Kurtulmuş: Barış Olmadan İstikrarın Olması Mümkün Değil

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Barış olmadan istikrarın olması mümkün değildir. İstikrarın olmadığı bir dünyada ve bölgede de hiç kimsenin güvende olması mümkün değildir” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, 16. Büyükelçiler Konferansı kapsamında Ankara’da bulunan Türkiye’nin yurt dışındaki temsilciliklerinde görev yapan Büyükelçileri Meclis’te kabul etti.

Programda konuşan Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı: “Dünyada her alanda büyük değişimlerin yaşandığı, çok doğal olarak da bunların devletler arasındaki ilişkilere, uluslararası ilişkilere birebir yansıdığı bir dönemden geçiyoruz. Belirsizliklerin çok yüksek olduğu bir dönemdeyiz. Her şeyin çok hızlı değiştiği bir süreçten geçiyoruz. Dolayısıyla bu dönemi iyi anlamak, bunun gereklerine karşı tedbirlerimizi iyi geliştirmek ve Türkiye olarak bir bölgesel güç ve küresel aktör olma iddiasındaki bir ülke olarak tedbirlerimizi ona göre almak mecburiyetindeyiz.

Hiç şüphesiz dünyayı yönettiğini zannettiğimiz kuralların da bir bir her birisinin aşındığı hatta kağıt üzerinde çok güzel sözler olarak durmakla birlikte fiili hayatta hiçbir etkilerinin olmadığını da müşahede ediyoruz. Bunun yanında dünyadaki düzeni tanımlamak bakımından farklı süreçlerin eş zamanlı olarak ortaya çıktığı bir dönemdeyiz. Tek kutuplu dünya sisteminin sona ermesiyle birlikte çok kutupluluk bütün unsurlarıyla birlikte gelişmeye başlıyor ama bunun yanında hem küreselleşme hem bölgeselleşme eğilimlerinin fevkalade ciddi bir şekilde eş zamanlı ve yan yana yürüdüğünü görüyoruz. Bütün bunların hepsinin diplomaside de farklı alanlarda güçlü bir şekilde mücadele etmeyi gerektirdiği aşikardır.

Düne göre alışık olmadığımız yeni durumların, yeni çelişkilerin, yeni çatışmaların, yeni gerilimlerin olduğu ama aynı zamanda yeni fırsatların da ortaya çıktığı bir dönemden geçiyoruz. Biz insanoğlu olarak yaşadığımız dönemi adlandırmayı, tanımlamayı severiz. Uzay çağı, sanayi toplum vesaire gibi tanımlarla geçmiş dönemde yaşanan gelişmeleri tanımladık. Herhalde bu dönemi tanımlamak gerekirse, yeni bir eşikte olduğumuz aşikardır. Bu yeni eşik, yeni bir dünya düzeninin kurulmasına doğru gidiyor mu gitmiyor mu bilmiyoruz. Ama bu yeni eşiği eğer tanımlamak gerekirse ‘yeni zamanların eşiği’ olarak tanımlanabilir. Önümüze yeni, belirgin ve ilginç zamanların gelmekte olduğu, geldiği aşikardır. Dolayısıyla bizim de Türkiye olarak bütün bu süreçlerdeki devasa geniş bir alana yayılmış bu gelişmeleri yakinen takip etmek ve buna göre hareket etmek mecburiyetimiz vardır.

Çok şükür Türk dış politikası olarak özellikle son yıllarda fevkalade etkin ve ciddi atılımlar içerisinde olduğumuzu hepimiz iftiharla izliyoruz. Türk dış politikası öncelikle ilkeli ve kararlı bir şekilde yoluna devam ediyor. Hele hele böyle bir dünyada, ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ anlayışıyla günü günü gün ederek dış politikayı kurmak mümkün olmadığını çok iyi biliyor ve Türkiye olarak buna göre hareket ediyoruz.

Bölgemizdeki sorunların hepsinin çözülebilmesi için barış, istikrar ve güven perspektifini fevkalade güçlü bir şekilde koruyor ve çevremizdeki ülkelere de telkin ediyoruz. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta Türkiye’nin takındığı tutum, Kafkaslar’daki gerilimlerde ortaya koymuş olduğu tavır, Gazze’de ateşkesin sağlanması ve İsrail’in saldırganlıklarının durdurulması konusunda ortaya koyduğu tavır tam da bu anlayıştan kaynaklanmaktadır. Barış olmadan istikrarın olması mümkün değildir. İstikrarın olmadığı bir dünyada ve bölgede de hiç kimsenin güvende olması mümkün değildir. Bu anlayışla dış politikamızı fevkalade güçlü bir şekilde kurgulamaya çalışıyoruz. Bu anlayışın bölgeye ve insanlığa sağlayacağı en önemli hususiyetlerden birisi normalleşmenin temin edilmesi ve normalleşme ile birlikte bölge halklarının da yakınlaşmasının sağlanmasıdır. Bütün bunları yaparken de prensipli müzakereler ilkesinden asla ayrılmadığımızı görüyoruz.

Türk dış politikasının bir diğer özelliği insani diplomasidir. Bu insani diplomasi vasıtasıyla dünyanın dört bir tarafındaki ihtiyaç sahibi olan insanlara en kısa sürede ve en etkin şekilde ulaşabilmeyi başarıyoruz, bunun için gayret sarf ediyoruz. Başta Filistin, mazlum ve mağdur Filistin halkı, Gazze halkı olmak üzere, başta mazlum ve mağdur Afrika halkları olmak üzere bu insanlara insani bakımdan her türlü desteği sağlamak için diplomasimizi en etkin şekilde kullanmaya gayret ediyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsında Türkiye bugün dünyada lider diplomasisini en iyi şekilde uygulayan birkaç ülkeden birisidir. Liderin üzerinden, liderin güçlü liderlik vasıfları ve karakteri üzerinden birçok zor meselenin nasıl çözüldüğünü hepimiz biliyoruz, sizler de yakinen muhatapları olarak şahitlerisiniz. Dolayısıyla Türkiye’nin bu süreçte en önemli dış politika artılarından birisinin de lider diplomasisi, güçlü lider diplomasisi olduğunun altını çizmek isterim.

Türkiye’nin dış politikadaki bir başka özelliği ise çok taraflı ve etkin bir diplomasi icra etmiş olmasıdır. Artık Türkiye’nin herhangi bir bölgenin, herhangi bir ülkenin kuyruğuna takılıp herhangi bir paktın peyki olarak durması mümkün değildir. Dolayısıyla Türkiye’nin yönü her zaman söylediğimiz gibi ne doğuya dönük ne sadece Batı’ya dönüktür. Türkiye ne şu tarafın uydusu ne bu tarafın yörüngesinde bulunan bir ülkedir. Türkiye’nin, ısrarla vurguladığımız gibi, bir tek ekseni vardır, o da Türkiye eksenidir.

“Meşruiyetimizi dış politikada da milletin iradesinden alırız”

Türk dış politikası iddialıdır, kararlıdır ve tutarlıdır. Bu bölgede, bu coğrafyada, bu zaman diliminde Türkiye’ye iddiasız olmak yakışmaz. Dahasını söyleyeyim; iddiasız olan bir Türkiye de bu coğrafyada ayakta duramaz. Dolayısıyla bu temel ilkelerde iddiamızı, kararlılığımızı ve ölçülü bir şekilde sürdürdüğümüz dış politika faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Hiç şüphesiz bunları yerine getirirken dört temel ilke de bizim pusulamız olacaktır. Bunlardan birisi tutarlılık. Zikzak çizmeyen, bir o tarafa bir o bu tarafa dönmeyen, sözünü güçlü bir şekilde söyleyen, bu sözü de gücüyle, hem yumuşak gücüyle hem de sert gücüyle tahkim eden bir Türkiye olmak mecburiyetindeyiz. İkincisi meşruiyettir. Meşruiyet olmayan bir sözün ne kadar güçlü olursa olsun karşılığı yoktur. Bizim anladığımız sözümüzün meşruiyetinin arkasındaki en büyük güç ise bizatihi milletin iradesidir. Biz meşruiyetimizi sadece iç politikada değil, dış politikada da meşruiyetimizi milletin iradesinden alır, milli iradeden alır, milletin gücünden alırız.

Bizim bu istikamette yürürken pusulamızın üçüncü özelliklerinden birisi ise vicdandır. Bu tür konular devlet yönetimleri, dış politika ülkeler arasındaki ilişkiler sadece matematik denklemlerden ibaret değildir. Mutlaka ve mutlaka vicdanı işin orta yerine koymak ve vicdanı da pusulamızın önemli unsurlarından biri haline getirmek zorundayız. Aksi takdirde bugün dünyada çok sayıda örneğini gördüğümüz gibi vicdansızların elinde koskoca dünya zıvanadan çıkar ve kendi özelliklerini kaybeder, insani özelliklerini kaybeder. Bu vicdan pusulamız dolayısıyla bugün Türkiye özellikle Gazze diplomasisi çerçevesinde insanlık cephesinin öncüsü olmuştur.

Hiç şüphesiz pusulamızın dördüncü önemli unsuru ise zamandır, zamanın ruhudur. Zamanın ruhuna uygun olmayan fikirler ne kadar güçlü şekilde telaffuz edilirse edilsin bunların başarıya ulaşması mümkün değildir. Biz de zamanın çok hızlı aktığını biliyoruz. İşlerin çok hızlı geliştiğini biliyoruz. Ama burada hem sakin, aklı başında işlerimizi yürüteceğiz hem de işlerimizi en hızlı şekilde yapacağız. Sakin olmakla hızlı olmak birbirinin rakibi değil, birbirinin tamamlayıcısı iki temel unsurdur. Bu çerçevede, bu ilkeler çerçevesinde dış politikamızı sürdürdüğümüz müddetçe bugün bizim için çok ileride gibi görülen birçok hususun da yakın dönemde gerçekleştiğine bizzat şahit olacağız. Türkiye, bütün bu özellikleriyle ve bunları hayata geçirme kararlılığıyla bir bölgesel güç olma ve küresel aktör olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Parlamenter diplomasiyi dünyada en iyi kullanan ülkelerden birisiyiz. TBMM’de, buradan aşağı yukarı görüyorum, her masada dış ilişkilerle ilgili bir komisyon başkanı arkadaşımız oturuyor. Bir taraftan Dış Komisyonlarımız, bir taraftan Dostluk Gruplarımız, bir taraftan Meclis Başkanlığımız olarak dünyanın her yerinde böyle hemen hemen her hafta birçok yerde arkadaşlarımız ikili ya da çok taraflı temaslarını gerçekleştiriyor, Türkiye’nin tezlerini dünyanın en ücra noktasına kadar anlatıyor ve özellikle oralarda kurdukları ilişkilerle birlikte büyük bir dostluk köprülerini dünyanın en uzak noktalarıyla aramızda oluşturuyor.

Bu bölgede Türkiye’nin güçlü bir şekilde ayakta durmaktan başka şansı yoktur. Bunu hepimiz söylüyoruz, görüyoruz ve bunu gerçekleştirmek için gayretle mücadele ediyoruz. Çünkü burası tarih boyunca, tarihçilerin ‘Bereketli hilal’ dediği coğrafyanın tam merkezidir. Tarihte bütün büyük güçlerin gelip hakim olmak istediği, etkin olmak istediği bölge burasıdır. Kafkaslar’ın, Akdeniz’in, Orta Doğu’nun, Anadolu kıtasının olduğu bu merkez. Bu merkezin coğrafyası da Anadolu kıtasıdır. Dolayısıyla merkezi de burasıdır. Dolayısıyla burada ayaklarımızı çok güçlü şekilde yere basmak zorundayız.

Bu bölge üzerinde, çok uzak dönemlere gitmeye gerek yok, öyle 1.Sykes Picot’ya falan gitmeye gerek yok, son dönemlerde özellikle son 25-30 yıllık süre içerisinde bu bölgenin 2. Sykes Picot planlarıyla nasıl paramparça edilmeye çalışıldığını, nasıl etnik ve mezhebi çatışmalar ekseninde bölündüğünü, birbirlerine şimdiye kadar düşman edilememiş olan halkların düşman edilmesi için nice hain emperyal planların yapıldığını çok iyi biliyoruz. Bu çerçevede aradaki husumetin kalıcı hale getirilmesi için ellerine silah verdikleri vekil unsurlar vasıtasıyla halkların arasına düşmanlık kurmak için neler yaptıklarını gayet iyi biliyoruz.

Bu süreçlerde en büyük bedel ödemiş ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Cumhuriyetimizin 102’nci yılındayız. Bu 102 yılın 50 yılı terörle geçmiş olan bir ülkeyiz. Neredeyse cumhuriyetimizin tarihinin yarısı terör belasıyla uğraşmış olan bir ülkeyiz. On binlerce insanımız ölmüş. Binlerce güvenlik kuvvetimiz şehit olmuş. Aynı şekilde bu ülkenin muazzam kaynakları terörle mücadele ya da terörün açtığı zararlar dolayısıyla kaybedilmiş. 2013 yılında bizzat bizim yaptığımız bir araştırmada o günkü rakamlarla terörün alternatif maliyetleri ile birlikte toplam Türkiye’ye verdiği zarar 1,3 trilyon dolardı. Herhalde bu rakam güncellenirse en az bunun iki katı olduğu aşikardır.

Dolayısıyla Türkiye’nin bu bölgede sözünü güçlendirmek ve dünyada etkin bir ülke olmak için bu terör meselesini artık geride bırakması, tarihin tozlu raflarına bırakması lazım. Bunun için başında itibaren söylediğimiz, iç kaleyi tahkim etmeden dışarıdan gelecek olan saldırılara karşı ayakta duramayız. Türkiye’nin iç kaleyi tahkim etmek amacıyla başlatmış olduğu Terörsüz Türkiye süreci çok şükür kısa bir süre içerisinde önemli bir noktaya gelmiştir. Ümit ediyoruz ki en kısa sürede örgütün içeride ve dışarıda bütün bileşenleriyle birlikte silah bırakma çağrısına uyarak, kendisini fesih sürecinin tamamlanmasıyla birlikte artık bu meselenin tamamen ortadan kalkacağı aşikardır.

Terörsüz Türkiye’nin aynı zamanda bir terörsüz bölge olduğuna da inanıyor ve böyle olması için de gayret sarf ediyoruz. Terörsüz Türkiye’nin sağlanması, Suriye’de terörün bitmesi, Irak’ta terörün bitmesi, Lübnan’da terörün bitmesi, bölge ülkelerine gerçekten huzur ve güvenliğin gelmesi anlamına gelecektir. Bunun için bir taraftan Türkiye’nin güvenlik kurumları, istihbarat birimleri, terör örgütü ile bir şekilde bu sürecin nasıl gerçekleştirileceği ile ilgili süreci yönetirken diğer yandan da Türkiye’de ilk sefer şimdiye kadar rahmetli Demirel zamanında, Özal zamanında, rahmetli Erbakan zamanında ve çeşitli kereler örgütün bitirilmesi, PKK’nın bitirilmesiyle ilgili işler yapılmış ama maalesef terörün bitmesini istemeyen odakların çabalarıyla bütün bu süreçler akim kalmıştı.

Son dönemde, AK Parti iktidarları döneminde 2013 yılında da bu süreç belli bir olgunluğa gelmiş, o dönemki başta FETÖ unsurları olmak üzere birtakım unsurlar tarafından o süreç heba edilmişti. Şimdi inşallah öyle olmayacak. Bir kere kararlılıkla bu süreç sürdürülüyor ve ilk sefer geçmiş dönemden farklı olarak siyaset yani, milli irade bizatihi bu meseleyi gözetlemek ve yönetmek için bir kararlılık oluşturdu.

Bu salonda Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonumuzun toplantılarını gerçekleştirdik. 12 partinin 11’i Komisyon’a başlangıçta üye verdi ve fevkalade büyük bir demokratik olgunlukla, hiç kimse birbirine üst perdeden konuşmadan, hiç kimse kendi tezini diğerlerinin üzerinde baskın tez haline getirmek için gayret etmeden bu süre içerisinde çok nezih, çok demokratik bir tartışma ortamıyla süreç 19 toplantıyla belli bir noktaya geldi. Burada toplumun, bu meselenin çözülmesine ilişkin fikri olan bütün kesimleri birbirleriyle taban tabana zıt fikirlere sahip olmasına rağmen geldiler, burada konuştular.

Şehit aileleriyle başladık. Bu süreçten zarar görmüş olan ailelerin temsilcileri geldi, gazilerimiz geldi. Üniversite hocaları, sivil toplum kuruluşları, kitle örgütleri, toplumun bütün kesimleri, barolar, iş dünyası ile ilgili kuruluşlar, sendikalar, herkes geldi görüşlerini söyledi. Çatışma çözümleri üzerine çalışmış olan öğretim üyesi arkadaşlarımız dünya deneyimlerini burada paylaştılar ve muazzam bir müktesebat oluştu. Bunun sonucunda da inşallah şu geldiğimiz noktada, partiler bugün yarın artık son olarak bize raporlarını verecekler ve en sonunda Komisyon, bu çalışmalarının sonucunu nihai bir raporla, yine ümit ederim ki ittifakla aldığı bir kararla Türkiye kamuoyuyla paylaşacaktır.

Bu siyasi çabanın ilk sefer olduğunu, Türkiye deneyimi bakımından, dünya deneyimleri ile kıyasladığımız zaman da çatışma çözümlerinde başka ülke örneklerinde 8-10 yılda gelinen noktaya, Türkiye’nin 6-7 ay gibi kısa bir süre içerisinde gelmesi ise fevkalade önemlidir. Ümit ediyorum, bu demokratik olgunluk düzeyi yüksek tartışmaların sonucunda Türkiye demokrasisi bakımından da önemli bir tecrübeyi Türk demokrasi tarihine kazandırmış olacağız. Partiler bir araya gelebilir, taban tabana zıt fikirleri olabilir ama memleketin ortak meselesinde ortak istikamette fikirlerini ortaya koyarlar ve çözüme ulaşmak için gayret sarf ederler.

İnşallah, iftiharla söylerim ki, bu sonuç başarıyla biterse, ki öyle olacak, bu modeli ‘Türkiye Modeli’ olarak çatışma çözümleri konusunda dünyaya örnek olacak bir model olarak dünyanın birçok siyasal bilgiler fakültesinde, uluslararası ilişkiler ile ilgili eğitim veren yerlerde bunun okutulacağına inanıyorum. İnşallah bu süreç başarıyla sona erdirilecektir. Hep söylediğim bir şeyi söyleyerek sözlerime son vermek istiyorum. Bu sefer biz kazanacağız. Bu sefer Türkiye kazanacak. Bu sefer emperyalistler, onların oyuncakları bunu kazanamayacak. Ne olursa olsun inşallah Türkiye kazanacak, milletimiz kazanacak ve terörü ilanihaye Türkiye’nin gündeminden kaldıracağız.”

Paylaşın

7 Vekile Ait Dokunulmazlık Fezlekeleri Meclis’te: Özgür Özel…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de aralarında bulunduğu yedi milletvekiline ait on dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin fezlekeler, TBMM’ye ulaştı. Özel’in üç fezlekesi bulunuyor.

Haber Merkezi / Meclis Başkanlığı’nca, komisyona, “Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi” sunulan 7 milletvekilinin isimleri şu şekilde:

CHP Genel Başkanı ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, CHP İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt, İYİ Parti Gaziantep Milletvekili Mehmet Mustafa Gürban, CHP Edirne Milletvekili Ahmet Baran Yazgan, CHP Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun, CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

“Süreç Komisyonu” Öcalan’ı Dinleyecek Mi? Kurtulmuş Açıkladı

“Komisyon Abdullah Öcalan ile görüşecek mi?” sorusunu yanıtlayan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Eğer meclis ve siyasi partiler bu konuda mutabakata varırsa yasal çerçevede böyle bir görüşme yapılabilir” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, İstanbul’da bazı medya kuruluşlarının genel yayın yönetmenleriyle bir araya geldi.

BBC Türkçe’nin aktardığına göre; Kurtulmuş, bu toplantıda İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı’nı dinleyeceklerini ifade etti.

Kurtulmuş, komisyonun İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmesi ile ilgili tartışmalara da değindi. “Eğer meclis ve siyasi partiler bu konuda mutabakata varırsa yasal çerçevede böyle bir görüşme yapılabilir” diyen Kurtulmuş, kararı meclis komisyonunun vereceğini vurguladı.

Kurtulmuş, süreçle ilgili yasal düzenlemelerin PKK’nın silah bıraktığının teyit edilmesinden sonra yapılabileceğini söyledi:

“MİT ve Milli Savunma Bakanlığı unsurlarının, ‘Evet, örgüt kendisini feshetmiştir, sahada ciddi bir silahsızlanma sağlanmıştır’ diyerek bu tespiti yapmasından sonra TBMM’nin konunun gerektirdiği birtakım yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesi mümkün olabilecektir.”

Kurtulmuş Öcalan’ın serbest kalması için gündeme gelen umut hakkı konusundaki bir soruya ise “Henüz öyle bir konu gündemde yok, yani komisyonun gündeminde yok” diye yanıt verdi.

Kurtulmuş toplantıda ayrıca 2013-15 arasında yürütülen çözüm süreciyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu.

İki sürecin çok farklı olduğunu söyleyen TBMM Başkanı şöyle konuştu: “Her şeyden evvel üzülerek ifade ediyorum, o dönem içerisinde devlet adına bu süreci yürüten kurumların neredeyse tamamı FETÖ’cülerin yönetimindeydi, onların etkisi altındaydı.

Yani bir siyasi irade bunun olmasını istiyordu ama devletin içinde de yuvalanmış başkalarına ait bir siyasi irade bu işin olmamasını istiyordu.”

Kurtulmuş bugün devam eden görüşmelerle ilgili “şu anda süreci başından beri yürüten devlet kurumlarının tamamı siyasi iradenin emri altındadır” dedi.

Kurtulmuş ayrıca yürütülen sürecin “Türkler ile Kürtler arasında bir barış süreci olmadığını” vurguladı.

TBMM Başkanı bunun “devlete karşı mücadele eden terör örgütünün silahlarını bırakmasını ilan etmesiyle birlikte başlayan bir sürecin parlamento tarafından dikkatle izlenmesi süreci” olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, PKK’nın bu süreçte “maksimalist talepleri” olmadığını da ekledi: “Federasyon gibi, birtakım ayrıcalıkların tesis edilmesi gibi, başka bir dilin Türkçenin yanında resmi dil olmasının talep edilmesi gibi bazı taleplerin gündeme gelmediğini biliyoruz.”

Paylaşın

Özgür Özel Hakkındaki Fezleke Sayısı 31’e Ulaştı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel hakkında hazırlanan ve Meclis’e ulaşan fezleke sayısı 31’e çıktı. Meclis’in açılmasıyla birlikte fezleke sayısının artması bekleniyor.

Haber Merkezi / Özgür Özel’e yöneltilen fezlekelerde öne çıkan suçlama başlıkları arasında şunlar bulunuyor: “Cumhurbaşkanına hakaret”, “suç işlemeye alenen tahrik”, “kamu görevlisine hakaret”.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

“Süreç Komisyonu” 12. Kez Toplandı: Türkiye Demokrasisi İçin Dönüm Noktası

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, “Eğer bu komisyon çalışmalarını başarıyla tamamlarsa, tarihi bir fonksiyon icra etmiş olacak. Türkiye demokrasisi ve siyaseti için çok önemli bir dönüm noktası aşılmış olacaktır” dedi.

PKK’nın (Kürdistan İşçi Partisi) fesih kararı ve silah bırakmasının ardından yürütülecek sürecin detayları için TBMM’de kurulan komisyon Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, başkanlığında toplandı.

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Numan Kurtulmuş, komisyonun çalışmalarının Türkiye’nin demokrasi ve siyaset tarihi açısından kritik bir eşik oluşturabileceğini kaydetti. Kurtulmuş, “Eğer bu komisyon çalışmalarını başarıyla tamamlarsa, tarihi bir fonksiyon icra etmiş olacak. Türkiye demokrasisi ve siyaseti için çok önemli bir dönüm noktası aşılmış olacaktır” dedi.

Komisyonun, bugüne kadar 11 toplantıda 80 kişiyi dinlediğini, 50 saati aşan çalışmalar sonucunda 830 sayfalık tutanak tutulduğunu aktaran Kurtulmuş, dinleme sürecinin son aşamasına gelindiğini belirtti. Kurtulmuş, “Artık dinleme faslının sonuna yaklaşıyoruz. Ekim ayı içinde, sizlerden gelen tekliflerle belirlenen diğer sivil toplum kuruluşlarını da dinledikten sonra, Meclis Genel Kurulu’na sunulacak yasal düzenlemeler ve kapsamlı bir çalışma raporu hazırlığına geçeceğiz” ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, sürecin planlanandan daha disiplinli ve verimli ilerlediğini, herkesin fikirlerini özgürce ifade ettiğini ve hiçbir müdahalede bulunulmadan tüm görüşlerin kayda geçirildiğini söyledi.

“Yasal düzenleme hazırlıklarına odaklanacağız”

Komisyonun dinleme sürecinin tamamlanmak üzere olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Ekim ayı içinde kalan sivil toplum kuruluşlarını dinledikten sonra, komisyonun asıl hedefi olan yasal düzenlemeler ve çalışma raporu hazırlıklarına odaklanacağız. Bu rapor, millet adına üstlendiğimiz bu görevin bir sonucu olarak Meclis’e sunulacak” diye belirtti. Kurtulmuş, komisyonun farklı görüşleri özgürce dinleyerek, Türkiye’nin demokrasi ve toplumsal barış hedeflerine katkı sağlamayı amaçladığını ifade etti.

Komisyon bugün toplantının ilk oturumunda Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), Rawest Araştırma, Kürt Çalışmaları Merkezi (KSC), Ekopolitik Kültür, Eğitim ve Araştırma Vakfı (EKEAV) temsilcilerini dinleyecek. Komisyon ikinci oturumunda; Ankara Enstitüsü, Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAHAM), Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) temsilcilerini dinleyecek.

(Kaynak: MA)

Paylaşın

1302 Kanun Teklifi Gündeme Alınmadı: Meclis İşlevsizleştirildi

Son iki senede CHP’nin 774, DEM Parti’nin 331, İYİ Parti’nin 114, Yeniden Refah Partisi’nin ve Yeni Yol Grubu’nun ise 83 yasa teklifinin tek bir tanesi bile TBMM gündemine alınmadı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Gülcan Kış, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) muhalefet partilerim kanun tekliflerinin yok sayıldığını söyledi.

TBMM Genel Sekreterliği’nden alınan verileri paylaşan Kış, “Son iki senede CHP 774, DEM Parti 331, İYİ Parti 114, Saadet-Yeniden Refah Grubu ise 83 yasa teklifi sundu. Toplamı 1.302 kanun teklifi. Bu tekliflerden tek bir tanesi bile gündeme alınmadı.” dedi.

Gülcan Kış, Meclis’te 16 partinin temsil edildiğini belirterek “Ancak karar alma süreçleri Saray’dan yürütülüyor” ifadelerini kullandı. Gülcan Kış, ardından da şunları ekledi:

“Meclis’teki muhalefet partileri olarak geçim derdi, barınma sorunu, adalet arayışı için mücadele ettik. Asgari ücretin artırılması, emekli maaşlarının insanca seviyeye çıkarılması, öğrencilere barınma ve burs desteği, işçilere sosyal güvence, gençlere istihdam…

Bu teklifler halk için hazırlandı ama Saray halktan yana hiçbir adıma izin vermedi. Erdoğan halkın taleplerini yok sayarak Meclis’i devre dışı bıraktı. Muhalefetin sözü susturuldu, Meclis işlevsizleştirildi. Bu bir yetki devri değil; doğrudan halk iradesinin gasp edilmesidir.”

Paylaşın

8 Bin 792 Soru Önergesi Cevapsız Kaldı

28. Yasama Dönemi’nde milletvekilleri toplamda 30 bin 546 yazılı soru önergesi verdi. Önergelerin sadece 4 bin 3 tanesi yasal süresi içinde ilgili bakanlarca cevaplanırken; 16 bin 908 önerge yasal süresi geçtikten sonra yanıtlandı. 8 bin 792 önerge ise yanıtsız bırakıldı.

Yanıtsız bırakılan önerge verisinde ilk sırada Murat Kurum olsa da; Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, kendisine yöneltilen 622 soru önergesinin 543’üne yanıt vermedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, milletvekillerinin verdikleri önergelerin ilgili Bakanlıklarca yanıtlanmaması konusunu Meclis gündemine taşımış ve Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a sormuştu. Bakan’ın önergesine Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ’dan yanıt geldi.

Verilere göre, 21 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla milletvekilleri toplamda 30 bin 546 yazılı soru önergesi verdi. Önergelerin sadece 4 bin 3 tanesi yasal süresi içinde ilgili Bakanlarca cevaplanırken; 16 bin 908 önerge yasal süresi geçtikten sonra yanıtlandı. 8 bin 792 önerge ise yanıtsız bırakıldı. Verilen 30 bin 546 önergenin 12 bin 128’ini CHP milletvekilleri verdi.

Önergelerin yanıtlanma durumunun Bakanlara göre dağılımı şöyle:

Adalet Bakanı’na 4 bin 282
İçişleri Bakanı’na 4 bin 105
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’na 3 bin 347
Tarım ve Orman Bakanı’na 2 bin 795
Sağlık Bakanı’na 2 bin 520 önerge verildi.

İlk sırada Murat Kurum geliyor

Önergeleri yanıtlamayan Bakanların dağılımı ise şöyle:

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum bin 682 önergeyi
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya bin 345 önergeyi
Adalet Bakanı bin 238 önergeyi
Sağlık Bakanı ise bin 156 önergeyi yanıtsız bıraktı.
Yanıtsız bırakılan önerge verisinde ilk sırada Murat Kurum olsa da; Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, kendisine yöneltilen 622 soru önergesinin 543’üne yanıt vermedi.

Murat Bakan, Meclis performansına ilişkin sunduğu önergesinde “Yazılı soru önergelerinin ilgili Bakanlıklarca çoğu zaman yasal süresi içinde yani zamanında cevaplandırılmadığı; kimi Bakanlıkların sorulan sorulara yanıt vermeyip, sırf ‘cevaplandırılmış’ olsun diye eksik, yüzeysel ve alakasız içeriklerle geçiştirildiği; bazı Bakanlıkların ise uzun zamandır hiçbir yazılı soru önergesine yanıt vermediği görülmüştür. Bu durum, Gazi Meclis’in yürütme organının denetleme işlevini zayıflatmakta, kamuoyunun bilgi alma hakkını ihlal etmekte ve seçilmiş milletvekillerinin Anayasa ve TBMM İçtüzüğü’nden kaynaklanan haklarının kullanmalarını doğrudan engellemektedir” dedi.

Bekir Bozdağ, CHP’li Bakan’ın değerlendirmesine istinaden şu cevabı verdi:

“Önceki yaşama dönemlerinde olduğu gibi bu yaşama döneminde de Başkanlığımızca 5.12.2023, 28.06.2024, 05.12.2024 ve 24.06.2025 tarihlerinde Cumhurbaşkanı yardımcısı ile bakanlıklara yazılı soru önergelerinin cevaplandırılma durumunu gösteren yazılar yazılmıştır. Bu yazılarda yazılı soru önergeleri süresi içinde cevap verilmesi ve verilecek cevapların TBMM’nin saygınlığına uygun olacak şekilde soruları tam olarak karşılayan, yeterli ve tatminkâr nitelikte hazırlanması hususu iletilmiştir. Bu uygulamaya devam edilecektir.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Tıbbi Kenevir Teklifi Meclis’ten Geçti: Eczanelerde Satılabilecek

AK Parti tarafından önerilen ve 29 maddeden oluşan kenevirden elde edilen çeşitli ürünlerin kullanımına ve satışına ilişkin düzenlemeleri de içeren kanun teklifi TBMM’de kabul edildi.

Kanun teklifine göre, bu ürünlerin izin ve satışı ile kenevirin işlenmesi, ihzarı ve ihracına ilişkin usul ve esaslar, İçişleri Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığının görüşü alınarak Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.

Tıbbi kenevir etkenli ürünler, uyuşturucu amaçlı kullanılan esrar ve türevlerinden farklı.

Tıbbi amaçlı kenevir, kenevir bitkisinin tedavi amaçlı kullanılan formudur. İçeriğindeki kannabinoidler, özellikle THC (tetrahidrokannabinol) ve CBD (kannabidiol), çeşitli sağlık sorunlarının tedavisinde veya semptomlarının hafifletilmesinde kullanılır.

Tıbbi kenevir, genellikle ağrı yönetimi, epilepsi, multipl skleroz, kemoterapi kaynaklı bulantı, kaygı bozuklukları ve kronik hastalıkların semptomlarını hafifletmek için reçete edilir.

AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, kanun teklifine dair yaptığı açıklamada, dünyada kenevirin sağlık alanında yaygın olarak kullanıldığını belirterek, Türkiye’nin rekabet gücünü artırmayı hedeflediklerini söylemişti.

Paylaşın

CHP’li 61 Vekile Ait Dokunulmazlık Tezkeresi Meclis’te

CHP’li 61 milletvekili hakkındaki 240 adet yasama dokunulmazlığının kaldırılması talepli tezkerenin TBMM’ye sunulduğu bildirildi. CHP’li Gökhan Günaydın, “Müesses nizam şahane, öyle değil mi?​” sözleriyle tezkereye tepki gösterdi.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanlığı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan yeni yasama dokunulmazlığı tezkeresi, siyasi kulisleri hareketlendirdi. Tezkereye göre, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 135 milletvekilinden 61’i hakkında toplam 240 dokunulmazlık dosyası bulunuyor.

Söz konusu belge, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve eski Gelecek Partisi üyesi olan, şu an AK Parti sıralarında yer alan Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun tarafından CHP Grup Başkanlığı’na iletildi. Özbudun’un imzasını taşıyan resmi yazıda, 28. Yasama Dönemi’nde Karma Komisyon’a ulaşan dosyaların detayları ve ekli listesi yer alıyor. Yazıda, her bir milletvekiline ait dokunulmazlık dosyasının numarası, ilgili iddia mercileri ve suç isnatları sıralandı.

Metinde şu ifadeler dikkat çekti: “3 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla grubunuza üye 61 milletvekiline ait 240 adet yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin mevcut olduğu tespit edilmiştir.”

“Müesses Nizam Şahane, Öyle mi?”

Tezkere sonrası CHP’den ilk sert tepki Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’dan geldi. Sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı açıklamada Günaydın, CHP’nin birinci parti olmasına rağmen 61 milletvekili hakkında bu kadar çok dokunulmazlık dosyası bulunmasının altını çizerek eleştirdi:

“Türkiye’nin birinci partisi CHP’nin 135 milletvekilinin 61’i hakkında 240 adet yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi TBMM’de… Cumhurbaşkanı aynı zamanda Türkiye’nin ikinci partisi AKP’nin Genel Başkanı… ‘Müesses nizam’ şahane, öyle değil mi?”

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

TBMM Genel Kurulu’nda “Sahte Oy” Krizi

“İklim Kanunu Teklifi”nin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda, AK Parti Milletvekili Yusuf Beyazıt adına oy pusulası verildiğinin belirlenmesi üzerine, “sahte oy” krizi yaşandı.

DEM Parti Milletvekili Perihan Koca, “AKP’nin meclis oyunlarına bu gece bir yenisi daha eklendi. Sahte pusulalarla sahtekarlık yaptılar” dedi. Perihan Koca, “Tek yaptıkları sarayın noter makamı olarak el kaldırıp indirmeleri ama onu bile beceremiyorlar” ifadelerini kullandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda AK Parti’nin sunduğu ve Nisan ayında ilk 4 maddesi kabul edilen İklim Kanunu Teklifi görüşmeleri devam ediyor. AK Partili Yusuf Beyazıt’ın yoklama pusulası vermesine karşın salonda bulunmadığını tespit edildi, TBMM Genel Kurulu toplantı yeter sayısının bulunamaması nedeniyle kapandı.

Evrensel’in aktardığına göre; Meclis Başkanvekili Pervin Buldan, ikinci oylama sırasında pusula veren milletvekillerinin salondan ayrılmaması yönünde uyarıda bulundu. Oylama süresinin sona ermesinin ardından pusulaları okuyan Buldan, AK Parti Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt’ın salonda olmadığını tespit etti. İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez de AK Parti sıralarına dönerek, “Bir sahte oyla düştü bu iş” diye tepki gösterdi.

Açıklama yapan DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca ise “AKP’nin meclis oyunlarına bu gece bir yenisi daha eklendi. Sahte pusulalarla sahtekarlık yaptılar” dedi.

Koca, “TBMM’de kritik bir yasa görüşülüyor. İklim Kanunu adı altındaki, Karbon Emisyon Ticaret Kanunu. Bu yasayı hızlıca iktidar oy çokluğuyla geçirip, ardından bir başka katliam yasası olan Maden Yasası’nı Zeytinlik yasası diye oy çokluğu ile geçirme çabasındalar. Daha bugün AKP sözümona 30 Temmuz’a kadar TBMM’yi çalıştırma kararı aldı, ama gelin görün ki, çalışmaya niyetleri yok! Tek yaptıkları sarayın noter makamı olarak el kaldırıp indirmeleri ama onu bile beceremiyorlar” diye konuştu.

Yeter sayısı bulunamadığı için meclis oturumu kapandığını söyleyen Koca, “Sahte oy pusulalarıyla meclisi ve halkı kandırıp adrese teslim sermaye yasalarını geçirmek için mecliste dolap çeviriyorlar! Sahte oy pusulası kullandırdıkları şahıs bir önceki Anayasa Komisyonu Başkanı. Anayasayı emanet ettikleri insanlarla dümen çeviriyorlar. AKP 3 Y (Yalan-Yolsuzluk-Yasaklar) ile geldi ama 3 Y’de skandallarıyla rekordan rekora koşuyor. Milyonların gözü önünde bunu yapanlar görmediğimiz yerlerde neler neler yapıyordur varın siz düşünün” dedi.

“Utanmazlık diz boyu, başka yerde neler yapıyordur”

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Meclis tutanağını paylaşarak, şu ifadeleri kullandı: “Utanmazlık, diz boyu! TBMM biraz evvel kapandı. TBMM’de oturuma katılmayan AKP’li vekil varmış gibi pusula veriliyor. Başkanvekili Pervin Buldan kontrol etmese oturum devam edecek ve belki kanun kabul edilecek! Herkesin gözü önünde bunu yapan başka yerlerde neler yapıyordur!”

Paylaşın