Şu ana kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde 6 parti bir araya gelip bu kadar kapsamlı bir anlaşma yapmamıştı. Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin 20 tane bakanının ne iş yapacağı hepsi hazır. Önümüzdeki pazar günü sizlerin desteğini bekliyoruz. Ülkemiz için çok önemli bir dönüm noktası. Pazar günü sıradan bir seçim değil. Pazar günü aslında bir referandum.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Be Gafiller, Be Şerefsizler, Be Akılsızlar, Be Müptezeller, Be Çakallar…

Sosyal medya hesabından yeni bir video yayınlayan Kılıçdaroğlu, “Ve artık son aşamaya geldik. Silah ve suikast tehditleri. Son uyarılarını yapıyorlar akıllarınca. Be gafiller, be şerefsizler, be akılsızlar, be müptezeller, be çakallar. Siz mi beni korkutacaksınız? Sizin önünüze diz çöküp yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Hodri meydan, gelin görüşelim. Allah nasip eder de yaşarsak hayatınız boyunca görüp göreceğiniz en büyük kabus olmaya devam edeceğim. Eğer bana bir şey olursa halkıma emanetimdir. O 418 milyar doları siz tahsil edeceksiniz. Her kuruşunu tahsil edeceksiniz. 85 milyona tahsil edeceksiniz o parayı. Benim size vasiyetim budur.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yeni bir video paylaştı. Kılıçdaroğlu yayınladığı videoda şunları söyledi:

“Silahlı insanların olduğu reklamla güya beni tehdit ediyorlar. O resimdeki mesaj net. Sizin için geleceğiz diyorlar. Bu paramiliter artıklar daha büyük bir resmin sadece bir parçası. Her şeyin temelinde aslında tek bir şey var. Para, çok para, doymayacakları kadar para.

Halkımızdan çalınan bu para ve bu parayı çalan beşli çeteler var. Bunların kod ismi beşli. Aslında bunların sayısı binlerce. Bu iktidar döneminde çetelerin çaldı. Mafya arttıkların çaldı. Uyuşturucu baronların çaldı. 418 milyar dolar.

Sonra çıktım çok açık ve net bir şekilde söyledim. Defterinize yazın, sizden 418 milyar doları iktidarımızda tahsil edeceğiz ve alacağız. Önce benimle konuşmak istediler. Anlaşmak istediler. Kapıyı yüzlerine kapattım. Her türlü operasyona başvurdular.

Ve artık son aşamaya geldik. Silah ve suikast tehditleri. Son uyarılarını yapıyorlar akıllarınca. Be gafiller, be şerefsizler, be akılsızlar, be müptezeller, be çakallar. Siz mi beni korkutacaksınız? Sizin önünüze diz çöküp yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim.

Hodri meydan, gelin görüşelim. Allah nasip eder de yaşarsak hayatınız boyunca görüp göreceğiniz en büyük kabus olmaya devam edeceğim. Eğer bana bir şey olursa halkıma emanetimdir. O 418 milyar doları siz tahsil edeceksiniz. Her kuruşunu tahsil edeceksiniz. 85 milyona tahsil edeceksiniz o parayı. Benim size vasiyetim budur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 15 Temmuz vurgusu

Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından, “Hangi saldırılarla karşılaşırsak karşılaşalım, milletin iradesine ve demokrasimize gölge düşürmeyiz. Gerektiğinde 15 Temmuz gecesi olduğu gibi, hayatımız pahasına istiklâl ve istikbalimize sahip çıkarız” demişti.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu Sivas’ta Konuştu: Haramilerin Saltanatını Bitireceğim

Sivas’ta halka seslenen Kılıçdaroğlu, “Sinan Ateş’in katillerini unutmadım; kulaklarından yakalayacağım, yargıya teslim edeceğiz. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun oğlu geldi, ziyaret etti; ‘Babamın hakkını, hukukunu savun.’ dedi. Ona da söz verdim, o olayı da bütün ayrıntılarıyla ortaya koyacağım ve bu millete bilgi vereceğim. Gizli, kapaklı bir şey olmayacak” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Bir şey söylüyorlar; ‘Yok masanın altı yok, yok masanın üstü, yok terör örgütleri, yok iş birliği…’ Açık ve net söylüyorum. Terör, bir insanlık suçudur. Nereden gelirse gelsin, hep beraber mücadele etmek zorundayız. Teröre destek verenin de, teröristin yanında duranın da, seyyar mahkemeler kuranların da Allah bin belasını versin. Biz milliyetçiyiz. Bizim milliyetçiliğimiz onlarınkine benzemez. Onlarınki mevsimlik milliyetçilik. Biz, kökten milliyetçiyiz. Biz, Kuvâ-yi Milliyeciyiz” ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonuna doğru, “Allah nasip eder, sizlerin oylarıyla cumhurbaşkanlığına seçildiğimde, gideceğim yer saray olmayacak. Asla olmayacak. Gazi Mustafa Kemal’in mütevazı Çankaya’sına gideceğim” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim mitingleri kapsamında bugün Sivas’taydı. Kılıçdaroğlu’na mitingde, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan eşlik etti.

Kılıçdaroğlu, mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Sivas hazır mı? Değişime hazır mı? Alın terine değer verme yönünde hazır mı? Herkesin kazandığı, her evde huzurun olduğu bir ortam için hazır mı? Bay Kemal de hazır. Beraber yapacağız. Birlikte yapacağız.

Ama benim Sivaslı kardeşlerime soracaklarım var. Soru bir; bir dönem Sivas, 14 milletvekili çıkarırdı, şimdi 5 milletvekili çıkarıyor. Neden? Hiç acaba Sivaslı kardeşlerim düşündü mü? Yahu Sivas, Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı bir kent. Anadolu’nun göbeğinde. Bereketli toprakları var. Cumhuriyet döneminde yapılan büyük ve güzel yatırımları var. Bir anlamda Türkiye’de demir yolunun merkeziydi burası. Ne oldu da 14 milletvekili çıkaran Sivas, şimdi 5 milletvekili ancak çıkarabiliyor? Ne oldu?

Bu soruyu vicdan sahibi her arkadaşıma soruyorum, her Sivaslı kardeşime soruyorum. Neden biliyor musunuz? Ben söyleyeyim. ‘Yahu nasıl olsa Sivas oyları çantada keklik. Efendim fabrika yapsak da yapmasak da, demir çeliği satsak da satmasak da, nasıl olsa oylar çantada keklik, bize oy veriyorlar, önemli değil.’ Siz, önemli bir kentsiniz. Güzel bir kentsiniz. Sivas coğrafyası, sıradan bir coğrafya değil. Benim size sözüm var. Göreceksiniz, Sivas Demir Çelik Fabrikası’nı kamulaştıracağım. Binlerce işçi orada çalışacak, binlerce Sivaslı.

22 yıldır yapmıyorlar. Yapamıyorlar. Sizi düşünmüyorlar, evlatlarınızı düşünmüyorlar. Herkes nerede? İstanbul’a gidiyor, Ankara’ya gidiyor, İzmir’e gidiyor, Denizli’ye gidiyor, Bursa’ya gidiyor; ‘Acaba asgari ücretle bir iş bulabilir miyim’ diye. Neden arkadaşlar? Baba toprağı burası. Burada çalışın, burada iş yaratın. Burası bizim toprağımız değil mi? Yapamadılar. Bay Kemal, altı ay içinde o fabrikayı kamulaştıracak ve Sivaslılara tahsis edecek. Göreceksiniz.

Bir şey daha. Ayrımcılık benim kitabımda yoktur. İnsan, insandır; başımın üstünde yeri vardır. Görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun benim başımın üstünde yeri vardır. İnsana saygı duyarım ve onun dertleriyle dertlenmesini bilen birisiyim. O nedenle ayrımcılığa karşı çıkmak lazım. Ayrımcılık sadece insanlar arasındaki ilişkide değil, yatırım yapıyorsanız orada da ayrımcılık olmaması lazım. Bir sanayi bölgesi var, yeni açılan bir başka sanayi bölgesi var, iki sanayi bölgesi arasında teşvikler farklı.

Niye farklı? Çünkü diyorlar ki ‘önce yatırım yapanları cezalandıracağız, sonra yatırım yapanları da ödüllendireceğiz’. Böyle bir anlayış, devlet yönetiminde olmaz. Devlet, adaletle yönetilir. Devlet, liyakatle yönetilir, devlet bilgiyle yönetilir, devlet birikimle yönetilir. Bütün bunlar olmadığı takdirde, böyle farklı kararlar ve rahatsız edici uygulamalar çıkıyor ortaya. Onun da sözünü Sivaslı sanayicilere, Sivaslı yatırımcılara veriyorum; bütün teşvik, Sivas’ın tamamını kapsayacak, sadece bir bölgeyi değil.

Bir şey daha. Büyük bir coğrafya, güzel bir coğrafya… Bereketli toprakları var. Soru… Ya arkadaş buğdayı niye dışarıdan alıyoruz, arpayı niye dışarıdan alıyoruz, yulafı niye dışarıdan alıyoruz, soğanı niye dışarıdan alıyoruz, canlı hayvanı niye dışarıdan alıyoruz, eti niçin dışarıdan alıyoruz? Neden? Toprak mı yok? Var. İnsan mı yok? Var. Güneş mi yok? Var. Su mu yok? O da var. Neden dışarıdan alıyoruz? Neden üreticiyi, çiftçiyi toprağa küstürdük.

Barıştıracağım, barıştıracağım. Yurt dışından değil; burada üretecek insanımız, burada kazanacak insanımız. Her şeyi biz üreteceğiz. Felsefem ne? Türkiye, dünyayla yarışacak. Dünyanın işsizlik deposu olmayacak burası. Dünyanın göçmen deposu olmayacak burası. Dünyanın çöp deposu olmayacak burası. Burası, yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti; bilgiyle, birikimle, kalkınmayla dünyayla rekabet eden bir devlet haline gelecek. Bunun sözünü veriyorum. Dünyayla rekabet edeceğiz. Hep birlikte bu rekabeti yapacağız göreceksiniz.

Ayrıca bir şey daha. Bu taşeron işçisi belası hâlâ bitmiş değil. Taşeron işçilerin tamamına… Yaklaşık 150 bin taşeron işçisi var, onlara kadro verilmedi. Bu kardeşiniz adaletten yanadır. Adaleti her yerde, her ortamda savundum. Taşeron işçilere de kadro vereceğiz. Onlar da evlerine huzur içinde, iş güvenceleri olarak her zaman gidecekler iş başı yapacaklar, kazanacaklar, üretecekler ve sizlere hizmet sunacaklar. İnsanı koru ki, devleti yaşatabilesin. Biz, insanı koruyacağız. Hiç endişe etmeyin.

Benim umudum da sizlersiniz gençler, hiç endişe etmeyin. Daha gençlere de geleceğim. Daha kadınlara da geleceğim.

Bakınız şunu sakın unutmayın; köy okullarını yeniden açacağız, bütün köylerde öğretmenimiz olacak. Bütün köylerdeki okulları açacağız. Cumhuriyetin 100. yılında 100 bin öğretmenin atamasını gerçekleştireceğiz. Köyler boşaldı ya. Baba, evladını okutmak için köyü terk ediyor, gidiyor. Taşımalı eğitime son vereceğiz. Öğretmen gidecek. Yüzlerce çocuğu taşıyacağına bir öğretmen atayacaksın, iki öğretmen atayacaksın.

Dışarıda atama bekleyen 100 binler var. Niye bunu yapmıyoruz? Köylerde sadece öğretmen değil, sadece imam değil, ziraat mühendisi olacak, ziraat teknisyeni olacak. Hayvancılık yapılıyorsa veteriner hekim olacak. Bütün bunların tamamının atamalarını yapacağız. Yeni bir anlayış, üreten bir anlayış, alın terine değer veren bir anlayış ve her evde huzurun, bereketin olması gereken bir anlayış… Bunu yeniden inşa etmek beraber ve birlikte olacak. O açıdan desteğinizi istiyorum. Söz mü?

Kadın kardeşlerim; size de bir çift sözüm var. Eğer bir evde, bir anne çocuğunu okula gönderirken beslenme çantasına koyacak bir şey bulamıyorsa, eğer bir anne üniversiteyi bitirmiş evladına iş bulamıyorsa, eğer bir anne pazara çıktığında pazardaki yangını mutfağa taşıyıp mutfaktaki yangınla karşılaşıyorsa ve binlerce çocuğumuzun kaldığı hanelerde sular kesiliyorsa, milyonlarca evde elektrikler kesiliyorsa, milyonlarca evde doğalgaz kesiliyorsa, kışın ortasında çocuklar, aile soğuğa terk ediliyorsa; buna sessiz kalamayız.

Benim size sözüm var, hanımlar size sözüm var, Aile Destekleri Sigortasını getireceğiz. Emin olun göreceksiniz. Geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün evlere, bütün ailelere devlet yardım yapacak. Sizlerin, hanımların, bankada hesabı olacak. Dolayısıyla sosyal hizmet uzmanı gelip sizi ziyaret edecek. 20 bin sosyal hizmet uzmanı atanacak, sizin evinize gelecekler. Ev kiralık mı değil mi, engelli var mı yok mu, hanede kaç çocuk var, yaşlı var mı yok mu; bütün bunların tespiti yapılacak.

Geliriniz var mı, yok mu? Gelirinizin ana kaynağı nedir, bunlara bakacaklar. Ve size belli bir rakam belirleyecekler, o rakam üzerinden – asgari ücretin altında olmamak kaydıyla – kadının banka hesabına parayı her ay düzenli yatıracaklar. Gideceksiniz, emekli gibi, işçi gibi, memur gibi paranızı çekeceksiniz; çoluk çocuğunuzun rızkı sağlayacaksınız. Sizi, ele güne muhtaç etmeyeceğim. Hiçbir kadını, ele güne muhtaç etmeyeceğim.

Ben bunu söylediğimde bazı kadın kardeşlerimiz dediler ki, ‘Acaba katılım bankasından da hesap olabilir mi, altın hesabı olabilir mi?’ Söz verdim; elbette olabilir, katılım bankasında altın hesabı açarız, size yapılacak ödemeyi de oraya yatırırız. Hiç endişe etmeyin. Bay Kemal gelince göreceksiniz; hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, hiçbir ailenin elektriği kesilmeyecek, hiçbir ailenin doğalgazı ve suyu kesilmeyecek. Huzuru getireceğim, huzuru. Bereketi getireceğim, bereketi. Birlikte yaşama sevincini getireceğim.

Ziraat mühendisleri atama istiyorlar. Söyledim, köylerde ziraat mühendisleri olacak, ziraat teknisyenleri olacak, veteriner hekimler olacak. ‘20 bin atama’ demişsiniz, bizim köylerin sayısı 20 binden fazla. Alacağız, yeni mezunları da alacağız. Oralara atamalar yapacağız, göreceksiniz. Çiftçinin toprak analizini yapacaksınız siz, hayvanların aşılarını yapacaksınız siz. Öğretmene nasıl maaş veriliyorsa sizlere de aylık ödenecek ve siz köylerde yaşayanlara, üretenlere, alın teri dökenlere yardımcı olacaksınız. Temel hedefimiz bu.

Bir soru daha. Kendi ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Dışarıdan geldiler. 3 milyon 600 bin Suriyeli kardeşimiz geldi. Afganların sayısını bilmiyoruz. Ama en geç 2 yıl içinde hepsini kendi ülkelerine uğurlayacağız. Bunu gittiğim her yerde söylüyorum. Sivaslı kardeşlerim siz de bunu bir tarafa kaydedin. En geç 2 yıl içerisinde bunları kendi ülkelerine göndereceğiz. Türkiye, bir göçmen deposu olmayacak. Avrupalı rahat etsin diye burada tutuyoruz. Avrupalının keyfi olsun diye burada tutuyoruz. Derdi biz çekiyoruz, keyfi onlar yaşıyorlar. Olmaz. Bay Kemal buna izin vermez. Emin olun izin vermez. Beraber, gelecekler beraber çözeceğiz.

Yoksa… ‘’ O zaman kusura bakmayın arkadaş’ diyeceğiz. Burası senin depon mu? Burada olacak, ben bakacağım, sıkıntıyı ben çekeceğim; beyler keyif sürecekler. Türkiye’de itibar sahibi olduğunuz zaman, Türkiye’de halkınıza güven verdiğiniz zaman, Türkiye’de verilmeyecek hesabınız olmadığı zaman, dünyada da verilmeyecek hesabınız olmadığı zaman; çok rahat konuşabilirsiniz. Çok rahat kükreyebilirsiniz. Türkiye’nin itibarını her yerde koruyabilirsiniz. Yeter ki verilmeyecek hesabınız olmasın.

Diyeceksiniz ki bu verilmeyecek hesaptan kastettiğiniz nedir? Kastettiğim şu; malum, Trump dedi ki ‘Bak ha beni kızdırma, senin mal varlığını açıklarım kamuoyuna.’ Tek bir cümle çıkmadı, tık bile çıkmadı. Oysa aynı soru Bay Kemal için söylenseydi, ‘Bak ha beni kızdırma, senin mal varlığını araştırırım’ deselerdi, Bay Kemal şunu söylerdi: ‘Araştırmazsanız namertsiniz!’

27 buçuk yıl devlette çalıştım. Devletin ne olduğunu bilirim. Her zaman, her yerde dürüst görev yapmaya özen gösterdim. Hiç kimsenin hakkını, hukukunu ihmal etmemeye özen gösterdim. Herkese yardımcı olmak gibi geleneksel bir aile yapısından geliyorum zaten.

Bir şey daha. Sinan Ateş’in katillerini unutmadım; kulaklarından yakalayacağım, yargıya teslim edeceğiz. Hiç endişe etmeyin. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun oğlu geldi, ziyaret etti; ‘Babamın hakkını, hukukunu savun.’ dedi. Ona da söz verdim, o olayı da bütün ayrıntılarıyla ortaya koyacağım ve bu millete bilgi vereceğim. Gizli, kapaklı bir şey olmayacak.

Bir şey söylüyorlar; ‘Yok masanın altı yok, yok masanın üstü, yok terör örgütleri, yok iş birliği…’ Açık ve net söylüyorum. Terör, bir insanlık suçudur. Nereden gelirse gelsin, hep beraber mücadele etmek zorundayız. Teröre destek verenin de, teröristin yanında duranın da, seyyar mahkemeler kuranların da Allah bin belasını versin. Biz milliyetçiyiz. Bizim milliyetçiliğimiz onlarınkine benzemez. Onlarınki mevsimlik milliyetçilik. Biz, kökten milliyetçiyiz. Bu ülkenin hakkını ve hukukunu sonuna kadar koruruz. Birilerine boyun eğmeyiz. Birilerinin önünde diz çökmeyiz. Düne kadar küfrettikleri adamın kapısına gidip de, onun önünde para dilenmeyiz. Biz, Kuvâ-yi Milliyeciyiz.

Çiftçiler, üreticiler, kırmızı mazotu vereceğiz size, göreceksiniz.

Emekliler içinde bir sözüm var. ‘Emekliye, Ramazan ve Kurban Bayramı’nda asgari ücret kadar ikramiye verilsin.’ dedik. Önce ‘Para yok’ dediler. Sonra bin lira verdiler. Şimdi seçim yaklaşıyor; bin lirayı, 2 bin liraya çıkardılar. Ben ne söylemiştim? ‘Asgari ücret kadar.’ Bir bayramda bir asgari ücret, ikinci bayramda ikinci asgari ücret. 2 bin lira verdiler, oradan alacağınız var, bir de Kurban Bayramı’nda alacak olacak; topladım, 15 bin lira yapıyor. Emekliler, Kurban Bayramı’nda bankaya gittiklerinde, analarının ak sütü kadar helal olan 15 bin lirayı çekecekler ve harcayacaklar.

Şimdi ben bunu dedim ya, gene koro başlıyor; ‘Parayı nereden bulacaksın, para nerede?’ Sen yandaşlar için para buluyorsun, Beşli Çeteler için para buluyorsun, ihale takipçileri için para buluyorsun, Amerikalarda villalar alıyorsun, gökdelenler yaptırıyorsun. Oralara para var, vatandaşa gelince ‘Parayı nereden bulacaksın?’ Alacağım, alacağım. Kaçırdıkları 418 milyar doları alacağım ve size vereceğim. Onlar yandaşlara çalışıyorlar, Bay Kemal vatandaşa çalışıyor. Sizin için çalışacağım.

Hiç meraklanmayın; hakkı, hukuku ve adaleti sağlayacağım hiç endişe etmeyin. Benim görevim zaten o.

Ben, saraylarda oturan birisi değilim. Mütevazı evimde oturuyorum. Çoluk çoğumla beraber oturuyorum. E benim mutfağımı da siz biliyorsunuz, ne olduğunu da biliyorsunuz. Huzur içinde yaşıyoruz. İsterim ki her evde huzur olsun, her evde bereket olsun. İnsanlar huzur içinde akşam evlerine gelsinler. Evlatlarıyla, çoluk çocuğuyla beraber huzur içinde yaşasınlar. En büyük arzum bu. Allah nasip eder, sizlerin oylarıyla cumhurbaşkanlığına seçildiğimde, gideceğim yer saray olmayacak. Asla olmayacak. Gazi Mustafa Kemal’in mütevazı Çankaya’sına gideceğim. Sizler gibi yaşayacağım. Sizler gibi yaşıyorum zaten.

Bir şey daha söyleyeyim. Sizler gibi bir aileden geliyorum ben de aslında. 7 kardeşiz. Rahmetli annem okuma-yazma bilmezdi. 7 kardeşten üniversiteye giden sadece benim. 7 kardeşe, babamın bir bayramda ayakkabı aldığını da hayatım boyunca hiç görmedim. Çünkü geliri düşüktü. Bir bayramda iki kişiye, bir bayramda üç kişiye ayakkabı alırdı. Bazen ayakkabılarımızı değiştirirdik. Küçükler büyüdüğü zaman, büyük olanların elbiselerini giyerdi, ayakkabılarını giyerdi. Böyle bir aileden geliyorum, sizler gibi bir aileden geliyorum. Lüksüm yok, şatafatım yok.

Öyle millete tepeden bakmak gibi bir alışkanlığım da yok. Herkesi seviyorum. Herkese saygı duyuyorum. Bana oy versin vermesin, söz verdim; 85 milyonun cumhurbaşkanı olacağım, 85 milyonu kucaklayacağım. Hiç ayrımcılık yapmayacağım, asla ve asla. Benim kitabımda ayrımcılık yoktur. Herkesi kucaklayacağız. Birisinin bir derdi varsa o derdi çözmek için yollara koyulacağız. Çünkü çok kutuplaştık. Kavga eder noktaya getirdiler memleketi. Buradan çıkmamız lazım. Beraber çıkmamız lazım. Huzura ihtiyacımız var, beraberliğe ihtiyacımız var.

Sandığa gideceksiniz değil mi? Oy kullanacaksınız değil mi? O zaman şunu yapacağız… Sandığa tek başınıza gitmeyeceksiniz. Komşunuzu alacaksınız, akrabanızı alacaksınız, beraber bir bayram havası içinde gideceksiniz. Oylarınızı kullanacaksınız. Akşam sayım yapıldığında orada olacaksınız. Tutanaklara bakacaksınız. Doğru aktarılıp aktarılmadığına bakacaksınız ve otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştireceğiz. Allah, bunu bize nasip edecek inşallah. Göreceksiniz.

Yazıyor, ‘Bay Kemal gelecek, haramiler gidecek.’ Haramilerin saltanatını bitireceğim. Hiç endişe etmeyin. Söyledim, yine söyleyeyim; kul hakkı yemem ama kul hakkı da yedirmem. Açık ve net söylüyorum; kul hakkı yemem, kul hakkı yedirmem. Yedirmeyeceğim kimseye.

‘Hak, hukuk, adalet ülke sana emanet’ diyor. Ülke hepimize emanet. Beraber ve birlikte, güzel Türkiye’yi inşa edeceğiz.

Efendim bizim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızın seçimlerde kullandığı güzel bir slogan vardı. O sloganla isterseniz hep birlikte bitirelim. Her şey çok güzel olacak. İnanın her şey çok güzel olacak, inanın. Birlikte bu ülkeye huzuru, birlikte bu ülkeye bereketi getireceğiz. Hiç endişe etmeyin. Sizleri seviyorum, sizlere hizmet etmek benim için onur olacaktır. 27,5 yıl kamuda çalıştım, bundan sonraki bütün görevim de bu ülkeye hizmet etmek, bu ülkenin güzel insanlarına hizmet etmek olacak.

‘Sivaslı gençlere silikon vadisi’ diyor. Sözü vermiştik. Yapacağı, yapacağız. Bilime, teknolojiye önem vereceğiz. Sivas’ı Orta Anadolu’nun en güçlü kentlerinden birisi haline getireceğiz, hiç endişe etmeyin. Sivas’ın içinin boşaldığını biliyorum. Hepsini biliyorum. Göreceksiniz; Sivas’ın nasıl şaha kalktığını göreceksiniz, Anadolu’nun nasıl şaha kalktığını göreceksiniz. Zaten hedefimiz, 5 yıl içinde İstanbul’un nüfusunu 2,5 milyon azaltmak ve o insanları Anadolu’ya getirmek. Anadolu’da onlara, çok ama çok iyi imkânlar sağlayacağız.

İki kelime daha edeyim. Bizim güvenliğimizi sağlayan polis kardeşlerimiz var. Onlara da yürekten teşekkür ederim. Polis kardeşlerimin derdini biliyorum, sorunlarını da biliyorum. Günde 12 saat, 13 saat, 14 saat çalıştıklarını da biliyorum. Bazen 24 saat evlerine gitmediklerini de biliyorum. Büyük sıkıntılar çektiklerini de biliyorum. Onu da çözeceğim bu ülkede. Çünkü polisi sokakta gördüğünüz zaman devleti görüyorsunuz. Onlar devletimizi temsil ediyorlar. Güzel ülkemizde, her vatandaşın huzur içinde yaşamasını istiyorlar. Hayatlarını yeri geldiğinde bizler için tehlikeye atıyorlar.

