Zerrin Taşpınar kimdir? Hayatı, Eserleri

19 Nisan 1947 yılında Ankara’da dünyaya gelen Zerrin Taşpınar, Ankara Yenimahalle Fatih İlkokulu’ndan ve Yenimahalle Kız Lisesi’nden mezun oldu. Harita subayı olan babasının ve eşinin görevleri nedeniyle Anadolu’nun çeşitli il ve ilçelerinde yaşadıktan sonra 1983’te Ankara’ya döndü.

Haber merkezi / 1993-2007 arasında TRT’de sanat danışmanı ve metin yazarı olarak çalıştı, Akşama Doğru ve Yaşasın Sanat programlarını hazırladı. Edebiyatçılar Derneği’nde genel sekreter yardımcısı ve genel sekreterlik görevlerini üstlendi (1995-1998). Çankaya İnsan Hakları Kurulu’nda aktif olarak yer aldı. Türkiye Yazarlar Sendikası Ankara temsilcisi olarak çalıştı (1999-2001), 2014’ten beri aynı görevi sürdürmektedir.

Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği BESAM’ın ve Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin kurucu üyesidir. İnsan Hakları Derneği, Pir Sultan Abdal Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) üyesi, Emekçi Kadınlar Derneği onur üyesidir. Üç çocuk annesidir. Ankara’da yaşamaktadır.

Zerrin Taşpınar, şiir yazmaya lise yıllarında başladı. Abdullah Rıza Ergüven’in teşvikiyle şiirlerini çeşitli dergilerde yayınladı. İlk şiirleri hakkında Havadis gazetesinde (9 Haziran 1964) Ergüven’in “Bir Genç Şair” başlıklı değerlendirme yazısı çıktı. Evlenince yazmaya uzun süre ara verdi.

1980’de edebiyat yaşamına döndü. Varlık, Yarın, Parantez (Almanya), Karşı, Damar, İnsancıl, Evrensel Kültür, Pencere, Emekçi Kadınlar, Pir Sultan Abdal, Kum, Deliler Teknesi, Yazıt, Harman dergilerinde şiir, öykü ve denemeleriyle yer aldı. İlk şiir kitabını 1992’de yayınladı.

2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde çok yakın arkadaşlarını kaybetmenin ve oradan sağ kurtulmanın acısı sonraki kitaplarında hep derin bir izlek olarak kendini gösterdi. “Tavra’dan sonra şiirin geldiğine ilişkin her belirti beni alıp Sivas’a götürdü” dediği Tavra (1995), yaşamında ve şiirinde acılı bir dönüm noktası oldu. “Tek ve uzun bir şiir halinde kaleme aldığı” ve “bir vurgunun şiiri” olarak tanımladığı Tavra’yı Sivas olaylarında “sağ kalanlara ve anneme-yaşadığı için-” ithafıyla yayınladı. Şiddeti ve acıyı insanlık değerleri çerçevesinde sorguladığı bu destansı şiir, Avrupa ülkelerinde Türklerin yoğun olarak yaşadığı kentlerde pekçok kez sahnelendi. Hüseyin Tutkun tarafından bestelendi ve kalabalık korosuyla defalarca seslendirdi.

Edebiyatın sosyal sorumlulukla buluşmasını sağlayan projeler gerçekleştirdi. 1999’da Marmara depremini yaşayan çocuklar için masallar ve öyküler yazılmasına önayak oldu. Kuş Kanadından Masallar ve Kuş Kanadından Öyküler kitapları çocuklara ücretsiz dağıtıldı.

Cumhuriyet Kadınları Derneği için Öyküye Başlamak başlıklı iki proje gerçekleştirdi. Birincisinde ülkenin pek çok kentinden, köyünden kadınların yazdığı öyküleri kitaplaştırdı. İkincisinde engelli yakını/çocuğu olan kadınların yaşadıklarını kendi kalemlerinden anlatmasını sağladığı Tut Elimi, bu alandaki tek örnek olarak kitaplaştı.

Zerrin Taşpınar, günlük yaşamın sıradan nesnelerini, olaylarını, ayrıntılarını zarif bir dille şiire dönüştürdü. Az ve öz şiirden yana oldu. Toplumcu bir duyarlık taşımakla birlikte alışıldık söylemlerden uzak durdu. Daima sakin ve sağduyulu bir güçle, boyun eğmeyen bir dirençle insan onurunu, zulmü, acıyı konu edindi. Yazgı, güç gibi kavramlarla insan arasındaki bağı irdeledi. Gelenekler, tabular, beklentilerle çevrelenen kadınların yaşamını çağ, coğrafya, toplum odağında gerçekçi bir lirizmle ve derin bir duyarlıkla işledi. Şiirlerinde anı ve bellek kavramları önemli bir yer tuttu.

Hüseyin Atabaş’ın tespitiyle Zerrin Taşpınar, “Şiiri insanlık tarihinden soyutlamayan bir şair”dir. Nitekim yakın dönem Türk toplumsal tarihinin acılarına tanıklığını dile getirmeyi insani bir sorumluluk olarak gördü. Dergilerde yayınlanmış öyküleri, denemeleri, tanıklıkları, kitap tanıtım ve değerlendirmeleri henüz bir kitap halinde toplanmadı. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın