CHP Lideri Özel: DEM Parti İle İlişkilerimizi Açık Ve Şeffaf Sürdüreceğiz

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile görüşen CHP Lideri Özgür Özel, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “Meclis’te temsil edilen, Meclis’te en çok sandalyesi olan 3’üncü parti olan DEM Parti ile ilişkilerimizi bundan sonra kamuoyu önünde açık ve şeffaf biçimde sürdürmeyi, karşılıklı ziyaretleri yapmayı ve Türkiye’nin çok önemli meseleleri konusunda görüş alışverişinde bulunmayı sürdüreceğiz” dedi.

Haber Merkezi / CHP Lideri Özel, konuşmasının devamında, “Cumhuriyetin 100’üncü yılında bazı seçmenlerin kendilerine yerel yönetici seçebildiği, bazılarının yerel yöneticilerinin seçemediği, seçseler dahi yönetmelerine izin verilmediği bir ülkeyi kabul etmemiz mümkün değildir. O yüzden bu kayyım siyasetini bir kez daha kesin ve net bir dille reddediyoruz. Bu ülkenin 81 ilinde, bu ülkenin 1000’e aşkın ilçesinde, bu ülkede her seçmen kendisini kimin yöneteceğini seçebilmeli ve seçtiği kişiler kendisini yönetmeye devam edebilmelidir” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi’nde Genel Başkan Özgür Özel ile bir araya geldi. Hatimoğulları, Bakırhan ve beraberindeki heyeti, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftçi ve Gökhan Zeybek kapıda karşıladı.

Eş başkanlar, daha sonra CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşmek üzere toplantı salonuna geçti. Yaklaşık iki saat süren görüşmede taraflar 31 Mart Yerel Seçimlerini ana gündem maddesi yaptı. Hatimoğulları ve Bakırhan ile Özel, toplantı sonrası ortak basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasında ilk olarak CHP Lideri Özgür Özel konuştu. Görüşmenin iki parti arasında sürdürülen iletişimin ilk adımı olduğunu söyleyen Özgür Özel, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“DEM Parti’nin çok değerli Eş Genel Başkanları bugün heyetleriyle birlikte Genel Merkezimizi ziyaret etti. Kongrelerinin ardından kendilerini kutlamak ve başarı dilemek üzere geçtiğimiz günlerde biz DEM Parti Genel Merkezindeydik, bugün de onlar bize iadeyi ziyarette bulundu. Bundan duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek, kendilerine ve kendileri şahsında tüm üyelerine hoş geldiniz demek isterim. Bugünkü ziyaret bir nezaket ziyareti olmakla birlikte iki partinin genel merkezleri düzeyinde sürdürülen iletişimin de ilk adımlarıdır.

Meclis’te temsil edilen, Meclis’te en çok sandalyesi olan 3’üncü parti olan DEM Parti ile ilişkilerimizi bundan sonra kamuoyu önünde açık ve şeffaf biçimde sürdürmeyi, karşılıklı ziyaretleri yapmayı ve Türkiye’nin çok önemli meseleleri konusunda görüş alışverişinde bulunmayı sürdüreceğiz. Bugün ülke meselelerini konuştuk. En çok emekliler açısından yakıcı halde olan ekonomik krizi ve satın alma güçlüklerini, işsizliği ve Türkiye’nin içinde bulunduğu tüm krizleri konuşma imkanı bulduk. Ülke meselelerini konuşurken işin hem ekonomik boyutunu hem de siyasi boyutunu konuştuk. Tabii ki bugünkü toplantının gündemi, yerel seçimler bu kadar yakınken yerel seçimlerden bağımsız değildi. Daha önce de ifade ettiğim bir konuyu burada da ifade etmek isterim.

Cumhuriyet’i kurmuş ve çok partili rejimi getirmiş olan, ülkeye çok partili demokrasiyi getirmekle haklı olarak övünen bir siyasi partinin genel başkanı olarak; Cumhuriyetin 100’üncü yılında bazı seçmenlerin kendilerine yerel yönetici seçebildiği, bazılarının yerel yöneticilerinin seçemediği, seçseler dahi yönetmelerine izin verilmediği bir ülkeyi kabul etmemiz mümkün değildir. O yüzden bu kayyım siyasetini bir kez daha kesin ve net bir dille reddediyoruz. Bu ülkenin 81 ilinde, bu ülkenin 1000’e aşkın ilçesinde, bu ülkede her seçmen kendisini kimin yöneteceğini seçebilmeli ve seçtiği kişiler kendisini yönetmeye devam edebilmelidir.

Bunun yanı sıra elbette ülke büyük bir anayasa krizi yaşamaktadır. Seçilmiş Can Atalay’ın yemin edemediği, ‘Hataylılar olarak seçtiğiniz milletvekiline milletvekilliği sıfatını siz veremezsiniz, biz talimat alırsak Saray’dan, tutarız salmayız onu’ dedikleri bir noktada Meclis Başkanının da üzerini düşeni yapmadığı bir sürecin içindeyiz. Biz bu meseleyi sadece Can Atalay meselesi olarak görmüyoruz; Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı açısından, gerçek ve tüzel kişiler açısından bağlayıcı olduğuna ilişkin Anayasa metninin kabul edilmemesini, bir anayasa ihlal girişiminden öte tek adam anlayışının anayasal düzene karşı darbe anlayışı olarak görüyoruz.

Bugün AYM’yi yok sayan, yarın Meclis’i, diğer gün diğer mahkemeleri yok sayacak ve tüm toplum için mal ve can güvenliğinin ihlal edildiği bir noktaya evrilmesi muhtemel olacaktır. Bunun için biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu pazar günü saat 13:00’e Tandoğan Meydanına bir çağrıda bulunduk. Bu çağrıyı bütün siyasi partilerle paylaştık. Bu çağrıyı tüm demokratik kitle örgütleri, STK’lar ve meslek örgütlerine yaptık. Siyasi görüşü ne olursa olsun Anayasaya sahip çıkan, özgürlüklere ve demokrasiye, örgütlenme özgürlüğüne sahip çıkan, emeğine ve ekmeğine sahip çıkan herkesi mitingimize davet ettik. Bir kez daha bütün vatandaşları mitingimize davet ediyoruz.

Bütün siyasi partileri, sendikaları, meslek örgütlerini davet ediyoruz. Gelin ortak geleceğimize hep beraber Tandoğan’da sahip çıkalım. Sorunlarıma sahip çıkılsın diyen işsizleri, gençleri, emeklileri ve emekçileri; biz size sahip çıkıyoruz diyen ve bu ülkenin ortak geleceğine sahip çıkmak isteyen herkesi pazar günkü mitingimize bir kez daha davet ediyorum. Sayın Eş Genel Başkanların şahsında tüm siyasetçi arkadaşlarına, üyelerine bir kez daha saygılarımızı sunuyoruz. Önümüzdeki yerel seçimlerin ülkenin ortak geleceğine hep beraber sahip çıkma seçimleri olduğunun altını çiziyorum. Nazik ziyaretleri için kendilerine teşekkür ediyorum.”

Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin kapıları aralanmalı”

Özel’in ardından Tülay Hatimoğluları konuştu. Bugünkü görüşmenin iade-i ziyaret olduğunu söyleyen Tülay Hatimoğluları, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Biliyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisi’nin birkaç hafta önce bize bir ziyareti olmuştu. Bizler de bugün iadeyi ziyarette bulunduk kendilerine. Sıcak karşılamalarından dolayı kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Sayın Özel’in de ifade ettiği gibi bugün bizler çok sayıda başlığı görüştük. Türkiye ve dünyanın içinden geçtiği siyasal süreci konuştuk. Özellikle Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunları, yargı krizini, anti demokratik uygulamaları değerlendirmeye çalıştık.

Yargı krizi öyle derin bir boyuta gelmiş ki Sevgili Can Atalay bir deprem bölgesinin, deprem kentinin milletvekili olarak parlamentoda olmalıyken şu an cezaevinde. HDP’nin Eş Genel Başkanları şu an kendi görevlerinde olmalıyken, halkla birlikte iç içe çalışmalarını sürdürmeliyken, tamamen siyasi ve hukukta asla yeri olmayan gerekçelerle yargılamaları Kobanî Kumpas Davasında devam ediyor. Tahmin ediyoruz ki yakın zamanda da karara bağlanacak. Bunlar işte yargının içinde bulunduğu anti demokratik uygulamalara, Anayasayı ve hukuku tanımayan uygulamalara örnektir.

Yerel seçimlerin yaklaştığı bir dönemde belki bu sorunlar az konuşuluyor ama ekonomik kriz bizim mutfağımızda, tenceremizde, hepimizin yakından hissettiği bir sorun. Türkiye’de 50 milyona yakın insan açlıkla ve yoksullukla baş başa kalmışken, bizler bu durumun belli kesimler tarafından görünmez kılınmasına müsaade etmemeliyiz ve buna karşı bir duruş sergilemeliyiz. DEM Parti olarak sıklıkla ifade ettiğimiz üzere, bu ülkenin demokratikleşmesinin önündeki en temel sorunlardan biri olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin kapılarının aralanmasının önemini burada bir kez daha vurguluyoruz.

Bugün bu ülkeyi demokratikleştirmek, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokratik bir cumhuriyeti inşa etmek hepimizin görevidir. 100 yıl boyunca eksik bıraktıklarımızı tamamlamak ve yeterince oturtulamamış demokrasinin taşlarının yerine oturtulması bizim için tarihi bir fırsattır. İkinci yüzyılda bu mücadeleyi vermeyi ve bu mücadeleyi kesinlikle bütün kesimlerle, bütün siyasal ve toplumsal kesimlerle vermeyi önemsiyoruz.

Bugün yerel seçimleri de değerlendirdik. Yerel seçimler bazen genel siyasetin gölgesinde değerlendiriliyor ki bu çok da yanlış bir şey değil ama eksiktir. Yerel seçimleri aynı zamanda kentin kendi dinamikleri üzerinden, kent hizmetleri ve şehir hizmetleri üzerinden değerlendirmek durumundayız. Bizler yerel seçim politikalarımızı ilk belirlediğimiz ve kamuoyuna açıkladığımız zaman kent uzlaşısından bahsettik.

Kent uzlaşısında sadece o kentin siyasi partilerine ve siyasi dinamiklerine hitap eden bir şey değildir; aynı zamanda oradaki tüm toplumsal dinamikleri, kadın hareketini, gençlik hareketini, doğa ve insan hakları savunucularını, ezcümle o kentte yaşayan her kesimi temsil eden adaylarla yola çıkma konusudur. Bizler bugün elbette bu konularda neler yapılabileceğini konuştuk. İşbirliği konusunda, yol ve yöntemler nasıl olur, olur mu, olmaz mı bütün bunlarla ilgili derinlemesine olmasa da bir görüşme gerçekleştirdik. Ümit ediyoruz ki yerel seçimler ülkenin demokrasisinin ve biraz önce konuştuğumuz bütün sorun alanlarının önünün açılmasını sağlayacak bir nitelikte geçer.

Tekrar ev sahipliğinden dolayı CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel ve heyetine teşekkürlerimi sunuyorum. Diyalogların sürmesi önemlidir. Ayrıştırılıp kutuplaştırıldığımız bir dönemde, siyasetin ve siyasetçilerin kriminalize edildiği bir dönemde yan yana durmak, dayanışmak, konuşabilmek, farklılıkların bir arada bulunabilmesi demokrasi örneğidir. Bu örneğin daha da güçlenmesine ihtiyaç var. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki günlerde bunu daha da güçlendirmek için hep beraber bütün demokrasi güçleri olarak emek verebiliriz.”

Kayyımlar sadece partimizin sorunu değil, muhalefet bu konuda tutarlı olmalı”

Tülay Hatimoğluları’nın ardından Tuncer Bakırhan konuştu. Bakırhan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Bugünün sadece bir iadeyi ziyaret olmadığını Eş Genel Başkanımız ve Özgür Başkan dile getirdiler. Türkiye hem bölgede hem kendi içinde çok önemli sorunlar ve önemli krizler yaşıyor. Hem ana muhalefet partisi hem de muhalefette bulunan partimizin Türkiye’nin yaşadığı bu sorunlar üzerinde fikir alışverişinde bulunması kadar doğal bir şey yok.

Eş Genel Başkanımız ve CHP Genel Başkanının dediği gibi birçok şey konuşuldu, tartışıldı. Türkiye’nin temel gündemlerinden olan yerel seçimleri de konuştuk, tartıştık. Siz de takip ediyorsunuz Türkiye’de hem çözülmemiş bir Kürt sorunu var hem de bölgede ikili bir hukuk uygulanıyor. İki dönemdir Kürt halkının, halklarımızın seçmiş olduğu iradesine kayyım atanıyor. Bu kayyımlar sadece DEM Partinin, seçmenlerimizin ve Kürtlerin sorunu değil; bu kayyımlar Türkiye’de kendisine çağdaş, ilerici, sol, sosyal demokrat diyen hem siyasi partilerin hem de kişilerin temel sorunudur.

Önümüzdeki dönem bu kayyım rejiminin, bu kayyım sisteminin son bulmasını istiyoruz. Muhalefetin bu ikili hukuk karşısında tutarlı bir dil ve siyaset ortaya koyması gerektiğini düşünüyoruz. Siz de takip ettiniz, yaklaşık 90 yerleşim yerinde 100 bin delege ile bugüne kadar Türkiye’nin hiçbir yerinde eşi benzeri görülmemiş bir halk oylaması yapmaya çalışıyoruz. Biz yerel demokrasiyi, yerinden yönetimi önemseyen bir siyasi parti olarak halkımızın verdiği kararları esas alan bir yöntem izleyeceğiz.

Doğaldır ki yereli ve yerel demokrasiyi önemseyen bir parti, aynı zamanda batıda yerel seçimlerde hangi nitelikte ve özellikte olacağı belli olan adayların seçimlerini de dikkatle izliyor. Kent uzlaşısı çerçevesinde Türkiye’de demokrat, halkçı, şeffaf, toplumcu belediyeciliği esas alan yöneticilerin seçimi için bir hassasiyet içinde olacağız. Önümüzdeki günlerde yerel yönetimler anlayışımızın batıda karşılık bulması için işbirliği ve güç birliği dahil olmak üzere seçeneklerin tartışılması gerektiğini bugün dile getirdik.

Arkadaşlarımız kent uzlaşısının, yerel yönetimlerde işbirliği sağlanacak kentlerin hangileri olacağı, hangi kentlerde bu çalışmanın yürütülebileceği konusunda bir çalışma yürütecekler. Önümüzdeki yerel seçimlerde emekçilerin, yoksulların ve onların iradelerinin yansıdığı halkçı ve toplumcu adayların kazanması için biz parti olarak elimizden gelen bütün çabayı ortaya koyacağız. Bize gösterdikleri bu sıcak ev sahipliğinden dolayı Sayın Özgür Özel şahsında CHP Genel Merkezi çalışanlarına ve yöneticilerine de teşekkürlerimi iletiyorum. Hepinize kolay gelsin.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir