Giresun: Espiye, Yeniköy Köprüsü

Yeniköy Köprüsü; Giresun’un Espiye İlçesi, Yeniköy Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.

Köprüye, şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Köprü, tek gözlü ve yuvarlak kemerlidir. Yürüme yolu eğimli olan köprü moloz taş malzeme ile inşa edilmiştir.

Korkulukları günümüze ulaşan köprü, Yedi Değirmen Tabiat Parkı’nda bulunan Hıdırlı Değirmeni’nin yanındadır.

Paylaşın

Giresun: Espiye, Arpacık Çeşmesi

Arpacık Çeşmesi; Giresun’un Espiye İlçesi, Arpacık Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Kesme taş malzeme ile inşa edilen çeşme, yuvarlak kemerlidir. Derin bir niş yapısına sahip çeşmenin yüksekliği yaklaşık 2,30 metredir.

Kitabe kısmı günümüzde boştur. Kemerin kilit taşında lale motifi yer almaktadır. Çeşmenin bitişiğine sonradan abdest bölümü eklenmiştir.

Paylaşın

Giresun: Espiye, Andoz Kalesi

Andoz Kalesi; Giresun’un Espiye İlçesine bağlı Arıdurak Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Kale eteğine kadar şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yaklaşık 250 m. yükseklikteki kale, denize hâkim kayalık bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Yağlıdere Deresi’nin kenarında yer alan kale, basamaklı bir görünüme sahip olup, uçurumlar ile çevrilidir. İrili ufaklı moloz taştan harç yardımı ile oluşturulan duvarlar tepenin topografik yapısına bağlı olarak doğu-batı doğrultusunda dar bir hat halinde uzanmaktadır.

Giriş iki yarım daire burç tarafından korunmaktadır. Kalenin doğu ucunda dörtgen planlı ve tonozlu üst yapıya sahip 4.80 x 3.72 m. ölçülerinde bir yapı kalıntısı bulunmaktadır. Yapı zeminden 3m yüksekliğe dek oldukça iyi korunmuş durumda olup, güneydoğu köşesinde bir kapı ve batı duvarında bir pencere bulunmaktadır. Doğu yönünde 1.75 m genişliğinde bir niş bulunmaktadır.

Plan özellikleri ile bu küçük bina olasılıkla bir sarnıç ya da mezar yapısı olmalıdır. Uçurumlar ile çevrili topografik yapısı ile bu küçük kalenin yerleşim için uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak yapısı itibarıyla bu kalenin yakınlardaki -olasılıkla modern Espiye’deki- bir yerleşimin akropolü olarak kullanıldığı ifade edilebilir.

Paylaşın

Giresun: Espiye, Gülburnu, Kıran Camii

Kıran Camii; Giresun’un Espiye İlçesi, Gülburnu Köyü, Kıranyanı Mahallesi (Kıranaltı Mevkii) sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

1951 yılında inşa edilen cami, 1970’li yılların ortasında kapsamlı bir tadilat görmüştür. Kâgir sistemde inşa edilen yapı kare (9.00 X 9.00 m.) planlıdır. Beden duvarlarında malzeme olarak moloz taş kullanılmış olup, üzeri sıvanmıştır. Cami, içten ahşap tavan, dıştan çinko sac kaplı, dört omuzlu kırma çatı ile örtülüdür. Yapının batı cephesinin kuzey köşesinde yer alan ve 1970’li yılların ortasında inşa edilen minaresi, kare kaideli, silindirik formlu ve tek şerefeli olup, konik bir külaha sahiptir.

Caminin kuzey cephesinde, girişi koruyan ve dört adet kare kesitli ahşap kolonla taşınan son cemaat yeri şeklinde düzenlenmiş bir sundurma vardır. Ahşap kolonlar, piramidal formlu taş kaidelere oturur. Cephe ortasında yer alan giriş bölümü sonradan seramikle kaplanmış olup, özgün durumu taş malzemelidir. Girişin doğusunda dikdörtgen formlu ve düz atkı taş açıklıklı bir adet pencere yer alır. Taş söveli olan pencere, yatay dizilmiş demir parmaklıklarla korunmaktadır.

Diğer cephelerde yer alan alt sıra pencereleri de aynı düzenlemeye sahip olup, batı cephesinde bir, güney cephesinde iki, doğu cephesinde üç adet pencere yer alır. Batı cephesinde yer alan pencerelerden birisi tamamen kapatılmıştır. Diğer pencere ise sonradan kadınlar mahfiline geçit veren kapıya dönüştürülmüştür. Üst sıra pencereleri ise küçük boyutlu olup, doğu ve batıda birer, güneyde ise iki adettir. Dıştan içe doğru piramidal şekilde genişleyen bu pencereler düz atkı taş açıklıklıdır. Pencere doğramaları sonradan plastik malzeme ile yenilenmiştir. Cepheler üstte kısa tutulmuş taş bir saçakla son bulur.

Harime basık kemerli bir kapı ile girilir. İki kanatlı olan ahşap kapısı sonradan yenilenmiş olup, tablaları sadedir. Harimin kuzeyinde kalan tek yönlü son cemaat yerine girişin batısında, kuzey duvarında bitişik 8 basamaklı ahşap bir merdiven ile ulaşılır. Merdiven sonradan kapatılmış olup, mahfil girişi batı cephesinden verilmiştir. Mahfil ikisi duvarlara bitişik olmak üzere dört adet kare kesitli ahşap ayak üzerine oturur. Ayakların köşeleri pahlanmıştır. İç mekânda, beden duvarları sıvanıp boyanmıştır.

Taş olan mihrap, sonradan mermer ile kaplanmıştır. Ahşap olan minber sade bir düzenlemeye sahiptir. Aynalık kısmı bulunmayan minberin köşk kısmı baldaken tarzda olup, konik külahla son bulur. Caminin taban döşemesi ve tavanı ahşaptır. Tavanı, süsleme bakımından caminin en gösterişli yeridir. Mihrap ekseninde kalan bölüm, dikdörtgen pano şeklinde düzenlenmiş olup ortasında yuvarlak şekilli, kenarları dilimlenmiş kademeli bir göbek vardır. Göbek üzerine aplike tekniği ile baklava dilimi ve yumurta dizisi motifleri yerleştirilmiştir.

Paylaşın

Giresun: Espiye, Merkez Camii

Merkez Camii; Giresun’un Espiye İlçesi Merkez yerleşim sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Kitabesi bulunmayan yapının inşa tarihi ve yaptıranı hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Yapı, mevcut hali ile 20. yüzyılın ilk çeyreğinde inşa edildiği izlenimi vermektedir. Kâgir sistemde inşa edilen yapı, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Sonradan eklenen son cemaat yeri hariç 21.30 X 13,10 metre boyutlarındadır. Beden duvarlarında malzeme olarak moloz taş kullanılmış olup, üzeri sıvanmıştır.

Cami, içten ahşap tavan, dıştan çinko sac kaplı, dört omuzlu kırma çatı ile örtülüdür. Yapının kuzeybatı köşesinde yer alan minaresi, kare kaideli, onaltıgen planlı ve tek şerefeli olup, konik bir külaha sahiptir. Kuzeydoğu köşesinde yer alan diğer minaresi, onikigen kaideli, onikigen gövdeli, tek şerefeli ve piramidal bir külaha sahiptir. Şerefe altı, geometrik desenli kademelerle geçilmiştir.

Caminin son cemaat yerinin, sonradan harim ile birleştirildiği ve kuzeyine iki katlı ve yeni bir son cemaat yeri eklendiği görülmektedir. Betonarme olan bu ek bölüm, yapının tarihi görünümünü olumsuz yönde etkilemektedir. Yapı, sonradan sıvanıp boyandığı için, cephe düzenlemesi tam olarak algılanamamaktadır. Doğu ve batı cephelerinde, alt ve üstte dörder;  güney cephesinde alt ve üstte ikişer adet pencere yer alır. Alt sıra pencereleri, dikdörtgen formlu ve düz atkı taşlıdır. Yatay yönde dizilen parmaklıklarla korunan bu pencerelerin üst kenarları silme ile çevrelenmiştir. Üst sıra pencereleri yuvarlak kemer açıklıklıdır. Cepheler üstte kısa tutulmuş beton bir saçakla son bulur.

Harime basık kemerli bir kapı ile girilir. İki kanatlı olan ahşap kapısı özgün olup, tablaları sadedir. Harimin kuzeyinde kalan tek yönlü son cemaat yerine girişin hemen batısından 17 basamaklı, “L” biçimli ahşap bir merdiven ile ulaşılır. Mahfil ortada ve önde ikişer adet kare kesitli ahşap ayak üzerine oturur. Ayakların köşeleri pahlanmıştır. Son cemaat yeri ile birleştirilerek genişletilen mahfilin parmaklık şeklinde korkulukları vardır.

İç mekânda, beden duvarları modern malzeme ile kaplanmıştır. Mihrap, boyandığı için malzemesi tespit edilememiştir. Nişi yarım yuvarlak formludur. Mihrap, silmelerle dört kademeli olarak bölümlenmiş olup, yüzeyi yiv sıraları ile hareketlendirilmiştir. Alınlık kısmında iki hilal arasında bir yıldız motifi vardır. Minber, mihrabın hemen sağında yer alır. Ahşap olan minber sade bir düzenlemeye sahiptir.

Aynalık kısmı bulunmayan minberin köşk kısmı baldaken tarzda olup, konik külahla son bulur. Caminin taban döşemesi ve tavanı ahşaptır. Tavanı, süsleme bakımından caminin en gösterişli yeridir. Mihrap ekseninde, ahşap ayaklar arasında kalan bölüm, kare ve dikdörtgen panolar şeklinde düzenlenmiştir. Panoların ortasında, yuvarlak şekilli, üç kademeli göbekler vardır. Kenarları dilimlenen göbeklerin üzerine, aplike tekniği ile baklava dilimi motifleri yerleştirilmiştir.

Paylaşın

Giresun Yedideğirmenler Tabiat Parkı

Yedideğirmenler Tabiat Parkı; Giresun’a 62 km Giresun’un ilçesi Espiye’ye 28 km mesafededir. 103 hektar büyüklükteki  Tabiat Parkı Avluca, Yeniköy ve Akkaya Köylerinin sınırları içinde bulunur.

Parkın doğu sınırını oluşturan 1330 metre yükseklikteki Topkayabaşı Tepesi park alanının en yüksek noktasıdır. Değirmenlerin Cenevizliler döneminde kullanıldığı düşünülmektedir.

207 metre uzunluğunda mağara, zengin bitki çeşitliliği, şelaleleri, yer altı suları flora ve fauna zenginliği olduğu gibi kaleler, kemer köprüler tabiat parkının yemyeşil tabiatıyla bütünleşmiş tarihi güzellikler arasındadır. Ayrıca 36 familyaya ait 102 kuş türü de parkta gözlemlenmektedir.

Giresun’un kısa tarihi

Şehrin nerede kurulduğu ve kimler tarafından iskan edildiği konusu tartışmalıdır. Bu tereddüt M.Ö. 350 yıllarına ait kaynaklarda da yer almaktadır. Coğrafyacı Strabon, Farnakia dediği şehrin; bugünkü Giresun kentinin olduğu yerde kurulduğu üzerinde durmuştur. Romalı idareci Arrien Farnakia´nın eski adının Kerasus olduğunu belirtmiş ve buranın Sinoplular tarafından kurulduğunu yazmıştır.

Şehir hakkında Roma, Bizans ve Rum Pontus İmparatorluğu dönemine ait tatminkar bilgiler yoktur. Eski Anadolu tarihi araştırmalarında, şehir ve kasaba tarihlerinde dil incelemeleri sonucunda, bu bölgede M.Ö. 2000´li yıllardan beri Türk varlığının mevcut olduğu anlaşılmıştır.

M.Ö. 7.y.y.da İskitlerin Karadenize göç etmesi ile Oğuz unsurları da bu bölgeye yerleşmişlerdir. Bu bölgede Oğuz boylarından Yazır, Döğer, Avşar, Karkın, Halaç´ların; Akhun, Kuşan, Peçenek, Hazar, Hun, Kıpçak Türklerinin yerleşimi mevcuttur.

Karadeniz bölgesinde, ilk ve orta çağlarda, İskit, Kimmerler, Hun, Hazar, Bulgar, Uz, Peçenek göçlerinin sonucu Türk iskanının olduğu, Karadeniz ağızlarının fonetik ve morfolojik yapısıyla birlikte yer adlarından da anlaşılır. Giresun´un batı yakasındaki Çıtlakkale mahallesinin adının Deliorman ve Selanik civarından gelerek buraya yerleşmiş olan Türk topluluğu Çıtaklardan geldiği, bölgede konuşulan lehçenin ve kültür unsurlarının Çıtak ve Gagavuz Türklerinin ki ile benzerlik gösterdiği görülür.

Hitit İmparatorluk dönemi tabletlerine dayanan tarihi kaynaklarda, Giresun´un Azzi Bölgesi sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Karadeniz bölgesinde 90´a yakın koloni şehri kuran Miletoslular, Giresun ve Tirebolu şehirlerinin de kurucularıdır. Amaçları bu bölgeyi kendilerine yurt edinmek olmayıp, buraların her türlü yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmekti. Bu yüzden yerleşim birimlerinin korunabilecek kısımlarını alıp buralara yerleşmişlerdir.

Çevresinde önemli gümüş ve demir üretim yerleri olan Giresun´a Romalılar tam bir hakimiyet kurmamışlardır. Onların döneminde bu bölgede para basıldığı rivayet edilmektedir. Roma idaresinin ilk dönemlerinde Romalı yazarlardan Ammianus Marcel´e göre Romalı komutan Lucullus buraya geldiğinde yabani kiraz ağaçlarını görmüş ve bu ağacın fidanlarını Roma´ya götürmüştür. Bu bilgi kirazın dünyaya Giresun´dan yayıldığı inancının kaynağı olmakla birlikte Roma´da daha önce de kirazın varolduğu belirtilmektedir. Giresun Romalıların ardından Bizanslıların denetimine geçmiştir.

Bizans egemenliği döneminde Yunan medeniyetinin büyük bir hızla gelişip yayılmasına karşılık, Yunan soyu gittikçe zayıflamıştır. Bu sebeple, Bizans İmparatorları, ülkelerinin içerisinde yaşayan ve başka soydan gelen insanları asimle etmeye çalışmışlar ve bu yolda en çok dil ve dinden yararlanmışlardır. Doğu Karadeniz´in ormanlık alanlardaki kabileleri itaat altına almak için ormanlar kesilerek yollar açılmış, yol boylarına muhafız kulübeleri yapılmış, hatta bir miktar Hıristiyan Bulgar Türk´ü de getirilip bölgeye yerleştirilmiştir. Bizanslılar bu yolda çaba harcarken 705 yılında ilk kez Müslüman Arap orduları bölgeye gelip İslamlığı tanıtmaya başlamıştır.

Anadolu Selçuklu Devletine vergi vermeyi kabul eden ve 1244´te Moğolların egemenliği altına giren Trabzon Türklerin bir eyaleti haline gelmiştir. Trabzon´a bağlı bulunan Giresun ve çevresi Moğol nüfuzu altına girmiştir. İşte bu sırada, Oğuzların Üçok koluna mensup boylardan biri olan Çepniler; Ordu, Giresun ve Trabzon illeri sınırlarına yerleşmeye başlamışlardır.

Bayram Bey, Ordu ve çevresini kontrol altına alan Çepni Türkmenlerinin beyidir. Oğlu Hacı Emir Bey döneminde bu bölgeye “Bayramlu Beyliği” denilmeye başlanmıştır. O da aynı şekilde Trabzon Rum İmparatorluğunu sıkıştırmaya devam etmiş olup, Hacı Emir Beyin Oğlu Emir Süleyman Bey de, 1397´de Giresun´u fethetmiştir.

Böylece onun zamanında Giresun ve çevresinin fethi ve Türkleşmesi tam manasıyla sağlanmıştır. Bu beylik iç ve dış çatışmalar sonucu zayıflayıp Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin´in hakimiyetine girmiş ve dolayısıyla Giresun da bu devletin sınırları içinde kalmıştır.

Bugüne kadar yanlış bir kanaat olarak Giresun´un Türkleşmesi Fatih Sultan Mehmet´in 1461´de Trabzonu fethiyle beraber gösterilmiştir. Giresun´un Osmanlı Devletine bu tarihte katıldığı doğrudur. Oysa Giresun´un Türkleşmesi 1397´de Bayramlu Çepni Türkmen Beyi Emir Süleyman Beyin Giresun´u fethetmesiyle gerçekleşmiştir. Bu yanlış kanaat yüzünden Giresun´da onun adını taşıyan hiçbir eser bulunmamaktadır. Dolayısıyla Giresun´un ilk fatihi tanınmamaktadır.

Paylaşın