İYİ Parti Lideri Akşener: O Sandık Hiç Gelmeyecekmiş Gibi Yiyorlar

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmede bulunan İYİ Parti Lideri Akşener, birden fazla maaş alan bürokratları eleştirerek, “Sizce bir bakan yardımcısı neden üç ayrı yerden maaş alır? Bir bakan yardımcısı hangi vicdanla ayda 314 bin lira maaşı cebe indirir? Bu iktidarın tek bir atanmışı nasıl olur 75 asgari ücretlinin maaşını tek başına alabilir?” dedi.

Haber Merkezi / Meral Akşener, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “Yoklukla mücadele ederken işi sözüm ona milletine hizmet etmek olan bir insan nasıl olur da bakanlıktan maaş, bankadan yönetim kurulu üyeliği maaşı ve yine aynı bankadan huzur hakkı alıp milletin cebinden çıkan paraları çatır çatır yiyebilir? Böyle bir vicdansızlık olabilir mi? O sandık hiç gelmeyecekmiş gibi yiyorlar. Aksırıncıya, tıksırıncıya, çatlayıncaya kadar yiyorlar.” ifadelerini kullandı.

‘Bay Kriz’ olarak bahsettiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gece menüsüne dair de eleştirilerde bulunan İYİ Parti Lideri Akşener, “Bay Kriz utanmadan çıkıp vatandaşa sağlıklı yaşam tavsiyeleri veriyor. Yani inanılmaz. İzlediniz muhtemelen meşhur manda yoğurdunu, inanılmaz. Geçen hafta demiştim ‘Pasta yiyin diyecekler’ diye. Aha dedi. Yaşam koçluğuna soyundu. Memlekette ne kadar diyetisten varsa an itibariyle panikte. Geceleri manda yoğurdunu kestane balı, Medine hurması ve yulafla karıştırıp yiyecekmişiz. Hem de yatmadan önce ha, bütün diyet kuralları alt üst. Çünkü şifaymış. Manda yoğurdunun kilosu 70 lira. 700 gramlık Medine hurması 205 lira, kestane balı 250 lira, yulaf ezmesinin yarım kilosu 15 lira. Neymiş şifaymış. Bu şifa bir asgari ücretlinin hanesine nasıl girecek?” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı bir açıklamada, “Şimdi ben bir şey tavsiye edeceğim. Ben şunu yapıyorum, her akşam yatarken manda yoğurdu. Manda yoğurdu hakikaten kalitedir, çok iyidir. Onun içine şöyle Medine hurması doğrarım, üç tane veya beş tane. Ona biraz kestane balı ve bir de içine yulaf ezmesi atarım. Bu dörtlüyü karıştırarak yer yatarım. Şifa” demişti.

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:

“AK Parti iktidarının ve Nebati bakanın ışıltılı gözler ve işbilmezliğin getirdiği bir garip özgüvenle ‘şubattan daha iyi olacak’ dedikleri mart ayını geride bırakıyoruz. Zamları, geçim darlığını, işsizliği, toprağına küsen çiftçilerimizin dertlerini bir türlü geride bırakamıyoruz. Maaşlar erimeye, paramız değer kaybetmeye aynen devam ediyor. Bay kriz ise 2007-2011-2015 hatta 2019 seçimlerinde vaatlerini yeniden vaat edip açılışı yıllar önce yapılmış tesisleri yeniden açarak kendini sözde icraat gösterileriyle oyalıyor.

Emeklilerimizin, memurlarımızın, esnafımızın çilesi bay krizin gündemine bir türlü gelemiyor. AK Parti’nin liyakatsiz kadroları 3-5-10 maaş alarak saraydaki sefalarına aynen sürdürüyor. Memleketin gençleri KPSS’den yüksek alıp dayısı olmadığı için mülakatta elenirken bay krizin yetkin kadroları gördükleri her bakamın, buldukları her maaşın üzerine çekirge sürüsü gibi çöküyor. Bu arkadaşların ağızlarını bıçak açmıyor. Bize her konuda yalan yanlış laf yetiştirmeye çalışıyorlar ama bu konuya gelince nedense tek bir iktidar mensubu çıkıp ‘Nerede o beş maaş alanlar, gösterin bakalım’ diyemiyor. Çünkü yaptıkları adaletsizliği, haksızlığı en iyi onlar biliyor.

Sizce bir bakan yardımcısı neden üç ayrı yerden maaş alır? Bir bakan yardımcısı hangi vicdanla ayda 314 bin lira maaşı cebe indirir? Bu iktidarın tek bir atanmışı nasıl olur 75 asgari ücretlinin maaşını tek başına alabilir?

Yoklukla mücadele ederken işi sözüm ona milletine hizmet etmek olan bir insan nasıl olur da bakanlıktan maaş, bankadan yönetim kurulu üyeliği maaşı ve yine aynı bankadan huzur hakkı alıp milletin cebinden çıkan paraları çatır çatır yiyebilir? Böyle bir vicdansızlık olabilir mi? O sandık hiç gelmeyecekmiş gibi yiyorlar. Aksırıncıya, tıksırıncıya, çatlayıncaya kadar yiyorlar.

“‘Herşeyoloji’ profesörü sayın Erdoğan”

Bay kriz utanmadan çıkıp vatandaşa sağlıklı yaşam tavsiyeleri veriyor. Yani inanılmaz. İzlediniz muhtemelen meşhur manda yoğurdunu, inanılmaz. Geçen hafta demiştim ‘Pasta yiyin diyecekler’ diye. Ahanda dedi. ‘Herşeyoloji’ profesörü sayın Erdoğan her şeyden bir kibrit kutusu kadar anlar ama kendini her şeyin uzmanı görür. Gün gelir ekonomi literatürüne katkı sağlar, gün gelir doktorlara hekimlik öğretir ama ben Aylin Cesur’u tanıyorsam çarpar. Aslan bey de pek fena değildir bu hususta. Nitekim bu arkadaşımız yani bay kriz son olarak yaşam koçluğuna soyundu. Memlekette ne kadar diyetisten varsa an itibariyle panikte. Geceleri manda yoğurdunu kestane balı, Medine hurması ve yulafla karıştırıp yiyecekmişiz. Hem de yatmadan önce ha, bütün diyet kuralları alt üst. Çünkü şifaymış.

Manda yoğurdunun kilosu 70 lira. 700 gramlık Medine hurması 205 lira, kestane balı 250 lira, yulaf ezmesinin yarım kilosu 15 lira. Neymiş şifaymış. Bu şifa bir asgari ücretlinin hanesine nasıl girecek? Sayın Erdoğan biliyorum senin fesli meczuptan öğrendiğin son derece tarih birikiminde bulunmaz ama birileri sana anlatsın. Bilge Kağan der ki ‘Türk budunu ben işimi doğru yaptım. Az budunu çoğalttım, çıplakları giydirdim, yoksul budunu bay kıldım’ der. Devletin başının asıl işi vatandaşını refah içinde yaşatmaktır bay kriz. Hadi bizim uyarılarımızı dikkate almıyorsun anladık bari tarihimize kulak ver. Senin işin gece yatmadan önce milletimize yemek için tavsiyelerde bulunmak için değil milletimizin istediğini yiyip yatağa da karnı tok girmesini sağlamaktır. Millete şifa formülleri anlatmayı bırak. Ayıptır, günahtır.

Geleneksel AK Parti İsraf Festivali sürüyor. Milletin bütçesinden sınırsız bütçeleri, bol maaşları rahat rahat harcamaya devam ediyorlar. Çünkü hala ‘ceketimi assam seçilirim’ havasındalar. Hala ülkeyi şahsi şirketleri bu büyük milleti de marabaları sanıyorlar. Gider ayak sergiledikleri bu genişlik, rahatlık işte bundan.

Varsın onlar gider ayak yemeye, çalıp oynamaya devam etsinler. İktidar sarhoşluğunun biteceği, gerçeklerle yüzleşecekleri o kutlu vakit yaklaşıyor. Bu milletin de bu ülkenin de gerçek sahibinin millet olduğunu anlayacakları sandıkta milletimizin elinden yiyecekleri okkalı tokatla sarsılacakları o kutlu güne çok az kaldı. Huzurlu bir Türkiye’ye uyanmaya çok az kaldı.

Kişisel çıkarlarınız için değil milletin çıkarları için göreve talip olursunuz. O göreve geldiğinizde de parti ceketini çıkarır, devlet insanı ceketini giyersiniz. Milletin tamamına hizmet etmek için çalışırsınız. İşte bu kadar basit. Buradan bay kriz ve arkadaşlarının başımıza bela ettiği bu ucube sistemi inatla savunanlara sormak istiyorum. Eğer bugün Türkiye’de yargı bağımsız olsaydı bu kadar yolsuzluk yapabilir miydi?

“6 siyasi parti olarak çok önemli bir adım attık”

Biz, kurumsal ve fikri farklılıklarımıza rağmen 6 siyasi parti olarak bu yolda çok önemli bir adım attık. Geçtiğimiz hafta sonu bir araya gelerek hem parlamenter sisteme geçiş sürecinin detaylarını hem de ülkemizde yaşanan güncel sorunları istişare ettik. Görüyoruz ki bu tablo Cumhur İttifakı bileşenlerinin canını çok sıkıyor. Şimdiye kadar yürüttükleri kutuplaştırma siyasetleri bozuldu. Çünkü rahatları bozuldu. O rahatlar daha çok bozulacak.

Şimdiden uyarmak istiyorum. Bu daha başlangıç o rahatlar daha çok bozulacak. Biz ne zaman buluşsak iktidar cephesinden biri hoplayıveriyor.

Biz asıl mesele sistemdir dedikçe ‘Adayınız kim’ diyorlar. Defalarca söyledim adayımız Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanıdır. Biz yeni bir tek adam belirlemek için bir araya gelmedik, gelmiyoruz. Biz Türkiye’yi bu ucube sistemden kurtarmak için bir araya geldik. Türkiye’nin şahıslara değil Kuvvetler Ayrılığına dayalı bir hukuk sistemine ihtiyacı var. Türk Milleti’nin kurtarıcıya ihtiyacı yok. Türk Milletinin acilen bu ucube sistemden kurtulmaya ihtiyacı var. Türkiye bu ucube sistemle daha fazla yönetilemez.

Kim başa gelirse gelsin işleyen bir sistem kurmaktır. Bu tartışma kim aday olacak tartışmasından çok daha önemlidir. Biz 6 parti olarak Türkiye’nin bu ihtiyacını görüyoruz. O nedenle Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz. Onlar masanın şekliyle, altıyla, üstüyle, örtüsüyle, bacaklarıyla uğraşıyor biz milletimizin sorunlarıyla uğraşıyoruz. Makulde buluşarak, milletimizin sıkıntılarını konuşmaya devam edeceğiz.

Emniyet teşkilatı mensuplarımız terörle mücadeleden cinayetlere, uyuşturucuyla mücadeleden suç örgütlerine kadar birçok alanda büyük fedakarlıklar yaparak çalışıyorlar. Polis kardeşlerimiz gösterdikleri bu fedakarlık karşısında neyle karşılaşıyorlar? Her gün daha da artan çalışma koşullarıyla, siyasi baskılarla ve mobbingle karşılaşıyorlar. Kendilerini sürekli ezmeye çalışan kirli düzenle karşılaşıyorlar. Canımızı yakan intihar vakaları her geçen gün daha da artıyor.

AK Parti’nin nefes alan her canlısına verilen koruma polis memurlarının çektiği eziyeti size anlatamam. Psikolojik baskı mı, çocuklarını baktırmak mı, evlerinin işlerini yaptırmak mı, uşak gibi kullanmaya çalışmak mı dersiniz. Bunlara karşı direnç gösterenlerin cebinde paran var mı demeden yolun ortasında bırakılmasını mı dersiniz. Nasıl bir ezme halini hiçbir dönemde görmedim. Bunu milletin adamı olup milleti unutmuş olan sayın Erdoğan’ın dikkatine sunuyordum. Çevrenize, sağınıza, solunuza dikkatle bakınız. Bu vahim durum karşısında bay kriz ve usta İçişleri Bakanı hiçbir şey yapmıyor. Her konuda olduğu gibi bu konuda da hiçbir sorun yokmuş gibi yaparak intihar eden evlatlarımızın bir değeri yokmuş gibi umursamaz tavırlar takınarak kurdukları kirli düzeni sürdürmeye devam ediyorlar.

Kapatılan Polis Akademisi’nden hâlâ bir ses yok. Bir rütbeli memur 4 yılda yetişirken bugün 6 ayda komiser yardımcısı rütbesi veriliyor. Liyakatin yerini torpilin aldığı, atamalarla teşkilat mensuplarımızın haklarına giriyorlar. Kul hakkına giriyorlar. Emniyet Teşkilatımızın emeğini sömürüyorlar. Aradan 2 yıl geçmesine rağmen polislerimiz hala 12-24 ve çakma 12-36 diye ifade edilen sistemlerle görevini yapmaya devam etmek zorundalar. Üstüne üstlük bu çalışma sistemi aile yaşam kalitesini ve iş takibi düşürüp tükenmişlik hissini beraberinde getiriyor.

Türkiye’nin müstakbel başbakanı olarak söz veriyorum: Polisin değerini sadece şehit olduğunda bilen, bu köhnemiş zihniyeti mutlaka değiştireceğiz. Her seçimde verdikleri 3600 ek gösterge sözünde hâlâ bir gelişme yok. Sizler için 3600 ek göstergeyi çıkartmak da inşallah bize nasip olacak.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir