Anayasa Mahkemesi, 6 Ocak’ta HDP’ye Hazine Yardımı Kesintisini Görüşecek

Anayasa Mahkemesi (AYM), kapatma davası açan Yargıtay Başsavcısı Bekir Şahin tarafından yapılan Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) Hazine yardımının kesilmesi talebini 6 Ocak’ta görüşecek.

Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) kapatma davası açan Yargıtay Başsavcısı Bekir Şahin, 2023 bütçesi kapsamında partiye 10 Ocak 2023’te yapılacak Hazine yardımı öncesi partinin hesaplarına bloke konulmasını talep etti. Yargıtay talebi üzerine Anayasa Mahkemesi, Hazine yardımının kesilmesi konusunu 6 Ocak’ta görüşecek.

Mahkeme, yardımın kesilmesi yönünde karar verirse, HDP, 10 Ocak’ta siyasi partilere yapılan Hazine yardımından yararlanamayacak.

Anayasa Mahkemesi, Şahin’in daha önce aynı yönde yaptığı başvuruyu, kararla birlikte değerlendirileceği için reddetmişti. Şahin, geçtiğiz günlerde yaptığı başvuruda da , Hazine yardımının kesilmesi talebini şu gerekçelere dayandırmıştı:

“Davalı partinin terör örgütü ile organik bağını gösteren eylem ve söylemlerine devam ettiği anlaşılmakla, sadece partinin ihtiyaçları veya parti çalışmalarında kullanılmak gayesiyle verilen devlet yardımlarının parti faaliyetleri dışında terör örgütünün amaçları doğrultusunda kullanılmasının engellenmesi bakımından bu yardımların geri alınmasındaki olası güçlükler gözetilerek, devlet yardımlarının bulunduğu banka hesabına tedbiren bloke konulmasına karar verilmesini yeniden talep etmek zarureti hasıl olmuştur.”

HDP hakkındaki kapatma davasını, 15 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak. Anayasa’nın 69. maddesinde sayılan hallerden ötürü partinin kapatılmasına veya dava konusu fiillerin ağırlığına göre devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına, toplantıya katılan üyelerin 3’te 2 oy çokluğuyla, yani 15 üyenin 10’unun oyuyla karar verilebilecek.

Siyasi parti kapatma davası sonucunda verilen karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili siyasi partiye tebliğ edilecek ve Resmî Gazete’de yayımlanacak.

Anayasa Mahkemesi’nin siyasi yasak istenen partililerin beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olduğunu belirlemesi halinde bu kişiler, kesin kararın Resmî Gazete’de gerekçeli yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamayacak.

Siyasi yasak istenen isimlerin tamamı

Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ Şenoğlu, Pervin Buldan, Sezai Temelli, Mithat Sancar, Adil Zozani, Meral Danış Beştaş, Nursel Aydoğan, Selma Irmak, Ertuğrul Kürkçü, Mehmet Emin Adıyaman, Ayla Akat Ata, Mülkiye Birtane, Berdan Öztürk, Bengi Yıldız, Demir Çelik, Esat Canan, Halil Aksoy, Hasip Kaplan, Hüsamettin Zenderlioğlu, Kemal Aktaş, Özdal Üçer, Aysel Tuğluk, Faysal Sarıyıldız, Ferhat Encu, Nursel Aydoğan, Abdullah Zeydan, Dilek Öcalan, İdris Baluken, Adem Geveri, Ahmet Yıldırım, Lezgin Botan, Aycan İrmez,

Altan Tan, Behçet Yıldırım, Burcu Çelik Özkan, Çağlar Demirel, Enise Çoban Güneyli, Gülser Yıldırım, Yüksel Mutlu, Çilem Küçükkeleş, Leyla Zana, Dirayet Dilan Taşdemir, Hatice Kocaman, Emine Beyza Üstün, Kadri Yıldırım, Kıznaz Türkeli, Leyla Birlik, Mehmet Ali Aslan, Mehmet Emin İlhan, Mizgin Irgat, Nihat Akdoğan, Osman Baydemir, Saadet Becerikli, Seher Akçınar Bayar, Taşkın Aktaş, Şafak Özanli, Ergün Koç, Alican Önlü, Abdullah Levent Tüzel, Ayşe Acar Başaran, Feleknas Uca, İmam Taşçıer, Leyla Güven, Mahmut Toğrul, Hüda Kaya, Asiye Kolçak, Edip Berk,

Ziya Çalışkan, Sibel Yiğitalp, Ziya Pir, Besime Konca, Tuğba Hezer Öztürk, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Erdal Aydemir, Erol Katırcıoğlu, Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Tulay Hatımoğulları Oruç, Musa Piroğlu, Serpil Kemalbay Pekgözegü, Hakkı Saruhan Oluç, Kemal Bülbül, Murat Çepni, Murat Sarısaç, Ömer Öcalan, Remziye Tosun, Sıdık Taş, Necibe İlhan, Gürü Toprak, Hayrettin Şen, Müslüm Acar, Yücel Demirer, Özgür Müftüoğlu, Alp Altınörs, Fatma Gök, Ferhat Tunç Yoslun, Kuvvet İhsan Lordoğlu, Mehmet Rıza Türkay, Çiğdem Kılıçgün Uçar, Gonca Yangöz, Mehmet Şamil Altan,

Serap Hasibe Akpınar, Günfer Karadeniz, Seçkin Kır, Pınar Aydınlar, Aleddin Erdoğan, Gögerçin Aras, Gültekin Koçdemir, Halef Yiğit, Hatice Akdağ, Hatice Büşra Kuyun, Hamza Ağırman, Hazal Karabey, Helin Yılmaz, Mehmet Ali Yiğit, Mehmet Eşref Mamedoğlu, Metin Özbadem, Murat Kalmaz, Muzaffer Tunç, Naci Sönmez, Ömer Aşkara, Ömer Faruk Kırınç, Rabia Tekas, Selahattin Yılmaz, Serdar Batur, Sevim Akdağ, Seyithan Kırmızı, Maşallah Beyret, Murat Şahin, Nadire Kılıç, Sinem Varlı Hanazay, Şerif Adlım, Tahsin Yeşildere, Abdulmelik Okyay, Baran Nayır,

Burhan Karakoç, Fırat Yaman, Gülçin İsbert, Hatice Kavran, Hatice Ödemiş Bayram, Hatip Çaplık, Hişyar Özsoy, Hüsamettin Özdem, Hüseyin Güngör, Hüseyin Gür, Hüseyin Koçuk, Hüseyin Tak, Hüseyin Vural, Hüseyin Yıldız, Hüseyin Yılmaz, İbrahim Sinemillioğlu, İbrahim Binici, İhsan Coşkun, Abdullah Alagöz, Abdullah Koç, Abdulselam Demirkıran, Abdurrahman Doğar, Abdurrahman Öztürk, Adalet Aydın Sözkesen, Ahmet Aday Hakkında, Ahmet Karataş, Ahmet Şık, Ahmet Telli, Ahmet Turan Demir, Ali Atalan, Ali Deniz Esen, Ali Haydar Konca, Ali Kenanoğlu,

Ali Oruç, Ali Özkan, Ali Ürküt, Abdulhakim Gülmez, Adar Taş, Alişan Şahin, Alper Öztürk, Arife Çınar, Arife Köse, Aydın Erdoğan, Ayfer Fatma Çelik, Aylin Hacaloğlu, Aynur Seyrek, Ayşe Erdem, Ayşe Yolkesen, Barış Karabıyık, Berfin Can, Berfin Özgü Köse, Berkat Kar, Betül Ünsal, Bircan Yorulmaz, Burcu Çiçek, Bülent Taşan, Bülent Durukan, Cem Kirazoğlu, Celal Doğan, Cemil Çelik, Cengiz Koyuncu, Cevdet Konak, Cevriye Aydın, Cihan Erdal, Deniz Lodos Mutlu, Devrim Turgay Yılmaz, Dicle Öztürk, Dilek Yağlı, Dilşat Canbaz, Diyar Orak, Doğacan Yılmaz, Doğan Özkan, Ekim Veyisoğlu, Elif Gevez, Emine Ülker, Ender İmrek, Erdal Ataş, Erkan Cengiz, Erkan Karabay,

Erol Dora, Ertuğrul Barka, Esen Güldemir, Eylem Pınar, Feray Mertoğlu, Ferdane Sibel Erduman, Feride Peynirci, Fırat Epözdemir, Filiz Kerestecioğlu Demir, Garo Paylan, Gülbahar Gündüz, Gülfer Akkaya, Gürsel Şenşafak, Habip Eksik, Hakim Aydın, Haluk Çeliktaş, Hasan Kıyafet, Hatice Altınışık, Hatem Deniz Öztekin, Helin Yağmur Üci, Hüseyin Kaçmaz, İlkay Yenigün, İsmail Şengül, İsmet Süzer, İsmet Yalçınkaya, Kadir Selamet, Kadriye Özgüç, Kemal Peköz, Kenan Yıldız, Kıvanç Eliaçık, Lale İnci Hekimoğlu, Leyla Uyar, Lezgin Altan, Macide Erkmen, Mahmut Akbaş, Mahmut Çavlı,

Mahmut Celadet Gaydalı, Mehmet Akgül, Mehmet Elbistan, Mehmet Öner, Mehmet Özcan, Mehmet Salih Taşdemir, Mehmet Yardımcı, Mehmet Tarhan, Mehmet Ruştu Tiryaki, Mehmet Zeki Altın, Meliha Varışli, Melise Mine Tantan, Muazzez Orhan Işık, Muhammet Zengin, Muharrem Ender Öndeş, Murat Demirkıran, Murat Türk, Mustafa Sarısülük, Mutlu Öztürk, Müslüm Doğan, Müşerref Geçer, Naciye Çiğdem Atalay, Nazmi Gür, Nesimi Aday, Nimetullah Erdoğmuş,

Nuran İmir, Nuray Türkmen Canlı, Nurcan Karasu, Nuriye Taka, Nusrettin Maçin, Oğuz Uğur Olça, Oya Ersoy, Ömer Güven, Özgür Oran, Özgür Zeydanoğlu, Pelin Alpşar, Perihan Hoşoğlu, Perihan Karakoç, Perihan Berivan Saydan, Pınar Akdemir, Remzi Çiftçi, Remzi Kozakçı, Remzi Özgökçe, Remziye Dündar, Reşat Aşan, Rıdvan Yavuz, Sadık Orçun Masatçı, Salim Kaplan, Salman Kaya, Samet Mengüç, Semra Güneş, Serbay Köklü, Serhat Aktumur, Sevda Çetinkaya,

Sevgi Evren Köroğlu, Sevgi Örüç, Sevtap Akdağ Karahalı, Sinem Coşkun, Sultan Özcan, Suzan Karabaş, Şaziye Köse, Şadiye Kırmızıgül, Şerife Yıldırım, Şevin Coşkun, Tayip Temel, Tevfik Kaçar, Tuğçe Özsoy, Tuma Çelik, Ünal Yusufoğlu, Veysel Mete Elçi, Yağmur Yurtsever, Yavuz Önen, Yılmaz Topaloğlu, Yuhanna Aktaş, Yunus Parım, Yusuf Çetin, Yusuf Karaçay, Yüksel Budak, Zarife Atik, Zehra Şahin Yeşil, Zeyni İpek, Zülal Nazan Üstündağ, Züleyha Gülüm, Adnan Selçuk Mızraklı, Ayhan Bilgen, Ahmet Türk, Cihan Karaman, Mehmet Demir, Mehmet Fatih Taş, Melike Göksu,

Remziye Yaşar, Yıldız Çetin, Rojda Nazlıer, Keziban Yılmaz, Orhan Ayaz, Semire Nergiz, Mehmet Zırığ, Caziye Duman, Nilüfer Elik Yılmaz, Gülistan Öncü, Azim Yacan, Belgin Diken, Orhan Çelebi, Songül Erden, Mülkiye Esmez, Nalan Özaydın, Hatice Çevik, Osman Karabulut, Erkan Acar, Yılmaz Şalan, Yakup Almaç, Adnan Topçu, Ülkü Karaaslan, Dilaver Kesik, Feyme Filiz Buluttekin, Ahmet Kaya, Mustafa Akkul, Tarık Mercan, Naşide Toprak, Hasan Safa, Hikmet Taşdemir, Serhat Çiçek, Bekir Polat, Yaşar Akkuş, Bülent Parmaksız, Günay Kubilay, Pervin Oduncu, Yurdusev Özkösmenler, Zeynep Karaman, Gülseren Tural, Suphiye Bayav, Mehmet Tutuş, Mehmet Eren, Mahmut Arık, İmam Gözel,

Gülseren Öner, Abuzer Küçükkelepçe, Ali Alper, Osman Demirci, Semra Akçalı, Zeliha Karınca, Mehmet Selim Özbek, Cafer Bulut, Ferhat Temel, Remzi Boztaş, Maşuk Arpaç, Mustafa Celep, Nigar Duru, Sabri Batur, Birgül Demirel, Adnan Ertuğrul, Yücel Yetişkin, Özlem Tunç, Barış Göze, Osman Vargün, Mubarek Babat, Şükrü Kagır, Yunus Gürbey, Miryekta Adıbelli, Metin Göze, Filiz Akılçağı, Murad Öndeş, Halis Erol, Meşhet Sırımsı, Murat Balyeci, Mehmet Şirin Dinar, Selahattin Karatoprak, Müzeyyen Belke, Beşir Belke, Murat Kılınç, Ayfer Yılmaz, Semra Çelik,

