CHP’den Anayasa Mahkemesi’ne Can Atalay Başvurusu

CHP, milletvekilliği düşürülen Can Atalay için AYM’ye başvurdu: Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi yok hükmündedir. 15 gün içinde karar Meclis’e gönderilmeli.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin yok hükmünde olduğunun tespit edilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, başvuru sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Günaydın, şunları ifade etti:

“Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi yok hükmündedir. 15 gün içinde karar Meclis’e gönderilmeli. Kurtulmuş bugüne kadar neden bu kararı okumadı? Tek hakimli bir üst yazı ile üst derece kararı temyiz merciine yollamış ve Yargıtay 3. Dairesinin genel başkanı bir yazı ile kararı TBMM’ye iletmiş bu karar da okunmuştur. Bu durum açıkça Anayasa’nın başlangıç hükümleri ila 2. 6. Ve 153. Maddesine aykırıdır.

Bunun yanında meclis başkan vekilliği yapan Bekir Bozdağ’ın tarafsızlığını yitirdiği ortaya çıkmıştır. Danışma kurulunda parti grup başkanvekillerine saat 14.55te kararın okutulacağı ifade edilirken, AKP’nin grup başkanvekili öğleden önce bir televizyon kanalında kararı okutacaklarını ifade etmiştir. Dolayısıyla meclis AKP tarafından mı yoksa tarafsız olması gereken meclis başkanvekiliyle yönetilmektedir? Anayasanın 2,6, 153. Maddeleri uyarınca milletvekilliğinin düşürülmesi için tezkere okutması hükmünün yok sayılmasını ve bunun tespit edilmesini AYM’den talep ediyoruz.

Ayrıca Meclis iç tüzüğünün eylemli olarak ihlal edilmesi sonucu oluşan parlamento kararının da Anayasa’ya aykırı olduğu açıktır. Bu nedenle de parlamento kararının iptal edilmesini ve yürütmesinin durdurmasını da talep ediyoruz. Biz AYM’nin daha önceki kararlarına uyarlı olarak, hem yok hükmünde sayılma hem de iptal ve yürütmenin durdurmasına yönelik taleplerimizi olumlu karşılamasını ve kararı TBMM’ye göndermesini bekliyoruz.”

Ne olmuştu?

Gezi Davası’nda Osman Kavala ile birlikte yargılanan sekiz sanıktan biri olan Atalay, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 26 Nisan 2022’de darbeye teşebbüse yardım suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 25 Nisan 2022’de verdiği karara ilişkin temyiz incelemesini 23 Eylül 2023’te tamamladı ve Atalay’ın yasama dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi ve tahliye edilmesi talebini reddetti.

Karar üzerine dava, Atalay’ın bireysel başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. 12 Ekim’de bir üyenin dosyaya hazırlanamadığını beyan etmesi gerekçesiyle Atalay’ın bireysel başvurusunu erteleyen AYM, cezaevinde tutuklu bulunan Atalay’ın ‘seçilme hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği’ haklarının ihlal edildiğine hükmetti.

Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin Atalay hakkında verdiği kararını reddetti. Davayı yeniden değerlendiren AYM, Atalay’a karşı ikinci kez hak ihlali yapıldığı yönünde karar aldı ve Atalay’a 100 bin TL manevi tazminat ödenmesi, mahkumiyet kararının infazının durdurulması ve tahliyesi için kararın İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine oybirliğiyle hükmetti.

Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin ikinci hak ihlali kararına uyulmaması yönünde hüküm verdi ve kararında, AYM kararının “hukuki değerinin olmadığı”nı belirtti. Yargıtay’ın AYM’nin kararını tanımayarak mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması hukuk tartışmalarını alevlendirmişti.

Paylaşın

CHP Lideri Özel “Türkiye İttifakı”na Açıklık Getirdi

Partisinin Yerel Yönetim Çalıştayı’nda konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Türkiye İttifakı kimlerden oluşuyor, sorusuna veya Bursa ittifakı kimlerden oluşuyor sorusuna verilecek cevap siyasi partilerden oluşmuyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Şehrini seven insanlardan oluşuyor. Dürüst insanlardan, iyi insanlardan cesur insanlardan oluşuyor. Şehrini seven ve şehrinin değerlerini korumak isteyen insanlardan oluşuyor. Başarıyı takdir edenlerden oluşuyor. Liyakate ödül verenlerden oluşuyor. Sonuçta şehrini kendini sevenlerden oluşuyor. Belki gelecek sefer bir başka siyasi partiye oy verebilir ama bu seçimde kararı işte israftan yana değil, yolsuzluktan yana değil, aksine bunu ortadan kaldıranlardan hizmeti bize sunanlardan yana oluyor demek lazım. Her bildiğimizi herkes biliyor diyor. Bir şey yok. Tekrarın gücünden yararlanmak gerekiyor. Usanmadan yılmadan tekrar etmek gerekiyor.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin genel merkezinde düzenlenen Yerel Yönetim Çalıştayı’na katıldı. CHP’nin, “Türkiye ittifakı” ile 31 Mart’taki yerel seçimi kazanacağını dile getiren Özel, konuşmasında şunları söyledi:

“Tabii bu toplantının çok tarihi bir önemi var. Sizler ki yerel yönetimler alanında emek sarf eden, partimize emek veren, bulunduğunuz bölgelerde kamu görevini de yerine getiren kişiler olarak şüphesiz Türkiye’de başarılı bir yerel yönetim pratiği dediğimizde akla gelecek ilk isim sayın Yılmaz Büyükerşen. Hocamız 1999 yılında daha bugün Türkiye’de yeni yeni konuşulan kavramları siyasi partilerin işte ittifak, işbirliği ya da son zamanlarda kent uzlaşısı diye farklı farklı siyasi partilerin tarif ettiği bir şeyin kendisini doğrudan Eskişehir’de gerçekleştirebilmiş bir isim.

Partinin gücünün çok az olduğu ve sosyal demokrasinin gücünün çok az olduğu bir kentte ilk önce kent uzlaşısının kendi üzerinde sağlandığı yerel işbirliğinin kendi üzerinde sağlandığı ve tüm siyasi görüşlerden insanların bir araya gelip görevlendirdiği bir isim olarak hem de belediye meclis çoğunluğu uzun süredir hep başına dert olmuş bir süreçte hocamız Eskişehir’de göreve geliyor. Hoca, Eskişehir’de sade siyaset yapmıyor, hatta hiç siyaset yapmıyor.

Etrafındaki ekiple birlikte son derece bilime saygılı, ölçme değerlendirmeye dayanan beklentileri önce öğrenen, sonra önceliklendiren sonra sırasıyla karşılayan ve sonuçta yapılan bu iş ve işlemlere bir toplumsal rıza üreten, ardından da bunun karşılığını gören bir yol haritası çiziyor kendine. Ben hocamın kitaplarından, hayat hikayesinden edindiğim bütün meselenin kendisi bizim ilk istediğimizin aslında iyi belediyecilik uygulamalarıyla en sonda kendi kendine gerçekleştiği mesele.

Yani takdir görmek, yeniden görevlendirilmek ve bu konuda kentin bu meseleyi sahiplenmesi. Bu kadar pratiğin sonunda hocam Eskişehir’de bir şeyi başardı. Eskişehir’i emin ellere bırakacak kadar içi rahat şekilde Eskişehir’deki jübilesini yaptı. Orada bu görevi teslim edebileceği, güvenerek bırakabileceği bir kadın siyasetçi vardı. Bu çok önemli bizim için çünkü birçok yerde istiyoruz kadınlar siyasete dahil olsunlar, yerel yönetimlerde olsunlar zaten olduklarında oransal olarak da daha başarılı oluyorlar, ölçülüyorlar.

Ama böyle bir ismin hazırlanabilmiş olması son derece önemliydi. Bunun da kentte genel kabul görüyor olması önemli. Biz tabii Yılmaz hocanın bundan sonraki süreçte ne yapacağını düşündüğümüzde bir kenarda oturması, anılarını yazması yerine bir elinin Eskişehir’de olması bir elinin de Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin, sosyal demokrat belediyelerin üzerinde olmasını düşünmüştük. Hocamız da bizi kırmadı.

Şimdi siz bir ilke tanıklık ediyorsunuz ve bu tanıklığınız bundan sonra yapacağımız birçok toplantının ilki. Bugün yaptığımız bir çalıştay belki bir arama toplantısı gibi. 5 ana başlıkta 10 masada tartışılmış. Ben gelirken şöyle 4-5 tanesinin notlarına baktım, sadece orada böyle gözüme çarpan bir engelsiz kreş kelimesi bile bugün ne kadar doğru bir iş için bir araya geldiğimizi gösterdi.

Dikkatimi çeken çok şey oldu. Sabırsızlıkla sonuç bildirgesini bekliyorum. Onu hep birlikte değerlendireceğiz. Ama esas bu ilk toplantının belki seçime doğru birkaç tane daha değerlendirme toplantısı sizlerle birlikte yapabiliriz.

Ama devam eden süreçte seçim sonrasındaki aklımızdaki büyük yol yürüyüşünün ilk toplantısı olduğunu, bu anlamda hocanın bu işe yapacağı genel koordinatörlüğün çok önemli olacağını, onun genel koordinatörlüğün altında koordinatörlerin doğru masalarla, buradaki masalarla geliştiriliyorsa geliştirerek bir yapı oluşturacağımızı, zaman zaman yüz yüze ama çoklukla uzaktan ve birbirimizle iletişim halinde sürekli birbirimizi gözetlediğimiz, gözettiğimiz, kolladığımız, takip ettiğimiz ve yönlendirdiğimiz çok etkileşimli bir sistemi mutlaka kurmak zorunda olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Bu seçimin stratejisi elbette şöyle olacak; Yaptığımızı doğru anlatacağız, övünmeyi bileceğiz. Umudu örgütleyeceğiz. Geçmişte örgütlediğimiz umudun nasıl başarıya dönüştüğünü anlatacağız, iyi örneklerde örneğin dayanışma belediyeciliğinde çok önemli başarılar elde ettik. Başarılar elde ettiniz. Dirençli kentler konusunda çok önemli hazırlıklarımız var. Başarılı uygulamalar var, eksikliklerimiz var. Bu konuları mutlaka çok doğru anlatacağız.

Türkiye İttifakı ya da şehirlerin kendi ittifakları sözü var, bir gerçek var, bu şehirleri bizlere kazandıranlar ve emanet edenler değişmedi. Yani ittifak yaptığımız partilerde bazılarında yönetimler değişti, yöneticiler değişti. Bazılarında yöneticiler duruyor ama anlayışları değişti. Ama bir gerçek var. Bizi buraya getiren seçmen değişmedi, yeni seçmen var. Onun üçte ikisi 14 Mayıs’ta, 28 Mayıs’ta üçte ikisinden fazlası bizimle birlikte oy kullandılar.

Aynı adayda birleştik, aynı adaylarda birleştik. Genç seçmenden yeni seçmenden yana bir sıkıntımız yok. O zaman ne yapmak gerekiyor? Geçen sefer oy veren seçmene ‘İyi ki oy vermişim. Bunlar devam etsin’ dedirtmek lazım ve bir bütün olarak bir Türkiye İttifakını örmek lazım bunun için. Türkiye İttifakı kimlerden oluşuyor, sorusuna veya Bursa ittifakı kimlerden oluşuyor sorusuna verilecek cevap siyasi partilerden oluşmuyor.

Şehrini seven insanlardan oluşuyor. Dürüst insanlardan, iyi insanlardan cesur insanlardan oluşuyor. Şehrini seven ve şehrinin değerlerini korumak isteyen insanlardan oluşuyor. Başarıyı takdir edenlerden oluşuyor. Liyakate ödül verenlerden oluşuyor. Sonuçta şehrini kendini sevenlerden oluşuyor. Belki gelecek sefer bir başka siyasi partiye oy verebilir ama bu seçimde kararı işte israftan yana değil, yolsuzluktan yana değil, aksine bunu ortadan kaldıranlardan hizmeti bize sunanlardan yana oluyor demek lazım.

Her bildiğimizi herkes biliyor diyor. Bir şey yok. Tekrarın gücünden yararlanmak gerekiyor. Usanmadan yılmadan tekrar etmek gerekiyor. Sayın hocama bir kez daha teşekkür ediyorum, iyi ki var iyi ki bizimle birlikte bundan sonraki 5 yıl esas Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye’ye yetki bize verilirse nasıl yapabiliyoruz, ne kadar organize ve ne kadar birlikteyiz? Bunu göstereceği 5 yıl olacak.”

“Türkiye sosyal belediyecilikle tanışma olanağını elde etti”

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’li Belediyelerin Genel Koordinatörü Yılmaz Büyükerşen de CHP’nin giderek daha fazla yerde belediye başkanlığı kazanmasıyla Türkiye’nin sosyal belediyecilikle tanışma olanağı elde ettiğini dile getirdi. Büyükerşen, şunları ifade etti:

“Bu benim yeni görevim. Tam artık rahata erdik, gönlümüz ferah bir şekilde. Eskişehir Büyükşehir Belediye başkanlığını yapabilecek arkadaşlar da yetişen arkadaşlar arasından seçtiğimiz adayı da sayın genel başkanımız ilan etmişti. Eskişehir’e geldiklerinde sayın genel başkan yardımcımızla beraber artık rahata ereceğim derken baktım ki yeni bir görev daha yüklediler” diyen Büyükerşen, “Benim şansım diye saydığım şu, hepinizin kullandığı sürdürülebilirlik var ya ben o bakımdan çok Allah’ın şanslı kullarından birisiyim.

Çünkü kamuda yaptığım bütün görevlerde sürdürülebilirlik şansını bana verdi. Uzun oldu. Yani dönemlerimin biri bitmeden biri başladı. Biri bitmeden biri başladı, yılları buldu. Dolayısıyla projelerde birbirini takip etti. Yapmak istediğim şeyleri daha doğrusu yapmak istediğim şeyler hayallerimle ortak akıl süreçlerinde tespit ettiğimiz hedeflere ulaşabilecek projelerdi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin giderek daha fazla yerde belediye başkanlığı kazanmasıyla birlikte Türkiye sosyal belediyecilikle tanışma olanağını elde etti. Yakın zamana kadar belediyecilik deyince insanların aklına altyapı yatırımları, şehir içi ulaşım ile yeşil alanlar, çöplerin toplanması gibi pek fazla bir şey gelmezdi ya da özellikle iktidar belediyelerinin vatandaşa bir lütuf gibi sunulan çeşitli olanakları akla gelirdi.

Ancak CHP’li belediyelerin önderlik ettiği sosyal belediyecilik anlayışı ile dezavantajlı kesimlerin, kadınların, çocukların ve yaşlıların yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik işlerin ve uygulamaların yapılmaya başlanması çok önemliydi. Örneğin imar düzenlemeleriyle engellilerin rahatlıkla kullanabilecekleri binalar, taşıtlar, kaldırımlar inşa edildi bu dönem içerisinde. Farklı ulaşım biçimleri geliştirildi. Evde bakım uygulamasıyla özellikle bakacak kimsesi olmayan vatandaşlara ulaşıldı, ihtiyaçları giderildi. Gelir durumu düşük ailelere yemek yardımı yapıldı.

Biz Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak kırsalda tarım ve hayvancılıkla geçinen insanlarımıza sebze fideleri, ağaç fidanları, meyve fidanları ve hem küçükbaş hem de büyükbaş hayvan hibeleriyle destek olmaya çalıştık. Hala da devam ediyoruz bu projelere. Pandemi döneminde zor günler yaşayan esnafımıza destek verdik. Büyükşehir Belediyesi olarak bize ait iş yerlerinde kiraları uzunca bir süre almadık ya da taksite bağladık. Bir başka uygulamamız ise özellikle ev kadınlarına ve gençlere yönelik meslek edindirme kurslarımız. Üniversite çağına gelmiş gençlerimize üniversite kursları açarak destek oluyoruz.

Efendim biliyorsunuz ki şehirler yaşayan canlı organizma gibidirler, ihtiyaçları hiç bitmez. Gün gelir yapılanların değiştirilmesi, yenilenmesi gerekir. Yeni ihtiyaçlar ortaya çıkar. Bu gibi temel ihtiyaçların ve hizmetlerin yapılması ile birlikte sosyal belediyecilik hizmetlerimize çeşitlendirerek devam etmemiz gerektiğine yürekten inanıyorum. Bu açıdan belediyelerin arasındaki koordinasyonun daha güçlendirilerek sürmesi gerektiğini düşünüyorum. Diğer önemli konunun da afet riskli alanlar ve kentsel dönüşüm konularında yapmamız gerekenlerdir.

Bu hem insanların yaşam kalitelerinin arttırılmasına yönelik olmalı ayrıca ülke olarak deprem kuşağı içinde olmamız nedeniyle zaman zaman yaşadığımız deprem felaketlerini yaşamamak, sel felaketlerini yaşamamak en azından daha az kayıplarla atlatabilmek. Bu gibi felaketleri kayıpsız atlatabilmek için yapılması gereken çalışmalardır. Asıl hedef insanları yaşadıkları bölgelerden koparıp başka yerlerde yaşamak zorunda bırakmak olmamalıdır.

Yani yerinde dönüşüm metotları uygulanmalıdır. Böylelikle insanların sosyal açıdan zedelenmelerinin de önüne geçebiliriz. Diğer taraftan böyle dönüşümlerin vatandaşa mümkün olan en az külfetle yapılabilmesi için finansman ayağının çok dikkatli oluşturulması, projelerin çok gerçekçi olarak hazırlanması ve muhtemelen artacak yoğunluğun getireceği olumsuzlukların farklı yollardan giderilmesi gerekecektir.

Siz belediye hizmetlerini layıkıyla yaparsanız yerel kalkınma kendiliğinden harekete geçecek, kent refahı artacaktır. Biz bunu Eskişehir’de yaşadık. Şehirde yeni hizmetler, yeni olanaklar yarattıkça yatırımlar arttı. Uluslararası firmalar mağazalar açtılar, şehir dışından alışveriş yapmak için gelenler arttı. 10 yıl öncesine kadar şehirde tur otobüsü göremezdiniz. Şimdi özellikle hava koşullarına da bağlı olarak günde onlarca tur otobüsü ve kendi özel araçlarıyla Eskişehir’e geliyorlar. Bunun yarattığı ekonomik değer çok önemlidir.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den Meral Akşener’e Sert Tepki: Kavga Etmek İstiyor

İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in seçim öncesinde iktidarın değil, CHP’nin kendilerine engel çıkarttığını ifade etmesine sert tepki gösteren CHP Lideri Özgür Özel, “Ya ciddi şekilde yanıltıldı ya da bizle kavga etmek istiyor” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, hukukçu ve yazar Muammer Aksoy’un katledilişinin 34. yıldönümü nedeniyle Ankara’da gerçekleştirilen törende gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Özgür Özel’e, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Özgür Özel Eskişehir’de ilginç bir konuşma yaptı. Bizimle ilgili imanın ötesine geçen, AK Parti ile tuhaf bazı alışverişlerimiz olabildiğini ifade eden bir konuşma yaptı. Ağır bir iftirada bulundu. Buradan Sayın Özel’e sesleniyorum: Siz bilmeyebilirsiniz 2017’de biz hayır oyu kullanmak üzere kampanya yaptık. Eski genel başkanımız Kılıçdaroğlu’na gidin sorun, CHP bize 1 liralık yardım yapmış mı? Cevabı hayır. Partimizi kurduğumuzda Kılıçdaroğlu bize 1 lira para yardımı yapmış mı? Sayın Kılıçdaroğlu buna cevap vermek zorundasınız” sözleri soruldu.

14 Mayıs seçiminde İYİ Parti’den milletvekili seçilip daha sonra AK Parti’ye geçen Nebi Hatipoğlu’nu kastettiğini söyleyen Özel, “Ben gerçekten Akşener’in konuşmasına çok şaşırdım. İki ihtimal var. İhtimallerden bir tanesi Sayın Genel Başkanı ciddi şekilde yanıltılmış, ikincisi de Sayın Genel Başkan bizimle kavga etmek istiyor. Ben Sayın Genel Başkan’la kavga etmeyeceğim, bunun kimseye faydası yok. Muhalefete muhalefet etmek gibi bir derdimiz yok. Eskişehir konuşmamda bahsettiğim mevzu şu: Benim bahsettiğim aday şu an AK Parti’nin adayı. İYİ Parti’den milletvekili seçilen kişi, Millet İttifakı’nın oylarıyla milletvekili seçilen kişi bir siyasi yankesicilikle, siyasi dolandırıcılıkla ve Recep Tayyip Erdoğan’a muhalefet etmek üzere Eskişehirlilerden oy istedi ve gitti AK Parti’ye katıldı” dedi.

“Ben ‘Geçmişte birlikte olduklarımızı bugün saray birtakım imkanlar yaratarak karşımıza çıkarıyor’ derken, Eskişehir’deki AK Parti adayını kastettim” diyen Özel, “Benim ne Kemal Bey’e sormaya ihtiyacım var ne de başkasına ben Meral Hanım’ın da partisinin de bahsettiği konulardaki namusuna, dirayetine kefilim. Mesele benim için bir yanlış anlaşılmanın düzeltilmesi boyutundadır. İYİ Parti’den seçilip AK Parti’ye geçen milli irade hırsızına laf ediyorum. Yoksa İYİ Parti adaylarına niye laf edeyim, iyi insanlar” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’a: Sende Hiç Utanma Yok Mu?

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Recep Tayyip Erdoğan yola çıkarken dedi ki benim hesabın simit çay hesabı. Yazıklar olsun dedi oy istedi. Bugün Ankara’da 1 simit 10 TL. 1 Nisan’da yine 15 TL olacak. Çay da 15 TL. Bir çay, 1 simit 25 TL. Aile 5 kişi, 30 günde 11 bin 250 TL, emekli maaşı 10 bin TL. Hani diyordun ya Ecevit’e, eyy Recep Tayyip Erdoğan sende hiç utanma yok mu?” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP Lideri Özel’in konuşmasında öne çıkan bölümler şu şekilde:

“Birileri bir yandan siyaseti kutuplaştırmanın, bize hakaret ederek siyasetin gerginleşmesinin ve esas meselelerin konuşulmasını engellemeye çalışıyor.

Bunu Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından Devlet Bahçeli’nin bugünkü konuşmasından görüyorsunuz. Bu kadar hakaret olunca o hakaretlerin bir vazife olarak yerine getirildiği çok belli. Bu Meclis’te iki tane promter kullanılıyor. İkisinin kablosunu takip edin saraydaki bir odaya çıkıyor. Biz onların seviyesine inecek değiliz.

Bizim derdimiz emeklinin aylığı, yoksulların mutfağındaki tencere, pazardaki marketteki mutfaktaki yangın, asgari ücretlinin geçim seviyesi. TÜİK’in rakamları doğru değil ama o rakamlarla bile durumun ne kadar içler acısı olduğu görmek gerekiyor.

Bizim emekli maaşlarıyla ilgili teklifimiz en az asgari ücret olmasıydı. Onlar 10 bin lira yapmak istiyorlar. Biz 17 bin liraya el kaldırdık. Onlar red oyu verdiler. Milletimiz görüyor. Bu gayret sandığın başına gidince karşılığını bulacak.

Toplumun büyük çoğunluğu yoksullaşmaya devam ederken sarayda işler yolunda. Sarayın bir günlük maliyeti 33.6 milyon TL. Saray 1 dakikada 23 bin TL harcıyor. Sarayda 27 saniyede bir emekli maaşı harcanıyor.

DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu burada. DİSK ‘vergide adalet’ diyerek yürüdü. Bugün asgari ücretten vergi alınmıyor ama asgari ücret vergi hesabına katılıyor. Emekçi ocak ayında aldığı maaşı kaybediyor. Bunu Meclis gündemine sunduk. DİSK’in bu talebini hep birlikte sahipleniyoruz; vergide adalet istiyoruz.

Recep Tayyip Erdoğan yola çıkarken dedi ki benim hesabın simit çay hesabı. Yazıklar olsun dedi oy istedi. Bugün Ankara’da 1 simit 10 TL. 1 Nisan’da yine 15 TL olacak. Çay da 15 TL. Bir çay, 1 simit 25 TL. Aile 5 kişi, 30 günde 11 bin 250 TL, emekli maaşı 10 bin TL. Hani diyordun ya Ecevit’e, eyy Recep Tayyip Erdoğan sende hiç utanma yok mu?

“DEM, DEM, DEM. DEM diyerek…”

Seçimden bu yana benzin 40 TL’ye çıktı, mazot 18’den 42 TL’ye çıktı. Yetkiyi verin kardeşinize diyen Recep Tayyip Erdoğan aldığı yetkiyle bunu yaptı. Bu sabah Devlet Bahçeli dün akşam Erdoğan… 1 cümleleri var DEM, DEM, DEM. DEM diyerek enflasyonu unutturmanın, zamları gizlemenin, seçimi kazanmanın hesabını yapıyorlar.

Her siyasi partiyle ne kadar ilişkimiz varda DEM Parti ile de o kadar ilişkimiz var. İçtiğimiz bir bardak demli çay. Mecliste oturup aynı masada yemek yerler, şakalaşırlar kamera önüne çıkınca sahtekarlığa başlarlar. Bahçeli DEM diyor, Tayyip Bey zam yapıyor. Sayın Bahçeli milletin derdi DEM değil, zam.

Haftaya bu salon boş olacak. Haftaya 6 Şubat. Biz 50 bin 783 vatandaşımızın hayatını kaybettiği depremin yıl dönümünde bütün grup olarak deprem bölgesinde olacağız. Bir kez daha hayatını kaybeden bütün Allah’tan rahmet yaralılara şifa diliyoruz.

Bu deprem 3 trilyon dolar vergi toplayan bir iktidarın 21 yılında yaşandı. Ülkeyi tek başına yöneten yani mazereti olmayan imkanları tam olan bir iktidar döneminde yaşandı. Kendisinden önceki dönemi depreme hazırlık yapmadılar diye eleştiren 8 kere imar affı çıkarıp 26 milyar gelir elde eden ama depreme dayanıklı kentler yaratmak için değil kendi iktidarı için kullanan bir iktidar döneminde yaşandı.

Ben depremden sonra hemen yola çıktık. Akşam vakti deprem bölgesine vardık. Malatya Doğanşehir’e sonra da Kahramanmaraş’a gittim. Ömrüm boyunca rüyalarımdan çıkmayacak manzaralar gördüm.

Bunun bir daha yaşanacağını biliyoruz ama afete karşı dirençli kentler yaratmak iktidar partisinin görevidir. Biz o süreçte depreme hiç hazırlık olmadığını gördük. İlk 1 hafta içinde inanılmaz bir koordinasyonsuzluk gördük. İlk 1 saat içinde inanılmaz bir kibir ve korku gördük. Belediyelerden gelen yardımlarda muhalefet partilerinin engellendiğini, dışarıda bekletildiğini gördük.

Darbe paranoyasıyla koca orduyu içeride tutup 10 binlerce canın enkaz altında öldürüldüğünü gördük. Bunları hatırlatmakta fayda var. Ecevit hükümetine 3 gün oldu çadır dağıtmıyorsun diyenlerin Hatay’da 35. gün çadır dağıtamadığını gördük. Kendi imtihanlarıyla sınandılar ama en ağır bedelini yoksullar ödedi.

Millet yardım beklerken milletin telefonuna İBAN gönderdiler. Çadır yok derken Kızılay’ın çadır sattığını öğrendik. Asrın felaketi dediler ama asrın ihmali ile milleti baş başa bıraktılar.

8-9-10 Şubat’ta yaptığı açıklamalarda Erdoğan ‘Yıkılan tüm konutları 1 yıl içinde teslim edeceğiz’ dedi. 650 bin konut ihtiyacı var 1 yıl içinde 319 bin konut inşa edeceğiz dedi. 1 yıl haftaya doluyor. 1 yılda temeli atılan konut sayısı 250, teslim edilen 47 köy evi var. Ama haftaya konut teslim edeceğini söylüyor. Gelecek hafta 46 bin teslim edecekmiş. Gerçekleşme oranı yüzde 7. Bu sözleri takip etmek bizim boynumuzun borcudur.

Bu evler yapılmayınca ne oluyor? 1,5 yaşında Doğa, İsacan ölüyor orada. Çadırda kimse kalmadı diyorlar, ölen şehidin bayrağını ailenin çadırına asıyorlar.

Yerel seçimlere gidiyoruz. 25 yıl şehirlerimizi kötü yönettiler. Buna karşı 2019 yılında artık canına tak edenler İstanbullular dur dedi. Ankara’yı parsel parsel satan dinozor ticaretinden yolunu bulan anlayışa Ankara dur dedi. 11 şehirde israfa kent suçlarına dur dediler. O günden beri CHP ve Millet İttifakı hatta Türkiye ittifakı tarafından seçilmiş belediye başkanlarımız namusluca yönetiyorlar.

İstanbul’u Erdoğan belediyeciliği yönetirse 2 kat fazla parayla yarı yarıya iş yapıyor Arada 4 kat fark var. Meydan okuyoruz. Eskiden yağmur yağar Üsküdar göl olurdu. Pandemide İstanbul’da görülmemiş altyapı çalışması yapıyoruz dediler. Şimdi o kentlere geri dönmek istiyorlar. Haramilerin saltanatını yıktık ya şimdi haramiler geri dönelim mi diyorlar. Bütün elimizdeki büyük şehirlere söylüyoruz elinizdekine çalışkan belediye başkanlarına sahip çıkın.

Biz bütün vatandaşlarımızı Beşiktaş’ta, Karşıkaya’da, Nilüfer’de ağırlayamayız ama bütün vatandaşlarımız kendi şehirlerine çalışkan CHP belediyelerini getirebilirler.

Bugüne kadar 900e yakın aday açıkladık. Seçime giren bütün partiler içinde en üst rakam. CHP geç kalıyor tezine kimse kulak vermesin. Rakiplerimiz yarı rakamlarda. Eskişehir’de vefalı bir vedayı hep birlikte gerçekleştirdik. Bozkırın ortasında terk edilmiş bir şehri bir Avrupa kenti haline getiren, 1 milyon turist ağırlayan kenti yaşatan Yılmaz Büyükerşen konuştu ben ağladım.

Ben konuştum o ağladı. Ayşe Ünlüce başkanımıza gözü arkada kalmadan o şehri teslim etti. Yılmaz hoca bir odada anılarını mı yazacak sanıyorsunuz? Hocanın bir eli Eskişehirli belediyelin üzerinde bir eli CHP’li bütün belediyelerin üzerinde. Kendisi CHP’li belediyelerin hizmetlerinin ortaklaştırıldığı kurulda belediyelerimizi baş koordinatörü.

Kadınların başının üzerinde camdan tavan var. Gençler ve kadınların iddialarının arkasında ben varım. Belediye Meclislerinde kota koyduk, ama pencere sistemini de hayata geçirdik. Kadınlara aday olun arkanızda biz varın dedik. Değişim nasıl olacak diyenlere dün açıklanan İzmir listesine baksın değişim orada.

Yaş ortalaması 46, 12’si 40 yaş altında. 9’u kadın. İzmir’in en büyük ilçelerine kadın aday koyduk. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Karşıyaka’da 5 yıl görev yapan Cemil Tugay’ı görevlendirdik hayırlı uğurlu olsun.

Bahçeli Türkiye İttifakından rahatsız olmuş. Meclise bakan Togg’la geldi, anahtarı bırak biz de binelim dedim. Biz Togg’a neden karşı olalım. Babanın malı gibi bakıyorsun, Togg da bizim ülkenin bütün değerleri de bizim. Ben doğal gazın keşfine karşı değilim, onun yoksul insanlara en ucuz şekilde ulaştırılmasından yanayım.

Bu ülkede hangi değer varsa onun yanındayız. Biz neden TCG Anadolu’nun karşısında olalım? Bizim karşısında olduğumuz 6. filoydu, senin yanında durdukların onun yanında namaza durdular… Siz saray, rant, çıkar ittifakısınız, biz Türkiye ittifakıyız. Türkiye ittifakı 31 Mart seçimlerini kazanacak. “

Paylaşın

Türkiye’de Her İki Çocuktan Biri Yoksul

“Türkiye’nin Yokluk ve Yoksulluk Raporu”nda, “Türkiye’de 9.4 milyon çocuk yoksulluk çekiyor. Yani Türkiye’deki her iki çocuktan birisi yoksul” bilgisi yer aldı.

Raporda, Türkiye’de beş yaş altı çocukların yüzde 1,7’sinin akut yetersiz beslenme, yüzde 6’sının ise kronik yetersiz beslenme yaşadığının altı çizildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Karabük milletvekili Cevdet Akay, “Türkiye’nin Yokluk ve Yoksulluk Raporu”nu açıkladı. Sol Haber’in aktardığına göre; Ekonomiden yoksulluğa, eğitimden adalete kadar farklı verileri içeren “Türkiye’nin Yokluk ve Yoksulluk Raporu”na göre, Türkiye’de her iki çocuktan biri yoksul.

Çalışmaya göre, 2018’de 3 milyon 494 bin 931 olan sosyal yardımdan yararlanan hane sayısı, 2023’te 4 milyon 400 bin haneye yükseldi. Bu hanelerde yaşayan kişi sayısı ise 17.6 milyon olarak kayıtlara geçti.

Raporda, “AKP iktidarı 3 Kasım 2002 tarihinden bu yana yoksulluğa son verecek çalışmalar yapmak yerine, yurttaşlarımızı sosyal yardımlara bağımlı hale getirmiştir. Yoksulluk her yıl önemli bir artış gösterirken, yardım alan yurttaş sayısı da bununla bağlantılı olarak artmıştır. AKP yaptığı sosyal yardımlarla yoksulluğa geçici çözüm üretmiş, bu sorunu kökten çözecek reformları hayata geçirmemiştir. Özetle, iktidar muhtaç ve yoksul bir toplum yaratarak, biat zihniyetini politika aracı haline getirmiştir” ifadeleri kullanıldı.

En çok yoksulluk içindeki çocukların durumuna dikkat çekildi. 15-29 yaş arasında eğitim öğretim almayan gençlerin oranı yüzde 28.7. Türkiye, çocuk yoksulluğu açısından OECD’ye üye 41 ülke arasında yüzde 22 oranıyla en yüksek yoksulluk oranına sahip ikinci ülke konumunda. Ekonomik yoksunluk nedeniyle ailesinin bakamadığı çocuk sayısının 2002’de 12 bin 75 iken, 2023’te 165 bine yükseldiğine de işaret edildi.

Raporda “Türkiye’de 9.4 milyon çocuk yoksulluk çekiyor. Yani Türkiye’deki her iki çocuktan birisi yoksul” bilgisi yer aldı.

Türkiye’de beş yaş altı çocukların yüzde 1,7’sinin akut yetersiz beslenme, yüzde 6’sının ise kronik yetersiz beslenme yaşadığının altı çizildi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun, Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuk İstatistiklerine göre, çocukların karıştığı olay sayısı 2022 yılında, 2021 yılına göre yüzde 20,5 oranında artarak 601 bin 754’e ulaştı. 2014’te 11 bin 95 olan, “Çocukların Cinsel İstismarı”na ilişkin suç sayısı ise 31 bin 885’e yükseldi. Türkiye’de 9 bin 308 çocuk, “Uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak” suçundan güvenlik birimlerine götürüldü.

CHP’li Akay, “Güç zehirlenmesine maruz kalan iktidar, halkı yavaş yavaş öldürüyor. Bağımsız olması gereken Merkez Bankası ve TÜİK Saray’ın emrinde. Saray sadece kendi lüksü ile şahsi hırsını odağına almakta” ifadesini kullandı.

Eğitim durumu

6-17 yaş arasında 570 bin 293 çocuğumuz eğitim dışında.

Devlet okulları işletmeye dönüştü. Özellikle meslek liselerinde açılan işyerleri ile döner sermayeye para akışı, eğitim adı altında öğrencilerin işgücü ile sağlanmaya çalışıldı.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yayımladığı son rapora göre, Türkiye’de orta eğitim (lise) harcamalarında 40 ülke arasında 38. sırada.

OECD ortalamasında, ilköğretimden yükseköğretime kadar öğrenci başına eğitim kurumları harcaması, 11 bin 680 dolar. Türkiye’de yapılan harcama, 5 bin 723 dolar.

Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) araştırma sonuçlarına Türkiye, araştırmaya dahil olduğu 2003 yılından bu yana okuma, matematik ve fen bilimleri alanlarının tümünde OECD ortalamasının altında kalmıştır.

15-19 yaş aralığında yüzde 69 olan okullaşma oranıyla OECD ülkeleri arasında son sıralardayız.

Akademik özgürlükler endeksine göre, 175 ülke arasında 170. sıradayız.

Para nereye harcandı?

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan Genel Faaliyet Raporları incelendiğinde vakıf ve derneklere;

2012 yılında 381 milyon lira,
2013 yılında 590 milyon lira,
2014 yılında 628 milyon lira,
2015 yılında 874 milyon lira,
2016 yılında 581 milyon lira,
2017 yılında 581 milyon lira,

2018 yılında 818 milyon lira,
2019 yılında 841 milyon lira,
2020 yılında 1 milyar 92 milyon lira,
2021 yılında 866 milyon lira,
2022 yılında 1 milyar 792 milyon para transferi gerçekleştirilmiştir.

Raporda, “Son 11 yılda iktidar, merkezi yönetim kapsamındaki kuruluşlar aracılığıyla vakıf ve derneklere toplam 9 milyar 44 milyon lira para transferi yapmıştır. Hangi vakıf ve derneklere bu paralar aktarıldı? Biz soruyoruz, iktidar en iyi yaptığı işi yapıyor, duymazlıktan gelerek kaçıyor” ifadeleri kullanıldı.

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den ‘Tasfiye’ Açıklaması: Söz Konusu Değil

Tasfiye iddialarına ilişkin değerlendirmede bulunan CHP Lideri Özgür Özel, “Battal Başkan, uzun süredir yaptığı göreve aday gösterilmemesinin verdiği üzüntüyle – ki bunu anlıyorum – meseleyi nesnel ve tarafsız değil, öznel bir yerden değerlendirmiş” dedi.

“Ne Alevinin ne Kürt’ün tasfiye olduğu yok” diyen Özel  “Kendisi “Ben aday gösterilmedim” deyip bunun üzerinden değerlendirme yapmış. Birkaç gün sonra o değerlendirmelerden pişmanlık duyacağını düşünüyorum. Üzüntüsüne veriyoruz. Sonuçta değişim olması lazım” diye konuştu.

Cumhuriyet Halk Partili (CHP) İstanbul Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, dördüncü kez aday gösterilmeyince partisinden istifa etmişti. CHP’nin kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyenlerin tasfiye edildiğini ileri süren Battal İlgezdi’nin iddialarına CHP Genel Başkanı Özgür Özel yanıt verdi.

Sözce yazarı İsmail Saymaz’a konuşan Özel, Battal Başkan, uzun süredir yaptığı göreve aday gösterilmemesinin verdiği üzüntüyle – ki bunu anlıyorum – meseleyi nesnel ve tarafsız değil, öznel bir yerden değerlendirmiş” dedi.

“Ne Alevinin ne Kürt’ün tasfiye olduğu yok” diyen Özel “Kendisi “Ben aday gösterilmedim” deyip bunun üzerinden değerlendirme yapmış. Birkaç gün sonra o değerlendirmelerden pişmanlık duyacağını düşünüyorum. Üzüntüsüne veriyoruz. Sonuçta değişim olması lazım” diye konuştu. Özel şunları söyledi:

İstanbul’da Kemal Bey’i destekleyen Bora Balcıoğlu, ankette önde çıktığı için aday gösterildi. Gülizar Emecan, Bahçelievler’in adayı, kongrede karşımızdaydı. Battal Bey’in aday gösterilmediği gün aday gösterilen 10 kişiden dördü kurultayda karşımızdaki isimdi. Bir tasfiye söz konusu değil. Bu iddiaları, yayınlanan aday listeleri yalanlıyor.

Hatta bana şöyle eleştiriler geliyor: “Siyaset bu kadar objektifliği kaldırmaz. Kendine yakın isimleri koymalıydın bazı yerlere. Kılıçdaroğlu’na yakın ve kongrede yanında durmayanları görevlendiriyorsun” diyorlar. Böyle eleştiriler alıyorum.

Özel, “İstanbul’da neredeyse bütün muhalif partiler aday çıkardı. İyi Parti, Saadet, Zafer Partisi… Ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

İstanbul’a talan ve rant geri dönmesin diye düşünen herkesin son derece stratejik oy kullanması ve çok sayıda adaylaşmayı kimin ve neyin körüklediğine dikkatle bakması gerekir. Büyükşehirleri parsel parsel satan ve kupon arsaları Arap şeyhlerine veren AKP belediyeciliği geri gelmesin diye büyük bir ittifaka ihtiyaç var. Bu ittifakın adı İstanbul İttifakı ve Türkiye İttifakı olacak. Ben seçmenin ferasetine ve öngörüsüne güveniyorum. Onlar büyük planı görüyor.

CHP Genel Başkanı Özel, “Başak Demirtaş’ın aday adaylığı hakkındaki yorumunuz nedir?” sorusunu ise “Tüm adaylıklar gibi o da demokratik bir hakkın kullanılmasına yönelik yaklaşımdır. Bir yorumum yok” diye yanıtladı.

Paylaşın

CHP’den İttifaksız Yerel Seçimler Planı

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler yaklaşırken, seçime girecek partilerinde ittifak görüşmeleri sona yaklaşıyor. Şu ana kadar herhangi bir partiyle işbirliği oluşturmayan CHP, seçimlere ittifaksız girme planı yapıyor.

CHP’li bir yönetici, “İş birliği görüşmeleri nasıl sonuçlanır bilmiyoruz ama seçmen nezdinde iş birliği, ittifak arayışına engel bir durum yok. Taban ittifakına güveniyoruz” ifadelerini kullandı.

Yerel seçimler yaklaşırken ittifak görüşmelerinde de sona geliniyor. AK Parti-MHP ittifakı tamamlanırken AK Parti ayrıca HÜDA-PAR, BBP ve DSP ile de görüşmeler yaptı. Yeniden Refah Partisi ile görüşmelerin önümüzdeki günlerde sonuçlanması bekleniyor.

Muhalefet cephesinde de CHP ile İYİ Parti, Memleket Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti ile bir iş birliği olmayacağı ortaya çıktı. CHP’nin DEM Parti ile görüşmelerinin nasıl sonuçlanacağı ise gelecek hafta belli olacak.

DEM Parti İstanbul kararını henüz vermedi ama her iki partiden birçok yönetici aday çıkarılmasının büyük sürpriz olmayacağını konuşuyor. Eğer tablo böyle olursa İstanbul’da mevcut belediye başkanı Ekrem İmamoğlu sadece partisinin desteği ile seçime girecek.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Peki ittifaksız seçimi kazanmak mümkün olur mu? CHP’li bir yönetici bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

“Her partinin kendi adayını çıkarma hakkı var. Biz bir yerde aday çıkarırken İYİ Parti’ye, DEM Parti’ye güvenerek çıkarmıyoruz. İstanbul zaten bizim yönettiğimiz bir belediye. İmamoğlu şu anda Türkiye’nin en güçlü siyasi figürlerinden biri.

Diğer muhalefet partileri aday çıkarırsa tüm seçmenleri o adaylara mı oy verir yoksa başka tercihler mi yaparlar, bunu bilemeyiz. İş birliği görüşmeleri nasıl sonuçlanır bilmiyoruz ama seçmen nezdinde iş birliği, ittifak arayışına engel bir durum yok. Taban ittifakına güveniyoruz.”

Paylaşın

İcra Dosya Sayısı 23 Milyon 289 Bine Yükseldi

Borcunu ödeyemediği için icralık duruma düşen vatandaşların sayısı her geçen gün artıyor. Bugüne kadar açılan ve icra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı 26 Ocak tarihi itibariyle 23 milyon 289 bine yükseldi.

Her dosyasının 1 kişi üzerinden açıldığı düşünüldüğünde, Türkiye’de her 4 kişiden birinin icralık durumda olduğu ortaya çıktı.

UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) üzerinden elde edilen verilere göre günde ortalama 22 bin – 25 bin arasında yeni icra dosyasının hazırlanıyor.

İcralık dosyaları araştıran ve gündeme getiren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, son 1 hafta içerisinde, icra dairelerine 155 bin 829, yılbaşından bu yana ise 696 bin yeni icra dosya geldiğini, icra dosyalarındaki borcun son bir hafta içerisinde 1 milyar liradan fazla artarak 194 milyar 215 milyon liraya yükseldiğini söyledi.

Evrensel’in aktardığına göre; Gürer, 1 Ocak’tan 26 Ocak tarihine kadar icra dairelerine UYAP üzerinden gelen yeni dosya sayısının geçen yılın aynı dönemine göre 20 bin dosya artarak 696 bin 420 olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Borcunu ödeyemediği için icralık duruma düşen vatandaşların sayısı her geçen gün artıyor. Bugüne kadar açılan ve icra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı 26 Ocak tarihi itibariyle 23 milyon 289 bine kadar çıkmıştır. Her dosyasının 1 kişi üzerinden açıldığı düşünüldüğünde, ülkemizde her 4 vatandaşımızdan birinin icralık durumda olduğu ortaya çıkıyor.”

Gürer’iin açıklamalarına göre; 85 milyon nüfuslu ülkemizde sadece 1 hafta içerisinde 155 binden fazla icra dosyası geliyor. Bu günde 22 bin ila 25 bin arası yeni icra dosyası hazırlanıyor anlamına geliyor. Bankaların vadesinde tahsil edemediği için icra takibine aldığı tutar ise 5-12 Ocak tarihleri arsında 193 milyar 201 milyon lira iken, 12-19 Ocak tarihlerinde 194 milyar 215 milyon liraya ulaştı. Kredi ve kredi kartı harcamalarındaki artış da dikkat çekiyor.

Kredi karta harcamaları 1 haftada 4 milyar TL arttı

5-12 Ocak tarihleri arasında kredi ve banka kartı harcamaları 188 milyar 710 milyon iken 12-19 Ocak tarihleri arasında bu rakam 202 milyar 579 milyon TL’ye yükseldi. Kredi ve kredi karta harcamaları 1 hafta içerisinde neredeyse 4 milyar TL arttı.

Çiftçilerin bankalara olan borcu ise 568 milyar 983 milyon TL. Bu borcun 2 milyar 43 milyon TL tutarı bankalar tarafından tahsil edilemeyen kredi borcunu oluşturuyor.

Paylaşın

CHP İle DEM Parti Görüşmelerinde ‘Taban Hassasiyetleri’ Çıkmazı

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerinde seçimlere yönelik çalışmaları hız kazandı. CHP ve DEM Parti heyetleri arasında seçimlerde güç birliği gündemli görüşmeler ise devam ediyor.

CHP ve DEM Parti kurmayları da güç birliği söz konusu olunca tarafların karşılıklı bazı fedakarlıklar yapması gerektiğini söylüyor. Ancak CHP’li kurmaylar da DEM’li kurmaylar da bu fedakarlıklar gündeme geldiğinde tabanlarının hassasiyetlerine dikkat çekiyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nde (DEM Parti) liderlerin yaptığı karşılıklı ziyaretlerin ardından başlayan ‘yerelde güç birliği’ arayışlı heyetler arası görüşmeler devam ediyor. Bu görüşmeler devam ederken Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’tan gelen “İstanbul’da aday olabilirim” açıklaması pek çok soru işaretini beraberinde getirdi.

Partinin başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte aday çıkarmaya dair alacağı tutumunun perşembe ve cuma günü gerçekleşen MYK toplantısında netleşebileceği ifade edilmişti. Ancak Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, başta İstanbul olmak üzere güç birliği yapabilecekleri pek çok yerde çalışmaların devam ettiğini şu sözlerle ifade etti: “Parti olarak alacağımız pozisyonun dengeleri ne oranda nasıl değiştirebileceğinin farkındayız. Dolayısıyla böyle bir ciddiyet ve böyle bir sorumlulukla çalışıyoruz. Her şey çok büyük bir titizlik ve hassasiyetle çalışılıyor.”

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın aktardığına göre; İki parti heyetleri arasında güç birliği gündemli görüşmeler, Başak Demirtaş’ın açıklamasından sonra da devam etti. İki partinin kurmayları da güç birliği söz konusu olunca tarafların karşılıklı bazı fedakarlıklar yapması gerektiğini söylüyor. Ancak CHP’li kurmaylar da DEM’li kurmaylar da bu fedakarlıklar gündeme geldiğinde tabanlarının hassasiyetlerine dikkat çekiyor.

DEM Parti kurmayları, Başak Demirtaş’ın açıklamasından önce de tabanlarından çok yoğun bir aday çıkarma baskısı aldıklarını ifade ederken iki seçimdir CHP’ye destek vermelerinin tabanları tarafından sert bir biçimde eleştirildiğini belirtiyor ve “Bu seçimde DEM Parti’nin kazanmadığı bir senaryoyu ne biz kabul ederiz ne de seçmenimizi ikna edebiliriz” değerlendirmesini yapıyor.

DEM Parti’nin seçmeninin verdiği oyun karşılığı olarak kent yönetimlerinde temsilcilerini görme hakkı olduğunu anlatan DEM kurmayları, seçmenlerinin sürekli fedakarlık yapması, sürekli CHP’nin adaylarına oy vermesinin artık kabul edilemez olduğunu, seçmeni ikna etmek için ellerinde güçlü doneler olması gerektiğini anlatıyor. Öte yandan güç birliği sağlanması halinde destekleyecekleri adayların ve aynı zamanda parti yöneticilerinin özellikle Kürt sorunu, kayyımlar gibi konularda demokratik ilkeler çerçevesinde söylemler kurması gerektiğini kaydediyor.

CHP’li kurmaylar da güç birliği ve fedakarlıklar gündeme geldiğinde tıpkı DEM Partililer gibi kendi tabanlarının hassasiyetlerine dikkat çekiyor. CHP’nin Atatürkçü, devletçi bir seçmen kitlesi olduğunu ve bu seçmenin batıda bir kentte DEM Parti’de aktif siyaset yapan isimlere oy vermesinin çok zor olduğunu anlatan CHP yetkilileri, DEM’in İstanbul’da bir ilçede CHP tarafından desteklenmesinin kendilerini zorlayacağını ifade ediyor.

DEM Parti çalışmalarına devam ediyor

Karşılıklı bu kaygılara rağmen iki partinin heyetleri arasında görüşmeler sürüyor. Görüşmelerin bir güç birliğine evrilip evrilmeyeceğinin ilerleyen günlerde netleşeceği ifade edilirken DEM Parti’de aday çıkarma eğiliminin ağır bastığı, İstanbul’da bir aday çıkarılması halinde bu ismin Başak Demirtaş olmasına sıcak bakıldığı kaydediliyor. DEM Parti’nin ayrıca tüm batı illerinde aday olabilecek isimlere dair çalışmasını yürüttüğü de kaydedildi.

Paylaşın

Devlet, Son 10 Yılda 6 Milyar Dolarlık Taşınmaz Sattı

Hazine tarafından satışı gerçekleştirilen taşınmazlara ilişkin açıklama yapan CHP’li Türker Ateş, “Bütçe açıkları büyüdükçe, hazine arazilerinin satışı maalesef hızlanacak. Bugünkü kurla son 10 yılda elden çıkarılan kamu taşınmazının toplam değeri 180 milyar lira” dedi.

Türker Ateş, “İktidar 2024 yılında satışlara hızlı başladı. Daha birkaç gün önce TEDAŞ ve TEİAŞ’ın kullanımındaki çoğunluğu Türkiye’nin en önemli turizm kentlerinde bulunan 73 adet arsa satış kapsamına alındı. Yaklaşık 6 milyon metrekare alan orman Cumhurbaşkanı Kararı ile orman sınırları dışına çıkarıldı” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bolu Milletvekili ve Sanayi ve Ticaret Komisyonu Üyesi Türker Ateş, hazine tarafından son 10 yılda satışı gerçekleştirilen taşınmazların bilançosunu çıkardı.

2013-2023 yılları arasında hazinenin taşınmaz satışlarından 6 milyar dolar gelir elde ettiğini ifade eden Ateş, “En yüksek gelir 3 milyar dolar ile 2/B arazilerinin satışından elde edildi. Hem arsa hem arazi satışlarından elde edilen gelirler 1’er milyar doları aştı. Son 10 yıldır devlet en büyük emlakçı oldu” dedi.

Kamunun taşınmaz satışlarına 2024 yılında hızlı başladığına dikkat çeken Ateş, “Bütçe açıkları büyüdükçe, hazine arazilerinin satışı maalesef hızlanacak. Bugünkü kurla son 10 yılda elden çıkarılan kamu taşınmazının toplam değeri 180 milyar lira” diye konuştu.

Evrensel’in aktardığına göre, elde edilen gelirlerinin yarısının 2/B satışlarından geldiğine dikkat çeken Ateş, şöyle konuştu:

“Kamuoyunda 2/B olarak bilinen düzenleme 2012 yılında kanunlaştı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerinden yaptığımız hesaplamalara göre, 2013 yılından beri 2/B satışlarından toplam 3 milyar dolar gelir elde edildi. Ülkenin çok değerli alanları, orman vasıflarını yitirdikleri gerekçesi ile imara ve ranta açıldı.

İktidar 2024 yılında satışlara hızlı başladı. Daha birkaç gün önce TEDAŞ ve TEİAŞ’ın kullanımındaki çoğunluğu Türkiye’nin en önemli turizm kentlerinde bulunan 73 adet arsa satış kapsamına alındı. Yaklaşık 6 milyon metrekare alan orman Cumhurbaşkanı Kararı ile orman sınırları dışına çıkarıldı.

2013 yılından beri, arsa satışlarından 1 milyar 111 milyon dolar, arazi satışlarından 1 milyar 82 milyon dolar gelir elde edildi. 240 milyon dolar hazineye ait tarım alanı satıldı.”

Paylaşın