Antalya: Theimiussa Antik Kenti

Theimiussa Antik Kenti; Antalya’nın Demre İlçesi, Üçağız Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Köy dolmuşları ile özel araçlarla ulaşım mümkündür.

Theimiussa, orada bulunmuş bir yazıttan öğrenildiğine göre yönetimsel açıdan bir kent değil, köy yerleşimidir. Mezar yazıtlarında şiddet suçu cezalarının Myra ya da Kyaneai’ya yatırılmasının yazması bu kentlere bağlı bir deniz birimi olduğunu göstermektedir. İlk kalıntı hemen kıyıda bosajlı, rektogonal duvarları bulunan minyatür bir kaledir. Bu kale belki öncesi de olabilen bir surla Bizans Çağı’nda çapı genişletilerek kenti çevreleyen bir şekle sokulmuştur.

Kentin Tybersissos ile sınır oluşturduğu yerde yine bosajlı ve rektogonal teknikte duvar örgülü bir akropol, son savunulacak yer olarak Tybersissos ile birlikte düşünülmüş olmalıdır. İskeleden doğuya doğru ilerlendiğinde sahilden biraz içeride ev tipinde, giriş kapısı tahrip olmuş bir çift kaya mezarıyla karşılaşılır. Doğu tarafta bulunan mezarın sağ yanında ayakta duran genç bir erkek veya çocuk figürü görülür.

Kapının üst kısmında da mezar sahibinin Kluwanimi olduğunu bildiren Lykia dilinde bir yazıt vardır. Mezar binasının doğusunda iki yanı kesme taş duvarla örülü kanalın çevresinde çok sayıda Geç Helenistik ve Roma Çağı’na ait lahitler sıralanmaktadır. Bu kanalın bitim yeri yani kuzey ucu ne amaçla kullanıldığı kesin olarak belli olmayan bir Erken Bizans Dönemi yapısıyla sona ermektedir.

Paylaşın

Antalya: Colybrassus Antik Kenti

Colybrassus Antik Kenti; Antalya’nın Alanya İlçesi, Güzelbağ Beldesi, Bayırkozağacı Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Köy dolmuşları ile özel araçlarla ulaşım mümkündür.

A. Albek, kenti, Pisidia’nın doğusunda Kilikya’nın batısında Hellenistik Dönem izleri taşıyan yerleşim yeri olarak tanımlar. Kent Merkezi bir vadi içerisinde yer almaktadır. Birbirine 70-80 metre uzaklıkta olan iki tapınağın batıda olanı neredeyse çatı seviyesine kadar sağlamdır.

Kent merkezindeki yapılara ulaşım kayaya oyulmuş merdivenler aracılığıyla sağlanmaktadır. Bu merdivenler sur üzerindeki giriş kapısına kadar uzanır.

Kentin güneybatısında bulunan nekropol alanında açıkta duran bir çok lahit ve bir de kaya mezarı bulunmaktadır. Kaya mezarının cephesi anıtsal nitelikte olup, 18 basamaklı merdiven ile ulaşılmaktadır. Mezar odası tek mekandan oluşmakta ve girişin üstü basık kemer şeklinde yontulmuş, içi medusa başı ile süslenmiş, kemerin iki yanı ise kartal motifleri ile bezenmiştir.

Kent merkezinin doğusundaki konut alanı, kandilcik tepesine kadar uzanmaktadır. Bu bölümdeki sur üzerinde bulunan yazıtta, askeri bir birliğin yerleşim alanından bahsedilmektedir. Kentteki yaşamın ortaçağa kadar devam ettiğini gösteren yazılı kaynaklar vardır.

Paylaşın

Antalya: Andriake Antik Kenti

Andriake Antik Kenti; Antalya’nın Demre İlçesi, Çayağzı Mevkii’nde yer alır. İlçe merkezine 5 km. mesafededir. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Kent, Myra’nın limanı ve onun oluşturduğu bir yerleşim olarak bilinir. Ancak M.Ö 200 yıllarında Andriakos (Kokarçay) nehrinin ağzında Andriake isimli bir şehrin olduğu ve M.Ö. 197’de III. Antiokhos’un Antiokheia’dan çıkarak, Ptolemaioslar’ın elinde bulunan yerleri alarak, filosuyla Andriake’ye geldiği bilinmektedir. Livius’ta ise Andriake’nin ismi güney Lykia kentleri arasında sayılmaktadır.

Part Savaşını planlayıp, Asia ve Lykia’ya gelen Traian, Myra’da konakladığında Lykia’nın güneyinde güzel bir limanın planlamasının yapılması gereğini belirtmiştir. Fakat planlama ve uygulama Hadrianus’a ve onun zamanına aittir. İ.S. 18’de Germanicus ve karısı Agrippa’nın Myra ziyareti, Andriake’ye dikilen heykellerle onurlandırılır. İ.S. 60’ta ise Kudüs’te huzursuzluk çıkardığı için Roma’ya hesap vermek üzere yola çıkan Aziz Paulos’un gemi değiştirmek üzere burada mola vermiş olması, Andriake tarihinin renkli sayfaları arasındadır.

Andariake antik kentinin kalıntıları büyük ölçüde limanın güneyindeki tepenin eteğine yayılmıştır. Demre yönünden ilk karşılaşılan yapı, Andriake’ye tatlı su getiren aquadükt’tur. Kemerli girişi, içte nişli duvarları ile tipik bir Roma devri yapısı olan nymphaion, kentin doğusundadır. En önemli kalıntısı, 65*32 m. boyutlarında, sekiz odalı, dikdörtgen planlı Hadrian Dönemi (İ.S. 117-138 ) ( silo, tahıl ambarı ) Granariumu’dur. Cephede girişi sağlayan sekiz kapı bulunur ve her kapı bir odaya açılmaktadır.

Ön cephe duvarında kapıların üstündeki pencereler iç kısmı ışıklandırmak için yapılmıştır. Ön cephede terasın iki yanında depo ile ilgili görevli odaları yer alır. Ortasındaki büyük giriş kapısının hemen yanında Roma imparatoru Hadrian ve karısı Sabina’ya ait aynı büyüklükte iki büst bulunmaktadır. Cepheye yerleştirilmiş aralarında grifon olan Serapis ve Pluton kabartması ise, yazıtında açıklandığı üzere granarium memurunun rüyası üzerine yapılmıştır.

Granarium ile liman arasındaki alanda liman caddesi, caddenin önünde de üstleri yarıya kadar açık gemi barınakları bulunmaktadır. Kentin en büyük yapısı Plakoma adı verilen Pazaryeri veya agoradır. Agora’nın güney yönü hariç, üç tarafı dükkânlarla çevrili olup ortasında sarnıç bulunmaktadır. Agora’nın önündeki yükseltide ise ev kalıntıları yer alır. Gözetleme kulesi yamacın batısındadır. Limanın kuzey kısmı büyük ölçüde Lykia türü lahitlerin bulunduğu, bu arada iki Bizans dönemi kilisesinin kalıntılarına rastlanan nekropol alanıdır.

Paylaşın

Antalya: Hamaxia Antik Kenti

Hamaxia Antik Kenti; Antalya’nın Alanya İlçesi, Elikesik Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Köy dolmuşları ve özel araçlarla ulaşmak mümkündür.

Antik kent, Pamfilya Bölgesi sınırları içerisindedir. Halk arasında ise Sinekkalesi olarak bilinmektedir. Antik Çağ coğrafyacısı Strabon,gemi yapımında kullanılan kerestenin kentten elde edildiğini, özellikle sedir ağaçlarının bol olduğunu, hatta Antonius’un bu bölgeyi Kleopatra’ya hediye ettiğinden bahseder. Kentte Helenistik Dönem’den Bizans Dönemi sonuna kadar oturulduğu gerek yazıtlardan gerekse kalıntılardan anlaşılmaktadır.

Yazıtlar daha çok Hamaxia’da yaşamış belli başlı ailelerin isimlerini taşıyan onur yazıtlarıdır. Yazıtların çok azında kentteki yapılardan bahsedilmektedir. Yazıtlara göre Hermes ve Serapis Kült alanı, Helenistlik olduğu düşünülen kule ve bunun batısında iki eksedra (yarım daire şeklinde düzenlenmiş küçük yapı) yine kentin kuzeyindeki başka bir eksedra, hamam, nekropol alanındaki irili ufaklı mezar yapıları ve sur duvarları kentin günümüze ulaşan kalıntılarıdır.

Kenti çevreleyen sur duvarları özellikle kuzey ve batı yönde korunmuştur. Sur duvarı dışındaki batı ve kuzey yönlerde yer alan nekropol alanında küçüklü büyüklü mezar yapılarının yanı sıra araziye yayılmış durumdaki ostotekler (kül kutuları) ve parçalarının önemli bir bölümü Alanya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Kentin İ.S. 100–200 yılları arasında zengin olmayan küçük, Coracesium’a bağlı bir topluluk olarak yaşamını sürdürdüğü bilinmektedir.

Paylaşın

Antalya: Istlada Antik Kenti

Istlada Antik Kenti; Antalya’nın Kaş İlçesi’ne bağlı Kapaklı Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Köy dolmuşları ve özel araçlarla ulaşmak mümkündür.

Istlada adı şehrin birçok yazıtında okunabilmiş olup Likya Birliği içinde komşu diğer şehirlerle bölgenin tarihi kaderini paylaşmıştır. Gerek Hoyran mezarındaki ilginç kabartmalardan gerekse okunabilir Likya yazıtlarından şehrin tarihini en azından İ.Ö. 4’üncü yüzyıl başlarına indirmek mümkündür. Likya döneminden sonra sırasıyla Helenistik, Roma ve Bizans Dönemleri’nde yerleşim gördüğü kalıntılardan anlaşılmaktadır.

Istlada; Apollonia, Aperlai, Phellos veya İsinda gibi ufak bir beyin oturduğu etrafı surlarla çevrili ufak bir kale görünümündedir. Şehrin surları akropolün doğu ve batı yönünde uzanır. Sur, doğu uca yakın yerde, kale içine girişi sağlayacak bir kapı ile sonlanmaktadır. Kapının hemen batısında kapıyı kontrol amaçlı yapılmış bir yapı kalıntısı göze çarpar.

Yer yer görülen sarnıç ve kuyular ve bunlara su birikimini sağlayan yerli kayaya açılmış kanalcıklar su ihtiyacının biriktirme ile karşılandığını göstermektedir. Istlada Kapaklı Köyü’nde bulunan ünlü “Hoyran Anıtı” adıyla anılan kabartmalı mezarıyla da arkeoloji dünyasında çok özel bir yere sahiptir. Anıt  ana kayanın yontularak ev tipi mezar haline getirilmiş örneğidir. Alınlığın ortasında mezar sahibi eşi ve oğluyla seçilebilmektedir.

Çok basık gotik alınlığın altındaki frizde, ortada bir divan üzerine uzanmış mezar sahibinin ayakucunda askerleri başucunda ise oğlu, kızı, eşi ve kadınlardan oluşan bir grup törene iştirak edenleri oluşturmaktadır. Biri kopuk olan akroterlerde dışa dönük olarak sfenks tasvirleri mevcuttur. Anıt, Lykia alfabesi ile kazınmış yazıtı ve üzerindeki kabartmalardan M.Ö. 4’üncü yüzyıla tarihlenir.

Akropol’ün doğu ve kuzeyi kaya mezarları, lahitler ve stel şeklindeki tek blok mezarlarla doludur. Lahitlerin büyük çoğunluğu tipik Likya lahti formunda, kaide, sanduka ve kapaktan oluşmaktadır. Lahitlerin aralarında steller yer almaktadır. Tümü yörenin doğal oluşumu olan kireçtaşından yapılmıştır. Kaya mezarları Klasik Çağ’a, lahitlerin tümü ise Roma Çağı’na tarihlenir.

Üzerlerindeki kuş tasvirlerinden dolayı, horozlu ve güvercinli mezar olarak tanınan kaya mezarı en eski örneklerden biri olup İ.Ö. 4’üncü yüzyıl başlarına tarihlenir. Diğer ilginç bir örnek de üzerinde ayakta savaşçı kabartmasının yer aldığı tek parça bloktan oluşan stel tarzı mezar anıtı olup tipik kaya mezarları kompleksinin önünde yer alır. Kalıntıların yer aldığı zirveden güneye bakıldığında bölgenin en çarpıcı manzarası olan Gökkaya Koyu ve çevresi görülebilir ki Gökkaya büyük olasılıkla Istlada Antik Kenti’nin limanı görevini de yürütmekteydi.

Paylaşın

Antalya: Likya Uygarlıkları Müzesi

Likya Uygarlıkları Müzesi (Andriake Örenyeri); Antalya’nın Demre İlçesi, Büyükkum Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Özel araç ve otobüslerle ulaşım sağlanmaktadır.

Andriake Liman Kenti güney yerleşiminde yer alan agora / plakoma, sarnıç, granarium yapısı, hamamlar, kiliseler, sinagog vb. liman yapıları ile onurlandırma anıtlarının restorasyonu tamamlanarak 2015 yılı Haziran ayında ziyarete açılmıştır. Ziyaretçi karşılama merkezinden başlayarak,  ziyaretçilerin örenyerinde rahat gezmelerine olanak sağlayan gezi yolları mevcut olup gezi yolundaki son nokta M.S. II. yy.’da yapılmış granarium (tahıl ambarı)  yapısıdır. Bu yapı günümüze kadar sağlam, ayakta kalabilmiş niteliği nedeniyle Likya kentlerine ait eserler ile Likya uygarlığının tanıtımının yapıldığı bir müze olarak düzenlenmiştir.

Müzenin içinde bulunduğu Andriake kentinin M.S. 7. yy’a kadar işlevselliğini koruyan limanı bugün bataklık haline gelmiş ve deniz ile ulaşımı kesilmiş durumdadır. Ticari gemiler için korunaklı bir liman olmasının yanı sıra lojistik destek sağlayan tesisleri ile gemicilerin vazgeçilmez uğrak noktası olan Andriake’nin bugün kullanılmayan rıhtımında, içinde amphoralarla zeytin yağı, şarap gibi sıvı malzemenin taşınmasını gösteren Antik Dönem Ticaret Gemisi canlandırması yer alır. Likya Uygarlıkları Müzesi ve Andriake Örenyeri, restorasyon çalışmaları, çevre düzenlemesi, karşılama merkezi mimari tasarımı ve tarihi önemi açısından fark yaratmaktadır.

Paylaşın

Antalya: Rhodiapolis Antik Kenti

Rhodiapolis Antik Kenti; Antalya’nın Kumluca İlçesine bağlı Sarıcasu Köyü yakınında bir tepe üzerinde yer almaktadır. Köy dolmuşları veya özel araçlarınızla ulaşabilirsiniz.

Rhodiapolis, isminden dolayı Rodoslular’ın kurduğu bir şehir olarak kabul edilir. Çok yakınında bulunan Gagai, Phaselis, Korydalla ve Olympos gibi bölgedeki pek az Rodos kolonisinden birisidir. Theopompos’un belirttiğine göre Rhodiapolis, adını Mopsos’un kızı Rhodos’tan alır. Adını Hekataios’tan öğrendiğimiz yerleşim, Rodoslular tarafından koloni olduktan sonra gelişmiştir. Bölgedeki tüm kentler Likya Birliği’nin üyesidirler. Rhodiapolis ve Gagai sikkelerinde “Likyalı” oldukları belirtilir.

Kentin en ünlü siması Opramoas’tır. Antonius Pius döneminde (İS. 138-161) yaşamış olan bu kişi Likya’nın en zengin adamı ve en ünlü hayırseveri (Euergetes) dir. Opramoas, Apollonios II’nin oğludur. Annesi Aristokila adıyla da bilinen Aglais, Korydallalı’dır. Hermaios ve Apollonios III adlarında iki erkek kardeşi vardır. Opramoas’ın Lykia Birliği’nde üstlendiği ilk görev arkhiphylakia olmuştur. Erken dönemdeki hizmetlerinin ardından 4 kez onurlandırılmıştır.

İ.S. 114 ile 131 yılları arasına denk gelen onurlandırmalarda Opramoas, bronz heykel, altın kaplama ikon ve altın çelenk almıştır.131-132 yıllarında cömertliğini kanıtlayan Opramoas’ın Lykia Birliği tarafından yıllık onurlarla onurlandırılmasına karar verilmiştir. Opramoas’ın neredeyse tüm Likya’da yardım etmediği kent yok gibidir. Opramoas’ın bir başka özelliği ise Hadrianus’un anılarında gizlidir. Hadrianus “Asya olaylarını detaylıca bilen Likyalı tüccar Opramoas’ın gizli raporlarının Palma tarafından alaya alındığını” anlatır.

Rhodiapolis, Likya dilindeki yazıta sahip kaya mezarı dışında M.Ö 7. yüzyıl öncesini yansıtacak kalıntılara sahip değildir. Kentte bilinen en erken kalıntılar Klasik Çağ kaya mezarlarıdır. Lykia dilindeki yazıtlı kaya mezarı ve tiyatronun kuzeyindeki Helenistik kule dışında geleneklerine bağlı olan bir Roma kenti izlenimini vermektedir. Ancak, kalıntılar arasında büyük bir kısmı tahrip olmuş Bizans çağı yapıları çoğunluktadır. Önemli kalıntıları; tiyatro, hamam, agora/stoa, sebasteion, tapınaklar, kilise, sarnıçlar, kenotaph, nekropoller ve konutlardır.

Kentin en çok dikkat çeken özelliği, küçük taşlardan harçlı veya harçsız olarak inşa edilmiş hala ayakta olan çok sayıdaki yapıdır. Bunlar değişik ölçülerde olup, birçoğu özel kişilere ait evlerdir. Şehir merkezinde Grek planlı küçük bir tiyatro yer alır. Aşağı yukarı 1500 kişi kapasiteli olduğu düşünülen ve güneye bakan tiyatronun caveası çoğunlukla yamaca yaslanmış olup, cavea da 7 merdiven arasında 6 kuneus/kerkides bulunur. Tam yuvarlak olan orkestranın çapı ise 10.52 m.dir. Doğu batı aksında uzayan sahne binasının üst kesimi tamamen yıkılmış, sadece zemin katı korunabilmiştir. Proskene cephesinden 5 kapı açılır.

Duvarları tamamen kitabelerle dolu olan ve Opramoas’ın bütün resmi ilişkilerinin sıralandığı 64 belgeden oluşma anıt-mezar, tiyatronun güneybatısında sahne binasının arkasındadır. Kent merkezinde, agora ile stoa bir bütünlük arz etmekte ve stoa, agoranın batıda yer alan üzeri örtülü bölümünü oluşturmaktadır. Tiyatronun üst kısmında batıya doğru sadece apsisi korunagelmiş bir kilise göze çarpar. Yerleşimin doğu sınırındaki son kamu yapısı ise bir Roma hamamıdır. Hamam genel planlamasıyla Anadolu hamam- gymnasion karakteristiğindedir. Rhodiapolis’in nekropolü kentin, doğu, güneydoğu ve kuzeyinde yoğunluk göstermektedir. Büyük çoğunluğunu Roma Çağı’na ait lahitlerin oluşturduğu nekropol alanlarının en ilginç kalıntısı Lykia dilinde kitabeli kaya mezarıdır.

Paylaşın

Antalya: Kargıhan

Kargıhan; Antalya’nın Manavgat İlçesi, Beydiğin Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Köy dolmuşları veya özel araçlarınızla ulaşabilirsiniz.

İç Anadolu Bölgesi’ni Akdeniz Bölgesi’ne bağlayan eski ticaret yolu üzerinde yer almaktadır. Kitabesi mevcut olmayan han, mimari üslubuna göre Anadolu Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev (1236-1246) dönemine tarihlenmektedir. Kalın beden duvarlarıyla çevrili han, kuzeyde doğu batı doğrultusunda dikdörtgen bir kapalı bölüm ve güneyde kare şeklinde açık  bir avlu  etrafında açık ve kapalı hücrelerden oluşmaktadır.

Kapalı bölüm ve  avlunun batısındaki hücreler kare payelerle iki sahna ayrılır. Ana salon ve diğer hücreler tonoz örtülüdür. Güney beden duvarı ortasında yer alan taç kapısı avluya açılır. Dikdörtgen şeklinde beden duvarlarından çıkıntı yapan taç kapı benzersizdir. Eyvan şeklinde sivri kemer açıklığı içerisinde basık kemerli giriş kapısı yer alır.

Paylaşın

Antalya: İotape Antik Kenti

İotape Antik Kenti; Antalya’nın Alanya İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Alanya’dan Gazipaşa otobüsleri ile Antik Kente ulaşılabilir.

Antik kent adını Kommagene Kralı 4. Antiochos’un (İ.S. 38–72) karısı Iotape’den alır. İmparator Trajan’dan Valerian’a kadar kent kendi adına sikke basmıştır. Kalıntılar Roma ve Bizans Dönemi özellikleri taşımaktadır. Denize doğru uzanan yüksekçe bir burun, kentin akropolü durumundadır. Bu bölüm surlarla çevrili olduğundan kale (akropol) görünümündedir. Yapılar oldukça tahrip olmuştur. Akropolün karaya bağlandığı küçük vadide, doğu-batı yönünde uzanan liman caddesi yer almaktadır.

Liman caddesinin büyük bir bölümü günümüzde buradan geçmekte olan karayolunun altında kalmıştır. Antik caddenin her iki yanında üç basamaktan oluşan krepis bulunduğu ve yer yer bunların arasında heykellerin durduğu kaidelerden anlaşılmaktadır. Heykellere ait yazıtlı kaideler kentin başarılı ve hayırsever vatandaşları hakkında bilgi içermektedir.

Akropolün doğusunda bulunan koyda, dikdörtgen planlı bir bazilika ve içerisinde yazıtlı fresk nedeniyle Hagios Georgios Stratelates’e atfedilen tek nefli küçük bir kilise görülebilmektedir. Aynı alan içerisinde bir de hamam kalıntısı bulunmakta olup, hamam plan bakımından bölgenin diğer hamamları ile benzerlik göstermektedir. Hamama ve kente ait altyapı sistemi hala görülebilmektedir.

Antik kentin deniz tarafında kalan kalıntıları arasında, yakınında bulunan bir yazıttan ötürü Trajan’a adanmış bir de tapınak bulunmaktadır. Tapınak  günümüze sadece Stylobat düzeyinde kalabilmiştir. Modern yolun kuzeyinde kalan kalıntılar daha çok nekropol alanındaki mezar yapılarından, evlerden ve bir bölümü izlenebilen surlardan oluşmaktadır. Nekropolde anıt mezar yapılarının yanı sıra basit olanlarda yer almaktadır ki bunlar yörenin mezar mimarisini ve ölü gömme adetlerini en iyi şekilde yansıtan özgün örneklerdir.

Paylaşın

Antalya: Selinus Antik Kenti

Selinus Antik Kenti; Antalya’nın Gazipaşa İlçesi, sınırları içerisinde yer alır. Antalya ve Alanya’dan Gazipaşa otobüsleri ile ulaşılabilir.

Kentin akrapolü tepeye kurulmuştur. Kent Helenistik, Roma ve Bizans Dönemlerinde yerleşim görmüştür. Selinus Dağlık Klikya Bölgesi’nin en önemli bölgesidir. Roma İmparatorlarından Trijan’ ın bu kente ölmesinden dolayı kent bu adı almıştır. Roma yerleşiminin yoğun olduğu kentte Orta Çağ Kalesi, Agora, Büyük ve Küçük Hamam, Şekerhane Köşkü ve Anıtsal Mezarlar günümüzde görülebilen mimari yapılardır.

Akrapol içerisinde kilise ve sarnıç günümüze kadar gelmiş önemli yapılardır. Selinus kentinini diğer yapıları sahilde ve yamaçta yer almaktadır. Bu yapılar arasında hamamlar, agoralar, Selçuklu Köşkü, su kemeri ve Nekrapol alanı bulunmaktadır. Nekropoldeki anıtsal mezar önemlidir. Alanya Arkeoloji Müzesi’ndeki ostoteklerin çoğunluğu Selinus Nekropolünden getirilmişti, bu da Selinus’ ta bir atölyenin varlığını düşündürmektedir.

Paylaşın