‘Altılı Masa’da İkinci Turun İlk Üç Gündemi Belirlendi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa’nın ikinci tur görüşmelerini ilk gündemi Siyasi Ahlak Yasası, İstanbul sözleşmesi ve Strateji Planlama Teşkilatı olacak…

Meclis’in 1 Ekim günü açılmasının ardından 2 Ekim’de de CHP’nin ev sahipliğinde 6’lı masanın 2. tur görüşmeleri başlayacak.

Sözcü’den Emin Özgönül’ün haberine göre, Alt komitelerin masaya getirecekleri konular da netleşiyor. Meclis çoğunluğu elde edilirse ilk bir hafta içinde “Siyasi ahlak yasası, İstanbul Sözleşmesi ve Strateji Planlama Teşkilatı’”yasaları çıkarılacak.

Göçmenler, Dış politika, Tarım, Sanayi ve Eğitimde atılacak adımlar için de planlamalar yapıldı. TBMM’de elde edilecek çoğunluğa göre Anayasal değişiklikler devreye sokulacak.

Kılıçdaroğlu’nun ismi ön planda

Cumhurbaşkanlığı adaylığı için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismi giderek kuvvet kazanırken, adayın kim olacağı alt komitelerde yapılacak ön çalışmalar sonucu masaya getirilecek. Bu çalışmada aday ismi belirtilmeyecek ancak 13. Cumhurbaşkanının seçimi kazanabilmesi için hangi kriterlere sahip olması, hangi kesimlerde oy potansiyelinin bulunması gerektiği, halkın güven duygusu gibi maddeler vurgulanacak. Adayın seçim kampanyasında yürütmesi gerekli strateji de belirlenecek. Altı siyasi partinin hangi seçim çevresinde listeler üzerinde işbirliği yapacağı ve ortak adaylar konusu da değerlendiriliyor.

CHP ev sahipliği yapacak

Meclis’in 1 Ekim günü açılmasının ardından 2 Ekim’de de CHP’nin ev sahipliğinde 6’lı masanın 2. tur görüşmeleri başlayacak. Güçlendirilmiş parlamenter sistem de bu turun önemli ayağını teşkil edecek. Yeni sisteme geçilene kadar çıkarılacak yasalar ve KHK’lar için çalışmalar da yapıldı. Seçimlerde TBMM’de elde edilecek çoğunluğa göre Anayasal mevzuat değişiklikleri de devreye sokulacak. Sadece Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılırsa KHK’lar öne çıkacak. TBMM çoğunluğu elde edilirse de çıkarılacak yasalar ön planda olacak.

Paylaşın

‘Altılı Masa’ Liderleri Arasında Sürpriz Görüşme!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa’nın 2 Ekim’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde başlayacak ikinci tur öncesi liderler arasında gerçekleşecek görüşme trafiği kulisleri hareketlendirdi.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın aktardığına göre, Ortak Cumhurbaşkanı adayı tartışmalarıyla ilişkilendirilen temas trafiğinin aslında daha önce de yapılan ama kamuoyuna çok yansımayan liderler arası temas trafiği olduğu öğrenildi.

Ankara kulislerine ilk olarak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in DEVA ve Gelecek Partisi Genel Başkanları ile bir görüşme yapacağı yansıdı. CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’li bakan olabilir” sözleri ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun “Kemal Bey aday olmazsa masa dağılır” açıklamalarının ardından kulislere yansıyan bu görüşmeler adaylık tartışması ile ilişkilendirildi. Ancak kaynaklar bunu doğrulamadı.

Altılı Masa’da yer alan partilerin kurmaylarından edinilen bilgiye göre liderlerden söz konusu görüşme ile ilgili randevu talebi Akşener’den değil DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’dan geldi. Babacan masadaki beş liderden ayrı ayrı randevu talep etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşme geçen hafta gerçekleşti. Bugün akşam da Babacan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile görüşecek. Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile de çarşamba günü bir araya gelecek.

Edinilen bilgiye göre görüşmede gündem maddeleri Altılı Masa’yı oluşturan partilerin üzerinde çalıştığı konular olacak. Seçimin kazanılması durumunda vaat edilen parlamenter sisteme geçişe kadar Türkiye’nin nasıl yönetileceğini içeren Geçiş Sürecinin Yol Haritası, seçim güvenliği ve iletişim komisyonu gibi çalışmaların değerlendirilmesi için bu randevunun talep edildiğini anlatan kurmaylar, “Aslında liderler arasında böyle görüşmeler yapılıyor. Sayın Babacan da yürütülen çalışmalarla ilgili bir istişare görüşmesi yapıyor. DEVA Partisi çalışma alanlarında ev ödevlerini büyük ölçüde tamamladı. Bunları liderlerle paylaşıyor. Bu liderlere de sunulan çalışmalar kapsamında kendi içlerinde değerlendirme yapma imkanı sunuluyor. Bir istişare görüşmesi olarak değerlendirmek mümkün. Görüşmeler bu çerçevede yapılıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Söz konusu görüşme taleplerinin geçen hafta Kuşoğlu’nun açıklamalarından önce alındığına dikkat çeken kurmaylar, Kılıçdaroğlu ile yapılan görüşmede de adaylık konusunun ele alınmadığını söyledi.

Amaç ‘Altılı Masa’yı güçlendirmek

Kurmaylar söz konusu görüşmelerin “Altılı Masa’da kriz var”, “Altılı Masa çatlıyor” şeklinde yansıtılan tartışmalarla kesinlikle ilişkisi olmadığını, tersine Altılı Masa’yı güçlendirme amacı taşıdığını savunuyor. Görüşmeler için, “DEVA Partisi kendi çalışmalarını ve sonuçlarını liderlerle paylaşıyor. 2 Ekim’de yapılacak toplantı öncesi Sayın Kılıçdaroğlu da gündemi belirlemek için gelecek hafta liderlere bir ziyaret gerçekleştirecek. O ziyaretlerin ardından bir gündem netleşecek. Babacan’ın görüşmeleri de bu gündemi, toplantı sonrası açıklanacak bildiriyi zenginleştirecek bir amaç taşıyor. Masa’nın dağılması değil masanın daha da güçlenmesi için bu çalışmalar yapılıyor” deniliyor.

