KKM’den Çözülme TL Yerine Dövize Gidiyor

Tasarruf sahipleri Kur Korumalı Mevduattan (KKM) vazgeçmiyor, ya da çözülme olsa da bu TL yerine döviz hesaplarına gidiyor. Bunun en önemli nedeni olarak ekonomi yönetimine, 7,5 puanlık faiz artışı yapmasına rağmen, hala güven duyulmaması gösteriliyor.

Yeni ekonomi yönetiminin rasyonel politikalara dönüş olacağını söylediği ama henüz somut adımlar atılamadığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte olduğu gibi girilen yeni yoldan da geri dönme ihtimali, vatandaşın güven duymasını engelliyor.

Ekonomi yazarı Erdal Sağlam, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına yönelik alınan son kararları ve gelişmeleri DW Türkçe için değerlendirdi:

Ekonomi yönetimi, kur farkı nedeniyle büyüyen Merkez Bankası zararlarının da etkisiyle, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hacmini azaltmak için harekete geçti. Ancak uygulamanın başladığı 10 günden bu yana, bankalardan istenen KKM’den TL hesaplarına dönüşüm oranının sağlanamadığı gözleniyor.

Merkez Bankası geçen hafta başında, TL’den KKM’ye dönüşen mevduatların üç ay içerisinde yarısının TL hesaplarına çevrilmesi yönünde bir karar aldı. Bunun yanında dövizden KKM’ye dönüşen mevduatların yüzde 5’inin TL hesaplarına dönüşünü istedi. Bu hafta başında bu oranı yüzde 10’a çıkardı. TL’den KKM’ye dönüşen hesapların TL hesaplarına dönüşümünde yüksek oran saptanmasının nedeni, bu dönüşümde döviz verilme zorunluluğu bulunmayışı. Merkez Bankası sadece dövizden KKM’ye dönüşen hesaplar bozulurken gereken dövizi bankalara vermekle yükümlü. Bu nedenle zaten ekside olan döviz rezervlerini bu dönüşüm için de harcamak istemiyor.

Merkez Bankası bu kararın ardından geçtiğimiz Perşembe günü politika faiz oranını, piyasalardaki beklentisinin çok ötesinde, 7,5 puan artırdı. Bu artışla birlikte kurlar hızla aşağı gelirken, döviz rezervlerindeki erime ise devam etti. Merkez Bankası rezervleri geçtiğimiz hafta 5.3 milyar dolar eriyerek, swap hariç kamu dahil net rezervler eksi 67 milyar doların bile altına indi. Haziran seçimleri öncesi bu rakam eksi 70 milyar doların da altına inmişti.

Rezervlerdeki düşüşte, dövizli KKM’deki erimenin beklentilerin üzerinde gerçekleşip, TL yerine döviz hesaplarına gitmesi, bu nedenle Merkez Bankası’nın yaptığı döviz satışı etkili oldu. Öte yandan ise Merkez Bankası 25.3 TL’ye kadar inip yeniden yükselen dolar kurunu 26.5 TL’de tutma isteği önemli rol oynadı. Kuru bu düzeyde tutmak için Merkez Bankası’nın rezervden satışlarına hala devam ettiği görülüyor.

TL yerine döviz talebi artıyor

Peki, tasarrufçu neden KKM’den vazgeçmiyor, ya da çözülme olsa da bu TL yerine döviz hesaplarına gidiyor?

Bunun en önemli nedeni olarak ekonomi yönetimine, 7,5 puanlık faiz artışı yapmasına rağmen, hala güven duyulmaması gösteriliyor. Yeni ekonomi yönetiminin rasyonel politikalara dönüş olacağını söylediği ama henüz somut adımlar atılamadığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte olduğu gibi girilen yeni yoldan da geri dönme ihtimali, vatandaşın güven duymasını engelliyor.

İşte bu noktada tasarrufçunun TL’ye dönmesi için TL faizlerinin yüksek olması, en azından enflasyonun altında ezilmeyecek bir faiz oranına ihtiyaç olduğu da kesin. Aynı zamanda enflasyon beklentilerinin de hala yüksek seyretmesi, yüksek faiz oranı ihtiyacını artırıyor. Merkez Bankası TL mevduat faizlerinin artmasını istiyor ama bankalar kaynak maliyetlerini çok artıracağı için faizleri fazla yukarı çıkarmak istemiyorlar.

Bu düzenleme nedeniyle TL mevduatlarda üç farklı faiz oluştu. KKM’den TL’ye dönecek hesaplar için bankalar genellikle yüzde 37-38 faiz öneriyor, bazı özel bankaların ise yüzde 45’e kadar çıktığı görülüyor. Buna karşılık KKM’de kalanlara mevzuat gereği, politika faizi kadar yani yüzde 25’lik faiz uygulanıyor. Bu arada evvelden beri devam eden mevcut TL hesaplara verilen faiz oranlarının da yüzde 25 civarından, yüzde 28-29’lara çıktığı izleniyor.

Ancak bu faiz oranları mevduat sahiplerine cazip gelmiyor. Yüzde 25 faize razı olup, yine de kur farkını alma imkanlarını tercih ediyor, KKM hesaplarını TL’ye çevirmek istemiyorlar. Buna karşılık döviz dönüşümlü KKM hesaplarında bankaların beklediğinden daha fazla çözülme oluyor ama bunlar da yeniden döviz hesaplarına dönme eğilimindeler, TL hesaplara gitmiyorlar.

Merkez Bankası’nın dolar kurunu bir süre 26.5 TL’de tutup enflasyon çıpalaması yaparken, öte yandan tasarrufçuda “döviz artmayacak” algısı oluşturup, KKM’den TL hesaplara dönüşümü cazip kılmak istediği belirtiliyor. Tasarruf sahiplerinin ise hala kurların yükseleceği beklentisiyle, TL yerine döviz hesaplarına kayma eğilimi çok yüksek. TL tutan tasarruf sahipleri son üç yıldır o kadar mağdur edildi ki; TL tasarrufa dönüş çok zor olacak.

Önümüzdeki hafta bankaların yükümlüklerini yerine getirip TL hesaplara dönüşümü sağlamak için, TL mevduat faizlerinin önemli ölçüde artırmak zorunda kalacakları beklentisi yüksek. Buna rağmen vatandaşı tatmin edecek, enflasyonun altında kalmayacak bir faiz oranına ulaşılabilecek mi, bilinmiyor. Bilinen ise ülke ekonomisinin başına büyük bela olan KKM’den kurtuluşun çok zor olacağı ve uzun süre alacağının şimdiden belli olması.”

Paylaşın

Bankalardan Şirketlere 5 Bin Dolar Limiti

İstanbul Tüccarlar Kulübü Başkanı İlker Önel, seçim öncesi bankaların son iki işlem gününde hiç döviz vermediğini hatırlatarak, şu anda kurumsala bin ile 5 bin dolar arası limit verdiklerini kaydetti.

Bunun farkında olan döviz bürolarının da doları yüksekten sattığına işaret eden Önel, “Şu an ithalat evrakını almakta zorlanıyoruz. Alırken de mecburen yüksek maliyetli kurdan alıyoruz. Bu da otomatikman bizim nihai ürün fiyatlarımıza yansıyor” dedi.

Bankaların, şirketlere günlük bin ila 5 bin dolar arası limit verirken, saat 11.00’a kadar gelen döviz taleplerinin bankalarca değerlendirildiği, sonraki saatlerde ise döviz satışı yapılmadığı belirtiliyor.

Ekonomim’e konuşan TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, fiziki döviz talebinin karşılanmasında sıkıntı yaşadıklarını belirterek, “Dövizi sabah saatlerinde aldınız, aldınız. Yoksa mümkün değil” dedi.

Fayat , “Alsak da yine zarardayız. İhracatçılar olarak TL reeskont kullandığımızda bize verilen yüzde 2 primi dahi yüzde 3-4 fark vererek alıyoruz. Yani kendi dövizimizi ucuza satıp pahalıya alıyoruz” ifadesini kullandı.

İstanbul Tüccarlar Kulübü Başkanı İlker Önel, seçim öncesi bankaların son iki işlem gününde hiç döviz vermediğini hatırlatırken, şu anda kurumsala bin-5 bin dolar arası limit verdiklerini kaydetti.

Bunun farkında olan döviz bürolarının da doları yüksekten sattığına işaret eden Önel, “Şu an ithalat evrakını almakta zorlanıyoruz. Alırken de mecburen yüksek maliyetli kurdan alıyoruz. Bu da otomatikman bizim nihai ürün fiyatlarımıza yansıyor” diye konuştu.

Paylaşın

Döviz Piyasalarında 30 Yıl Önceki Senaryo Yaşanıyor

Serbest piyasada satış fiyatı 19,40’tan işlem gören dolar/TL aynı saatlerde kamu bankalarında 20 TL’den bazı özel bankalarda ise 20,44 seviyesinden işlem görüyor. Bankalarda artan marjların ardından daha fazla şirket ve bireysel yatırımcı Kapalıçarşı’daki döviz bürolarına yöneldi.

Kapalıçarşı’da da dolar/TL’nin 20,07 seviyesinden alıcı bulduğu görülüyor. Ekonomistler kurda 3 farklı fiyatın oluşmasının 30 yıl öncede yaşandığını ve vatandaşın dövize olan talebi bitmeden bu ayrışmanın olmaya devam edeceğini belirtiyor.

Bankaların döviz alış ve satış kotasyonları arasında fark 1 lirayı geçti. Bankacılık kaynakları gelişmeyi bankaların müşterileri için piyasadan döviz alımını saat 13.00’e kadar sınırlandırılması tavsiyesine dayandırırken döviz almak isteyen vatandaşın karşısına da hem farklı kur hem de alış ve satış kotasyonları arasında önemli bir fark oluşmaya başladı.

Bankacılara göre Merkez Bankası’nın bankalar üzerinden döviz talebini düşürmek için verdiği piyasadan döviz alımını saat 13:00’e kadar sınırlandırılması talimatının ardından bankalar arasında dövizde alış satış makasının daha çok açıldığı da anlatıldı.

Dünya gazetesinin haberine göre; serbest piyasada satış fiyatı 19,40’tan işlem gören dolar/TL aynı saatlerde kamu bankalarında 20 TL’den bazı özel bankalarda ise 20,44 seviyesinden işlem görüyor. Bankalarda artan marjların ardından daha fazla şirket ve bireysel yatırımcı Kapalıçarşı’daki döviz bürolarına yöneldi.

Kapalıçarşı’da da dolar/TL’nin 20,07 seviyesinden alıcı bulduğu görülüyor. Kapalıçarşı’da fiyatlarla ilgili konuştuğumuz ekonomistler kurda 3 farklı fiyatın oluşmasının 30 yıl öncede yaşandığını ve vatandaşın dövize olan talebi bitmeden bu ayrışmanın olmaya devam edeceğini belirtiyor.

“30 yıl önceki senaryo yaşanıyor”

Türkiye’nin ciddi bir cari açığı olduğunu söyleyen Tacirler Yatırım Yönetim Kurulu Danışmanı Mehmet Aşçıoğlu, bunun da döviz talebini artırdığını belirtti.

Kapalıçarşı ve bankalar arasında dövizin farklı fiyatlardan satılmasını da değerlendiren Aşçıoğlu, “Bundan 30 yıl önce gördüğümüz şeyleri görüyoruz. 1994 yılında da benzer şeyleri yaşamıştık. Seçimler yaklaştıkça döviz talebinde artış görüyoruz. Döviz talebi bitmeden bu durumun son bulacağını sanmıyorum” dedi.

Paylaşın

Piyasalar Gergin: Bankalar Ödüllü Döviz Kampanyası Başlattı

Faiz, döviz ve altın yeni rekorları görülürken, bankacılık sektörü kaynakları bazı bankaların şubelere gönderdikleri yazı ile ödüllü efektif döviz kampanyası başlattıklarını dile getirdi.

Bunun sebebini Merkez Bankası’na yakın kaynaklar TL dönüşüm oranı hedefini yakalamak olabileceğini belirtirken mart sonunda getirilen düzenlemeyle bankacılık sektörünün 28 Nisan’a kadar yüzde 5 dönüşüm oranı hedefini yakalaması gerekiyor.

Türkiye’de döviz kurlarında son günlerde hızlanan yukarı yönlü hareketler yaşanıyor. Dolar/TL 19.38, Euro/TL 21.42 seviyelerini gördü.

Dövize olan hem bireysel hem de kurumsal talep artarken bankacılık sektörü bir yandan bu taleplere yetişmeye bir yandan da 28 Nisan’a kadar yüzde 5 yabancı para mevduatından TL’ye dönüşüm oranı hedefini yakalama derdinde.

Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın yazısına göre bazı bankalarda efektif döviz alım kampanyaları başladı.

Çalışanlarını motive ederek yastık altı ve kasalardaki dövizi kazanmaya çalışan bankacılık sektörü daha önce Merkez Bankası’nın yasakladığı ancak sonrasında gevşettiği kur korumalı mevduat (KKM) faizi artı prim uygulamasına da geri döndü.

Kaynakların verdiği bilgiye göre bu sayede kazanılan dövizden dönüşlü KKM hesaplarında yıllık faiz oranı dolar cinsinden yüzde 30-35’lere çıkıyor.

Bankacılık sektörü kaynakları bazı bankaların şubelere gönderdikleri yazı ile ödüllü efektif döviz kampanyası başlattıklarını dile getirdi.

Bunun sebebini Merkez Bankası’na yakın kaynaklar TL dönüşüm oranı hedefini yakalamak olabileceğini belirtirken mart sonunda getirilen düzenlemeyle bankacılık sektörünün 28 Nisan’a kadar yüzde 5 dönüşüm oranı hedefini yakalaması gerekiyor.

Tüketici kredileri 1.3 trilyon liraya çıktı

Bu arada Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) haftalık bültene göre, sektörün kredi hacmi 7 Nisan itibarıyla 101 milyar 992 milyon lira artarak 8 trilyon 618 milyar 443 milyon liraya çıktı. Bankacılık sektöründeki toplam mevduat (bankalararası dahil), geçen hafta 153 milyar 724 milyon lira arttı.

Söz konusu haftada yüzde 1,54 artan bankacılık sektörü toplam mevduatı, 10 trilyon 112 milyar 487 milyon lira oldu. Verilere göre, tüketici kredileri tutarı, 7 Nisan itibarıyla 7 milyar 867 milyon lira artışla 1 trilyon 280 milyar 80 milyon liraya yükseldi.

Paylaşın

“2025’e Kadar Tek Haneli Enflasyonu Unutun” Uyarıları

Seçimlere yönelik hep dolar/TL kuru ve faizin ön plana çıkarıldığını ancak enflasyonun görmezden gelindiğine dikkat çeken ekonomistler, 2025’e kadar tek haneli enflasyonun mümkün olmadığını söylüyorlar.

Dolar/TL’nin seçimi hangi taraf kazanırsa kazansın yükseleceğini öngördüklerini söyleyen ekonomistler, faizlerde ise mevcut iktidarın devam etmesi durumunda bir değişiklik beklemiyor ve şunları söyledi:

“Dolar/TL’de yaşanacak yükselişin enflasyonu da beraberinde getireceği gözden kaçırılmamalı. Enflasyona yönelik yaptığımız hiçbir senaryoda 2025 yılına kadar tek haneye düşmüyor. Türk Lirası’nda ciddi bir düzeltme beklentimiz var.

Uluslararası finans kuruluşlarının 14 Mayıs’taki seçimlere yönelik senaryoları gelmeye devam ediyor.

HSBC: Britanya merkezli banka HSBC, dolar/TL’de daha önce yılın 2. çeyreği için 19,5 tahminini 20 seviyesine çıkardı. Bankanın 3, çeyrek dolar/TL beklentisi 20’den 23’e yükseldi. Yılsonu beklentisiyse 21’den 24’e çıkarıldı. Bankaya göre, seçim sonucu ne olursa olsun TL değer kaybedecek.

Morgan Stanley: ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley, seçimleri kim kazanırsa kazansın dolar/TL için artış öngördü. Bankanın tahlinine göre mevcut iktidar devam ederse dolar/TL yılı 27’den kapatacak. Muhalefet kazanırsa dolar/TL’de 24’e varan bir yükseliş olacak.

Wells Fargo : ABD’li finans ve bankacılık şirketi Wells Fargo, muhalefetin seçimleri kazanması durumunda 2024’ün ortasına kadar dolar/TL’nin 14’e düşmesini bekliyor. Bankaya göre Erdoğan seçimi kazanırsa da dolar/TL aynı döneme kadar 20 seviyesinde olacak.

Chartered : Britanya merkezli banka Standard Chartered, seçimleri Erdoğan’ın kazanması durumunda dolar/TL’nin 36 seviyesine çıkabileceğini öngörmüştü. Seçimden sonra geleneksel ekonomi politikalarına dönülürse dolar için yılsonu 20 TL tahmini yapmıştı.

Citibank: Citi Bank, seçimden sonra oluşacak ekonomi ekibinin bileşimi, ekonomi yönetimi gibi konular ile ikinci tura gerek olup olmayacağı konularında büyük belirsizlik olduğunu vurguladı. Faiz için yüzde 40 tahmini Citi ekonomistleri, Türkiye’de politika faizini yaklaşık yüzde 40’a ya da daha yüksek bir seviyeye çıkaracak daha güçlü bir ayarlamanın daha ihtiyatlı bir hareket tarzı olabileceğini ifade etti.

Dünya gazetesinden Birol Bozkurt, bu durumu ekonomistlere sordu. Ekonomistler seçimlere yönelik hep dolar/TL kuru ve faizin ön plana çıkarıldığını ancak enflasyonun görmezden gelindiğine dikkat çekiyor.

Dolar/TL’nin seçimi hangi taraf kazanırsa kazansın yükseleceğini öngördüklerini söyleyen ekonomistler, faizlerde ise mevcut iktidarın devam etmesi durumunda bir değişiklik beklemiyor ve şunları söyledi:

“Dolar/TL’de yaşanacak yükselişin enflasyonu da beraberinde getireceği gözden kaçırılmamalı. Enflasyona yönelik yaptığımız hiçbir senaryoda 2025 yılına kadar tek haneye düşmüyor. Türk Lirası’nda ciddi bir düzeltme beklentimiz var.

Mevcut düzenin devamı halinde dolar/TL’de değer kaybının zamana yayılmasını bekleyebiliriz. Ana senaryomuz önce yavaş sonra daha hızlı değer kaybı bekleyebiliriz.

Muhalefetin kazanması durumunda ise kur ilk tepki olarak bir miktar düşse de nihayetinde TL’nin aşırı değerli kaldığı bir ortamda yeni iktidarın da doların artışına izin vermek durumunda kalacağını düşünüyorum.”

Paylaşın

Döviz Mevduatları Erimeye Devam Ediyor: 3 Yılın Dibinde

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre 23 Aralık haftası itibariyle döviz mevduatları 4,9 milyar dolar azalışla 194,4 milyar dolara geriledi. Böylelikle döviz mevduatları 3 yılın en düşük seviyesine indi.

Haber Merkezi / Pariteden arındırılmış veriye göre 23 Aralık haftasında döviz mevduatları 5 milyar dolar azaldı. Bu veri setinde gerçek kişilerin döviz mevduatlarının 2,3 milyar dolar, tüzellerin 2,7 milyar dolar düştü.

Merkez Bankası rezervleri 128,4 milyar dolar oldu! 

Ayrıca, 23 Aralık itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 2 milyar 657 milyon dolar azalışla 82 milyar 938 milyon dolara indi. Brüt döviz rezervleri, 16 Aralık’ta 85 milyar 595 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu.

Söz konusu dönemde altın rezervleri de 1 milyar 574 milyon dolar artarak 43 milyar 916 milyon dolardan 45 milyar 490 milyon dolara yükseldi.

Böylece Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 23 Aralık haftasında bir önceki haftaya kıyasla 1 milyar 82 milyon dolar azalışla 129 milyar 511 milyon dolardan 128 milyar 429 milyon dolara indi.

Bankaların kredi ve mevduat hacmi arttı 

Ek olarak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayımlanan haftalık bültene göre, sektörün kredi hacmi 23 Aralık itibarıyla 79 milyar 156 milyon lira arttı. Söz konusu dönemde toplam kredi hacmi 7 trilyon 415 milyar 545 milyon liradan 7 trilyon 494 milyar 701 milyon liraya çıktı.

Bankacılık sektöründeki toplam mevduat (bankalararası dahil), geçen hafta 54 milyar 640 milyon lira arttı. Söz konusu haftada yüzde 0,6 yükselen bankacılık sektörü toplam mevduatı, 8 trilyon 787 milyar 157 milyon lira oldu.

Verilere göre, tüketici kredileri tutarı, 23 Aralık itibarıyla 16 milyar 606 milyon lira artışla 1 trilyon 66 milyar 642 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 358 milyar 709 milyon lirası konut, 46 milyar 642 milyon lirası taşıt ve 661 milyar 291 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Söz konusu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 9 milyar 210 milyon lira artarak 968 milyar 54 milyon liraya çıktı. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 4 yükselerek 422 milyar 267 milyon lira oldu. Bireysel kredi kartı alacaklarının 208 milyar 343 milyon lirası taksitli, 213 milyar 924 milyon lirası taksitsiz oldu.

BDDK haftalık verilerine göre, bankacılık sektöründe takipteki alacaklar, 23 Aralık itibarıyla bir önceki haftaya göre 1 milyar 819 milyon lira azalarak 159 milyar 107 milyon liraya geriledi. Söz konusu takipteki alacakların 136 milyar 247 milyon lirasına özel karşılık ayrıldı.

Aynı dönemde bankacılık sisteminin yasal öz kaynaklar 61 milyar 268 milyon lira artarak 1 trilyon 651 milyar 245 milyon lira oldu.

Paylaşın

Faiz Düştü, Döviz Kurları Düşmedi; Türkiye’de Döviz Krizi Tehlikesi Var Mı?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 24 Kasım’da politika faizini 150 baz puan daha indirerek yüzde 9’a çekti. Böylece 2 yıl aradan sonra TCMB’nin politika faizi yeniden tek haneye inmiş oldu.

Geçen yıl Eylül-Aralık döneminde 500 baz puanlık faiz indirimi yapan Merkez Bankası, bu yıl ise Ağustos-Kasım döneminde yine 500 baz puanlık indirime imza attı ve “indirim döngüsünü sonlandırdığını” ilan etti.

Aradan geçen yaklaşık 14 aylık dönemde dolar kuru 8,30’dan 18,60’a çıkarken, resmi tüketici enflasyonu ise yüzde 19’dan yüzde 85’e kadar yükseldi. Üretici enflasyonu ise ekim ayında yüzde 157’yi görerek rekor kırdı. Ancak faizde tek haneye inilmesine rağmen dolar kurunda geriye dönüş sağlanamadı. Kur seviyesi 18.50-18.70 bandında kaldı.

Türkiye’de enflasyon açısından kritik bir parametre olan dolar kuru seviyesi, TCMB’nin döviz satışı, bazı ülkelerle yapılan swap işlemleri, ihracatçılara getirilen yükümlülükler ve Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile Ağustos ayından beri 18 Türk Lirası (TL) bandında stabil duruyor. Son bir ayda ise 18.60-18.70 seviyesine demir atmış durumda.

Hükümet dolar kurunu tutmaya çalışırken ihracatçılar ise dış ticarette avantaj kazanmak için dolar kurunun 20 TL üzerine çıkması gerektiği görüşünde. Seçimlerden sonra sert bir kur artışı bekleyişi hakim. Uzmanlara göre de kurun suni şekilde sabit tutulmaya devam edilmesi halinde Türkiye’de döviz krizi tehlikesi yaşanabilir.

Seçimler belirleyici olacak

Ekim ayı sonunda açıklanan Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan bilgilere göre dolar/TL’nin 2023’ü 21,51 lira seviyesinde tamamlaması hedefleniyor. Programa göre vatandaşın ve şirketlerin dövize yönelmesini engellemek için geliştirilen KKM 2023 yılında da devam edecek ve bu sistem için 25 milyar TL kaynak ayrılmış durumda. Ancak pek çok uluslararası kuruluş ve ekonomiste göre, dolar kuru 2023’te çok daha yüksek seviyeleri görebilir.

Örneğin uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’de dolar kurunun seviyesini 2023 yılı için 3 farklı senaryoya göre değerlendirirken Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi ancak AKP’nin Meclis çoğunluğunu kaybetmesi halinde, dolar kurunun 2023 yılında 23,2 TL, 2024 yılında 24,6 TL, 2025 yılında ise 24,5 TL seviyesini göreceği tahmininde bulundu.

Erdoğan’ın yeniden seçilmesi ve AKP’nin Meclis çoğunluğunu da kazanması halinde dolar kurunun 2023 yılında 28 TL, 2024 yılında 39,9 TL, 2025 yılında 39,7 TL’yi bulacağını öngören Fitch, muhalefetin hem cumhurbaşkanlığını hem parlamento çoğunluğunu kazanması halinde ise dolar kurunun 2023’te 24,2 lira, 2024’te 22,5 lira, 2025’te ise 18,2 TL seviyesinde olacağı öngörüsünde bulundu.

“Hâlâ hesapların yüzde 50’den fazlası dövizde”

DW Türkçe’den Aram Ekin Duran’a konuşan ekonomi yazarı Barış Soydan, hükümetin dövize karşı TL’yi özendirmek için attığı adımlar ile Aralık 2021’de 240 milyar dolar seviyesinde olan Türkiye’deki toplam döviz hesaplarının önceki hafta 200 milyar doların altını gördüğünü belirtiyor. Soydan buna karşın hâlâ vatandaşların banka mevduatlarının yüzde 50’den fazlasının döviz hesaplarından oluştuğunu dile getiriyor.

TCMB rezervlerinden satılan yaklaşık 100 milyar dolar sonrasında, ihracatçılara ve turizmcilere döviz gelirlerinin yüzde 40’ını TCMB’ye satma zorunluluğu getirildiğine işaret eden Barış Soydan, şöyle konuşuyor:

“Bu normal bir uygulama değil. Hatta ben buna finansal OHAL diyorum. Bu uygulamanın olağanüstü olduğunu nereden çıkarıyorum peki, çünkü başka ülkelerde yok. Bir tek savaş sonrası Rusya bu adımı attı. Yani ancak savaş koşullarında yapılan bir uygulama var bugün Türkiye’de.”

Bu olağanüstü uygulamalar sayesinde TCMB rezervlerinin eriyip bitmesinin önüne geçilebildiğini de sözlerine ekleyen Soydan, “Bununla birlikte Rusya, Katar ve Suudi Arabistan’dan gelen ve gelecek olan paralar ile birlikte rezervler yükselmeye bile başladı diyebiliriz” diyor.

“Önlemler uzarsa döviz krizi yaşanabilir”

Söz konusu para girişleri ile birlikte seçime kadar geçecek sürede dolar kurunun mevcut seviyelerde tutulabileceğini kaydeden Soydan’a göre, orta vadede ise bu önlemlerin devam etmesi Türkiye ekonomisinde çok ciddi sorunlar ortaya çıkarabilir.

Seçim sonrası dolar kurunda sert bir artış olma olasılığının yüksek olduğunu dile getiren Soydan, “Giderek artan cari açık varken bu sistem çok fazla sürdürülemez. Türkiye’nin ihracat artışı yüzde 1’e indi, ihracat artışı ise yüzde 30’lara çıktı. Böyle giderse Türkiye duvara çarpar. Bir döviz krizi yaşanır” şeklinde konuşuyor.

Soydan, yapılan son akademik araştırmalara göre dolar kurunda yaşanacak her yüzde 100 artışın enflasyona yüzde 50 gibi çok ciddi bir oranda etki edeceğinin ortaya konduğuna da işaret ediyor.

Faiz düştü, dolar düşmedi

TCMB 24 Kasım’da politika faizini 150 baz puan daha indirerek yüzde 9’a çekti. Böylece 2 yıl aradan sonra TCMB’nin politika faizi yeniden tek haneye inmiş oldu. Geçen yıl Eylül-Aralık döneminde 500 baz puanlık faiz indirimi yapan Merkez Bankası, bu yıl ise Ağustos-Kasım döneminde yine 500 baz puanlık indirime imza attı ve “indirim döngüsünü sonlandırdığını” ilan etti.

Aradan geçen yaklaşık 14 aylık dönemde dolar kuru 8,30’dan 18,60’a çıkarken, resmi tüketici enflasyonu ise yüzde 19’dan yüzde 85’e kadar yükseldi. Üretici enflasyonu ise ekim ayında yüzde 157’yi görerek rekor kırdı. Ancak faizde tek haneye inilmesine rağmen dolar kurunda geriye dönüş sağlanamadı. Kur seviyesi 18.50-18.70 bandında kaldı.

“Hükümetin kur artışına tahammülü yok”

Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Evren Bolgün, son bir yıldır ekonomi yönetiminin “yarı katı” sermaye kontrolleri ile dolar kurunun belli bir seviyenin üstüne çıkmasını engellediğine işaret ediyor.

Kurun tutulmasında öncellikle TCMB rezervlerinden “arka kapı” yöntemi ile satılan yaklaşık 100 milyar doların büyük etkisi olduğunu kaydeden Doç. Dr. Bolgün, “Seçime gidilirken hükümetin kur artışına hiçbir tahammülü yok. Çünkü kur artışı başta enflasyon olmak üzere bütün dinamiği bozuyor” diye konuşuyor.

“Dolar kuru 20-21 TL olmalı”

Alınana tüm önlemler nedeni ile seçime kadarki 5 aylık süreçte dolar kurunda çok büyük oynamalar beklemediğini ifade eden Bolgün’e göre, öte yandan cari açık sorununa karşı seçime kadarki süreçte 20-21 TL bandında bir dolar kuruna izin verilmesi gerekiyor.

Seçimden sonra iktidarın değişmesi halinde ise ekonomi politikalarında ciddi bir dönüşüm beklentisi olduğuna işaret eden Bolgün, “Ekonomi politikasında radikal bir değişim olması halinde, halihazırdaki yüzde 9’luk TCMB faizinin yüzde 30’un üzerine çıkarılması ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu da ister istemez dolar kuru dahil tüm parametreleri değiştirecektir” değerlendirmesinde bulunuyor.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Yıl Sonu Enflasyon Beklentisi Yüzde 66,80’e Geriledi

Merkez Bankası’nın (TCMB) yıl sonuna ilişkin enflasyon tahmini yüzde 68,06 seviyesinden yüzde 66,80’e, yıl sonu döviz kuru beklentisi ise 19,54 liradan 18,78 liraya geriledi. Ay sonu gecelik faiz oranı yüzde 9,47’den yüzde 9,18’e indi.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anket sonuçlarını yayınladı.

Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 68,06 iken, bu anket döneminde yüzde 66,80 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 37,47 iken, bu anket döneminde yüzde 34,92 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 20,76 ve yüzde 20,56 olarak gerçekleşti.

2022 yılı aralık ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 14,85 olasılıkla yüzde 25,00 – 31,99 aralığında, yüzde 26,40 olasılıkla yüzde 32,00 – 38,99 aralığında, yüzde 46,42 olasılıkla ise yüzde 39,00 – 45,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 21,95’inin beklentilerinin yüzde 25,00 – 31,99 aralığında, yüzde 24,39’unun beklentilerinin yüzde 32,00 – 38,99 aralığında, yüzde 36,59’unun beklentilerinin yüzde 39,00 – 45,99 aralığında olduğu gözlendi.

2022 yılı aralık ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 14,85 olasılıkla yüzde 25,00 – 31,99 aralığında, yüzde 26,40 olasılıkla yüzde 32,00 – 38,99 aralığında, yüzde 46,42 olasılıkla ise yüzde 39,00 – 45,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 21,95’inin beklentilerinin yüzde 25,00 – 31,99 aralığında, yüzde 24,39’unun beklentilerinin yüzde 32,00 – 38,99 aralığında, yüzde 36,59’unun beklentilerinin yüzde 39,00 – 45,99 aralığında olduğu gözlendi.

2022 yılı Aralık ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 44,11 olasılıkla yüzde 16,00 – 20,99 aralığında, yüzde 27,33 olasılıkla yüzde 21,00 – 25,99 aralığında, yüzde 10,00 olasılıkla ise yüzde 26,00 – 30,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre, 24 ay sonrası TÜFE enflasyonu beklentileri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 14,71‘inin beklentilerinin yüzde 11,00-15,99 aralığında, yüzde 35,29‘unun beklentilerinin yüzde 16,00 – 20,99 aralığında, yüzde 32,35’inin beklentilerinin yüzde 21,00 – 25,99 aralığında olduğu gözlendi.

Faiz beklentisi

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 9,47 iken, bu anket döneminde yüzde 9,18 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 9,00 olarak gerçekleşti.

Döviz kuru beklentisi 

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 19,54 TL iken, bu anket döneminde 18,78 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla 23,35 TL ve 22,77 TL olarak gerçekleşti.

Büyüme beklentisi

Katılımcıların GSYH 2022 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 5,1 iken, bu anket döneminde yüzde 5,0 olarak gerçekleşti. GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 4,1 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Merkez Bankası, Yıl Sonu Enflasyon Beklentisini Yükseltti

Merkez Bankası, yıl sonu tüketici enflasyonu beklentisini yüzde 67,73’ten yüzde 67,78’e yükseltti. Banka, yıl sonu dolar beklentisini 19,51 liradan 19,82 liraya çekti. Merkez Bankası, yıl sonu faiz beklentisini ise 12,83’ten 11,25’e indirdi.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Ekim ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, katılımcıların cari yıl sonu dolar/TL beklentisi bir önceki anket döneminde 19,51 TL iken, bu anket döneminde 19,82 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla 22,07 TL ve 23,61 TL olarak gerçekleşti.

Faiz beklentisi düştü

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 12,83 iken, bu anket döneminde yüzde 11,25 oldu.

TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi de bir önceki anket döneminde yüzde 13,00 iken, bu anket döneminde yüzde 11,22 olarak gerçekleşti.

Enflasyon beklentisi arttı

Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 67,73 iken, bu anket döneminde yüzde 67,78 oldu.

12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 36,74 iken, bu anket döneminde yüzde 37,34 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 20,63 ve yüzde 21,17 olarak gerçekleşti.

Büyüme beklentisi arttı

Katılımcıların GSYH 2022 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 4,8 iken, bu anket döneminde yüzde 5,1 olarak gerçekleşti.

GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 4,5 iken, bu anket döneminde yüzde 4,2 olarak gerçekleşti.

Anket katılımcıları değişmişti

TCMB’nin piyasa katılımcıları anketindeki “katılımcılar”, geçen ay değişmiş ve değişiklik sonrasında dolar ve enflasyon beklentisi düşmüştü.

TCMB’nin bu hamlesi, anketin güvenilirliğine dair şüpheleri artırırken, büyük bankalar ve işveren örgütleri dahil bir dizi katılımcının TCMB’nin yüksek bulduğu beklentileri nedeniyle anketten çıkarıldıkları ortaya çıkmıştı.

Paylaşın

‘Merkez Bankası Arka Kapıdan 75 Milyar Dolar Sattı’ iddiası

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) uyguladığı faiz politikaları sonucu bankaların kullandırdığı kredi faizleri katlanırken, resmi enflasyon da yüzde 80’i buldu.

Merkez Bankası’nın döviz kurlarını baskılamak için zaman zaman ‘arka kapı’ döviz satışı yaptığı dile getirilirken, Bloomberg Türkiye ve İsveç Ekonomisti Selva Baziki sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, yılın ilk 8 ayında bu rakamın 75 milyar dolara ulaştığını yazdı. Böylelikle, aylık döviz satışı miktarı 9,5 milyar doları bulmuş oldu.

Baziki, müdahalelerin yaz aylarında turizm gelirleri nedeniyle yavaşladığını da belirtti. Baziki, 5 Ağustos’ta yaptığı paylaşımda da 7 aylık rakamın 66 milyar dolar olduğunu söylemişti.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın