Yıl Sonu Enflasyon Beklentisi 11 Puan Arttı

Yüzde 17,5 olarak belirlenen 2025 yıl sonu enflasyon tahmini yeni Orta Vadeli Program’da (OVP) yüzde 28,5 olarak hesaplandı. Önceki OVP’de yüzde 9,7 olarak tahmin edilen 2026 yılı enflasyon oranı, yeni OVP’de yüzde 16’ya çıktı. 

Enflasyonun ancak 2027 yılında tek haneli sayılara düşmesinin beklendiği yeni OVP’de enflasyon tahmini, 2027 için yüzde 9, 2028 için yüzde 8 olarak hesaplandı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığınca hazırlanan ve Resmi Gazete’nin 8 Eylül Pazartesi günü mükerrer sayısında yayımlanan üç yıllık Orta Vadeli Program’da (OVP) 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi bir önceki OVP’ye göre 11 puanlık artış gösterdi.

2024 yılında yayımlanan OVP’de yüzde 17,5 olarak belirlenen 2025 enflasyon tahmini pazartesi günü yayımlanan programda yüzde 28,5 olarak hesaplandı.

Önceki OVP’de yüzde 9,7 olarak tahmin edilen 2026 yılı enflasyon oranı, yeni OVP’de yüzde 16’ya çıktı.

Enflasyonun ancak 2027 yılında tek haneli sayılara düşmesinin beklendiği yeni OVP’de enflasyon tahmini, 2027 için yüzde 9, 2028 için yüzde 8 olarak hesaplandı.

Ekonominin 2026 yılında yüzde 3,8 büyüyeceği öngörülen Orta Vadeli Program’a göre, 2025 yılı için büyüme tahmini yüzde 3,3 olurken, ekonominin 2027’de yüzde 4,3 ve 2028’de yüzde 5 büyümesi bekleniyor.

Bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYİH) oranının 2026’da yüzde 3,5, program dönemi sonunda ise yüzde 2,8 olması öngörülüyor.

İşsizlik oranının bu yıl yüzde 8,5 seviyesinde gerçekleşeceği, 2025’te yüzde 8,4, 2027’de yüzde 8,2 ve 2028’de yüzde 7,8 olacağı hedefleniyor.

Dış ticarette ise ihracatın 2025 sonunda 273,8 milyar dolar, 2026’da 282 milyar dolar, 2027’de 294 milyar dolar ve 2028’de 308,5 milyar dolar seviyesine ulaşması öngörülüyor.

İthalatın ise 2024 sonunda 367 milyar dolar, 2026’da 378 milyar dolar, 2027’de 393 milyar dolar ve programın sonunda 410,5 milyar dolara yükselmesi bekleniyor.

OVP, makro politikaları, hedefleri, bütçe dengesi, borçlanma durumu ve kamu idarelerinin ödenek tavanlarını içeren, merkezi yönetim bütçesi hazırlık sürecini başlatan temel politika belgesi olma niteliği taşıyor.

Program, 12’nci Kalkınma Planı’nın hedefleriyle uyumlu şekilde makroekonomik ve finansal istikrarı güçlendirmeyi, mali disiplini korumayı, enflasyonu orta vadede tek haneye indirmeyi ve sürdürülebilir büyümeyi amaçlıyor.

Programın öncelikleri, kamu kurumlarının bütçelerinden yasal düzenlemelere kadar karar alma süreçlerinde belirleyici olacak.

Ayrıca, küresel, bölgesel ve ulusal gelişmeler ışığında güncellenen makroekonomik çerçeve doğrultusunda önümüzdeki üç yıl için uygulanacak dönüşüm adımları ve takvimi ortaya koyuyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Gıda Fiyatları, Dünya Genelinde Sabit Kalırken Türkiye’de Yüzde 3.02 Arttı

Türkiye’de gıda fiyatları son bir ayda yüzde 3.02 artarken, dünya genelinde yatay bir seyir izledi. Bu durum, Türkiye’de gıda fiyatları üzerinde enflasyonist baskının sürdüğünü gösteriyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), uluslararası gıda fiyatlarındaki değişimleri izleyen FAO Gıda Fiyat Endeksi’nin Ağustos ayı sonuçlarını açıkladı. Buna göre, ağustos ayında dünya genelindeki gıda fiyatları stabil kalırken, Türkiye’de durum farklı bir tablo çizdi.

Birleşmiş Milletler raporları küresel fiyatlarda sınırlı bir artışa işaret ederken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileri, Türkiye’deki gıda enflasyonunun hızla yükselmeye devam ettiğini gösterdi. Bu durum, Türkiye’nin ekonomik olarak dünyadan ayrıştığına dair yeni bir gösterge oldu.

FAO tarafından hazırlanan ve tahıl, yağlı tohum, süt ürünleri, et ile şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri takip eden küresel gıda fiyat endeksi, ağustos ayında 130,1 seviyesine yükseldi. Öte yandan temmuzdaki endeks rakamı 130’a revize edildi.

Et, şeker ve bitkisel yağ fiyatlarındaki artışların tahıl ve süt ürünleri fiyatlarındaki düşüşleri dengelemesi, fiyatlardaki artışı sınırlandırdı. Bitkisel yağ fiyatları ağustosta aylık yüzde 1,4 artarak son üç yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Tahıl fiyatları aylık yüzde 0,8 geriledi. Uluslararası buğday fiyatları, Avrupa Birliği ve Rusya’daki büyük hasatların etkisiyle düştü.

Et fiyatları, özellikle Çin ve ABD’deki güçlü talebin etkisiyle ağustos ayında yüzde 0,6 oranında artarak rekor seviyeye ulaştı. Bu dönemde büyükbaş ve küçükbaş hayvan etlerinin fiyatı yükselirken, domuz etinde kayda değer bir değişim görülmedi. Kanatlı etinde ise fiyatlar düşüş gösterdi.

Süt ürünleri fiyatları Asya pazarlarından gelen zayıf talep nedeniyle tereyağı, peynir ve tam yağlı süt tozu fiyatlarının düşmesiyle aylık yüzde 1,3 oranında geriledi. Şeker fiyatları ise temmuzda önceki aya göre yüzde 0,2 oranında hafif bir artış gösterdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ağustos ayında gıda fiyatları bir önceki aya kıyasla yüzde 3,02 artarken, yıllık bazda yüzde 33,28’e ulaştı. Öte yandan Türk-İş’in açıkladığı mutfak enflasyonu verileri, aylık yüzde 2,64, yıllık ise yüzde 41,46 olarak hesaplandı.

Paylaşın

Çaya Üç Ayda Yüzde 28 Zam

ÇAYKUR’un kuru çay fiyatları haziran ayından bu yana toplam yüzde 28 oranında zamlandı. Sektör temsilcileri, önümüzdeki haftalarda da zam beklediklerini dile getiriyor.

ÇAYKUR, Haziran’dan bu yana kuru çaya üçüncü zammını gerçekleştirdi. Eylül ayı itibariyle çaya yüzde 7.5 zam gelirken, yeni fiyat listeleri bugün itibariyle toptancı bayileri ve distrübütörlere gönderildi.

Yeni fiyatlar bugün itibarıyla uygulanmaya başlanıyor.

Hatırlanacağı üzere kuru çaya Haziran ayının ortalarında yüzde 15 zam yapılmış, Temmuz sonunda ise yüzde 3,5 oranında ikinci bir zam gerçekleştirilmişti.

Şimdi de Eylül itibariyle ÇAYKUR yüzde 7,5’luk fiyat artışıyla kuru çayda üçüncü zammını gerçekleştirmiş oldu.

Böylece ÇAYKUR’un ardı ardına gelen zamları sonucu kuru çay fiyatları Haziran’dan bu yana yaklaşık yüzde 28 arttı.

Bloomberg HT’den İrfan Donat‘a bilgi veren sektör temsilcileri, Eylül ayındaki yüzde 7,5 oranındaki üçüncü zammın ardından önümüzdeki haftalarda benzer oranlarda bir zam daha beklendiğini dile getirdi.

Paylaşın

Üretici Enflasyonu Yüzde 24,19

Yurt içi üretici enflasyonu, ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 2,48, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 20,62, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,16 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 26,28 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) Ağustos 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; Yurt içi üretici enflasyonu, ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 2,48, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 20,62, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,16 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 26,28 arttı.

Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 27,62, imalatta yüzde 24,73, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 26,68 ve su temininde yüzde 55,35 arttı.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında yüzde 22,02, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 30,22, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 28,94, enerjide yüzde 24,76 ve sermaye mallarında yüzde 26,61 arttı.

Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 1,97, imalatta yüzde 1,78, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 10,09 ve su temininde yüzde 0,82 arttı.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında yüzde 1,34, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 1,26, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 3,21, enerjide yüzde 6,39 ve sermaye mallarında yüzde 1,11 arttı.

Paylaşın

Türkiye’de Gıda Enflasyonu Yeniden Yükselişte

Gıda enflasyonu ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 2,58, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 28,5 arttı. Gıda enflasyonu, yılbaşından bu yana ise yüzde 19,6 yükseldi.

Haber Merkezi / Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Gıda Fiyat Endeksi (TEGE) Ağustos 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; Gıda enflasyonu ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 2,58, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 28,5 arttı. Gıda enflasyonu, yılbaşından bu yana ise yüzde 19,6 yükseldi.

Aynı döneme ait diğer veriler de bu artışı destekler nitelikte. İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi’ne (İTÜFE) göre gıda fiyatları yüzde 2,28, Türk-İş’in açıkladığı mutfak enflasyonu ise yüzde 2,64 yükseldi.

Ağustos ayında taze meyve ve sebze fiyatları dalgalı bir seyir izledi. Sivri biber, domates ve çarliston biber gibi bazı ürünlerde fiyat düşüşleri gözlemlenirken, kıvırcık, salatalık ve armut fiyatlarında ise hızlı artışlar yaşandı.

Taze ürünler dışında en fazla fiyat artışı turşu, yoğurt ve ayran gibi temel gıda maddelerinde yaşandı. Buna karşılık, çay, hazır kahve ve cips gibi ürünlerin fiyatları düşüş kaydetti.

Yıllık bazda gıda enflasyonu, farklı kuruluşların verilerine göre ciddi seviyelere ulaştı. TEGE’ye göre yıllık gıda enflasyonu yüzde 28,5 iken, İTO-İTÜFE’de yüzde 35,4 ve Türk-İş’e göre yüzde 40,7 olarak hesaplandı.

Paylaşın

Her 10 Emekliden 7’si Çalışmaya Devam Ediyor

TÜİK verilerine göre, Haziran 2025 itibarıyla 12.2 milyon emeklinin 8.6 milyonu ya bir işte çalışıyor ya da iş arıyor. Bu oran, toplam emekli nüfusunun yüzde 70.8’ine denk geliyor.

Dünya gazetesinden Naki Bakır’ın analizine göre, Türkiye’deki emeklilerin büyük bir kısmı yaşam maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle çalışma hayatına geri dönüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Haziran 2025 itibarıyla 12.2 milyon emeklinin 8.6 milyonu ya bir işte çalışıyor ya da iş arıyor. Bu oran, toplam emekli nüfusunun yüzde 70.8’ine denk geliyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verileri, Türkiye’de yaşlılık aylığı alan kişi sayısının 12 milyon 196 bin 336’ya ulaştığını gösteriyor. Buna karşılık, TÜİK’in ikinci çeyrek iş gücü verilerine göre, emekli olduğu için iş gücüne katılmayanların sayısı yalnızca 3 milyon 562 bin seviyesinde kalıyor. Bu rakamlar, Türkiye’de neredeyse her 10 emekliden 7’sinin geçimini sağlamak için aktif olarak iş gücü piyasasında yer aldığını ortaya koyuyor.

Naki Bakır, özellikle hayat pahalılığı karşısında emekli aylıklarının alım gücünün düşmesinin bu tabloyu yarattığını belirtiyor. Emeklilerin bir kısmı kayıtlı olarak Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödeyerek çalışırken, birçoğu da kayıt dışı yollarla iş hayatında kalmaya devam ediyor. Özellikle Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi sonrasında SGDP ödeyen emekli sayısı 2.2 milyona ulaştı.

Paylaşın

TÜİK’e Göre Türkiye Ekonomisi Yüzde 4,8 Büyüdü

TÜİK’e göre, GSYH, 2025 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine kıyasla yüzde 4,8 arttı. TÜİK verileri, Türkiye ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,3 büyüdüğünü ortaya koymuştu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bu yılın Nisan-Haziran dönemine ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. Buna göre GSYH, 2025 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine kıyasla yüzde 4,8 arttı.

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2025 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; inşaat sektörü toplam katma değeri yüzde 10,9, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 7,1, sanayi sektörü yüzde 6,1; ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 5,6; mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 5,4, ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar yüzde 3,0, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 2,6, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2,6 ve diğer hizmet faaliyetleri yüzde 2,1 arttı.

Tarım sektörü yüzde 3,5, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri ise yüzde 1,2 azaldı.

TÜİK verilerine göre, Nisan-Haziran döneminde Türkiye ekonomisinin çeyreklik bazdaki büyüme oranı yüzde 1,6 olarak gerçekleşti. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,6 arttı.

Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2025 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 4,6 yükseldi.

Üretim yöntemiyle GSYH tahmini, yılın ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 43,7 artarak 14 trilyon 578 milyar 556 milyon lira oldu. GSYH’nin ikinci çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 377 milyar 622 milyon olarak gerçekleşti.

Yerleşik hane halklarının nihai tüketim harcamaları 2025 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 5,1 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 5,2 azalırken gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 8,8 arttı.

Mal ve hizmet ihracatı, 2025 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine kıyasla zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 1,7, ithalatı ise yüzde 8,8 yükseldi.

İş gücü ödemeleri, 2025 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine kıyasla yüzde 42 arttı. Net işletme artığı/karma gelir yüzde 46,3 arttı.

İş gücü ödemelerinin cari fiyatlarla gayrisafi katma değer içerisindeki payı geçen yılın ikinci çeyreğinde yüzde 38,8 iken, bu oran 2025 yılında yüzde 38,4 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 39,5 iken yüzde 40,2 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Bu Yaz 10 Kişiden 6’sı Tatile Gitmedi

Araştırma şirketi Ipsos’un yaptığı son çalışma, halkın tatil alışkanlıklarında yaşanan dramatik değişimi ortaya koyuyor. Bulgulara göre, her 10 kişiden 6’sı bu yaz tatil yapmadı ve yapmayı da düşünmüyor.

Türkiye’de ekonomik koşullar, yaz tatilini pek çok kişi için ulaşılması güç bir hayale dönüştürdü. Araştırma şirketi Ipsos’un yaptığı son çalışma, halkın tatil alışkanlıklarında yaşanan dramatik değişimi ortaya koyuyor. Bulgulara göre, her 10 kişiden 6’sı bu yaz tatil yapmadı ve yapmayı da düşünmüyor. Katılımcıların yüzde 90’ı bu durumun sebebini doğrudan ekonomik sıkıntılar olarak açıklıyor.

Araştırmada dikkat çeken bir diğer veri, tatil planı yapanların oranındaki düşüş oldu. 2024’te yüzde 24 olan oran bu yıl yüzde 20’ye geriledi. Yükselen enflasyon ve artan yaşam maliyetleri, tatili birçok kişi için lüks haline getirdi.

Ekonomim’de yer alan habere göre, katılımcıların neredeyse tamamı tatil yapamama gerekçesi olarak ekonomik koşulları gösteriyor. Barınma, ulaşım ve yeme-içme fiyatlarındaki artış, özellikle yurt içi tatili pahalı bir seçenek haline getiriyor.

Araştırmaya göre, yurt dışı tatil tercihinde artış gözleniyor. Katılımcıların yüzde 10’u tatilini yurt dışında geçirdiğini belirtirken, bunun temel sebebi yurt içi maliyetlerinin bazı komşu ülkelere kıyasla daha yüksek olması. Vize istemeyen ülkelerdeki uygun fiyatlı turlar, tatilciler için cazip bir alternatif yaratıyor.

Eskiden aile yanında tatil yaygınken, bu eğilim gerilemeye başladı. Araştırma, insanların “gerçek anlamda dinlenmek” için otel ve pansiyon gibi konaklama seçeneklerini daha çok tercih ettiğini gösteriyor. Bu seçenekler, bireylere yemek ve temizlik gibi detaylarla uğraşmadan konforlu bir tatil imkânı sunuyor.

Halk yorgun bıkkın ve endişeli

Araştırmada, katılımcılara son dönemdeki ruh hallerine dair sorular da yöneltildi. Cevaplar; yorgunluk, bıkkınlık ve endişe duygularının hâkim olduğunu gösterdi. Uzmanlara göre bu ruh halinin en önemli nedenlerinden biri, dinlenme fırsatlarının azalması.

Tatil yapabilenlerin büyük çoğunluğu yurt içi destinasyonları tercih etti. Ancak otel ve pansiyon konaklamalarında artış gözlenirken, aile yanında geçirilen tatiller azaldı. Ödeme yöntemi olarak kişisel gelir hâlâ ilk sırada, fakat banka kredisiyle tatil yapanların sayısı geçen yıla göre artış gösterdi.

Ekonomik zorluklar nedeniyle tatil artık ertelenen veya iptal edilen bir plan haline geldi. Araştırma sonuçları, yaz tatilinin pek çok kişi için hayal olmaktan öteye geçemediğini ortaya koyuyor.

Paylaşın

Türkiye’de Her Dört Haneden Üçü Geçim Sıkıntısı Yaşıyor

Türkiye’de her dört haneden üçü, temel harcamalarını karşılamakta güçlük çekiyor. Ekonomistler bu tabloyu, “hayat pahalılığı artık kalıcılaştı” şeklinde yorumluyor.

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat), Türkiye’de geçinme zorluğu yaşayan hane halklarının oranının 2024 itibarıyla yüzde 76,8’e yükseldiğini açıkladı. Bu oran, 2018’de yalnızca yüzde 30,3 seviyesindeydi. Böylece son altı yılda geçim sıkıntısı yaşayan hanelerin oranı yaklaşık 2,5 katına çıktı.

Verilere göre artık her dört haneden üçü, temel harcamalarını karşılamakta ciddi güçlük çekiyor. Karar’dan Berfu Kargı‘nın aktardığına göre; Ekonomistler bu tabloyu, “hayat pahalılığı artık kalıcılaştı” şeklinde yorumluyor.

Eurostat’ın “geçim güçlüğü” anketi kapsamında Türkiye verileri yıllara göre şöyle:

2020: Yüzde 46,8
2021: Yüzde 63,0
2022: Yüzde 73,0
2023: Yüzde 75,0
2024: Yüzde 76,8

2018’de yalnızca üç haneden biri geçim zorluğu yaşadığını belirtirken, bu oran 2024’te dört haneden üçüne çıkmış durumda. Artışta pandemi sonrası bozulan gelir dengeleri, yüksek enflasyon ve ücretlerin satın alma gücündeki kayıp belirleyici oldu.

Eurostat, geçinme zorluğunu üç ayrı kategori altında sınıflandırıyor: “çok zorlananlar”, “zorlananlar” ve “biraz zorlananlar”. 2024 verilerine göre Türkiye’de:

Gelirinin giderlerine kesinlikle yetmediğini ve “çok zorlandığını” söyleyenlerin oranı yüzde 2,8, “zorlananlar” yüzde 29,4, “biraz zorlananlar” yüzde 44,6 seviyesinde.

Eurostat’ın verileri, geçim algısının TÜİK’in resmî enflasyon oranlarının çok ötesinde olduğunu gösteriyor. Temel tüketim harcamalarının yüksek seyretmesi, sabit gelirli yurttaşların yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor.

TÜRK-İŞ’in Temmuz 2025 tarihli Açlık-Yoksulluk Sınırı Araştırması da geçim baskısının ulaştığı boyutu ortaya koyuyor:

Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı: 26.413 TL
Yoksulluk sınırı: 86.036 TL
Bekar bir çalışanın yaşama maliyeti: 33.982 TL

Bu tabloya karşın Türkiye’de net asgari ücret 22.104 TL seviyesinde kalıyor. Yani bir çalışanın geliri, hem temel beslenme harcamalarının hem de kişisel yaşam maliyetinin altında kalmış durumda.

Araştırma, mutfak enflasyonunun da hız kesmeden sürdüğüne işaret ediyor. Buna göre, gıda fiyatları temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 1,14 oranında arttı. Son 12 ayda mutfak enflasyonu yüzde 37,32 olarak ölçülürken, yıllık ortalamada bu oran yüzde 42,60’a ulaştı.

Paylaşın

ABD’den Türkiye’ye Anti-Damping Vergisi

ABD, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 10 ülkeye karşı anti-damping vergisi getirdi. Antidamping, yerel sanayiye zarar gelmesini önlemek amacıyla, ithalat ürünlerine uygulanan ek tarifelerdir

Trump, 20 Ocak 2025’te başkanlık görevini yeniden devraldığından bu yana, ABD’nin uluslararası ticarette adaletsiz muameleye maruz kaldığını öne sürerek birçok ülkeye yönelik ek gümrük vergileri getirdi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ticaret Bakanlığı, Türkiye dâhil 10 ülkeden ithal edilen korozyona dayanıklı çelik (CORE) ürünlerine yönelik damping ve sübvansiyon soruşturmalarında nihai kararını verdi. Böylece Nisan ayında Türkiye’ye yönelik belirlenen yüzde 15,18’lik anti-damping vergisi oranı kalıcı hâle getirilmiş oldu.

Söz konusu soruşturmaların 10 ülkeden toplam 2,9 milyar dolar değerindeki ithalatı kapsadığını belirten Bakanlık, anti-damping (AD) ve telafi edici vergi (CVD) önlemleriyle ilgili kararında, “ABD’ye ithal edilen CORE ürünlerinin söz konusu 10 ticaret ortağından dampingli fiyatlarla satıldığı veya sübvansiyonlarla desteklendiği tespit edilmiştir” ifadesine yer verdi.

Korozyona dayanıklı çelik ürünlerinin otomobil, beyaz eşya ve inşaat sektöründe yaygın olarak kullanıldığı belirtilirken ABD Uluslararası Ticaretten Sorumlu Bakan Yardımcısı William Kimmitt, “Amerikan çelik şirketleri ve çalışanları adil bir zeminde rekabet etmeyi hak ediyor” ifadelerini kullandı.

Ancak süreç henüz tamamlanmış değil. ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu (ITC) şimdi, bu ithalatın Amerikan çelik endüstrisine zarar verip vermediğini değerlendirecek. ABD Ticaret Bakanlığının açıklamasında, ITC’nin zarar tespiti yapması durumunda anti-damping ve telafi edici vergi kararlarının yürürlüğe koyulacağı duyuruldu.

Damping, bir ülkenin ürettiği malı, kendi iç piyasasındaki fiyatının altında başka bir ülkeye satması anlamına geliyor. Anti-damping ise ithalatçının yerli üreticilere zarar vermesini engellemek amacıyla bu ürünlere ek vergi getirilmesine verilen isim. CVD önlemleri ise paralel biçimde, bir ülkenin yerli sanayisini haksız rekabetten korumak amacıyla, başka bir ülkenin devlet tarafından verilen sübvansiyon veya desteklerle ucuza üretilmiş ürünlerin ithalatına ek vergi uygulaması anlamına geliyor.

Karar Türkiye, Avustralya, Brezilya, Kanada, Meksika, Hollanda, Güney Afrika, Tayvan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Vietnam’dan yapılan ithalatı kapsıyor. Böylece Türkiye merkezli şirketlere uygulanan yüzde 15,18’lik vergi oranı kalıcı hâle getirildi.

ABD Ticaret Bakanlığının Nisan ayında duyurduğu geçici kararda, Türkiye’den Borçelik, ArcelorMittal Çelik, Bamesa Çelik ve Bamesa Muradiye Demir Çelik şirketlerine anti-damping vergisi uygulanmayacağı, Yıldız Demir Çelik ve Yıldız Entegre Ağaç Sanayi ve Ticaret şirketleri dâhil diğer tüm şirketlere ise yüzde 15,18 oranında anti-damping vergisi uygulanacağı belirtilmişti.

Donald Trump’ın başkanlık yaptığı ilk dönemde de ABD Ticaret Bakanlığı, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bir grup ülkeden ithal edilen karbon ve alaşım çelik filmaşine yüzde 147,6’ya varan oranlarda anti-damping vergisi uygulama kararı almıştı.

ABD, söz konusu ülkelerin ürünlerini “adil değerinin altında sattığını” tespit ettiklerini belirtmişti. Dönemin Ticaret Bakanı Wilbur Ross, “mal ve ürünlerin ABD’de piyasa fiyatının altında satılmasının Trump yönetiminin çok ciddiye aldığı bir konu olduğunu” söylemişti.

Trump, 20 Ocak 2025’te başkanlık görevini yeniden devraldığından bu yana, ABD’nin uluslararası ticarette adaletsiz muameleye maruz kaldığını öne sürerek birçok ülkeye yönelik ek gümrük vergileri getirdi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın