Aydın: Harpasa Antik Kenti

Harpasa Antik Kenti; Aydın’ın Nazilli İlçesine bağlı Esenköy Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Köy toplu taşıma araçları veya özel araçlarla ulaşım mümkündür.

Köyün sırtını dayadığı asar tepenin üzerinde yer alır. Arkaik devirden kalma surların kuzey yönündekiler hemen hemen büyük ölçüde ayakta kalmışlardır. Şehirde kesintisiz olarak oturulmuştur. Tiyatro Helenistik dönem özellikleri gösterir. Kent teraslar üzerine kurulmuştur.

Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde iskân gördüğü buluntulardan anlaşılmaktadır. Bizans döneminde kent küçülmüş ve tepede bulunan kale içine çekilmiştir. Osmanlı döneminde Arpaz beyliği olarak mülki ve askeri yönetim merkezi olmuştur. Harpasa’da kuzeye doğru uzanan tepelerin üzerindeki tepe tümülüsleri Lydia etkisiyle yapılmıştır.

Paylaşın

Aydın: Gerga Antik Kenti

Gerga Antik Kenti; Aydın’ın Çine İlçesi, Deliktaş Mevkii’nde yer almaktadır. Turlarla veya özel araçlarla ulaşım mümkündür.

Kentin tarihinin arkaik döneme kadar gittiğini gösteren izler vardır. Halen kent içinde görülen kalıntılar arkaik dönem ve Roma dönemine aittir. Gerga, Karia kültürünü yansıtan önemli bir merkezdir. Dağlar arasında kurulmuş bir kent olması nedeniyle Karia karakterini korumuş olan kentlerden biri olarak nitelendirilmektedir.

Sur duvarları tipik Karia stilindedir. Gerga adı kaynaklarda bir kent olarak belirtildiği gibi yerel bir tanrıya ait olabileceği de belirtilmektedir. En önemli yapı halen ayakta olan ve tapınak olarak adlandırılabilecek özelliklere sahip yapıdır. Yapının hemen altında yere düşmüş kolosal heykelin Kybele’ye ait olabileceği düşünülmektedir. Heykelin zamanımızdan 20-30 yıl önce ayakta olduğu kaynaklardan ve çevre halkından öğrenilmiştir.

Paylaşın

Aydın: Çine Arıcılık Müzesi

Arıcılık Müzesi; Aydın’ın Çine İlçesi, Yağcılar Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Yağcılar Köyü ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Türkiye’nin ilk, Dünyanın 71’inci arıcılık müzesi olan Çine Arıcılık Müzesi 4.10.2010 tarihinde törenle hizmete girmiştir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 23.12.2010 gün ve 261180 sayılı izni ile özel müze statüsünü almıştır.
Proje yürütücülüğünü Öğr. Gör. Mustafa Kösoğlu, Mimari projesini Yüksek Mühendis Mimar Cengiz Bektaş yapmıştır.

Müzede; Kurslar, seminerler ve çeşitli eğitimler için hazırlanmış 40 kişilik eğitim salonu yanında, kafeterya, çocuk parkı resim atölyesi ve 2000 yıllık Roma ve Türk oyunlarının sergilendiği oyun alanı mevcuttur.

Müze, Çine Meslek Yüksekokulu, Çine Belediyesi ve Çine Gelişim Vakfı’nın katkılarıyla etkinliğini sürdürmektedir.

Paylaşın

Aydın: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Aydın’ın Merkez İlçesi, Ilıcabaşı Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Müze; bodrum, giriş ve 1. kattan oluşmaktadır. Bodrum katta depolar, laboratuvarlar, yemekhane, arşiv ve kazan dairesi gibi tesisat mekânları; giriş katında ziyaretçileri karşılayacak giriş holü, sergi salonu, bilgilendirme odası, depolara eser taşınmasını sağlayacak yük asansörü, engelli ziyaretçilerin müzeyi rahat gezebilmesi için asansör, 1340 m2 sergi salonu bulunmaktadır.

7.072 m2 inşaat ile 12.500 m2 çevre düzenlemesi alanında çalışmalar tamamlanmıştır. Müze girişinin solunda kalan kısım idari mekânlardır. Müzenin 1. katında ise geçici sergilemenin yapılacağı 530 m2 sergi salonu, çocuk atölyesi ve 130 kişinin kullanabileceği çok amaçlı salon bulunmaktadır. Müze binası betonarme karkas sistemde yapılmış bir yapıdır. Arkeolojik eserler; taş, cam, pişmiş toprak, sikkeler ve mozaik döşemeden oluşmaktadır.

Paylaşın

Aydın: Apollon Tapınağı

Apollon Tapınağı; Aydın’ın Didim (Yenihisar) İlçesi, Hisar Mahallesi, Özgürlük Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Didyma aslında bir antik kent değil, kutsal bir mahaldir. Miletos’tan gelen kutsal yol ile bağlantıya sahip Didyma bir kehanet merkezidir. Didyma ile ilgili ilk yazılı kaynak Herodot’tur. Herodot M.Ö. 600’lerde Mısır Kralı II. Nekho ve Lidya Kralı Kroisos’un Didyma’daki Apollon mabedine adaklar sunduklarını nakleder. Arkaik devirde çok ünlü olan Apollon’un kutsal yeri Persler tarafından M.Ö. 494’de yakılmıştır.

M.Ö. 311’de tekrar canlanmaya ve mabet yeniden inşa edilmeye başlanır. Seleukoslar döneminde mabet planda değişiklikler yapılarak boyutları büyütülmüştür. Artemis, Zeus, Aphrodite mabetleriyle diğer bazı yapıların da bulunduğu inşaatın Roma devrinde de sürdüğü, mabet çevresinde ele geçen kitabelerden anlaşılmaktadır. M.S. 250’den önce mabet önemini yitirmeye başlamış ve M.S. 385’de Theodosios’un emri ile tamamen önemini yitirmiştir. Hıristiyanlığın yaygınlaşması ile zaten bitirilmemiş olan mabedin adytonuna bir kilise yapılmıştır.

Paylaşın

Aydın: Alinda Antik Kenti

Alinda Antik Kenti; Aydın’ın Karpuzlu İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi taşıma araçlarıyla ulaşım mümkündür. Alinda, önemli Karia kentlerinden biridir.

Alinda hakkında çok fazla bilgiye sahip olmamakla birlikte, Strabon’a göre; Hekatomnos’un kızı olan Ada, kardeşi Piksodaros tarafından Halikarnassos’tan kovulunca M.Ö. 340 da Alinda’ya çekilmiş ve bu şehri kendisine başkent yapmıştır. Alinda bir süre Aleksandria olarak adlandırılır.

Bu dönemde Alinda kenti Grek kültünü benimser Roma döneminde de önemini sürdüren kent M.S. 3. yy.a kadar kendi adına para basmıştır. Alinda Bizans döneminde Aphrodisias Metropolitliğine bağlı piskoposluk merkezi olmuştur.

Alinda kentinin etrafı bir sur ile çevrilidir. Sur duvarları yerel granit taşından yapılmıştır. Oldukça iyi korunmuş durumdaki sur duvarları yer yer kulelerle desteklenmiştir. Kente su sağlayan su kemerleri de yer yer korunmuş durumdadır. Akropolün batısındaki su kemeri dört ayak üzerine oturmuş yuvarlak kemerli bulunmaktadır.

Alinda’da bugünde ayakta kalan en önemli yapı Agora’dır. Dikdörtgen planlı yapının güneyinde üst katı stoa olarak düzenlenmiş pazar yapısı yer alır. Doğu – Batı yönünde uzanan yapı üç katlıdır. Akropolün güneybatı eteğinde tiyatro yer alır. Alinda tiyatrosu doğal bir eğime oturtulmuş, güneydoğuya bakan caveası oldukça iyi korunmuştur.

Sahne binası tamamen yıkılmış olan tiyatro Helenistik dönem özellikleri taşımaktadır. Tiyatro Roma döneminde de ilavelerle kullanılmıştır. Akropolde yalnız planı belli olacak durumda iki adet tapınak temeli yer almaktadır. Karpuzlu’nun evleri arasında Karia tipi lahitler, Alinda nekropolünün şehrin güney eteğinde yoğunlaştığının belgesidir.

Paylaşın

Aydın: Alabanda Antik Kenti

Alabanda Antik Kenti; Aydın’ın Çine İlçesi, Doğanyurt Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Alabanda Antik Kentinin üzerinde bulunduğu, Araphisar Doğanyurt Köyünün bir mahallesidir. Toplu taşıma araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Alabanda adı Karia dilinde Ala (at), banda (yarış) anlamına gelen kelimelerden türemiştir. Bizanslı tarihçi Stephanos, Kral Kar’ın oğlu Alabandos’un bir at yarışını kazanması nedeniyle kente Alabanda adının verildiğinden söz etmektedir. Çiçero ise Tanrılar Dünyası isimli eserinde kentin adını Kar tanrısı Alabandos’tan aldığını söyler.

Daha sonra Büyük İskender’in Anadolu’ya gelişinde adından söz edilmeyen Alabanda hakkındaki ilk bilgileri M.Ö. 3. yy. sonlarında öğreniyoruz. Buna göre Seleukos Kralı kente Khrysor Antiokhia adını verir. Delphi’de bulunan bir yazıtta III. Antiokhos’un isteği üzerine Amphiktion Meclisi tarafından Alabanda’nın dokunulmazlığı konusunda karar alındığı ve bu karar gereğince, kentin Zeus Khrysaoeos ve Apollon İsotimos’a adandığı belirtilmiştir.

Makedonya Kralı V. Philppos (M.Ö. 222-175) tarafından Alabanda kenti M.Ö. 190 yılındaki Magnesia savaşından önce tahrip edilir. Bu savaştan sonra Alabanda M.Ö. 188 yılında yapılan Apameia Barışı ile Lykia ve Karia’nın Rhodos III. Antiokhos III. Antiokhos egemenliğinde kalması sonucu doğal olarak onlarla aynı akibeti paylaşır. Ancak Rhodos kentte pek etkili olamaz, yalnızca Helios rahibi bulundurur. M.Ö. 167 yılındaki Mylasa Rhodos savaşında Alabanda özgür bir kent gibi davranarak Rhodos’karşı Mylasa yanında savaşır.

Romalı tarihçi Luvius 170 yılında Alabandalıların Roma’ya elçilerle 23 kg. ağırlığında altın bir taç ve çok sayıda hediye gönderdiklerinden söz eder. Alabanda’nın ilk para basımı kentin Antiokheia Khrysaoreus olmasından kısa bir süre önce M.Ö. 3. yy.da başlamıştır. Zaman zaman para kesimi durdurulsa da Roma İmparatorluk döneminde de devam etmiştir. Paralar üzerinde uçan at (Pegasos) kabartmaları bulunmaktadır. Olasılıkla uçan at kentin kuruluş mitiyle ilgilidir.

M.Ö. 70 yılında Roma’nın Anadolu’ya tamamen egemen olmasından sonra Alabanda III. Antiokhos 21. kent olarak Asya eyaletine katılır. M. Antonius tarafından M.Ö. 48 yılında Ephesos’un eyalet başkenti ilan edilmesi ile bölge başkenti olur ve Miletos, Piriene, Tralleis ve Nysa buraya bağlanır.

Alabanda M.Ö. I ve M.Ö. II yy.larda Roma ile iyi ilşkiler içinde olmuştur. M.S. 22 yılında da Tiberius kente yeniden dokunulmazlık (asyle) hakkını vermiştir. Strabon; kentin oldukça zengin halkının eğlenceye düşkün ve kentte arp çalan pek çok kız olduğundan söz eder.

Alabanda M.S. 4. yy.da Bizans hakimiyetine girmiş ve sonrasında Aphrodisias metropolitliğine bağlı piskoposluk merkezi olmuştur. XI. yy.da Türk egemenliği altındaki kent Haçlı seferleri ile yeniden el değiştirir. Ancak 1280’den beri Türklerindir. Alabanda da ilk defa 1905-1906 yıllarında Ethem Hamdi Bey tarafından kazılar yapılmıştır. Alabanda antik kentinin arkeoloji dünyasına ve turizme kazandırılması için 1999 yılından itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izinleri ile Aydın Müze Müdürlüğü başkanlığında kazılar yapılmaktadır.

Paylaşın

Aydın: Afrodisias Müzesi

Afrodisias Müzesi; Aydın’ın Karacasu İlçesi, Geyre Mevkii’nde yer almaktadır. Antik Kentte turlar veya özel araçla ulaşım mümkündür. Afrodisias Antik Kenti’nden çıkarılanlar burada sergilenmektedir.

Aphrodisias ören yerinde 1961 yılından önceki kazılarından çıkan buluntular İzmir ve İstanbul Arkeoloji Müzelerine götürülmüştür. 1961 yılında Prof. Dr. Kenan T. Erim tarafından başlayan kazılarda çıkan buluntular kazı evi depoları ve kasaları ile Müzenin Önündeki Deveci Hanına koyuluyordu. Bu buluntuların korunup sergilenebilmesi için ören yerinde bir müzenin kurulması kararlaştırıldı. Müze yeri olarak da şimdiki yer önerildi.

Kültür Varlıkları ve Müzeler (Eski Eserler ve Müzeler ) Genel Müdürlüğü mimarlarından Sayın Erten Altaban tarafından çizilen müze planının inşaatına 1971-1972 kışında başlandı. İnşaat 1977 sonbaharında bitirildi. Hemen ardından teşhir çalışmalarına geçildi. Bu çalışmaların tamamlanmasının ardından Aphrodisias Müzesi yapılan resmi bir törenle dönemin Aydın Valisi Münir Güney tarafından hizmete açıldı.

Afrodisias Müzesi, Afrodisias Antik Kenti kazılarında ortaya çıkartılan eserlerin sergilendiği ve Müze ile Ören yerinin iç içe olduğu ender müzelerdendir. Küçük eserler salonunda ören yeri sahası içindeki Akropol Tepe ve Pekmez Tepe höyüklerinde yapılan kazılardan çıkartılan Kalkolitik Dönem, Bronz Çağı erken, orta ve geç dönemlerini kapsayan Prehistorik eserlerle, bu höyüklerden ve Afrodit Tapınağı çevresinden çıkarılan Lidya seramikleri, Arkaik, Klasik, Helenistik dönem eserleri ile ören yerinde yapılan kazılarda ele geçen Roma, Bizans ve Erken İslami devir eserleri sergilenmektedir.

Aphrodisias Müzesi teşhir ettiği heykeltıraşlık eserleri yönünden oldukça zengindir. Bu yönüyle önemli bir arkeoloji müzesidir. Baba Dağı yamaçlarından çıkartılan beyaz, mavi-gri mermerlerden Aphrodisias’lı heykeltıraşların yaptığı bu eserlerle her salonda Aphrodisias heykelciliğinin ayrı bir yönü teşhir edilmiştir. Bu salonlar; İmparatorluk Salonu, Melpomene Salonu, Odeon Salonu, Camekanlı Teşhir Galerisi, Camekanlar, Penthesilia Salonu ve kente adını veren Tanrıça Aphrodite Salonu, ayrıca iç bahçe ve avluda kentte çıkan lahitler teşhir edilmektedir.

Müze eser koleksiyonunun en önemli bölümünü M.Ö. 1. yüzyılda Geç Helenistik Dönem’de faaliyete başlayıp, M.S. 5. yüzyıl Erken Bizans dönemine kadar varlığını sürdüren Afrodisias Heykeltıraşlık Okulu’nun ürettiği çok sayıdaki heykel ve kabartmaları ile muhtelif tipte lahitleri oluşturmaktadır. Bu plastik eserlere örnek olarak halen teşhirde bulunan Zoilos Frizi, Melpomene (Trajedi ilham veren esin perisi) heykeli, muhtelif imparator heykelleri, Polykleitos’un Diskophoros adlı heykelinin M.S. 1. yüzyıl mermer kopyasını, Akhilleus – Penthesileia grubunu, bebek Dionysos ve Satyr heykellerini, muhtelif Nike heykellerini, Afrodisias Afrodit’inin kült heykelini, rahip ve rahibe heykellerini örnek olarak gösterebiliriz.

İlimiz Karacasu İlçesi Geyre Beldesi sınırları içinde bulunan Afrodisias Müzesi gelişim alanında, 166.012 metre2 alanlı toplam 23 adet taşınmazın kamulaştırılması tamamlanmıştır. Afrodisias Müze Binası Geyre vakfı tarafından restore edilmektedir.

Afrodisias Müze Müdürlüğü hizmet binasına ek olarak Geyre Vakfı tarafından yaptırılan ve Sebasteion Eserlerinin sergileneceği bina tamamlanmıştır. Binanın yapımına 2007 Mayıs ayında başlanmış olup, bina 2007 Ekim ayında tamamlanmıştır. Müze ek binasının teşhir ve tanzimi 2008 yılı Haziran ayında yapılmış ve yaklaşık 86 parça nadide mermer heykeltraşlık eserleri ziyaretçilerimize sunulmuştur. Yine ek bina yerinde bulunan stoa depoların yıkılması sonucu yeni stoa depolar da yapılmıştır.

Aphrodisias Müzesi’ne yapılan açılışla eklenen, Mimar Cengiz Bektaş’ın projesine uygun olarak inşa edilen Sebastion-Sevgi Gönül Salonu’nda görkemli mermer rölyefler, yapının iki yanı boyunca, öyküleri, özellikleri, katkıda bulunanların adlarıyla sergilenmektedir. Zemindeki camdan, kentin çok daha gerilere giden dokusu görülmektedir. Bir kabartmadan ötekine ilerlerken, o mermerin kaynağı olan Babadağ’a camdan bakabilmektesiniz ve hayranlık duyabilmektesiniz.

Paylaşın

Aydın: Afrodisias Antik Kenti

Afrodisias Antik Kenti; Aydın’ın Karacasu İlçesi, Geyre Mevkii’nde yer almaktadır. Antik Kentte turlar veya özel araçla ulaşım mümkündür. Adını aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’den alan Aphrodisias özellikle Roma çağında Aphrodithe tapınımı ile ünlenmiş antik bir kent olup, günümüzde de çok iyi korunmuş anıt yapıları ile Türkiye’nin en önemli arkeolojik yerlerinden biridir.

Sonraki devirlerde üzerine tiyatro yapılan höyük, M.Ö. 5000’lere kadar giden Prehistorik bir yerleşmedir. M.Ö. 6. yüzyılda Aphrodisias küçük bir köydür. İlk Aphrodithe tapınağı da bu devirde yapılmıştır. Bu görünüm M.Ö. 2. yüzyılda ızgara planlı kentin kuruluşu ile değişmiştir. Bu devirde kentte, yaklaşık bir kilometrelik bir alana yayılmış 15000 civarında insan yaşamaktaydı. M.Ö. 1. yüzyılda Roma İmparatoru Augustus Aphrodisias şehrini kişisel koruması altına aldı. Bugün ayakta kalan anıtlar ondan sonraki iki yüzyıl içinde yapıldı.

Tiyatro ve tapınak arasında etrafı sütunlarla çevrili iki meydan planlandı (Tiberius Portikosu ve Agora). Antik dünyanın en iyi korunmuş stadyumu ise kentin kuzey ucunda yer alıyordu. M.S. 3. yüzyılın sonlarında Aphrodisias Roma İmparatorluğunun Karia Eyaletinin başkenti oldu. M.S. 4 yüzyılın ortalarında da kentin etrafı surla çevrildi. M.S. 6. yüzyıldan itibaren bayındır halini ve önemini kaybetmeye başladı. Aphrodithe Tapınağı kiliseye dönüştürüldü. Küçük bir kasabaya dönen kent 12. yüzyılda tamamen terk edildi.

Bu kent antikçağın önde gelen mimarlık, sanat, heykeltıraşlık ve tapınma merkezlerindendir. Bizanslı yazar Stephanos, kentin kuruluşunu M.Ö. 13. yüzyıla kadar dayandırmaktadır. Karacasu ilçesinin 12 km. güneydoğusunda bir Karia kenti olarak kurulan Aphrodisias, altın çağını Roma döneminde yakalamıştır. Bu dönemde olağanüstü güzellikte mermer heykeller ve yapılar inşa edilmiş ve Aphrodisias stili olarak bilinen bir sanat ekolü de gelişmiştir.

Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda kentte mimarlık ve heykeltıraşlığın yanı sıra tıp ve astronomi alanlarında da çalışmalar yapıldığı belirlenmiştir. Kentte görülebilecek başlıca yapı kalıntıları, M.S. 2. yüzyılda İmparator Hadrianus zamanında yapılan hamam, büyük havuzlu agora, M.Ö. 1. yüzyılda Tanrıça Aphrodite için yapılan tapınak, stadyum, tiyatro, tiyatro hamamı, odeon, piskopos sarayı, felsefe okuludur.

Bölge Bronz Çağı içinde önemli bir yerleşim alanıdır. Afrodisias Ören yeri içinde bulunan ve Arkeolojik araştırmalar yapılan Akropol ve Pekmez Tepe höyükleri, Bronz Çağının bütün tabakalarını kapsayan önemli buluntular vermişlerdir. İç Anadolu Bronz Çağı uygarlıkları ürünleriyle bir arada çıkan bu buluntular, bölgede gelişmiş ticaret ve kültür alışverişi olduğunu belgelemektedir. Ayrıca, Güzelbeyli Köyü sınırları içinde bir erken Bronz Çağı Nekropolü de tespit edilmiştir.

Afrodisias kazılarında, Akropol Tepe Höyüğü ve Afrodit Tapınağı çevresinde Demir Çağı, Lidya tipi seramik veren tabakalar, Arkaik ve Klasik Dönem yerleşimi tespit edilmiştir. M.Ö. birinci bin yıl içinde bölgenin en önemli Antik Kenti olan Afrodisias’ta Ön Asya kökenli Tanrıça İştar, Asterte, Anadolu kökenli Tanrıça Kybele ve Grek kökenli Tanrıça Afrodit kültlerinin birleşmesinden oluşan doğa ve bereket tanrıçası nitelikli ‘Afrodisias Afrodit’i kültü gelişmeye başlamış ve Afrodit Tapınağı kurularak şehir bir kült (inanç) merkezi haline gelmiştir.

Geç Helenistik Dönemde bölgede iki antik şehir gelişmeye başlamıştır. Afrodisias ve Plarasa Antik Kentleri Roma Döneminde, özellikle Julius Claudius ailesinden gelen imparatorlar döneminde hızla gelişmişlerdir. Roma tarafından ayrıcalık ve özerklik tanınmış ve iki şehir ortak sikke basmışlardır. Afrodisias, yakın çevresinde bulunan mermer ocaklarının kullanımı ile önemli bir plastik sanatlar merkezi haline gelmiştir. Öyle ki, kent sanatçıları kendilerine özgü “Manierist Stil” denilen yontu ekolünü yaratmışlardır. Bölge M.S. 4. yüzyıla kadar gelişmeye devam etmiş ve önemini korumuştur.

Bizans Dönemi’nde Afrodisias Karia Bölgesi Baş Piskoposluğu haline getirilmiştir. M.S. 6–11. yüzyıllarda bölge siyasi, dini ve ekonomik sıkıntılarla Vizigot ve Arap akınları yüzünden önemini yitirmiştir. Bizans kaynaklarına göre 11–13. yüzyıllar arasında bölgeyi dört kez Selçuklular ellerine geçirmişler ve Karacasu toprakları Türkmen boylarınca iskân edilmiştir. Böylece bir süre Menteşe Beyliği, daha sonra da Aydın Oğulları egemen olmuşlardır. 1413 tarihinde II. Murat Karacasu topraklarını Osmanlı İmparatorluğuna katmıştır. 1867 tarihinden itibaren de Karacasu İlçesi olarak Aydın’a bağlanmıştır.

Paylaşın

Aydın: Şarlan Tabiat Parkı

Şarlan Tabiat Parkı; Aydın’ın Çine İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Tabiat Parkı, 37,00 hektar alanı kapsamaktadır.

Tabiat Parkı, günümüzde piknik ve günübirlik rekreasyon amaçlı kullanılmaktadır.

Şarlan Tabiat Parkı sınırları içerisinde gerek kentsel gerekse kırsal anlamda köy ya da yayla ölçeğinde herhangi bir yerleşim yeri bulunmamaktadır.

Flora ve fauna yönünden oldukça zengin olan Tabiat Parkı’nın en önemli kaynak değeri karaçam ormanlarıdır.

Paylaşın