Liderlerin açıklamasına göre Altılı Masa geçiş sürecinin yol haritasında uzlaşma olmadan ortak aday konusunu gündeme almayacak. Bu şekilde yapılan ikili görüşmelerin de bu süreci hızlandırmaya katkı sunabileceği kaydediliyor.

Paylaşın

İYİ Parti Lideri Akşener: Bizi Kürtlerle Düşman Edemeyecekler

Ankara Etimesgut’ta halka seslenen İYİ Parti Lideri Akşener, “Bu can bu bedende durdukça, bu netlikte bir şey söyleyeyim bizi Kürtlerle düşman edemeyecekler. Kürtlere yanlış bir kelime söylemeyeceğiz, söyletmeyeceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Akşener, konuşmasının devamında, “Onlar canları pahasına bu devletin yanında durdular. PKK’nın yanında duran elbette vatan hainidir. PKK bir silahlı ayrılıkçı terör örgütüdür. Bu başka bir şey” ifadelerini kullandı ve ekledi;

“Bizim Güneydoğu Anadolu’da bir il başkanımızın ailesinden beş şehit var. Bunu nasıl unutacağız biz? Hepimize düşen bir iş var. ‘Şuculuk, buculuk’ üzerinden aynı zamanda devletinin yanında durmuş gazisi, şehidi olan aileleri de hızara veren bu dili birlikte ortadan kaldıracağız. Hem o harami düzeni yıkacağız hem de bu kolpacılığı ortadan kaldıracağız.”

Akşener, konuşmasının sonuna doğru ise, “Hepimiz el ele vereceğiz çünkü seçmen velinimettir. Senin çocuğun ağlarken birilerininki keyif çatıyorsa o bir harami düzendir. Seçmen olarak ‘ben bir velinimetim’ deyip siyasetçiyi karşına getireceksin. Ve helal oylarınızla, demokrasiyle sandıkta bu harami düzeni el birliğiyle birlikte götüreceğiz.” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Etimesgut’ta esnafı ziyaret etti. Daha sonra vatandaşlara seslenen Akşener, şu açıklamalarda bulundu;

“Biz; 20 Ocak 2020’den beri esnaf esnaf, dükkan dükkan geziyoruz. Bunun anlamı şu: Uzun bir zamandır birbirine düşürülen, ‘şuculuk, buculuk’ üzerinden komşunun komşuya düşman edildiği, kardeşin kardeşten soğutulduğu, nerede doğduğumuz, neye inandığımız üzerinden kavga ettirildiğimiz bir düzenekten kurtulmanın yolu bu esnaf dükkanlarının içerisinde gördüğümüz, ‘müşteri velinimettir’ inancını siyasetçi cenahına ‘seçmen velinimettir’ inancı haline getirebilmek için gezdik.

Bu dükkanların içinde bugüne kadar hiçbir siyasi partiyi yermedik. Kendi partimizi övmedik ve propaganda yapmadık. Sadece oradaki dertleri, bize söylenenleri, bizden istenenleri, talepleri dinledik onu milletvekillerimiz, yetkili arkadaşlarımız aracılığıyla Meclis’e getirdik, Meclis’te soru önergeleri, araştırma önergeleri, kanun teklifleri haline getirdik, duyulmasını sağladık. Ben grup konuşmalarımın içine koydum. Çözümlerini ürettik, iktidara da dedik ki ‘bunlar miri maldır al kullan. Seçmenimizin talebi budur, insanımızın isteği budur. Al kullan yerine getir, sen kazan. Ama yapmıyorsan biz yapacağız o zamanda biz kazanacağız.’

Lüzumsuz tartışmalar sizi çırak çıkarıyor. Birinci önceliğimiz seçmenimizin, milletimizin çırak çıkmasının önüne geçmektir. O dükkanların içinde neler mi gördüm? Besici gördüm ağlıyor, gebe ineğini göndermiş kasaba, kesime. Kimi gördüm? 92 puanla oğlu atanamamış, oğlunun 58 puanla arkadaşı atanmış çünkü AK Parti bünyesinde ayısı varmış, dayısı varmış ama oğlu atanamamış. Bağıra bağıra ağlayan anneler gördüm. 10 maaş, 5 maaş, 11 maaş, 15 maaş alan danışmanların karşısında hissettiği çaresizliği gözündeki yaşla dile getiren gençler gördüm. ‘Bu ülkede nefes alamıyorum, iş bulamıyorum mühendisim ama hiçbir yerde iş yok ben onun için Kanada’ya gidiyorum garsonluk yapacağım’ diyen, ağlayan gençler gördüm. Bütün bunların anlamı bu bir harami düzendir.

Meral Akşener’e Etimesgut’ta ‘PKK’lı’ ama Batman’da ‘faili meçhulcü’ diyorlar. Hayatında PKK’ya taş atmamışlar bize hakaret edebiliyorlar. Sizi gidi yalancı, kolpacılar sizi.

Ama ne oluyor? Yıl 2005. Sayın Erdoğan gitti, Diyarbakır’da bir konuşma yaptı. İsmini söylesem hepinizin tanıdığı önemli bir Güneydoğulu korucu başı, milletvekilliği yapmış bir ağabeyim beni aradı. Milletvekilliğim düşmüş, biz o zaman baraj altıyız. Açılımın, çözüm sürecinin başladığı zamanlar öyle bir konuşma yaptı ki… ‘Bana torunlarım geliyor, yeğenlerim geliyor diyor ki amca, dede biz Kürt halkına ihanet mi ettik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yanında durduk diye.’ Siz o insanları darmaduman ettiniz, PKK’ya feda ettiniz. Siz kimsiniz de bizi suçlamak kim?

‘Bizi Kürtlerle düşman edemeyecekler’

Bu can bu bedende durdukça, bu netlikte bir şey söyleyeyim bizi Kürtlerle düşman edemeyecekler. Kürtlere yanlış bir kelime söylemeyeceğiz, söyletmeyeceğiz. Onlar canları pahasına bu devletin yanında durdular. PKK’nın yanında duran elbette vatan hainidir. PKK bir silahlı ayrılıkçı terör örgütüdür. Bu başka bir şey. Bizim Güneydoğu Anadolu’da bir il başkanımızın ailesinden beş şehit var. Bunu nasıl unutacağız biz? Hepimize düşen bir iş var. ‘Şuculuk, buculuk’ üzerinden aynı zamanda devletinin yanında durmuş gazisi, şehidi olan aileleri de hızara veren bu dili birlikte ortadan kaldıracağız. Hem o harami düzeni yıkacağız hem de bu kolpacılığı ortadan kaldıracağız.

Hepimiz el ele vereceğiz çünkü seçmen velinimettir. Senin çocuğun ağlarken birilerininki keyif çatıyorsa o bir harami düzendir. Seçmen olarak ‘ben bir velinimetim’ deyip siyasetçiyi karşına getireceksin. Ve helal oylarınızla, demokrasiyle sandıkta bu harami düzeni el birliğiyle birlikte götüreceğiz.”

Paylaşın

İYİ Parti Lideri Akşener: Gençlerimiz Umutsuzluk İçinde

Gençlerle daha önce yaptığı sohbete ilişkin bir video paylaşan İYİ Parti Lideri Akşener, sohbet ettiği bir üniversite öğrencisinin “Tamam, eğitim de bir savaştır da neden cephe koşullarında okuyoruz” sözlerine dikkat çekti.

Akşener “İktidar vasatlığın kutsanması politikasını yaygınlaştırırken; Gençlerimiz, ülkemizde yetenekli, başarılı, becerikli olmanın ödüllendirileceğine inanmadıkları bir umutsuzluk içinde; ,”Eğitim de bir savaştır; ama neden cephe koşullarında okuyoruz?” sorusuna cevap arıyor…” dedi.

Akşener’in öğrencilerle sohbet ettiği anlara ilişkin videoda bir öğrenci şunları kaydetti:

“Yemekhane probleminden ben söz etmek istiyorum. Şöyle bir şey var benim bulunduğum üniversite, özel bir üniversite, yemekler pahalı. Reddedemiyorum bunu tamam ama normalden de pahalı. Benim çoğu arkadaşım, özellikle burslu arkadaşlarım, bir tane bisküvi yiyor, bir tane çay, su gibi bir şey içiyor, öğün geçiştiriyor. Bu, sürekli olan bir şey. Tamam, eğitim de bir savaştır da neden cephe koşullarında okuyoruz? Bunu idrak etmeye çalışıyoruz.

Türkiye’de yetenekli olmak ya da Türkiye’de okumak, Türkiye’de becerikli olmak ödüllendiriliyor mu, cezalandırılıyor mu? Bunu sorgulamaya başlıyoruz. Dünyanın her yerinde yetenekli ödüllendirilir. Fakat Türkiye’de tam tersi bir durum var. Yetenekli isen kafana vuruyorlar. Bir şey diyorsan, düşünüyorsan, konuşuyorsan kafana vuruyorlar.

Dünyanın her yerinde tıpçı, en el üstünde tutulan insandır. Hukukçu, en el üstünde tutulan insandır. Mühendis… Fakat Türkiye’de hani bunlar hiç yokmuş gibi. Hatta varsa da suçluymuş gibi davranılıyor. Ben, bunu idrak edemiyorum. Yani bu, bence eğitim sorunundan daha büyük, barınmadan da daha büyük, her şeyden daha büyük. Yeteneksizin ödüllendirilip yeteneklinin cezalandırılması var Türkiye’de”

Paylaşın

‘Altılı Masa’da Cumhurbaşkanı Adayı Nasıl Belirlenecek?

Muhalefetin ortak Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusu kadar bunun nasıl bir usulle belirleneceği de merak konusu. Bir görüşe göre geçiş süreci çalışması tamamlandıktan sonra Altılı Masa’nın bir toplantı gündemi sadece adaylık olacak.

Liderler bu toplantıda aday önerisini yapacak ya da liderler arasında adaylık beyanında bulunan olacak. O toplantıda karar verilmeyecek. Liderler ortaya atılan ismi ya da isimleri parti kurullarına götürerek değerlendirecek ve tekrar masaya gelerek bir karara varacak. Ancak adayın bu şekilde belirleneceği görüşüne itiraz da var.

Aday belirleme süreci başladıktan sonra bunun parti kurullarına götürülüp değerlendirildiği zaman diliminin kimi spekülatif tartışmalara vesile olup süreci zehirleyebileceğine dikkat çeken ikinci görüşe göre aday belirleme sürecinde en doğrusu liderlerin parti kurullarından tam yetki alarak o toplantıya katılması olacak.

Bu görüşü savunanlara göre kararın verileceği toplantı öncesinde liderler ya da kurmayları düzeyinde bir temas trafiği olabilir ve korunaklı şekilde gerçekleşen bu trafiğin ardından kamuoyuna duyurulan tarihte aday görüşülüp açıklanır.

Altılı Masa dağılır mı?

Gazete Duvar’da yer alan habere göre, Neredeyse her hafta değişik bir başlıkta “Altılı Masada çatlak/kriz var”, “Altılı Masa dağılıyor” iddiası gündeme geliyor. Başta CHP ve İYİ Parti genel başkanları olmak üzere masada oturan liderler bu iddiaları reddetse de tartışmalar dinmiyor. Altılı Masa’nın iki büyük partisinin kurmayları da bu tartışmaların iktidar tarafından büyütüldüğü görüşünde.

İYİ Parti’de “Altılı masa dağılmaz, çünkü bu masayı güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş talebi oluşturdu” diyen bir kurmay ortak “aday çıkarılamasa ya da seçim ittifakı kurulamasa dahi bu masa bu niyet beyanı nedeniyle dağılmaz” diye de ekliyor.

Yine İYİ Parti’den bir başka kurmay da 2018 genel ve 2019 yerel seçimlerinde CHP ile yapılan iş birliğine dikkat çekerek “Bu iş birliği bir sinerji yarattı, topluma umut oldu. Yaşanan tartışmalar masayı etkileyecek bir krize dönüşmez” diyor.

Tüm partilerde masayı koruma isteği ve iradesinin olduğunu söyleyen CHP’li bir yönetici ise, “Polemikler, tartışmalar yaşanabilir. Önümüzdeki süreçte başka tartışmalar da olacaktır ama bu masayı bozan siyasetin çöplüğüne gider. Herkes bu sorumluluğun bilincinde” değerlendirmesinde bulunuyor.

Paylaşın

‘Altılı Masa’ Dağılmaz, Çünkü!

Neredeyse her hafta değişik bir başlıkta “Altılı Masada çatlak/kriz var”, “Altılı Masa dağılıyor” iddiası gündeme geliyor. Başta CHP ve İYİ Parti genel başkanları olmak üzere masada oturan liderler bu iddiaları reddetse de tartışmalar dinmiyor.

Altılı Masa’nın iki büyük partisinin kurmayları da bu tartışmaların iktidar tarafından büyütüldüğü görüşünde. İYİ Parti’de “Altılı masa dağılmaz, çünkü bu masayı güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş talebi oluşturdu” diyen bir kurmay ortak “aday çıkarılamasa ya da seçim ittifakı kurulamasa dahi bu masa bu niyet beyanı nedeniyle dağılmaz” diye de ekliyor.

Yine İYİ Parti’den bir başka kurmay da 2018 genel ve 2019 yerel seçimlerinde CHP ile yapılan iş birliğine dikkat çekerek “Bu iş birliği bir sinerji yarattı, topluma umut oldu. Yaşanan tartışmalar masayı etkileyecek bir krize dönüşmez” diyor.

Tüm partilerde masayı koruma isteği ve iradesinin olduğunu söyleyen CHP’li bir yönetici ise, “Polemikler, tartışmalar yaşanabilir. Önümüzdeki süreçte başka tartışmalar da olacaktır ama bu masayı bozan siyasetin çöplüğüne gider. Herkes bu sorumluluğun bilincinde” değerlendirmesinde bulunuyor.

Cumhurbaşkanı adayı nasıl belirlenecek?

Gazete Duvar’da yer alan habere göre, Muhalefetin ortak Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusu kadar bunun nasıl bir usulle belirleneceği de merak konusu. Bir görüşe göre geçiş süreci çalışması tamamlandıktan sonra Altılı Masa’nın bir toplantı gündemi sadece adaylık olacak. Liderler bu toplantıda aday önerisini yapacak ya da liderler arasında adaylık beyanında bulunan olacak.

O toplantıda karar verilmeyecek. Liderler ortaya atılan ismi ya da isimleri parti kurullarına götürerek değerlendirecek ve tekrar masaya gelerek bir karara varacak. Ancak adayın bu şekilde belirleneceği görüşüne itiraz da var.

Aday belirleme süreci başladıktan sonra bunun parti kurullarına götürülüp değerlendirildiği zaman diliminin kimi spekülatif tartışmalara vesile olup süreci zehirleyebileceğine dikkat çeken ikinci görüşe göre aday belirleme sürecinde en doğrusu liderlerin parti kurullarından tam yetki alarak o toplantıya katılması olacak.

Bu görüşü savunanlara göre kararın verileceği toplantı öncesinde liderler ya da kurmayları düzeyinde bir temas trafiği olabilir ve korunaklı şekilde gerçekleşen bu trafiğin ardından kamuoyuna duyurulan tarihte aday görüşülüp açıklanır.

Paylaşın

İYİ Partili Akalın İle Özdolap Arasında ‘Horoz-Tavuk’ Polemiği

İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Mehmet Tolga Akalın ile nisan ayında Meral Akşener’in kararı ile Teşkilat Koordinatörlüğü görevine getirilen Süleyman Sırrı Özdolap arasındaki gerginlik sosyal medyaya taşındı.

Parti kurulduğundan bu yana teşkilat başkanı olarak görev alan Koray Aydın’ın, mart ayında yapılan divan değişikliği ile ‘siyasi işler başkanı’ olarak atanması sonrası İYİ Parti lideri Meral Akşener, Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Süleyman Sırrı Özdolap’ı Teşkilat Koordinatörlüğü görevine getirdi.

Bu değişiklik sonrası parti içerisindeki bir grubun Özdolap’tan rahatsız olduğu iddia edildi.

Bazı il ve ilçe teşkilatlarında yeni görevlendirmeler yapan Özdolap ise kendisine yöneltilen eleştirilere sosyal medya hesabı üzerinden, “Horoza sormuşlar: “Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?” “Ben işimi yaparım, polemiğe girmem.” Bence de herkes işine baksa İYİ olur!” sözleriyle cevap verdi.

Özdolap, paylaşımını bir süre sonra silmesine rağmen Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Mehmet Tolga Akalan, ekran görüntüsü aldığı paylaşıma şu ifadelerle karşılık verdi:

“Kurarken harcanan emekte, dökülen alın terinde yoktunuz. Onun için hem yıkıp hem de yıkarken bu kadar nobranlaşabiliyorsunuz. Senin horoz, teşkilatlarımızın tavuk olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ne yapalım? Baht utansın.”

Ne oldu?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, mart ayında partisinin başkanlık divanını değiştirdi. Parti kurulduğundan bu yana teşkilat başkanı olarak görev alan Koray Aydın’ın, yeni divanda “siyasi işler başkanı” olarak görev alması dikkat çekerken, Teşkilat Başkanlığı da doğrudan Akşener’e bağlandı.

Akşener ise nisan ayında yeni birim kurarak Teşkilat Koordinatörlüğü görevine Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Süleyman Sırrı Özdolap’ı getirdi. Bu atamadan parti içinde rahatsızlık yarattığı iddia edilmişti.

Paylaşın

‘Altılı Masa’da Krizin Nedeni Yürütülen ‘Hükümet’ Pazarlığı Mı?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan ‘Altılı Masa’nın kurmayları anket çalışmalarını yürütürken iki önemli sonuçla karşılaştılar.

Bunlardan birisi Millet İttifakı’nı bozan parti büyük oy kaybına uğruyor. İkincisi ise yürütmeden (hükümetten) sorumlu olacak partinin oy oranlarında büyük bir sıçrama yaşanıyor.

İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kuvuncu’nun “sahada Mansur Yavaş adı öne çıkıyor” açıklamasıyla başlayan ve CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” sözleri ile tırmanan İYİ Parti-CHP krizi, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun Hürriyet Gazetesine yaptığı “Kılıçdaroğlu dışında bir aday çıkarsa 6’lı masa dağılır” açıklamasıyla yeni bir aşamaya geçti.

Kısa Dalga’dan Mahmut Aydın’ın aktardığına göre, yaşanan krizin ardında CHP ile İYİ Parti arasında yürütülen “hükümet” pazarlığının yattığı bildirildi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 2021 yılında “ben cumhurbaşkanı adayı değilim ben başbakan olacağım” açıklamasının ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kaldırılan Başbakanlığın nasıl geri getirileceği uzun süre tartışıldı. İlk yorumlarda “Millet İttifakı güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi sağlayacak böylece Akşener de başbakan olacak” görüşü dile getirildi.

Ancak süreç ilerledikçe İYİ Parti kurmayları medyaya “Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olacak Akşener de cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacak ve fiili başbakanlık yapacak. Kabineyi Akşener kuracak, bakanları Akşener atayacak. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinde de yürütme öne çıkacak ve fiilen parlamenter sistem uygulanacak. Anayasa buna müsait” açıklaması yaptılar.

Bu modelde, seçilirse Kılıçdaroğlu sembolik bir cumhurbaşkanı olacak, yürütmenin başında ise Meral Akşener bulunacak. Bu durum seçimden önce yapılacak bir koalisyon protokolü ile kamuoyuna açıklanacak. Kısacası İYİ Parti kurmayları CHP’lilere “cumhurbaşkanlığı sizde hükümet de bizde olacak” teklifini iletti.

“Birinci parti olacağız”

Görüşmeler sırasında CHP kurmaylarının bu duruma itiraz ederek, kabinenin seçimlerde alınacak oy oranına göre belirlenmesini önerdiği bildirildi. Buna göre, CHP kurmayları, İYİ Parti’nin birinci parti olmasının mümkün olmadığını, olsa bile mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde bu modelin uygulanamayacağını söyledi. CHP kurmaylarından birisi de “ya büyük bir anlaşmazlık çıkarsa ve cumhurbaşkanı kabineyi feshederse o zaman ne olacak? Sorusunu yöneltti.

Süreç ilerledikçe Kemal Kılıçdaroğlu’nun kamuoyu anketlerinde oyları artmaya başladı. İYİ Parti sözcülerin kamuoyu açıklamalarında Akşener’in Başbakanlığına ve İYİ Parti’nin birinci olacağı vurgusunu artırmaya başladı. Ancak kulislere yansıyan bilgilere göre, CHP ve İYİ Parti bakanlıkların paylaşımında anlaşamadı.

İki ilginç anket

6’lı masayı oluşturan partilerin kurmayları anket çalışmalarını yürütürken iki önemli sonuçla karşılaştılar. Bunlardan birisi Millet İttifakı’nı bozan parti büyük oy kaybına uğruyor. İkincisi ise yürütmeden (hükümetten) sorumlu olacak partinin oy oranlarında büyük bir sıçrama yaşanıyor. Yapılan simülasyonlara göre, yürütme CHP’de kalırsa CHP’nin oy oranı yüzde 32’ye çıkıyor. Yürütme İYİ Parti’de kalırsa da oy oranları yüzde 26’ya kadar yükseliyor. Kaynağım, İYİ Parti’nin birinci parti olma iddiasının da buradan kaynaklandığını söyledi. İki parti kurmaylarının bakanlıkların paylaşımı konusundaki anlaşmazlıklarının halen giderilmediği ifade edildi.

Kriz nasıl başladı

6’lı masanın 21 Ağustos toplantısında tamamlanan ilk turundan sonra liderler 2 Ekim’de CHP’nin ev sahipliğinde buluşmak üzere alanlara çıktı. İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kuvuncu Habertürk Tv’de katıldığı programda “sahada en çok Mansur Yavaş’ın adını duyuyoruz. Ben ve teşkilatlarımız Meral Akşener’in en doğru kişi olduğuna inanıyoruz” sözleriyle işaret fişeğini yaktı.

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin de TV100’de kendisine yöneltilen bir soruyu yanıtlarken “HDP’ye elbette bakanlık verilebilir” açıklamasında bulundu. Tekin’e ilk tepki İYİ Parti kurmaylarından geldi. Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, Tekin’i açıklamalarıyla “iktidarın elini güçlendirmekle” suçladı.

Gürsel Tekin’e tepki

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu ise Tekin’e Twitter’dan “kime sordunuz da kime neyi veriyorsunuz? Biz böyle bir şeye asla razı olmayız” yanıtını verdi. İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Musavat Dervişoğlu de sosyal medyadan Gürsel Tekin’e tepki gösterdi. Dervişoğlu, “Gürsel Tekin Beyfendi kendi namı hesabına verecek bir şeyi varsa kime isterse ona versin. Densizliğin, hadsizliğin ve ilkelerimize saygısızlığın bir anlamı yok. Kime ve neye hizmet ettiği belli olan bu açıklamaya bizden önce ses çıkarması gerekenler de sükut etmesin” açıklamasını yaptı.

Gazeteci Fatih Altaylı Habertürk’teki köşesinde “CHP’de Köstebekler mi var” başlığı ile kaleme aldığı yazıda Kemal Kılıçdaroğlu’nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığını eleştirerek, “tüm CHP kitlesinin bile tam olarak içine sindiremediği bir Kemal Kılıçdaroğlu’nu Türkiye’nin içine sindiremezsiniz” ifadesini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Yeniçağ Tv’de Gürsel Tekin’in sözlerine tepki göstererek, “HDP’nin olduğu masada biz olmayız. Tekin, CHP’nin kilit taşlarından bir tanesi. Böyle bir cümle kurduğuna göre partisinin görüşlerini iletiyor” dedi. CHP sözcüleri aynı gün Tekin’in sözlerinin “şahsi görüşü olduğunu ve CHP’yi bağlamadığını” açıkladı.

Kılıçdaroğlu’ndan sert açıklama

Bu süreçte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da twitter üzerinden çok sert açıklamalar yaparak isim vermeden bazı gazetecileri de suçladı. Kılıçdaroğlu’nun açıklaması şöyle:

“Bir grup konuşmamda söylediğimi yeniden hatırlatma ihtiyacı duydum. Bu sefer daha net söyleyeyim… Son zamanlarda kerameti kendinden menkul bazı kişiler bir anda muhalif yazar oldular. 20 yıllık yandaşlıktan sonra, bir baktık oluvermişler işte.

Bunların bazıları köşe yazarı, bazıları araştırmacı formatında önümüze çıkıyorlar; muhalefet nasıl yapılır, kelle koltukta mücadele eden bana öğretmeye kalkıyorlar. Defalarca suikast teşebbüsüne uğramış bana, köşelerinde ders vermeye kalkıyorlar.

Bunu çok iyi bilsinler ki biz daha ölmedik. Onların da ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Haksızlıklar karşısında kalemini dahi oynatmayan, televizyonlarda konuşmayan, ‘Alo Holdinglerin’ medyası bana ders vermeyi bıraksın, ateş olsalar cürmü kadar yer yakarlar. Bu böyle biline.”

Bülent Kuşoğlu’nun açıklaması

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu da Hürriyet Gazetesinin Ankara Temsilcisi Hande Fırat’a “Kılıçdaroğlu dışında bir aday çıkarsa 6’lı masa dağılır” açıklamasını yaptı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu aynı gün parti kurmaylarının 6’lı masa hakkında konuşmasını yasaklayan bir genelge yayımladı. CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak da cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda 6’lı masayı oluşturan Genel Başkanlar dışında hiç kimsenin açıklama yapma yetkisi bulunmadığını açıkladı.

Aynı gün (16 Eylül 2022) İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in CHP Disiplin Kuruluna sevk edilen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı ziyaret etmesi dikkati çekti.

Paylaşın

Kürt Kökenli Seçmenler ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ Olarak Kimi İstiyor?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu ‘Altılı Masa’nın cumhurbaşkanlığı için ortak aday olarak kimi çıkartacağının henüz belli olmadığı bir dönemde Kürt seçmenlerin ve HDP’nin seçim denklemindeki önemi de çok tartışılan konular arasında.

Uzmanlar Kürt seçmenlerin ve HDP’nin oylarının bir adayın seçilebilmesinde farklı açılardan önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Erkene alınmaması durumunda Haziran 2023’de düzenlenecek olan seçimlerde CHP, İYİ Parti, Saadet, DEVA, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu altılı masanın adayı ile ilgili CHP’de ağır basan eğilim Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu. Masanın diğer ağır ortağı İYİ Parti ise Kılıçdaroğlu’nun adaylığına açık bir şekilde itiraz etmezken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ismini ön plana çıkartıyor.

Muhalefetin adayı ile ilgili Kürt seçmenlerin ve HDP’nin oylarının kritik önemde olduğu da dikkat çekilen bir başka nokta.

Peki “Kürt seçmenler” derken yüzde kaçlık bir orandan bahsediliyor, bu seçmen kitlesinin profili nasıl ve Kürt seçmen cumhurbaşkanı adayı olarak kimi istiyor?

Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi (TEAM) Direktörü Ulaş Tol, Kürt seçmenlerin de her seçmen kategorisi gibi “yekpare ve homojen” olmadığını söyleyerek, mesela dindar Kürtlerin de çoğunluğunun HDP’ye oy verdiğini belirtiyor. Tol, AKP sadece dindar Kürtlerden destek bulduğu için, sanki dindar olanlar AKP’ye oy verir gibi bir yanılgı bulunduğuna dikkat çekerek, son yıllarda Kürt seçmen profilinin de değişmekte olduğunu şu sözlerle aktarıyor:

“Kürt seçmenler arasındaki iki kutuplu seçmen davranışı yerini görece çeşitlenen bir fotoğrafa bırakıyor. Bugün listede iki yerine birçok parti adı var. Hatta aynı hane içinde farklı eğilimler söz konusu. 2018 verilerine göre kabaca anlatmak gerekirse, Türkiye’de eğer 100 Kürt yaşıyor olsa, daha doğrusu oy kullanan 100 Kürt varsa yaklaşık 30’unun AKP’ye, 10-11 tanesinin CHP’ye, 55-60’ının da HDP’ye oy verdiğini tahmin ediyoruz.”

Tol, Kürt seçmenin beklentisinin “maksimalist” olmadığını, siyasetten bir anda tüm sorunlarını çözmesini beklemediğini söyleyerek, Kürtlerin daha çok reel siyaseti izlediğini ve tek başına ekonomiye ya da demokratik değerlere bakarak hareket etmediğini ifade ediyor.

Kürt seçmenlerin esas beklentisini “sorunların tekrar konuşulabilir olduğu, çözülebileceğine dair adımların atılmaya başlandığı bir iklime geçilmesi” olarak gözlemlediklerini belirten Tol, şöyle konuşuyor:

“İkinci olarak da Türkiye’nin başta ekonomi, eğitim gibi en temel sorunlarının çözümünde ne kadar ümit vaat ettiğine bakıyor. Öte yandan çoğunluğu için bugün iktidarın değişmesi tüm bu faktörler için ana koşula dönüşmüş durumda. Ancak iktidar değişirse Türkiye değişebilir ön kabulü belirleyici.”

AK Parti’nin Kürtlerdeki oy kaybı ne kadar?

Bu arada araştırmalarda görünen 2018’den beri Kürtlerin oy davranışlarında ciddi bir değişim olduğu yönünde.

Ruhavioğlu’na göre AKP’nin Kürt seçmenden 2018’de aldığı 30 puan, bugün 18-19’lara, hatta belki 16’lara kadar gerilemiş durumda. “Yani AKP Kürt seçmende üçte birden fazla destek kaybetmiş” diyen Ruhavioğlu, buna karşılık CHP’nin ise oylarını ikiye katladığını belirtiyor.

Ruhavioğlu, tüm bu oranlardan bahsederken Türkiye genelindeki Kürt seçmenler için konuştuğunu, yani sadece doğu ve güneydoğu olarak düşünülmemesi gerektiğini de sözlerine ekliyor.

Bu arada CHP’nin oluşturduğu Doğu Masası, Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın başkanlığında bölgedeki ikinci turunu sürdürüyor. CHP’li yetkililer son dönemde Kürt seçmenler nezdinde oylarını artırdıklarını kendilerinin de sahada bizzat gördüklerini belirterek, ismi “doğu” olmakla birlikte bu etkinin yurt geneline yayılmasını beklediklerini kaydediyorlar.

Kürt seçmen neden önemli?

Uzmanlara göre partiler arası oy geçişlerinde Kürt seçmenin önemi daha iyi anlaşılabiliyor.

Ruhavioğlu, son yıllarda Kürt seçmenlerde “AKP’den CHP’ye doğru bir akış” bulunduğunu ve bunun en başta AKP için büyük risk olduğunu belirterek, bu saptamasının ayrıntılarını şöyle anlatıyor:

“Çünkü Türkiye’de seçmen grupları içinde AKP’den en fazla kopan grup Kürtler. Yaklaşık yüzde 30-35 oranında bir kopuş var. Bu elbette ki AKP için çok büyük bir şey. Öbür taraftan CHP gibi oyunu iki katına çıkarmış herhangi bir demografik grup yok Türkiye’de. Yani CHP’ye de oy desteği taşıyan gruplar arasında en büyük grup Kürt seçmen. Dolayısıyla bunlar da Kürt seçmeni Türkiye’de önemli bir aktöre dönüştürüyor.”

Ruhavioğlu ayrıca genç seçmenlerin yaklaşan seçimlerde önemini hatırlatarak, alttan yeni seçmen geldikçe Kürt seçmenin oranının arttığını, “Bugün yetişkin nüfusta Kürt seçmenler yüzde 20 ise, genç seçmenler içinde yüzde 25’ten fazla” diyor.

TEAM Direktörü Tol da “genç Kürt seçmenin” önemini şu sözlerle aktarıyor:

“2023 seçimlerinde yüzde 10’un üzerinde bir oranda seçmen ilk kez oy kullanacak. Yeni seçmenin iktidara desteği belirgin düzeyde daha düşük. Kürt seçmenler arasında ise hem yeni seçmen oranı Türkiye ortalamasından daha yüksek hem de iktidar desteği daha da düşük. Dolayısıyla Kürtler arasında genelde gençler özelde de yeni seçmenler iktidarın oy kaybının önemli unsurlarından.”

HDP’siz denklem mümkün mü?

Öte yandan, son dönemde HDP’siz cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaya yönelik bazı olası denklemlerin konuşulduğu da göze çarpıyor. Peki bu matematik olarak mümkün mü?

Ruhavioğlu, HDP’nin oyunun sadece HDP oyu demek olmadığını söyleyerek, bu hususu şöyle açıklıyor:

“(HDP’nin 12 puanı gelmesin, Mansur Yavaş Erdoğan’ı yine de geçer) demek yanlış; çünkü HDP’nin Yavaş karşısında yaratacağı sinerji ya da oraya doğru gelecek bir rüzgarı kesmesi bir sürü başka yeri etkiler. Örneğin Türkiye’de Yavaş’ı sevmeyen solcular HDP desteğiyle oy verebilecek iken, HDP karşısında kaldığında onların da gelmesi zorlaşır.”

HDP’siz denklemlere ilişkin HDP’li üst düzey bir yetkili “Denemesi bedava, ama faturası yüklü olur” sözlerini sarf ediyor.

Tol ise HDP’li seçmenlerin önemli bir çoğunluğunun eğiliminin kolektif kararı izlemek olduğunu söyleyerek, bunun önemini Ankara yerel seçimini hatırlatarak şöyle anlatıyor:

“Yerel seçim öncesi Ankara’da saha araştırmalarımızda HDP’li seçmenlerin ağırlığı Yavaş’a oy vermeyeceğini, oy kullanmayacağını söylüyordu. Ancak muhtemelen Demirtaş’ın bağra taş basma çağrısının karşılık bulmasıyla büyük çoğunluğu Yavaş’a oy verdi. Bugün ise tersi bir kolektif tutum sadece HDP’lileri değil, AKP’den kopan Kürtleri de etkiler. Zira onların kopuş motiflerinde iktidarın milliyetçi söylemleri de önemli bir etken oldu.”

Bu arada HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, partisinin tutumunu dün Muş’ta yaptığı açıklamada “6’lı masa ile bir ittifakımız yok, yapmayı da düşünmüyoruz. Parlamento seçimlerinde bizim kendi ittifakımız var, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise müzakereye açığız. Müzakere ederlerse konuşuruz, etmezlerse başımızın çaresine bakarız, kendi adayımızı çıkarırız” sözleriyle özetledi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

İYİ Parti: Tarihin En Yüksek Kaynağı Belirsiz Para Girişi Yaşanıyor

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), yılın ilk 7 ayında cari açığın 36.6 milyar dolar olduğunu açıkladı. 7 aylık kaynağı belirsiz para girişi (net hata ve noksan kalemi) ise 24.34 milyar dolar oldu.

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale, Merkez Bankası’nın açıkladığı rakamları değerlendirdi. Özlale, ortaya çıkan durumun veri akışındaki zaman tutarsızlığı gibi ölçüm problemlerinden kaynaklanıyor olabileceğini belirtti.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre, Özlale, “Ancak cari açığın yüzde 66,4’ü kadar bir ölçüm problemini kabul etmek de pek mümkün değil. Üstelik 7 ay üst üste net hata ve noksan kaleminin pozitif geldiği sadece iki dönem var. Birincisi Eylül 2008-Mart 2009 arası. Bu dönemde 12,9 milyar USD net hata ve noksan var. İkincisi ise 2022’nin ilk 7 ayı ve bu son 7 aydaki net hata ve noksan 2008-2009’dakinin neredeyse 2 katı. Hal böyle olunca bu miktarın tamamını net hata ve noksan olarak kabul etmek güç oluyor. İçindeki önemli bir kısma ne hata ne noksan demek daha doğru olabilir” dedi.

‘Yeni ekonomi modelinin pek de işe yaramadığını…’

Ödemeler dengesini de ilgilendiren ve iki gün önce açıklanan diğer bir veri de dış ticaret endeksleri. Temmuzda bir önceki aya göre ihracatın yüzde 6,8, ithalatın ise yüzde 11,3 arttığının açıklandığını hatırlatan Özlale, “Birim fiyat kısmı ise tam bir trajedi. İhracatımızın birim fiyatı yüzde 6,2, ithalatımızın birim fiyatı ise yüzde 27 artmış. Yani ihracata dayalı büyümeyi ucuz işgücü üzerinden kurgulayan yeni ekonomi modelinin pek de işe yaramadığını yeniden görmüş olduk” dedi ve şu yorumda bulundu:

“Mesele sadece fiyat değil, miktar olarak dünyaya ödemeler dengesini bozacak yönde bağlanıyoruz. Enerji krizi nedeniyle Avrupa’ya ihracatımızın azalma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu, turizm gelirlerindeki sezon etkisinin bittiğini düşündüğünüzde cari açık cephesinde işlerin iyiye gitmeyeceğini net şekilde söyleyebiliriz. Ülkemizin yatırım çekiciliğinin pamuk ipliğine bağlı olduğunu da düşündüğünüzde ‘bu açığı finanse etmek için net hata ve noksanı daha ne kadar kullanabilirler?’ sorusu akla geliyor. Eğer kaynağı belli olmasa da finansman bulamazsak rezerv yakmamız gerekecek ama ülkemizde pek kullanılabilir rezerv olmadığını anlatmaktan ya da duymaktan en az bizim kadar sizler de rahatsız olmuşsunuzdur.”

İYİ Partili Özlale’ye göre açıklanan sanayi üretimi verisi ie reel sektördeki ser dııruşa işaret ediyor. Sanayi üretiminde aylık yüzde 6,2 azalma yaşandığını, bir diğer yavaşlama göstergesinin de perakende satışlarda ortaya çıktığını belirten Özlale, “Bu yavaşlama belirtileri hükümeti ve özellikle Sayın Cumhurbaşkanını çok rahatsız etmiş olmalı ki yeni bir büyük kredi paketine hazırlandıklarını biliyoruz” dedi ve şöyle devam etti:

“‘Bunun enflasyonist bir etkisi olur mu’ diye akademik tartışmalara gerek yok çünkü enflasyon hükümetin pek de umurunda değil. Örneğin dün Sayın Cumhurbaşkanı yeni konut projesini açıkladı ama iki gün önce gelen inşaat maliyet endeksi verisi bina inşaatı maliyetlerinin temmuzda aylık yüzde 7,1 artışla yıllık yüzde 110,6’ya çıktığını söyledi. Üretim maliyetleri böyle kontrolsüz artmaya devam ederken asgari ücretlilere konut alma imkânı sunacak projenin gerçekleşme ihtimali de düşündürücü açıkçası.”

‘Ülkeye döviz girişi açıklanamayan kanallardan gerçekleşiyor’

Son iki günde hükümetin ‘başarı göstergesi’ olarak sunabileceği tek pozitif göstergenin TÜİK’in açıkladığı işsizlik oranının azalması verisi olduğunu söyleyen Özlale, “TÜİK verilerine göre bir ayda istihdam 148 bin kişi azalmış olmasına rağmen işgücündeki 262 bin kişilik azalmanın etkisiyle işsizlik oranında bir azalma yaşandı. Oysa tüm geniş tanımlı işsizlik oranlarında bir artış vardı” dedi ve şöyle devam etti:

“Reel sektör üretimi daha fazla sürdüremiyor… Ekonomideki döviz talebi artıyor ama ülkeye döviz girişi açıklanamayan kanallardan gerçekleşiyor ve ne kadar sürdürülebilir olduğu belli değil… Fiyat artışları durmaksızın yoluna devam ederken vatandaş iş bulma ümidini yitiriyor… Böyle bir ortamda milyonlarca TL harcayarak yaptıkları etkinlikte Cumhurbaşkanı vatandaşa ucuz konut olanağı sunacakları projelerini anlatıyor.”

Paylaşın