Toplumun her kesiminin sorunlarına talibim ve bütün bu sorunları ahlakla, erdemle, bilgiyle, birikimle, liyakatle çözeceğiz. Sağ olun, var olun.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan 14 Mayıs Yorumu: Tarihi Bir Dönemeç

14 Mayıs seçimlerinin “tarihi bir dönemeç” olabileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “İlk kez sandık başına gidecek 5 milyon 300 bin genç seçmen özgürlük ve demokrasi istiyor. Bu bizim için, Türkiye için, üyesi olmaya çalıştığımız AB için ve ayrıca Batı medeniyeti için çok önemli” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan karşısında az farkla önde olduğunu; darboğazdaki ekonomi, yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla Şubat’daki deprem felaketinden sonra hükümetin verdiği yanıtın seçmen memnuniyetsizliğini arttırdığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, seçmen memnuniyetsizliğini seçim zaferine dönüştürme yolunun zorluklarla dolu olduğunu da belirtti.

Wall Street Journal (WSJ, CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’yla yaptığı özel röportajı yayınladı.

Jared Malsin ve Elvan Kıvılcım imzasını taşıyan haber, “Türkiye’nin Seçimlerde Önde Gelen Rakip İsminden NATO ve AB’yle Daha Yakın Bağ Sözü” başlığıyla yayımlandı.

WSJ’ye verdiği söyleşide Kılıçdaroğlu, seçimin galibi olması durumunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “siyasi muhalifleri hapsettiği ve yüz yılın en güçlü Türk lideri olmak için devleti yeniden şekillendirdiği Türkiye’de demokratik kontrol ve denge mekanizmalarına yeniden hayat vereceğini” kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le daha yakın ilişki kurma arayışına girmesi sonrasında, Türkiye’nin NATO’nun temel yapı taşlarından biri olarak rolünü güçlendireceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin AB’ye katılma sürecini de yeniden canlandırma taahhüdünde bulundu.

“Seçmen özgürlük ve demokrasi istiyor”

14 Mayıs seçimlerinin “tarihi bir dönemeç” olabileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu WSJ’ye Cumartesi günü düzenlenen Millet İttifakı mitinginden bir saat sonra verdiği söyleşide, “İlk kez sandık başına gidecek 5 milyon 300 bin genç seçmen özgürlük ve demokrasi istiyor. Bu bizim için, Türkiye için, üyesi olmaya çalıştığımız AB için ve ayrıca Batı medeniyeti için çok önemli” şeklinde konuştu.

WSJ, Türkiye’yi 2003’ten beri yöneten Erdoğan’ın Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında tüm taraflara oynadığını, Putin’le yakın ilişkileri korumaya çalışırken Türkiye’yi “bölgesel bir güç odağına dönüştürme amacına hizmet etmek” için Ukrayna’ya silah sattığını da hatırlatıyor.

“Putin de bunu çok iyi bilir”

Gazete, Amerika’nın itirazlarına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus S-400 savunma sistemini satın aldığını, Washington’un da Batı yaptırımlarını ihlal etmeye çalışan Rusya’ya yardım eden Türk şirket ve kurumlarına yaptırım uygulama tehdidinde bulunduğunu vurguluyor.

Kılıçdaroğlu ise WSJ röportajında Türkiye’nin Rusya’daki yatırımlarını koruyacağını; ancak Rusya’ya yaptırım uygulama konusunda Batılı ülkelerin aldıkları kararlara uyacağını kaydederek, “Türkiye, Batı ittifakının ve NATO’nun bir üyesidir ve Putin de bunu çok iyi bilir. Türkiye, NATO tarafından alınan kararlara uymak zorundadır” dedi.

WSJ, son kamuoyu yoklamalarına göre Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan karşısında az farkla önde olduğunu; darboğazdaki ekonomi, yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla Şubat’daki deprem felaketinden sonra hükümetin verdiği yanıtın seçmen memnuniyetsizliğini arttırdığını kaydetti.

Gazete, Kılıçdaroğlu’nun seçmen memnuniyetsizliğini seçim zaferine dönüştürme yolunun zorluklarla dolu olduğunu da savundu. WSJ’ye göre bunun bir nedeni, Erdoğan’ın zorlu Türk siyasetinde “Rasputin tarzı ayakta kalma becerileri” sergileyebilmesi.

Gazete Kılıçdaroğlu’nun adaylığının en zayıf noktalarından biri olarak görülen “karizma ve siyasi kurnazlık yoksunluğu” algısının üstesinden gelmek için çabaladığını, mitinglere çok sayıda seçmenin katılmasını sağladığını ve coşkulu kampanyasıyla kimilerini şaşırttığını yazdı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun hayat pahalılığını azaltma, Türkiye’yi parlamenter sisteme döndürme, Merkez Bankası gibi kurumların bağımsızlığını yeniden inşa etme ve siyasi tutukluları özgürlüklerine kavuşturma vaatleriyle kampanya yaptığını kaydeden WSJ, CHP liderinin Suriyeli ve Afgan mültecileri ülkelerine gönderme sözününse insan hakları savunucularını kaygılandırdığını belirtiyor.

“Erdoğan kazanırsa Türkiye bir tür diktatörlüğe geçmiş olur”

Kılıçdaroğlu bu konuda, “Biz ırkçı değiliz. Ancak bu insanların kendi ülkelerinde daha iyi şartlar altında yaşamlarına devam etmelerini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

WSJ haberin sonunda, HDP’nin Millet İttifakı’nın bir parçası olmamasına rağmen, “Türkiye’nin en önemli Kürt lideri” olarak tanımladığı Selahattin Demirtaş’ın Kılıçdaroğlu’na destek açıklamasında bulunmasının seçimlerin yönünü değiştirebilecek bir hamle olduğunu yazdı.

Demirtaş WSJ’ye verdiği yazılı söyleşide, Kılıçdaroğlu’nun zafer kazanmasının kendisi ve diğer siyasi tutukluların serbest bırakılmasının önünü açacağını kaydetti; “Eğer Erdoğan kazanırsa Türkiye bir tür diktatörlüğe geçmiş olur” ifadelerini kullandı.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Dikkat Çeken “Demirtaş Ve Kavala” Açıklaması

“Kazanmanız halinde Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş gibi siyasi nedenlerde mahkum olanların durumu ne olacak? Serbest kalacaklar mı?” sorusuna yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Yargı kararları var zaten serbest kalmalarına yönelik olarak” dedi ve ekledi:

“Bu kararların uygulanması lazım. Hiç kimse düşüncelerinden ötürü hapse girmemeli. Temel hedefimiz bu zaten.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Bolu’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte düzenlediği miting öncesinde DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, farklı alanlardaki sorulara şu yanıtları verdi:

Seçime çok az bir süre kaldı. İlk turda biteceğini düşünüyor musunuz? Anketler ve alanlar ne diyor?

Seçim ilk turda bitecek ve ilk turda kazanacağız. Alanlar zaten bunu gösteriyor.

Bu seçimler Türkiye için kader seçimi olarak da görülüyor. Sizin bu seçime sembolik açıdan bakışınız nasıl? Bir çeşit referandum da denilebilir mi?

Demokrasi talebi var toplumun. O nedenle demokrasiyi getirmek için kitleler birleşmiş vaziyette. Herkes farklılıklarını bir tarafa bıraktı ülkeye demokrasi ve özgürlükleri getireceğiz diye. Özellikle gençler bunu talep ediyorlar.

Gençler dediniz… Son yıllarda ciddi bir beyin göçü var. Siz gençlere ne vaat ediyorsunuz?

Gençlere Türkiye’de istihdam olanağı sağlamanız lazım. Eğer bunu sağlamazsanız doğal olarak yurtdışına gidiyorlar. Çalıştıkları zaman da iyi bir gelir düzeyi yakalamaları gerekiyor. Yani kısa bir süre içinde araba alma olanağı olmalı, bir süre sonra da bir ev sahibi olabilmeliler. Dolayısıyla bu gelir dağılımındaki bozukluğu özellikle gençler için gidermemiz gerekiyor.

Yurtdışındaki seçmenlerden de seçime büyük bir katılım var. Diğer taraftan bu kişilerin oy kullanmaları ile ilgili bazı kesimlerin itirazları da var. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz? 

Yurtdışındaki seçmenlerin oy kullanmaları gayet doğal. Gitmeliler, oylarını kullanmalılar. Ama bizim düşüncemiz bir yurtdışı seçim çevresi yasası çıkarmak. Yurtdışında çalışan Türk kardeşlerimiz orada kendi adaylarını seçmeli, adayları TBMM’de yurtdışındaki seçmenleri temsil etmeli. Doğru olan budur. Bu bir geçiş süreci, biz iktidar olduğumuzda görecekseniz. Yurtdışı seçim bölgesi getireceğiz ve o seçmenler kendi milletvekili adaylarını kendileri seçecekler.

Millet İttifakı’nın ekonomi kadroları açıklanacak mı?

Geçen Cumartesi günü ittifakınızın ekonomi kadroları bir araya geldi. 14 Mayıs öncesi belki bazı isimlerin açıklanması söz konusu olabilir mi?

Bu aşamada hayır. Ama aşağı yukarı kimin hangi göreve geleceği belli, yetkin kişiler alanında uzman kişiler gelecek. Türkiye ekonomisi zaten zor koşullarla karşı karşıya, ülkenin bu içinde bulunduğu cendereden çıkması lazım. Siyasal açıdan özgürlük ortamı yaratmak gerekiyor, ikinci olarak da ekonomik bir sıkışmışlık var bunun giderilmesi gerekiyor. Bunun için de uzman kişilerin liyakatli bürokratların atanması gerekiyor.

İlk tur ile ikinci tur arasındaki döneme dair endişeleriniz var mı? 

Hiçbir endişem yok, çünkü birinci turda kazanacağız.

Rusya ile ilişkiler ne olacak?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 20 yıldan uzun bir süredir iktidarda. Otoriter rejimini sona erdirmek istediğinizi söylüyorsunuz. Kazanmanız durumunda göreceğimiz en büyük değişiklik ne olacak?

Kılıçdaroğlu: Sadece Türkiye halkının değil bütün dünyanın göreceği en büyük değişiklik demokrasi özlemini gidermemiz olacak. Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getireceğiz.

Türkiye’nin Batı ülkeleri ile ilişkileri son yıllarda zor zamanlardan geçti. Batılı müttefiklerinize mesajınız nedir?

Kılıçdaroğlu: Türkiye’nin dış politikasını 180 derece değiştireceğiz. AB’nin öngördüğü bütün demokratik kuralları kendi ülkemizde uygulayacağız. Dolayısıyla bu çerçevede yapılması gereken bütün düzenlemeleri altı liderin uzlaşması ile kendi ülkemizde sağlayacağız. En büyük değişiklik toplumun beklediği demokrasi talebinin hayata geçirilmesi olacak.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı tutumunuz nasıl olacak?

Kılıçdaroğlu: Biz NATO İttifakı’nın bir üyesiyiz ve aynı zamanda AB’ye de tam üyelik için başvuran bir ülkeyiz. Dolayısıyla bizim yönümüz Batı uygarlığı olacaktır. Ama Rusya ile ilişkilerimizi de iyi zeminde götürmek isteriz. Yani orada çok sayıda iş insanımız var çalışıyorlar. Ama Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini da asla doğru bulmuyoruz ve kabul etmiyoruz.

Kavala ve Demirtaş

Seçimde kaybetmesi durumunda sizce şimdiki iktidar yetkilerini barışçıl bir şekilde devreder mi? Yoksa bazı sorunlar ya da gecikmeler çıkabilir mi?

Kılıçdaroğlu: Halka sandığa gidin ve oy kullanın dedik. Bu seçimde çok fazla kişi sandığa gidecek ve oy kullanacak. Ve biz kazanacağız. Ve Erdoğan’ı da göndereceğiz.

Kazanmanız halinde iş insanı Osman Kavala ve HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş gibi siyasi nedenlerde mahkum olanların durumu ne olacak? Serbest kalacaklar mı?

Kılıçdaroğlu: Yargı kararları var zaten serbest kalmalarına yönelik olarak. Bu kararların uygulanması lazım. Hiç kimse düşüncelerinden ötürü hapse girmemeli. Temel hedefimiz bu zaten.

Seçim öncesinde zaman zaman tansiyon yükselebiliyor. Güvenliğinizden endişeli misiniz?

Kılıçdaroğlu: Şöyle ifade edeyim; güvenlik konusu Türkiye’nin temel sorunlarından birisi. Ama hiçbir endişe duymuyorum. Ben tümüyle seçime kilitlendim. Bu seçimi alacağız ve Türkiye’yi demokratikleştireceğiz.

Paylaşın

Erzurum Olayları; Kılıçdaroğlu: Sorumlusu Sarayda Oturan Kişidir

Erzurum’da İBB Başkanı İmamoğlu’na yönelik taşlı saldırıyı değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Erdoğan Erzurum’u tanımadan ben Erzurum’u bilirim. Erzurum Dadaşlar kentidir. Yaşanan tabloyu, Ekrem Bey’e yapılanı, bir Erzurumlunun kabul edeceğini hiç düşünmüyorum. Erzurumlular böyle değil. Son derece sıcakkanlı, sevecen insanlar” dedi ve ekledi:

“Bazıları tahrik ettiler. Büyük bir olasılıkla elinde taş olan kişiler bir anlamda bunu güvenlik güçlerinin gözetiminde yapıyorlar. Fotoğrafları var. Ellerinde taş, atıyorlar. Niye atıyorsun kardeşim? Hangi gerekçeyle atıyorsun? Temel sorumlusu kimdir? Bütün bu olayların temel sorumlusu sarayda oturan kişidir. Toplumu bu kadar germenin mantığı var mı? Bu seçim sürecinde bir kez dahi adını ağzıma almadım. Artık kutuplaşmadan bıkmadı mı? Ülkenin bu kadar sorunu varken nedir bu kutuplaşma, nedir bu kavga, nedir bu alıp veremediğimiz?”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bir soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, seçimin ilk turda biteceğini, seçim meydanlarında bunu gördüğünü ifade etti.

Kılıçdaroğlu, seçim meydanlarının ekonominin düzelmesini, mutfaktaki yangının durmasını, demokrasi ve umut istediğini, kendilerinin de seçmene neyi, nasıl yapacağını anlattıklarını belirtti. Türkiye’nin hiçbir dönem ekonomiden siyasete, yargıdan sağlığa kadar bu kadar kötü bir atmosferle karşı karşıya kalmadığını savunan Kılıçdaroğlu, “saray hariç toplumun her kesiminin büyük sorunlarının bulunduğunu, her kesimden şikayet aldıklarını” söyledi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum ziyareti sırasındaki olaylara ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Elinde Türk bayrağı olan 7-8 yaşındaki bir çocuğa kim, hangi gerekçeyle taş atar? Hangi vicdan sahibi buna ‘Evet’ der? O meydanda sadece Türk bayrakları var. O meydanda elinde Türk bayrağı taşıyan, dalgalandıran insanlara teröristçe saldırıyorsunuz. Aklın alacağı şey mi bu?” diye konuştu.

Olayların provokasyon olduğunu, bunu kimlerin teşvik ettiğini de bildiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Erdoğan Erzurum’u tanımadan ben Erzurum’u bilirim. Erzurum Dadaşlar kentidir. Yaşanan tabloyu, Ekrem Bey’e yapılanı, bir Erzurumlunun kabul edeceğini hiç düşünmüyorum. Erzurumlular böyle değil. Son derece sıcakkanlı, sevecen insanlar. Bazıları tahrik ettiler. Büyük bir olasılıkla elinde taş olan kişiler bir anlamda bunu güvenlik güçlerinin gözetiminde yapıyorlar. Fotoğrafları var. Ellerinde taş, atıyorlar.

Niye atıyorsun kardeşim? Hangi gerekçeyle atıyorsun? Temel sorumlusu kimdir? Bütün bu olayların temel sorumlusu sarayda oturan kişidir. Toplumu bu kadar germenin mantığı var mı? Bu seçim sürecinde bir kez dahi adını ağzıma almadım. Artık kutuplaşmadan bıkmadı mı? Ülkenin bu kadar sorunu varken nedir bu kutuplaşma, nedir bu kavga, nedir bu alıp veremediğimiz?”

“Küçük çocuklara nasıl taş atarsın?”

“Oraya gidenler olaylar çıksın diye birbirlerini taşlamışlar” iddiasının ortaya atıldığını belirten Kılıçdaroğlu, bunun şeytanın aklına gelmeyeceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “O kadınlara sen nasıl taş atarsın, küçük çocuklara nasıl taş atarsın? Attığın taşın nereye gideceğini nasıl düşünmezsin? Bunu yapanlar insan değil.” ifadesini kullandı.

Erzurum Valisini eleştiren Kılıçdaroğlu, suçun ve suçlunun sabit olduğunu ifade etti ve taş atanlar kadar onlara taş attıranların da bulunmasını istedi. Tüm vatandaşlardan sakin olmasını isteyen Kılıçdaroğlu, savaşa değil, seçime gidildiğini, tüm görüş ve düşüncelere saygı duyulması gerektiğini ifade etti.

“İmamoğlu’nun mitinginin izinsiz ve İl Seçim Kurulunun gösterdiği yerin farklı olduğu” yönündeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, mitingin yapılacağı yerin otobüslerle kapatıldığını, başka yer gösterilmediğini söyledi.

Valinin yetersiz kaldığını, polisin de olaylara müdahale etmediğini, polise “dokunma” talimatı verildiğini savunan Kılıçdaroğlu, olayın Erzurumlulara mal edilmemesini istedi.

“Sayın Engin Altay’ı Muharrem Bey’e gönderdim”

Cumhurbaşkanı adaylarından Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’ye ittifak teklifi yapılıp yapılmadığına ilişkin soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, İnce’ye teklifte bulunulduğunu belirterek, “Memleket Partisi’ni ziyaret ettikten sonra dönünce akşam bir arkadaşımı Muharrem Bey’e gönderdim, Sayın Engin Altay’ı Muharrem Bey’e gönderdim.” dedi.

Vatandaşın parasını cebine atanı affetme gibi bir yetkisinin bulunmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Sayın Davutoğlu da, Sayın Babacan da, kendi hayatlarına bakın, mal varlıklarına bakın. Yönetimde eksiği, kusuru olabilir, benim de eksiğim, kusurum olabilir ama temel ölçü ‘kişisel çıkar sağlamaya yönelik çabalar oldu mu, olmadı mı’? İkisi için de şunu rahatlıkla söyleyebilirim, hayır, öyle bir şeyleri yok.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde yoksulluğu 3 yıl içinde bitireceğini ve hiçbir ailenin “Ben yoksulum” demeyeceğini ifade etti.

“Millet İttifakı’nın işine mi yarar, Cumhur İttifakı’nın işine mi yarar?”

“Kandil’den, terör örgütü elebaşlarından net destek mesajları geliyor. Videolar yayınlanıyor. Kandil’den gelen bu açıklamalar sizi rahatsız ediyor mu?” sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Kandil’den Millet İttifakı’nı desteklemeye yönelik bir açıklama kimin işine yarar? Bir daha sorayım, Kandil’den yani terör örgütünden, ‘Biz Millet İttifakı’nı destekliyoruz.’ diye bir açıklama kimin işine yarar? Millet İttifakı’nın işine mi yarar, Cumhur İttifakı’nın işine mi yarar? Bizi mi destekliyorlar, onları mı destekliyorlar? Akıl var, mantık var. Terör örgütü kalkıp da ‘Ben seni destekliyorum.’ diyorsa aslında karşı tarafı destekliyorum demektir bu.”

Terörün insanlık suçu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, nereden ve kimden gelirse gelsin terörle mücadele etmenin bir devletin en meşru görevi olduğunu vurguladı.

“Bir partiye ‘Size şu sözü veriyoruz.’ deme şansımız yok zaten”

Kılıçdaroğlu, “HDP ile Meclis’te yapılan görüşmede iktidarın söylediği gibi herhangi bir söz verildi mi? Eğer Mecliste ittifak olarak çoğunluğu sağlayamazsanız ve olur da HDP kilit bir konuma gelirse talepleri konusunda tutumunuz ne olur?” sorusuna karşılık, kimseye bir söz vermediklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, “Bir partiye ‘Size şu sözü veriyoruz.’ deme şansımız yok zaten. Altı lider bir araya gelip hangi sözü vereceğiz? Bizim ortak mutabakat metnimiz var. Bizim tüm görüşlerimiz orada. Herhangi bir ödün vermek ya da sizin talebinizi aynen kabul ediyoruz gibi bir tablo hiç olmadı. Boşu boşuna, gereksiz bir tartışmadır gidiyor.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, TCG Anadolu gemisinin AK Parti’nin seçim otobüsü haline getirildiğini savundu.

“17-25’in tamamı doğrudur”

“Bir televizyon programında deep fake uygulaması üzerine konuşulurken bir ifadeniz oldu, ’17-25 Aralık sürecinde de benzer şeyler yaptılar.’ diye bir cümle kurdunuz. İktidar bunu bir itiraf olarak yorumladı.” ifadeleri üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“17-25’in tamamı doğrudur. Benim hakkımda davalar açıldı, ben o kasetlerin tümünün mahkemeye gelmesini ve incelenmesini istedim. Getirmediler, korktular. Çünkü gerçek ortaya çıkacak. Ben 17-25’i anlatıyorum, daha sonra benim sesimi kullanarak başka bir şey yaptılar, yine bunlar yaptılar deep fake… Bunun mümkün olduğunu söyledim ben. Ama o konuşmaların tamamı yüzde 100 artı yüzde 100 artı yüzde 100 doğrudur. Paraların, nerelerde evlerin alındığı, hepsi doğrudur. Nerelere gittiği paraların doğrudur. Hepsini biliyoruz.”

Durum ve hasar tespit komisyonu ile strateji ve planlama teşkilatı kuracaklarını aktaran Kılıçdaroğlu, bu kurumların planlama yapacağını ve 6 lidere sunacağını söyledi.

Sonrasında siyasi tercih yapacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bir kişinin iki dudağına bir devlet teslim edilemez. İstişare bizim temel hedeflerimizden birisidir.” dedi.

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş dışındaki cumhurbaşkanı yardımcılarının sorumlu olduğu bir alan ya da bakanlık olup olmayacağı sorulan Kılıçdaroğlu, bunu 6 liderin henüz konuşmadığını bildirdi ve “Önce şu seçimi bir alalım.” ifadesini kullandı.

Emekliye 15 bin lira bayram ikramiyesi, en düşük memur maaşını yükseltme gibi vaatleri nasıl hayata geçirecekleri sorusuna Kılıçdaroğlu, “AK Parti’nin penceresinden bakarsanız bunların hiçbirisi gerçekleşemez. Çünkü o tamamını alıp benim tabirimle beşli çetelere veriyor. Ben 27,5 yıl bu devlette çalıştım. Ve çok zor sınavları başararak devlet memurluğunu, yani hesap uzmanlığını kazandım. Siz kaynağı doğru ve yerinde kullanırsanız bir sorun yok.” yanıtını verdi.

Ülkede halkın fakirleştiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Bu ülkede halk soğana muhtaç olur muydu? Ülkeyi bu hale getirdiler. Afralarından, tafralarından geçilmiyor. Oturmuşlar ekonomi tartışılmasın, mutfak tartışılmasın diye falan terör örgütü, filan terör örgütü, yok masanın altı… Sen bırak bunları kardeşim. Terörist varsa sen gidip teröristi yakalamıyorsan, suç işliyorsun. Niye teröristi yakalamıyorsun? Elinden tutan mı var? Varsa birisi terör örgütüne mensupsa yakalarsın götürürsün, çıkarırsın savcıya, çıkarırsın mahkemeye. Faili meçhul düşmanlar, ne olduğu belli olmayan düşmanlar… Ondan sonra bunun üzerinden siyaset götürüyorlar. Akıllarını yitirdiler. Kaybedeceklerini biliyorlar ama kaybedecekler. Milletin tahammülü kalmadı.”

Kılıçdaroğlu’ndan KHK açıklaması

Kılıçdaroğlu, Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) ihraç edilenlerin geri döneceği yönündeki vaadinde kriterin ne olacağının sorulması üzerine, şunları kaydetti:

“Şimdi bakınız, diyelim ki af çıkarma. Kim affı kabul edecek? Ben mi? Hayır. Nereye gidecek? Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne. Türkiye Büyük Millet Meclisi af varsa kabul edecek. Benim Türkiye Büyük Millet Meclisi adına konuşma hakkım var mı? Ben Meclis başkanı değilim. Ama benim söylediğim şu; adalet istiyorsanız yargıya güveneceksiniz. Şimdi kişiyi kamudan atmışsınız, FETÖ’cü veya başka bir nedenle, herhangi bir nedenle atmışsınız. Gitti savcıya, savcı dosyaya baktı dedi ki ‘Burada bir şey yok, takipsizlik’ kararı verdi.

Ne olması lazım? Görevine iade edilmesi lazım. Yasalar böyle. ‘Hayır ben seni göreve iade etmeyeceğim’ diyor. İkinci olay, yine atıyorsunuz savcıya gidiyor, savcı olayı ciddi buluyor ve soruşturma açıyor. Gidiyor mahkemede beraat ediyor. Ne yaparsınız? Göreve iade edersiniz. Bunlar göreve iade etmiyorlar. Ben onların tamamını görevlerine iade edeceğim. Ben mahkeme kararını uygulamıyorsam ben bu mahkemeleri tanımıyorum demektir. İşine geleni uygulayacaksın, işine gelmeyeni uygulamayacaksın, hukuk devletinde çifte standart olmaz.”

Kazanması halinde sevinç gösterileri konusundaki uyarısı hatırlatılan Kılıçdaroğlu, “Bazı unsurların seçim gecesi sokağa çıkıp taşkınlık yapacakları yönünde duyumlar geliyor bize. Sadece bana değil, diğer liderlere de böyle duyumlar geliyor. Herkesin sakin olmasını istiyorum.” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, sandık güvenliğini yüzde 100 sağladıklarını belirterek, 1,5 yıldır bunun için çalıştıklarını aktardı. Hangi sandıkta kimlerin görevli olacağının belirlendiğini bildiren Kılıçdaroğlu, “Ayrıca her okulda, büyük metropollerin tümünde her okulda bir gönüllü avukat olacak. Bir sorun çıktığında hemen avukat müdahale edebilecek. Bütün bu konuda bütün vatandaşlarımın emin olmasını ve güven içinde sandığa gidip oy kullanmalarını istiyorum.” diye konuştu

Paylaşın