Sahte Diploma Soruşturması: Savcılıktan Yeni Hamle

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının sahte olduğuna ilişkin iddialar üzerine başlatılan soruşturma sürüyor.

Haber Merkezi / Başsavcılık son olarak, soruşturma kapsamında İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne ikinci kez yazı göndererek, üniversiteden söz konusu işlemlerin hızlandırılmasını istedi.

Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının sahte olduğu yönündeki ihbarlar ve Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) hazırladığı raporda yer alan tespitler nedeniyle “resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla soruşturma başlatılmıştı.

İmamoğlu, soruşturma kapsamında Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda ifade vermişti. İfadesine ne ile suçlandığının dahi belli olmadığını söyleyerek başlayan İmamoğlu’nun ifadesinde, “Bugünün kanunlarının 35 yıl önceye işletilmeye çalışıldığı bir rapor hazırlanmış ve bu rapor esas alınarak hakkımda suçlama yöneltilmiştir. Oysa bugün burada ifade vermesi gerekenler, o raporu hazırlayanlardır” demişti.

Basına sızan sorgulama tutanağına göre İmamoğlu ifadesinde Kıbrıs’taki öğrenim sürecini şu şekilde anlatmıştı: “Kıbrıs’ta öğrenim hayatıma öncelikle Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümüne girmek niyetiyle kayıt olmaya gittim. Sonrasında Doğu Akdeniz ve Girne Amerikan Üniversitelerinin seviye tespit sınavlarına girdim. İnşaat mühendisliği okumak istememem sebebiyle 1988 yılında Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Yönetimi Bölümü’ne kayıt yaptırdım.”

Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde inşaat mühendisliğine kayıt yaptırmadığını söyleyen İmamoğlu, bu bölümde kaydı olduğuna dair basında yer alan iddiaların asılsız olduğunu ifade etmişti.

İmamoğlu Kıbrıs’ta işletme okurken İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesine yaptığı yatay geçiş için ise, “Geçiş sürecim ile alakalı 1989 yılında Girne Amerikan Üniversitesinden İstanbul Üniversitesine geçiş yapanları duymuştum. Ben de 1990 yılında geçiş ilanlarını takip ederek başvurumu yaptım. Başkaca söylemek istediğim bir husus yoktur” demişti.

İBB Başkanı ifadesinde, lisans mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümü Personel Yönetimi Yüksek Lisans sınavını kazandığını ancak iş yoğunluğu nedeniyle programa devam edemediğini, ancak “2010’lu yıllarda çıkan aftan yararlanarak” yüksek lisanstan mezun olduğunu da anlatmıştı.

İfade sırasında İmamoğlu’nun yanında bulunan avukatları Mehmet Pehlivan ve Nusret Yılmaz, müvekkillerine yönelik suçlamanın dayanağı olarak gösterilen Yükseköğretim Denetleme Kurulu Araştırma Raporu’nun hukuka aykırı olduğunu dile getirmişti.

Avukatlar, 1990 yılında yürürlükte olan yatay geçiş yönetmeliğinin tüm şartlarının sağlandığını ancak 2010 yılında yürürlüğe giren bir mevzuatın geriye dönük olarak uygulanmaya çalışıldığının altını çizmişti.

YÖK raporu

YÖK raporunda, İmamoğlu’nun 5. maddede yer alan şartları taşıdığı ancak üniversitenin o tarihte geçiş yapılabilecek üniversitelerden olmadığı belirtiliyor ve şu ifadeler yer alıyor:

“İlgilinin yatay geçiş yaptığı 1990 yılında University College of Northem Cyprus’ın YÖK tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı, ilgili üniversitenin tanınırlığının ancak 1993 yılında Yükseköğretim Yürütme Kurulu tarafından karara bağlandığı, ilgilinin yatay geçiş yaptığı 1990 yılında UCNC’nin yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı anlaşılmıştır.”

“İmamoğlu’nun diploması ile ilgili kendisinin sunduğu tüm resmi belgelerin gerçek olduğu ortaya çıktı” diyen avukat Mehmet Pehlivan ise “YÖK raporunda Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş kriterlerini yerine getirdiği ve üniversiteye sunduğu tüm belgelerin doğru ve geçerli olduğu belirtilmektedir. Devlet kayıtları da bunu doğruluyor. Artık ne kamu ne de kamuoyunun bu konuda bir soru işareti yok” diye konuştu.

YÖK raporuna imza atan yetkililer hakkında yapılan suç duyurusu ise adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, görevi kötüye kullanma, halkı yanıltıcı bilgi yayma, resmi belgeyi gizleme, yalan beyan ve iftira suçlamaları üzerine yapıldı.

Ne olmuştu?

İmamoğlu hakkında, “lisans diplomasının sahte olduğu” yönündeki ihbarlar ve YÖK tarafından hazırlanan raporlar doğrultusunda 22 Şubat’ta soruşturma başlatılmıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan daha önce yapılan açıklamada, İmamoğlu’nun “lisans diplomasının sahteliği hususunda yapılan ihbarlar kapsamında” ve Yüksek Öğrenim Kurulu’nca hazırlanan rapor ile “diplomanın sahteliğine ilişkin tespitlerin yer aldığı rapor üzerine” soruşturmanın başlatıldığı belirtilmişti.

1994’te İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nden mezun olan İmamoğlu’nun buraya Girne Amerikan Üniversitesi’nden yatay geçişiyle ilgili usulsüzlükler olduğuna dair iddialar dile getirilmişti. Bunun üzerine İBB Tekzip hesabı, İmamoğlu’nun üniversite diplomasının görselini paylaşmıştı.

Soruşturmanın ardından İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul Üniversitesi’nden İmamoğlu’nun diplomasının iptalini istediği iddiasını 26 Şubat’taki sosyal medya paylaşımı ile yalanlamıştı.

Murat Ongun, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Savcılık üniversiteden konuyla ilgili belgeleri talep etmiştir” ifadelerini kullanmıştı. Ongun, başka bir paylaşımda iddianın Hürriyet yazarı Nedim Şener tarafından ortaya atıldığını öne sürdü ve şu ifadeleri kullanmıştı:

“Başsavcılığın da yalanladığı bu şahısla ve benzerleriyle ilgili olarak, kamuoyunu alenen yanıltmaya dönük yazılar ve yargıya müdahaleye dönük faaliyetler nedeniyle hukuki hakkımızı kullanacağımızı kamuoyuna duyururuz.”

Nedim Şener, 26 Şubat’ta Hürriyet’te yayımlanan köşe yazısında “Savcılık soruşturmayı genişletirken hem YÖK hem de İstanbul Üniversitesi’ne, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali için yazı yollamış” ifadelerini kullanmıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da basına yansıyan açıklamalarında iptal talebinde bulunmadıklarını, üniversiteden soruşturmayla ilgili belgeleri talep ettiklerini söylemişti. İstanbul Üniversitesi’nden yapılan açıklamada, “Üniversitemiz bünyesinde gerekli inceleme ve işlemler tesis edilerek neticesinden ilgili kurumlara ve kamuoyuna bilgi verilecektir” denilmişti.

İmamoğlu’nun avukatları 26 Şubat’ta Saraçhane’de bir basın toplantısı düzenlemişti. Toplantıda konuşan İmamoğlu’nun avukatlarından Adem Sözüer, yatay geçişiyle ilgili “hileli veya hukuka aykırı bir davranışı” olmadığını belirterek şu ifadeleri kullanmıştı:

“İlan olmuş başvurmuş. Daha sonra fakülteye başlamış, derslere devam etmiş, sınavları başarıyla geçmiş. Diplomasını almış, yüksek lisansını almış. O zaman bu nasıl oluyor da Ekrem İmamoğlu bakımından bir ceza, savcılık soruşturması haline geliyor?”

Sözüer, İmamoğlu’na yönelik soruşturmanın temelinde olan YÖK raporunu incelediğini ve raporda İmamoğlu’nun koşulları sağladığının belirtildiğine dikkat çekmişti: “O halde Ekrem İmamoğlu’nun soruşturulacak, ceza hukuku meselesi yapacak, ceza hukuku sorumluluğu doğuracak hiçbir durum yok ki bu savcılık meselesi yapılıyor.”

İmamoğlu’nun avukatlarından Mehmet Pehlivan da İmamoğlu’nun diplomasına yönelik iddiaların ilk olarak 2019 yerel seçimlerinden sonra ortaya atıldığını hatırlattı ve şunları kaydetmişti: “Bugün yeni bir tartışma gibi ısıtılıp kamuoyu gündemine sokulan bu konu, siyasi saiklerle YÖK’ün devreye sokulduğunu düşündüğümüz bir duruma evrilmiştir.”

Pehlivan, İmamoğlu’nun yatay geçiş sürecinde geçerli olan kriterlerin İstanbul Üniversitesi tarafından 1982’de Resmi Gazete’de yayınlanan ilgili yönetmelik baz alınarak uygulandığına dikkat çekti ve şunları eklemişti: “Bu kriterler tüm üniversitelere geçişte aynı. Üniversite bu kriterleri tutturamayanlara torpil yapamaz yani.”

Pehlivan, İmamoğlu’nun ÖSYM puanı yetmediği halde yatay geçiş yaptığı iddiasıyla ilgili de konuşmuştu. İmamoğlunun avukatı, yatay geçiş başvuru şartlarında puan kriteri bulunmadığını söylemişti.

Pehlivan ayrıca İmamoğlu’nun dönemin İstanbul Üniversitesi rektörüyle görüştüğü iddialarını da yalanladı ve “birbirini hiç tanımayan iki kişinin gece yarısı buluştuğu iddia edildi, hukuki haklarımızı kullanacağız” diye konuşmuştu.

Prof. Dr. Adem Sözüer, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmaya dair belgesinde İmamoğlu’nun neden ifadeye davet edildiğinin yazılmadığını belirtmişti:

“Normalde böyle bir davet olduğunda kanuna göre neyle suçlandığınız yazılıyor. Burada ‘yürütülmekte olan bir soruşturma, şüpheli olarak gelin’ [deniyor]… Burada bir fiilin söylenmesi lazım ama bir suç tespit edilemediği için olacak anlaşılan, ‘yine de çağıralım’ demişler.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir