KESK’in Ankara’da gerçekleştirdiği ”Geçinemiyoruz” mitinginde, bütçenin aslan payının “faize, müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müteahhitlerine, ‘beşli çeteye’, sermayeye, savunma ve güvenlik adı altında silah sanayisine, çatışma ve savaşa, sarayın itibarına ve şatafatına” gittiği eleştirisi yöneltildi.
Mitingde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) bütçe görüşmelerinin yapıldığı hatırlatılarak, “Biz emekten yana bütçe istiyoruz” talebi dile getirildi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından Ankara Tandoğan’daki Anadolu Meydanı’nda “Geçinemiyoruz” sloganıyla miting düzenlendi. Çok sayıda işçi ve sendika üyesi mitinge katılmak üzere sabah saatlerinden itibaren Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önünde toplandı.
Daha sonra miting alanına yürüyüşe geçen işçiler ve sendika üyeleri, “Yoksulluk sınırı üzerinde maaş”, “Vergide adalet”, “Ulaşım, barınma, beslenme desteği”, “Ücretsiz bir öğün yemek”, “Yan ödemeleri emekliliğe yansıt” ve “İktidarların çıkarları için değil! Kadınlar, çocuklar, engelliler, yaşlılar ve tüm hak sahipleri için sosyal hizmet” yazılı pankartlar taşıdı.
Mitingte KESK Eş Genel Başkanları Ayfer Koçak ve Ahmet Karagöz katılımcılara seslendi. İki genel başkan mitingin çağrıcıları olmalarına karşın etkinliğin “emeğin çok sesli korosu” olarak bütün vatandaşların gösterisi olduğunu vurguladılar.
Ülke çapında, özelleştirmeleri protesto eden, emek mücadelesi için grevde olan bütün işçilere ve kayyum atanan Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti ve Bahçesaray belediyelerindeki direnişe selam gönderilerek başlanan konuşmada, “Hakikate ulaşmak için gerçek haber alma hakkımızın yılmaz savunucuları, tutsak edilen özgür basın emekçilerine; Emek, demokrasi ve barış mücadelesi verirken siyasi operasyonlarla tutuklanan yol arkadaşlarımıza selam olsun! Nerede olursa olsun; karakışı bahara, karamsarlığı umuda çevirmek için tırnak ile diş ile umut ile sevda ile düş ile direnenlere… bin selam olsun!” denildi.
KESK Eş Başkanları, on yıl önce de aynı meydanda yapılan mitingi hatırlattı ve geçen sürede iyileşme değil büyük ölçüde kötüleşme kaydedildiğini söyledi. Ülkedeki yem fabrikalarından limanlara, şeker fabrikalarından madenlere çok sayıda kamu kuruluşunun özelleştirme yoluyla yerli ve yabancı sermayeye “peşkeş çekildiği” de ileri sürülerek sağlık ve eğitim başta olmak üzere kamu hizmetlerinin piyasaya açılması, kamu alanına yatırmaların ise alabildiğine sınırlanması temelli bir çark kurulduğu eleştirisini de getirdi.
Eski Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin 2022’de döviz kuru ve enflasyon rekor üstüne rekor kırarken “Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor” sözleri hatırlatılarak “Doğru, çarklar dönüyor. Ama nasıl dönüyor? Çarkların içinde kimler eziliyor? Emek karşıtı, sermaye yanlısı bütçelerle, adaletsiz vergi sistemi, özelleştirme talanı ve kamunun tasfiye edilmesi ile düzenin çarkları biz emekçileri eziyor” ifadeleri yer aldı.
Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in enflasyon rakamlarının gerçegi yansıtmadığı vurgulanırken ücretlerin açlık sınırında olduğu, işçilerin güvencesiz istihdamla ezildiği, hak arama yollarının da kapatıldığı belirtilerek, “Grev yasaklarıyla, sendikal hak ihlalleri ile torba yasalarla KHK’lerle, sorgusuz sualsiz ihraçlar, açığa almalar, sürgünlerle çarklar bizi eziyor” denildi.
KESK Eş Baskanları ayrıca, tasarruf adı altında okul öncesi öğrencilerin bir öğün ücretsiz yemeğinin kesilmesinin, çalışanların giyecek yardımının kaldırılmasının hak gaspı olduğunu da belirtti.
Yenidoğan Çetesi skandalına da değinen KESK Eş Başkanları, meselenin “Sağlıkta dönüşüm adı altında yürüttükleri rant politikalarının yeni doğan bebekleri dahi ölüme terk edecek boyutlara ulaşan vahşetidir. Yine bu politikalar bir taraftan sağlık emekçilerinin iş yükünü artırırken diğer taraftan sağlıkta şiddete zemin yaratmaktadır” ifadelerini kullandı.
KESK temsilcileri halkın seçtiği vekillerin cezaevlerinde tutulması ve belediye başkanlarının, eş başkanlarının gözaltına alınması, yerlerine kayyum atanmasının da “halk iradesinin ayaklar altına alınması” olduğunu kaydetti. Hükümetin ırkçı ve gerici bir anlayışla laikliği hedef aldığı da ileri sürülerek etnik ve inanç kimlikleri üzerinden toplumun ayrıştırılmasına ve kutuplaştırılmasına yol açıldığı da söylendi.
Son günlerin ana gündemi olan Kürt meselesine de değinen KESK Eş Başkanları, sorununun demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesinden yana olduklarını belirterek, “Halklarımız barış özlemini ortak yaşam eşit yurttaşlık talebini açıkça ortaya koymuştur. Barış süreci yeniden örülmeli” dedi. Başta Kürt halkı ve Aleviler olmak üzere halkların eşit yurttaşlık talebinin Anayasa ile güvence altına alınması için mücadele etmeye devam edileceği de belirtildi.
Enflasyon ve işsizlikteki artışa dikkat çekilirken Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütçe görüşmelerinin yapıldığı hatırlatılarak şöyle denildi: “Alacağımız ücretlerden, ödeyeceğimiz vergilere kadar hepimizin hayatını yakından ilgilendiren 2025 bütçesi görüşülüyor. (…) Bugüne kadar yapılan birbirinin kopyası bütçelerde emekçilerin, halkın talepleri, kadınların talepleri hiç dikkate alınmadı.
Kamu gider ve gelirlerinin belirlenmesinde bizlere hiçbir söz hakkı tanınmadı. Yani bütçe hakkımız yok sayıldı. Ülkeyi yönetenler, bu karanlık tabloya rağmen 2025 bütçesinde de yoksul emekçilerin yani bizlerin taleplerini yok sayıyor. Istakoz yedikleri masalardan, meclis bahçesindeki kebap partilerinden, mangalda sucuk partilerinden fotoğraf paylaşanlar yoksullaştırdıklarımilyonlara hala hiç utanmadan ‘kemer sıkın’ diyor.”
Ülkedeki vergi yükünün de çalışanların sırtına yıkıldığına işaret edilirken, bütçenin aslan payının “faize, müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müteahhitlerine, ‘beşli çeteye’, sermayeye, savunma ve güvenlik adı altında silah sanayisine, çatışma ve savaşa, sarayın itibarına ve şatafatına” gittiği eleştirisi yöneltildi ve “Biz emekten yana bütçe istiyoruz” talebi dile getirildi.
KESK’in ”Geçinemiyoruz, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz” sloganıyla gerçekleştirdiği mitinge, KESK Şubeler Platformu’nu oluşturan 11 sendika geniş katılımla destek verecegini açıklamıştı. DİSK, TMMOB ve Türk Tabipler Birliğinin de destek verdiği mitinge çok sayıda emek örgütü, sivil toplum örgütü ile CHP, DEM Parti ve TİP de katıldı.
(Kaynak: DW Türkçe)