Babacan, Elektrik Faturaları Üzerinden İktidara Yüklendi

DEVA Partisi Lideri Babacan, elektrik faturalarına ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Evlerde elektrik faturası yangını var. Beştepe suspus, henüz suçlayacak hayali düşmanı bulamadılar” ifadelerini kullandı.

Yeni yılla birlikte elektrik faturalarında kademeli tarife sistemine geçildi. Yeni sistemle birlikte elektrik faturaları iki tarifeye ayrılırken, elektrik fiyatlarına yüzde 50 ile yüzde 125 arası zam yapıldı. Elektrik faturası eline ulaşanlar ise tepkilerini sosyal medyada dile getirdi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da konuyla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Evlerde elektrik faturası yangını var. Beştepe suspus, henüz suçlayacak hayali düşmanı bulamadılar” dedi.

DEVA Lideri Babacan, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Stokçular yüzünden mi, dış güçler yüzünden mi bu faturalar, yoksa barınamayan öğrenciler mi? Sağa sola bakmayın, ben söyleyeyim: 84 milyon bir kişinin hatasının bedelini ödüyor.”

Öte yandan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) 1 Ocak’tan itibaren geçerli olan elektrik tarifelerinin aralık faturalarına yansıtıldığı yönünde kuruma iletilen şikayetler üzerine aralık ayına ait faturaları mercek altına aldığı öğrenildi.

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, 1 Ocaktan itibaren geçerli elektrik tarifelerinin aralık ayı faturalarına yansıtıldığı yönünde şikayetler aldıklarını belirterek, “Her tüketici, kullandığı ayın tarifesine göre elektrik faturası öder. Farklı ayın tarifesini uygulayan şirket ağır bedel ödemek durumunda kalır. Süreci titizlikle takip edeceğiz” dedi.

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan’dan Dikkat Çeken İttifak Mesajı

DEVA Lideri Babacan, katıldığı bir televizyon programında ittifaka ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Parlamenter sistem üzerinde detaylı mutabakatı şimdiden sağlarsak, seçimlerden sonra parlamenter sisteme geçmek altı aydır. İlk hedef; parlamenter sistemle ilgili ortak metnin imzalanıp, altı parti tarafından ortak bir hedef olarak belirlenmesi. Ondan sonra geçiş sürecinin yol haritasının çalışılması gerekecek. Biz arzu ediyoruz ki geçiş sürecinde de tam mutabakat sağlayalım. Eğer geçiş sürecinde tam bir mutabakat sağlarsak, o zaman bizim ittifakta yer alıp almamamızla ilgili kararımız kolaylaşır. Şu an bir adım geride duruyoruz. İzliyoruz, katkı veriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Gündemin öne çıkan tartışmalarından cemaatler ve tarikatlara da değinen Babacan, “Cemaatler ve tarikatlar, bu toprakların yüzlerce yıllık bir geleneği. Yasaklamakla hiçbir şeyi çözemiyorsunuz. Yasakladığınızda kayıt dışına çıkıyorlar, daha gizli saklı oluyor her şey. Biz her zaman özgürlüklerden ve şeffaflıktan yanayız. Devletin denetim fonksiyonunun adil bir şekilde sürekli devrede olması gerektiğini düşünüyoruz. Yasakçı bir zihniyetle yüz yılların geleneğini yok edemezsiniz. Bir araya gelip ibadet yapacaklarsa ya da bir şeyler yapmak istiyorlarsa bunu gizli saklı yapmaya başlarlar” dedi.

Babacan, konuya ilişkin yaptığı açıklamayı, “Devletin bu yapılarla herhangi bir özel ilişkiye asla girmemesi lazım. Devlete nüfuz etmek, devleti yönetmeye çalışmak, devlet yönetiminde etkili olmak, devlet gücünden hisse almak gibi işlere girdiği zaman devletin ‘Orada dur’ demesi lazım. Siz ehliyeti, liyakati, adaleti, fırsat eşitliğini getirin; cemaatler zaten kendi alanlarında kalacaktır. Devlet tarafındaki yanlışlıklar, cemaatler tarafındaki yanlışlıkları bir bakıma besliyor.” şeklinde sürdürdü.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KRT TV’de Savaş Kerimoğlu’nun sunduğu Günaydın Türkiye programında gündemi değerlendirdi. Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Parlamenter sistem üzerinde detaylı mutabakatı şimdiden sağlarsak, seçimlerden sonra parlamenter sisteme geçmek altı aydır. İlk hedef; parlamenter sistemle ilgili ortak metnin imzalanıp, altı parti tarafından ortak bir hedef olarak belirlenmesi. Ondan sonra geçiş sürecinin yol haritasının çalışılması gerekecek. Biz arzu ediyoruz ki geçiş sürecinde de tam mutabakat sağlayalım. Eğer geçiş sürecinde tam bir mutabakat sağlarsak, o zaman bizim ittifakta yer alıp almamamızla ilgili kararımız kolaylaşır. Şu an bir adım geride duruyoruz. İzliyoruz, katkı veriyoruz.

“Öğrencilerin yatacak yeri yoksa niye üniversite açmakla övünüyorsunuz?”

Karşılaştığım yüzlerce öğrenci ‘Üniversiteyi kazandım ama yurt çıkmadı. Ailem özel yurtta veya daire tutarak beni okutacak maddi imkana sahip değil. Kaydımı yaptırmıyorum’ dedi. Devletin işini yapması, uygun fiyatlı ve kaliteli yurt imkanını öğrencilere sunması lazım. Kim istiyorsa devlet yurdunda yerini bulmalı. Bu, devletin görevi. O zaman niye açtınız bu kadar üniversiteyi? Öğrencilerin yatacak yeri yoksa niye üniversite açmakla övünüyorsunuz?

“İnandığı çerçevede örgütlenme özgürlüğü temel insan hakkıdır”

İnanç özgürlüğü, ibadet özgürlüğü, inandığı gibi yaşama özgürlüğü ve inandığı çerçevede örgütlenme özgürlüğü temel insan hakkıdır. Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde de olan temel bir konu. Özgürlük alanından sapmamamız gerekiyor. Bunun yanında devletin, tüm sivil toplum kuruluşlarına mutlaka iyi bir denetim uygulaması gerekiyor.

“Kamuda ‘mensubiyet avantaj sağlar’ diye düşünülüyor”

Özellikle kamuda işe alımda, kamuda yükselmede, üst düzey görevlendirmelerde ‘Mensubiyetim olursa bana avantaj sağlar, mülakatı kolay geçerim, yöneticilik pozisyonu açıldığında abilerim ablalarım bana destek verir’ diye düşünülüyor. İşte bu yanlış. Siz devlette liyakati temel bir kural haline getirin, hak eden devlette işe girsin, ehliyet ve liyakati devlet yönetimine derç edin; o zaman insanların sırf bu sebeple mensubiyet arayışı kalmaz.

“Hukukun üstünlüğü olduğunda bu yapılara olan ilgi azalacaktır”

Hukukun üstünlüğü olduğunda ve yargı sistemi iyi işlediğinde bu yapılara olan ilgi bir miktar azalacaktır. ‘Ülkede hukuk yok, adalet yok. Yarın başıma iş geldiğinde yapayalnız ortada kalırım’ hissiyatı da cazibeyi artırıyor. ‘Mensubiyetim olursa, haksızlığa uğradığımda, mahkemeye düştüğümde abilerim ablalarım bana yardımcı olur’ hissiyatı var. Devlet olarak yargıyı düzgün işletin, her vatandaşınızın hakkını hukukunu adil ve hızlı bir yargıyla koruyun; bu tür yapılara olan ihtiyacı, mensubiyet hissini, sadece bu sebeple cazibe merkezi olmasını önlersiniz.

“Yasakladığınızda her şey daha gizli saklı olur”

Cemaatler ve tarikatlar, bu toprakların yüzlerce yıllık bir geleneği. Yasaklamakla hiçbir şeyi çözemiyorsunuz. Yasakladığınızda kayıt dışına çıkıyorlar, daha gizli saklı oluyor her şey. Biz her zaman özgürlüklerden ve şeffaflıktan yanayız. Devletin denetim fonksiyonunun adil bir şekilde sürekli devrede olması gerektiğini düşünüyoruz. Yasakçı bir zihniyetle yüz yılların geleneğini yok edemezsiniz. Bir araya gelip ibadet yapacaklarsa ya da bir şeyler yapmak istiyorlarsa bunu gizli saklı yapmaya başlarlar.

“Devlet, bu yapılarla herhangi bir özel ilişkiye asla girmemeli”

Devletin bu yapılarla herhangi bir özel ilişkiye asla girmemesi lazım. Devlete nüfuz etmek, devleti yönetmeye çalışmak, devlet yönetiminde etkili olmak, devlet gücünden hisse almak gibi işlere girdiği zaman devletin ‘Orada dur’ demesi lazım. Siz ehliyeti, liyakati, adaleti, fırsat eşitliğini getirin; cemaatler zaten kendi alanlarında kalacaktır. Devlet tarafındaki yanlışlıklar, cemaatler tarafındaki yanlışlıkları bir bakıma besliyor.

“TÜİK bile yüzde 40’un altında enflasyon açıklayamayacak”

Türkiye’de maliyetler çok hızlı arttı. Ancak bu fiyatlar henüz tüketici fiyatlarına tam aktarılmadı. Onun için ocakta, şubatta, martta çok yüksek enflasyon gelecek. TÜİK bile yüzde 40’ın altında enflasyon açıklayamayacak. Enflasyonu düşürmek için öncelikle Allah’ın verdiği aklı kullanmak, bilimle hareket etmek lazım. Bilmiyorsa, bilenlere sorması lazım. Türkiye’de şu anda kronik yüksek enflasyon dönemi var. Allah korusun, yanlış politikalar ve hatalarda ısrar ülkeyi hiper enflasyona bile götürebilir.”

Paylaşın

Babacan’dan Erdoğan’a: Kimi Kandırmaya Çalışıyorsunuz?

DEVA Lideri Babacan, partisinin bugünkü grup toplantısında “Ülkedeki enflasyon artışı nispeten diğer ülkelerin altında kalmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, dünyadaki enflasyon rakamlarını göstererek ““Kimi kandırmaya çalışıyorsunuz?” şeklinde cevap verdi.

Haber Merkezi / Babacan, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “G20 ülkelerinde bir Arjantin Türkiye’den yüksek görünüyor, yüzde 51. Türkiye’deki enflasyon yüzde 36 mı? Bağımsız bir araştırma grubu var, onların hesabına göre 80. Grafiğe yüzde 80’i koysak, grafik tavanı deler geçer. Hangi ülkeye göre göreli olarak daha iyiymişiz? Bu ülkenin gerçek enflasyonu, hem G20’de hem de OECD’de en yüksek enflasyondur. Belli ki Beştepe’de enflasyon falan yaşamıyor. Ekmek elden su gölden. Keçiören’deki dairede yaşasaydı, 3-4 komşusu olsaydı, hiç olmazsa girerken çıkarken komşularla karşılaşıp gerçek enflasyonu duyabilirdi.” ifadelerini kullandı.

Babacan, üniversite öğrencisi Enes Kara’nın kaldığı cemaat yurdunda yaşadığı baskılar nedeniyle yaşamına son vermesi hakkında açıklamalarda bulundu. “Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman maddi durumu iyi olan ailelerle zayıf olan ailelerin çocukları arasında böylesine bir eşitsizlik oluşmamıştı. Ortada çok büyük bir haksızlık ve adaletsizlik var. Bunun bedelini gençlerimiz ödüyor” diyen Babacan, “Gençler arasındaki en yaygın hissiyat yaşayacak başka bir ülke aramak. Ülkeden kaçamayan içinde olduğu cendereyle baş etmeye çalışıyor. Ağır bir depresyon yaşanıyor. Devlet kendi evlatlarına ağır bir depresyon sunuyor. Türkiye gitmek isteyip gidemeyenlerin ülkesi oldu.” dedi.

“Beğenmedikleri her şey kapatılsın istiyorlar” diyen Babacan, “Ülkedeki hukuk kırıntısının sahibi olarak bir Anayasa Mahkemesi kalmış, onu da kapatalım diyor. Almışlar ellerine bir çekiç, gördükleri her şeyi çivi sanıp saldırıyorlar” ifadelerini kullandı. Babacan, şöyle devam etti: “Çeyrek yüzyıldır koltuğunda oturan krizlerin ortağı Bahçeli’nin yine ortak olduğu bir iktidar bugünün hiçbir sorununu çözemez. Koltuğa sarılan Erdoğan artık hangi sorunu çözebilir. Son 4 yıldır ülke patinajda.”

Enes’in intiharının ardından cemaat ve tarikat yurtlarının kapatılması gerektiğini vurgulayanları hedef alan Babacan, “Gencecik Enes’in ardından şunlar bunlar kapatılsın diyorlar. Bu ülkede kapatmak dışında başka bir çözüm önerisi yok mu? Devletin görevi gençlere kaliteli ve hesaplı yurt imkanı sunmaktır” ifadelerini kullandı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında gündemi değerlendirdi. Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Genç bir tıp öğrencisi arkadaşımız Enes Kara canına kıydı. Enes’ten bize, ülkenin gençlerinin sesi niteliğinde son bir mektup ve video kaldı. Enes’in son konuşması mevcut durumun ifşasıydı. Kötü yönetim nedeniyle hayalleri elinden alınan, yarınları ipotek altına alınan gençlerin sistematik bir şekilde dışlandığı bir düzenin ifşasıydı. Kantinde çay içemeyen, kitap almaya harçlığı yetmeyen, arkadaşlarıyla kafede oturamayan gençlerin hapsedildiği hayatın ifşasıydı.

Ülkeyi yönetenler gençlerin sorunlarına kulak kabartmak yerine onlara hakaret ediyorlar. Gençler de çareyi kaçacak ülke aramakta buluyor. Ülkeden kaçamayan, içinde olduğu cendereyle baş etmeye çalışıyor. Bugünkü hükûmet, kendi evlatlarına ağır bir depresyon sunuyor. Size sormak istiyorum: İktidarda bu otokrat ittifak kaldığı sürece başka bir Türkiye mümkün olacak mı?”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Anayasa Mahkemesi’nin ve Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılmasını istediği görüntüleri izleten Babacan şunları söyledi:

“Beğenmedikleri her şey kapatılsın istiyorlar. Sürekli ayrıştırma, düşman üretme… Başka bir şey bildikleri yok. Ülkedeki hukuk kırıntısının sahibi olarak bir Anayasa Mahkemesi kalmış, ‘Onu da kapatalım’ diyor. Sağlık çalışanlarının ve vatandaşlarımızın haklarını dile getirenlere de ‘Susturalım’ diyor. Almışlar ellerine bir çekiç, gördükleri her şeyi çivi sanıp saldırıyorlar.

İktidar, gençlerin barınma sorununu çözmelidir. Ucuz ve nitelikli yurtlara erişim sağlanmalıdır. Ayrıca özel yurtların tamamı denetlenmelidir. Devletin görevi, gençlere kaliteli ve hesaplı yurt imkânı sunmaktır. İki lafın başında üniversite sayısını artırmakla övünen hükûmet, üniversiteler için yeterli yurt imkanını niçin hazırlamadığını da izah etmek zorundadır.

“Siz kapatmaktan, yasaklamaktan başka bir şey bilmiyor musunuz?”

Ancak meseleye bunun ötesinde bir yaklaşım, başka türlü bir otoriter yönetime davetiye çıkarmaktır. Biri çıkıp ‘Anayasa Mahkemesini, Tabipler Birliği’ni kapatalım’ diyor; öteki çıkıp ‘Vakıfların, derneklerin yurtları kapatılsın’ diyor. Ya siz kapatmaktan, yasaklamaktan başka bir şey bilmiyor musunuz? Doğru dürüst politikalarla kuralların işlemesini, kurumların iyi çalışmasını sağlayamaz mısınız? İşte biz, bu iki kutup arasındaki sıkışmışlıktan ülkeyi kurtaracağız.

Ortada bariz bir zihniyet ve yaklaşım sorunu var. Dünyada hiçbir fikir yasaklarla yok edilememiştir. Çünkü Enes’in sözlerinden anlıyoruz ki; Enes ailesinden, okulundan, kaldığı yurttan şikayetçi. Enes ülkesinden şikayetçi. Bu ülke ona umut veremedi. Eğer ailesinde, ülkesinde, yurdunda onu dinleyecek birilerini bulsaydı, belki de bu kararı almayabilirdi. Bu yüzden dinlemenin öneminden sıkça bahsediyoruz. Gençleri, arkaik kavgalarla umutsuzluğa mahkûm edemeyiz. Bu kavgalar sorunu çözmüyor. O yüzden biz birbirinin izdüşümü bu iki otoriterliği de reddediyoruz.

Çoğu zaman siyasette gençlere layık görülen de sağa sola bayrak asmak, kongre salonlarında, mitinglerde slogan atmak oldu. Biz ‘Öyle kol-bacak diye ayrım olmaz, gençlik kolları olmayacak, gençler tüm kademelerde olacaklar’ dedik. Gençlerle bir arada olacağız dedik. ‘Beraberce siyaset üreteceğiz, karar alacağız’ dedik. Gençler, partimizin karar mekanizmalarının tam merkezinde yerlerini aldılar. Seçimden seçime hatırlanan, ‘Z kuşağı’ masalları ile kandırılmaya çalışılan, ciddiyetsiz şakalarla, genel geçer vaatlerle gençlerin gündeme gelmesini kabul etmiyoruz. Bizim için gençlerin sorunları bugünün sorunlarıdır. Hiçbir sorunları ertelenemez.

“Gençlere ‘hem su hem söz sizin’ diyeceğiz”

‘Su küçüğün söz büyüğün’ demeyeceğiz. Gençlere ‘Hem su hem söz sizin’ diyeceğiz. ‘Başımıza icat çıkarın’ diyerek tüm girişimcileri destekleyeceğiz. ‘Olmaz öyle saçma şey’ diyenlere inat, gençlerin hür düşüncesinin peşinde koşacağız. Çünkü biz gençlerin kaçmak istediği değil, yaşamak istediği, tüm dünyadan gençlerin ‘3 ay, 6 ay, 1 sene kalsam’ dediği bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Biz, gençlere rağmen veya gençler için değil, gençlerle beraber buradayız.

Ülkenin partili taraflı cumhurbaşkanı son bir haftada enflasyon sorunu için önce ‘köpük’ dedi, sonra ‘müsilaj’ dedi. Bugün de ‘şişkinlik’ demiş. Ne dese tutmuyor. Çünkü ne dese kimse yutmuyor. Hiç boşuna uğraşmasın. Vatandaşlarımız enflasyonun ne olduğunu gayet iyi biliyor. Ben kavramın doğrusunu söyleyeyim. Ülkemiz partili taraflı cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra, ‘kronik yüksek enflasyon’ dönemine girmiştir. O gün bugündür enflasyon çift hanedir. Tek haneye düşürmeleri hayaldir. Allah korusun, bu kafayla ve inatla giderlerse, ülkenin cumhurbaşkanı bilime ve akla her türlü aykırı tezini dayatırsa üç haneli enflasyon rakamları da uzak değildir.”

Babacan, partisinin bugünkü grup toplantısında “Ülkedeki enflasyon artışı nispeten diğer ülkelerin altında kalmıştır” diyen Erdoğan’ı, dünyadaki enflasyon rakamlarını göstererek yanıtladı:

“Kimi kandırmaya çalışıyorsunuz? G20 ülkelerinde bir Arjantin Türkiye’den yüksek görünüyor, yüzde 51. Türkiye’deki enflasyon yüzde 36 mı? Bağımsız bir araştırma grubu var, onların hesabına göre 80. Grafiğe yüzde 80’i koysak, grafik tavanı deler geçer. Hangi ülkeye göre göreli olarak daha iyiymişiz? Bu ülkenin gerçek enflasyonu, hem G20’de hem de OECD’de en yüksek enflasyondur. Belli ki Beştepe’de enflasyon falan yaşamıyor. Ekmek elden su gölden. Keçiören’deki dairede yaşasaydı, 3-4 komşusu olsaydı, hiç olmazsa girerken çıkarken komşularla karşılaşıp gerçek enflasyonu duyabilirdi.

“Ne Şampiyonlar Ligi, ekonomiyi küme düşürdün”

Ekonomiyi batırdı, mahvetti, perişan etti, şimdi de çıkmış ‘Ekonomide Şampiyonlar Ligi’nin parçası olacağız’ demiş. Ne Şampiyonlar Ligi yahu? Ekonomiyi defalarca küme düşürdün. Her yıl bir alt kümeye düşüyoruz. Biz ayrıldıktan, ortak akıl ve istişare terk edildikten, dürüst ve ehil insanlar sistemden çıktıktan sonra ülkenin kredi notu yatırım yapılabilir seviyeden tam 5 kat aşağı indi. 5. bodrumda şu an. İşte tam da bu yüzden, artık bu takıma yepyeni yöneticiler gerekiyor. Bir takımı her yıl beş defa arka arkaya küme düşüren birisini takımın başında tutmazlar, değil mi?”

Paylaşın

Altı Muhalefet Partisi Yeniden Bir Araya Geliyor

Altı muhalefet partisi CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e ilişkin yürüttükleri ortak metin çalışması kapsamında hedefledikleri son redaksiyon toplantısı iki haftadır yapılamayınca, kulislerde imza krizi yaşandığı öne sürülmüştü.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; Gelecek Partisi’nin son toplantıya katılmak istemediği iddia edilirken Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün “Parti liderleri, imza atılıp atılmayacağını, çalışmanın kamuoyuna ne şekilde sunulacağını kendi aralarında belirleyecektir. Zaman zaman yavaşlar, zaman zaman hızlanır. Böylesi önemli bir çalışmanın akamete uğrayacağını tahmin etmiyorum” ifadesini kullanmıştı.

Davutoğlu ve Karamollaoğlu ile görüştü

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu dün akşam sürpriz bir şekilde bir araya geldi. Görüşmede Davutoğlu’nun seçim öncesi ittifak görüşmeleri de dahil olmak üzere seçim sonrası Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş süreci ile ilgili yaklaşımlarını Kılıçdaroğlu’na aktardığı ifade edildi. Kılıçdaroğlu, bu görüşmenin ardından da hastanede tedavi gören Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu ziyaret etti.

Salı günü saat 17.00’de

Dün akşamki liderler görüşmesinin ardından bu sabah değerlendirmelerde bulunan 6 muhalefet partisinin genel başkan yardımcıları ortak metne son şeklini vermek ve redaksiyon toplantısını yapmak üzere önümüzdeki Salı günü saat 17.00’de TBMM’de bir araya gelme kararı aldı.

Uzlaşılan ilkeler ortak metne işlendi

6 muhalefet partisinin, seçim sonrasında parlamenter sisteme dönüşe ilişkin yol haritası ve ilkelerin belirlenmesi amacıyla ilkini Eylül ayında başlattığı toplantılara CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya ve Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp katılıyordu. “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” önerisi doğrultusunda yasama, yürütme ve yargı alanlarında kapsamlı düzenlemelere gidilmiş, bu alanlarda önemli olan ve üzerinde uzlaşılan ilkeler öngörülerek ortak metne işlenmişti.

Paylaşın

‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de Gelecek Partisi Çatlağı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e ilişkin yürüttükleri çalışma kapsamında hedeflenen son redaksiyon toplantısı iki haftadır yapılamayınca, kulislerde imza krizi yaşandığı iddia edildi.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; 6 muhalefet partisinin genel başkan yardımcıları, ortak metin için 21 Aralık’ta TBMM’de bir araya gelirken, toplantı sonrasında yapılan açıklamalarda tüm başlıklarda uzlaşıldığı belirtilmişti. Parti temsilcilerinin 28 Aralık’ta son olarak redaksiyon için toplanacakları ve sonrasında ortak metnin genel başkanlara sunulacağı açıklanmıştı.

Ancak o günden bu yana TBMM’de bir toplantı yapılmaması Ankara kulislerini de hareketlendirdi. Muhalefet bloku içerisinde yer alan bazı partilerin üst düzey yöneticilerinden alınan bilgiye göre, Gelecek Partisi, “Ortak metin çalışması, ittifak görüntüsüne neden oluyor” endişesini dile getirdi. İddiaya göre Gelecek Partisi yetkilileri, bu gerekçeyle “Son toplantıyı ve ortak metne imza atılmasını bir süre askıya alalım” talebinde bulundu.

İkna çabası sürüyor

Buna karşın başta CHP, Demokrat Parti ve bazı İYİ Partili yetkililerin ortak metni imzalaması için Gelecek Partisi’ne yönelik ikna çabası içerisinde oldukları belirtildi. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, 6’lı toplantılarda çok güzel bir ürün ortaya çıktığını ifade etti. Üstün, “Bu ürünün, çıkan bu ortak metnin, heba olmasını hiç kimse istemez, Gelecek Partisi hiç istemez” dedi.

“Akamete uğrayacağını tahmin etmiyorum”

Ortak metinle ilgili parti başkanlık kuruluna kapsamlı bir sunum yaptığını ve genel başkanın da bazı notlar aldığını ifade eden Üstün, “Metin üzerinde ciddi bir çalışma yürüttük. Varsa değişiklik önerileri, liderler toplantısında sunulabilir. Biz bu metnin ilk yazarıyız, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemini ete kemiğe büründüren parti, Gelecek Partisi’dir” ifadelerini kullandı. Üstün, “Redaksiyon toplantısı henüz neden yapılamadı?” sorusunu ise şu sözlerle yanıtladı: “Redaksiyon toplantısı her zaman yapılabilir. Metin kamuoyuna tam sunulacak noktaya geldiğinde yapılabilir. Bizim 6 partinin temsilcileri açısından son aşamaya geldi. Yapılacak işlem neredeyse kalmadı gibi.”

Üstün, “Gelecek Partisi, ortak metne imza atmak istemiyor mu?” sorusu üzerine de, çalışmaya son şeklinin genel başkanlar tarafından verileceğini belirterek, şunları söyledi: “Parti liderleri, imza atılıp atılmayacağını, çalışmanın kamuoyuna ne şekilde sunulacağını kendi aralarında belirleyecektir. Süreci şu ana kadar sağlıklı yürüttük. Zaman zaman yavaşlar, zaman zaman hızlanır. Sadece bizim karar vereceğimiz konular değil. Partilerin kendi iç programları var. Böylesi önemli bir çalışmanın akamete uğrayacağını tahmin etmiyorum.”

Üstün: “İttifak görüntüsü” endişemiz yok

Üstün, “Gelecek Partisi, ittifak görüntüsü içerisinde yer almaktan endişe duyuyor mu?” sorusu üzerine de şunları söyledi: “Biz bu meselenin bir siyasi ittifakla alakalı olmadığını söylüyoruz. Bir siyasi ittifak arayışı başka bir şeydir, böylesi bir konuda iş birliği yapmak da başka bir durumdur. Bu aslında siyasi partiler arasında iş birliğidir. İş birliği ile siyasi ittifakları ayırmak lazım. Bu anlamda bir endişemiz yok. İttifak süreçleri olacaksa bunlar ayrı zeminde yürür.”

Uzlaşılan ilkeler ortak metne işlendi

6 muhalefet partisinin, seçim sonrasında parlamenter sisteme dönüşe ilişkin yol haritası ve ilkelerin belirlenmesi amacıyla ilkini Eylül ayında başlattığı toplantılara CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya ve Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp katılıyordu. “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” önerisi doğrultusunda yasama, yürütme ve yargı alanlarında kapsamlı düzenlemelere gidilmiş, bu alanlarda önemli olan ve üzerinde uzlaşılan ilkeler öngörülerek ortak metne işlenmişti.

Paylaşın

Babacan’dan Çarpıcı ’20 Aralık Gecesi’ İddiası: Cayır Cayır Dolar Satılmış

Doların 6-7 liralık bir düşüş yaşadığı 20 Aralık gecesine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunan DEVA Lideri Babacan, söz konusu tarihte Merkez Bankası’nın cayır cayır dolar sattığını belirterek, “Aralık ayında Merkez Bankası tam 17 milyar dolarlık döviz satmış. Bu 17 milyarın da 9 milyar dolarını gizli saklı yöntemlerle yapmış. Açıklasınlar bu 17 milyar dolar nereye gitti?” dedi

Parlamenter sisteme geçişe ilişkinde değerlendirmede bulunan Babacan, “Parlamenter sistem üzerinde uzlaştık. Parlamenter sistem isteyen partilerin milletvekili sayısı 360’ı, 400’ü geçtiği tabloda neyi bekleyeceğiz? 6 ay yeter. Baştan ne kadar detaylı uzlaşırsak, seçimlerden sonra anayasayı değiştirmek o kadar kolay olur. ‘Cumhurbaşkanı yetkisi çok önemli; 2-3 sene kullanılmalı’ denilirse biz bundan hemen şüphe duyarız. ‘Hayırdır, ne oluyor?’ deriz.” ifadelerini kullandı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu Çalar Saat programında gündemi değerlendirdi. Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Parlamenter sistemin kendisi kadar, parlamenter sisteme geçinceye kadarki ara dönemin bugünden tasarlanması da çok önemli. Mesela, o ara dönemde seçilecek cumhurbaşkanı ‘Parlamenter sistem istiyorum’ dedi ama mevcut sisteme göre seçildi ve mevcut sistemin bütün yetkilerini aldı. Bu yetkiyi nasıl kullanacak? ‘Bu yetki çok önemli. Bana izin verin, 2-3 sene bu yetkiyi kullanmam lazım’ diyorsa olmaz. O zaman niye sistemi değiştirdik? ‘Parlamenter sistem istiyorum’ diyen cumhurbaşkanı adayı veya adaylarının geçiş döneminde nasıl çalışacaklarını baştan deklare etmeleri lazım.

Parlamenter sistem üzerinde uzlaştık. Parlamenter sistem isteyen partilerin milletvekili sayısı 360’ı, 400’ü geçtiği tabloda neyi bekleyeceğiz? 6 ay yeter. Baştan ne kadar detaylı uzlaşırsak, seçimlerden sonra anayasayı değiştirmek o kadar kolay olur. ‘Cumhurbaşkanı yetkisi çok önemli; 2-3 sene kullanılmalı’ denilirse biz bundan hemen şüphe duyarız. ‘Hayırdır, ne oluyor?’ deriz.

‘Ekonomi kendi başına izole bir alan değildir’

Krizin çözülmesi sadece ekonomi politikalarıyla olmaz. Hukuk, adalet, iyi bir eğitim politikası, dış politikada akılcı çalışma olmadan ekonomik sorunları çözemezsiniz. Ekonomi kendi başına izole bir alan değildir, topyekûn çözümün ancak bir parçası olabilir. Türkiye ekonomisindeki krizleri çözmek istiyorsak öncelikle zemini sağlamlaştırmak gerekiyor. Ekonominin zemininde hukuk vardır, adalet vardır, insan hakları vardır.

Ayın 20’sinde Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu var. Ne olacak, kimse bilmiyor. Merkez Bankası’nın kendisi de bilmiyor. Son gece Erdoğan ne talimat verirse, sabahleyin Merkez Bankası onu yapacak.

20 Aralık akşamı ve ertesi birkaç gün Merkez Bankası arkadan cayır cayır dolar satmış. Aralık ayında tam 17 milyar dolar döviz satmış. Bu 17 milyarın 9 milyarını da gizli saklı yöntemlerle yapmış. Özellikle 20, 21, 22, 23 Aralık tarihlerinde gizli saklı, yoğun bir döviz satışı var. Merkez Bankasının döviz pozisyonu kasım sonundan aralık sonuna 17 milyar dolar düşmüş. Açıklasınlar bu neden düştü?

Sadece aralık ayında kredi faizi %23,50’den %29,55’e; ticari kredi faizi %18,88’den %24,37’ye çıkmış. Cumhurbaşkanının ‘Faizi indirdim, indireceğim’ dediği, sadece Merkez Bankası’nın bankalardan aldığı faiz. Onun haricindeki bütün faizler artmış. Merkez Bankası yanlış bir karar aldığı anda ileriye doğru enflasyon beklentisi artıyor. İleriye doğru enflasyon beklentisi arttığı anda bütün faizler artıyor. Bu ülkenin hazinesi 40-50 milyar faiz öderken o dönemin tertemiz bürokratlarına ‘faizci’ diyordu, meydanlarda yuhalatıyordu. Şu anda Meclis’ten geçirdiği bütçedeki faiz ödemesi 240 milyar.”

Paylaşın

Babacan’dan ‘Zamanında Niye Konuşmadın?’ Eleştirilerine Yanıt

“Zamanında niye konuşmadın?” eleştirilerine yanıt veren DEVA Lideri Babacan, “Özeleştiri diyorlar ya, işin içindeyken yapmışız. Zamanında arkadaşlarımızla beraber gidişatı değiştirmek için çok şey yaptık ama her defasında yapmak istediğimiz düzgün işleri engellemeye çalıştılar.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / “Rahmetli Özal’ın ‘Kendini uyanık zannedenlerin dalaveresi’ dediği ‘Dövize Çevrilebilir Mevduat’ uygulamasını getirip, yeni bir şeymiş gibi bugün ‘Dövize Endeksli Mevduat’ diye tekrar uygulamaya başladılar” diyen Babacan, iş başına gelir gelmez bu uygulamayı durduracaklarını belirtti.

Babacan, “Mevsimlik işçi gibi durmadan Merkez Bankası başkanını değiştirerek istikrar sağlayamazsınız. İpe sapa gelmez ekonomi teorileri deneyerek, halkımızın tertemiz dini duygularını istismar ederek güven sağlayamazsınız. Bu milleti kutuplaştırarak, bölerek, tehdit ederek istikrar sağlanmaz. İstikrarın parolası hukuktur, özgürlüktür. Temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, hukukun üstünlüğüne dayanan bir sistemdir. Kararların ortak akıl ve istişareyle alındığı, sadakatin değil liyakatin işlediği bir yönetim anlayışıdır.” ifadelerini kullandı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul’da partisinin Beşiktaş ilçe kongresinde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Enflasyonu da faizi de kuru da tek haneli düşük seviyelere getireceğiz. Krizlerin ortağı Bahçeli’nin ortak olduğu, bir gecede 20 bankayı batıran, gecelik faizlerin yüzde 7500’leri gördüğü o 2001 krizinden ülkemizi nasıl çıkardıysak, bu krizden de çıkaran yine bizler olacağız. Şimdi daha iyisini yapacağız. Hem de çok daha güçlü bir ekiple, bu sefer DEVA kadrolarıyla yapacağız.Biz daha asıl eserimizi yazmadık. DEVA Partisi’yle bu ülkenin kaderine damga vuracağız.

Ekonomiyi tamamen dolarize edecek hatalara yuvarlandılar. Rahmetli Özal’ın ‘Kendini uyanık zannedenlerin dalaveresi’ dediği ‘Dövize Çevrilebilir Mevduat’ uygulamasını getirip, yeni bir şeymiş gibi bugün ‘Dövize Endeksli Mevduat’ diye tekrar uygulamaya başladılar. İş başına gelir gelmez ilk yapacağımız işlerden bir tanesi bu uygulamayı anında durdurmak. Tabii ki devlette devamlılık esastır, devletin sözü sözdür. Önceki hükûmetler döneminde de olsa, özellikle ekonomik alanda bazı şeylerin altına imza atıldıysa, o taahhütlerde devamlılık esastır. Tabii ki yargı yolu açıktır, idari denetim yapılacaktır, Meclis denetimi yapılacaktır. Ama yanlışların uygulanmasına, yeni yanlışlara izin vermeyiz.

Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı duymazsanız; güven, istikrar olmaz. Kendi ülkenizde imzalanmış, adı dahi İstanbul olan uluslararası sözleşmeden bir gece yarısı keyfiniz istedi diye çıkarsanız, güven de istikrar da olmaz. AİHM kararlarına uymazsanız istikrar olmaz. Mevsimlik işçi gibi durmadan Merkez Bankası başkanını değiştirerek istikrar sağlayamazsınız. İpe sapa gelmez ekonomi teorileri deneyerek, halkımızın tertemiz dini duygularını istismar ederek güven sağlayamazsınız. Bu milleti kutuplaştırarak, bölerek, tehdit ederek istikrar sağlanmaz. İstikrarın parolası hukuktur, özgürlüktür. Temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, hukukun üstünlüğüne dayanan bir sistemdir. Kararların ortak akıl ve istişareyle alındığı, sadakatin değil liyakatin işlediği bir yönetim anlayışıdır.

Hakkı yenenin hakkını iade edeceğiz. Yasakları kaldıracağız. Ekonomi yönetiminde ortak akıldan ve bilimden şaşmayacağız. Ülkemizde köklü bir eğitim ve hukuk reformu yaparak ekonomimizi büyüteceğiz. Ekonomini büyütmenin yolu sadece ekonomi politikalarından geçmez. Adaleti, hukuku yerle bir ettiyseniz, demokrasiyi işletmiyorsanız o ülkede sağlam bir ekonomiyi asla inşa edemezsiniz. İşte buna kafaları basmıyor. Üç-beş kişinin parasına para kattığı devri sona erdireceğiz, topyekûn zenginleşeceğiz.”

“Özeleştiriyi işin içindeyken yapmışız”

“2023 hedeflerine ulaşmak için neler yapmamız gerektiğini, bazı konularda adım atmazsak o hedeflerin hayal olacağını anlatmıştım” diyen Babacan, 2012 yılında düzenlenen Uludağ Ekonomik Zirvesi’nde “Böyle bir işgücü yapısıyla 25 bin dolarlık millî gelire ulaşmamız bir hayal. Bu kadar düşük bir eğitim seviyesiyle o kadar yüksek bir kişi başı düşen millî gelir mümkün değil. Gerçek anlamda hukuk devleti olamayan bir Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olması da yine hayal.” ifadelerine yer verdiği bir konuşmasını izletti. Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hani bazıları ‘Zamanında niye konuşmadınız?’ diyor ya. Bunun gibi 50-100 tane örnek var. Bugün bir tane bakan çıksın da böyle konuşsun bakayım. Ben o gün ülkenin başbakan yardımcısı olarak konuşuyorum. Özeleştiri diyorlar ya, işin içindeyken yapmışız. Zamanında arkadaşlarımızla beraber gidişatı değiştirmek için çok şey yaptık ama her defasında yapmak istediğimiz düzgün işleri engellemeye çalıştılar.

Eğitim ve hukuk alanında adeta katliam yaptılar. Ekonomiyi geçtim, özellikle bu iki alanda tel tel dökülüyorlar. Eğitime de hukuka da ideolojik ve dar kalıplarla yaklaştılar. Sonuçta 2023 hedeflerinin hepsi hayal oldu. Ortak akıl ve istişarenin yönetimde olduğu günlerde ‘Hayaldi, gerçek oldu’ diye bir slogan vardı. Şimdi o yakalanan gerçekler, bunlar yönetimde olduğu sürece bir hayal. O eski gerçeklere bile ulaşamazlar.”

Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye tarihinde enflasyonu en düşük seviyelere indiren yönetim biziz” ifadelerini şu sözlerle yanıtladı:

“Kendisine önce ‘Bir dakika’ demek istiyorum. ‘One minute’ ayrıca gelecek, onu hep beraber sandıkta söyleyeceğiz. Öncelikle, ortak aklın işletildiği, Avrupa Birliği uyum yasalarıyla hukukun ilerletildiği, başarının istişareyle ilmek ilmek inşa edildiği dönemden artık ellerini çek. O başarılar sana ait olsaydı bugün yine yapabilirdin. Niye sen tek yetkili olduğundan bu yana enflasyon, kur, Hazine’nin borçlanma faizi, piyasa faizi durmadan artıyor? Siz dönün tek yetkili olduğunuz döneme bakın. Enflasyonu da faizi de tek haneli rakamlara indiren bizdik. Enflasyonu da faizi de kuru da çift hanelere yükselten ise sizsiniz.”

“4 yıldır aynı terane, aynı masal”

Ayrıca Erdoğan’ın 2017 yılından bu yana ‘Enflasyonu tek haneye düşüreceğiz’ dediği görüntüleri de yayınlayan Babacan şunları söyledi:

“4 yıldır aynı terane. 4 yıldır aynı masal. Her defasında ‘Enflasyonu düşüreceğiz’ diyor, her defasında enflasyon daha da artıyor. Maşallah, çok kararlı… Öyle ‘Ben kararlıyım’ demekle olmuyor bu iş. Sürekli hayal satıyor.

Bu ülkenin bir numaralı sorunu şu anda ülkeyi yönetenlerdir. İktidar kendisini iyice Beştepe’ye hapsetmiş durumda. Sokağın derdini bilmiyor. Koskoca ülkenin kaderi, Beştepe’nin etrafında kümelenen dar bir grubun günlük, anlık çıkarlarına endekslendi. Çünkü onlar kuvvetli bir lobi. Cumhurbaşkanı sadece onların sesini duyuyor. Onlar Beştepe’de sağda solda etrafta, telefonun ucunda. İstikrar deyince, ‘Koltuğumda istikrarlı bir şekilde oturayım’ diyorlar. Güvenden anladıkları da sadece kendi iktidarlarının güvenliği.”

Paylaşın

Babacan’dan ‘Ekonomik Kriz’ Yorumu: Yerli Ve Milli

Şu anda Türkiye’de yaşanılan ekonomik krizin ev yapımı, el yapımı, yerli ve milli bir kriz olduğunu belirten DEVA Partisi Lideri Babacan, “Tamamen Türkiye’yle ilgili. Türkiye’deki kötü yönetim. Başka bir sebebi de yok” ifadelerini kullandı.

Ali Babacan’ın 2002-2007 arasındaki ekonomi politikalarını Kemal Derviş’ten aldığı ve üzerinde fazla bir katkısı olmadığı iddialarına ilişkin Babacan, “Aklın yolu bir. İstişareyle, ortak akılla, bilim temelinde bir plan yaparsanız ve bunu uygulayabilirseniz iyi sonuç alırsınız” dedi.

DEVA Lideri Babacan, kendi döneminde dünyada bir ‘para bolluğu’ olduğu iddialarını da yalanlayarak, “O dönem zor şartlarda biz bunu başardık” ifadelerini kullandı.

Flu TV’de katıldığı programda İlker Canikligil’in “Ne oluyor” sorusuna Babacan, “Şu anda Türkiye’de yaşadığımız, ev yapımı, el yapımı, yerli ve milli bir kriz. Kısa özeti bu. Çünkü bu şiddette bir ekonomik krizi dünyada başka bir ülke yaşamıyor. Üstelik sebebi de tamamen Türkiye’yle ilgili. Türkiye’deki kötü yönetim. Başka bir sebebi de yok” şeklinde yanıt verdi.

Babacan’ın, 2002-2007 arasındaki ekonomi politikalarını Kemal Derviş’ten aldığı ve üzerinde fazla bir katkısı olmadığı iddialarını soran Canikligil’in sorusuna Babacan, “Aklın yolu bir. İstişareyle, ortak akılla, bilim temelinde bir plan yaparsanız ve bunu uygulayabilirseniz iyi sonuç alırsınız” diyerek cevap verdi.

AKP’nin kuruluşunda hazırladıkları ekonomi programında Derviş’in kendilerince makul gördükleri politikalarını alarak iktidarlarında uyguladıklarını belirten Babacan, önemli olanın program yazmak değil o programı uygulamak olduğunu vurguladı.

“Zor şartlarda biz bunu başardık”

Ekonomi Bakanlığı yaptığı dönemleri, Türkiye’nin tarihindeki en başarılı dönemler olarak nitelendiren Babacan, kendisi göreve geldiğinde 1.51 seviyelerinde olan dolar kurunun 1.29’a kadar gerildiğini söyleyerek, ihracatın da aynı dönemde, 36 milyar dolardan 132 milyar dolara yükseldiğini belirtti.

Bakanlık yaptığı dönemde ekonominin yükselişinde, ekonomi politikalarındaki başarıları kadar Türkiye’nin AB üyelik sürecinde gereken adamları atmasının de etkili olduğunu vurgulayan Babacan, kendi döneminde dünyada bir para bolluğu olduğu iddialarını da yalanlayarak, “O dönem zor şartlarda biz bunu başardık. Kolaydı, onun için de oldu değil” dedi.

Bakanlığı önemindeki ekonomik büyümenin borçlanarak gerçekleştiği eleştirileri kendisine yöneltilen Babacan, “Milli gelirin borca oranına bakmak lazım. Ben geldiğimde kamu borcu yüzde 74’tü. Bıraktığımda yüzde 27’ye indi” diye konuştu.

Programa katılan gençlerden Hava Ulaş, ülkede yaşanan ekonomik sorunların kendi yaş grubunda bir belirsizlik yarattığını ve birbirlerine “Ne yapacağız” sorusunu sorduklarını belirtti. Babacan’ın ve partisinin vaadettiği kalkınma programlarının kendi nesillerini kurtarıp kurtarmayacağını soran Ulaş’a, Babacan, yine kendi bakanlığı dönemine atıfta bulunarak, “Sekiz tane kriter var, bu kriterleri uyguladığınızda, çok çabuk düzeliyor ekonomi. Bu ülkenin sorunlarının köküne indiğinizde ‘iyi yönetim’ var” diyerek cevap verdi.

Paylaşın

Babacan’dan Erdoğan’a Dikkat Çeken ‘Köpük’ Yanıtı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Kurdaki köpüğü aldık, enflasyondaki köpüğü de alacağız” sözlerine yanıt veren DEVA Partisi Lideri Babacan, “Bu köpüğü üreten kim, görmek lazım. 2015 yılında tüketici enflasyonunu yüzde 7’yle devretmişiz. Bugün makyajlanmış rakamı yüzde 36, gerçek yüze 80. ÜFE devrettiğimizde yüzde 6’ymış. Bugün TÜİK’in açıklamak zorunda kaldığı rakam yüzde 80. 2015’te hazinenin borçlanma faizi yüzde 10. Bugün beş yıllık tahvilde yüzde 25’in üstünde borçlanıyor. Kötü olan ne varsa hepsi köpürtülmüş durumda.” dedi.

Haber Merkezi / Babacan, konuya ilişkin yaptığı açıklamanın devamında, “Kuru da enflasyonu da kendisi köpürttü. ‘Erdoğan konuşurken kur çıkıyor’ demesinler diye Merkez Bankası’nın arka kapısından, gece yarısı cayır cayır dolar sattılar. Yani önce doları köpürtüyorlar, sonra da o köpüğü almak için milyarlarca dolar harcıyorlar. Aynı 130 milyar doları yaktıkları gibi, 20 Aralık haftasında, 9 milyar doları daha yaktılar. Hiç acımadılar. İnsafsızca, gizli saklı, cayır cayır yaktılar.” ifadelerini kullandı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Cumhurbaşkanı’nın temel hak ve özgürlüklerden haberi yok. Sokağa çıkanlara 15 Temmuz’daki gibi ders verecekmiş. 15 Temmuz’da dersini alanlar darbecilerdi. Ders verenler de demokrasimize sokaklarda sahip çıkan vatandaşlarımızdı. Hiç kimse o kıymetli mücadeleyi böyle günlük siyasetle kirletmeye kalkmasın. Ama varsa yoksa tehdit. Sayın Erdoğan sizin maksadınız nedir? Bu ülkenin insanlarını ayrıştırmaktan, kutuplaştırmaktan bıkmadınız mı? Huzursuzluktan beslenmek yetmedi mi? Gece yarısı kararname imzalamaktan artakalan zamanda artık kabadayılığa mı başladınız?

Kimsenin sokağa çıktığı yok. Gölge boksu yapıyor. Zihninde hayali düşmanlar üretmiş. Onlarla oyalanıyor. Dahası, 15 Temmuz’da demokrasiyi korumak adına sokağa çıkarak canını feda eden halkımıza haksızlık ediyor. Sayın Erdoğan’a demokrasilerde, barışçıl protestoların anayasal bir hak olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bir ara Anayasayı tekrar okumasını, sakin olmasını tavsiye ediyorum. Niyetiniz bu ülkede karışıklık çıkartıp bundan nemalanmaksa, boşuna uğraşmayın. Bu millet tuzağınıza düşmez.

“Şimdi de arka kapıdan para mı basıyorsunuz?”

30 Aralık gecesi Merkez Bankası bilançosunda 70 milyar TL zarar görünüyordu. 31 Aralık bilançosunu açıkladılar, bir günde 60 milyar kara geçmiş. Bir günde 130 milyarlık kalem oynattılar. Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Eğer Merkez Bankası’ndan Hazine’ye doğrudan para transferi için bunu yaptıysanız, bunun adı karşılıksız para basmaktır. Arka kapıdan döviz satışına alıştınız, şimdi de arka kapıdan para mı basıyorsunuz? Bir ülkenin parasının değeri, para basma yetkisine sahip olan Merkez Bankası’nın namusuna teslim edilmiştir. 30 Aralık gecesi 70 milyar lira zararda olan Merkez Bankası bir günde nasıl 60 milyar kâra geçti? Çıkın açıklayın. Kaçamazsınız, yakalarız. Er geç ortaya çıkar.

Babacan’ın gündeminde Erdoğan’ın “Kurdaki köpüğü aldık, enflasyondaki köpüğü de alacağız” sözleri de vardı. 2015 yılındaki enflasyon oranlarını ve hazine faizini güncel verilerle kıyaslayan Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu köpüğü üreten kim, görmek lazım. 2015 yılında tüketici enflasyonunu yüzde 7’yle devretmişiz. Bugün makyajlanmış rakamı yüzde 36, gerçek yüze 80. ÜFE devrettiğimizde yüzde 6’ymış. Bugün TÜİK’in açıklamak zorunda kaldığı rakam yüzde 80. 2015’te hazinenin borçlanma faizi yüzde 10. Bugün beş yıllık tahvilde yüzde 25’in üstünde borçlanıyor. Kötü olan ne varsa hepsi köpürtülmüş durumda.

“Önce doları köpürtüyor, sonra köpüğü almak için milyarlarca dolar harcıyorlar”

Kuru da enflasyonu da kendisi köpürttü. ‘Erdoğan konuşurken kur çıkıyor’ demesinler diye Merkez Bankası’nın arka kapısından, gece yarısı cayır cayır dolar sattılar. Yani önce doları köpürtüyorlar, sonra da o köpüğü almak için milyarlarca dolar harcıyorlar. Aynı 130 milyar doları yaktıkları gibi, 20 Aralık haftasında, 9 milyar doları daha yaktılar. Hiç acımadılar. İnsafsızca, gizli saklı, cayır cayır yaktılar.

Memuru, emekliyi azıcık düşünüyorsanız; maaş zamlarında TÜİK’in açıkladığı rakamları dikkate almayın. Onlar gerçek değil. Gerçek enflasyonu baz alın. Sadece önceki yılın enflasyonunu telafi etmekle kalmayın, maaşları 2022’nin tamamına ilişkin gerçekçi bir enflasyon beklentisine göre arttırın. İlgili sendikayla yaptığınız 6. toplu sözleşmeyi de derhal yırtıp, Beştepe’de gördüğünüz ilk çöp kutusuna atın. Toplu sözleşmeyi derhal güncelleyin.

“2023 hedefi mi kaldı?”

Utanmadan hâlâ 2023 hedeflerinden bahsediyorlar. 2023 hedefi mi kaldı? Daha burnunuzun ucunu göremiyorsunuz. Hangi 2023’ten bahsediyorsunuz? Ortak akıl ve istişare varken, yönetim emin ellerdeyken cumhuriyetimizin 100. yılında kişi başı milli geliri 25 bin dolar olarak belirlemiştik. İhracatta 500 milyar dolar hedef koyduk. Dün, ‘2021’de 220 milyar dolara geldik, rekor’ diye açıklıyor. Çizdiğimiz rotadan sapılınca, hukuktan eğitime kadar her alan dökülünce 25 bin dolar hedefi hayal oldu. Önce ‘12 bin dolar’, arkasından ’10 bin 700’ dediler. Durum ne? 8 bin dolarlara civarında. Kendilerine tavsiyem var. Siz en iyisi plan açıklamayın. Hiçbir planınız tutmuyor.

Erdoğan sebep; yüksek faiz, yüksek enflasyon sonuç. Kendisi çaresizlik içinde kumanda panelindeki tüm tuşlara rastgele basıyor. Bu sebeple ülkeyi toparlanamıyor. Bu iktidar iş başında olduğu sürece yapamayacaklar. Çünkü çözümü başka yerlerde arıyorlar. Çözüm, sisteme format atmaktan geçiyor. Çözüm, sisteme format atıp, özgür ve demokratik bir hukuk devletini kurmaktan geçiyor.”

Paylaşın

Babacan: İktidar Artık Hiçbir Şey Vermiyor, Sadece Kepçeyle Alıyor

Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı enflasyon verilerine siyasi liderlerden sert tepkiler gelmeye devam ediyor. DEVA Partisi Lideri Babacan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Ama iktidar artık hiçbir şey vermiyor, sadece kepçeyle alıyor.” dedi.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, sosyal medya hesabından; açıklanan enflasyon oranlarına tepki gösterdi. Babacan, şu ifadeleri kullandı:

“Rakamları Ayarlama Enstitüsü, nam-ı diğer TÜİK, enflasyon oranını açıkladı. Yeni yılın ilk sabahı uyandığımız zamların yakınından bile geçmiyor. Daha evvel çay kaşığıyla verip kepçeyle alıyor demiştim. Ama iktidar artık hiçbir şey vermiyor, sadece kepçeyle alıyor.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıdaroğlu, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

“TÜİK yıllık tüketici enflasyonunu yüzde 36,08 seviyesinde ilan etti. Makyajladıkları rakamlarda bile üretici enflasyonu yüzde 80’e dayanmış. Bu daha az üretim, daha fazla hayat pahalılığı demek. Ey Saraydaki ekonomi dehası, dokunduğun her şeyi eline yüzüne bulaştırdın!

Bu arada metal sanayicileri, emekçilere %17 zam teklif etmişsiniz. Bu TÜİK’ten bile beter teklifinizi not ettik. Köleniz değildir emekçiler, bu gayriciddi tavrınızdan hemen vazgeçin ve emekçilerin alın terlerinin karşılığını verin. Pazarlıkları yakından izliyoruz, bilginiz olsun.”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarını yorumladı. Davutoğlu şunları söyledi;

“Hani faiz sebep, enflasyon neticeydi? Mızrak çuvala sığmıyor; TÜİK bile yıllık enflasyonu %36 açıklıyor, gerçek enflasyon ise bunun iki katından fazla. Acilen dünyada eşi benzeri olmayan cahil ekonomi deneyinize son verin. Derdimiz Geçim, Çözüm Seçim.”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TÜİK’in enflasyon verilerine ilişkin olarak, “İktidarın sebep olduğu yıkımı artık TÜİK bile perdeleyemiyor!” değerlendirmesini yaptı.

SP Lideri Karamollaoğlu Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “İktidarın sebep olduğu yıkımı artık TÜİK bile perdeleyemiyor! TÜİK’in sipariş usulü hazırladığı verilere göre dahi; 20 yılın en yüksek enflasyonunu gördük. İktidarın 85 milyon üzerinde yaptığı ekonomi deneyi, ülkemizi uçuruma sürüklüyor! Bu akıl dışı ekonomik deney bir kez daha göstermiştir ki; Ak Parti sebep, yüksek enflasyon sonuçtur!” ifadesini kullandı.

Paylaşın