Antalya: Kemer, Yörük Parkı

Yörük Parkı; Antalya’nın Kemer İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Kemer şehir merkezine 10 dakika yürüyüş mesafesindedir aynı zamanda araçla ulaşım mümkündür.

Tatil rotanızı Kemer’e çevirdiğinizde mutlaka yaşamanız gereken duygulardan bir tanesi de büyük kıl çadırlara giderek, yörük yaşantısını birebir tatmanızdır.

Yöresel kıyafetlerinin yanı sıra güleryüzlü ve misafirperverliği ile bilinen yöre kadınlarının yapmış olduğu birbirinden güzel lezzetlere bayılacaksınız. Yörük çadırına yolunuz düştüğünde mutlaka tatmanız gereken lezzetlerin başında ise gözleme ve ayran gelmektedir.

Paylaşın

Antalya: Kemer, Gedelme Yaylası

Gedelme Yaylası; Antalya’nın Kemer İlçesi, Kuzdere Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Yaz aylarında minibüsler ve özel araç ile Gedelme Yaylasını ziyaret edebilirsiniz.

Gedelme Yaylası eski bir yerleşim yeridir. Özellikle yaz aylarında nüfusu artan yaylada kış aylarında da yaşayan yöre halkı bulunmaktadır. 700 m rakımlı yaylada elma ve ceviz yetiştiriciliği yapılmaktadır. Tarihi Likya yolunun Beycik-Yaylakuzdere-Gedelme-Göynük Yaylası güzergahın da bulunan yayla, trekking gruplarının en önemli uğrak yerlerinden birisidir.

Ayrıca bölgede bulunan Kemer Beydağları Yürüyüş ve Bisiklet parkurları ile de yılın her mevsiminde yerli ve yabancı doğa sever Gedelme yaylasına ilgi göstermektedir. Bölgede çok iyi korunmuş birde Bizans Ortaçağı kalesi bulunmaktadır. Kale, Jacobek tarafından İ.S. 9. yy.’a tarihlenmiş. Adı, “tahıl phrygmos’u -tahıl kurutma, hububat çukuru” anlamında gelen Kadrama / Gedelma Bizans Kalesidir. Gedelme’ye gidildiğinde görülmesi gereken yerlerden birisi de Peynir Deliği mağarasıdır.

Kalenin hemen yanında bulunan Peynir Deliği mağarasının toplam uzunluğu 74 m. Yine mağaranın girişe göre en derin yeri -19 m. olarak belirtiliyor. Yine Kale yanında dev gövdesi ile Türkiye’nin anıt ağaçları arasında yer alan 2500 yıllık Koca Çınar bulunmaktadır. Yaylada konaklama tesisinin yanı sıra restaurant işletmeleri de hizmet vermektedir.

Paylaşın

Antalya: Idyros Antik Kenti

Idyros Antik Kenti; Antalya’nın Kemer İlçesi, Ayışığı Koyu sahiline yakındır. Antik Kent, Kemer şehir merkezine 10 dakika yürüyüş mesafesindedir.

Antalya Müzesi tarafından 1976–1977 yılları arasında yapılan kazıda kalıntıları ortaya çıkan Idyros Antik Kenti hakkında araştırmalar devam etmektedir. Kazılarda Bizans duvar kalıntıları, üç kapı sövesi ve apsisi andıran bir duvar bulunmuş ve yine burada kilise kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Kilisenin tabanı turuncu, kiremit kırmızısı, beyaz, gri renkli taşlardan yapılmış mozaiklerle kaplıdır. Geometrik motiflerin hâkim olduğu süslemeler kalp şeklinde bitkisel bordürlerle çevrilidir.

Paylaşın

Antalya: Kemer, Chimera (Yanartaş)

Chimera (Yanartaş); Antalya’nın Kemer İlçesi, Çıralı Mahallesi Plajının kuzeyindeki kayalıklarda yer almaktadır. Turlarla veya özel araçlarla ulaşım mümkündür.

Doğal gaz kaynağından binlerce yıldır çıkan alevler eski Yunan Mitolojisi’ne göre şu şekilde anlatılmaktadır;

Ephyra Kralı Glaukos’un oğlu Hipponoes bir av partisinde kardeşi Belleros’u öldürür ve “Belleros’u Yiyen” anlamına gelen Bellerophontes adını alır. Ephyra’dan sürülen Bellerophontes, Argos kralına sığınır. Kendisine sığınan bu genci öldürmeyi kendine yakıştıramayan Argos Kralı onu Likya Kralın’a gönderir.

Likya Kralı acınacak haldeki bu genci öldürmek istemez ve onu Olympos dağında yaşayan arslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu ve ağızdan alevler saçan canavar Chimera ile dövüşmeye gönderir. Bellerophontes, Pegassos adlı kanatlı atına binerek Chimera ile savaşmaya gider. Chimera saldırdığında Pegassos havalanır ve Bellerophontes yere inerken mızrağı ile canavarı yerin yedi kat dibine gömer. Fakat Chimera yerin 7 kat altından alevler saçmaya devam eder. Anadolu’da binlerce yıldan beri anlatıla gelen ve Homeros’un bize bu şekilde aktardığı efsaneye göre hala yanan alevler, Chimera’nın yerin yedi kat dibinden fışkıran alevleridir.

Bellerophontes’in zaferini kutlamak amacıyla Olympos’da bir yarış düzenlenir. Atletler Chimera Kutsal Ateşiyle meşalelerini tutuşturarak Olympos kentine koşarlar. Böylece, daha sonraları değişik spor dallarının eklendiği ve birkaç gün süren Olimpiyat Oyunları’nın Anadolu’daki ilk örneği gerçekleşmiş olur.

Paylaşın

Antalya: Phaselis Antik Kenti

Phaselis Antik Kenti; Antalya’nın Kemer İlçesi, Tekirova Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Tekirova otobüsleri ile ulaşım sağlanmaktadır.

Phaselis Antik Kenti’nin Akdeniz’e uzanan küçük bir yarımada üzerinde İ.Ö. 7’nci yüzyılda Rodoslu kolonistlerce kurulduğu söylenir. Kuruluş efsanesinde kolonistlerin yöre halkına mısır veya kurutulmuş balık önerilerine balık isteği ile cevap verildiği anlatılır. Coğrafi konumu önemli bir liman kenti olduğunu gösterir. Biri yarımadanın kuzeyinde diğeri kuzeydoğuda üçüncüsü ise güneybatı kıyısında yer alan üç limana sahiptir. Limanları, agoraları ve şehir sikkeleri üzerindeki gemi betimlemeleri Phaselis’in ticari liman hüviyetini vurgular.

Phaselis bazen Likya bazen Pamfilya bölgesi şehri olarak gösterilir. Gerçekte her iki bölgenin sınırları arasında yer almaktadır. Şehirde sırasıyla İ.Ö. 5’nci yüzyılda Pers, 4’üncü yüzyılda Kayra Satrabı Mausolos ve nihayet komşu şehir Lmyra’nın Kralı Perikles’in egemenlikleri görülür. İ.Ö. 333 yılında Büyük İskender’i altın taçla karşılamaları şehir tarihinin en renkli sayfalarından biridir.

İskender’den sonra birçok kere el değiştiren Phaselis, İÖ. 167’de Likya Birliği’ne üye olup birlik sikkeleri basar. Bir süre komşu kent Olympos ile korsanların talanlarına maruz kalmasının ardından İ.Ö. 43’de Roma egemenliğine girer ki bu dönem, şehirde yeniden yapılanma ve en az 300 yıl sürecek refahın başlangıcıdır. Şehir 129’da İmparator Hadrian tarafından ziyaret edilir. Güney limandan başlayan ana caddenin girişindeki tek kemerli anıtsal tak bu ziyaretin anısına dikilmiştir.

5 ve 6’ncı yüzyıllar Bizans egemenliğindeki yüzyıllardır ki Phaselis 451’de Kadıköy Konsülü’ne katılan şehirlerarasında yer alır. 7’nci yüzyılda Arap akınlarından sonra 8’inci yüzyılda yeni bir refah dönemi başlar. Phaselis 1158’deki Selçuklu kuşatmasından sonra gerek depremler ve gerekse limanının işlevselliğini kaybetmesi ardından önemini kaybedip 13’üncü yüzyıl başlarından itibaren tamamen terk edilir.

Günümüze çoğunlukla Roma ve Bizans dönemi kalıntıları ulaşmıştır. Bunlar şehrin ana aksını oluşturan ve kuzey-güney limanlarını birleştiren ana caddenin iki yanında sıralanır. Cadde, agora ile tiyatro arasında genişleyerek küçük bir meydan oluşturur. Meydanın güneydoğu köşesinde basamaklar tiyatro ve akropolise ulaşımı sağlar. Tiyatro küçük boyutlu tipik bir Helenistik Dönem tiyatrosudur.

Roma döneminde sahne binasının eklendiği, Geç Bizans’ta ise sahne binası duvarının kısmen şehri koruyan yeni surların bir parçası olduğu kalıntılarından anlaşılır. Örenyerinin girişindeki virajın sağında şehrin eski surlarıyla (İ.Ö. 3’üncü yüzyıl), tapınak veya anıtsal mezar olabilecek temel kalıntılarına rastlanır. Kuzey limanı arkasındaki yamaç ise şehrin mezarlık alanıdır.

Günümüze ulaşan en anıtsal yapı ise su kemerleridir. Şehrin ihtiyacı olan su kuzeydeki tepede yer alan kaynaktan getirilmekteydi. Biri tiyatro karşısında, diğer ikisi güney limana giden ana caddenin sağında olmak üzere üç agora bulunmaktadır. Tiyatronun karşısındaki agoranın içinde bugün Bizans dönemine ait küçük bir bazilikanın kalıntıları yer alır.

Şehrin diğer iki önemli kalıntısı ise şehir meydanındaki biri küçük diğeri büyük iki hamam kalıntısıdır. Özellikle küçük hamam kalıntıları Roma Hamamı’nın ısıtma sistemi hakkında bilgiler verir. Tarihçiler şehrin baş tanrıçasının savaşın ve bilgeliğin tanrıçası Athena olduğunu yazarlar. Henüz bulunmamış Athena Tapınağı ve diğer önemli yapıların bugün ormanla kaplı akropol tepesinde yer aldığı düşünülmektedir.

Paylaşın