Ayhan Hünalp kimdir?

1927 yılında Bitlis’te dünyaya gelen Ayhan Hünalp, 21 Mart 2013 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. Kamuoyu tarafından daha çok gazetecilik yönüyle bilinen Ayhan Hünalp; yazdığı şiir, roman ve anı kitaplarıyla Türk edebiyatı açısından kayda değer bir isimdir.

Haber Merkezi / Ayhan Hünalp, Ankara Mimar Kemal İlkokulu, Ankara Atatürk Lisesi (1947), Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türkoloji Bölümü’nü (1953) bitirdi. Öğrencilik yıllarında gazeteciliğe başladı; Ulus, Tercüman, Hürriyet, Son Saat gazeteleri ve Kaynak dergisinde muhabir, düzeltmen, yazar, yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nda basın sekreterliği görevini yürüttü. Şişe Cam Genel Müdürlüğü’nde basın müşaviri iken emekli oldu (1978). Sonraki yıllarda özel kuruluşlarda basın müşavirliği, özel eğitim kurumlarında öğretmenlik yaptı. İLESAM, Türkiye Yazarlar Sendikası üyeliğinde bulundu.

Ayhan Hünalp’ın edebiyata ilgisi lise öğretmeni Fevziye Abdullah Tansel ile tanışmasından sonra başlamıştır. İlk şiiri 1943’te Yarımay’da, ilk hikâyesi de aynı yıl Çocuk Esirgeme Kurumu’nun çıkardığı Çocuk dergisinde yayımlanmıştır. 1940’lı yıllarda şiir yazmaya başlayan Hünalp’in ilk şiirlerinde Garip akımının izleri görülür. Hece vezniyle yazdığı birkaç şiir haricinde bütün şiirlerini serbest tarzda kaleme almıştır. Toplumcu şiir anlayışını benimseyen Ayhan Hünalp’in şiirlerinde işçiler, köylüler, onların yaşadıkları sefalet, sıkıntılar, haksızlıklar geniş yer tutmuştur. Bunların yanı sıra aşk ve özlem, şairin şiirlerinde en çok işlediği temalardandır. Aşk ve özlem temalarının yer aldığı şiirlere melankoli ve hüzün hâkimdir. Toplumsal sorunlar ve yaşanan güncel olaylar, şairin beslendiği kaynaklar arasındadır.

Ayhan Hünalp’ın en yenilikçi olduğu tür romandır. Yazmış olduğu üç romanı da “sineroman” olarak nitelendiren ve Türk edebiyatında bu türün öncüsü sayılan yazar; konu, kurgu ve gerçekliği anlatmada bir yenilik arayışı içinde olmuştur. Klasik roman tekniğini kırmayı amaçlayan yazar; bilinç akışı, iç monolog gibi tekniklerle anlatımı zenginleştirir. Yazar, biyografisinden yoğun izler taşıyan ilk romanı Küçük İstasyonlar’da başkişi Alev Topuz aracılığıyla yaşamını romanın imkânları doğrultusunda kurgular. Romanda Alev Topuz’un gençlik yılları, meslek hayatı, yaşadığı aşklar ve hayal kırıklıkları anlatılır.

Yazarın ikinci romanı Vapur Düdükleri, âdeta Küçük İstasyonlar romanının devamı niteliğindedir. Romanın başkişisi Gazeteci Adam, Küçük İstasyonlar’daki Alev Topuz’dur. İlk romanda öğretmen olarak Rumeli’de bir kasabaya atanan roman kişisi, bu romanda Rumeli’den döner ve gazetecilikle meşgul olmaya başlar. Romandaki ana izlek gazetecinin, yine gazetede çalışan Pışık ve Berna ile yaşadığı aşktır. Bu aşk anlatılırken gazetecilik mesleğinin sıkıntıları, zorlukları ifade edilir. Yazarın son romanı Şarkısız Dünyaların Orkinosları’dır. Romanın başkişisi Patavatsız, gazetecidir ve önceki romanlardaki başkişilerle benzerlik göstermektedir. Romanda Patavatsız’ın yaşadığı sorunlar, sıkıntılar, aşklar ve toplumun aksayan yönleri konu edilir.

Anı kitabı olan Dağlara Giden Yollar’da yazar; Atatürk, İsmet İnönü, Cemal Gürsel, Fahri Korutürk, Adnan Menderes gibi siyasetçilere dair hatıralar ve değerlendirmelerinin yanı sıra Orhan Veli, Nurullah Ataç, Yaşar Kemal, Sait Faik, Orhan Kemal, Cahit Sıtkı gibi sanatçılara dair yazı ve hatıralara da yer verir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir