Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Suriyeliler Artık Ülkelerine Dönebilir

Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesi sonrası açıklama yapan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Suriye’nin milli birliğine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne çok büyük önem verdiğini vurgulayarak, “Ülkelerini terk etmek durumunda olan milyonlarca Suriyeli artık ülkelerine geri dönebilirler” dedi.

Haber Merkezi / Fidan, Suriye’de yeni yönetimin düzenli bir şekilde kurgulanmasının önemine dikkat çekerek, “Bölge ve bölge dışında bütün aktörlere dikkatli, sakin hareket etmeleri çağrısında bulunuyoruz. Bölgeyi daha fazla istikrarsızlığa götürmemek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“DAEŞ ve PKK’nın Suriye’deki durumdan bir avantaj sağlamaması, durumu kötüye kullanmaması için Türkiye’nin elinden geleni yaptığını” belirten Fidan, şöyle devam etti: “Amerikalı dostlarımızla temas halindeyiz. Bizim bu konudaki hassasiyetimizi biliyorlar. Türkiye’ye bu gruplardan gelecek tehditlere cevap vereceğimizi biliyorlar. ABD’deki yeni idareyle de bu konuyla ilgili temaslarımız olacaktır”

Suriye’deki yeni yönetimin kapsayıcı olması gerektiğini belirterek silahlı gruplara birleşme çağrısı yapan Fidan, şunları söyledi: “Suriye devlet kurumları korunmalı ve muhalif güçler hemen birleşmeli. Bütün bu anlayışla Suriye’de barışın sağlanması için elimizden geleni yapacağız. Komşu ülkelerle birlikte Suriye’nin yeniden inşa edilmesi için elimizdeki her türlü kapasiteyi kullanarak yeni idareyle çalışmaya devam edeceğiz.”

Fidan, açıklamasının devamında, “Sayın Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) son birkaç aydır Esed’e ulaşmaya çalıştı ancak bu çabalar sonuçsuz kaldı. Biz Suriye’deki sorunları yakından biliyoruz. Rejim yavaş yavaş çöküyordu, biz de bunu görüyorduk. Onlarla herhangi bir temasımız olmadı” dedi ve ekledi:

“Suriye’nin istikrarı için çok uzun zamandır çaba gösteriyoruz. Bunlar zorlu ve yoğun çalışılması gereken zamanlar. Bölgesel ülkelerin yeni Suriye’yi zorluk çıkarmayan bir yapı olarak görmesi gerekiyor.”

“Rusya ve İran Esad’ı artık koruyamadı”

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesini “iyi haber” olarak yorumladı. Berlin’de bugün yaptığı açıklamada Esad’ın “kendi halkına acımasızca zulmettiğini, sayısız cana kıydığını ve birçoğu Almanya’ya gelen çok sayıda insanın Suriye’den kaçmasına neden olduğunu” belirten Scholz, bu nedenle Esad’ın hakimiyetinin sona ermesinin olumlu karşıladığını vurguladı.

“Şimdi önemli olan Suriye’de kanun ve düzenin hızla yeniden tesis edilmesidir” diyen Scholz, ülkedeki tüm dini toplulukların ve tüm azınlıkların korunması gerektiğine dikkat çekti.

Scholz, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı uyarınca Suriye’deki çatışmaya siyasi bir çözüm bulunmasının mümkün olduğuna inandığının altını çizdi. BM’de 2015 yılında kabul edilen karar, BM gözetiminde bir anayasa hazırlanmasını ve özgür seçimler yapılmasını öngörüyor.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Suriye liderinin düşmesinin ardından “Suriye’de tam olarak ne olacağını söylemenin imkansız” olduğunu dile getirdi. Baerbock sözlerini, “Ancak bir şey açık: Suriye’deki milyonlarca insan için Esad’ın sonu, Esad rejimi tarafından işlenen sonsuz zulümden sonra ilk büyük rahatlama anlamına geliyor” diye sürdürdü.

Suriye’deki iç savaşta yüz binlerce Suriyelinin öldürüldüğüne ve milyonlarcasının da kaçtığına dikkat çeken Baerbock, “Esad kendi halkını öldürdü, işkence etti ve onlara karşı zehirli gaz kullandı. Sonunda bundan sorumlu tutulmalı” ifadelerini kullandı.

Suriye’deki etnik ve dini azınlıkların korunması gerektiğini söyleyen Baerbock, ülkenin diğer radikallerin eline geçmemesi konusunda da uyarıda bulundu. Baerbock, Almanya’nın ABD, İngiltere ve Fransa’nın yanı sıra Suriye’nin komşuları Türkiye ve Ürdün’le yoğun bir koordinasyon içinde olduğunu da vurguladı.

ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump da Truth Social adlı platformdan yaptığı açıklamada “Esad gitti. Ülkesinden kaçtı. Onun koruyucusu Vladimir Putin liderliğindeki Rusya ve İran artık artık onu koruyamıyor” dedi. Trump, Rusya’nın Ukrayna ve kötüleşen ekonomisi, İran’ın İsrail’le savaş nedeniyle zayıflamış durumda olduklarını öne sürdü.

ABD’nin bir başka tepkisi de, Savunma Bakanlığı’nın Ortadoğu Sorumlusu Daniel Shapiro’dan geldi. Bahreyn’in başkenti Manama’da düzenlenen bir konferansta konuşan Shapiro, Suriye’de bulunmaya devam edeceklerini belirterek Suriye’deki tüm gruplara sivileri ve özellikle de azınlıkları koruma ve uluslararası normlara saygı gösterme çağrısı yaptı. Suriye’nin kuzeydoğu sınırında yaklaşık 900 ABD askeri bulunuyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Beşar Esad rejiminin sona ermesini “Barbar devlet sonunda yıkıldı” şeklinde yorumladı. Fransa’nın Ortadoğu’daki herkesin güvenliği için çalışmaya devam edeceğini belirten Macron, “Suriye halkına cesaretleri ve sabırları için saygı duyuyorum, sabırlı olmalarını diliyorum. Bu belirsizlik anında, onlara barış, özgürlük ve birlik diliyorum” dedi.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani de “Suriye’de yaşanan gelişmeleri endişeyle takip ediyorum. Suriye’deki temsilcilerimizle sürekli temas halindeyim” açıklamasını yaptı.

Katar Devlet Bakanı Muhammed el Hulafi de Suriye’deki süreci ilk günden beri desteklediklerini ve Suriyelilerin Suriye rejimine karşı savaştığını ifade etti. Hulafi, “Bu yolu tamamen destekliyoruz ve Suriye halkının toprak bütünlüğüne bağlıyız” dedi.

Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen açıklamada ise Çinli yetkililerin Suriye’deki gelişmeleri yakından izlediği ve ülkenin kısa sürede istikrara kavuşmasını umduğunu dile getirdi. Bakanlık, “Suriye’deki ilgili tarafları, oradaki Çinli kuruluşların ve personelin güvenliğini sağlamak için sert önlemler almaya çağırıyoruz,” açıklamasında bulundu.

South China Morning Post’a göre, Çin Büyükelçiliği de vatandaşlarının Suriye’den ayrılmalarına yardımcı oluyor. “Şu anda Suriye’deki Çin Büyükelçiliği güçlü bir şekilde varlığını sürdürüyor ve ihtiyaç sahibi Çin vatandaşlarına tam yardım sağlamaya devam edeceğiz.”

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye temsilcisi Geir Pedersen, “Önemli olan, bu durumdan siyasi bir çıkış yolu bulabilmemizdir,” ifadelerini kullandı:

“Bu politik yolun daha önce olduğundan çok farklı olması gerekiyor, herkesi kapsayan bir süreç olması gerekiyor ve gerçekten birlik, istikrar, Suriye’nin egemenliğini ve topraklarını yeniden tesis edebilmesi ihtiyacına odaklandığımız bir süreç lazım. İyileştirilmesi gereken çok yara var.”

İsrail Diaspora İşleri Bakanı Amichai Chikli, muhaliflerin Suriye’deki ilerleyişinin ülkesi için “kutlama sebebi olmaktan uzak” olduğunu belirterek, işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki Hermon Dağı’nda İsrail’in kontrolünün yenilenmesi ve Suriye ile 1974’teki ateşkes hattı temelinde yeni bir savunma hattının kurulması çağrısında bulundu.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı’nın diplomatik danışmanı Enver Gargaş, devlet dışı aktörlerin siyasi boşluklardan yararlanma fırsatı elde etmemesi gerektiğini söyledi. Gargaş, Bahreyn’in başkenti Bahreyn’de düzenlenen Manama Diyalog güvenlik forumunda yaptığı konuşmada, “Suriye’de yaşananlar aynı zamanda siyasi başarısızlığın ve çatışma ile kaosun yıkıcı doğasının açık bir göstergesidir,” dedi.

Filipinler Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen açıklamada ise, “Filipinler, daha fazla sivil kaybı ve ölümünü önlemek için ilgili tüm tarafları itidal göstermeye ve daha fazla şiddetten kaçınmaya çağırıyor” dendi: “Suriye’deki Filipinlilerimizin durumuyla ilgili endişelerimizi dile getiriyoruz ve gerekli önlemleri almalarını ve Şam’daki Filipinler Büyükelçiliği ile iletişim halinde kalmalarını tavsiye ediyoruz.”

Paylaşın

Bakan Fidan’dan AB’ye Üyelik Açıklaması: Perspektifimizde Bir Değişiklik Yok

AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Oliver Varhelyi ile görüşen Bakan Fidan, “Avrupa ve tüm dünyanın çeşitli sınamalarla karşı karşıya olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Böyle bir dönemde Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerinin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi her zamankinden daha da önemli hale gelmiştir” dedi ve ekledi:

“Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerinin bazı üye ülkelerin dar siyasi çıkarlarına rehin edilmemesi gerektiği açıktır. Avrupa Birliği, Türkiyesiz gerçek manada bir küresel aktör olamaz. Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin önünün açılması, ilişkilerimizin üyelik perspektifi temelinde yeniden canlandırılması elzemdir.”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bugün Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Oliver Varhelyi ile Ankara’da görüştü. Görüşmeden sonra ortak basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Avrupa ve tüm dünyanın çeşitli sınamalarla karşı karşıya olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Böyle bir dönemde Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerinin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi her zamankinden daha da önemli hale gelmiştir. Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerinin bazı üye ülkelerin dar siyasi çıkarlarına rehin edilmemesi gerektiği açıktır. Avrupa Birliği, Türkiyesiz gerçek manada bir küresel aktör olamaz. Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin önünün açılması, ilişkilerimizin üyelik perspektifi temelinde yeniden canlandırılması elzemdir.” dedi.

Bakan Fidan, vize serbestisi konusunda da “Vize serbestisi sürecinde ilerleme kaydedilmesi de Avrupa Birliği’nden beklentilerimiz arasındadır. Vize serbestisi insandan insana diyaloğu artıracak, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği önündeki sorunların ve ön yargıların kaldırılmasına şüphesiz katkı sağlayacaktır. Sayın Varhelyi’ye son dönemde vatandaşlarımızı vize başvurularında yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi beklentimizi de vurguladım” diye konuştu.

Bakan Fidan’ın ardından konuşan Varhelyi ise şunları kaydetti: “Eminim ki seçimlerden sonra güzel bir fırsat ortaya çıktı. Ben de dostluğumuzun, ittifakınızın ve Türkiye’yle sahip olduğumuz ortaklığın yeniden canlandırılması için buradayım. Ankara’da yeni hükümetin kurulmuş olmasıyla da birlikte AB-Türkiye ilişkilerini ilerletebileceğimizi düşünüyorum. Çünkü çok güçlü siyasi ve ekonomik taahhütlerimiz var. İnsanlar arasında olsun, ekonomik seviyede olsun, siyaset düzeyinde olsun, Türkiye ile olan ilişkilerimiz her zaman için bizim için de kilit öneme sahip olmuştur.”

Avrupa Konseyi liderlerinin talepleri doğrultusunda AB-Türkiye ilişkilerinde nasıl ilerlenebileceği ve olumlu bir gündemin nasıl oluşturulabileceğine dair bir rapor hazırlayacaklarını ifade eden AB temsilcisi, “Biz de şu anda burada bunun üzerine nasıl çalışabiliriz, bunun yollarını arıyoruz. O nedenle benim bugünkü ziyaretimde de altını çizeceğim şey; bu iş birliğinin tasarımını yapmak ve bu ortaklığın inandığım kadarıyla çok önemli bir potansiyele sahip olduğunu hepimiz görüyoruz. Ancak bazı hali hazırda gerçekleştirdiğimiz başarılar da var. Yeni ortaklık anlaşması dijital Avrupa programında, ortak pazar programında tamamlandı, imzalandı. Bu olumlu bir gelişmedir” dedi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği süreci

Varhelyi AB’nin genişleme planı ve Türkiye’nin üyelik süreci ile ilgili bir soruya şu yanıtı verdi: “2030 yılı itibarıyla yeni üyeler olacaktır, olması için her iki tarafın da çalıştığını söyleyebilirim. Türkiye’nin aday ülke olarak konumuna bakacak olursak şu anda bulunduğunuz konum son derece nettir ve Avrupa Konseyi tarafından 2018 yılında bu karara varılmıştır ve müzakereler şu anda donmuş durumdadır. Burada yeniden başlaması için Avrupa Konseyi tarafından bazı kriterler öne sürülmüştür ve bu kriterler demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle ilgilidir. Bu alanlarda ileriye yönelik inandırıcı bir yol haritasının hazırlanması tabii ki yeni tartışmaları tetikleyebilir.”

Fidan ise bu soruya, “Bizim de politikamız özellikle bildiğiniz gibi Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik perspektifinde herhangi bir değişiklik yok. Bu çok güçlü bir politik irade. Özellikle tekrar seçmeninden güçlü bir destek alan cumhurbaşkanımızın bunu milletimiz adına yeniden en üst politik iradeyle vurgulaması önemliydi. Devlet organları da buna yönelik çalışmalarını hızlandırdı.

Bir süredir çeşitli nedenlerden dolayı Avrupa Birliği’yle Türkiye arasındaki bazı konulardaki temaslarda bir gerileme olmuştu. Yeni dönemde bunu telafi edecek çalışmaların neler olabileceği konusunda adımlarımızı attık. Bugün sayın komiserin Ankara’yı ziyareti de aslında buna güzel bir örnek teşkil etmekte. Özellikle vizeyle ilgili vatandaşlarımızın çeşitli sıkıntıları var. Özellikle iş adamlarımız ve öğrencilerimiz için vize kolaylığı konusunda mütabakat içindeyiz. Arkadaşarımız o konuda çalışmaya başlayacaklar” sözleriyle yanıt verdi.

Deprem yardımlarına ilişkin açıklamalarda da bulunan Varhelyi, Avrupa Birliği tarafından 1 milyar euroluk bir taahhütte bulunulduğunu anımsatarak, “Önümüz kış ve hızlı bir şekilde hareket etmek istiyoruz. O nedenle hali hazırda 150 milyon Euro’luk bir insani yardımda bulunduk. Ayrıca 470 milyon Euro’luk bir başka paket hazırlandı. Bu da yine deprem yardımı ve yeniden yapılandırma için kullanılacak. Ayrıca rehabilitasyon ve yeniden yapım çalışmalarına Avrupa Dayanışma Fonu aracılığıyla da katkıda bulunmak istiyoruz. Bu da yine Türkiye tarafından talepte bulunulmuştu” dedi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Bakan Fidan’dan Ankara – Atina Arasında ‘Yeni Dönem’ Vurgusu

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yunanistan ile ilişkilerde “yeni ve olumlu bir döneme” girildiğini belirterek, “Komşumuz Yunanistan ile ön koşulsuz olarak diyaloğu sürdürmeye ve ilişkilerimizi her alanda ortak menfaatler temelinde geliştirmeye hazırız. Sorunlarımızı karşılıklı hak ve çıkarlara saygılı ve uluslararası hukuk temelinde çözebiliriz” dedi.

Bakan Fidan, “Geçtiğimiz temmuz ayında düzenlenen NATO zirvesi esnasında Sayın Cumhurbaşkanımız ile Yunanistan Başbakanı bir araya gelmişlerdi. O dönemde iki lider tekrar olumlu bir hava içerisinde iki ülke arasındaki ilişkilerin ele alınmasını, sorunların yeni bir perspektifle çözülmesi konusunda fikir birliğine varmışlardı. Dışişleri bakanlarına da bu konuda görev vermişlerdi” diye konuştu.

Ankara’ya bir çalışma ziyareti düzenleyen Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya geldi.

Bakanlar görüşmenin ardından yaptıkları açıklamalarda olumlu mesajlar verdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis ile görüşmesinin ardından, “Komşumuz Yunanistan ile ön koşulsuz olarak diyaloğu sürdürmeye ve ilişkilerimizi her alanda ortak menfaatler temelinde geliştirmeye hazırız. Sorunlarımızı karşılıklı hak ve çıkarlara saygılı ve uluslararası hukuk temelinde çözebiliriz” dedi.

Yunanistan ile ilişkilerde “yeni ve olumlu bir döneme” girildiğini belirten Fidan, “Geçtiğimiz temmuz ayında düzenlenen NATO zirvesi esnasında Sayın Cumhurbaşkanımız ile Yunanistan Başbakanı bir araya gelmişlerdi. O dönemde iki lider tekrar olumlu bir hava içerisinde iki ülke arasındaki ilişkilerin ele alınmasını, sorunların yeni bir perspektifle çözülmesi konusunda fikir birliğine varmışlardı. Dışişleri bakanlarına da bu konuda görev vermişlerdi” diye konuştu.

Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs

Sorunların iki komşu ve müttefik arasında yapıcı diyalog yoluyla çözüleceğine dair inancını yinelediğini ifade eden Fidan, görüşmede Ege ve Doğu Akdeniz’deki sorunların kapsamlı şekilde değerlendirildiğini belirtti. Fidan, “Ege’de görüş ayrılıklarımız var. Bunları geçmişte istişari görüşmelerde de ele alıyorduk. Sürecin önümüzdeki dönemde yeniden başlaması üzerinde durduk. Sorunların çözümüne yeni yaklaşımlar getirmek konusunda hemfikir olduk. Doğu Akdeniz bağlamında Türkiye olarak her zaman hakça paylaşım ilkesini savunduk. Kıbrıs meselesi konusunda da mevkidaşım ile görüş alışverişinde bulunduk. Kıbrıs meselesinin çözümüne ilişkin görüşlerimiz belli. İki garantör ülke olarak bu konuyu görüşmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Görüşmede yasa dışı göç  konusunun da ele alındığını ifade eden Fidan, “Yasa dışı göç konusu rekabet değil, iş birliği alanı olmalı” dedi.

“Türkiye’nin AB yönelimini destekliyoruz”

Yunan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis  ise görüşmede Kıbrıs, Türkiye’nin AB yönelimi, göçmen konusu gibi konuların gündeme geldiğini belirtti.

Yunan Bakan şöyle konuştu: “Kıbrıs konusu ile ilgili olarak bizim tezlerimiz, görüşlerimiz biliniyor. Burada asıl kritik olan adım görüşmelerin bir an önce başlaması. Türkiye’nin AB yönelimi ile ilgili olarak da şunu söyleyebilirim ki, Yunanistan uzun yıllardır Türkiye’nin AB yönelimini desteklemekte; tabii bunu yaparken de Türkiye’nin AB kriterlerini yerine getirmesi koşuluyla bu desteği sağlamakta… Üyelikle ilgili müzakerelerin elimizden gelen katkıyı sağlamaya hazır olduğumuz belirtmek istiyorum.”

Türkiye ve Yunanistan cumhurbaşkanlarının iki hafta sonra New York’taki BM Genel Kurulu marjında bir araya gelmesi bekleniyor. Görüşmelere ekim ayında Yunanistan’da bakan yardımcıları düzeyinde siyasi istişarelere ve ortak eylem planı toplantıları ile devam edilmesi planlanıyor.

Paylaşın

Erdoğan – Putin Görüşmesi Öncesi Kritik Temas

Dışişleri bakanı sıfatıyla ilk kez Moskova’ya Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında önümüzdeki günlerde Soçi kentinde yapılacak görüşme öncesi Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la ön hazırlık kapsamında biraraya geldi.

Hakan Fidan ve Sergey Lavrov Moskova’da yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin  arasındaki dostluk ve güven duygusunun iki ülke arasındaki ilişkilerin istikametini belirlemede kritik rol oynadığını vurguladı.

Bakan Fidan, “Bugün de gerek ikili gerek bölgesel konularda hayli yoğun istişarelerde bulunduk. Karadeniz Girişimi’nin canlandırılması gündemimizin üst sıralarında yer aldı. Girişimin hem küresel gıda güvenliği hem de Karadeniz bölgesinin istikrarı açısından kritik rolünü vurguladık” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın kendi tahıl ve gübresinin kesintisiz ihracatına ilişkin talepleri olduğunu belirten Fidan, bunların karşılanmasının öneminin teyit edildiğini ifade etti. “Ülkemizin yoğun çaba ve katkılarıyla BM yeni bir öneri paketi hazırladı. Bunun, girişimin canlandırılması için uygun bir zemin teşkil ettiğini düşünmekteyiz” diyen Fidan, savaşın gidişatının da gündemlerinde önemli bir yer tuttuğunu dile getirdi.

Tahıl Anlaşması’nın hem dünya gıda güvenliği hem de Karadeniz’in istikrarı ve barışı için son derece önemli olduğunu vurgulayan Fidan, “Türkiye, Tahıl Anlaşması’nı yeniden hayata geçirmek için yoğun çaba harcıyor. Konuya yönelik ciddi adımlar atılması için, ne türden fırsatlar oluşabilir buna dikkatlice bakmaktayız. Birleşmiş Milletler’in anlaşma için yoğun bir faaliyeti var. Guterres ve ekibiyle bizim arkadaşlarımız temas halinde. Rusya’nın taleplerini daha iyi anlamaya ve karşılamaya çalışan bir süreç var” dedi.

“Çalışmalarımız devam edecek”

Anlaşmanın yeniden hayata geçirilmesi sürecinin karmaşık bir süreç olduğunun altını çizen Bakan Fidan, “Çok fazla detay var. Sayın Bakan ve ekibiyle bunları tartıştık. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ve Sayın Putin bir araya geldiğinde bu konuyu daha detaylı tartışacaktır. Çalışmalarımız devam edecek, bu anlaşma hem dünya gıda güvenliği için hem de Karadeniz’in istikrarı için son derece önemli” diye konuştu.

Putin ve Erdoğan’ın Soçi’de görüşeceğini hatırlatan Fidan, bugünkü görüşmenin aynı zamanda liderlerin yapacağı görüşmeye bir hazırlık niteliği taşıdığını söyledi.

İki ülke arasındaki dış ticaret hacminin son bir yılda yüzde 90 artarak 62,4 milyar dolara geldiğini vurgulayan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye’nin kolaylaştırıcı bir rol üstlenmek istediği Karadeniz Tahıl Koridoru konusunda yeşil ışık yakmadı.

“Güvence olmazsa ilerleme olamaz”

Sergey Lavrov, “18 Temmuz’da Karadeniz Girişimi kapsamında çalışmalar durduruldu. Yeniden başlaması için Batı’nın adımlar atması gerekiyor. Putin defalarca net bir şekilde ifade etti. Bütün sorunların çözümlenmesine yönelik tedbirler alınacak. Yerine getirilmemiş yükümlülüklerin yerine getirilmesini istiyoruz. BM’nin çabalarını takdir ediyoruz, bu çabaları destekliyoruz. Sayın Guterres ile Johannesburg’da görüştük ve dürüstçe ifade ettik. ‘Bu mesajlarda tek bir güvence yok. Sadece vaatler var. Rus tahıl ve gübresinin yurtdışına çıkarılmasına Batı engel oluyor. Batı’dan istirhamda bulunabilirler. Güvence gelirse yarın bunları uygulayabiliriz. Güvence olmazsa ilerleme olamaz” diye konuştu.

Lavrov, 1 milyon ton tahılın uygun fiyata Türkiye’deki fabrikalarda işlenerek ihtiyaç sahibi ülkelere gönderilmesine sıcak baktıklarını, Katar’ın da bu sürece mali olarak destek vermeye hazır olduğunu dile getirdi.

Paylaşın

Forbes Dergisinden Dikkat Çeken Hakan Fidan Analizi: Görünmez El

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta sonu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) mazbatasını aldıktan ve yemin ettikten sonra yeni Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ni açıkladı. Kabinede en dikkat çeken isimlerden biri Dişişleri Bakanlığına atan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan oldu.

ABD Merkezli Forbes dergisi, ‘Hakan Fidan: Türkiye’nin istihbarat şefi bir numaralı diplomat oldu’ başlığıyla dikkat çeken bir analiz yayımladı. Güney Yıldız imzalı analize göre, Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı’na atanması yalnızca bürokratik bir görev değişikliği değil, ABD’den Avrupa Birliği’ne, Rusya’dan Orta Doğu’nun siyasi labirentine her dış paydaşa açık bir çağrı.

Söz konusu analizde Hakan Fidan’ın yıllardır kendi istihbarat portföyünü kullanarak Türkiye’nin uluslararası ilişkilerine katılımını dikte ettiği yorumunu yapıldı.

Forbes, şimdi Dışişleri Bakanlığı koltuğunun küresel sahnede silinmez bir iz bırakmak için esaslı bir fırsat sunduğunu yazdı: “Fidan şimdi adını gazetelere yazdıracak, harekete geçirdiği olağanüstü süreçleri onaylayacak, istihbarat toplama ve politika belirleme arasındaki boşlukta köprü kuracak.”

“Görünmez el”

Hakan Fidan’ı halihazırda zaten Türkiye’nin en önemli dış politika aktörlerinden biri olarak tanımlayan Güney Yıldız, BBC muhabirliği yıllarından Birleşik Krallık parlamentsu Dış İlişkiler Komitesi’ndeki danışmanlık ve düşünce kuruluşlarındaki analistliğe kadar uzun süredir konuştuğu herkesin Türk dış politikasındaki MİT etkisinden söz ettiğini kaydetti.

Pakistan’dan Orta Doğu’ya, Avrupa’dan ABD’ye farklı ülkelerden isimlerle yaptığı sohbetlerde Türkiye’nin global faaliyetlerine yön veren MİT’in ‘görünmez bir el’ olarak tanımlandığını aktaran analist, şu ifadeleri kullandı;

”Geniş uluslararası bağlantıları sayesinde Fidan, küresel siyasetin karmaşık dünyasında Türkiye’nin stratejik navigasyonunun birincil tasarımcısı olarak öne çıktı. Bu sebeple, son ilerlemesi şaşırtıcı değil, onunla etkileşime girenler tarafından kabul edilen, yeteneklerinin bir doğrulaması.

Fidan’ın Dışişleri Bakanı olarak atanması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tırmanan Rusya-Ukrayna Savaşı ve Türkiye’nin Suriye ile yakınlaşması da dahil olmak üzere Orta Doğu’daki karmaşık uzlaşmaların ortasında Türkiye’nin dış politikasına liderlik edecek daha tecrübeli bir operasyon istediğini gösteriyor.”

Analizin devamında ise şunlar kaydedildi; “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hakan Fidan arasındaki birliktelik, Türkiye’de diplomatik, siyasi ve askeri alanları kapsayan etkileyici bir dış politika uzmanlığı portföyü sunuyor. Nihayetinde, Fidan’ın dışişleri bakanı olarak başarısı, Türkiye’nin çıkarları ile komşularının ve müttefiklerinin çıkarlarını dengeleme yeteneğine bağlı olacaktır.

Ayrıca ülkenin karmaşık iç siyasetini de yönetmesi gerekecek. Fidan yönetimindeki Türkiye’de istihbarat ve siyasi liderliğin kaynaşması, ülkenin gelişen dış politikasında dostlar ve düşmanlar için potansiyel olarak zorlu yeni bir sayfa açıyor.”

Paylaşın

“MİT Başkanı Hakan Fidan, Şam’da Suriyeli Mevkidaşı İle Görüştü” İddiası

MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Şam’daki Suriye İstihbarat Başkanı Ali Memlük ile son haftalarda birkaç görüşme yaptığı iddia edildi. Görüşmede her iki ülke istihbarat başkanları, Türkiye ve Suriye dışişleri bakanlarının nasıl bir araya gelebileceklerini ele aldığı ifade edildi.

Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters, aralarında Türk yetkililerin de olduğu dört kaynağa dayandırdığı haberinde Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan’ın Şam’daki Suriye İstihbarat Başkanı Ali Memlük ile son haftalarda birkaç görüşme yaptığını yazdı.

Habere göre görüşmede her iki ülke istihbarat başkanları, Türkiye ve Suriye dışişleri bakanlarının nasıl bir araya gelebileceklerini ele aldı.

Türk yetkili, “Rusya, Suriye ve Türkiye’nin aralarındaki sorunları aşmasını ve hem Türkiye’nin hem de Suriye’nin kendi çıkarına olan bazı anlaşmalara varmasını istiyor” dedi.

Türk yetkiliye göre en büyük zorluklardan biri Türkiye’nin Şam’la yapılacak görüşmelere Suriyeli isyancıları da dahil etme isteği.

Türk güvenlik yetkilisi, Rusya’nın Ukrayna’ya odaklanmak için Suriye’deki askeri varlığının bir kısmını kademeli olarak geri çektiğini ve Suriye’de “siyasi çözümü hızlandırmak” için Türkiye’den Esad ile ilişkilerini normalleştirmesini istediğini söyledi.

Şam’a yakın bir kaynak ise Rusya’nın Suriye’yi görüşmelere katılmaya zorladığını, zira Moskova’nın Ukrayna’ya yeniden kuvvet kaydırmak zorunda kalması halinde Esad’ın ve kendisinin pozisyonunu sağlamlaştırmaya çalıştığını söyledi.

Paylaşın