Gaziantep’in Tarihi ‘Hanları’

Anadolu’nun ilk yerleşim merkezlerinden biri olan, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Gaziantep, tarihin her döneminde kültür ve ticaret merkezi olma özelliğiyle ön plana çıkmıştır.

Gaziantep’te bulunan tarihi hanlarda, kentin bir ticaret merkezi olduğunun göstergesidir. Gaziantep’te vaktiyle 31 Han vardı. Bunlardan bir kısmı yıkılarak yok olmuş, bir kısmı ise mimari yönden değişikliğe uğrayarak varlıklarını devam ettirmektedir.

XIV. ve XV. yüzyıllarda yapılıp günümüzde eski fonksiyonlarını kısmen veya tamamen sürdüren, hanlar şunlardır: Şıra Hanı, Tuz Hanı, Paşa Hanı (Lala Mustafa Paşa Hanı) Mecidiye Hanı, Emir Ali Hanı, Anadolu Hanı, Kürkçü Hanı, Belediye Hanı, Elbeyli Hanı, Yeni Yüzükçü Hanı, Tütün Hanı, Hacı Ömer Hanı, Büdeyri Hanı, Millet Hanı ve Yeni Han’dır.

Anadolu Hanı

Hanın ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber 19. Yüzyılın başlarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Osmanlı han mimarisi içinde iki avlulu, iki katlı hanlar grubuna girmektedir. Yapı “yolcu hanı” olarak inşa edilmiş olup, zemin katındaki mekanlar depo ve ahır olarak, üst katlarda yer alan odalar ise yolcuların konaklaması amacıyla yapılmıştır. Doğu-batı istikametinde uzanan yapıda görülen plan tipi diğer hanlarda uygulanmamıştır. Hanın, çarpık plandaki birinci avlusu iki yönden, yine çarpık şekildeki ikinci avlusu da üç yönden çeşitli ebat ve şekillerdeki mekanlarla çevrelenmiştir. Oldukça sade inşa edilen han, 1985 yılında vakıflar bölge müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Bayaz Han

Bir tütün tüccarı olan, o dönemde Gaziantep’in Hasankeyf tütününü kendine ait olan deve kervanı ile Mısır’a ihraç eden Bayaz Ahmet Ağa, Bayazhan’ı ortağı ile birlikte, Halepli mimar ve taş ustalarına yaptırmıştır. Yapımına 1905 yılında başlayıp 1909 yılında tamamlanmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrası İngilizler Antep’i işgal ettiklerinde, Bayazhan’ı karargâh olarak kullanmışlardır. Hanın bir bölümü ise Antep savunması yıllarında hapishane olarak kullanılmıştır. Gaziantep’te ilk sinema filmi Bayazhan’ın büyük salonunda gösterilmiştir. TOKİ tarafından ihale edilen hanın restorasyonuna, Şubat 2007 tarihinde başlanılmış ve restorasyon çalışmaları tamamlanmıştır. Bayaz Ahmet Efendi tarafından yaptırılmış olan Bayaz Han’ın mülkiyeti 2005 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından alınmıştır.
.
Budeyri Hanı
Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen hanın, 1900′lü yılların başlarında yapıldığı düşünülmektedir. Osmanlı han mimari tipolojisi içinde iki katlı, tek avlulu hanlar grubuna girmektedir. Klasik Osmanlı hanlarından ayrılan bazı yönleri vardır ki; mekanlar avluyu dört taraftan kuşatmayıp, sadece güney ve kuzeyden çevrelemektedir. Güney tarafta yer alan mekanlar tek katlı, kuzey taraftakiler ise iki katlı olarak inşa edilmiştir. Aynı şekilde plan tipi de diğer hanlarda görülmemektedir. Kuzey kanadının alt katındaki mekanlar avlu ile irtibatı bulunmayan ve caddeye açılan dükkanlardan ibarettir. Üst kat ise bir revakın arkasına yerleştirilen yolcu odaları şeklinde tanzim edilmiştir. Güney kanatta avluya açılan 15 mekan yer almaktadır. Hanın ahır kısmı her biri üç sıra halinde doğu batı istikametinde yedişer ayak üzerine oturtulan çapraz tonozlu otuz iki hacimden meydana gelmektedir. Yemiş (maarif) hanı, belediye hanının restorasyon programı dahilinde ele alınarak 2004 yılında restore edilmiştir.

Buğday Hanı

Gaziantep’in buğday arasası semtinde bulunan hanın kesin yapılış tarihi bilinmemektedir. İlkolarak Mustafa Ağa tarafından 1640 yılında tekkeye gelir temin etmek amacıyla yaptırılmıştır. Ancak bu yapı yangınlarla tamamen yok olmuştur. Bugünkü yapının mimari üslubuna bakarak 19.yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. İki avlulu,iki katlı bir handır. Osmanlı mimarisinin tipik örneklerindendir. Bir rivayete göre ise 1892 yılında Muhsinzade Hacı Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. İlk yapıldığında tek katlı yapıldığı ve daha sonraları 2. Katın ilave edildiği zannedilmektedir. 1985 yılında onarılmış ve üst katı kısmen yeniden yapılmıştır.Sade bir yapıdır. Beyaz kesme taştan inşa edilmiştir. İlk yapılışında önden ve arkadan açık, kapısız olarak inşa edilmiştir. Kuzey cephesinde, sokağa bakan dükkânlar bulunur. Eser bugün yöresel gıda ürünlerinin satıldığı han olarak kullanılmaktadır. 2007 yılı içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu yapılmıştır.

Gümrük Hanı

Şekeroğlu Mahallesi Gümrük Caddesi No:14 adresinde bulunan han geçmişte yolcu hanı olarak kullanılmıştır. Yöre insanının tarihsel süreçte uğraşı olan gümüşçülük, bakır işlemeciliği, kilimcilik, yemeni yapımı, sedefkârlık, aba dokumacılığı, kutnu ve alaca dokumacılığı, ahşap oyma ve ağaç işleri, mozaik yapımı, tespih yapımı ve Gaziantepli hanımlar tarafından yapılan Antep İşi El İşlemesi gibi meslekler yok olmaya ya da özel turistik amaçlı ürünler yapılarak kısıtlı alanlara sıkışmışlardır. Şahinbey Belediyesi kaybolmaya yüz tutmuş bu el sanatlarını gelecek nesillere aktarmak,tanıtmak ve bu el sanatları ile uğraşanlara satış merkezi olacak şekilde Tarihi Gümrük Hanı’nı restore ettirmiş ve gelecek nesillere aktarma amacı ile “Yaşayan Müze Tarihi Gümrük Hanı” olarak Uzun Çarşı’daki asırlık binayı hizmete açmıştır.

Güven Han

Osmanlı Han Mimarisi içerisinde iki katlı tek avlulu hanlar gurubuna girer orijinalde L planlı olup 19.yy da yapıldığı sanılmaktadır. Orijinalde yolcu hanı olarak yapılmıştır alt katında dükkan,depo,ahır üst katında ise konaklama mekanları yer almaktadır.sonraki eklemelerle özgün yapısı bozulmuştur.Günümüzde dükkan ve depo olarak kullanılmaktadır.

Kumru Hanı

Yapı, Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu üç katlı hanlar grubuna girer. Yapınıncümle kapısında, 1885 tarihli olan Belediye Hanı’nın batı ve kuzey taç kapıları ile büyük bir benzerlik görülmektedir. Bunungibi çevre verilerine dayanarak,yapının 19. Yüzyıl sonlarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Yol ve arsa durumuna göre planlanan han, iki bölüm halinde inşa edilmiştir. Avlunun doğu yönünde yer alan kısım iki katlı, batı tarafının tamamını ve güney kısmını da yarısını kaplayan ve “L” şekline yakın bir plan gösteren bölüm ise üç katlı olarak yapılmıştır. Avlunun kuzey tarafında ise arsanın yetersiz olması sebebiyle hiçbir mekâna yer verilmemiştir. Ayrıca güney cephede de hana girişi sağlayan cümle kapısı ile tek katlı dükkânlar bulunur.

Kürkçü Hanı

Arasa’da yer alan iki katlı 120 yıllık bir han olan Kürkçü Hanı, 2009 yılı sonu itibari ile restore edilmeye başlamıştır. Gaziantep hanları arasından zengin giriş kapısı ile ayrılmaktadır. Memluklu ve Zenği üslubunu yansıtan giriş kapısının siyah ve beyaz taşlardan güneş ışıklarını andıracak biçimde yapılmış olması oldukça ilginçtir. Ayrıca girişin üzerine taş konsollar yerleştirilmiştir. Bunların üzerine de vazoyu andıran sekiz parça taş yan yana dizilmiş ve böylece görkemli bir görünüm ortaya çıkmıştır.Kitabesinde 1890 yılında inşa edildiği yazar. Sonradan yapılan tamiratlarla günümüze sağlam olarak gelmiştir. Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu, iki katlı hanlar grubuna girer. Zemin katta dükkân, depo ve ahırlar, üst katta yolcuların konaklaması için yapılmış odalar bulunur. Avlu geçidinin doğu-batı yönünde uzanan sivri beşik tonozunun orta kısmında, hafif kabartma olarak yapılmış altı kollu yıldız motifi vardır.

Millet Hanı

Sadrazam lala Mustafa Paşa tarafından 1571 – 1572 yılında yaptırılmıştır. Başlangıcı karanlık bedesten (bedesten-i atık) olarak yapılmış zamanla ilavelerle bugünkü şeklini̇ almıştır. Han tipik bir Osmanlı kervan sarayı niteliğindedir. ortada 18mt X 24mt ebatlı avlu zemin katinin güneyinde ahir; diğer kesimlerde tüccar odaları, 1.katta ise istirahat ve gece konaklama odaları mevcuttur. karanlık bedesten belediye tarafından yıktırıldığında, hanin doğusunda ve karanlık bedestene de hizmet eden dükkanlar yıkılmış ve ayrıca Antep harbinde top mermilerinin vermiş olduğu tahribat hani kısmen harabe bir hale getirmiştir. metruk bu hal devam ederken hanı 1996 yılında satın alan Mustafa Geylani̇ tarafından 2001 senesinde onarımı yaptırılarak iki yıl süren onarım çalışmaları sonrasında bu şeklini̇ almıştır. Han önceleri̇ kervansaray olarak kullanılmış; 19.yy ortalarından itibaren Antep’e mahsus kutnu kumaşı imalatı ve satış yeri̇, Antep harbinde mermi ve silah yapım imalathanesi̇ olarak da kullanılmıştır. Ayrıca güneyindeki bölümünün bir kısmında zeytinyağı imalat hanesi̇ (masmana) faaliyet göstermiştir. Hanın bugün mevcut iş yerlerinde Antep’e ait unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarını icra eden ustalar gerek yaptıklarıyla gerek verdikleri̇ kurslarla hizmetlerine devam ediyor. Antep’ in ticari faaliyetlerinden olan dericilik zanaatı da handaki yerini̇ almış ve bu zanaatla uğraşan Ayd-i̇ Baba gibi büyük bir zatin da burada bulunmasına vesile olmuştur. Ayd-i̇ Baba’nın zatına yaşantısına ve fikirlerine hürmeten halkımızın tanıması gayesi̇ ile hanin avluda bulunan havuzuna dervişane figürü nakşedilmiştir. Elde keşkül,pejmürde kıyafet, rindane duruş ve başta bulunan derviş külahı her şeyi̇ çok iyi ifade etmektedir.

Pürsefa Hanı

Gaziantep Mevlevihanesinin karşısında yer alan Pürsefa Hanın kapısındaki kitabede, yapım tarihi olarak 1887 yılı yazıyor. Ancak han, bu tarihten önce 2 defa yanmış. İlk inşa tarihinin 400 yıl önce olduğu tahmin ediliyor. Tarih boyunca, konaklama ve sabun imalâthânesi gibi çeşitli amaçlar için kullanılan han, 2008 yılında restore edilerek Gaziantep’e kazandırılmış. Günümüzde turistik eşya satan dükkânlar, lokanta, kafeterya ve tatlıcı dükkânlarının yer aldığı bir turistik mekân olarak hizmet veriyor.

Sabuncu Hanı

Kara hacı Sokağı’nda bulunan yapıdan, Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bahsedilmektedir. Hangi tarihlerde kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Büyük bölümü yıkılmış olan yapının, 3 katlı tek avlulu bir han olduğu ve Gaziantep Savunması sırasında kullanılan bir yapı olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir. Eyvanlı bölümlerinin kalıntıları ve merdivenle çıkılan ikinci katının bir bölümü bulunmaktadır.

Şeker Hanı

Arasta Çarşısı’nda bulunan Şeker Hanı’nın ne zaman yapıldığı konusunda yeterli bilgiler bulunmamaktadır. Bununla beraber, Şer’i Mahkeme sicillerindeki kayıtlara göre 16. Yüzyıl’da bu hanın bulunduğu anlaşılmaktadır. Oldukça düzgün kesme taştan yapılan han, iki katlı hanlar gurubundandır. Hanın oldukça gösterişli bir giriş portalı bulunmaktadır. Hanın odaları ortadaki bir avlunun etrafında sıralanmışlardır. Bu avlu çevresindeki odaların önünde revaklar ve üst katın revaklarını taşıyan direkler vardır.

Şire Han

Han, 1885/1886 yıllarında Halep valisi Cemil bey’in emriyle kaymakam Rüstem bey ve belediye reisi mustafa ağa tarafından belediyenin imkanları ile yaptırılmıştır. Hanın mimarı Kirkor, nakkâşı ise ali efendi’nin oğlu Abbas’tır. Yapı tek avlulu, iki katlı Osmanlı hanları grubuna girmektedir. Klasik Osmanlı han mimarisinin birçok özelliklerini üzerinde taşıyan eser, dikdörtgen planlıdır. Yapı, ‘yolcu ve iş hanı’ olarak inşa edilmiştir. Zemin kattaki mekanlar dükkan, depo ve ahır olarak, üst katta bulunan odalar ise yolcuların ikamet etmesi için yapılmıştır. Avlu, dört taraftan mekanlarla çevrelenmiş olup, güney kısımdaki hacimlerin arkasında doğu-batı yönünde iki sahın halinde uzanan ahır bölümü yer almaktadır. Avlunun ortasında ilk yapıldığı dönemlerde hanın su ihtiyacını karşılamak amacıyla bir kuyu bulunmaktayken, daha sonra bu kuyu kapatılarak avlu zemininden iki basamak aşağıya inilerek ulaşılan şadırvan yapılmıştır. Hanın üst katı doğu, batı ve kuzey taraftan kuşatan revaklarla çevrelenmiştir.

Tuz Hanı

Herhangi bir inşa kitabesi veya vakfiyesi mevcut olmayan tuz hanın, ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Fakat eserin adı, hicri 11. Yüzyıla ait Antep şer’i mahkeme sicilleri’nde ve antep’e ilk kez 1648 yılında gelen evliya çelebi Seyahatnamesi’nde geçmektedir. Bu nedenle, tuz hanının 16.yüzyılın sonlarında inşa edildiği düşünülmektedir.Yapı, Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu, iki katlı hanlar grubuna girmektedir. Hanın işlevine uygun olarak, zemin kattaki mekanlar depo, ahır ve dükkan olarak, üst katta yer alan odalar ise yolcuların konaklaması amacıyla yapılmıştır. Hanın caddeye bakan cephesinde, doğrudan caddeye açılan dükkanlar bulunmaktadır. Hanın ikinci katı, avluyu dört taraftan kuşatan revaklardan ve bunların arkasına yerleştirilen odalardan meydana gelmektedir. Hanın kuzeybatı köşesinde geniş bir alanı kaplayan ve yüksek kahve adıyla meşhur kahvehane bulunmaktadır. Han oldukça sade olup yalnızca kuzey cümle kapısı siyah-beyaz taşlardan oluşturulmuştur. Hanın giriş kapısı dışındaki kısımlarda sarımtırak renkte küfeki kesme taşı görülmektedir.

Tütün Hanı

Herhangi bir inşa veya onarım kitabesi mevcut olmayan Tütün Han’ına ait en eski bilgi, şer’i mahkeme sicillerinde geçmektedir. 1754 tarihli vesikada taşradan Antep’e gelen ve mukataası (götürü ve iş verme yetkisi) Hacı Mehmet’in uhdesinde bulunan tütünler eskiden beri Tütün Han’ında satılır, gümrüğü de burada alınırdı? denilmektedir. Eskiden beri tütünlerin burada alınıp satılması, eserin 1754 yılından daha önceki bir tarihte yapıldığını ortaya koymaktadır. Osmanlı topraklarında tütünün, 17. Yüzyılda yaygınlık kazanmaya başladığı bilinmektedir. Ayrıca 1735 yılında Antep’te tütüncü esnafının bulunduğunun bilinmesi bu hanın tarihinin 1754 yılından daha öncesine gittiğini kesin olarak göstermektedir. 19. Yüzyılda hanın bilinen ilk sahibi nur ali ağa oğlu Hüseyin ağa’dır. 2007 yılında vakıflar bölge müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Yemiş Hanı

Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen hanın, 1900′lü yılların başlarında yapıldığı düşünülmektedir. Osmanlı han mimari tipolojisi içinde iki katlı, tek avlulu hanlar grubuna girmektedir. Klasik Osmanlı hanlarından ayrılan bazı yönleri vardır ki; mekanlar avluyu dört taraftan kuşatmayıp, sadece güney ve kuzeyden çevrelemektedir. Güney tarafta yer alan mekanlar tek katlı, kuzey taraftakiler ise iki katlı olarak inşa edilmiştir. Aynı şekilde plan tipi de diğer hanlarda görülmemektedir. Kuzey kanadının alt katındaki mekanlar avlu ile irtibatı bulunmayan ve caddeye açılan dükkanlardan ibarettir. Üst kat ise bir revakın arkasına yerleştirilen yolcu odaları şeklinde tanzim edilmiştir. Güney kanatta avluya açılan 15 mekan yer almaktadır. Hanın ahır kısmı her biri üç sıra halinde doğu batı istikametinde yedişer ayak üzerine oturtulan çapraz tonozlu otuziki hacimden meydana gelmektedir. Yemiş (maarif) hanı, belediye hanının restorasyon programı dahilinde ele alınarak 2004 yılında restore edilmiştir.

Yeni Han

Kitabesi bulunmayan Yeni Han’ın yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi mevcut değildir. Ancak 1557 tarihli Ayıntab Vakıf Defteri’nde eserin adının Han-ı Cedid (yeni han) olarak geçmesi nedeniyle han bu tarihten önce yapılmış olmalıdır. Hanın bilinen ilk sahiplerinin Battal Bey’in kızı asiye ve Hacı Osman bey’in kızı emine hatun olduğu kayıtlarda yer almaktadır.Yapı, Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu, iki katlı hanlar grubuna girmektedir. Avlu, zemin katta üç taraftan eyvan ve odalarla, bir taraftan revakla, üst katta ise bir taraftan odalarla, üç taraftan da revakla kuşatılmıştır. Zemin kattaki mekanlar depo ve ahır, üst katta bulunan odalar ise yolcuların konaklaması amacıyla yapılmıştır. Yapıda dikkati çeken tek süsleme, batı cephesindeki cümle kapısı üzerinde siyah ve beyaz kesme taşlarla oluşturulmuş olan süslemedir. Ayrıca giriş açıklığının iki tarafında iki taş seki bulunmaktadır. Hanın diğer kısımları ise oldukça sade bir şekilde inşa edilmiştir. Hanın inşasında siyah ve sarımtırak renkte küfeki kesme taş kullanılmıştır. Örtü sistemi; taş konstrüksiyonlu sivri beşik tonoz, çapraz tonoz ve aynalı tonoz ile düz örtüdür.

Yüzükcü Hanı

Yüzükçü hanı, kitabesi mevcut olan ender hanlardan birisidir. Fakat taç kapısı üzerinde yer alan 1315 (1897) tarihli yazıdan ibaret olan bu kitabe eserin inşa değil yenilenme kitabesidir. Zira 1735 tarihli şer’i mahkeme sicilinde ?iki kapılı han yakınında bir kişinin öldürülmesiyle açılan dava neticesinde tahakkuk eden diyetin uzun çarşı, iki kapılı han ve yüzükçü han esnafından toplanması? şeklinde bir vesika yer almaktadır. Buna göre eser, 1735 tarihinden önce mevcut olup, inşa tekniği ve malzeme durumuna göre yüzükçü han, 1897 yılında büyük ölçüde yenilenmiştir. Hanın bilinen ilk sahibi battal bey’in kızı asiye ve Hacı Osman Bey’in kızı emine hatun’dur.

Paylaşın

Erzurum’un Mimarlık Harikaları “Hanlar”

Türkiye’nin Kafkasya’ya açılan kapılarından biri olan Erzurum, görkemli sivil mimarlık örnekleri ile de ön plana çıkmıştır. Çok sayıdaki sivil mimarlık örnekleri Erzurum’a kent kimliğini kazandıran öğeler arasındadır.

Haber Kaos ekibi olarak Erzurum ili sınırları içinde yer alan ve birer sivil mimarlık örneği olan Kervansarayları sizler için derledik.

Cennetzade Hanı

Erzurum İli Gölbaşı Semtinde, Köse Ömerağa Mahallesinde, Kongre Meydanı’na inen caddenin solunda Nazik Çarşısı üzerinde yer almaktadır. Kitabesi bulunmayan han, XVIII. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Osmanlı dönemi yapısı olan hanın etrafı yoğun yapılaşmadan dolayı düzensiz bir form sergilemektedir.

Kapalı plan şemasına sahip hanın yalnızca giriş katı iki katlı olup kapalı avluya açılan odaları tek katlıdır. Hanın doğuya açılan cadde üzerindeki girişi basık kemerli kesme taş malzemeden bir açıklığa sahiptir. Kapıdan içeri girildiğinde, güneyde yalnız giriş cephesinde bulunan ikinci kata çıkışı sağlayan merdivenler bulunmaktadır.

Girişin üzerinde ikinci katta han görevlilerine ait üzeri düz damla kapatılmış mekân yer alır. Girişin kuzeyinde dört, güneyinde iki, avlunun batısında da dört oda vardır. Avlu etrafına dizilmiş odaların üzeri yarıya kadar kırlangıç (karlanguç), yarıdan sonrası düz ahşap tavanla örtülmüştür.

Avlunun ortasında ahşap sütunlarla taşınan kırlangıç örtülü yanları açık iki mekân daha bulunmaktadır. Yapının güney kesiminde günümüze ulaşan kapı ve pencere açıklıklarından başka odaların da mevcudiyeti anlaşılmaktadır.

Yapıda süsleme olarak bahsedebileceğimiz unsurlar; giriş kapısının birbirine geçme tekniğiyle oluşturulmuş kemerinin üstünde, tek sıra halinde iki adet servi ve gülbezek motifi içerisinde yıldız çiçeği süslemelerine yer verilmesi ve silmenin hemen üstüne ahşaptan yapılmış Neo-klasik ters yumurta sırası şeklindeki bezemedir. Girişi ve kırlangıç örtüleri dışında mimari bir özelliği bulunmayan hanın, duvarları ahşap hatıllı moloz taş örgülüdür.

Gümrük Hanı

Erzurum İli Yeğenağa Mahallesinde, Gölbaşı Semtinde Gümrük Camiinin karşısında bulunmaktadır. Han, geçmişte Erzurum’un doğusunda İran üzerinden İpek Yolunu takip ederek gelen kervanların şehre girmeden önceki ilk uğrak yeridir. Derviş İbrahim Ağa vakfiyesine göre han, XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde yaptırılmıştır. 2005-2006 yılında Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından onarılan han orijinal özelliklerini büyük ölçüde korumuştur.

Han avlusuz ve tek katlıdır. Üzeri düz toprak damla örtülü uzun bir dikdörtgen alan üzerine kurulu hanın batı cephesinde sivri kemerli giriş kapısı bulunmaktadır. Han, doğu-batı doğrultusunda, dikdörtgen bir uzun avluya ve güney kesimde dokuz odaya sahiptir.

Avluyu on üç çift ahşap sütuna oturan kalın ağaç hatıllarla kapatılmıştır. Hanın güney cephesinde yer alan kapı kanatları orijinal olan odalarının bütün kapıları kapalı avluya açılmaktadır. Avlunun kuzey kısmında da, kendi içinde farklı bölümlere sahip odalar yer almaktadır. Ayıca kuzey yönde bir de açık avlu bulunmaktadır. Açık avluda sivri kemerli tek lüleli kesme taştan inşa edilmiş bir çeşme mevcuttur. Hanın odalarının üst örtüleri basit kırlangıç, düz ve pasin örtüdür. Yapının malzemesi ön cephede kesme taş, diğer yerlerde moloz taştır.

Hacılar Hanı

Erzurum İli Ayazpaşa Mahallesinde, Taş Mağazalarının alt kısmında Habip Baba Türbesinin karşı sırasında, yaklaşık 50 m. kuzeyinde yer alır. Kitabesi bulunmayan yapı XVIII. yüzyıla tarihlendirilmektedir.

Tek katlı ve açık revaklı avlulu hanlar grubundadır. Açık dikdörtgen bir avlu etrafında sıralanan odalardan oluşan hanın kuzeydoğu ve batı yönde iki girişi bulunmaktadır. Batı giriş açıklığının genişliği ve yüksekliği dikkate alındığında bu kapının araba ve yük hayvanlarının geçişi için kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Asıl giriş olan kuzeydoğudaki kapı 4.60 m. lik bir açıklığa sahip olup düz atkı taşı ile biçimlenen kademeli kaval silmeli ve yuvarlak kemerle vurgulanmıştır. Hanın 15.00 x 36.00 m. boyutlarındaki avlu kısmına kuzeydoğudaki girişten, üzeri beşik tonozla örtülen sağ ve solunda odalar bulunan 15.00 m. lik bir koridorla (dehliz) geçilmektedir.

Dikdörtgen avluyu çevreleyen yirmi ayakla taşınan revakların gerisinde beşik tonozla örtülü odalar bulunmaktadır. Odaların ön kısımlarındaki revaklar cam mekânla kapatılmıştır.

Hanın avlusunun kuzeybatısında bir çeşme yer almaktadır. Çeşme kesme taştan, burmalı sütunlar üzerine oturtulmuş sivri kemerlidir. Kemerin etrafı iki oluk silme ile çevrelenmiş, kemer içinde tas koymak için kaş kemerli küçük nişe yer verilmiştir. Çeşmenin burmalı sütunlarının üzeri çiçek ve yaprak motifleri ile süslenmiştir.

Sütunların üzerinde orta kısmı iç bükey şeklinde olan sütun başlıkları bulunmaktadır. Kesme taştan yapılmış çeşme yalağında iki adet musluk yer almaktadır. Yapıdaki tek bezeme unsuru kuzey giriş kapısı kemeri üzerinde yer alan palmet motifidir. Avlunun ortasında fıskiyeli bir havuzu bulunan han tamamen kesme taş ve moloz taş malzeme ile yapılmıştır. Yapılan bazı eklemeler hanın genel dokusunu bozmuştur.

Komesli Hanı

Erzurum İli Ali Paşa Mahallesinde, Ali Paşa Camii’nin kuzeyinde yer almaktadır. Kitabesi olmayan han inşa özelliklerinden dolayı XIX. yüzyıla tarihlendirilmektedir.1960 yılında bir yangın geçirmiş olan han, doğu- batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen bir plan şemasında dışa kapalı, etrafı binalarla çevrili bir yapıdır. Oldukça harap bir durumda olan yapı mimari özelliklerini büyük oranda kaybetmiştir.

Güneyde sade ve dışa taşıntısı olmayan kesme taş örgülü duvar yüzeyinde yer alan kapının atkısı alışılmamış bir tarzda kapı boyutlarını da aşan ahşap ve mukarnaslıdır. Kapıdan içeri girilince kuzeye doğru uzanan büyük bir dikdörtgen mekân, mekânın batısında ve kuzeyinde hana ait farklı boyutlarda mekânlar bulunmaktadır.

Hanın odalarında üst örtü olarak yan yana sıralanmış üç kırlangıç kubbe kullanılmıştır. Mekânlar kırlangıç kubbelerden gelen ışıkla aydınlatılmıştır. Yapı üzerinde tek bezeme unsuru sade olan kapı üzerinde yer alan ter yumurta dizisidir. Dizinin hemen üstünde ise beş adet eli böğründe ile taşınan giriş saçağına yer verilmiştir. Kesme taş ve yer yer ahşap hatıllar kullanılan, toprak damla örtülü yapı günümüzde oldukça harap durumdadır.

Hacıbekir Kervansarayı

Erzurum İli Aşkale İlçesinin 32 km. güneyinde bulunan Hacıbekir Köyü içinde eski Erzurum-Tercan yolu üzerinde yer almaktadır. Kitabe bulunmadığından ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilinmeyen yapı XIII-XIV. yüzyıllara tarihlendirilmektedir.

Doğu ve batı duvarları beşer payanda ile takviye edilmiş kervansaray kuzeydoğu-güneybatı doğrultuda 42.05 x 22 m. ölçülerindedir. Kışlık (kapalı) kervansaraylar grubunda yer alan yapı giriş kısmının sağ ve solunda yer alan yönetici odaları ile ikinci bir kapı ile girilen kapalı mekândan oluşmaktadır.

Büyük kısmı yıkılmış mukarnas kavsaralı taçkapıdan giriş sağlanmaktadır. Giriş önünde yıldız tonoz örtüsü tamamen yıkılmış bir dikdörtgen mekân, mekânın iki yanında, kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde, beşik tonoz örtülü iki hücre yer almaktadır. Sol kısımda yer alan odanın yanında dama çıkışı sağlayan taş merdivenler yer almaktadır.

İkinci kapı ile iki sıra halinde dizilmiş dörder ayağın kemerlerle birbirlerine bağlanmasıyla oluşturulmuş dikey üç sahından meydana gelen kapalı avluya ulaşılmaktadır. Beşik tonozla örtülü bu kısım bugün büyük ölçüde tahrip edilmiştir.

Kervansarayda tek bezeme taçkapıda ve kapalı kısma giriş kapısında yer almaktadır. Yapının tamamında farklı boyutlarda kesilmiş kesme taş malzeme kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Karasu Hanı

Erzurum’a bağlı ilçe olan Aşkale’nin 32 km. batısında bulunan İpek Yolu üzerinde yer alan Karasu Köyü sınırları içindedir. Giriş kemeri üzerinde taşa oyulmuş dört satırlık kitabesinden anlaşıldığı kadarıyla Ebubekir Ağa tarafından H. 1087/ M. 1676 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu tarih kesin olmadığından yapı yazıtının üslup özelliklerinden dolayı XVI. yüzyıl sonlarına XVII. yüzyıl başlarına tarihlenmektedir. Han 2006 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.

Han, 32.50 x 18.75 m. ölçülerinde kuzey-güney doğrultusunda kapalı (kışlık) hanlar grubundadır. Güney cephede bulunan taçkapıdan girilen hanın giriş kemeri üzerinde üst kısmı yivle sonlanan dikdörtgen iki pencere yer alır. Han, 1.55 x 1.15 m. ölçülerinde dikdörtgen planlı iki sıra halinde dizilmiş dörder ayağın kemerlerle birbirlerine bağlanmasıyla oluşturulmuş dikey üç sahından meydana gelmektedir.

Hanın güney duvarında girişin iki yanında bir, kuzeyinde üç, doğu ve batı duvarında sekizer olmak üzere toplam 21 ocak bulunmaktadır. Hanın güney kısmı hariç üç tarafında seki bulunmaktadır. Yapı yan sahınların tonozlarında belirli aralıklarla açılmış kare formlu dörderden sekiz aydınlık feneri ile aydınlatılmaktadır. Günümüzde han, içten tonoz örtülü olup örtü sistemi güney ve kuzey cephede dışa üçgen olarak yansıtılmış ve üzeri sacla kapatılmıştır. Hanın yapımında düzgün kesme taş ve moloz taş kullanılmıştır.

Dikyar Hanı

Erzurum İli Uzundere İlçesi Dikyar Mahallesinde yer almaktadır. Ormanlık alan içerisinde bulunan yapı kalıntısının niteliği tam olarak bilinmemekle birlikte han olduğu düşünülmektedir. Yıkık vaziyette olan hanın sadece moloz taş malzemeyle yapılmış temel seviyesindeki duvarları günümüze ulaşabilmiştir.

Paylaşın