Kastamonu: Taşköprü Kent Tarihi Müzesi

Kent Tarihi Müzesi; Kastamonu’nun Taşköprü İlçesi, Harmancık Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Sultan II. Mahmud 1826’da Yeniçeri Ocağı’nı kaldırıp Asakir-i Mansure-i Muhammediye isimli yeni bir ordu kurarak Osmanlı odusunu yeniden yapılandırmış, ancak bu ordu Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş sınırlarını korumakta yetersiz kalmıştır.

Bu durumda tarıma dayalı Osmanlı ekonomisini de sekteye uğratmadan güvenliğin sağlanabilmesi için düzenli orduya destek olacak, yarı zamanlı bir askeri teşkilat tasarlanmıştır. Böylece 1834 yılında Redif Birlikleri oluşturulmuştur.

Kastamonu: Valla Kanyonu

Kent müzesine ev sahipliği yapan bina, 1890’lı yıllarda Redif Taburu Binası olarak inşâ edilmiştir. 1912’den sonra Osmanlı ordusunun yeniden yapılanması nedeniyle Redif Birlikleri kaldırılınca, Redif Taburu binası uzun bir süre daha askerlik hizmetleri için kullanılıp sonrasında Sağlık Bakanlığı Dispanseri’ne dönüştürülmüştür.

Dispanser kapandıktan sonra bina 2007 yılında Taşköprü Belediyesi’ne devredilmiş ve restore edilip 2017 yılında Kent Müzesi olarak açılmıştır.

Paylaşın

Dünyanın En Uzun Taş Köprüsü ‘Uzunköprü’

1427 yılında yapımına başlanan ve 1443 yılında hizmete açılan Uzunköprü, Türkiye’nin ve Edirne’nin en önemli kültür miraslarından birisidir. Dünyanın en uzun taş köprüsü olan Uzunköprü’nün ustası Muslihittin Bey’dir.

Edirne Salnamesi’nde 1392 metre uzunluğunda, 5.50 metre genişliğinde olduğundan bahsedilen köprünün, bugünkü uzunluğu 1272 metredir. Genişliği ise 1964 onarımında iki yanına balkon biçiminde genişlemeler yapılarak 6.80 – 6.90 metreye çıkarılmıştır. İlk yapımında 174 yüksek kemerli olan köprünün, günümüzde 164 yüksek kemeri ayaktadır.

Ergene kesimine rastlayan büyük gözlerin sağ ve solunda, boşaltma gözleri yer almaktadır. Köprünün toplam yedi boşaltma gözü bulunmaktadır.

Köprü ayaklarında ve kemer kilit taşları üzerinde güç ve kuvveti sembolize eden bir takım hayvan figürleri ve stilize bitki motifleri bulunmaktadır. Burada yer alan hayvan figürlerinden aslanın arka ayakları arkasında Ay’ı temsil eden kadın başı görülmektedir. Bu betimleme ile aynı yüzde aksi içerisinde lale motifi de yer almaktadır. Ayrıca diğer yüzde, yine gücü ve uzun yaşamı sembolize eden fil betimi görülmektedir.

Köprübaşında yer alan ve sonradan taşınan çeşmesinin üzerinde orijinal hali Yunan işgalinde kazınmış olan Sultan II. Mahmud’un onarım yazıtını temsilen, günümüzde bu bölüme yeni harflerle yazılmış bir mermer kitabe koyulmuştur. Tamir kitabesinin alt ve üst kısmında “S” ve “C” kıvrımları ve gül motifleri mevcuttur.

Günümüzde halen kullanılmakta olan köprünün, 2.55 metre yüksekliğinde, 4.50 metre genişliğinde üçgen biçimli tarih köşkü ve iki balkonu bulunmaktadır.

Edirne kısa tarihi

Edirne tarihi bir kent olup tarih boyunca da önem ve değerini korumuştur. Edirne’nin ilkçağlarda Orta Asya’dan göç edip buraya yerleşen Traklar tarafından kurulduğu bilinmektedir. Sonradan Büyük İskender buraları Makedonya İmparatorluğu’nun uçsuz bucaksız sınırları içine katmıştır. Daha sonra Romalılar’ın hakim olduğu bu topraklar 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla Doğu Bizans’ın payına düşmüştür.

Roma İmparatorlarından II.Hadrianus tarafından yeniden kurulmuşcasına imar edilen kent, onun adına izafeten (Hadrianapolis) adıyla anılmıştır. 586 yılında Avar Türkleri burayı kuşatmışlar ancak alamadan geri dönmüşlerdir. Bulgar Türkleri ise 914 yılında kenti ele geçirmeyi başarmışlardır.

Daha sonra tekrar Bizans’a geçen, 1050 ve 1078 yıllarında Peçenek Türkleri tarafından ikinci kez kuşatılan bu kent nihayet 1361 yılında I. Sultan Murat tarafından fetih edilerek, Osmanlı İmparatorluğu’nun taht (baş) şehri olmuş ve 1453 yılında İstanbul fethedilinceye kadar 92 yıl payitaht (başkent) olarak kalmıştır. Bu yıllar içinde de tarihinin en görkemli günlerini yaşamıştır.

Edirne, Osmanlı İmparatorluğu döneminde “Paşa Sancağı” adıyla Rumeli Beylerbeyine bağlı bir vilayetti. Beylerbeyliğinin merkezi ise Sofya’da bulunuyordu. Edirne, imparatorluğun üniversite şehri olarak tanınmaktaydı. XVII. Yüzyılda dünyanın en büyük birkaç şehrinden biri haline gelen kent, XVIII. Yüzyılda gerileme dönemine girdi. 1745 ve 1751 yıllarında çıkan iki büyük yangın Edirne’yi büyük oranda ortadan kaldırdı.

22 Ağustos 1829 yılında Rusların şehre girip birkaç ay kalmaları Edirne’nin uğradığı ilk işgal felaketi olmuştur. Edirne, 20 Ocak 1887’de tekrar Rusların 13 ay, 26 Mart 1913’te Bulgarların dört ay, 1920’li yıllarda Yunanlıların iki yıllık işgallerine de sahne olmuştur. Bugün yurdumuzun karayoluyla Avrupa’ya açılan sınır kapılarına sahip Edirne şehri, 25 Kasım 1922 yılında düşman işgalinden kurtarılmıştır.

Paylaşın