Edirne: Eski Camii (Ulu Camii)

Eski (Ulu) Camii; Edirne’nin Merkez İlçesi, Sabuni Mahallesi, Talat Paşa Bulvarı üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Edirne’de Osmanlılar’dan günümüze ulaşmış en eski anıtsal yapıdır. 15. yüzyılda yapılmış cüsseli camilerin en önemlisidir. Edirne’de zamanımıza ulaşmış ilk orjinal abidevi yapı olarak da bilinir. Bu aynı zamanda Devletin büyümesinin de simgesidir. 1403’te Sultan I. Süleyman tarafından yapımına başlanmış, Çelebi Sultan Mehmet zamanında 1414’te bitirilmiştir. Mimarı Konyalı Hacı Alaaddin, kalfası Ömer İbn İbrahim’dir.

Erken Dönem Camileri başlığı altında çok birimli veya çok kubbeli Camiler grubuna girer.Merkezi kubbeyi taşıyan dört Paye ile dört duvar üzerine dokuz Kubbelidir. Bir yanının dış ölçüsü 13 m. olan kare planlıdır. 13 m. çapında ve tümüyle yarım kubbe Biçiminde olan kubbeler, yan neflerle Pandantiflere, ortada çeşitli geçiş öğelerine oturur. Orta kubbenin Trompları mukarnas dolgusudur. Taç Kapı, son cemaat yeri girişi ve minber Ak mermerdendir. Kuzey ve batı Yüzleri daha süslüdür. Son cemaat yeri girişindeki kemer çevresinde bulunan rozetler ve sipiralli Süsleme, onarımda yapılmıştır.

İç mekanda yalnızca dört paye oluşu yapıya ferah bir görünüm verir. Bu özelliğiyle Osmanlı mimarisinde Mekanın birleştirilmesi yönünden yeni bir aşamayı oluşturur. Paye ve duvarlarda yer alan iri ak yazılar ve Barok Süsleme, mekan etkisini zayıflatır. Camide süsleme yönünden en önemli bölüm minberdir.

Kapı üzerindeki yazıtta Çelebi Sultan Mehmet’in adı vardır. Doğu ve batı yüzeylerindeki geçme yıldızlar ve Rumiler ilginçtir. 5 kemerli son cemaat yeri ve biri tek öbürü iki şerefeli, iki minaresi vardır. Cami, 1748’de yangından, 1752’de depremden zarar görmüştür. 1754’te Sultan I.Mahmut Döneminde, 1924 ve 1934’te onarılmıştır.

II. Murat döneminde Edirne’ye gelen ve Camiye girerek vaaz verdiği Söylenen Hacı Bayram Veli’nin anısına duyulan saygı nedeniyle vaaz Kürsüsü imamlarca kullanılmaz. Ayrıca Kabe’den getirildiği rivayet edilen ve mihrabın sağında bulunan Kabe Taşı, özel bir ziyaret noktasıdır. Bu taşın önünde iki rekat namaz kılanların duaları kabul edilir şeklinde bir inanç yaygındır. Eski Cami Edirne’de duaların kabul edildiği dört yerden biri olarak bilinir. Osmanlı Padişahlarından II. Ahmet ve II. Mustafa’ya bu camide “Kılıç Kuşanma” törenleri yapılmıştır.

Paylaşın

Diyarbakır: Silvan, Ulu Camii

Ulu Camii; Diyarbakır’ın Silvan İlçesi, Kale Mahallesi, Karabehlül Bey Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yapı Artuklu döneminden kalan bezemesi ve mimarisiyle bir abide olan nadide eserlerden biridir. Caminin yapım tarihiyle ilgili bilgiyi kubbe kasnağında yer alan Artuklulardan Timurtaş’ın oğlu Necmeddin Alpi’nin kitabesinden öğrenmekteyiz.

Yapı 1227 yılında Eyyubiler döneminde onarılmış ve camiye bazı eklemeler yapılmıştır. Halk arasında camiye ‘Acem yapısıdır’ diyenler de vardır. Bunun nereden kaynaklandığı tespit edilememiştir. Dikdörtgen plan şemasında inşa edilen yapının üzerini basık, piramit bir külah örtülüdür.

Paylaşın

Diyarbakır: Ulu Camii

Ulu Camii; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Cami Kebir Mahallesi, Pirinçler Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. MS 639 yılında Müslümanlar tarafından Diyarbakır feth edilmiş ve kentin en büyük kilisesi olan Mar Toma Kilisesi’nin camiye çevrilmiştir. Anadolu’nun en eski camilerindendir.

Müslümanlar tarafından 5. Harem-i Şerif (Mukaddes Mabed) olarak bilinir. 1091 yılında esaslı bir onarım geçirmiştir. Plan itibariyle Şam Emeviye Cami’nin Anadolu’ya yansıması olarak yorumlanır. Camiye Diyarbakır’da hüküm sürmüş bütün devletler büyük önem vermiş ve onarmışlardır.

Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah, İnal ve Nisanoğulları, Anadolu Selçuklu Hükümdarı Gıyaseddin Keyhüsrev, Artuklular, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan ve Osmanlı Padişahlarından bir çoğuna ait kitabe ve fermanlar Camiinin muhtelif yerlerinde görülmektedir.

Paylaşın

Çanakkale: Ezine, Ulu Camii

Ulu Camii; Çanakkale’nin Ezine İlçesi, Cabiakebir Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Ulu Camii, Osmanlı camilerinin ilk büyük örneklerinden olması yönünden önemlidir. Orhan Gazi döneminde Abdurrahman Bey tarafından yaptırılmıştır.

Cami., moloz taştan alçak ve kalın duvarlı bir yapıdır. Pencere kenarları üç dizi tuğla ve bir dizi taştan yapılmıştır. Tavanı dört granit sütun taşımaktadır. Minare kıble duvarının içindedir.

Son cemaat yeri mermer sütunludur. 2. Sultan Mahmut döneminde yenilenen tavan ampir üslûptadır. Güzel sıtalaktiklerle süslü mihrap, ilk yapıdan kalmadır.bu caminin kitabesi günümüze gelememiştir.

Çarşı Camii, bu cami hakkında kesin bir bilgi olmamasına rağmen Ulu Camii inşa ettiren Abdurrahman Bey tarafından yaptırıldığı söylenmektedir

Paylaşın

Bursa: Ulu Camii

Ulu Camii; Bursa’nın Osmangazi İlçesi, Atatürk Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Ulu Cami, Orhan Gazi Parkı’nın bulunduğu geniş bir alana, Yıldırım Bayezid zamanında, 1396-1400 yılları arasında yapılmıştır. Osmanlı camileri arasında çok kubbeli anıtsal yapıların ilkidir. Ulu Cami’nin on iki büyük dört köşeli paye üzerine oturan 20 kubbesi bulunmaktadır.

Yıldırım Bayezid’in 1396 Niğbolu zaferinden sonra Ulu Cami inşaatına başlanmıştır. Caminin inşaatı bittikten sonra ilk namazı  aralarında Yıldırım Bayezid, Molla Fenari, Emir Sultan’ın  da olduğu cemaate Somuncu Baba kıldırmıştır. Ulu Cami’nin ilk imamı, Mevlid’in yazarı Süleyman Çelebidir.

Caminin içinde kubbenin altında yer alan şadırvanın on altı köşeli havuzu ve üç çanaklı fıskiyesi vardır. Mimber kapısı üzerindeki kitabe, caminin bitiş tarihini 802 (1399-1400) yılları olarak göstermektedir. İki minaresi olan caminin batıdaki minaresi Yıldırım Beyazid zamanında, doğudaki minaresi ise Çelebi Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır.

Timur istilasında tahrip edilen cami, bu yıllarda tamir edilmiş, en büyük onarımı ise 1855 depreminden sonra yapılmıştır. Yapılış tarzı açısından Osmanlı mimarisinde özgün bir yapı olan Ulu Camii, 55 x 69 metre ölçülerinde, dikdörtgen planlı bir yapıdır.

Toplam iç alanı 3.165 metrekaredir. Türkiye’deki Ulu Camilerin en büyüğüdür. On iki ayak üzerine yirmi kubbe ile üzeri örtülmüş olan caminin ortasındaki kubbenin üstü açıktır. Son yıllarda bu açıklık camla kaplanmıştır. Duvarları tümüyle düzgün kesme taş ile örülmüştür.

İmam odası bitişiği doğu kapısı tarafında yüksekçe bir yere asılan siyah örtü, Kâbe kapısının örtüsüdür. Mısır Seferi’nden sonra halife olan Yavuz Sultan Selim, Kabe’nin örtüsünü İstanbul’dan gönderilen yeni örtü ile değiştirmiştir.

Yavuz, eski örtüyü ise Bursa’ya getirtip Ulu Cami’ye hediye etmiş ve kendi elleri ile taşıyıp asmıştır. Saf altın iplik ile üzerine ayetler işlenmiş olan örtü, yüzyıllar boyu kararmadan kalmıştır, ancak caminin rutubet alması üzerine işlemeleri dökülmüş olduğundan günümüzde ayetler ancak parlak ışık altında görülebilmektedir.

14. yüzyıl izlerini taşıyan sekiz sıraya düzenlenmiş istalaktitleri, dış yan köşelerde kum saati biçimli sütunceleri ile zengin görünümlü olan mihrap 1751 yılında tamamlanmıştır. Mihrabın sol tarafında mihrabı yapan Mehmet ustanın adı yazılıdır.

Ceviz ağacından yapılmış ve siyah renge boyanmış olan minber, eşine az rastlanır bir sanat eseridir. Kapısı üzerinde bulunan 0.40 x 1 metre boyutlarındaki kitabede, Yıldırım Bayezid’in emri ile 1400 yılında tamamlandığı belirtilmektedir. Minber, Manisa da Saruhanlı İshak Bey’in 1379 tarihli Ulu Camii minberini yapan Antepli Hacı Mehmet b. Abdülaziz el Dukki’nin eseridir.

Bu bilgiyi veren yazı, minberin sağ korkuluğunda dikey olarak yazılmıştır. Kündekari sanatının etkileri görülen eser, tutkal ve çivi kullanılmadan geometrik şekilde oyularak birbirine geçme tekniği ile meydana getirilmiştir. Doğu yüzünde bazı çıkıntıları vardır ve bunların güneş sistemi ile gezegenler olduğu söylenir. Üzerindeki işlemeler ile minber, Osmanlı mimari üslubuna geçişin önemli eserleri arasındadır.

Zarif sekiz sütun üzerine oturan yüksek ve sade müezzin mahfili 1549 yılında yaptırılmıştır. Mahfilin karşısındaki ayağa yerleştirilmiş yuvarlak tek parça mermerden oyulmuş taş kürsü, 1815 yılında yaptırılmıştır. Caminin doğu, batı ve kuzey yönünde olmak üzere üç kapısı vardır.

Bu kapılardan kuzey ve batı yöndekiler yeni olup, doğudaki kapı kanatları camiyle aynı dönemde yapılmıştır. Ahşap kanatları ceviz ağacındandır. Bazı yerleri bozulmuş olmasına rağmen, günümüze kadar sağlam olarak gelebilmiştir.

Oyma ve geçmeli geometrik motiflerle süslü kanatlar, caminin minberine uygun olarak 16. yüzyılın karakteristik özelliğini taşımaktadır. Kuzey yönündeki avluya açılan taç kapısının görümünü, eserin heybetini bir kat daha artırmaktadır. Kavsarası on bir sıra düzenlenmiş istalaktitlerden oluşmakta, parlak nişinin etrafını geniş ve sade bir silme dolanmaktadır.

Caminin pencereleri biçim ve ölçü bakımından her cephede farklı olup, söveleri düz mermerlidir. Pencere alınlıklarında “nefeslik” denilen küçük açıklıkları bulunmaktadır. Güney duvarındaki bir alt sıra pencereler, sonradan kapatılmıştır. Üst sıra pencereler, alt sıra pencerelerle aynı eksen üzerinde değildir. Duvar kalınlıkları birbirinden farklıdır. Doğu 2.80 metre, batı 3.10 metre, kuzey 2.40 metre ve güney duvarı ise 2.20 metre kalınlığındadır.

Ulu Cami’nin iç duvarlarını süsleyen levhaların çoğunun altında, hattatının imzası bulunmaktadır. Büyük çoğunluğunun eksikleri Hattat Şefik Bey tarafından düzeltilmiş veya yeniden yazılmıştır. Cami içinde 13 ayrı yazı karakteri ile 41 ayrı hattat tarafından, duvara yazılmış 87 levha halinde 192 adet yazı mevcuttur. Ayrıca çok değerli saatler, şamdanlar ve Kur’an-ı Kerim’ler bulunmaktadır.

Cami avlusunda üç şadırvan bulunmaktadır. Cami içerisindeki şadırvanın, Osmanlı Devleti’nin ilk yıllarında Türklerin suya olan ilgilerinden kaynaklanarak tasarlandığı tahmin edilmektedir. On altı köşeli havuz, üç çanaklı fıskiyeden sekiz kol halinde dökülen sularla dolarak musluklara dağıtılmaktadır. Mihrap ekseni ile her üç kapının ekseni şadırvanın merkezinde birleşmektedir.

 

Paylaşın

Burdur: Ulu Camii

Ulu Camii; Burdur’un Merkez İlçesi, Pazar Mahaallesi, Atabey Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hamitoğlu Dündar Bey tarafından 1300’de yaptırmıştır. Çelik Mehmet Paşa 1749’da onarım yaptırmıştır. Depremden sonra 1919’da ahşap karkas olarak yapılmıştır. İçten yarım kubbelidir. Kuzey kapısı yönündeki ikinci cemaat yerini 3 kubbe örtmektedir. Cami kesme blok taşlardan yapılmıştır.

Ahşap tavanlı ve kiremit çatılıdır. Beden duvarlarında iki sıra halinde sivri kemerli pencereler yer almaktadır. Selçuklu ve Beylikler dönemi Ulu Camileri’nde görülen mimari karakteristiğe uygun olarak camiinin kuzeyi, doğu ve batısında üç girişi vardır. Caminin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde bulunan iki minaresi kare kaideli silindire yakın çok gen gövdelidir.

Paylaşın

Bitlis: Ulu Camii

Ulu Camii; Bitlis’in Merkez İlçesi, Zeydan Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Bitlis kalesinin doğusunda yer alan camii 1150 yılında Ebu’l Muzaffer Muhammed tarafından yaptırılmıştır. Ulu caminin dış cephesinde dikkat çeken bir süslemesi bulunmamaktadır. Yapının dikkat çeken süsleme öğelerinden birisi minare üzerinden toplanmıştır.

Yapı çeşitli onarımlar geçirmiş olup en esaslı ilk onarımını 1651 yılında yaşamıştır. 1916 Rus işgalinde zarar gören eser, 1960’da yıldırım düşmesiyle minaresi petek kısmına kadar yıkılmıştır. Yapının son onarımı yakın bir tarihte gerçekleştirilmiş olup yapılan arkeolojik kazı çalışmalarıyla avlusu ortaya çıkarılmış ve avlu bölümü eklenmiştir.

Ulu Camii bölgede yoğun olarak kullanılan kesme taş malzemeden inşa edilmiştir. Doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen bir plan şemasına sahip olup mihrap önü kubbeli ve mihraba paralel 3 sahınlı bir plan özelliği göstermektedir. Mihrap önü dışında diğer bölümle beşik tonoz ile kapatılmıştır. Üst örtüyü taşıyan kemeler ise haç kesitli ayaklar üzerine oturmaktadır. Yapı üst bölümde kırma bir çatı ile kapatılmıştır.

 

 

Paylaşın

Bitlis: Adilcevaz, Ulu Camii

Ulu Camii; Bitlis’in Adilcevaz İlçesi, Kaleboynu Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Van Gölünün kıyısındaki yamaçta, eski kale harabeleri içindedir. 14.-15. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen camii, geçtiğimiz yıllar yapılan kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkmıştır.

Van gölüne uzanan meyilli bir arazinin yamacında kaba yonu taşı ve kesme taş kullanılarak inşa edilen cami, doğu-batı doğrultusunda uzanan kütlesel bir yapıya sahiptir. Bitlis ve çevresindeki yapıların hemen hemen hepsinin inşasında muntazam yontulmuş blok taş ve kireç harç kullanılmıştır.

Taşlar sıkı ve muntazam bir şekilde birleştirilmiş, harç ince çizgiler halinde kalmıştır. Eski Camide de aynı yapı tekniği karşımıza çıkmaktadır. Van Gölü çevresinin coğrafi yapısı ve taş ocaklarının bolluğu yöre mimarisini şekillendirmiş ve standart diyebileceğimiz bir inşaat tarzını ortaya çıkartmıştır. Kireçtaşının yanı sıra yörede Ahlat taşı olarak bilinen andezit ve andezitik tüf kullanılmıştır.

Camii, doğu- batı doğrultusunda enine dikdörtgen planlı olup, beş adet tonozlu bölüm üzerinde yükselmektedir. Camii genel olarak incelenirse, yapının gerek beden duvarlarında, gerekse iç mekânında yer alan kemer, tonoz gibi yapı öğelerinde iki tip yapı malzemesi kullanıldığı tespit edilmiştir. Orijinal yapım sürecinde genel olarak gri renkli olan taşlar kaba yonu taş olarak kullanılmış olmasına rağmen, onarımlar sırasında ise pembe, kahverengi, gri renklerde kesme taşların kullanımı tercih edilmiştir.

Paylaşın

Malatya: Arapgir, Ulu Camii

Ulu Camii; Malatya’nın Arapgir İlçesi, Osman Paşa Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Camiye şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.

Plan açısından değişik bir görünümü olan bu yapı yöre halkı tarafından Ulu Camii olarak tanımlanıyorsa da aslında cami olmayıp ve bağlantılı bulunduğu Hanikâh ile yapılmış bir dergâh (okul) külliyesidir. Yapı 216 m2 alan üzerindedir. Camiye kuzey duvarında yer alan çok süslü bir portaldan girilir.

Portal kuzey duvarının tam ortasında olmayıp doğuya kaymış durumdadır. Tamamı taş kabartma olan portalde geometrik şekillerle bitkisel motifler zengin bir tarzda işlenmiştir. Dışarı taşkın olan portalin sivri kemeri köşe sütunçeleri üzerine oturur. Sütun başlığı vazo şeklinde olup üzeri damarlı palmet ve kıvrık dal motifleri ile tezyin edilmiştir.

Ayrıca bu kemeri üç sıra bordür çevreler. Bordürlerde dıştan birinci üzerinde damarlı rumi, palmet lotus ve kıvrık dallar ile tezyin edilmiştir. Portalin her iki yanında karşılıklı olarak birer niş vardır. Bu nişleri sivri kemerler tamamlar. Dış yüzü düzgün yontulmuş kesme taş olan yapının duvar iç dolguları moloz taştandır. Yapının doğu duvarı üzerinde iki penceresi vardır.

Pencere söveleri üzerinde her biri ayrı tezyinata sahip kabaralar görülmektedir. Camiye batıdan bakılınca yalnızca toprak üstünde kalmış arka arkaya iki kubbe görülür. Çıkış kapısı ekseni üzerinde arka arkaya iki kubbeli bölüm ve tam karşıda ise mihrap yer alır. Bu kubbeli mekânlar ağır paye ve kamerlerle taşınan ve her birinin üzeri ayrı yönde beşik tonoz ile örtülü olan yan mekânlardan ayrılır.

Kubbeye geçiş pandantifler ile sağlanmıştır. Portalin tam karşısına düşen duvarda taş kabartmalı mihrap bulunur. Mihrap aşırı büyüklükte yapılmış olup mihrap nişi beş sıra bordür ile çevrilmiştir. İçte kalan üç sıra bordür boş bırakılmış, dışta yer alan birinci bordürde üst üste sıralanmış 8 köşeli yıldız geçmeler ve içteki yıldızların köşelerinde palmetler görülür.

Bu yıldız sıralarını tam ortada düğüm şeklinde olan kabaralar birleştirir. Kabaralar geometrik geçme tezyinatlıdır. Mihrabın iç kısmı palmet, rumi, lotus ve kıvrık dal tezyinatı ile dekore edilmiştir. Mihrap hücresi mukarnas dolgudur.

Paylaşın

Kütahya: Ulu Camii

Ulu Cami; Kütahya’nın Merkez İlçesi, Börekçiler Mahallesi, Sultan Bağı Caddesi üzerinde yer almaktadır.Kütahya’da bulunan tek padişah camiidir.

Vakfa Sultan Bayezid Yıldırım Han Cami’i şerifi olarak kayıtlıdır. 48×26 m. ebadında Kütahya’nın en büyük cami’isidir. Şehzade Yıldırm Bayezid Germiyan beyi Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun ile evlendiğinde Kütahya Valisi iken (1381–1389) bu cami’yi yaptırmaya başlamıştır. Ancak seferden sefere koşması ve Ankara Savaşı sonunda Timurleng’e esir düşmesi ve daha sonrada vefat etmesi sebebiyle cami’yi bitirmek (813 H. 1410 M.) oğlu Musa Çelebi’ye nasip olmuştur. Cami’nin vakfiyesi Fatih Sultan Mehmed Han zamanında tertip olunmuştur.

Kanuni Sultan Süleyman Han 1 Temmuz 1522’de Rodos Seferi’ne giderken Kütahya’da ordusu ile birlikte üç gün kalmış ve Mimar Sinan’a bu güzel cami’yi tamir etmesini emretmiştir. 1 Temmuz 1534’de de yine Kanuni Irak seferine çıktığında dört gün burada kalmış ve namazlarını bu cami’de kılmıştır. II. Selim şehzadeliğinde Kütahya Valisi iken (1558 – 1566) babasının vefatını öğrendiğinde 27 Eylül 1566’da Cuma Hutbesi’ni kendi adına okumasını hatibe emretmiş ve böylece padişahlığını bu cami’de ilan etmiş ve cuma namazından sonra İstanbul’a hareket ederek tahta oturmuştur.

Evliya Çelebi 1672’de cami’nin 180×90 Ayak olduğunu iki yan ve bir kıble kapısının bulunduğunu 57 çam direkli ahşap çatılı iki tarafında mihraba kadar fevkani sofa bulunduğunu ve 64 demir parmaklıklı penceresi ve tek kubbesi olduğunu yazar ve fevkani kısmıyla beraber iki bin cemaat aldığını üzerinin kurşun örtülü serapa kargir olduğunu da söyler (1611). 1805 senesinde Kütahya naibi Şehzade Mustafa Efendi’ye verilen dilekçe ile namaz kılınamayacak derecede harap olan cami mütevelli ve halkın gayretiyle tamir edilmiştir. Bu tamirde cami’nin tavanı beşik örtüsü denen tarzda yapılmıştır.

1889 senesinde Kütahya Mutasarrıfı Veysel Paşa zamanında eski yapı temellere kadar yıktırılmış ve cami’in bugünkü kubbeli ve mermer direkli olan yapımı başlatılmıştır. Cami’deki mermer sütun ve plakalar Çavdarhisar (Aizanoi) harabelerinden getirilmiş ustaları da yerli Rumlar dan “İlya ve Yorgi” dir. Cami duvarlarındaki yazılar Hattat Tekirdağlı zade Halil Kütahyavi’nindir. Cami tamamlandığında Mutasarrıf Ahmed Fuad Paşa iç tezyinat ve tefrişi ile aydınlatma araçlarını temin etmiştir.

Ahşap mimberi hiç çivi kullanılmadan yapılmış çok güzel bir eserdir. Cami’de eskiden bulunan iki adet saat Kütahya’lı meşhur neyzen Saatçi Mustafa Efendi tarafından yapılmıştır. Revağın sağ bölmesinde yerden birkaç basamakla çıkılan ve sonradan bölünen Vahid Paşa Kütüphanesi vardır.

Paylaşın