Akşener: Kaybedersek, Bu Ucube Sistemi Tartışamayacağız

Katıldığı bir televizyon programında “28 Mayıs” seçimine ilişkin değerlendirme yapan İYİ Parti Lideri Akşener, “Sayın Kılıçdaroğlu’nu seçtireceğimize inanıyorum. Yasama ve yürütmede denge ve denetleme olur. O zaman sağduyu Türkiye’ye hakim olur. Hep beraber Meclis’te referanduma gerek kalmadan, bütün partilerin ‘evet’i ile parlamenter sisteme geçiş daha kolay, uzlaşı ile olur diye düşünüyorum” dedi ve ekledi:

Benim derdim şu; biz bu ucube sistemin, burada özne sayın Erdoğan sayın Kılıçdaroğlu değil. Sayın Erdoğan kazanırsa, göreceksiniz en fazla 2 sene sonra özellikle kadınlar ‘Meral hanım haklıymış’ diyecekler. Özellikle kadınlar nefes alamayacak. Bu dile sahip bir partiyle el sıkışma durumunda bıraktı. Bunu kaybedersek, bu ucube sistemi bir tartışamayacağız. Sayın Erdoğan’ın son seçimi. Bunu bir kenara koyun. Burada çok büyük haksızlık var.”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:

“Ben olumlu veya olumsuz değerlendirmeye dair kendimi hak sahibi görmüyorum. Bu değerlendirmeyi yapacak olan sayın Oğan’a 5.3 oy vermiş seçmendir. Bu seçmenler sayın Erdoğan’ı desteklemeye mi gideceklerdir; yoksa bir denge unsuru olarak tutum mu alacaklardır, onu bilmiyoruz.

Sayın Oğan’ın kişisel kararını elbette saygıyla karşılıyorum. Uzun zamandır Türkiye’de siyasi partilere, şahıslara oy veren seçmenin iradesi sıfır, o partinin marabası gibi tarif edilen seçmen var. Seçmen velinimettir. Sayın Erdoğan’a koştura koştura desteklemeye gideceğini düşünmüyorum.

Millet İttifakı’nı da Cumhur İttifakı’nı da eleştirdiği alanlar vardı. Sayın Kılıçdaroğlu bizatihi sayın Oğan’ı ziyaret ederek cevap verdi. Soru işaretlerine açık ve net cevaplar verdi sayın Kılıçdaroğlu. Sayın İnce özellikle üzerinde durduğum kişidir. Sayın İnce, sayın Özdağ, sayın Oğan dahil olmak üzere onlarla konuşmaya yetkili kıldık biz.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun konuşması gerekiyor muhatap olarak. Buna karşılık sayın Erdoğan davet etti ve sayın Oğan’ın itiraz ettiği her şey yerinde duruyor. Şaşırdığımı söylemem. Görüşmelerden sonra gidişata göre şaşırmadım. Bu 5.2’lik alan sayın Oğan’ın hareketiyle koştur koştur gidip sayın Erdoğan’ı destekleyecek diye kavram da yok.

Organik mitinglerde sayın Kılıçdaroğlu’na oy istediğimde oluşan alkışı görüyorsunuz. Kalabalık olmuş, az olmuş gibi iddiamız yoktu. Güzel ve coşkulu mitingler oldu. Erzurum’dan sonra ben sayın Kılıçdaroğlu’nun 1. turda seçimi alacağına inandım ve bunu da belirttim. Böyle gördüğünüz de Meclis’in de alabileceğini denk düşürüyorsunuz. Bir bahane uydurmuyorum.

Cumhur İttifakı’nda AK Parti 2002’deki oyuna düştü, ilk defa, 21 yılda. Sayın Erdoğan ikinci tura kaldı. Buna karşılık Meclis’i aldılar. Bu Türkiye açısından büyük fayda da getirebilir. Sayın Kılıçdaroğlu’nu seçtireceğimize inanıyorum. Yasama ve yürütmede denge ve denetleme olur. O zaman sağduyu Türkiye’ye hakim olur. Hep beraber Meclis’te referanduma gerek kalmadan, bütün partilerin ‘evet’i ile parlamenter sisteme geçiş daha kolay, uzlaşı ile olur diye düşünüyorum.

Benim derdim şu; biz bu ucube sistemin, burada özne sayın Erdoğan sayın Kılıçdaroğlu değil. Sayın Erdoğan kazanırsa, göreceksiniz en fazla 2 sene sonra özellikle kadınlar ‘Meral hanım haklıymış’ diyecekler. Özellikle kadınlar nefes alamayacak. Bu dile sahip bir partiyle el sıkışma durumunda bıraktı. Bunu kaybedersek, bu ucube sistemi bir tartışamayacağız. Sayın Erdoğan’ın son seçimi. Bunu bir kenara koyun. Burada çok büyük haksızlık var.

Mesela bana PKK’lı dendi. Diyarbakır’a gittiğim zaman faili meçhulcü dendi. Dürüst bir şekilde söylüyorum; bu işle alay etmeyi tercih ettim. Dünya kadar televizyon kanalı, sosyal medyada inanılmaz kampanya olmuş. HDP’nin masada olduğunu düşünmemiştim, bu tutmuş. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Öcalan’ı çıkaracağına dair iftiralar tutmuş.

“Benim PKK ile ilişkim varsa gereğinin yapılması lazım”

Duran Kalkan uzun uzun kesildi verildi. İkinci bölümü yayınlandı. Dendi ki, en fazla bizimle görüşen Tayyip Erdoğan’dır. O kadar çok şey söyleyebilirim ki. Şurada oturup, Tayyip Erdoğan’ı PKK’lı ilan ederim. Habur rezaletini sorarım. Mansur Bey’le gittiğimiz mitinglerde PKK mevzusunu konuştuk. Benim PKK ile ilişkim varsa gereğinin yapılması lazım. Sizin karşınızda konuşamıyor olmam lazımdı.

Anketlerde sayın Kılıçdaroğlu birinci çıktığında borsa yükselmişti. Dolayısıyla ekonomi onu satın almıştı. Perşembe günü ne kararlar alındı, bu da başka durum. Anketler doğru mu eğri mi onu bilemem. Anket şirketi sahiplerin temel sorunu, istisnalar kaideyi bozmaz, çalıştıkları siyasi partilerin yöneticilerini siyasi iletişim açısından tanzim etmeye çalışıyorlar. Orada bilim kayboluyor. Bir anket şirketinin üst düzey yöneticisi Bilge Yılmaz hocayı arayıp ‘istifa et bu partiden’ demiştir. Bu bilime, ahlaka yansıyor.

1 milyonun üstünde geçersiz oy var. Katılma oranı yüzde 87. Sayın Kılıçdaroğlu 24 milyon 595 bin oy. Sayın Erdoğan 27 milyon 133 bin 849 oy. Aradaki fark 2,5 milyon civarında. Oy kullanan 55 milyon 833. Böyle baktığınız zaman potansiyel seçmen 12 milyon oy vermemiş. Bu seçime iki taraf da sıfırdan başlıyor. Cumhur İttifakı’nda da BBP, MHP, Yeniden Refah gibi partiler ayrı girdiler.

Bizim Millet İttifakı’nda CHP ve biz ayrı ayrı girdik. Çeşitli kafa karışıklıkları her tarafta olabilir. Bugün sadece iki kişi için oy istenecek. Şimdi konu daha sadeleşti, basitleşti. Arada 2,5 milyon rakam olduğu için mikro seviyede bire bir, şahıs olarak temasla bu işi sağlamak. Mitingler yaptık. O tamam. Şimdi bireye dokunma zamanı. Şimdi 50 bin genç yeni oy kullanacakmış. Mami diyorlar bana. ‘Mami ne söylüyorsun, sayın Kılıçdaroğlu’na oy vermek için ikna et beni’ diyorlar.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir