Merkez Bankası’ndan Enflasyon Açıklaması: Gıda Ve Hizmet Vurgusu

Merkez Bankası (TCMB) Şubat ayı enflasyon rakamlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, gıda grubunun aylık fiyat artışının genele yayılarak güçlendiğini, doğrudan etkilerinin yanı sıra yemek hizmetleri kanalıyla dolaylı olarak da manşet enflasyonu olumsuz etkilemeye devam ettiğini belirtti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), enerji grubu aylık fiyat artışının ana belirleyicisinin ise Kızıldeniz’deki jeopolitik gelişmelerle yükselen petrol fiyatları ile Türk lirasının seyrini takiben akaryakıt kalemi olduğunu vurguladı.

Ücret ayarlamalarının ve geriye doğru endeksleme eğiliminin devam eden yansımalarıyla hizmet grubunda genele yayılan fiyat artışlarının da sürdüğünü ifade eden TCMB aylık hizmet enflasyonunun bir önceki aya kıyasla önemli ölçüde zayıflamakla birlikte yüksek seyrettiğini belirtti.

TCMB’nin değerlendirmesine göre hizmet grubunda, kira ve lokanta-otel fiyatlarında güçlü aylık artış eğilimi devam ederken, bu dönemde eğitim ve haberleşme hizmetleri de fiyat artışları ile dikkat çekti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), “Şubat Ayı Fiyat Gelişmeleri” raporunu yayınladı. Raporda şu ifadeler yer aldı:

“Şubat ayında tüketici fiyatları yüzde 4,53 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon 2,21 puan artarak yüzde 67,07 olmuştur. B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla 2,63 ve 2,41 puan artarak yüzde 70,31 ve yüzde 72,89 olarak gerçekleşmiştir. Bu ayda doğal gazın aylık tüketici enflasyonuna mekanik etkisi (0,01 puan) oldukça sınırlı kalmıştır.

Yıllık tüketici enflasyonuna katkılar incelendiğinde, bir önceki aya göre hizmet, gıda ve enerji gruplarının katkıları sırasıyla 1,05, 0,90 ve 0,30 puan artarken, alkol-tütün-altın ve temel mallar gruplarının katkıları 0,02’şer puan düşmüştür.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle incelendiğinde, B ve C endekslerinin aylık artışları bir önceki aya kıyasla zayıflamakla birlikte yüksek seyretmiştir. Fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada ocak ayına kıyasla güçlenirken, temel mal ve hizmet gruplarında yavaşlama kaydetmiştir.

Hizmet fiyatları artışı şubat ayında yüzde 5,66 ile önceki aya kıyasla yavaşlamasına rağmen kuvvetli seyretmiş, grup yıllık enflasyonu 4,64 puan artışla yüzde 94,36 olmuştur. Aylık fiyat artışları grup geneline yayılmış, yıllık enflasyon tüm alt gruplarda yükselmiştir. Ocak ayında önemli ölçüde yükselen kira alt grubunda aylık artış yüzde 7,06 ile güçlü seyretmiş, bu alt grupta yıllık enflasyon 9,09 puan artışla yüzde 120,93 seviyesine ulaşmıştır.

Haberleşme alt grubunda aylık fiyat artışı yüzde 6,27 ile yüksek bir oranda gerçekleşmiş ve bu gelişmede cep telefonuyla yapılan görüşme ile internet ücretlerindeki artışlar belirleyici olmuştur. Diğer hizmetler alt grubunda, eğitim, paket tur, bakım-onarım, sigorta ve sağlık hizmetleri fiyatları öne çıkmış, özellikle eğitim hizmetlerinde aylık fiyat artışının özel okul ücretlerine istinaden yüzde 12,76 ile bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüksek bir artış göstermesi dikkat çekmiştir.

Lokanta-otel grubunda başta kırmızı et olmak üzere gıda fiyatlarındaki artışların etkileri belirleyici olmuştur. Yüzde 2,25 oranı ile diğer alt kalemlere kıyasla daha ılımlı bir artış kaydeden ulaştırma hizmetlerinde ise akaryakıt fiyat gelişmelerinin yansıması hissedilmiştir.

Temel mal grubu yıllık enflasyonu 0,65 puanlık bir artışla yüzde 54,00 olarak gerçekleşmiştir. Şubat ayında yıllık enflasyon dayanıklı mallarda gerilerken, diğer alt gruplarda yükselmiştir. Dayanıklı mal (altın hariç) fiyatlarındaki aylık artış önemli ölçüde yavaşlayarak yüzde 1,50 olmuş, alt grup yıllık enflasyonu 1,55 puanlık düşüşle yüzde 58,98 seviyesine gerilemiştir. Şubat ayında mobilya fiyatları yüzde 3,91 oranındaki artışla alt grup içinde öne çıkarken, beyaz eşya fiyatları yüzde 1,82, otomobil fiyatları ise yüzde 0,71 ile sınırlı artışlar sergilemiştir.

Diğer temel mallar alt grubunda fiyatlar yüzde 2,74 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 2,41 puan artarak yüzde 54,95 seviyesine ulaşmıştır. Alt grup aylık enflasyonunda konutun bakım ve onarımı, kişisel bakım ürünleri ve kitap fiyatları etkili olmuştur. Şubat ayında giyim ve ayakkabı fiyatları görece yatay seyrederken, alt grup yıllık enflasyonu 2,80 puanlık artışla yüzde 42,39’a yükselmiştir.

Enerji fiyatları şubat ayında yüzde 2,96 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 3,06 puan artarak yüzde 35,95 seviyesinde gerçekleşmiştir. Türk lirası cinsi enerji fiyatlarındaki gelişmelerle akaryakıt ve tüp gaz fiyatları sırasıyla yüzde 7,26 ve 3,76 oranlarında artmıştır. Diğer kalemlerde ise fiyatlar ılımlı bir seyir izlemiştir.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda aylık fiyat artışı yüzde 8,25 ile bir önceki aya kıyasla güçlenmiş, yıllık enflasyon 1,41 puan artarak yüzde 71,12 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aylık fiyat artışları alt gruplar geneline yayılırken, yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada yüksek baz etkisiyle 2,94 puan düşerek yüzde 84,41’e gerilemiş, işlenmiş gıdada ise 4,09 puan artarak yüzde 60,42 olmuştur.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, bir önceki ay sebze kaynaklı kısmi bir düzeltme izlenen taze meyve sebze fiyatlarında bu dönemde sebze fiyatları öncülüğünde yüksek bir artış gözlenmiştir. Diğer işlenmemiş gıda grubunda kırmızı et fiyatlarında yükseliş devam ederken beyaz et fiyatlarındaki artış bir miktar hızlanmış, bakliyat ve pirinç diğer dikkat çeken alt kalemler olmuştur.

Böylelikle, işlenmemiş gıda fiyatları aylık bazda yüzde 9,30 oranında yükselmiştir. Aylık enflasyonun yüzde 7,29 oranında gerçekleştiği işlenmiş gıda grubunda ise ekmek-tahıllarda fiyat artışları kuvvetlenirken, kırmızı et fiyatlarının etkilediği işlenmiş et ürünlerinde yüksek artışlar devam etmiş, çiğ süt referans fiyat ayarlamasına bağlı olarak süt ve süt ürünlerindeki fiyat artışları da belirgin olmuştur.

Yurt içi üretici fiyatları şubat ayında yüzde 3,74 oranında artmış, yıllık enflasyon 3,09 puan yükselerek yüzde 47,29 olmuştur. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji alt grubunda fiyatlar aylık bazda yatay seyrederken dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallarında belirgin artış göstermiştir.

Aylık fiyat gelişmeleri sektörler bazında incelendiğinde, fiyat artışlarının genele yayıldığı izlenirken, rafine petrol ürünleri, mobilya, gıda ürünleri ve içecekler, diğer madencilik ve taş ocakçılığı ürünleri, giyim eşyası ile ağaç ve mantar ürünleri öne çıkan alt gruplar olmuştur.”

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervlerinde Erime 6. Haftada Da Sürdü

Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri, 23 Şubat haftası itibariyle bir önceki haftaya kıyasla 2 milyar 458 milyon dolar düşüşle, 134 milyar 208 milyon dolardan 131 milyar 750 milyon dolara geriledi.

Haber Merkezi / Öte yandan kur korumalı mevduat ve katılma hesapları 2 trilyon 343,2 milyar liradan 2 trilyon 323,9 milyar liraya geriledi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 23 şubat ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini açıkladı. Buna göre; toplam rezervler 131 milyar 750 milyon dolar oldu. Bir önceki hafta toplam rezervler 134,2 milyar dolar düzeyindeydi.

Net rezervler 22 milyar 445 milyon dolar düzeyine geriledi. Bir önceki hafta net rezervler 28 milyar 500 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Brüt rezervler ise 3 milyar 613 milyon dolar azalarak 86 milyar 92 milyon dolardan, 82 milyar 479 milyon dolara geriledi.

Swap hariç net rezervlerde eksi 46,2 milyar dolar oldu. Daha önce swap hariç net rezervler eksi 41,9 milyar dolar olarak kaydedilmişti.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan bilgilere göre, kur korumalı mevduat ve katılma hesapları 2 trilyon 343,2 milyar liradan 2 trilyon 323,9 milyar milyar liraya geriledi.

Merkez Bankası, faizi sabit tuttu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının değiştirmeyerek yüzde 45’te sabit tuttu.

TCMB’den faiz oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, “Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir” denildi.

Açıklamada, “Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır ifadesi kullanıldı.

Bu, TCMB’nin yeni Başkanı Fatih Karahan döneminde alınan ilk faiz kararı oldu. Karahan, bu ay başında Hafize Gaye Erkan’ın yerine TCMB Başkanlığına atanmıştı.

Karahan, göreve atanmasının ardından yaptığı ilk değerlendirmede “Merkez Bankamızın temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır” demişti. Merkez Bankası Başkanı, yılın ilk enflasyon raporunu paylaşırken yaptığı açıklamada da “Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyeye gerileyene kadar parasal sıkılığı korumakta kararlıyız” mesajı vermişti.

Ekonomistlerin beklentisi de Para Politikası Kurulu’nun bugünkü toplantısı sonucunda faizleri sabit tutacağı yönündeydi. Merkez Bankası, politika faizini geçen ay yüzde 42,5’ten yüzde 45’e yükseltmişti.

Paylaşın

Dükkan Fiyatları Yüzde 98,2 Arttı

Dükkan fiyatları 2023 yılının son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 12,5, yıllık bazda nominal yüzde 98,2 ve reel olarak yüzde 21,8 arttı: İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 80,9, 110,2 ve 110,1.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ticari Gayrimenkul Fiyat Endeksi (TGFE) 2023 4. Çeyrek verilerini açıkladı.

Açıklanan verilere göre; 2023 yılı dördüncü çeyreğinde Türkiye genelinde, bir önceki çeyreğe göre yüzde 12,5 oranında artan TGFE, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre nominal olarak yüzde 98,2, reel olarak ise yüzde 21,8 oranında arttı.

Türkiye genelinde, 2023 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 13,1 oranında artan Dükkan Fiyat Endeksi, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre nominal olarak yüzde 98,9, reel olarak ise yüzde 22,2 oranında arttı.

Aynı çeyrekte, bir önceki çeyreğe göre yüzde 9,0 oranında artan Ofis Fiyat Endeksi bir önceki yılın aynı çeyreğine göre nominal olarak yüzde 94,2, reel olarak ise yüzde 19,3 oranında arttı.

Üç büyük ildeki gelişmeler değerlendirildiğinde, İstanbul, Ankara ve İzmir’in ticari gayrimenkul fiyat endeksleri, 2023 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre, sırasıyla yüzde 9,4, 14,5 ve 13,6 oranlarında artış gösterdi.

Endeks değerleri bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 80,9, 110,2 ve 110,1 oranlarında artış gösterdi.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın “Gerektiğinde” Parasal Sıkılaştırma Söylemi Gerçekçi Mi?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), beklentiler paralelinde politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının değiştirmeyerek yüzde 45’te sabit tuttu.

Ancak Merkez Bankası (TCMB) karara ilişkin açıklama metninde yapılan değişikliklerle gerekirse daha fazla sıkılaştırıcı adım atılacağına dair şahin sinyaller verildi.

Gerektiğinde şahin olacağını söyleyen ama bugün şahin adım atmaktan imtina eden bir Merkez Bankası şahin midir? BBC Türkçe’ye değerlendiren Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Selva Demiralp, Merkez Bankası’nın bugün faiz artırmamasının sebebi gerçekten de buna gerek olmadığına olan samimi inancı ise o zaman sorunun cevabı “Evet”.

Şayet Merkez Bankası makul bir zaman zarfında para politikasında gördüğü tıkanıklıkları giderip kopan bağlantıları tekrar işler hale getireceğine inanıyorsa, ve bunu yaptığı zaman da yüzde 36’lık yıl sonu enflasyon tahmininin erişilebilir olduğunu düşünüyorsa, o zaman bugün ilave sıkılaştırmaya gitmemesi makul.

Ama eğer Merkez Bankası “ne yaparsa yapsın” yüzde 36’lık hedefin ulaşılma ihtimalini zayıf görüyorsa ve buna rağmen faizi artırmayıp, sözlü yönlendirme ile beklentileri olabildiği kadar aşağı çekmeyi hedefliyorsa o zaman yukarıdaki sorunun cevabı “Hayır”.

Benzer bir soru da karar metninde bahsi geçen, kredi ve mevduat faizinde yaşanabilecek tıkanıklıklara karşı gerekirse devreye sokulacağı söylenen önlemlere ilişkin. Merkez Bankası şu anda kredi ve mevduat faizlerine dair parasal aktarım mekanizmasının işleyişinden memnun olduğu için mi olası ilave adımları sonraya saklıyor, yoksa pek çok analistin son derece doğal karşılayarak not ettiği üzere “seçim sonrası” mı bekleniyor?

Bu sorunun cevabı da kafamda net değil. Hele de Merkez Bankası bağımsızlığı konusunda son 4-5 yılda zirve yapan tecrübelerimizi düşündüğümüzde, yeni ekibin açtığı sayfanın bağımsızlık anlamında ne kadar temiz ve uzun soluklu bir sayfa olduğunu bilemiyorum.

Şunu unutmamak lazım ki bağımsız bir Merkez Bankası’nın seçim takvimine göre hareket etmesi “oksimorondur”. Yani bir Merkez Bankası “bağımsızsa”, bu bağımsızlık, hükümetin seçim takviminden bağımsız olarak adım atmayı gerektirir.

“İyimser enflasyon tahmini”

Bizim yaptığımız hesaplar yüzde 36’lık yıllık enflasyon tahminin iyimser kaldığına ve yıl sonu enflasyonunun yüzde 50’lere yakın olacağına işaret ediyor.

Merkez Bankası yönetimindekilerin kafasından geçenleri bilemiyorum. Ancak bu zamana kadar attığı şahin adımların ışığında, başkan yardımcılarından Cevdet Akçay’ın kulağını çınlatarak, Türkçe’de tam karşılığı olmayan “benefit of the doubt”ı onlara vermek istiyorum. Merkez Bankası, siyasilerin kendilerine ne kadar alan açtığına, bizim göremediğimiz ekonomik veriye ve parasal aktarım mekanizmasının işleyişine dair tüm detaylara hakim. Bu nedenle Merkez Bankası’na, söz verdiğini yapması için bir süre tanınabileceğini düşünüyorum.

Peki bu süre ne zamana kadar tanınacak? Bu konuda geçen haftaki enflasyon raporu bize oldukça net bir rehberlik sağlıyor. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, hesap verilebilirlik adına oldukça önemli bir adım atarak yüzde 36’lık hedefin erişilebilir olup olmayacağı konusunda takip edilmesi gereken verinin mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon rakamı olduğunu söyledi. Şubat-Haziran döneminde bu rakamın ortalama yüzde 3’ü geçmesi durumunda yıl sonu enflasyon tahminin tehlikeye gireceğine işaret etti.

Perşembe günü gelen karar metni bu söylemi somutlaştırmış ve “enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda” para politikası duruşunun sıkılaştırılacağını söylemiş. Yani yılın ilk yarısında aylık ortalama enflasyon yüzde 3’ün üzerini zorlarsa, Merkez Bankası’nın faiz artışına gideceğine işaret etmiş.

İşte bu noktada “şeffaflık” prensibi ile el ele giden “hesap verilebilirlik” prensibi devreye giriyor. Zira takip edeceğimiz aylık enflasyon rakamının yüzde 3’ü geçmesi durumunda (ki yaklaşık yüzde 80’lik hane halkı enflasyon beklentileri bu ihtimali yüksek kılıyor) piyasalar “hesap soracak” ve Merkez Bankası’nın hareket etmemesi durumunda önemli bir kredibilite kaybı oluşacaktır.

İletişimi bu kadar netleştiren bir Merkez Bankası’nın bu ihtimali düşünerek adım attığına ve o durumda hareket etmekten çekinmeyeceğine inanıyorum. Ancak o noktada gelecek sıkılaştırmanın geç kalması ihtimalinin yabana atılmaması gerektiğini düşünüyorum.

Paylaşın

Merkez Bankası Faiz Oranını Değiştirmedi: Ekonomistler Ne Dedi?

İktisatçı Mahfi Eğilmez, Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 45’te sabit tutma kararına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Asıl olan faizi değil enflasyonu önce sabit tutabilmek sonra da düşürebilmek. Keşke ona uğraşsalardı” dedi.

Haber Merkezi / Bankanın faiz kararına ilişkin ekonomist İris Cibre ise, “TCMB PPK faizini artırmadı Pivot 45% olarak resmileşti ‘Zoru başaracağız’ mantalitesi ağır bastı. ‘Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır’ Ocak enflasyonu 6.7% geldi Şubat da 5% civarında gelecek Sene sonu beklentileri bozuluyor, TCMB beklentisinin 7 puan üzerinde Daha nasıl bir bozulma bekleniyor ki acaba? İşimizi şansa bıraktık, yine…” ifadelerini kullandı.

Ekonomi yazarı Uğur Gürses, faiz kararına ilişkin, “Merkez Bankası, 1. Kilometre taşlarını betimlemiş: “Para politikasındaki kararlı duruş, dezenflasyonun ana unsurlarından olan Türk lirası reel değerlenme sürecine katkı vermeyi sürdürecektir. 2. Tepki fonksiyonunu biraz daha açık hale getirmiş: “Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının değiştirmeyerek yüzde 45’te sabit tuttu.

TCMB’den faiz oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, “Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir” denildi.

Açıklamada, “Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır ifadesi kullanıldı.

Bu, TCMB’nin yeni Başkanı Fatih Karahan döneminde alınan ilk faiz kararı oldu. Karahan, bu ay başında Hafize Gaye Erkan’ın yerine TCMB Başkanlığına atanmıştı.

Karahan, göreve atanmasının ardından yaptığı ilk değerlendirmede “Merkez Bankamızın temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır” demişti. Merkez Bankası Başkanı, yılın ilk enflasyon raporunu paylaşırken yaptığı açıklamada da “Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyeye gerileyene kadar parasal sıkılığı korumakta kararlıyız” mesajı vermişti.

Ekonomistlerin beklentisi de Para Politikası Kurulu’nun bugünkü toplantısı sonucunda faizleri sabit tutacağı yönündeydi. Merkez Bankası, politika faizini geçen ay yüzde 42,5’ten yüzde 45’e yükseltmişti.

“Şaşırmadık.. ‘İlk fırsatta indirecek’”

Merkez Bankası’nın faizi yüzde 45’te sabit bırakmasıyla ilgili ekonomistler açıklamalarda bulundu. Karara ilişkin ekonomistlerin analizleri şöyle:

İktisatçı Mahfi Eğilmez, “TCMB politika faizini sabit tuttu. Asıl olan faizi değil enflasyonu önce sabit tutabilmek sonra da düşürebilmek. Keşke ona uğraşsalardı” yorumunu yaparken, ekonomist Emre Alkin, “Şaşırmadık.. ‘İlk fırsatta indirecek’ diye de ekliyoruz.” diye belirtti.

Dr. Barış Esen, “Merkez Bankası’nın ana senaryosu TL’de reel değerlenme. Merkez Bankası faiz metninden ‘Para politikasındaki kararlı duruş, dezenflasyonun ana unsurlarından olan Türk lirası reel değerlenme sürecine katkı vermeyi sürdürecektir’” ifadesini kullandı. Esen, Merkez Bankası’nın faizi değiştirmediğini ama mevduat faizinde düşüşe izin vermem mesajı verdiğini belirtti.

Ekonomi Yazarı Uğur Gürses, “Merkez Bankası, 1. Kilometre taşlarını betimlemiş, 2. Tepki fonksiyonunu biraz daha açık hale getirmiş” dedi. Mustafa Sönmez, “TCMB, beklendiği gibi politika faizini %45’te tuttu. Bu karar, Mart ayında da değişmez. Nisan’da ne olacağı seçim sonucuna bağlıdır. Erdoğan, seçim sonucundan bakalım nasıl bir yol haritasına yönelecek. Bu mesele, Erdoğan’ın kararına bağlıdır ne yazık ki. Şimşek, uygular; Yes man!” yorumunu yaptı.

Tunç Şatıroğlu, “Enflasyon lobisi kazandı. Şahabi para politikasına dönüşün ilk adımı atıldı” derken, ekonomist İris Cibre Merkez Bankası’nın kararını şu şekilde yorumladı:

“TCMB PPK faizini artırmadı Pivot 45% olarak resmileşti ‘Zoru başaracağız’ mantalitesi ağır bastı. ‘Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır’ Ocak enflasyonu 6.7% geldi Şubat da 5% civarında gelecek Sene sonu beklentileri bozuluyor, TCMB beklentisinin 7 puan üzerinde Daha nasıl bir bozulma bekleniyor ki acaba? İşimizi şansa bıraktık, yine…”

Vergi uzmanı Ozan Bingöl, 2 Şubat’ta sosyal medya hesabından faizin sabit tutulacağını “Tüm faiz artışlarını bir kişiye yaptırıp yolladılar! Artık faiz artırımı yok, yeni başkan tertemiz bir sayfa ile yoluna devam edebilir…” diyerek belirtmişti.

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervlerinde Erime Devam Ediyor!

Merkez Bankası’nın (TCMB), brüt rezervleri 134,2 milyar dolar, net rezervleri de 28,5 milyar dolar düzeyine geriledi. Bankanın swap hariç net rezervleri eksi 41,9 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Kur korumalı mevduat ve katılma hesapları 2 trilyon 367,7 milyar liradan 2 trilyon 343,2 milyar liraya geriledi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 16 şubat ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini açıkladı. Buna göre; brüt rezervler 134,2 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta brüt rezervler 134,9 milyar dolar düzeyindeydi.

Net rezervler 28,5 milyar dolar düzeyine geriledi. Bir önceki hafta net rezervler 28,8 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Swap hariç net rezervler eksi 41,9 milyar dolar oldu. Önceki hafta swap hariç net rezervler eksi 43,7 milyar dolar olarak kaydedilmişti.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan bilgilere göre, kur korumalı mevduat ve katılma hesapları 2 trilyon 367,7 milyar TL’den 2 trilyon 343,2 milyar TL’ye geriledi.

Merkez Bankası, faizi sabit tuttu

Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının değiştirmeyerek yüzde 45’te sabit tuttu.

TCMB’den faiz oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, “Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir” denildi.

Açıklamada, “Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır ifadesi kullanıldı.

Bu, TCMB’nin yeni Başkanı Fatih Karahan döneminde alınan ilk faiz kararı oldu. Karahan, bu ay başında Hafize Gaye Erkan’ın yerine TCMB Başkanlığına atanmıştı.

Karahan, göreve atanmasının ardından yaptığı ilk değerlendirmede “Merkez Bankamızın temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır” demişti. Merkez Bankası Başkanı, yılın ilk enflasyon raporunu paylaşırken yaptığı açıklamada da “Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyeye gerileyene kadar parasal sıkılığı korumakta kararlıyız” mesajı vermişti.

Ekonomistlerin beklentisi de Para Politikası Kurulu’nun bugünkü toplantısı sonucunda faizleri sabit tutacağı yönündeydi. Merkez Bankası, politika faizini geçen ay yüzde 42,5’ten yüzde 45’e yükseltmişti.

Bakan Şimşek’ten seçim sonrası mesajı

Ayrıca Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden, seçim sonrasına yönelik iddialara ilişkin açıklamalarda bulundu. Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Şirketlerimiz uluslararası piyasalarda sermaye benzeri kaynaklara artık daha rahat erişebiliyor. Programda öngördüğümüz hedeflere yaklaştıkça ülkemize uzun vadeli ve uygun maliyetli kaynak akışı daha da artacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü desteğiyle uyguladığımız politikalar, seçim sonrasında da hedeflerimiz doğrultusunda devam edecek. Bu çerçevede; dolaşıma kasıtlı olarak sunulan spekülasyonlara itibar etmeyiniz.”

Paylaşın

Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 45 Düzeyinde Sabit Tuttu

Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan’ın yerine göreve atanan Fatih Karahan başkanlığında yaptığı ilk toplantıda politika faizini yüzde 45 düzeyinde sabit tutma kararı aldı.

Haber Merkezi / Para Politikası Kurulu (PPK) beklenti anketine katılan ekonomistler, politika faizinin bugünkü toplantıda yüzde 45’te sabit bırakılacağını öngörüyordu.

Geçen yıl Mayıs ayındaki seçimler öncesi Türkiye’de politika faizi yüzde 8,50’ydi. Seçimler sonrası ise Haziran ayından bu yana parasal sıkılaşma politikalarının sonucu olarak Merkez Bankası politika faizini 3650 baz puan yükseltti.

TCMB’nin uzun süre faizlerin yüksek tutulacağına dair mesajlarına rağmen piyasada yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlanacağı beklentisi var.

Politika faizinin yıl sonunda yüzde 37,5 seviyesinde olması bekleniyor. Merkez Bankası’nın düzenlediği ankete katılan ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Fatih Karahan başkanlığında toplandı. PPK, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45 düzeyinde sabit tutulması kararını aldı.

Merkez Bankası (TCMB) tarafından karara ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Ocak ayında aylık enflasyonun ana eğilimi yılın ilk ayına özgü zamana-bağlı fiyat ve ücret güncellemeleri sonucunda, enflasyon tahmin patikasında öngörülen şekilde yükselmiş ve manşet enflasyon sınırlı bir artış kaydetmiştir. Yakın döneme ilişkin göstergeler, yurt içi talepteki dengelenmenin sürdüğüne işaret etmektedir.

Söz konusu dengelenme süreci, tüketim malı ve altın ithalatında güçlü, diğer tüketim harcamalarına ilişkin göstergelerde ise öngörülene kıyasla yavaş seyretmektedir. Buna ek olarak, hizmet fiyatlarındaki katılık, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip edecektir.

Dış finansman koşulları, rezervlerin seviyesi, cari dengedeki iyileşme ve Türk lirası varlıklara talep, döviz kuru istikrarına ve para politikasının etkinliğine katkıda bulunmaya devam etmektedir. Para politikasındaki kararlı duruş, dezenflasyonun ana unsurlarından olan Türk lirası reel değerlenme sürecine katkı vermeyi sürdürecektir.

Kurul, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.

Kurul, makroihtiyati politikaları piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak nitelikte uygulamayı sürdürecektir. Bu çerçevede, kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenecektir. Parasal sıkılığı desteklemek amacıyla likidite gelişmeleri yakından takip edilerek, sterilizasyon araçları etkin şekilde kullanılacaktır.

Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.

Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.”

Paylaşın

Türkiye’nin Yurt Dışı Varlıkları 327 Milyar Dolara Yükseldi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, aralık ayı sonu itibarıyla, Türkiye’nin yurt dışı varlıkları, 326,9 milyar dolar, yükümlülükleri ise 612,1 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 140,9 milyar dolar, diğer yatırımlar kalemi 121,1 milyar dolar oldu. Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, doğrudan yatırımlar (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 158,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Uluslararası Yatırım Pozisyonu Gelişmeleri Aralık 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; 2023 Aralık sonu itibarıyla, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurt dışı varlıkları, 2022 yıl sonuna göre yüzde 6,0 oranında artışla 326,9 milyar dolar, yükümlülükleri ise yüzde 2,0 oranında azalışla 612,1 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2022 yıl sonunda -316,1 milyar dolar iken 2023 Aralık sonunda -285,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2022 yıl sonuna göre yüzde 9,4 oranında artışla 140,9 milyar dolar, diğer yatırımlar kalemi yüzde 0,2 oranında artışla 121,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların Yabancı Para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduatları yüzde 3,7 oranında artışla 46,7 milyar dolar oldu.

Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, doğrudan yatırımlar (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2022 yıl sonuna göre yüzde 22,5 oranında azalışla 158,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Portföy yatırımları 2022 yıl sonuna göre yüzde 2,7 oranında artışla 95,8 milyar dolar oldu. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi stoku 2022 yıl sonuna göre yüzde 2,7 oranında artışla 29,5 milyar dolar olurken, yurt dışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku yüzde 111,6 oranında artışla 2,6 milyar dolar, Hazine’nin tahvil stoku (yurt içi yerleşiklerce alınan tahvil stoku düşüldükten sonra) ise yüzde 1,4 artışla 42,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Aynı dönemde, diğer yatırımlar 2022 yıl sonuna göre yüzde 9,5 oranında artarak 357,7 milyar dolar oldu. Yurt dışı yerleşiklerin yurt içi yerleşik bankalardaki Yabancı Para mevduatı, 2022 yıl sonuna göre yüzde 3,8 oranında artarak 43,2 milyar dolar olurken, TL mevduatı yüzde 20,5 oranında artarak 17,0 milyar dolar oldu.

Bankaların toplam kredi stoku yüzde 12,3 oranında artarak 63,1 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin toplam kredi stoku yüzde 0,7 oranında artarak 101,0 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Paylaşın

Kısa Vadeli Dış Borç Rekor Tazeledi: 226,6 Milyar Dolar

2023 Aralık sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 226,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Böylelikle Kasım’a göre sınırlı bir artışla yeni rekor kırıldı.

Haber Merkezi / Söz konusu stokun 18,5 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 20,6, Merkez Bankası’nın yüzde 20,5, özel sektörün ise yüzde 58,9 oranında paya sahip olduğu gözlendi.

Aralık sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2022 yıl sonuna göre yüzde 17,2 oranında artışla 174,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 10,1 oranında artarak 68,4 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 10,8 oranında artarak 59,6 milyar dolar düzeyinde kaydedildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri Aralık 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Aralık sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2022 yıl sonuna göre yüzde 17,2 oranında artışla 174,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 10,1 oranında artarak 68,4 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 10,8 oranında artarak 59,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2022 yıl sonuna göre yüzde 18,4 oranında artarak 12,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 7,4 oranında azalarak 20,0 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 23,2 oranında artışla 20,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre yüzde 15,2 oranında artışla 15,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2022 yıl sonuna göre yüzde 7,8 oranında artarak 52,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2022 yıl sonuna göre yüzde 19,3 oranında artarak 34,5 milyar dolar olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 7,5 oranında artarak 93,6 milyar dolar oldu.

Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 29,2 oranında artarak 95,7 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar %3,7 oranında artarak 76,7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. 2022 yıl sonunda 676 milyon dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2023 Aralık sonu itibarıyla 1649 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 357 milyon dolar olarak gerçekleşti.

2023 Aralık sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 50,3’ü dolar, yüzde 23,3’ü euro, yüzde 10,0’ı TL ve yüzde 16,4’ü diğer döviz cinslerinden oldu.

2023 Aralık sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 226,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu stokun 18,5 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 20,6, Merkez Bankası’nın yüzde 20,5, özel sektörün ise yüzde 58,9 oranında paya sahip olduğu gerçekleşti.

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Konut Fiyatları Yüzde 75,5 Arttı

Konut fiyatları aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 1,15, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 75,5 arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 61,8, 92,3 ve 75,6 arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 118,7 artış gösterdi. Ayrıca, Çankırı, Kastamonu ve Sinop’ta konut fiyatları yüzde 115,2 artarken, Zonguldak, Bartın ve Karabük’te yüzde 111,3 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 30 bin 487,3 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 487 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 385 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 429 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 564 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2023 Kasım ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 1,1 oranında artarak 1163,2 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 75,5 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 7,1 oranında artış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 0,1, 2,5 ve 3,5 oranlarında artış gözlemlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 61,8, 92,3 ve 75,6 oranlarında artış gösterdi.

Paylaşın