Kahramanmaraş Merkezli Depremlerde Can Kaybı 9 Bin 57’e Yükseldi

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), yerel saatle 04:17’de, 7,4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini duyurmuştu. AFAD, daha sonra depremin büyüklüğünü 7,7 olarak güncelledi.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Hatay’da yaptığı açıklamada depremde can kaybının 9 bin 57’ye yükseldiğini, yaralı sayısının da 52 bin 979 olduğunu söyledi. Erdoğan yıkılan bina sayısını ise 6 bin 444 olarak açıkladı.

Hatay’da can kaybını 3 bin 356 olarak açıklayan Erdoğan “Şu an itibarı ile Hatayımızda asker, jandarma, polis toplamda 21 bin 200 personel görev ifa ediyor” dedi. Erdoğan kentte yıkılan bina sayısının da 2 bin 749 olduğunu ifade etti.

“Gereken her adımı atarak kimseyi yıkıntılar altında bırakmayacak, kimseyi mağdur etmeyecek bir afet yönetimi yürüteceğiz” diyen Erdoğan “Devlet millet omuz omuza vererek, afetin yol açtığı yıkıntıları da kaldıracağız, hiçbir vatandaşı sahipsiz bırakmayacağız” ifadelerini kullandı. Erdoğan kamu personelinden sivil toplum kuruluşlarına, yurt dışı ekiplerinden gönüllülere, sayıları 60 bini bulan akredite kişilerin canla başla çalıştığını söyledi.

10 ilde OHAL ilan edildi

Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı son bilgilendirmede, ölü sayısının 3 bin 500’ü aştığını kaydetti. AFAD, kurtarma personeli sayısının 25 bin 693 olduğunu duyurdu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi’nde açıklamalarda bulundu: Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları;

“Uzmanlar deprem için “Dünyada örneği yok” diyor. 53 bin 317 kurtarma görevlisi görevlendirildi. Sadece Cumhuriyet tarihimizin değil coğrafyamızın ve dünyanın en büyük felaketlerinden biriyle karşı karşıyayız.

Şu ana kadar 54 bin çadır, 102 bin yatak ve diğer ihtiyaç malzemeleri bölgeye gönderildi.

Felaketimizin yaşandığı her ilde ilave vali ve kaymakamlar görevlendirdik.

Acil yardım ve destek için ilk etapta 100 milyar liralık bütçeyi tahsis ettik. Ulaşım ve iletişim hatlarının açık tutulması önemlidir. Arama kurtarma ekip ve yardım malzemelerinin ulaştırılmasında hala zorluklar yaşıyor. Bu nedenle kimsenin depremin bölgesindeki yolları kullanmaması gerektiğini hatırlatıyorum.

Devletimiz tüm kurumları, personeli, aracı, seferberlik ruhuyla felaket bölgelerinde çalışmaya başlamıştır.

Şartların zorluğuna bakmadan devletimizin tüm imkânlarını kullanarak vatandaşlarımızın ve gönüllülerin de desteğiyle arama-kurtarma çalışmalarını hızla sürdürüyoruz.

Jandarma, emniyet teşkilatı, İçişleri Bakanlığına bağlı personeller bölgemizde. Güvenlik korucularımız da bu çalışmalara aktif olarak katılmaktadır. Depremin geniş bir alana etkisinin tespiti için İHA’larımızı devreye aldık. Binlerce gönüllümüz AFAD’ın koordinasyonunda bölgeye akın etmektedir. Parti ayrımı gözetmeksizin tüm belediyelerimiz bölgeye yardım malzemeleri göndermektedir. Binlerce iş makinası bölgeye doğru hareket halindedir.

Depremde can kaybı 3 bin 549’a yükseldi. 22 bin 168 yaralımız var. 8 binden fazla kişi kurtarıldı.

Devlet ve millet el ele vermiş ve bu tarihi felaketin üstesinden gelmeye çalışırken insanımızı birbirine düşürmeye çalışanları yakından takip ediyoruz. Günü geldiğinde şuanda tuttuğumuz defteri açacağız. Sosyal kaos çıkarmaya çalışanları belirleyip gereken işlemleri yapıyor. Bizi telefonla arayan 18 devlet ve hükümet başkanıyla görüştük. Ülkemizin bu zor durumunda bizi arayan mesaj gönderen tüm dostlarımıza teşekkür ediyorum. Uluslararası toplumun desteği bizi için kıymetlidir.

“OHAL ilan etme kararı aldık”

Erdoğan AFAD merkezinde Kahramanmaraş depreminden etkilenen 10 ilde 3 ay süreyle Olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini açıkladı: Depremin yaşandığı 10 ilimizi Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi olarak ilan ediyoruz. Anayasanın 119. maddesinin bize verdiği yetkiye dayanarak OHAL ilan etme kararı aldık.

OHAL kararı TBMM’ye geliyor

Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen 10 ilde 3 ay süreyle olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan kararda, Anayasa’nın 119. Maddesi ve 2935 sayılı OHAL Yasası’nın 3.maddesi uyarınca, doğal afet nedeniyle Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde 8 Şubat 2023 Çarşamba günü saat 1.00 itibariyle 3 ay süreyle olağanüstü hal ilan edilmesine karar verildiği bildirildi.

Erdoğan’ın açıklaması üzerine, deprem nedeniyle çalışmalarına bir hafta ara vermeyi planlayan TBMM Genel Kurulu bugün de çalışma kararı almıştı.

Anayasa’nın 119. Maddesi’ne göre, Cumhurbaşkanı’nın OHAL kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı gün TBMM’nin onayına sunulması gerekiyor.

Bu sebeple Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın OHAL ilanı kararı açıklamasının ardından TBMM Genel Kurulu, Başkan Mustafa Şentop’un başkanlığında toplandı. ve Çarşamba günü de çalışma kararı aldı.

OHAL kararı nedeniyle Çarşamba günü çalışma kararı alındı

Genel Kurul toplantısı öncesinde, AKP, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti grup başkanvekilleri, Şentop’la Başkanlık Divanı’nın arkasında kısa bir toplantı yaptı ve deprem nedeniyle siyasi parti gruplarının ve Şentop’un ortak imzasıyla hazırlanan bildiriye son şekli verildi. Genel Kurul’da Şentop’un okuduğu bildiride, Kahramanmaraş merkezli depremde yaşamını yitiren yurttaşların yakınlarına taziye ve yaralılara acil şifa dileğine yer verildi:

“Acımız tarifsizdir, bu kara günde devletimiz bütün birimleriyle teyakkuzda olup depremden etkilenen vatandaşlarımızın yaralarını sarmak için tüm gayretiyle çalışmaktadır. Milletimizin acısı, millî iradenin tecelligâhı olan Meclisimizde de derinden hissedilmektedir. Bu süreçte, devletimizin tüm kurumları gibi Meclisimiz de ayaktadır ve yaşananları her boyutuyla yakından takip etmektedir. Milletvekillerimizin büyük kısmı depremden etkilenen yerleşim birimlerimizdeki çalışmaları yakından izlemek ve yardım çalışmalarına bizzat katkı sunabilmek amacıyla bölgeye intikal etmiş bulunmaktadır. Meclisimiz, bu elim zaman diliminde milletvekillerimizin depremden etkilenen halkımızın acısını yerinde paylaşabilmesi ve deprem sebebiyle oluşan yaraların sarılmasına katkı sunabilmesi için çalışmaktadır. (…) Milletimizin, tarihinde yaşadığı benzer felaketlerde olduğu gibi, bu acı günde de bağrında açılan derin yarayı millî birlik ve beraberlik ruhu içinde dayanışmayla aşacağına olan inancımız tamdır.”

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, deprem nedeniyle Meclis’in bu hafta çalışmalarına ara vereceğini açıklamıştı. Ancak Erdoğan’ın OHAL kararını açıklaması nedeniyle, TBMM Danışma Kurulu’nda, Meclis’in Salı ve Çarşamba da çalışmasına karar verildi.

Paylaşın

Enkaz Altındaki Depremzedeler Donma Riskiyle Karşı Karşıya

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin ikinci gününde arama kurtarma çalışmaları sürerken deprem bölgesinde donarak hayatını kaybedenlerin olduğu haberlere yansıyor.

Adıyaman’ın Besni ilçesinden yayın yapan NTV muhabiri Merih Ak canlı yayında, Besni’de henüz hiçbir yardım ulaşmayan bölgelerinde vatandaşların kendi imkanlarıyla enkaz altındakileri kurtarmaya çalıştığını söyledi.

Vatandaşların pazartesi akşam saatlerine kadar enkazdan sesler duyduğunu ve bu seslerin sabaha kadar azalmaya başladığını aktardı. Ak, “Bunun da en büyük gerekçesi, burada dondurucu bir soğuk var, depremde enkaz altında kalanların bir bölümü de maalesef anladığımız kadarıyla donarak yaşamını yitirmiş.” ifaderini kullandı.

Adıyaman’dan aynı doğrultuda bir başka bilgi ise Adıyamanlılar Vakfı Ankara Şube Başkanı Hüseyin Duran’dan geldi.

Duran, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Yaklaşık 30 saat geçti, binalarda canlı insanlar var. Şu anda yeteri ekipman ve ekip olmadığı için çıkaramıyorlar. Hatta çıkarılan bazı cesetlerin donarak öldüğü tespit edildi. Cesetlerde hasar yok, donmuşlar, kaskatı kesilmişler.” diyerek Adıyaman için acil yardım çağrısı yaptı.

Yardım çalışmalarına destek veren Youtuber Oğuzhan Uğur ise ikinci depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde bebeğiyle enkaz altında kalan bir kişiyle iletişime geçtiklerini ve depremzedenin bebeğinin donarak öldüğünü bildirdiğini paylaştı.

Uğur sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “Elbistan’da, küçük bebeğiyle göçük altında kalmış bir anne. Ekibime ulaşıyor. Ekibimden Ceren yetkililere ulaşmaya çalışırken bir yandan da kadını konuşarak sakinleştirmeyi deniyor. Yardım bir türlü ulaşmıyor… Kadın az evvel tekrar aramış. Bebeği donarak ölmüş… Yardım halen yok.” ifadelerini kullandı.

Sosyal medyada paylaşılan bir diğer videodaysa enkaz başında bekleyen bir annenin, “Gelecektiniz. Gelseydiniz yaşayacaktı kızım. Bugün ölüsünü bana veriyorlar. Parmağı havada kalmış. İmdat istemiş yavrum, soğuktan ölmüş, yağmurdan ölmüş.” şeklinde isyanı görüldü.

Hatay’da depremden 14 saat sonra enkazdan sağ çıkarılan 68 yaşındaki Mehmet Çiçek gece boyunca havanın çok soğuk olduğunu ve yağmur yağdığını belirterek yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:

“Üşümemek için insanlar gidince açtığım büyük deliği yastıkla kapatıyordum. Donmamak için parmaklarımı oynatıyordum, durmadan çeviriyordum. O sırada enkazdan çıkamayacağımı düşündüm ama çok şükür kurtuldum.”

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün tahminlerine göre salı günü Türkiye Saati ile 18.00 – 21,00 arası;

Kahramanmaraş’ta sıcaklık -2 derece, hissedilen sıcaklık -6 derece,

Gaziantep’te sıcaklık – 2 derece, hissedilen sıcaklık -7 derece,

Adıyaman’da sıcaklık 1 derece,

Malatya’da sıcaklık -3 derece, hissedilen sıcaklık -7 derece olacak.

Gece saatlerindeyse sıcaklıkların daha da düşmesi bekleniyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Depremin Vurduğu 10 İlde OHAL İlan Edilmesi Ne Anlama Geliyor?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin vurduğu Adıyaman, Kilis, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya ve Adana’da üç ay süreyle olağanüstü hal ilan (OHAL) edildiğini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem yaşanan 10 ilimizi kapsayan ve 3 ay sürecek OHAL kararıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı ve Meclis süreçlerini hızla tamamlayacağız” dedi.

Erdoğan’ın da açıklamasında değindiği Anayasa’nın 119’uncu maddesi, belli şartlar altında Cumhurbaşkanı’na OHAL ilan etme yetkisi veriyor.

Anayasa’nın 119’uncu maddesinde bu şartlar arasında savaş, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketleri, salgın hastalık ve ağır ekonomik bunalımın yanı sıra “tabii afet” de sıralanıyor.

Anayasa’ya göre, OHAL ülkenin tamamında veya bir bölgesinde ilan edilebiliyor ve en fazla altı sürebiliyor.

OHAL ilanı kararın verildiği gün Resmi Gazete’de yayımlanıp, onay için aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gönderiliyor. TBMM, gerekli görmesi halinde süreyi kısaltıp uzatabiliyor ya da OHAL’i kaldırabiliyor.

OHAL ilanı hangi yetkileri veriyor?

Kahramanmaraş’ta yaşanan depremlerin ardından arama-kurtarma ve yardım faaliyetlerinin daha hızlı bir şekilde koordine edilebilmesi için bir süredir OHAL ilan edilmesi çağrıları yapılıyordu.

OHAL ilanı, olağanüstü durumlarda yardım faaliyetlerinin hızlandırılması ve hayatın normal akışına dönülmesini sağlayacak adımların daha hızlı bir şekilde atılması için idareye istisnai yetkiler kullanma hakkı tanıyor.

Afet durumlarında alınacak tedbirler ve OHAL’in uygulamasına ilişkin detaylar ise kanunlarla düzenlenmiş durumda.

OHAL Kanunu’nun 5’inci maddesine göre, doğal afet nedeniyle OHAL ilan edilmesi durumda, “felâkete uğrayanların kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafisi için ihtiyaç duyulan ve hemen sağlanamayan para ve her türlü taşınır ve taşınmaz mallar ve yapılması gereken işler; para, mal ve çalışma yükümlülüğü yoluyla” sağlanması öngörülüyor. Bu yükümlülüklerin detayları da yine aynı kanunda düzenleniyor.

OHAL Kanunu’nda kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra özel ve tüzel kişilerin de arazi, arsa, bina, araç, gereç, yiyecek, ilaç ve tıbbi malzeme gibi kendilerinden talep edilen her türlü maddeyi vermek zorunda olduğu belirtiliyor.

OHAL’in yardım çalışmalarına etkisi ne?

OHAL, ilan edildiği bölgelerde valilere çevre illerden ve ordudan yardım isteme yetkisi de tanıyor.

Kanunun 20’nci maddesinde, “Bölgelerinde… olağanüstü hal ilan edilen bölge valileri, kendi mülki idare bölümlerindeki ‘Acil Kurtarma ve Yardım Örgütlerinin’ ihtiyacı karşılamayacağının anlaşılması üzerine, çevredeki bölge valiliklerine başvururlar. Bölge valileri, ani ve olağanüstü olaylarla karşılaşmaları veya yakın bölge valiliklerinin göndereceği yardım gelinceye kadar, bölgedeki en büyük askeri komutanlıktan yardım isteyebilir” ifadeleri yer alıyor.

OHAL Kanunu’nun getirdiği bir başka düzenleme de OHAL Koordinasyon Kurulu’nun kurulması. Doğal afet durumlarında ilan edilen OHAL’de Koordinasyon Kurulu da farklı bölgelerdeki yardımların düzenlenmesi ve arama-kurtarma çalışmalarının koordinasyonunun sağlanmasından sorumlu oluyor.

Türkiye’de daha önce yaşanan depremlerin ardından özellikle sosyal medyada sarsıntının büyüklüğünün 7’nin üzerinde olması halinde OHAL ilan edilmesinin zorunlu olduğu yönünde iddialar sıkça dolaşıma girmişti.

Ancak, Anayasa ve başta OHAL Kanunu olmak üzere ilgili yasal düzenlemelerde böyle bir şart ve zorunluluk yer almıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Deprem Neden Bu Kadar Yıkıcıydı; Sismologlar Nasıl Yorumluyor?

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, ilk deprem saat 4.17’de, Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde, 7 km derinlikte gerçekleşti. İlk depremden on bir dakika sonra bölge 6,7 büyüklüğünde bir artçı şokla sarsıldı.

Saatler sonra Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde 7.5 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana geldi. Doğu Anadolu Fay hattı üzerinde meydana gelen deprem, Suriye dahil, hat boyunca en az 10 ilde yıkıma yol açtı.

Sismologlara göre Doğu Anadolu Fay hattı 20. yüzyıl boyunca çok az sayıda büyük denilebilecek sismik aktivite gösterdi. İngiliz Jeolojik Araştırmalar Kurumu’nda araştırma görevlisi olan Roger Musson, “Sadece sismometreler tarafından kaydedilen (büyük) depremlere bakacak olursak, neredeyse boş görünecektir” dedi.

ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’na göre 1970’ten bu yana bölgede Richter Ölçeği’ne göre 6.0’ın üzerinde sadece üç deprem kaydedildi.

Ancak 1822’de 7.0 şiddetindeki bir depremin bölgeyi vurduğu ve yaklaşık 20 bin kişinin ölümüne neden olduğu tahmin ediliyor.

Kahramanmaraş depremi neden bu kadar şiddetliydi?

Ölçümlere göre dünya genelinde bir yıl içinde 7.0 büyüklüğün üzerinde ortalama 20’den daha az deprem meydana geliyor; bu da Türkiye’deki depremin oldukça şiddetli sarsıntılar arasında yer aldığını gösteriyor.

University College London Risk ve Afet Azaltma Enstitüsü Başkanı Joanna Faure Walker’a göre, 2016 yılında İtalya’nın merkezini vuran ve yaklaşık 300 kişinin ölümüne neden olan 6.2 büyüklüğündeki depremle karşılaştırıldığında, Türkiye depremi 250 kat daha fazla enerji açığa çıkardı.

Bilim insanlarına göre 2013-2022 yılları arasında meydana gelen en ölümcül depremlerden sadece ikisi Türkiye’de 6 Şubat’ta yaşanan depremle aynı büyüklükteydi

Sismologlar Doğu Anadolu Fay hattını bir “çarpma-kayma” fay hattı olarak tanımlıyor.

Reuters’a göre bu tür fay hatlarında, katı kaya plakaları dikey bir fay hattı boyunca birbirlerine doğru itilir ve sonunda biri yatay bir hareketle kayarak bir depremi tetikleyebilecek muazzam miktarda enerjiyi serbest bırakana kadar stres oluşturur.

Kaliforniya’daki San Andreas Fayı ‘dünyanın en meşhur çarpma-kayma fay hattı’ olarak nitelendiriliyor ve bilim insanları bu bölgede de yıkıcı bir depremin “çok gecikmiş olduğu konusunda” uyarıda bulunuyor.

İngiliz gezegen yerbilimci David Rothery, “Yer yüzeyine yakın bir sarsıntı, kaynağında aynı büyüklükte olan daha derin bir depremden daha şiddetli olur” diyor.

Artçı depremler bekleniyor mu?

İlk depremden on bir dakika sonra bölge 6,7 büyüklüğünde bir artçı şokla sarsıldı. Saatler sonra 7.5 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana geldi.

Euronews Türkçe’ye konuşan Fırat Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Feyzi Bingöl, Kahramanmaraş’taki depremlerin 2020’deki Elazığ’da yaşanan afetten sonra beklendiğini söyledi. Ancak Feyzi Bingöl, 9 saat sonra meydana gelen ikinci depremin ise bilim insanlarını şaşırttığını kaydetti.

İngiliz Jeolojik Araştırmalar Kurumu’nda araştırma görevlisi olan Roger Musson, “Şu anda gördüğümüz şey, aktivitenin komşu faylara yayıldığıdır” diyor ve şu uyarıyı yapıyor: “Sismisitenin bir süre daha devam etmesini bekliyoruz.”

Sismologlara göre 1822’deki ölümcül depremin ardından artçı sarsıntılar bir sonraki yıl da devam etti.

Ölü sayısı ne olabilir?

Nüfusun yoğun olduğu bölgelerde meydana gelen benzer büyüklükteki depremler daha önce dünyanın farklı noktalarında binlerce insanın ölümüne neden oldu.

Örneğin Nepal’de 2015 yılında meydana gelen 7,8 büyüklüğündeki depremde yaklaşık 9 bin kişi hayatını kaybetti.

İngiliz Jeolojik Araştırmalar Kurumu’nda araştırma görevlisi olan Roger Musson, Türkiye’deki deprem için şu değerlendirmeyi yapıyor: Bu hiç de iyi olmayacak. Binlerce (yaşamını yitirenlerin sayısı) olacak, hatta onbinlerce de olabilir.

Paylaşın

Depremler Neden Bu Kadar Güçlüydü, Artçılar Ne Kadar Sürebilir?

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından ilk önce 7,4 ardından 7,7 olarak açıklanan Kahramanmaraşlı merkezli depremin Anadolu ve Arap yarımadasına uzanan 100 kilometreden uzun bir çatlağa yol açtığı için son yılların en geniş çaplı depremi olduğu belirtildi.

Depremde Arap platosu kuzeye doğru hareket ederek Anadolu platosuna baskı yaptı. Bu platolar arasındaki itme gücü ve baskı, geçmişte de çok ciddi sarsıntılara yol açmıştı.

13 Ağustos 1822’de aynı bölgede, aynı fay hattı üzerinde 7,4 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti. Sadece Halep’te 7 bin kişi; toplamda yaklaşık 20 bin kişi hayatını kaybetmişti.

Dünya’nın kabuğu “plato” adı verilen iç içe geçmiş ama aslında birbirinden ayrı parçalardan oluşur. Bu platolar sıklıkla hareket etmeye çalışır ancak birbirine değen diğer parçaların baskısı sonucu bunu başaramaz.

Ancak bazen bu platolardan birinin üzerindeki baskı çok artar ve bu da enerji olarak yüzeye çıkar. Bu enerji yüzeyi hareket ettirir; yani deprem yaratır.

Depremler neden bu kadar güçlüydü?

Doğu Anadolu Fay hattı, “doğrultu atımlı” bir fay hattı. Bu tip fay hatlarında sert kaya blokları birbirlerine dikey bir hat üzerinde baskı uygular ve nihayetinde baskıya dayanamayan bir blok yatay olarak harekete geçer. Bu da öyle bir gerilim yaratır ki; deprem meydana gelir.

ABD’nin California eyaletindeki San Andreas fay hattı, dünyanın en bilinen doğrultu atımlı fay hatlarından biri. O kadar uzun süredir sakin ki; felaket yaratacak bir depremin çok yakın olabileceği tahmin ediliyor.

Kahramanmaraş depreminde ise bu kırılma, çok da derin olmayan bir yerde meydana geldi.

İngiltere’deki Open Üniversitesi’nden jeofizikçi David Rothery, “Aynı büyüklükteki bir deprem yüzeye ne kadar yakın olursa o kadar büyük etki yaratır” diyor.

Binaların yeterince dayanıklı olmaması da çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesinde etkili oldu.

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Türkiye’yi sarsan 7.4 büyüklüğündeki depreme ilişkin, “Bugünkü depremin olduğu bölgede, 500 yıldır stres biriktiren fay parçaları kırıldı. Bu fayların deprem üretme aralığı da 400-500 yıl olduğundan bilimsel anlamda bu faylar üzerinde deprem bekleniyordu. Bugün meydana gelen deprem, Doğu Anadolu fayının güney kolları üzerinde, Malatya ile Hatay arasındaki fay parçalarının kırılması sonucu gerçekleşmiş olmalı” dedi.

Artçılar ne kadar sürebilir?

04.17’de meydana gelen ilk depremden sadece 11 dakika sonra, bölge 6,7 büyüklüğünde bir artçı şokla sarsıldı. Saatler sonra gelen 7,6 büyüklüğündeki ikinci depremin hemen ardından da 6 büyüklüğünde artçı sarsıntı meydana geldi.

İngiliz Jeoloji Araştırma merkezinden Roger Musson, “Bizim şu an gördüğümüz şey aktivitenin komşu faylara yayılması. Dolayısıyla bu hareketliliğin bir süre daha devam etmesini bekliyoruz” diyor.

1822’deki depremde, artçı şoklar bir yıl daha devam etmişti.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener de, “Bu coğrafyada 24 yıldır gördüğümüz en büyük depremle karşı karşıyayız. Sınırlarımızı aşıp Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti, Irak ve Suriye’de hissedildi, hatta bazı yerlerde can kaybına yol açtı. Şu anda kadar 100 tane artçı deprem meydana geldi. Bunların da yaklaşık 53 tanesi 4’ün üzerinde” dedi:

“İlerleyen zamanda küçük artçı depremler çözüldükçe sayılar artacaktır. 7 tanesi 5’in üzerinde oldu. Bir tanesi da ana artçı şoku olarak 6.6’lık bir depremiz var. Bu depremlerin yoğunluğunu azaltarak önümüzdeki günlerde devam edeceğini söyleyebiliriz. Bu depremler bir yıl kadar sürebilir.”

Dünyadaki diğer depremlerle kıyaslandığında ne durumda?

AFAD depremin merkezini Doğu Anadolu Fay hattı üzerinde, Gaziantep’in 26 kilometre doğusundaki, Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olarak açıkladı.

Ancak etki alanı bundan çok daha geniş oldu; deprem Kıbrıs, Lübnan, Irak, İran ve Suriye’de de hissedildi. Türkiye’nin kuzeyinde ve batısında da yer yer hissedildi.

20. yüzyıl boyunca Doğu Anadolu Fay hattı çok az sayıda büyük deprem üretti. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin verilerine göre 1970’ten bu yana bölgede 6’dan büyük sadece üç deprem meydana geldi.

Dünya genelinde bir yıl içerisinde 7’nin üzerinde meydana gelen deprem sayısı 20’yi geçmiyor. Bu da Pazartesi arka arkaya meydana gelen 7’den büyük iki depremi bir hayli olağandışı kılıyor.

2016’da İtalya’da meydana gelen 6,2’lik depremde 300 kişinin öldüğü düşünüldüğünde, Londra College Üniversitesi Risk ve Felaket Önleme Enstitüsü’nden Joanna Faure Walker, Türkiye’de meydana gelen depremin 250 kat daha fazla enerji ortaya çıkardığını söylüyor:

“Son 10 yılda bu büyüklükte sadece iki deprem görüldü, bir önceki 10 yılda da bu şiddette dört deprem meydana gelmişti.”

Ve bu depremlerin ikisi aynı gün, Pazartesi günü aynı ilde yaşandı.

Bugüne kadar dünyada görülen en büyük depremler 2011’de Japonya’da meydana gelen ve ardından ciddi tsunami dalgaları yaratan 9 büyüklüğündeki deprem ile 1960’ta Şili’de meydana gelen 9,5 büyüklüğündeki depremdi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Türkiye Genelinde Okullar 13 Şubat’a Kadar Tatil Edildi

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer “Tüm Türkiye’deki iklim şartlarını göz önüne alarak ve deprem bölgelerindeki çalışmaların çok daha suhuletli olması bağlamında, sadece deprem bölgesindeki iller değil çevresindeki illerin de suhuletli bir şekilde süreçleri yönetmesi için, bugünden itibaren tüm Türkiye’de tüm okullarımızı 13 Şubat’a kadar bir hafta tatil ediyoruz” dedi.

Haber Merkezi / Bakan Özer, Türkiye genelinde okulların 13 Şubat’a kadar bir hafta süreyle tatil edildiğini açıkladı.

Malatya Doğanşehir’de depremden etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunan Özer, sadece deprem bölgesinde değil deprem çevresindeki illerde yaşayan vatandaşların da hayatlarını kolaylaştırmak için bu kararın alındığını söyledi.

Bakan Özer, okul binalarının depremden etkilenenlere yardım ve yemek sağlamak için yedi gün 24 saat boyunca açık tutulacağını da belirtti:

“Tüm Türkiye’de şu andaki iklim şartlarını göz önüne alarak ve deprem bölgelerindeki çalışmaların çok daha suhuletle olması bağlamında sadece deprem bölgesindeki illerde değil, çevresindeki illerin de suhuletli bir şekilde süreçleri yönetmesi için bugünden itibaren tüm Türkiye’de tüm okullarımızı 13 Şubat’a kadar bir hafta tatil ediyoruz.

Böylece millet olarak, devlet olarak hem süreçleri daha rahat bir şekilde yürütme hem de özellikle bu 10 ilde akrabaları olan diğer illerdeki vatandaşlarımızın erişimini kolaylaştırmak anlamında da bu kararı almış bulunuyoruz ama bu kararı alırken tüm illerimizdeki, özellikle 10 ilimizdeki okullarımızın tamamı vatandaşlarımızın hizmeti için açık tutulacak.

Konaklama, yemek ikramıyla ilgili her türlü hizmet okullarımızda, öğretmenevlerimizde vatandaşlarımıza 7/24 kesintisiz bir şekilde intikal ettirilecek.”

12 ilde üniversitelerde bahar yarıyılı eğitim-öğretim dönemi ertelendi

Öte yandan Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, yurt ve kampüs imkanları ihtiyaç halinde kullanıma sunulmak üzere Antalya, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Karaman, Kayseri, Konya, Mardin, Mersin, Niğde, Sivas, Tunceli’deki yükseköğretim kurumlarında eğitim ve öğretim döneminin, daha sonra açıklanacak bir tarihe kadar ertelendiğini bildirdi.

Yükseköğretim Kurulu’ndan (YÖK) yapılan açıklamada, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 10 ildeki yükseköğretim kurumlarında, bahar yarıyılı eğitim ve öğretim dönemine ara verildiği anımsatıldı.

Açıklamada, “Yurt ve kampüs imkanlarının ihtiyaç halinde kullanıma sunulmak üzere Antalya, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Karaman, Kayseri, Konya, Mardin, Mersin, Niğde, Sivas, Tunceli illerimizdeki yükseköğretim kurumlarında da bahar yarıyılı eğitim ve öğretim dönemi daha sonra açıklanacak bir tarihe kadar ertelenmiştir” bilgisine yer verildi.

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli 7,7 Ve 7,6’lık Depremler Dünya Basınında

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6’lık depremler dünya basınında da geniş yer buldu. Depreme ilişkin yapılan haberlerde, depremin geniş bir coğrafyada hissedildiği ve ilk depremin ardından pek çok artçı çok yaşandığı belirtildi.

Haberlerde, depremin Türkiye’de son on yıllarda yaşanan en kötü depremi olduğuna dikkat çekildi. Depremin, Türkiye ile Suriye’nin yanı sıra Irak, Mısır, Lübnan, İsrail ve Kıbrıs’ta da hissedildiği vurgulandı.

Maraş’ın Pazarcık ilçesinde bu sabah meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki deprem ile bugün13.24’te Maraş’ın Elbistan ilçesinde meydana gelen 7,6’lık deprem dünya basınında da geniş yer buldu.

ABD’nin The New York Times gazetesi, manşetten duyurduğu haberinde, bugün Türkiye saatiyle 14.00 itibariyle, Türkiye ve Suriye’de deprem nedeniyle en az bin 200 kişinin hayatını kaybettiğini yazdı.

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’nun (USGS) açıklaması uyarınca depremin büyüklüğünü 7,8 olarak duyuran gazete, sarsıntının Suriye, İsrail ve Lübnan ile birlikte dört ülkede hissedildiğine dikkat çekti

ABD’nin The Wall Street Journal gazetesi de bugün yaşanan depremde Türkiye ve Suriye’de bin 300’ün üzerinde kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu.

Depremin geniş bir coğrafyada hissedildiğini ve ilk depremin ardından pek çok artçı çok yaşandığını belirten gazete, depremin Türkiye’de son on yıllarda yaşanan en kötü depremi olduğuna dikkat çekti.

“Çok tehlikeli” fay hattı üzerinde

İngiltere’nin The Guardian gazetesi de Türkiye ve Suriye’de yüzlerce yurttaşın hayatını kaybettiği depreme geniş yer ayırdı.

Gazete, haberinde, ilk depremin üzerinden henüz 12 saat geçmeden ikinci bir deprem daha yaşandığını duyurdu.

Gazetenin aktardığına göre, Suriye devlet medyası da Maraş’ın Elbistan ilçesinde bugün öğle saatlerinde yaşanan 7,6 büyüklüğündeki ikinci depremin başkent Şam bölgesinde etkili olduğunu açıkladı.

İngiltere’nin BBC haber sitesi de Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın paylaştığı son bilgilere atıfta bulunduğu haberinde, 912 kişinin hayatını kaybettiğini yazdı.

Depremin Doğu Anadolu fay hattı olarak bilinen hat üzerinde yaşandığını ataran BBC, deprem bilimcilerin son 100 yıl içinde önemli bir hareket olmasa da bu fay hattını “çok tehlikeli” olarak nitelendirdiğine dikkat çekti.

Suriye’de en az 473 ölü

Fransa’nın France 24 haber sitesi, konuyla ilgili haberinde Türkiye ve Suriye’de yüzlerce kişinin hayatını kaybettiğini yazdı.

Depremin bu iki ülke dışında Mısır, Kıbrıs ve Irak’ta da hissedildiğini hatırlatan France 24, Suriye’nin SANA haber ajansına dayandırdığı haberinde, ülkede en az 473 kişinin öldüğünü aktardı.

Fransa’nın Le Monde gazetesi ise diğer yayın kuruluşlarına benzer şekilde büyüklüğünü 7,8 olarak duyurduğu depremin, Orta Doğu’da perşembe gününe (9 Şubat) kadar sürmesi beklenen kar yağışı ve şiddetli fırtına şartlarında meydana geldiğine dikkat çekti.

“İki oğlum göçük altında, onları bekliyorum”

Almanya’nın Die Tageszeitung gazetesi, deprem haberini okuyucularına “Bin 400’den fazla ölü: Yeni depremler” başlığıyla duyurdu.

Maraş’ın Elbistan ilçesinde yaşanan 7,6 büyüklüğündeki depremin Suriye ve Lübnan’da da hissedildiğini kaydeden gazete, Suriye’deki ölü sayısını 547, yaralı sayısını en az bin 600 olarak açıkladı.

Almanya’nın Der Spiegel dergisi, haberi depremzedelerin ağzından bir cümleyle duyurdu: “İki oğlum göçük altında, onları bekliyorum.”

Dergi, haberinde, depremin ardından İtalya’nın tsunami uyarısı yaptığını da hatırlatarak ölü sayısının bini geçtiğini yazdı.

40’tan fazla ülke yardım teklif etti

İsrail’in Haaretz haber sitesi, Türkiye ve Suriye’de etkili olan depremin İsrail’de de hissedildiğini hatırlattığı haberinde, ülkede deprem nedeniyle herhangi bir can kaybı, yaralanma ya da hasar rapor edilmediğini belirtti.

Gazetenin haberine göre, “Türkiye’nin talebi üzerine” İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, tıbbi yardım ve arama-kurtarma ekiplerinin Türkiye’ye gitmesi talimatı verdi. Gazete, 40’tan fazla ülkenin Türkiye’ye yardım açıklamasında bulunduğunu kaydetti.

Yunanistan’ın Ekathimerini haber sitesi, depremi, “Erdoğan, ölü sayısının 912’ye yükseldiğini açıkladı” başlığıyla duyurdu. Erdoğan’ın açıklamalarını paylaşan gazete, Cumhurbaşkanı’nın sözlerine atıfla bugünkü depremin “1939’dan bu yana en büyük felaket” olduğunu yazdı.

Son olarak, Balkan Insight haber sitesi, Türkiye’nin güneyi ile Suriye’nin kuzeyini vuran depremin ardından göçük altında kalanları arama-kurtarma çalışmalarının sürdüğü bilgisini paylaştı. Site, ölü sayısının artabileceği uyarısında da bulundu.

Paylaşın

TİP’li Barış Atay: Helalleşmeniz İçin Bile Hesaplaşmanız Gerekiyor

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı (TİP) ve Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu, TELE1 ekranlarında “Enver Aysever ile Ayrıntılar” programına konuk oldu. Programda gazeteci Enver Aysever’in sorularına yanıt veren Atay, Türkiye gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Atay, programın başında Enver Aysever’in TİP’in 2018’de yeniden kurulmasının ardından geçen sürede, partinin katettiği yola ilişkin sorularına yanıtlar verdi. Atay, “Bir siyasi partinin kitleselleşmesi ve aynı zamanda ideolojik bir parti olarak kalması çok kolay değildir. Ne söyleyeceksin?” sorusuna “TİP’in 2018 yılında HDP ile kurduğu ittifak sayesinde önce 2 sonra da 4’e çıkardığı milletvekiliyle daha çok insana bu siyaseti anlatma fırsatı bulabildik. Tabii ki insanlar kendi hissettikleri şeyleri, söylemek istedikleri şeyleri Meclis’te duydukları zaman doğal olarak bir sempati duymaya başladılar. TİP’in üçüncü kuruluş döneminde belki de sosyalist partiler açısından nispeten daha uzun sürelere yayılması muhtemel bir büyümeyi bu 4 yıl içerisinde gerçekleştirmiş olduk” şeklinde yanıt verdi.

TİP’in Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik anketlerde yükselişe geçmesini de değerlendiren Barış Atay, “TİP özelinde konuşmak gerekirse bizim siyaset çizgimizi belirleyen şey anketler değil” dedi.

Atay sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sonuç itibarıyla biz Meclis’ten önce sokakta var olmuş, yıllarca farklı siyasi partilerde de olsak sokakta mücadele etmiş, emek ve özgürlük alanındaki mücadelemizi halkla beraber, halkla iç içe, halkla yan yana büyütmüş siyasi çizgilerden gelen kişileriz ve öyle de bir kurumuz parti olarak. O yüzden bir anketin sonucu bize sadece bir fikir verebilir.”

Programın devamında yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve ittifaklara ilişkin açıklamalarda bulunan Barış Atay, Enver Aysever’in “6’lı Masa kurulurken size teklif gelseydi kabul eder miydiniz, yoksa ‘kimler var’ mı derdiniz?” sorusuna yanıt verdi. Atay, “Elbette ‘kimler var’ derdik. Kimlerin olduğu eğer o zamandan da belliyse ve bizi de onun üzerine çağırdılarsa gördüğünüz gibi içinde olmazdık. Zaten olmadığımız için de Türkiye’de başka türlü bir ittifakın ihtiyacının hasıl olduğunu düşündüğümüz için Emek ve Özgürlük İttifakını kurmuş olduk” dedi.

Barış Atay, şu ifadeleri kullandı:

“Biz şunu çok net olarak tanımlıyoruz: AKP-MHP iktidarı, bir sermaye ve patron iktidarı. Gelecek olan iktidarın yapısına baktığınız zaman ki iki bileşeni zaten eski AKP’li, bir bileşeni daha milli görüşçü, bir bileşeni ‘muhafazakâr, liberal, demokrat’ olarak tanımlıyor kendisini… Bütün bu bileşenlerin arasında bizim net olarak söylememiz gereken şey şu: Bir sermaye iktidarı gidip yerine başka bir sermaye iktidarı kurulacaksa şayet; TİP’in görevi şu an yaptığı muhalefeti profil ve karakter olarak ana muhalefet partisi kıvamına getirmek. Bütün mücadele, bütün büyüme amacı, bütün bu uzun soluklu kavganın sebebi esasen budur.”

‘Helalleşmeniz için bile hesaplaşmanız gerekiyor’

“Helalleşme-hesaplaşma” tartışmalarına ilişkin de açıklamalarda bulunan Barış Atay, “Helalleşmeniz için bile hesaplaşmanız gerekiyor” dedi.

Atay, şunları kaydetti:

“Türkiye 80 küsür milyon nüfuslu bir ülke. Bu ülkenin 60 milyondan fazlası çalışan. Bunların yarısından fazlası asgari ücretli. İnanılmaz bir emek sömürüsü söz konusu ve gün gün artıyor. Yaşadığımız 20 yıl ve bu 20 yılı yaratan on yıllar boyunca süregelen bir sistem söz konusu.

Bugün iktidarın değişme olasılığı hiç olmadığı kadar yakın. Helalleşilecekse -ki tanım olarak onu doğru bulmuyorum- bir kere şunun yapılması gerekiyor: Roboski üzerinden gidelim; durup dururken helalleşilmez. Ne yapılır? O kararı veren insanların yargılanması sağlanır önce. Ya da işte Beşli Çete üzerinden örnek verelim. Bu inanılmaz sömürü düzeninin destekçisi ya da bilfiil bireyi olanlarla değil sadece, bu sermaye düzeninin tamamıyla ilgili şu ana kadar alınmış kamu ihaleleri ya da uygun olmadığını düşündüğümüz ihalelerin tamamının nasıl yapıldığına dair bir soruşturma süreci başlatacağız. Bu da bir yargılamadır. Bizim söylediğimiz hesaplaşacağız meselesi doğru tanımdır. Helalleşmeniz için bile hesaplaşmanız gerekiyor.

Bir örnek mesela. Erzurum Milletvekiliyle ilgili rüşvet iddiaları ortaya çıktı. Normalde aldığı maaşla ya da kurduğu bir şirketin geliriyle alamayacağını düşündüğümüz yatlar, katlar, evler vs. ortalığa saçıldı. Bu iddiaları ortaya koyan kendi eşiydi ama gözaltına alınan kim oldu? İddianın sahibi olan eşi. Ben bu süreç bittiği zaman Erzurum Milletvekilinin bu dosyasını unutup ‘tamam olan oldu, devam edelim’ mi diyeceğim? Yoksa ‘bir sene önce böyle bir iddia vardı arkadaşlar lütfen bu iddiayı araştıralım ve suç varsa ortada yargılamasını yapalım cezasını verelim’ mi diyeceğim? Bundan daha meşru bir talep olabilir mi?”

Paylaşın

HDP Yönetici Ve Üyelerine Beş Kentte Gözaltı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) üye ve yöneticilerine yönelik gözaltı kararları birçok kentte protesto edildi. HDP’liler iki gün içerisinde Mersin, Hatay, Adana, İzmir ve Manisa’da gözaltına alındı.

Van İl Örgütü’nde ise önceki gün Nurullah Pekbay, Şiyar Akti, Ferhat Azan ve Şerif Sarıbulak isimli dört HDP Gençlik Meclisi Üyesi’nin gözaltına alınmasına dair bugün bir basın açıklaması düzenledi.

İpekyolu ilçe binası önünde yapılan açıklamaya, HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç’la birlikte başta HDP ve BDP olmak üzere çok sayıda parti ve kurum katıldı. Açıklamada, “Genç başladık genç başaracağız” yazılı pankart açıldı.

“Gençliğin adresi HDP”

Açıklamada söz alan HDP Gençlik Meclisi Üyesi Şervan Beyazit, hukuksuz bir şekilde parti üyelerine yönelik saldırıların devam ettiğini söyledi. Bu saldırılarla demokratik siyasetin kriminalize edilmeye çalışıldığını vurgulayan Beyazit, “Başka birçok ilde de gençlik meclisi üyelerimizin ve HDP’lilerin gözaltına alındığı bilgisi kamuoyuna yansımıştır. İktidarın tüm saldırılarına rağmen gençliğin adresi HDP’dir. HDP Gençlik Meclisi yozlaşmaya, yolsuzluğa ve asimilasyoncu politikalara karşı dimdik ayaktadır. Partimize yönelik bu saldırılara karşı sessiz kalmayın. Saldırıya uğrayan Kürt diye susmayın. Bu hukuksuzluk sizi de vurur,” dedi.

Mersin

Mersin’in Tarsus ve Silifke ilçesinde bu sabah saatlerinde 10 eve polis baskın düzenledi. Adreslerinde bulunmayan iki kişi hariç, toplamda sekiz HDP’li Mersin Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

Hatay

İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı 2015 İskenderun Newrozu’nda atılan sloganları gerekçe göstererek, “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla soruşturma başlattı.

Soruşturma kapsamında polis bu sabah Erzin ve İskenderun’da çok sayıda eve baskın düzenledi. Baskınlarda HDP Parti Meclis (PM) üyesi Zeki Koç, HDP Erzin İlçe Eşbaşkanı Diyadin Sırça, Yeşil ve Sol Gelecek Partisi Erzin İlçe Eşbaşkanı İsmet Katran ve üye Ali Taylan ile HDP’li Behçet Aslan ve Fırat Töre gözaltına alınırken, Mehmet Oturmak evinde bulunmadığı için gözaltına alınamadı. Gözaltına alınanlar emniyetteki işlemlerinden sonra serbest bırakıldı.

Adana

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında 13 Ağustos’ta kent merkezi ve Ceyhan ilçesinde yapılan ev baskınlarında aralarından çocukların da bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 14 kişinin emniyetteki işlemlerinin tamamlanması ile serbest bırakıldığı, altı kişinin ise hâlâ gözaltında tutulduğu öğrenildi.

İzmir ve Manisa

Manisa ve İzmir’de sabahın erken saatlerinde evlere baskın düzenlendi. Yapılan baskınlarda İzmir’de dokuz, Manisa’da altı kişi gözaltına alındı. Gözaltı gerekçesi bilinmezken, gözaltına alınanların il emniyet müdürlüklerinde tutuldukları öğrenildi.

İzmir’de Sibel Aktulum, Leyla Demirkaya, Cengiz Küçükgöl Köy, Emre Yalçın; Manisa’da ise Doğan Alpar, Havva Sevilen, Ali Aslan, Memduh Ektiren, Ekrem Taş ve Muhammed Ezver Toplu gözaltına alındı.

Paylaşın

Sancar: İktidar Kaynakları Yandaşlara Aktarıyor, Biz Halka Vereceğiz

Hatay’ı ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Sancar, burada yaptığı konuşmada, “Ekonomide bu kadar sorunlar yaşanırken, çöküş varken, açlık ve yoksulluk almış başını gitmişken, her bir öneriye kaynakları gösterin diye cevap veriyorlar. Bizler diyoruz ki kaynak var; bu ülkenin toprağında, havasında, suyunda, insanında, emeğinde öyle büyük zenginlikler var ki bunları nereye aktardığınız önemli. İktidar kaynakları yandaşlara aktarıyor. Bir avuç sermayeye, zengine ve rantiyeye aktarıyor. Biz oradan alacağız, halka vereceğiz. Halk için kullanacağız, halk için ekonomi düzeni kuracağız. Halkçı ekonomi” dedi.

Haber Merkezi / Mithat Sancar, konuşmasının devamında, “Kaynak çok. Hazine garantisiyle otoyollara havaalanlarına ve pek çok başka kuruma, kuruluşa, tesise milyarca lira aktarılıyor. Geçmediğimiz yolun, inmediğimiz havaalanının parasını biz ödüyoruz. Elektrik dağıtım şirketlerine hazine garantisi vermişler, tüketmediğimiz elektriğin parasını veriyoruz. İşte bu kaynakları o bir avuç sermayedardan alacağız ve halka vereceğiz. Kaynak var” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Hatay ve ilçelerinde esnaf ziyaretleri, halk buluşmalarına katıldı. Hatay girişinde kalabalık bir konvoy tarafından karşılanan Sancar, Erzin ilçe binası önünde halk buluşmasında kalabalığa seslendi. Mithat Sancar şunları söyledi:

“Sevgili Erzin halkı, hepinizi yürekten selamlıyorum, bu coşkunuza teşekkürle cevap vermek yetmez. Bunun için çalışmak, sizin bu desteğinize layık olmak lazım. Daha çok çalışmak daha uzun yolları birlikte yürümek lazım. Hepinize teşekkür ediyorum.

Gelê me yê bi rûmet hevalên bi rûmet ez we hemûyan bi dilgermî silav dikim. Ser seran ser çavan re hatin.

Bu coşkulu karşılamaya bir şiirle başlayarak karşılık vermek iyi olur. Ahmet Arif Çukurova’yı tarif ederken “sıcağında sabır taşı çatlar, çatlamaz ırgatın yüreği” diyordu. Bu sıcakta sabır taşı da çatlar ama mücadele eden, hakkı için, onuru için, özgürlüğü için mücadele eden halkın yüreği çatlamaz işte. Burada da hep birlikte her yerde herkese bunu gösteriyorsunuz. Yine Ahmet Arif’in şiirini biraz değiştirerek aktarayım. “Yol uzun, şartlar ağır ama bir sevdadır böyle yaşamak, bütün korkulara rağmen, bütün korkulardan uzak, halk için halkla birlikte yürümek. Bir sevdadır bu.” İşte HDP bu sevdanın adıdır, siz bu sevdanın yaratıcıları, emekçilerisiniz.

“Soygun düzenine karşı başarı ortak mücadeleden geçer, sorunları biz çözeceğiz”

Her türlü yolu deniyorlar bizi engellemek için; kumpas davaları açıyorlar, her gün yeni operasyonlarla yöneticilerimizi gözaltına alıyorlar, tutukluyorlar. Kapatma davalarından medet umuyorlar ama karşılarında inatla, ısrarla, inançla mücadele eden bir halk var. Bunu unutuyorlar. Ama her seferinde bu halk onlara bunu hatırlatıyor, hatırlatmaya devam edecek. İşte mücadeleyle direnişle öyle bir ufka vardık artık asla yalnız değiliz, asla yalnız olmayacağız. Daha da büyüyeceğiz daha da büyük yollar yürüyeceğiz. Bu ülkenin her sorununa çözümü bizler getireceğiz. Bizler derken elbette partimizi, HDP’yi kastediyoruz en başta ama bizler bu zorba iktidara, bu soygun düzenine karşı başarının ortak mücadeleden geçtiğini biliyoruz. Halkların birlikte yürümesi ve bu yürüyüşün giderek büyümesi değiştirecektir bu düzeni. Bu iktidara dur diyecek şey halkların bu inançlı, kararlı buluşması olacaktır.

Bizler bu ülkede her yerde olacağız. Daha önceki sloganımız buydu. HDP’yiz her yerdeyiz. Bu ayın başında bir eş genel başkan Amed’de bir eş genel başkan İstanbul’daydık. Daha sonra Konya’nın Kulu ve Cihanbeyli ilçelerine gittik. Manisa’daydık. Yarın Nevşehir’de olacağız, öbür gün Kars’a gideceğiz, Hakkari’ye kadar uzanacağız. Türkiye’nin dört bir yanına ulaşacağız. Kararlıyız, halklarla buluşmamızı hiçbir güç engelleyemeyecek. Halklar arasına nefreti, düşmanlığı, kini sokmak isteyenler asla başaramayacaklar, HDP var çünkü. HDP var oldukça nefret yok olacak, HDP büyüdükçe düşmanlık yok olacak, bu ülke karanlıktan aydınlığa yürüyecek. İşte bunun sözünü veriyoruz. Kongremizde bunun sözünü vermiştik. Çözüm biziz, sözümüz var dedik. Bu soygun düzenine karşı çözüm biziz.

“Emekçilerin hakkını ve onurlu yaşam talebini mutlaka gerçekleştireceğiz”

Bakın sizler Erzin’de pek çok sorun yaşıyorsunuz. Erzin’de tarım işçilerinin yaşadığı zorlukların farkındayız. Hepsini biliyoruz. Hepsi ile ilgili çözümümüz de var. Emeğin hakkı onurluca teslim edilecek. Bütün tarım işçileri bu ülkede en zor şartlarda çalışan emekçilerdir. Bunu mevsimlik tarım işçilerinin çadırını gezerken de gördük. Bütün bunları emekçilerin birleşik gücü ve ortak mücadelesiyle mutlaka çözeceğiz. Emekçinin hakkını, onurlu yaşam talebini mutlaka gerçekleştireceğiz. Bunu da ancak bizler yapabiliriz, hep birlikte yapabiliriz.

Bu iktidar yasaklardan medet umuyor dilleri, konserleri yasaklıyor, gençlerin eğlencesine bile zulüm uyguluyor. Yasaklarla, baskılarla gençleri durduramazsınız. Zulümle, asimilasyon çabalarıyla kimlikleri ve inançları engelleyemezsiniz. Çünkü her halkın özgür ve eşit yaşayacağı, bütün inançların eşit ve özgür olacağı ülkeyi yaratacak milyonlar var ve bu milyonlara her gün yüzbinler, milyonlar ekleniyor ve eklenecek. İşte o nedenle başaramayacaklar.

“Kirli sanayi ile narenciyenin yurdu olan Erzin’deki yaşamı, havayı, doğayı kirletiyorlar”

Bakın ülkenin her yanı talan meydanına dönüştü. Enflasyon yüzde 80 diyorlar ama gerçeği yüzde 150-160 biliyorsunuz. Yoksulluk aldı başını gidiyor. Doğayı talan ediyorlar. Ne için? Bir avuç sermayeye daha fazla kaynak aktarmak için. Erzin narenciyenin yurdudur, Türkiye’deki narenciyenin yüzde 20’si burada üretiliyor. Peki ne yapıyor bu iktidar? Geliyor burada bir petrokimya tesisi kurmaya çalışıyor. Burnaz sahilinde. Plastik hammaddesi için üretim yapacak bir tesis. Bunun sonucu narenciye üretiminin giderek baltalanması olacak. Burnaz sahili gibi nadide bir turizm köşesi yok edilecek. Yer altı suları zehirlenecek kim ve ne için? Kirli sanayi buradaki temiz yaşamı yok edecek, sırf bir avuç sermayedara rant sağlamak için. Ama Erzin halkı da Antakya’nın bütün halkları bu kirli sanayi projesine karşı ortak mücadeleyi büyütüyorlar. Daha önce benzer projeleri devreye sokmaya çalıştılar. 4 tane kömürlü termik santral için çalışmalar yürüttüler. Ama hepsini durdurdunuz, ortak mücadele ile. Toprağına, suyuna, havasına, emeğine ve onuruna sahip çıkan bir halkı hiç kimse yenemez.

“Mücadeleyi birleştirmek bu talancı düzeni durdurmanın tek yoludur”

Evet HDP halktır, halkların iradesidir, ortak mücadele evidir, inançların ortak direniş mekanı, özgürlük mücadelesinin yurdudur. HDP sizsiniz, HDP halklardır, HDP her tür inançtan insanın kendi geleceği için mücadele yürüttüğü büyük bir yoldur. HDP halktır sözü bu anlama geliyor. Mücadeleyi birleştirmek her yerde bir araya gelmek bu soyguncu talancı ve savaşçı iktidarı ve düzeni değiştirmenin tek yoludur. Burada doğa için yürütülen mücadele aynı zamanda Muğla’da Akbelen ormanları için yürütülen mücadele ile buluşacaktır. Akbelen’de ormanları korumak için yürütülen mücadele Şırnak’taki orman kıyımına karşı yürütülen mücadele ile buluşacaktır. Buluşmalıdır. Artvin’in derelerini savunanlar ile Van’da dereleri savunanlar mutlaka bir araya gelmelidir, gelecektir. İşte bu büyük bulaşma, talanı da yalanı da soygunu da bitirecektir. Bizler söz veriyoruz halkımıza. Sözümüz var çözüm üretiyoruz. Çözüm biziz diyoruz. Bu çözümü sizlerin gücüyle hayata geçireceğiz.

“Bu ülkenin toprağında emeğinde çok büyük zenginlik var ve bunu  peşkeş çekiyorlar”

Ekonomide bu kadar sorunlar yaşanırken, çöküş varken, açlık ve yoksulluk almış başını gitmişken, her bir öneriye kaynakları gösterin diye cevap veriyorlar. Bizler diyoruz ki kaynak var; bu ülkenin toprağında, havasında, suyunda, insanında, emeğinde öyle büyük zenginlikler var ki bunları nereye aktardığınız önemli. İktidar kaynakları yandaşlara aktarıyor. Bir avuç sermayeye, zengine ve rantiyeye aktarıyor. Biz oradan alacağız, halka vereceğiz. Halk için kullanacağız, halk için ekonomi düzeni kuracağız. Halkçı ekonomi.

Kaynak çok. Hazine garantisiyle otoyollara havaalanlarına ve pek çok başka kuruma, kuruluşa, tesise milyarca lira aktarılıyor. Geçmediğimiz yolun, inmediğimiz havaalanının parasını biz ödüyoruz. Elektrik dağıtım şirketlerine hazine garantisi vermişler, tüketmediğimiz elektriğin parasını veriyoruz. İşte bu kaynakları o bir avuç sermayedardan alacağız ve halka vereceğiz. Kaynak var.

“Sömürüyü açlığı ve yoksulluğu durdurmak istiyorsak savaş politikalarına karşı çıkmalıyız”

En büyük kaynak kaybı nerede biliyor musunuz; savaş politikalarında. Bu iktidar bu ülkede savaş, bölgede savaş diyerek ülkenin kaynaklarını silaha ve ölüme yatırıyor. Oysa savaş politikalarından vazgeçtiğiniz zaman, savaşa ayrılan kaynakları bu halka, bu halkın emekçilerine, yoksullarına dağıttığınız zaman bu ülkede refah yükselir. O nedenle savaş politikaları sömürünün en büyük kaynağıdır. Eğer sömürüyü durdurmak istiyorsak, soygunu ve talanı durdurmak istiyorsak savaş politikalarına hep birlikte karşı çıkacağız. Savaş politikalarına hep birlikte karşı çıkmadıkça bu iktidarın soygun ve yalan düzenini durduramayız. Herkese çağrımızdır.

Şu an Suriye ile güya diyalog başlatacağız diyorlar. Ama amaç Kuzey ve Doğu Suriye’ye askeri operasyonu mümkün kılmak. Yani savaşı Kürtlere karşı sürdürmek için herkesle görüşmeye gidiyorlar. Bir Tahran’da bir Soçi’de şimdi de yalandan nasıl bir propaganda ile servis ettiklerini görüyorsunuz. Suriye’deki iktidarla da anlaşırız diyorlar. Barış için değil yaparlarsa burada savaş politikalarını yürütmek için yapacaklar. Ama halklar buna kanmaz, bu ülkede, bu bölgede yaşayan Kürtler de Araplar da Süryaniler de Çerkezler de diğer bütün halklar da AKP’nin savaş oyunlarının farkındadır ve hep birlikte bu savaş planlarını bozacak iradeye sahiptir. Bizler de burada bu toplumda en geniş savaş karşıtı mücadeleyi yaratmak zorundayız. Biz istiyoruz ki ülkeye gerçek ve onurlu barış gelsin. Bizim gelecekte halka en büyük armağanımız gerçek ve onurlu bir barış olacaktır. Bütün bölge için halkların eşitliğine dayalı, halkların iradesine saygılı demokratik bir gelecek üzerine kuracağız bölge barışını da. Burada da halka sözümüz var, burada da çözüm biziz.

“Mutlaka kazanacağız”

Sıcakta beklediniz bu saate kadar hepiniz sağ olun var olun. Bu sıcağın akıttığı her damla ter yüreğimizde toplanıyor. Bu yürek öyle bir coşacak ki bu ülkedeki bütün pislikleri temizleyecek. Her türlü kirli tezgahı, soygun, sömürü ve savaş planını da boşa çıkaracak. Hepinize bu teriniz için bu iradeniz için teşekkür ediyorum. Her zaman dediğimiz gibi inanın kardeşlerim mutlaka kazanacağız. Haklıyız, kararlıyız, inançlıyız ve birlikte yürüdükçe kazanacağız. Serkeftin gelê me.”

Paylaşın