Mehmet Kaya, Songül Salman, Kenan Yıldırım, Serhat Göze, Yaşar Arat, Güner Kökat, Yaşar Yılmaz Altunbilek, Karip Erdovan, Mehmet Sait Bor, Ramazan Efendioğulları, Mustafa Koyuncu, Şahin Çoban, Sıraç Turğa, Güngör Didar Gül, Türkan Poyraz, Abdurrahman Abıc, Nevzat Can, Kemal Çakmak, Mehmet Sürer, Niyazi Yalçınkaya, Seyithan Kılıç, Sevgi Tekten, Sinan Odabaş, Bahar Ekinci, Fikret Fuat Kart, Servet Ziyanak, Sadık Turan, Osman Azak, Seydi Pektaş,

Abdulhamit Keskin, Ahmet Aslan, Kemal Koç, Aydın Oruç, Mustafa Dayan, Mehmet Bayram, Nahide Doğan, Şerafettin Keklik, Veysel Saka, Vedat Duru, Zeki Alaca, Zeki Çelepkolu, Selvi Güngörmüş, İbrahim Kasun, Cihan Amaç, Halil Akbaş, İbrahim Halil Kılıç, Mikail Gözek, Mustafa Görer, Ahmet Yılmaz, İsmail Demir, Özgür Aras, Handan Karakoyun, Yadişen Karabulak, Feyyaz Başak, Muhittin Yılmaz, Ercan Palta, Rifat Sarıkaya, Şengül Duman, Erdal Morkoç, İsmail Morkoç, Ercan Yıldırım, Erkan Yılmaz, Ersoy Erdoğan, Eyyup Kurt, Fahri Pıçak, Memet Hanifi Bartan,

Bedri Arslan, Kadriye Tören, Metin Eren, Abdulgani Alkan, Ahmet Aslan, Ahmet İlan, Ahmet Karakoç, Ali Atman, Aygül Alagündüz, Belgin Diken Laçin, Birgül Eser, Bişar Tutuş, Cuma Ali Kaya, Demet Özkaran, Emine Aydın, Erkan Erenci, Eylem Ceylan, Eyyüp Koşar, Fahri Kaplama, Fatih Kağanarslan, Fesih Balbey, Fesih Karataş, Giyasettin Duman, Hatice Makas, Hikmet Altuğ, Hülya Biçen, Kadriye Akalın, Kemal Baran, Latif Eminoğlu, Leyla Tekdağ, Mehmet Abidin Karaman, Mehmet Ali Altınkaynak, Mehmet Ateş, Mehmet Menge, Mehmet Sait Demir, Mehmet Sıdık Menge,

Mehmet Şerif Çamçi, Mehmet Şirin Karakaş, Mehmet Taş, Mehmet Yaşar Tanrıkulu, Mehtap Metin, Muhsedin Narin, Murat Kılıç, Hasan Çiçek, Murat Soner, Mustafa Akengin, Mustafa Alım Terin, Muzaffer Ulaş, Nevroz Reşitoğlu, Nevzat Sertaç Özgen, Niyazi Erdoğan, Nurettin Bakan, Pınar Tekin, Ramazan Kaval, Remziye Sızıcı, Salih Peksu, Salime Zinğil, Sedat Demirtaş, Selam Taş, Selma Metin, Semra Akgül, Sercan Doğan, Sevim Coşkun, Sinan Ekinci, Suat Mustafa Şenci, Şafii Hayme, Türki Gültekin, Ülkü Karaaslan, Vahap Günay, Cafer Çelik, Sıtkı Güngör, Semra Demir,

Ali Aslan, Aydın Çetinkaya, Ayşe Berktay Hacımirzaoğlu, Benazir Coşkun, Berna Çelik, Bülent Uyguner, Celalettin Can, Coşkun Üsterci, Dilan Çetin, Elif Torun Öneren, Emine Kaya, Fatma Doğan, Gençay Gürsoy, Gülay Bilici, Gülşen Özer, Halef Keklik, Hidayet Enmek, Hürriyet Kaytar, İbrahim Akın, İlknur Birol, İzzet Karadağ, Mahfuz Güleryüz, Mazlum Karagöz, Mehmet Hüsamettin Yürek, Nadiye Gürbüz, Nurettin Turğut, Ömer Önen, Ramazan Holat, Roza Kahya, Şehriban Zuğurli, Tuna Aydın, Yeliz Bahçeci, Zahide Besi, Zelal Yerlikaya, Zübeyda Zümrüt, Alican Uçarcan,

Ayşe Yağcı, Ayşe Merva Aytemür, Ayşe Nüket Eralp, Ayşenur Vaizoğlu, Bahar Şimşek Day, Bayram Yılmaz, Bercan Aktaş, Betül Yarar, Beycan Taşkıran, Cafer Koluman, Can Memiş, Ekber Kaya, Elmas Çinar, Hacay Yılmaz, Ahmet Cavit, Dilek Aykan, Ercan Arslan, Erdem Yörük, Ferhat Tarhan, Filiz Koçali, Gülay Koca Öztürkoğlu, Hamit Geylani, Hüseyin Gözen, Ayten Yılmaz, İbrahim Ergin, Abdulkadir Demir, Hüseyin Daş, Kasım Çalışkan, Mahmut Çiftçi, Memet Doymaz, Meryem Koray, Mustafa Cem, Muzaffer Kaya, Nilay Etiler Lordoğlu, Nimet Sezgin, Nuri İşbilir, Osman Ergin, Perihan Ağaoğlu, Ruhşen Mahmutoğlu, Süleyman Kemal Atakan, Şeyma Kantarcı, Yasemin Özgün, Zarife Karasungur,

Zeki Çelik, Ahmet Saymadi, Cengiz Çiçek, Gönül Karaman, Ömer Özkan, Mehmet Emin Kılıcarslan, Gülsimet Önal, Halit İpekyüz, Keziban Bulak, Yüksel Seyitvan, Kazım Köse, Zeliha Kocaman, Halide Türkoğlu, Erhan Basut, Abdurrahman Çağan, Seval Çadırcı, Diba Keskin, Mecit Sargut, Mehmet Nuri Çiçek, Şaban Elbir, Turgut Bayramhan, Muammet Deveci, Sait Taycı, Yüksel Akgün, Seher Kadiroğlu Ataş, Ayfer Demirel, Bedriye Yorgun, Cahit Kırkazak, Cengiz Topbaşlı, Ekrem Savcı, Çiçek Arıç, Doğan Erbaş, Esra Keskin, Fırat Keser, Aycan Altın, Bahar Behice Orhan, Barış Caniş, Mahmut Duman, Mehmet Cüneyt Anar, Menican Gülmez, Necla Tartan, Sinan Ok, Ümit Öner.

Paylaşın

Yargıtay Başsavcılığı’nın HDP Talebi Ne Anlama Geliyor?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin hazine yardımı bulunan hesaplarına “ivedilikle” bloke konulması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Talebin gerekçesinde “HDP’nin PKK ile organik bağının dava sürecinde de sürdüğü” savunuldu.

AYM’nin bu talebi 10 Ocak’taki sözlü yargılama duruşmasında karara bağlaması bekleniyor. Anayasa Mahkemesi, geçen yıl Haziran ayında Yargıtay Başsavcılığı’nın bu yöndeki benzer talebini reddetmişti.

Anayasa Mahkemesi, talebi kabul ederse HDP’nin banka hesaplarına bloke konulacak. Talebin kabul edilmesi halinde HDP, 2023 seçimlerinde hazineden gelecek olan ve mevcut hesaplarında bulunan paraları kullanamayacak.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP kapatma davası kapsamında partinin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesaplarına bloke konulması talebi tartışma yarattı. Anayasa Mahkemesi (AYM), talebi olumlu karşılarsa HDP, 2023 yılında alacağı 539 milyon TL’yi kullanamayacak.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’a konuşan HDP’nin hukukçu milletvekillerinden Batman Milletvekili Mehmet Tiryaki ile Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonları’ndan sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu talebine tepki gösterdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin hazine yardımı bulunan hesaplarına “ivedilikle” bloke konulması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Talebin gerekçesinde “HDP’nin PKK ile organik bağının dava sürecinde de sürdüğü” savunuldu. AYM’nin bu talebi 10 Ocak’taki sözlü yargılama duruşmasında karara bağlaması bekleniyor. Anayasa Mahkemesi, geçen yıl Haziran ayında Yargıtay Başsavcılığı’nın bu yöndeki benzer talebini reddetmişti.

HDP 2023’te 539 milyon TL yardım alacak

HDP, 2022 yılında hazineden 77 milyon TL yardım almıştı. 2023’te ise seçimlerin yapılacak olması nedeniyle partilere hazine yardımında ciddi artış yapıldı. TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Bütçe Kanunu kapsamında HDP’ye 2023 yılında hazineden 539 milyon TL ödenmesi kararlaştırıldı. Bu paranın ilk bölümünün, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Ocak ayının ilk 10 gününde parti hesaplarına yatırılması bekleniyor.

Talep ne anlama geliyor?

Anayasa Mahkemesi, talebi kabul ederse HDP’nin banka hesaplarına bloke konulacak. Talebin kabul edilmesi halinde HDP, 2023 seçimlerinde hazineden gelecek olan ve mevcut hesaplarında bulunan paraları kullanamayacak.

HDP cephesi ne diyor?

HDP Batman Milletvekili ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Temsilcisi Mehmet Tiryaki, kapatma davasının MHP’nin çağrısının ardından açıldığını anımsatarak, “Tıpkı kapatma davasının MHP’nin yürüttüğü kampanya sonucu açılması gibi partinin hesaplarına bloke talebinin de MHP’nin çağrısından sonra gelmesi, davanın siyasi olduğunu gösteriyor. Yargıtay Başsavcısı, MHP’nin temsilcisi gibi hareket etmektedir” dedi.

Tiryaki: HDP seçim kampanyası yürütemez

Bu yıl seçimler nedeniyle partilere hazine yardımının üç katı oranından arttırıldığını belirten Tiryaki, “Eğer bloke kararı verilirse HDP seçim kampanyaları yürütemez. HDP seçim kampanyası yürütmesin, AKP istediği gibi at koştursun diye bu talepte bulunulmuştur” ifadesini kullandı.

Eren: AYM talebi reddetmeli

HDP’de Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonları’ndan sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren, AYM’nin talebi kabul etmesinin; mahkemenin kapatma davasında vereceği kararın rengini ortaya koyacağını, bunun ihsas-ı rey anlamına geleceğini söyledi.

AYM’nin talebi reddedeceğini düşündüklerini kaydeden Eren, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bu talebini haklı kılacak, hukuksal hiçbir gerekçe yok. Çünkü dosyada bu süre zarfında hiçbir şey değişmedi” dedi.

Talebin seçimler öncesinde HDP’yi ekonomik olarak zor durumda bırakma amacı taşıdığını belirten Eren, şöyle devam etti:

“Seçim öncesi, siyasal alanda partimize dönük Meclis’ten tutun sokağa kadar her alanda engelleme, partimizi tasfiye etme, partimizi yargı sopasıyla durdurma ve mücadele edemez hale getirmek istiyorlar. Bu talep de bunun bir parçasıdır. Seçim öncesinde afişlerden, bayraklardan tutun da birçok alanda yapılması gereken çalışmaların yapılmaması sağlamak istiyorlar.”

Bağışlar da etkilenecek mi?

Serhat Eren, hesapların bloke edilmesi kararının seçim takvimi öncesinde çıkmasının HDP’yi olumsuz etkileyeceğini belirterek, “Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar, seçime yakın veya seçim takviminin kesinleştiği tarihe yakın gelirse kuşkusuz büyük oranda etkilenecek. Bu da partimizin aslında resmi ve fiili olarak seçime girmesini engelleyici bir karar olmuş olacak. Yani siyasi partiler arasında bir eşitsizlik yaratacak” değerlendirmesinde bulundu.

Peki, olası bir bloke kararından HDP’nin seçim sürecinde toplayacağı bağışlar da etkilenecek mi?

Bir dönem Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Siyasi Partiler Masası’nda görev yapan emekli yargıç Ömer Faruk Eminağaoğlu, Yargıtay Başsavcılığı’nın talebinde, “devlet yardımlarının bulunduğu banka hesabı” denildiğine işaret ederek, bloke konulması halinde bu hesaplarda toplanan bağışların da etkileneceğini kaydetti. Eminağaoğlu, talebin HDP’nin seçim kampanyası yapmasını olumsuz etkileyeceğini kaydetti. Ancak AYM’nin taleple bağlı olmadığını belirten Eminağaoğlu, bu durumun tamamen AYM’nin alacağı karara bağlı olduğunu kaydetti.

HDP kapatma davası ne aşamada?

Bu talebin ardından gözler şimdi HDP kapatma davasına çevrildi. Yargıtay Başsavcısı Başsavcı Bekir Şahin, 10 Ocak’ta sözlü açıklama yapacak. Bunun ardından HDP’ye bir ay süre verilecek ve bu süre sonunda sözlü savunmada bulunacak. Taraflar dinlendikten sonra AYM raportörü davaya ilişkin esas hakkındaki raporunu hazırlayarak üyelere sunacak. AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın belirleyeceği bir günde heyet toplanarak, kapatma istemini esastan karara sağlayacak. Kapatma kararı için 15 üyeden en az 10’nun oyu gerekiyor.

Paylaşın

’10 Ekim Ankara Katliamı’ Ana Davası Yeniden Görülecek

’10 Ekim Ankara Katliamı’ ana davasında verilen kararları büyük oranda onayan Yargıtay, bazı teknik aksaklıklar tespit edip, tutuklu Erman Ekici yönünden bozma kararı verdi. Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen bozma kararı sonrası ana dosyada ilk duruşma 19 Ekim Çarşamba günü saat 10.00’da Ankara Adliyesi’nde görülecek.

10 Ekim Ankara Katliamı davasında verilen kararlara yapılan itirazlar üzerine Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi temmuz ayında kararını açıkladı. 10 Ekim ana davasında verilen kararları büyük oranda onayan Yargıtay, bazı teknik aksaklıklar tespit edip, tutuklu Erman Ekici yönünden bozma kararı verdi.

Yargıtay’ın kararından aylar sonra 10 Ekim Avukat Komisyonu üyelerine yeni bir duruşma tarihi tebliğ edildi.

Gazete Duvar’dan Serkan Alan‘ın aktardığına göre, Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen bozma kararı sonrası ana dosyada ilk duruşma 19 Ekim Çarşamba günü saat 10.00’da Ankara Adliyesi’nde görülecek.

Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi ana davaya ilişkin kararında sanık Erman Ekici hakkında silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçlamasıyla kurulan mahkûmiyet kararını bozmuştu. Yüksek yargı Ekici’ye ilişkin dosyada yer alan bilgi ve belgeleri incelemiş, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan hakkında dava bulunmayan Ekici’nin bu suçlama ile de yargılanması gerektiğini ifade etmişti. Yargıtay, Ekici hakkında Ankara ve Antep’te çeşitli suçlamalar ile açılan dosyaların da birleştirilmesi gerektiğini kararında vurgulamıştı.

10 Ekim Barış Derneği Başkanı ve dava Avukatlarından Mehtap Sakinci Coşgun, Yargıtay’ın duruşma kararından avukatların haberi olduğunu, diğer illerdeki 10 Ekim ailelerine haber veremediklerini söyledi. Duruşmada teknik düzeltmeler ile Erman Ekici yönünden birleştirme kararı verilmesini beklediklerini ifade eden Coşgun, “Herkese tebligat çıkartılıp herkesin duruşmaya davet edilmesi gerekirdi. Duruşmaya çok az insan davet edilmiş. Sınırlı bir işlem yapmaya çalışıyor. Bütün yaptıkları usul hataları istinaf ve Yargıtay’da onandığı için mahkeme bu konuda çok rahat. Tahminimiz birleştirme yapacaklar” ifadelerini kaydetti.

Katliam davasında ne oldu?

10 Ekim Katliamı’na ilişkin açılan davanın ilk duruşması katliamdan bir yıl sonra; 7 Kasım 2016’da Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlamıştı Tur duruşmaları şeklinde süren dava, katliamın üzerinden geçen yaklaşık üç yıl sonra sonuçlanmıştı. Ağustos 2018’de 17’si firari 19’u tutuklu 36 sanığın yargılandığı davada dokuz sanığa 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi ve tutuklular tahliye edilmedi.

Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi 10 Ekim Ankara Katliamı davasında verilen kararların ardından yapılan temyiz başvurularını incelemiş KESK, DİSK, TMMOB, TTB, HDP, CHP, Halkevleri, İnsan Hakları Derneği ve katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri tarafından kurulan 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneğinin katılan sıfatıyla yaptığı temyiz başvurusu için ret kararı vermişti.

Yargıtay sanıklar Yakub Şahin, Hakan Şahin, Hacı Ali Durmaz, İbrahim Halil Alçay, Resul Demir, Hüseyin Tunç, Talha Güneş, Abdülmubtalip Demir ve Metin Akaltın hakkında “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” ve “kasten öldürme “suçlarından kurulan mahkûmiyet kararının onanmasına hükmetmişti. Öte yandan Yargıtay sanıklar Yakub Şahin, Hüseyin Tunç, Abdülmubtalip Demir, Metin Akaltın ve Burak Ormanoğlu hakkında “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi” suçlamasından kurulan mahkûmiyet kararını, sanıklar Metin Akaltın ve Burak Ormanoğlu hakkında “6136 sayılı Kanun’a muhalefet” suçundan kurulan mahkûmiyet kararının ve sanıklar Burak Ormanoğlu, Suphi Alpfidan, Mehmedin Baraç, Yakup Karaoğlu, Nihat Ürkmez, Abdulhamit Boz ve Yakup Yıldırım hakkında “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan kurulan mahkûmiyet kararını onamıştı.

Katliama ilişkin 16 firari sanık ile insanlığa karşı suçtan yargılanan tek tutuklu sanık Erman Ekici’nin yargılandığı dava ise sürüyor. Firari sanıklar yönünden devam eden yargılamanın 18’inci duruşması 27 Aralık 2022 tarihinde görülecek.

Paylaşın

Açık Alanda Kadınların Fotoğrafını İzin Almadan Çekene ‘5 Yıl Hapis’

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin sokakta kadınların fotoğrafını izinsiz çeken bir erkeğe verdiği 5 yıl hapis cezasını “kamuya açık alanda izin almadan bir kişinin görüntüsünü veya sesini kaydedemezsiniz” diyerek onadı. 

Yargıtay, kararında, “Özel hayat kavramı, kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye gazetesinden Yeşim Eraslan’ın haberine göre Ankara’da bir kadını, caddede yürürken cep telefonuyla gizli gizli kameraya çeken şahıs polis tarafından gözaltına alındı.

Şüphelinin telefonunda yapılan incelemede, altı farklı kadının aynı şekilde çekilmiş videoları ve fotoğrafları bulundu. Zanlıya ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’ suçundan dava açıldı. Yerel Mahkeme, sanığı bu suçtan beş yıl hapse mahkûm etti. Karara itiraz edilince dosya Yargıtay’ın gündemine geldi.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi “Özel hayat kavramı, kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil. Kamuya açık alanda izin almadan bir kişinin görüntüsünü veya sesini kaydedemezsiniz” diyerek mahkemenin hükmünü onadı.

Paylaşın

İsveç Yargıtayı: Karara Bağlanmış İade Davaları Gözden Geçirilmeyecek

İsveç’te Yargıtay Başkanı Anders Eka, Türkiye’nin iadesini istediği kişiler arasında bulunan 19 kişinin daha önce yargılandığını, karara bağlanmış iade davalarını yeniden gözden geçirmeyeceklerini söyledi.

Ankara’nın “terörist” olarak gördüğü 19 kişinin iadesi daha önce İsveç mahkemesi tarafından reddedilmişti.

İsveç merkezli Dagens Nyheter gazetesine konuşan İsveç Yargıtay Başkanı Anders Eka, “Daha önce karara bağlanmış davaları oturup tekrar inceleyemeyiz. Bizim görevimiz herhangi bir engel olup olmadığını kontrol etmek.” ifadelerini kullandı.

Yüksek Mahkeme, Başsavcı tarafından yürütülen soruşturmanın ardından iade davalarını değerlendiriyor. İsveç vatandaşlığı olanların hiçbir şekilde iade edilmeyeceği İsveç Başbakanı tarafından açıklanmıştı.

Yargıtay Başkanı Eka, “Yüksek Mahkeme’de görev yaptığım süre boyunca hiçbir zaman bir İsveç vatandaşına (iadesine) ilişkin talebin yargılanmasına dahil olmadım” sözleriyle İsveç vatandaşlarının iadesinin mümkün olmadığını söyledi.

NATO Zirvesi öncesinde Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında üçlü muhtıra imzalanmış ve Ankara, bu ülkelerin NATO’ya katılımına dair vetosunu kaldıracağını bildirmişti.

Türkiye’nin bu ülkelerin İttifak’a kabul edilmesine dair koşullarından biri de İsveç ve Finlandiya’nın istenen kişileri Türkiye’ye iade etmesi yönünde.

İsveç basınına göre Ankara’nın sunduğu ilk listede 33 isim vardı bu liste daha sonra 73’e çıkarıldı.

“Erdoğan’ın listesindeki 19 kişi daha önce yargılandı ve iadesi reddedildi” başlığıyla verilen mülakatın yer aldığı haberde, İsveç mahkemelerinin bu davalardan en az 19’una baktığı ve iadeyi zaten reddettiği yer aldı.

Anders Eka, “Engel olmasa bile hükümetin (iade etmeme gibi) bir seçeneği var.” diye konuştu

Yüksek Mahkeme, 2000 yılından bu yana Türkiye’nin İsveç’ten iadesini talep ettiği 30’dan fazla davaya baktı.

Mahkeme sadece dört davada iadeye engel bir durum olmadığı sonucuna vardı.

Bunlardan biri hırsızlık, ikisi uyuşturucu kaçakçılığı ve bir diğeri de soyguna teşvik ve yasa dışı olarak özgürlükten yoksun bırakma suçlarından mahkum olmuş kişiler.

İsveç Suçluların İadesi Kanunu, 1957 tarihli Avrupa Konseyi Suçluların İadesi Sözleşmesi ile uyumluluk arz ediyor.

Sözleşmeye göre suçluların iadesi askeri veya siyasi suçlar için verilmiyor. Çifte suçluluk gerektiriyor, yani suç isnadının her iki ülkede de bulunması şartı aranıyor.

İadesi istenen kişiye isnat edilen suçun İsveç’te de cezalandırılabilir halde olması gerekiyor.

Başbakan Andersson, Erdoğan’ın ’73 terörist iade edilecek’ açıklamasını yalanlamadı

Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta sona eren NATO Zirvesi’nde İsveç’in üyeliği için Türkiye’ye “73 teröristin iadesi konusunda söz verdiğine” ilişkin ifadelerini İsveç Başbakanı Magdalena Andersson yalanlamayı reddetti.

Andersson, İsveç ve Finlandiya’nın NATO adaylığı üzerindeki Türk vetosunun kaldırılması için Ankara’ya verildiği belirtilen ve ülke kamuoyunda tepki toplayan taahhüt konusundaki gazetecilerin ısrarlı sorularını yanıtsız bıraktı.

“Sekiz yıldır bakanlık görevlerinde bulunuyorum ve müzakere masasında konuşulanlar hakkında hiç konuşmadım” diyen Andersson, “Bu beni şu anda biraz zor bir duruma sokuyor” diye ekledi.

Basın toplantısında ülkesinin pozisyonunu tekrarlayan Andersson, “İsveç ulusal ve uluslararası hukuka saygı göstermeye devam edecek, hiçbir İsveç vatandaşı iade edilmeyecek, karar bağımsız makamlar ve mahkemeler tarafından alınacak. Terörist faaliyetlere karışmadıysanız, endişelenecek bir şeyiniz yok” demişti.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca: Adaleti Rahat Bıraksınlar

Anayasa’ya göre mahkemelere tavsiye, telkin ve baskı yapılamayacağını, görüş ve öneride bulunulamayacağını hatırlatan Yargıtay Başkanı Akarca, “Anayasa’nın bu açık hükmü dururken buna aykırı şekilde söylem geliştiren, yerleştiren insanları bir kez daha anayasal çizgiye, hukuka uygun davranmaya davet ediyorum” dedi.

Akarca, “Mahkemelerimiz, hakimlerimiz ve savcılarımızın onurunu zedeleyecek söylemlerden herkesin kaçınması gerekir. Adaleti rahat bıraksınlar, her şey tıkır tıkır yürür, sistemi içinde yürür” ifadelerini kullandı.

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Denizli Büyükşehir Belediyesi Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Bölgesel İçtihat Forumu’nun açılışında konuştu.

Yargıya yönelik eleştirilere cevap veren Akarca, “Mahkemelerimiz, hakimlerimiz ve savcılarımızın onurunu zedeleyecek söylemlerden herkesin kaçınması gerekir. Adaleti rahat bıraksınlar, her şey tıkır tıkır yürür, sistemi içinde yürür” dedi.

Akarca, “insan haklarının, hukukun, hukuki güvenliğin, barışın, refahın ve özgürlüğün en önemli teminatının iyi işleyen bir yargı sistemi olduğunu” söyledi:

“İtiraz, istinaf ve temyiz sistemi var, kanun yolu var, olağanüstü itiraz kanun yolu var, yargılamanın yenilenmesi olayı var, bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi ve AİHM’e başvurma imkanı var ama daha baştan itibaren mahkemeleri baskı altına alacak söylemlerden bütün toplum kesimlerinin kaçınması gerekir.”

“Ağır saldırıları kabul edemiyoruz”

Yargı ve mahkemelerin kararlarına yönelik eleştirilerin insaf ve vicdan ölçüleri içinde bilimsel yöntemlere, evrensel ilkelere ve hukuka uygun yapılması gerektiğini” vurgulayan Akarca, yargılama süreci bitmeden getirilen eleştirilere dikkati çekti:

“Yargı süreçleri devam ederken bir mahkemenin verdiği karar ister beraat, ister mahkumiyet, ister tahliye, ister tutukluluk halinin devamı… Her ne şekilde olursa olsun daha itiraz, istinaf sistemi, temyiz yolu mümkünken başından itibaren bütün yargı mensuplarına yönelik haksız ve ağır saldırı niteliğindeki görüşleri veya ifadeleri bizim kabul etmemiz mümkün değildir.”

“Savcılarımız da insandır”

Yargı süreçleri bitmeden, kesinleşmeden bir kararın eleştirilmesi gerçekten doğru değil, mahkemelere tavsiye ve telkin niteliğini taşımaktadır ve bundan sonraki süreç de zehirlenmektedir. Sonuçta hakim ve cumhuriyet savcılarımız da insandır. Onlar da kamuoyunda oluşan havadan etkilenebilirler. O zaman adaletin gerçekleşmesi ve tecelli etmesi gerçekten zarar görebilir.”

Anayasa’ya göre mahkemelere tavsiye, telkin ve baskı yapılamayacağını, görüş ve öneride bulunulamayacağını hatırlatan Akarca, “Anayasa’nın bu açık hükmü dururken buna aykırı şekilde söylem geliştiren, yerleştiren insanları bir kez daha anayasal çizgiye, hukuka uygun davranmaya davet ediyorum” dedi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’nun SADAT Çıkarmasının Perde Arkası Ortaya Çıktı

Gazeteciler Sedat Bozkurt ve Saygı Öztürk, Yargıtay’ın İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkındaki kararı sonrası CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SADAT’ın kapısına gitmesini köşelerine taşıdılar; perde arkasını anlattılar.

Sedat Bozkurt, Kısa Dalga’da yayımlanan yazısında siyaset gündemindeki son gelişmeleri değerlendirdi

Yargıtay 3. Dairesi’nin CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na tamamı eski tarihli sosyal medya paylaşımları nedeniyle verilen 4 yıl 11 ay 20 günlük hapis cezasını onaması sonrası ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin (SADAT) kapısına gitmesine değinen Bozkurt, şunları kaydetti;

“Kaftancıoğlu kararında sert tepki veren Kılıçdaroğlu, kurmaylarına bile detay vermeden, 80 öncesinin bir pratiği olan korsan miting düzenledi. Saray’ın yörüngesinde olduğu bilinen karanlık ve tehlikeli bir yapı olarak her tartışmalı meselede kendisi olmasa bile adı gündeme gelen SADAT’ın kapısına dayandı. Gündem bir anda tamamen değişti. Kılıçdaroğlu iktidarın Kaftancıoğlu hamlesine başka bir hamle ile karşılık vermişti. Merkezine koyduğu kurum ve ona yönelik suçlamaları gerçekten hayli ciddiydi.”

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk de, ‘SADAT’ çıkarmasında CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nden oluşan altılı masaya gelen bilgilerin de etkili olduğunu söyledi.

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem için ortak çalışma yapan Millet İttifakı’nda yer alan ‘6’lı masa’da ‘seçim güvenliği’ konusu konuşulurken SADAT gündeme geldi. Bu yapıyla ilgili gelen bilgiler değerlendirildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, SADAT’ın İstanbul’daki merkezine gitmesinde o masaya gelen bilgiler de etkili oldu” diyen Öztürk, şöyle devam etti:

“Toplumda konuşulan, ancak halkı sandıktan uzaklaştıracağı, seçimden soğutacağı için siyasilerin mümkün olduğunca seslendirmediği bir konu, artık Türkiye gündemine sokuldu. Kılıçdaroğlu, önemli iddialarda bulundu ve tehlikeye dikkat çekti. Bu konuda CHP Genel Başkanı’nın ilgili birimler tarafından bilgilendirilmesi, kaygılarını gidermesi gerekiyor. ‘Açık kapı’ politikası nedeniyle Afganistanlı gençler sınırımıza koşarak girdiler. Köylerden koşarak geçtiler. Sonra bunların kayıtlarının yeterli bir biçimde tutulmadığı gündeme geldi. Dahası, nerelerde olduğu konusunda da sağlıklı bilgiler bulunmadığı konuşuluyor.

İşte, ülkemize gelen Afganistanlı gençlerin SADAT’la bağlantılı olduğu söylentileri yaygın. Nitekim, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘Afganistan’dan gelen gençler nerede?’ diye sorması da bu kaygının bir parçasıdır.”

Paylaşın

Olağanüstü Toplantının Perde Arkası: Kılıçdaroğlu Ne Dedi?

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na “kamu görevlisine hakaret”, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla verilen 4 yıl 11 ay 20 gün hapis cezasını onadı.

Hapis cezasının yanı sıra Kaftancıoğlu’na siyasi yasak kararı uygulanmasına karar verildiği bildirildi. Yargıtay’ın kararının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yargıtay’ın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’yla ilgili hapis cezasını onama kararından sonra partisinin MYK’sini olağanüstü topladı.

Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’ın haberine göre, Kılıçdaroğlu, siyasi yasaklı hale gelen Kaftancıoğlu için, “İl başkanımız görevine devam ediyor. Cezaevine konulsa da görevinden Yargıtay kararıyla alsalar da il başkanımız olacak” değerlendirmesini yaptı. CHP kurmaylarının, karara ilişkin “provokasyon” yorumunu yaptığı toplantıda Kılıçdaroğlu, “Hukuk tanımıyorlar ve hukuku yönlendiriyorlar. Alınan kararların hepsinde Recep Tayyip Erdoğan’ın baskısı var” dedi.

”Soğukkanlı duracağız”

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun baskılara karşı partililerinden sakin kalmalarını istediği, “Biz soğukkanlı duracağız. Mücadeleyi yükselteceğiz ama provokasyona gelmeyeceğiz. Onlar kendi mevkilerini korumak için her türlü kötülüğe başvurabilir. Biz asla kötülükle karşılık vermeyeceğiz. Ama en az onlar kadar güçlü bir şekilde direnç göstereceğiz. Bu işi sandıkta bitireceğiz” yorumunu yaptığı öğrenildi.

Paylaşın

‘Canan Kaftancıoğlu Kararı’ AK Parti Dahil Herkesi Vurur

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanarak 6 Eylül 2019’da mahkumiyetine karar verilen davanın temyiz incelemesini tamamladı.

‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret’ suçundan verilen 1 yıl 6 ay 20 gün, ‘Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak’ suçundan verilen 1 yıl 8 ay hapis cezaları onandı. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ cezası ise 2 yıl 4 aydan 1 yıl 9 aya düşürülerek onandı.

Onanan toplam ceza 4 yıl 11 ay hapis ve cezası bitene kadar siyasi yasak oldu.

Halk TV’de katıldığı programda verilen cezanın hukuksuzluğundan ve adaletsizliğinden bahseden gazeteci İsmail Saymaz, “İnsanlık tarihinin en büyük maden facialarından biri olan Soma’da 301 madenci hayatını kaybetti. Soma maden faciasının bir numaralı sanığına 301 insanın ölümünden ötürü kaç yıl ceza verildi? 20 yıl. 9 twite verilen ceza 5 yıl. Twit ne can yanmış ne bir şey” dedi.

“Bu tamamen siyasi karar”

Saymaz, Kaftancıoğlu kararı ile ilgili üst düzey bir AKP’li yönetici ile yaptığı görüşmeyi şöyle aktardı:

“Yargıtay öyle ayarlamış ki terör suçlarından kurtarıyor ancak cumhurbaşkanıyla ilgili geri adım atamıyor. Ama orada da yedi ay düşürüyor. Ortaya karışık bir denge yapmış. Hukuk böyle olmaz. Eğer suçluysa suçlu, değilse değildir. İçeride yatırmayacak ama bak mahkum ettim diyecekler. Adamlar siyaset yapmış. Bu tamamen siyasi karar. Doğru değil.

Bu davaların siyasi yönü var. Siyaseten arkeolojik kazı yapacak olursak bunun nerede duracağı, nasıl olacağı belli olmaz. Bu hoş bir şey değil. Siyaseten intikam duygusunu ve kutuplaşmayı daha da derinleştirir.

Dün Hilal Kaplan’ı millet yazmış, orada açık açık söylüyor, “Devlet seri katildir” diyor. O zaman adam, “10 sene önce bakın bunlar vardı” diyor haklı olarak. O da hoş değil.

“Haklılığınızı, meşruiyet zemininizi kaybedersiniz”

İleride devran dönerse adam kalkar tersinden aynı hesabı senin üzerinden görür. Birisi böyle yaptığında senin hukuken savunacağın bir şey olmaz. “Zamanında siz de yaptınız ve savundunuz” derler. Haklılığınızı, meşruiyet zemininizi kaybedersiniz.

10-15 sene önceki paylaşıma bakılacak olursa sadece Kaftancıoğlu değil, çok sayıda kişinin paylaşımlarının dava konusu olması gerekir. AK Parti dahil herkesi vurur. İçinden çıkılmaz. Tuhaf bir hal alır. Kararın açıklandığı tarih de enteresan. İmamoğlu ile ilgili mevzuların pik yaptığı bir dönemde bu olunca CHP kendi içinde toparlandı, kenetlendi.”

Paylaşın

Yargıtay Canan Kaftancıoğlu’nun Cezasını Onadı, Siyasi Yasak Koydu

Yargıtay, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinin çarptırdığı 9 yıl 8 ay 20 günlük hapis cezasıyla ilgili kararını açıkladı.

Yargıtay, sosyal medya paylaşımları nedeniyle hapis cezası alan Kaftancıoğlu üzerindeki beş suçlamadan üçünün cezasını onadı. Onanan suçlamaların toplam cezası 4 yıl 11 ay.

Kaftancıoğlu ‘terör örgütü propagandası yapmak’, ‘kamu görevlisine hakaret’, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’, ‘Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılama’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme’ suçlarından hapis cezasına çarptırılmıştı.

Yargıtay bunlardan “kamu görevlisine hakaret”, “Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılamaktan” verilen 1 yıl 6 ay 20’şer günlük cezaları olduğu gibi, “Cumhurbaşkanına hakaretten” verilen 2 yıl 4 ay hapis cezasını ise 1 yıl 9 ay olarak düzeltilerek onandı.

Yargıtay, “örgüt propagandasından” çarptırıldığı 1 yıl 6 aylık hapis cezası ile “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmekten” verilen 2 yıl 8 aylık hapis cezasını suçun unsurlarını oluşturmadığını söyleyerek bozdu.

Yargıtay propaganda cezasının bozma kararında “Terör örgütü propagandası yapma suçunun oluşması için terör örgütü ile ilgili bir öğretinin, düşüncenin veya inancın başkalarına tanıtılması, benimsetilmesi ya da yayılması amacıyla yapılmasının yanında terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, bu yöntemleri övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde yapılması gerekmektedir.” dedi.

“Hukuksuzluğun hepimize yaşattığı mağduriyet”

Karar sonrası Twitter’dan bir video yayınlayan Kaftancıoğlu, paylaşımında “Nerede olursak olalım çalışacak, çalışacak umudu örgütleyerek iktidardaki kötülüğü hep birlikte gönderecek, hukukun üstünlüğünü tesis ettiğimizde hep birlikte nefes alacağız…” dedi.

Videoda şöyle konuştu:

“Değerli dostlar, kıymetli yol arkadaşlarım merhaba. Size Ankara- İstanbul yol arasından sesleniyorum. Bugün defnettiğimiz çok kıymetli aydınımız müzikolog ve yazar Ahmet Say’ın cenaze töreninden dönerken Yargıtay’dan kararın çıktığı bilgisi sizler gibi bana da ulaştı.

Burada mesele Canan Kaftancıoğlu’na ne ceza verildi, nasıl verildi meselesinin ötesinde bu ülkede hukukun geldiği nokta ve hukuksuzluğun hepimize yaşattığı mağduriyet. Bundan dolayı, merak eden, arayan, soran dostlarıma şunu söylemek isterim ki; biz, iktidardaki kötülüğü gönderinceye kadar bu ülkede sadece Canan Kaftancıoğlu için değil, 84 milyon için hukuku ve hukukun üstünlüğünü yeniden sağlayıncaya kadar her şekilde çalışmaya, çalışmaya ve çalışmaya devam edeceğiz.

Şimdi İstanbul’a giderek yine çalışmaya devam edeceğim. Asla ve asla umudunuz kaybetmeyin. İktidardaki kötülüğü bizler umudu örgütleyerek göndereceğiz. İşte o zaman bu ülkede gerçek adalet ve gerçek hukuk tesis edilmiş olacak. Hepinizi kocaman kucaklıyorum”

Kılıçdaroğlu, milletvekillerini çağırdı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kararın açıklanmasından sonra partisinin tüm milletvekillerini İstanbul İl Başkanlığına çağırdı.

Ne olmuştu?

Canan Kaftancıoğlu’na 10 yıl önce sosyal medyadan yaptığı paylaşımlar nedeniyle dava açıldı. Kaftancıoğlu ayrıca, sosyal medyadan da hedef gösterildi.

“Cumhurbaşkanına hakaret”, “Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret”, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılama”, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek”, “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 17 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandı.

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 6 Eylül 2019’da karar açıklandı. Kaftancıoğlu “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 6 ay, “kamu görevlisine alenen hakaret etme” suçundan 1 yıl 6 ay 20 gün, “Cumhurbaşkanına alenen hakaret etme” suçundan 2 yıl 4 ay, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak” suçundan 1 yıl 8 ay, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçundan 2 yıl 8 ay olmak üzere toplam 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezasına mahkum edildi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın