Akşener’den Faiz Tepkisi: Olan Yine Halkımıza Oldu

Merkez Bankası’nın faiz kararına sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile tepki gösteren İYİ Parti Lideri Akşener, “Olan yine hane halkımıza, esnafımıza ve KOBİ’lerimize oldu. Bu aziz millet bunu hak etmiyor. Çok yazık…” dedi.

Haber Merkezi / İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 18’den yüzde 16’ya indirme kararına sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile çok sert tepki gösterdi.

İYİ Parti Lideri Akşener, açıklamasında, “Ciddiyetsiz bir iktidarın, atadığı liyakatsiz bir bürokrat aracılığıyla verdiği, rasyonellikten uzak bir kararın sonucunda olan yine hane halkımıza, esnafımıza ve KOBİ’lerimize oldu. Bu aziz millet bunu hak etmiyor. Çok yazık…” ifadelerini kullandı.

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), gün içerisinde faiz kararını açıklamıştı. MB, politika faizini yüzde 18’den yüzde 16’ya indirmesiyle, yükselişe geçen Dolar ve Euro kuru, rekor kırmıştı. MB, enflasyonun yüzde 20’ye yaklaşmasına rağmen 23 Eylül’de 100 baz puan faiz indirmişti.

Dolar/TL’de bugün görülen yeni zirveyle, 5 Eylül 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı onayıyla açıklanan Hazine ve Maliye Bakanlığı imzalı Orta Vadeli Program’da (OVP) 2022 yılı için öngörülen ortalama 9,27’lik beklenti de şimdiden aşılmış oldu.

Paylaşın

MB, Faizi Yüzde 16’ya Çekti: Dolar Ve Euro Rekor Kırdı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), faiz kararını açıkladı. MB, politika faizini yüzde 18’den yüzde 16’ya indirmesiyle, yükselişe geçen Dolar ve Euro kuru, rekor kırdı.

Haber Merkezi / Dolar/TL 9,28’den 9,48’e yükselirken, Euro/TL’de 11 seviyesi ilk kez aşıldı ve 11,05 seviyesi görüldü. MB, 23 Eylül’de de 100 baz puan faiz indirimine gitmişti.

Dolar/TL’de bugün görülen yeni zirveyle, 5 Eylül 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı onayıyla açıklanan Hazine ve Maliye Bakanlığı imzalı Orta Vadeli Program’da (OVP) 2022 yılı için öngörülen ortalama 9,27’lik beklenti de şimdiden aşılmış oldu.

MB’nin 200 baz puan indirimine gittiği karar metninde şu ifadeler kullanıldı:

Küresel iktisadi faaliyette yılın ilk yarısında yaşanan toparlanmaya rağmen yakın dönemde açıklanan güven endeksleri, salgının etkisiyle gerilemeye başlamıştır. Aşılama oranlarındaki artışa rağmen salgında yeni varyantlar küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.

Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Başlıca tarımsal emtia ihracatçısı ülkelerde yaşanan iklim koşullarının küresel gıda fiyatları üzerinde olumsuz yansımaları görülmektedir.

Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmekle birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları enflasyondaki yükselişin talep kompozisyonundaki normalleşme, arz kısıtlarının hafiflemesi ve baz etkilerinin devreden çıkmasıyla birlikte büyük ölçüde geçici nitelikte olacağını değerlendirmektedir.

Bu çerçevede, gelişmiş ülke merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir. Öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir.

Aşılamanın toplumun geneline yayılması salgından olumsuz etkilenen hizmetler, turizm ve bağlantılı sektörlerin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır. Dayanıklı tüketim malları talebi yavaşlarken, dayanıksız tüketim mallarında bir toparlanma gözlenmektedir. İhracattaki güçlü artış eğilimiyle yılın geri kalanında yıllıklandırılmış cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesi beklenmekte, bu eğilimin güçlenerek devam etmesi fiyat istikrarı hedefi için önem arz etmektedir.

Enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte; gıda ve başta enerji olmak üzere ithalat fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar, yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve açılmaya bağlı talep gelişmeleri etkili olmaktadır.

Bu etkilerin arızi unsurlardan kaynaklı olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri devam etmektedir. Parasal duruşun sıkılığı ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başlamıştır.

Bunun yanında, bireysel kredilerin ılımlı seyre dönmesi için güçlendirilen makro ihtiyati politika çerçevesinin olumlu etkileri gözlenmeye başlamıştır. Kurul, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirmiştir. Bu çerçevede politika faizi 200 baz puan indirilerek yüzde 16 olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte, arz yönlü arızi unsurlardan kaynaklı olarak politika faizinde yapılan aşağı yönlü düzeltme için yıl sonuna kadar sınırlı bir alan kaldığı Kurul tarafından değerlendirilmiştir.

Kurul, ayrıca iklim ve diğer çevre kaynaklı riskleri sınırlandırmak amacıyla, para politikasının ana hedeflerinde bir değişikliğe yol açmadan sürdürülebilir finans uygulamalarını uzun vadeli bir politika olarak destekleme kararı almıştır. TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve Döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir.

Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır. Piyasa 50 baz puan indirim bekliyordu Bloomberg HT Araştırma Birimi’nin 17 kurumla gerçekleştirdiği ankette genel beklenti, politika faizinin yüzde 17,50 seviyesine indirilmesi yönünde oluşmuştu. 17 kurum arasında 3 kurum politika faizinin 1 puan düşürüleceğini tahmin ederken, 4 kurum ise faizin sabit tutulacağını öngörmüştü.

Yabancı kurumlar da TCMB’nin bu toplantıda faizi indirmesini bekliyordu. Societe Generale, 2021 yıl sonu için Dolar/TL tahminini 9,25 seviyesinden 9,80’e çıkarırken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bu toplantıda faizleri 100 baz puan indirmesini beklediğini söylemişti. Bank of America ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nda yaşanan görevden almalar sonrasında yıl sonuna kadar 150 baz puan faiz indirimi yapılacağına yönelik beklentisini yukarı yönlü revize ederek 200 baz puana çıkarmıştı.

Morgan Stanley, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bu toplantıda politika faizini 50 baz puan indirmesini beklediklerini, fakat 50-100 baz puan arasında bir indirimin de kendilerini şaşırtmayacağını belirtmişt. Yeni PPK üyeleriyle ilk toplantı Son toplantıdan bu yana beklentileri en fazla etkileyen gelişme TCMB’de yaşanan görevden almalar oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile TCMB Başkanı Kavcıoğlu’nun basına kapalı gerçekleştirdiği toplantının ardından, Resmi Gazete’de yayımlanan atama kararına göre, TCMB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Semih Tümen, TCMB Başkan Yardımcısı Dr. Uğur Namık Küçük, Para Politikası Kurulu Üyesi Prof. Dr. Abdullah Yavaş görevden alındı. Boşalan Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı koltuğunu, BDDK Başkan Yardımcısı Taha Çakmak devraldı. Para Politikası Üyeliğine ise Prof. Dr. Yusuf Tuna atandı.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan Bürokratlara Bir Çağrı Daha!

Sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Sayın Bürokratlar, Bugün kararlar alırken, düsturunuz sadece milletimizin refahı olsun. Siz bu milletin onurlu evlatlarısınız, bunu hiç unutmayın” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bürokratlara bir çağrıda daha bulundu. Kılıçdaroğlu, sosyal medyadan paylaştığı mesajda, “Sayın Bürokratlar, Bugün kararlar alırken, düsturunuz sadece milletimizin refahı olsun. Siz bu milletin onurlu evlatlarısınız, bunu hiç unutmayın” dedi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, geçen hafta da sosyal medya hesabından paylaştığı video ile devlet memurlarına seslenmişti. Kılıçdaroğlu, “18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. ‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa Pazartesi itibariyle durun” demişti.

Kılıçdaroğlu, “Bu ülkenin bürokratlarına sesleniyorum; halkımızı da şahit olmaya davet ediyorum.” notuyla paylaştığı videoda şu ifadeleri kullanmıştı;

“Lağım kokusu yine her yeri sardı”

“Sevgili halkım; bugün devletimize hizmet eden memurlarımıza yani bürokratlarımıza önemli bir hususta seslenmek istiyorum, sizi de buna şahitlik etmeye davet ediyorum. Unutmayın, Türkiye Devleti’ni şahıs devletine dönüştürmüş bir kişi ve ailesi var. Bu şahsın ve ailesinin kişisel çıkarlarına hizmet etmeye zorlamış bir kısım devlet memurları var. Bazıları çok baskı altında. Bunun da elbette farkındayız. Ancak unutulmamalıdır ki devlete değil, şahsi çıkarlara hizmet etmenin sorumluluğu var. TÜGVA rezaletini hep beraber izliyoruz. Lağım kokusu yine her yeri sardı. Şahıs ve ailesi, vakıf süsü verdikleri bir paralel yapı ile devleti zapturapt altına almaya çalışmış.

Sevgili halkım; herhalde neyi çaldıklarının farkındasınız. Çalınan çocuklarınızın memuriyetidir yani geleceğidir. Bu sistemde Erdoğan ve şürekasının kurdukları vakıfların tezgahından geçmeyenlerin, memur olmalarının neredeyse imkânsız hale getirildiği görülmektedir. Daha önce memur olanların da görevde yükselmeleri, TÜGVA tezgahından geçmelerine bağlanmıştır. Böylece kamuda yapmak istedikleri ne kadar illegal iş, rant, mafyatik çıkar varsa bunları yapacak memur militanlar düzene eklemlenmiştir. Şimdi hepimizin gördüğü, bildiği bir şey daha var. İktidarın değişmesine az kaldı. İktidar değiştiğinde soruşturmalar başlayacak ve eminim ki bu bürokratların bir kısmı ‘efendim emir aldık uygulamak zorunda kaldık’ diyeceklerdir.

“Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız”

İşte bunu diyerek sıyrılırım diye düşünen, sarayın baskısına boyun eğerek kanun dışına çıkmış o devlet memurlarına buradan seslenmek istiyorum. Cenap Şahabettin’in bir sözü var, der ki: ‘En ağır angarya faydasızlığından emin olduğunu işi vazife namına ifa etmektir.’ Açıkça söylüyorum; vazife namına mafyatik düzene hizmet edemezsiniz. Kanun dışı işleri, emir olarak telakki edemezsiniz. Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız. Kamil akla gelmeniz için, Kılıçdaroğlu abinizin, amcanızın bu size son çağrısıdır.

18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. ‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa, pazartesi itibariyle durun. Bu illegal, paralel sistemlerden elinizi eteğinizi çekin. Size bunları yaptıranlara farklı bir muamele olacak elbet. Çünkü Sadi’nin dediği gibi, ‘Zalimleri bağışlamak, yoksullara cefadır.’ Söylediklerimi özetlemem gerekirse, Türkiye Devleti yeniden halkın devleti olma yoluna girmiştir. Kurumları, bir şahsın ve ailesinin ahırına dönüştürenler, elbette ki hesap verecektir.

“Sizler hala kendinizi bu pislikten sıyırma şansına sahipsiniz”

TÜGVA benzeri vakıfların üzerine çöktükleri devletin malları, hazineye iade edilecektir. Sizler hala kendinizi bu pislikten sıyırma şansına sahipsiniz. Bu şansı kullanın. Siz de şahit olun halkım. Konuşmama son vermeden önce, buradan bir selam göndermek istiyorum; memur Teoman, seni unuttuk zannetme kardeşim; aklımızdasın, gönlümüzdesin, hakkını alacaksın.”

Paylaşın

Tüm Koronavirüslere Karşı Tek Aşıya Bir Adım Daha Yaklaşıldı

Bilim insanları, yıllardır tüm koronavirüs çeşitlerine karşı savunabilecek tek bir aşıya sahip olmak için araştırma yaptılar. Yakın zamanda yapılan yeni bir araştırma, bu hedefe bir adım daha yaklaşıldığını ortaya koydu.

Haber Merkezi / Northwestern Medicine’den bilim insanları, aşı veya doğal enfeksiyon nedeniyle koronavirüse karşı bağışıklığı olan kişilerin, diğer benzer koronavirüslere karşı da bağışıklığa sahip olma eğiliminde olduğunu keşfettiler. Bilim insanları, bu yeni bulguların “tüm koronavirüs çeşitlerine karşı tek bir aşı için gerekçe sağladığını” düşünüyor.

Pandemilere neden olma potansiyelleri nedeniyle Koronavirüsler, son zamanlarda dikkat çekmekte. Koronavirüsler yeni değil, üst solunum yolu hastalıklarına neden olan geniş bir virüs ailesidir. Şu ana kadar yedi tanesi insanlarda tespit edildi. Tespit edilen koronavirüslerden dördü ciddi rahatsızlıklara neden olmazken, üçü ise ciddi hastalıklara, hatta ölüme neden olmakta. Bunlar, Şiddetli Akut Solunum Sendromu 1 Coronavirüsü (SARS-CoV-1), Orta Doğu Solunum Sendromu Coronavirüsü (MERS) ve şimdi Şiddetli Akut Solunum Sendromu 2 Coronavirüsü (SARS-CoV-2).

20 yıldan kısa bir süre içinde, yukarıda bahsedilen üç virüs salgınlara neden oldu. Çeşitli aşılar, Kovid 19’u önlemede etkinlik gösterdi, enfeksiyon ve ölüm sayısını önemli ölçüde azaltmaya yardımcı oldu. Ancak bu aşıların, diğer koronavirüslere karşı da koruma sağlayıp sağlamadığı şu ana kadar bilinmiyor. Yapılan yeni araştırma ile koronavirüs ailesi için tek bir aşıya sahip olmaya ve gelecekteki pandemileri önlemeye bir adım daha yaklaşmış olabiliriz.

Koronavirüsleri Anlamak

Bilim insanları araştırmalarında, SARS-CoV-2’ye karşı aşılanmış hastalardan alınan plazmanın, SARS-CoV-1 ve soğuk algınlığı koronavirüsü (HCoV-OC43) dahil olmak üzere diğer koronavirüslere karşı çapraz reaktif yani potansiyel olarak koruma sağlayan antikorlar ürettiğini buldular.

İnsanlarda hastalıklara neden olan üç ana koronavirüs türü vardır: SARS-CoV2 dahil olmak üzere sarbekovirüsler, MERS’ten sorumlu merbecovirüsler ve SARS-CoV-1 dahil olmak üzere sarbekovirüsler. Bu virüsler o kadar benzersiz ki, tek bir aşının üç virüsle de savaşması pek mümkün görünmüyor. Ancak başarılabilecek şey, her ailedeki her tür için etkili bir aşı.

Paylaşın

Yüz Yüze Eğitim Devam Edecek Mi? Bakan Koca Açıkladı

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı sonrası yazılı bir açıklama yapan Bakan Koca, yüz yüze eğitimin devam edip etmeyeceğine ilişkin, “Okulların kapanması söz konusu değil. Gündemimizde olmayacak. Bu sorunun gündemde kalmasının ise hiçbir faydası da manası da yok. Çocuklarımızı koruyarak, tedbirlere uyarak eğitimin her kademesinde yüz yüze eğitime devam edeceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Salgının ulaştığı durumda günlük yaklaşık 30 bin vaka ile karşı karşıya olunduğuna dikkati çeken Bakan Koca, vakaların ortalama yaşının düşmesi ve aşılanmış olmak sayesinde hastanelerin kapasitesini zorlayacak bir hasta yükü ile karşılaşılmadığını vurguladı. Bakan Koca, vakaların yaş ortalaması düşmesine karşın hem servisler hem de yoğun bakım ünitelerinde halen ileri yaştaki kişilerin yatmaya devam ettiğine işaret ederek, Kovid-19 kaynaklı vefatlar içerisinde de bu yaş grubunun belirgin çoğunlukta olduğunu aktardı.

“Başkaları nasılsa aşı oldu, ben olmasam da olur” düşüncesinde olunmaması gerektiğinin altını çize Koca, “Aşı birinci derece aşı olan kişileri koruyor. Kendi korumamız kendi aşımızdır. İkinci doz ve hatırlatma dozu aşısının zamanı gelen vatandaşlarımızın hiç vakit kaybetmeden aşılarını tamamlamaları önce kendileri sonra tüm toplum için son derece kıymetli bir adım olacaktır. Israrla ve tekrarla sizleri aşı olmaya ve aşılarınızı tamamlamaya davet ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklama şöyle;

Salgının bugün ulaştığı durumda günlük yaklaşık 30 bin vaka ile karşı karşıyayız. Vakaların ortalama yaşının düşmüş olması ve aşılanmış olmak sayesinde hastanelerimizin kapasitesini zorlayacak bir hasta yükü ile karşılaşmıyoruz. Vakalarımızın yaş ortalaması düşerken, gerek servislerde gerekse yoğun bakım ünitelerinde maalesef halen büyüklerimiz yatmaktadır. Kayıplarımızda da yine ileri yaştaki büyüklerimiz belirgin şekilde çoğunlukta. Bununla birlikte artık Vakalarımızın neredeyse yarısı 30 yaş altındaki vatandaşlarımız. Gençlerimiz hastalığı hastaneye yatmadan geçirseler de bulaştırabilecekleri büyüklerimiz halen hastanede tedavi edilmek zorunda kalabiliyor. Bu durum artık sorumluluğun gençlerde olduğunu teyit ediyor. Salgının ilk dönemlerinde en çok kısıtlama 65 yaş üzeri büyüklerimize uygulanmış ve büyük bir fedakarlıkla kurallara uymuş ve sorumluluklarını yerine getirmişlerdi. Bugün sorumluluk alma, ön safta mücadele etme sırası gençlerimizdedir. Gençler, sorumlu davranarak evlerinize, sevdiklerinize, büyüklerinize virüs taşımamak için tedbirlere uymalı ve en kısa sürede tam aşılı hale gelmelisiniz. Gençler, sizleri mücadelede ön safa davet ediyorum.

Aşı programımızda bir çok vatandaşımız aşı olmuş olmasına rağmen bir yavaşlama dikkat çekmektedir. Aşı tam aşılı hale gelmeden çok sınırlı koruma sağlıyor. Hele toplum bağışıklığı elde edilmeden ne kadar emek versek de yayılım devam ediyor. Aşılanma oranının yüksek olması aşı olmayanları korumuyor. Hiç birimiz nasılsa başkaları aşı oldu ben olmasam da olur düşüncesinde olmamalı. Aşı birinci derece aşı olan kişileri koruyor. Kendi korumamız kendi aşımızdır. İkinci doz ve hatırlatma dozu aşısının zamanı gelen vatandaşlarımızın hiç vakit kaybetmeden aşılarını tamamlamaları önce kendileri sonra tüm toplum için son derece kıymetli bir adım olacaktır. Israrla ve tekrarla sizleri aşı olmaya ve aşılarınızı tamamlamaya davet ediyorum.

“Yerli aşımıza destek verin, salgına karşı kendi güvencemiz somut hale gelsin”

Bir çağrım da yerli aşımız Turkovac için. Aşımızın geliştirilmesinin her safhasında bağımsız bir bilim heyeti aşı çalışmasının sonuçlarını değerlendirerek bir sonraki aşamaya geçmesine izin vermektedir. Bilimsel çalışmaların bağımsız bilim insanlarımızca değerlendirildiğinden ve güvence altına alındığından emin olunuz. Bulunduğumuz aşamada ise 2 doz inaktif aşı olmuş sağlıklı bireylerin gönüllü olarak destek vermesine ihtiyaç var. Kendi aşımız kendi gücümüzdür. Bu güce güç katacak gönüllüler e-nabız üzerinden gönüllü olmaya müracaat edebilir ya da en yakın şehir hastanesine ulaşabilirler. Yerli aşımıza destek verin, salgına karşı kendi güvencemiz somut hale gelsin.

Geçen yıl bildiğiniz üzere influenza neredeyse hiç görülmedi. Tüm dünyada gerek maske kullanımı sebebiyle gerekse virüsün yayılım yollarının sınırlanmış olması sebepleriyle bir influenza salgını görülmedi. Bu yıl dünyada influenza artış eğiliminde olmasına rağmen, henüz ülkemizde görülmedi. Ancak diğer solunum yolları virüsleri ise yaygın şekilde görülmeye başladı. Bu durum maske ve mesafe kullanımında bu yıl geçen yıla göre daha gevşek olduğumuzu gösteriyor. Tedbir bizi influenzaya karşı da korur. 65 yaş üzeri büyüklerimiz ve risk grubundaki vatandaşlarımız için grip aşıları tanımlanmaya başlanmıştır. Aşılar stoklara girdikçe influenza aşısı tanımlanmaya devam edilecektir.

“Okulların kapanması söz konusu değil”

Bilim Kurulu üyelerimiz kendilerine çok sayıda “okullar açık kalacak mı?” sorusu ile müracaat edilmesinde şikayetçi. En net şekilde ve kararlı bir tavırla okullarımızın kapanmasının asla gündem olmayacağını bir kez daha ifade ediyoruz. Okulların kapanması söz konusu değil. Gündemimizde olmayacak. Bu sorunun gündemde kalmasının ise hiçbir faydası da manası da yok. Çocuklarımızı koruyarak, tedbirlere uyarak eğitimin her kademesinde yüz yüze eğitime devam edeceğiz.

Paylaşın

Megan Fox, Hayranlarını Bir Kez Daha Büyüledi

ABD’li oyuncu ve model Megan Fox, sosyal medya hesabından yaptığı son paylaşımla bir kez daha dikkat çekti. Megan Fox, paylaşımıyla hayranlarından bir kez daha tam puan aldı.

Haber Merkezi / 10 yıllık kocası Brian Austin Green’den tek celsede boşanan Megan Fox, genç şarkıcı Machine Gun Kelly ile birlikte.

Film teklifleri dışında marka anlaşmaları da yapan Megan Fox, yeni yaptığı marka anlaşması için sosyal medya hesabından fotoğraf paylaştı. Megan Fox’un paylaşımı saatler içinde bir buçuk milyondan fazla beğeni aldı.

Amerika’lı oyuncu Megan Fox Confessions of a Teenage Drama Queen filmi ve Hope & Faith TV serisi ile üne kavuştu. 5 yaşındayken tiyatro ve dans dersleri almaya başlayan Fox, 13 yaşındayken oyunculuk ve mankenlik yapmaya başladı.

Transformers filmleriyle büyük bir öne kavuşan oyuncu 11 yıl boyunca Brian Austin Green ile evli kaldı. Bu evlilikten Noah Shannon Green ve Bodhi Ransom Green isminde iki çocuğu var.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu Ve Akşener’den Kritik Görüşme: Ortak Açıklama

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Kılıçdaroğlu ve Akşener, görüşme sonrası düzenledikleri ortak basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Haber Merkezi / Konuşmasına “Sayın Kılıçdaroğlu ve ekip arkadaşlarını İYİ Partide beraber çalıştığım ekip arkadaşlarımla beraber ziyaret ettik” cümleleriyle başlayan Akşener, açıklamalarının devamında şu ifadeleri kullandı;

“Biz iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dair bir çalışma yapmıştık ve yaz tatili gelmeden önce kamuoyuyla paylaşmıştım arkadaşlarımızın yaptığı çalışmayı, partimiz adına bu çalışmayı diğer siyasi partilere de takdim etmek üzere bir ziyaret sistemi oluşturduk. Bugün de CHP’ye hem bu çalışmamızı resmi olarak takdim ettik, hem de Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarıyla Türkiye’ye dair belirli konularda, önemli konularda, ekonomi başta olmak üzere, dış politika başta olmak üzere istişarede bulunduk.

İstişarenin Türkiye açısından çok önemli olduğuna, fikir teatisinin, dilin ortaklaşması, Türkiye’ye dair çözümlerin somutlaşması açısından çok önemli olduğuna inanıyoruz. Türkiye’de uzun zamandır istişare kavramı kayboldu. Bizlerin, Millet İttifakının 31 Mart’a göre iki partisi, 24 Haziran’a göre dört partisinin, Millet İttifakını oluşturan dört partinin istişare kavramını tekrar Türkiye’nin gündemine getirmesini önemli buluyorum ve bizi yönetenlere de ‘ben yaptım oldu’ fikrinin Türkiye’yi getirdiği nokta açısından onların da dönüp istişare kavramını tekrar hayatlarına almasına örnek olması gerektiğini düşünüyorum. Misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederim arkadaşlarınıza ve size, sağ olun”

“Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu ise açıklamasında şunları söyledi; “Efendim Sayın Genel Başkan ve arkadaşlarıyla güzel bir toplantı gerçekleştirdik. Sayın Genel Başkanın da ifade ettiği gibi Türkiye’nin pek çok sorunu var. Hemen hemen her alanda ciddi sorunlar var ve bu sorunlardan Türkiye’nin arınması lazım. Türkiye’nin kendisine yeni bir yol haritası çizmesi, daha güçlü, daha dinamik bir yapıya ulaşması lazım. Bunun için de istişarelerde bulunduk, karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk.

Zaman zaman Sayın Genel Başkan ve arkadaşları, zaman zaman ben ve benim arkadaşlarım karşılıklı düşüncelerimizi aktardık. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili olarak da bize bir çalışma verdiler, kendilerine yaptıkları bu güzel çalışma dolayısıyla da teşekkür ederim. Ayrıca 6 siyasi partinin Genel Başkan Yardımcıları bu konuda bir çalışma yapıyorlar, o konuda da arkadaşlar bilgi verdiler.

Ben şunu ifade etmek isterim. Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Sorumlu politikacılar olarak bizler, bütün sorunlara kilitlenmiş vaziyetteyiz. İnşallah bütün bu sorunlardan Türkiye’yi kurtaracağız; güzel, yaşanabilir, huzur içinde bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz.”

Soru / Cevap

Soru; Efendim, geçtiğimiz günlerde 10 ülkenin büyükelçisi, Osman Kavala’nın serbest bırakılması yönünde çağrı yaptı. Dışişleri Bakanlığından bu çağrıya bir tepki söz konusu oldu. Sizin bu konuya ilişkin değerlendirmeniz ne olacak?

Meral Akşener; Şimdi Osman Kavala sizin tanımınıza göre Sorosçu öyle mi? Peki Soros’la masaya kim oturdu? Ben ve Sayın Kılıçdaroğlu değil. Sizi hiç hatırlamıyorum, ben hiç oturmadım. Dolayısıyla Dışişleri Bakanlığına böyle bir talepte bulunulmasını doğru bulur muyuz? Hayır bulmayız. Ama böyle taleplerin Türkiye’ye yapılır olmasına yol açmayı da doğru bulmayız. Dolayısıyla Rahip Brunson’u hatırlatan eylem ve söylemlerden Türkiye’nin uzak durmasının, Türkiye’nin itibarını öne koymasını tavsiye ederiz. Dolayısıyla bütün bunların önüne geçecek tek yol gerçekten hukukun işletilmesidir, Türkiye’deki hukuku, yargıyı oluşturan kurumların işlemesidir. Dolayısıyla söyleyeceğim budur.

Kemal Kılıçdaroğlu; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına uyacağı sözünü verdi, bunun için de bir anayasa değişikliği gerçekleşti ve bu anayasa değişikliği TBMM’den oybirliğiyle çıktı. Bir ülkenin itibarı, imza attığı bir sözleşmenin arkasında durmaktır. İmza attığınız bir sözleşmenin gereğini yapmıyor ve arkasında durmuyorsanız itibar kaybeden Türkiye ve onu yönetenler olur. Biz Türkiye’nin itibarının her yerde, her alanda, her sahada korunmasını isteriz. Dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir kararı varsa o kararın da uygulanmasını isteriz. Eğer Türkiye gerçekten demokratik bir ülke ise, bir hukuk devleti ise bu çerçevede hareket etmesi lazım.

Bir şeye de dikkatinizi çekmek isterim; Sayın Genel Başkan da ifade etti, Türkiye’ye dışarıdan yapılacak hiçbir müdahaleyi doğru bulmayız. Ama dışarıdan müdahale etmesine ortam hazırlayacak yönetimi de kabul etmeyiz, öyle bir yönetim de olmaz. Türkiye, hukuk devleti kuralları içinde gereğini yapar ve hepimiz de gereği yerine geldi diye herhangi bir düşünce, farklı bir düşünce ifade etmeyiz. Ama geldiğimiz nokta maalesef üzücü bir nokta.

Soru; Efendim, Bülent Arınç katıldığı bir canlı yayında CHP’nin oylarının arttığını söyledi. Artmasının sebebi olarak da laiklik ve Kemalist çizgiden uzaklaştığınızı söyledi. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz bu birinci sorum. İkinci sorum da, TÜSİAD Başkanının önceki gün yaptığı konuşmada; laikliğe, yargı bağımsızlığına ve Merkez Bankası bağımsızlığına vurgu yapması, aynı zamanda İstanbul Sözleşmesinden Türkiye’nin çekilmesinin anlamsız olduğunu ifade etmesi hakkında iki Genel Başkan ne düşünüyor?

Kemal Kılıçdaroğlu; Öncelikle şunu söyleyeyim, Sayın Bülent Arınç’ın CHP’nin oyları önümüzdeki süreç içinde artacak diye bir ifade de bulunması güzel bir şey. Zaten hayatın bir gerçeği, gerçeği Sayın Bülent Arınç da görüyor, gördüğü içinde çok mutluyuz. İkinci sorunuz TÜSİAD Başkanı. TÜSİAD Başkanı da, TÜSİAD yönetimi de hiç üzülmesinler Türkiye’ye gerçek anlamda demokrasiyi getireceğiz, hukukun üstünlüğünü getireceğiz, yargı bağımsızlığını getireceğiz, bu konuda kararlıyız.

Meral Akşener; Şimdi mahşerin dört atlısı üzerimize üzerimize geliyor dedi Sayın Başkan. Doğrudur. Laiklik konusundaki hassasiyet üzerinden sordunuz. Yıllardır şunu söylerim, laiklik bir hukuk kuralıdır. Yani o ülkenin kanunlarının ilahi vahiye göre mi olacak, yoksa insan için mi hazırlanacak ona karar veren bir hukuk terimidir, hukuk normudur. Dolayısıyla laikliği bugüne kadar siyasetçiler konuştu, laikliği bugüne kadar işadamları konuştu, din adamları konuştu ama hukukçuların konuştuğu hiç görülmedi, ortadan kayboldu gitti. Şimdi laiklik aynı zamanda yapılacak kanunların ruhunu vaaz ettiğine göre, onun normu olduğuna göre, demek ki aynı zamanda insana göre, insan için yapılmasını vaaz ettiğine göre, onun normu olduğuna göre 21.yüzyılın yeni değer setlerine uygun kanunların ve bir hukuk anlayışının ortaya konulması gerektiğini de vaaz ediyor. Şimdi iş adamları açısından laikliğin önemi, hukukun üstünlüğü artı adaletle alakalı bir konu. Dolayısıyla ekonominin patronu güvendir, güveni oluşturacak olan hukuktur, hukukun üstünlüğüdür, adalettir ve ona bağlılıkta demokrasidir. Dolayısıyla demokrasiyle laikliğin yan yana oluşunun bugünlerde daha iyi anlaşılmış olmasını, anlaşılıyor olmasını çok olumlu bulduğumu ifade etmek isterim. Ama hukukçuların konuşması gereken bir norm olduğunu, bugüne kadar da habire başka başka alanlarda konuşulduğu için laikliğin ne olduğunun bir türlü anlaşılamadığını da sorunuzla irtibatlı olarak anlatmak isterim, tekrar hatırlatmak isterim.

Soru; Efendim bugün Irak ve Suriye tezkereleri Meclis Başkanlığına gönderildi. Tezkerelerle ilgili her iki partinin tutumu ne olacak?

Meral Akşener; Biz TBMM’ye gelen bütün tezkerelerle ilgili olarak önceden bir ekip kurarız. Bunu daha evvel de bir sanıyorum Demokrat Parti’yi ziyaretim sonrasında söylemiştim. Bu konunun uzmanı arkadaşlarımız üzerinden bir ekip kurarız, onlar tartışırlar, bir rapor ortaya çıkarırlar sonra da milletvekili arkadaşlarımızla bu paylaşılır. Çünkü milletvekili arkadaşlarımız evet veya hayır diyecekleri için. Bu çalışmayı yaptırdık ve o raporun sonucunda milletvekili arkadaşlarımıza ve bana sunulan raporda eleştirilerimiz baki kalmak kaydıyla evet oyu vereceğimizi buradan ifade etmek isterim.

Kemal Kılıçdaroğlu; Yetkili organlarımızda görüşeceğiz. Dün geldi, arkadaşlar ön görüşmeleri yaptılar, daha sonra MYK’da bu konuyu ayrıntılı olarak görüşüp kararımızı parlamentoda ifa edeceğiz.

Soru; Efendim parlamenter sistem çalışmalarının devam ettiğini belirttiniz. Siz de önerinizi sunduğunuzu söylediniz. Kurmaylarınız da yeni ana ilkeler üzerinde bir uzlaşma sağlamaya çalışıyor. Hatta dünkü toplantıdan sonra yazılı olarak artık bir metin haline dönüşmeye başladığı bilgileri gelmişti. Bu anlamda bu ne zaman bir sonuca varır? Aynı zamanda Sayın Akşener’in ziyaretleri devam etmişti diğer partilere. İttifakın büyümesine dair bir izleniminiz oldu mu, birçok farklı partiye gittiniz, parlamenter sistem üzerine de değerlendirmeler yaptınız, nasıl geri dönüşler aldınız efendim? Sizden de yine bu sürece ilişkin ne zaman liderler olarak bir yanıt alabileceğiz parlamenter sistemle ilgili?

Meral Akşener; Şimdi biz iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili yaptığımız çalışmayı siyasi partilerin Genel Başkanlarına ve onların uygun gördüğü arkadaşlarına takdim ediyoruz. Aynı zamanda da Türkiye’ye dair görüşlerimizi karşılıklı olarak paylaşıyoruz ve bir istişare ortamı oluşturmaya çalışıyoruz. Bu arada Sayın Sarıgül’le de bir görüşme yaptık, o bizi ziyaret etmişti. Aynı şekilde Sayın Temel Karamollaoğlu bizi ziyaret etmişti, onunla da aynı biçimde bu görüşlerimizi paylaştık, karşılıklı istişarede bulunduk. DSP’yle de bir… Onlar bizi ziyaret etmişlerdi fakat çok yoğundu Genel Başkanları sanıyorum önümüzdeki süreçte bir görüşme imkanımız olacak.

Şimdi bütün bunların neticesinde birincisi bu istişareyi çok önemsiyoruz biz karşılıklı görüş alışverişini Türkiye’de tekrar hakim kılabilmeyi. Ben 22 aydır arkadaşlarımla Anadolu’yu geziyorum, ilçe ilçe esnaf geziyorum, orada birçok insan görüyoruz ve Türkiye’de dedikodular üzerinden, iftiralar üzerinden, hakaretler üzerinden ama dertler üzerinden olmayan bir siyasi atmosfer var. Bir ayağı bu gezilerimizle bu gerçek dertleri görüp, o gerçek dertler üzerinden konuşmak ve seçmeni velinimet yapmak. Bir diğer yönüyle de rekabet edebiliriz, biz bütün siyasi partiler birbirimizle rekabet edebiliriz ama Türkiye adına, milletimiz adına, devletimiz adına ve seçmenimiz adına bu rekabeti işbirliği içinde de yapma imkanımız var. Dolayısıyla bunları başarmaya yönelik bir fener tutmaya çalışıyoruz. Buralardan da son derece verimli sonuçlar aldık. Konuşmak kadar güzel bir şey yok, karşılıklı konuşmak kadar güzel bir şey yok. Önyargıların ortadan kalktığı, birbirinizi anlamaya çalıştığınız bir sistem bu.

Şunu söyleyebilirim, parlamenter sisteme dair ana hatlarıyla bu ziyaret ettiğimiz arkadaşlarımızın siyasi partilerin Genel Başkanlarının hiçbirinin bir itirazı yok. Onlarla da zaten 6 siyasi partinin Genel Başkan Yardımcıları şu anda birlikte çalışıyorlar. O dediğiniz metin, biz Sayın Genel Başkanımızla beraber sorduk, Sayın Erkek Beyefendi’ye sorduk, Aralık ayı gibi bize sunulacak, Genel Başkanlara sunulacak bir metnin çıkacağını söyledi. İnşallah her şey iyi olacak.

Kemal Kılıçdaroğlu; Evet, Aralık ayında umarım 6 siyasi partinin de üzerinde uzlaştığı temel ilkeler ortaya çıkmış olur. Bu çerçevede arkadaşlar çalışmaları yapıyorlar, Aralık ayı çok geç bir ay da değil zaten. Dolayısıyla çalışmalarında arkadaşlara başarılar diliyoruz.

Soru; HDP Eş Başkanı Pervin Buldan Ağrı’da ‘şimdilik demokratik muhalif olduklarını ama ileriki dönemde demokratik iktidarın bir parçası olabileceklerini’ söyledi. Bunun bakanlık teklifi olabileceği söyleniyor, böyle bir yorum yapıldı bu açıklaması sonrası. İki Genel Başkandan da bununla ilgili bir yorum alabilir miyim?

Meral Akşener; Neresinden bakalım? Ortada seçim yok, ortada kurulmuş bir iktidar yok. Türkiye’de bizlerle ilgili bir şey olduğu zaman 10 adım sonrasında siz şunu yapacaksınız diye parmaklar sallanıyor. Bu demokratik değil. Dolayısıyla demin söyledim, dedikodular, iftiralar, hakaretler üzerinden o ona bunu dedi, bu buna şunu dedi üzerinden çok harika bir siyasi atmosfer vardı biz bunu yıkmaya kararlıyız. Ben Sayın Buldan’ın ne söylediğini bilmiyorum şu anda sizden duydum. Ama bizim gündemimizde böyle bir durum yoktur.

Kemal Kılıçdaroğlu; Gerçekten de ben de ilk kez sizden duyuyorum. Ama şunu gayet iyi biliyorum, Millet İttifakını bozacak acaba ne yapabiliriz böyle bir arayışın özellikle Cumhur İttifakında olduğunu da gayet iyi biliyorum. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, hangi yola başvururlarsa vursunlar bu ülkenin insanlarının ferasetine güveniyorum. Onlar bizlerin bu memleket için çalıştığını, bu vatandaş için çalıştığını, herkesin huzur içinde yaşaması gerektiğini ve bunu da bizim hedef aldığımızı gayet iyi biliyor. Dolayısıyla bizim tek güvencemiz milletimiz.

Soru; Benim sorum Sayın Kılıçdaroğlu’na. Son dönemde yaptığınız açıklamalar cumhurbaşkanı adayı olacağınız şeklinde değerlendiriliyor. Özellikle Merkez Bankası ziyaretiniz ve bürokratlara yönelik yaptığınız açıklama. Öte yandan aynı dönemde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da önce Karadeniz’e, sonra Güneydoğu’ya gitti ve bu da kamuoyunda İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor şeklinde yorumlandı. İmamoğlu’nun böyle bir talebi var mı?

Kemal Kılıçdaroğlu; Bana gelmiş herhangi bir talep yok. Ayrıca giderken de zaten benden izin aldı.

Soru; HDP, TBMM’de üçüncü büyük parti konumunda. Şimdi 6 siyasi parti aynı masada parlamenter sisteme geri dönüş çalışmalarını yürütüyor ama bu noktada HDP’nin dışlandığı ve demokrasi ittifakı çağrısına yanıt alamadığı yönünde eleştiriler de var. Bir noktada muhalefet cephesinde HDP’yle masaya oturulması, liderler düzeyinde de, alt düzeyde parlamenter sisteme geri dönüşte HDP’nin de sürece dahil edilmesi noktasında görüşleriniz nedir acaba?

Meral Akşener; Bizim bu konudaki görüşümüz defalarca defalarca defalarca söylendi hem benim tarafımdan, hem arkadaşlarım tarafından. İYİ Partiye dair bahsettiğiniz siyasi partinin yani HDP’nin Eş Başkanları, farklı yöneticileri tarafından da bize dair de, İYİ Partiye dair de görüşler anlatıldı anlatıldı anlatıldı , tekrarında yani ancak zaman almış olur. Değişen bir şey yok, burada duruyoruz.

Soru; AK Parti Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir’in bir açıklaması oldu, ‘Halkın, milletin sıkıntılarının farkındayız, ekiplerimiz tebdil-i kıyafet halkın arasında geziyorlar’ dedi. Özellikle tebdil-i kıyafet kısmı tartışmalara yol açtı. Sizin yorumunuz olacak, iki Genel Başkana da…

Kemal Kılıçdaroğlu; Allah aşkına ekonominin durumunu bilmek için tebdil-i kıyafetle gezmeye gerek var mı? Akıl alacak şey değil. Bunlar gerçekleri görmüyorlar mı, gazeteleri okumuyorlar mı, vatandaşları dinlemiyorlar mı? Sayın Genel Başkan Anadolu’yu karış karış geziyor. Ben Anadolu’yu karış karış geziyorum. Esnafla, çiftçiyle, emekliyle, işçiyle, işsizle konuşuyoruz. Bunlar zaten söylüyorlar. Bunlar acaba televizyon da mı izlemiyorlar? Sadece havuz medyasının televizyonlarını mı izliyorlar? Türkiye güllük gülistanlık mı? Bütün dünyanın bildiği gerçeği bunlar bilmiyorlar mı? Efendim gerçeği öğrenmek için tebdil-i kıyafet yapıp halkın arasına girecekler. Hangi çağda yaşıyorlar bunlar? 21.yüzyılda yaşadıklarını da bunlar düşünmüyorlar. Öyle herhalde.

Meral Akşener; Ben Anadolu’yu gezerken AK Partiye oy vermiş -bugün grup konuşmamda da söyledim- AK Partiye oy vermiş, AK Parti teşkilatlarında çalışmış insanlarla da görüşüyorum. Temel mesele, o tebdil-i kıyafetin anlamı, AK Parti yöneticisi ve AK Parti mensubu olarak vatandaşın arasında gezememe korkusu. Tebdil-i kıyafetin anlamı o.

Paylaşın

Ali Babacan: Cumhur İttifakı, Cumhuru Batırdı

MHP Lideri Bahçeli’nin kendisi hakkında yaptığı eleştirilere cevap veren DEVA Lideri Babacan, 2001 krizinde MHP’nin iktidar ortağı olduğunu belirterek, “Bugün ise vatandaşlarımızın boğuştuğu ekonomik ve hukuki krizlerin mimarısınız. Kaçış yok, kaçamazsınız. Cumhur İttifakınız, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle cumhuru batırdı” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara’da partisinin Kahramankazan ilçe kongresinde konuştu. Babacan’ın gündeminde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’de düzenlediği grup toplantısında kendisine yönelik kullandığı ifadeler ve ekonomik kriz vardı. Babacan, konuşmasına, Bahçeli’nin kendisine yönelttiği eleştirilere cevap vererek başladı;

“Krizlerin ortağı Sayın Bahçeli ‘Krizlerin ortağı’ dememize çok alınmış olacak ki grup toplantısından cevap vermiş. Üslubu malum. Sayın Bahçeli konuşurken 18 yaşından küçükleri ekranlardan uzak tutmak lazım. Hakaretlerine cevap vermeyeceğiz. Kendisine sormak istiyorum: Krizlerin ortağı değil misiniz? Bugüne dek bu milletin hayrına, menfaatine ne iş yaptınız? Türkiye’nin ekonomisine, hukukuna hangi katkıda bulundunuz?

Bahçeli’nin farklı tarihlerde yaptığı “Recep Tayyip Erdoğan’dan cumhurbaşkanı olmaz” ve “Milliyetçi Hareket Partisi sözünün eridir. 2023’te cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır” konuşmalarını kürsüden izleten Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim alınız ak, başımız dik. Hiç kimse bizi tutarsızlıkla suçlayamaz. 2001’den bu yana söylediğim, açıkladığım her şeyi ortaya koysunlar. Altına bugün tekrar imza atarım. Sayın Erdoğan’la ilgili böylesine ağır ithamlarda bulunup, dönüp dolaşıp ‘Bizim adayımız Erdoğan’dır diyen bir zihniyet güven oluşturabilir mi? Ne dediği belli olmayan, dün kara dediğine bugün ak diyen, bugün ak dediğine yarın ne diyeceği belli olmayanın hiçbir lafına güven olmaz. O nedenle Sayın Bahçeli’nin herhangi bir sözünü güvenilir bulmak mümkün değil.

“Cumhur İttifakınız, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle cumhuru batırdı”

Sayın Bahçeli’ye sesleniyorum: Size ortak olduğunuz krizleri hatırlatmaya devam edeceğiz. Hiç kaçış yok. 2001’de bu ülkeyi, bu milleti fakirleştirdiğiniz krizi unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. Yazar kasalar Başbakanlık binasının önüne atıldığında, çalışma odanız o binadaydı. Millet açlıktan, yoksulluktan bitap iken başbakan yardımcısıydınız. Tek gecede 20’ye yakın banka battığında Devlet Planlama Teşkilatı’ndan sorumlu başbakan yardımcısıydınız. Millî gelirin üçte birini kaybettiğimiz hükûmetin ortağısınız. O tarihte gecelik faizler yüzde 7500’ü görmüştü. Yıllık enflasyon yüzde 70’leri geçmişti. Siz o enflasyona da yüksek faizlere de ortaktınız. Bugün ise vatandaşlarımızın boğuştuğu ekonomik ve hukuki krizlerin mimarısınız. Kaçış yok, kaçamazsınız. Cumhur İttifakınız, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle cumhuru batırdı.

“Sayın Bahçeli ülkeden habersiz, yerlerinden kalkmıyorlar”

Çiftçimiz ‘Ben hayatımda böyle bir dönem yaşamadım’ diyor. Esnafımız ‘Bu kadar büyük bir krizle karşı karşıya kalmadık’ diyor. Sayın Bahçeli ‘Kriz yok’ diyor. Gerçekten ülkeden habersiz. Zaten bu hükûmet küçük büyük ortaklarıyla gerçekleri inkâr ettikleri için ülkenin sorunlarına çözüm bulamıyorlar. Ankara’da kapalı kalmasalar, bizim gibi gezseler, esnafla çiftçiyle dertleşseler belki görecekler ama yerlerinden kalkmıyorlar.

Bugün en zengin ile en yoksul arasındaki fark 26 kata çıktı. Taraflı cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi başladı başlayalı, 3 milyon 200 bin kişi ilave olarak yoksulluk seviyesinin altına düştü. Sayın Bahçeli görmüyor mu? Açlık sınırının altında bir asgari ücret var. Sayın Bahçeli, bunlar sizin eseriniz. Öyle başarılı olduğu zaman ‘sahipleneyim’, kriz çıktığı zaman ‘inkâr edeyim’ yok… Siz ‘Kriz yok’ deyin ve eserinizle övünmeye devam edin…

Sayın Bahçeli, ittifak ortağı olduğunu unutmasın. Krizlerin ortağı olduğunu unutmasın. Bizlere sataşarak, hakaret ederek sorumluluktan kaçamaz. Ülkemiz bu hale düştüyse, Sayın Bahçeli ülkenin bütün sorunlarının sebebine ortaktır. Ama kendisine iyi haberim var: Tıpkı 2001’de onun ortağı olduğu krizden ülkeyi çıkarttığımız gibi; yine ortağı olduğu krizlerden ülkeyi biz çıkartacağız.”

“Sayın Erdoğan; gücümüze, itibarımıza ve bağımsızlığımıza verdiğiniz zararın farkında mısınız?”

Ayrıca kürsüden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Para; tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi, bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler” ifadelerini kullandığı bir videoyu ve Türk Lirası’nın ABD doları karşısındaki değer kaybının grafiğini yayınlayan Babacan şöyle devam etti:

“Madem para bir ülkenin gücünü, itibarını ve bağımsızlığını simgeliyor; siz niye paramızı yere düşürüyorsunuz, pul ediyorsunuz? 2003-2015 döneminde dolar yıllık ortalama yüzde sadece 3,3 artmış. Bu artıştan ne gücümüze ne itibarımıza ne de bağımsızlığımıza zeval gelir. 2018-2021 arası kur yıllık ortalama tam yüzde 22 artmış. Bu sabah baktığımda dolar 9 lira 25 kuruşun üstünde idi. Bizim 1 liramız neredeyse doların onda birine inmiş. Sayın Erdoğan’a soruyorum: Gücümüze, itibarımıza ve bağımsızlığımıza verdiğiniz zararın farkında mısınız?

2002 yılında ekonomiyi devraldığımızda Türkiye dünyanın 21. büyük ekonomisiydi. Biz ne yaptık? Sıraları aştık, 2015’te 16. büyük ekonomi haline geldik. 2015’te yönetimden ayrıldık, ortak akıl ve istişare bitti. 2021 yılında bu yılın kurlarıyla hesap ettiğimizde Türkiye yine dünyanın 21. ekonomisi haline düştü. Bu, hezimetin resmidir. Bu resim, Sayın Erdoğan’ın eseridir. Sayın Bahçeli de buna ortaktır.

“Koskoca ülke koca bir Survivor seti gibi”

Bugün 30’lu yaşlarının ortalarında olan arkadaşlarım çok iyi hatırlar. Gençler, sırt çantasını alıp harçlıklarından biriktirdikleri parayla Avrupa turu yapıyordu. Şimdi bırakın yurtdışında gezmeyi, bugün gençler kendi ülkelerinde kalacak yurt bulamıyor, ev kiralarını ödeyemiyorlar. Sadece gençler değil arkadaşlar, her yaştan insan ‘Geçinemiyoruz’ diyor. Senelerce kamuya hizmet ederek çalışmış memurlarımıza, emekliliğinde reva görülen hayat, açlık. ‘Emeklilik hayali’ diye bahsedilen sohbetler bile yok oldu. Emeklilerin şimdiki hayali; elektrik faturasını ödeyebilmek, doğal gaz faturasının altından kalkabilmek, ay sonunu getirmek. Koskoca ülke koca bir Survivor seti gibi. Üç kuruşla hayatta kalmaya çalışan insanların ülkesi olduk.

Telefon, tablet ve oyun konsolu gibi ürünlerin fiyatlarında inanılmaz bir artış var. Play Station’ı, iPhone’u gençlere lüks görmek bize düşmez. Gençlerin hakkıdır. Bunlar lüks değil. Geçtiğimiz günlerde YouTube’da bir videomuzun altında bir vatandaşımız demiş: Bizim ekonomi yönetiminde olduğumuz dönemde, “Yazları mısır tarlasında günlük 75 lirayla çalışıp, bir ayda en son model oyun konsolunu alabilmiştim’ diyor. ‘Ama şu anda bir doktor, bir aylık maaşıyla alamaz’ diyor. Biz gençlerin dünyadaki akranlarıyla benzer hayatlar yaşayacağı, benzer hayaller kuracağı bir Türkiye istiyoruz.”

Paylaşın

Beşiktaş, S. Lizbon Karşısında Varlık Gösteremedi: 4 – 1

Beşiktaş, UEFA Şampiyonlar Ligi C Grubu üçüncü maçında Vodafone Park’ta Sporting Lizbon ile karşılaştı. Rkibi karşısında varlık gösteremeyen Beşiktaş, sahadan 4 – 1 mağlup ayrıldı.

Haber Merkezi / Beşiktaş, bu sonucun ardından grupta 3 maç sonunda puansız son sırada yer alırken, grupta ilk 3 puanını alan Sporting ise 3. sıraya yükseldi. Beşiktaş, C Grubu 4. maçında Sporting Lizbon’a konuk olacak.

Sporting Lizbon’a galibiyeti getiren golleri 15 ve 27. dakikalarda Coates 44. dakikada Sarabia 89. dakikada Paulinho kaydederken, Beşiktaş’ın tek golünü ise 24. dakikada Larin attı.

Goller;

15. dakikada Gonçalves’in sağdan kullandığı kornerde ceza alanında Inacio kafayla topu altıpas önüne indirdi. Savunmanın gerisinden gelen Coates’in uçarak yaptığı kafa vuruşu ağlarla buluştu. 0-1

24. dakikada Pjanic’in soldan kullandığı kornerde ceza sahasına gönderilen ortaya uzak noktada altıpas çizgisi üzerinde iyi yükselen Larin’in kafa vuruşu filelere gitti. 1-1

27. dakikada sağ taraftan Gonçalves’in kullandığı köşe vuruşunda ceza alanına yapılan ortada Paulinho kafayla topu arka direğe kesti. Coates, rakibinden önce iyi yükselip yaptığı kafa vuruşuyla takımını yeniden öne geçirdi. 1-2

44. dakikada penaltı atışını kullanmak için beyaz noktaya gelen Sarabia, meşin yuvarlağı Ersin’in sağından filelerle buluşturdu. 1-3

89. dakikada Beşiktaş ceza alanı önünde Welinton’un, Gonçalves’in ayağından almak için müdahale ettiği top Paulinho’nun önüne geldi. Bu oyuncunun ceza sahası dışı sol çaprazı kaleye yaklaşık 20 metre mesafeden gelişine yaptığı plase vuruş ağlarla buluştu. 1-4

Stat: Beşiktaş Park

Hakemler: Slavko Vincic, Tomaz Klancnik, Andraz Kovacic

Beşiktaş: Ersin Destanoğlu, Valentine Rosier, Welinton, Domagol Vida, Fabrice N’Sakala, Josef de Souza, Rachid Ghezzal, Alex Teixeira (Kenan Karaman), Miralem Pjanic, Cyle Larin (Gökhan Töre), Michy Batshuayi

Sporting CP: Antonio Adan, Zouhair Feddal (Luis Neto), Sebastian Coates, Gonçalo Inacio, Matheus Reis (Ricardo Esgaio), Joao Palhinha, Matheus Nunes (Daniel Bragança), Pedro Porro, Pablo Sarabia (Tiago Tomas), Pedro Gonçalves (Nuno Santes), Paulinho

Goller: Coates (dk. 15 ve 27), Sarabia (dk. 44 pen.), Paulinho (dk. 89) (Sporting CP), Larin (dk. 24) (Beşiktaş)

Paylaşın

HDP Eş Genel Başkanı Sancar: Bu Düzen Kokuşmuştur

Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, kadrolaşma listeleriyle gündeme gelen TÜGVA’ya yönelik olarak, “Bu vakıf aracılığıyla devleti ve kamuyu kendi arka bahçelerine çevirmişler. Bu ilk örnek değil, kesin olarak belgelerle başka örnekler de çıkacaktır. Çürüme dediğimiz budur. Bu düzen kokuşmuştur, her tarafından pis kokular yayılmaktadır. Toplumu da bu çürümeye mahkum etmek için yalan düzenini tam hız işletmeye devam ediyorlar ama nafile, tutmuyor tutmayacak” ifadesini kullandı.

Haber Merkezi / İktidarın ekonomi politikalarını ve Merkez Bankası’ndaki görev değişikliklerini de eleştiren Sancar, “Bir başka ekonomi yarattılar. Kayıtsız kara ekonomi, rant ve hırsızlık ekonomisi bu. Bir yanda, gece yarısı kararnameleriyle, zamlarla, savaş politikalarıyla sipariş ihalelerle israfla çökertilen kamu kaynakları, halkın ekmeği var, diğer tarafta da yolsuzlukla, talanla oluşturulan bir saray ve sömürü düzeni var. Bu iktidarın zenginleri arttıkça bu ülkede yoksulluk büyümektedir. İktidarın yandaşları arttıkça işsizlik artmaktadır. İktidar ekonomiyi talan ettikçe halkın sofrası boşalmaktadır” dedi.

Sancar, iktidarın savaş politikaları yürüttüğünü ve bunun temelinde ‘Kürt düşmanlığı’ yattığını belirterek, “Bu iktidara karşı samimi, gerçek, demokratik mücadele, savaş politikalarına karşı çıkmaktan geçer. Savaş politikalarına karşı en güçlü birlikteliği oluşturacağız. Bütün Kürt yapıları bir araya gelip savaş karşıtı bir ittifak oluştursunlar. Savaş karşıtı mücadele, birlik oluştursunlar. Halklar arasında betondan duvar ören bu iktidara karşı, savaşa yönelik bir irade duvarı kurmak zorundayız” diye konuştu.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis’teki grup toplantısında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Sancar’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;

“(TÜGVA) Bu vakıf aracılığıyla devleti ve kamuyu kendi arka bahçelerine çevirmişler. Bu ilk örnek değil, kesin olarak belgelerle başka örnekler de çıkacaktır. TÜGVA’nın çalışanlarının da bu belgelerin doğruluğunu kabul etmesi, TÜGVA Başkanı’nın önce kumpas, sonra sızdırıldı diyerek itirafta bulunması, bu liyakatsız alımları doğrulamıştır.

Çürüme dediğimiz budur. Bu düzen kokuşmuştur, her tarafından pis kokular yayılmaktadır. Toplumu da bu çürümeye mahkum etmek için yalan düzenini tam hız işletmeye devam ediyorlar ama nafile, tutmuyor tutmayacak. Karşılarında direnenler, hakikat arayıcıları, hak mücadelesinin savunucuları var.

Hep kul hakkından söz edenler bunlar. Kul hakkına girdikleri yetmiyor gibi yerleştirdikleri bu vasıfsız ve yandaş elemanları ile kamu kurumları ve yargıdaki işleyişte de birçok başka büyük soruna yol açıyorlar.  Merve Çavdar, KPSS’yi kazandığı halde atanmadı, intihar etti… Böyle yüzlerce gencimiz var. O yandaşları oraya yerleştirdikleri için emekleriyle bir yere gelenler iş bulamıyorlar, hayatı bile bırakabilecek noktaya gelebiliyorlar. Buna hiç kimsenin hakkı olmadığını her seferinde ortaya koyacağız.

“Halkı çöpten atık sebze meyve aramaya mecbur eden, bu talan düzenidir”

Adalet mücadelesini bu yüzden her türlü bedeli göze alarak yapıyoruz. Yargıdaki çürümenin bir ayağı da tam burada işte. Yandaşlarını yargıya yerleştiriyorlar, yargıdaki savcılarla kumpas davaları açıyorlar, yargıçlarla mahkumiyet veriyorlar. O yüzden bütün bu davalar siyasidir, kumpastır. Ne delil ortaya koyabiliyorlar ne de gerekçelerini haklı çıkarabilecek cümle yazabiliyorlar.

İktidar, kamu kurumlarını, halkın kaynaklarını ve tüm imkanlarını kontrollerindeki vakıflar, cemaatler ve SADAT gibi organizasyonlarla, 5’li çete gibi rantçı cenah arasında pay etmektedir. Halkın sofrasına kuru ekmek bile kalmıyor. Halkı çöpten atık sebze meyve aramaya mecbur eden, bu talan düzenidir.

Hiçbir ülke bu kadar kirlenmeyi kaldıramaz. Hiçbir toplum bu kadar kokuşmuşluğu hak etmez. O nedenle bizler yeni başlangıç, adil bir gelecek, demokratik bir düzen ve barış içinde eşit yaşamı kuracağız. Mutlaka kuracağız. Bu talan düzeninin ekonomideki yansımalarına baktığınızda da aynı şeylerle karşılaşıyorsunuz. Bu iktidar ekonomide de benzer bir düzen kurdu. Bir başka ekonomi yarattılar. Kayıtsız kara ekonomi, rant ve hırsızlık ekonomisi bu. Bir yanda, gece yarısı kararnameleriyle, zamlarla, savaş poltikilarıyla, sipariş ihalelerle israfla çökertilen kamu kaynakları, halkın ekmeği var, diğer tarafta da yolsuzlukla, talanla oluşturulan bir saray ve sömürü düzeni var. Bu iktidarın zenginleri arttıkça bu ülkede yoksulluk büyümektedir. İktidarın yandaşları arttıkça işsizlik artmaktadır. İktidar ekonomiyi talan ettikçe halkın sofrası boşalmaktadır.

“Ülkeyi bir kıtlığa sürüklüyor bu düzen. O yüzden değişmelidir diyoruz”

İktidar yine bir kararname yayınlıyor, Merkez Bankası’ndan 3 kişiyi görevden alıyor… Düzenin kendisi bozuk, öyle müdahalelerle başkan, başkan yardımcısı değiştirmekle daha fazla çöküşe yol açarsınız. Değişmesi gereken iktidar politikaları ve bu sömürgen düzendir. İktidarı da beslendiği bu kirli düzeni de bizlerin görevidir. Kurlardaki değişim… Her gün TL’nin değer kaybı rekor kırıyor. Her yeni rekor yoksullukta biraz daha dibe inmektedir. Devasa borçlar, üretim yok, gübre, saman ithal… Ülkeyi bir kıtlığa sürüklüyor bu düzen. O yüzden değişmelidir diyoruz. Bu ülkenin kaynakları, toplumundur. Bir avuç yandaşa peşkeş çekmelerine dur dememiz bundandır.

Sürekli olarak savaşa yatırım yapan, çatışmadan beslendiği için kendisini buna mecbur hisseden bir iktidar var. Bu iktidar, yeni düzenini bu ittifaklarını savaş politikaları üzerine kurmuştur ve savaş politikaları devam ettikçe bir arada kalabilmektedirler. Savaş, nefret, düşmanlık politikaları bu iktidar ortaklarının tek harcıdır. Savaş politikaların temelinde Kürt düşmanlığı yatıyor. Suriye’ye askeri operasyon tartışıyorlar… Tek nedeni var: Kürt, anasını görmesin yeter ki. Türkiye batsın ama Kürtler de gün yüzü görmesin. Çatışmasızlığın olduğu dönemde 2013-15 arası yıllarda bütçede güvenliğe ayrılan, savunmaya ayrılan miktarla bugün ayrılan miktar arasında uçurumlar var. O gün 50 milyara yakın bir güvenlik bütçesi, bugün 250 milyar civarında bir güvenlik bütçesi. Bu bile iktidarın tutunduğu dalın ne olduğunu göstermektedir. Bu iktidara karşı samimi, gerçek, demokratik mücadele, savaş politikalarına karşı çıkmaktan geçer.

“Halkın ekmeğine gözünü koyanlara dur diyeceğiz”

Savaş politikalarına karşı en güçlü birlikteliği oluşturacağız. Bütün Kürt yapıları bir araya gelip savaş karşıtı bir ittifak oluştursunlar. Savaş karşıtı mücadele, birlik oluştursunlar. Halklar arasında betondan duvar ören bu iktidara karşı, savaşa yönelik bir irade duvarı kurmak zorundayız. Büyük dönüşümün gelebileceği tek yol var. Büyük barış… Bunun için de önce savaşa karşı büyük birlik gerek…

Bütçe önümüze geliyor… Biz halkın bütçesini oluşturmak için halka soruyoruz, onlara danışıyoruz, dertlerini dinliyoruz. Alternatif bütçemizi de halkın bütçesi olarak bu çalışmalarla oluşturacağız. Bu iktidarın bütçesi sömürü, talan, savaş bütçesidir. Biz de bu ülkeye demokrasi, adalet, hakça bölüşüm ve barış bütçesi getireceğiz. Şimdiden hazırlıklarını yapıyoruz. İnşallah yakın zamanda yönetime ortak olduğumuzda bunları halkın desteği ve gücüyle hayata geçireceğiz. Savaş bütçesini yırtıp atacağız, barışın bütçesini getireceğiz. Halkın ekmeğine gözünü koyanlara dur diyeceğiz.”

Paylaşın