Hamileler Balık Yemeli Mi Yememeli Mi?

Hamilelik veya gebelik, bir kadının hayatının en önemli dönemlerinden biridir ve bu dönemin nasıl geçirildiği, anne ve fetüsün sağlığını doğrudan etkilemektedir.

Haber Merkezi / Sağlıklı bir kiloyu korumak, dengeli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak ve vitamin – mineral takviyelerini zamanında ve doğru şekilde kullanmak bu dönemde dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar arasındadır.

Hamilelikte beslenmenin rolü, genellikle düşünülenden çok daha büyüktür. Sağlıklı beslenme, annenin vücudunun güçlü ve sağlıklı kalmasına yardımcı olmaktadır. Bu, annenin sağlıklı kalmasının, hamilelik tıbbındaki birçok hastalık ve sorunu önlemenin ve kolay ve güvenli bir hamilelik geçirmenin ilk adımıdır. Ayrıca, anne doğru beslenirse, fetüs de tam ve doğru büyüme ve gelişme için ihtiyaç duyduğu tüm besinleri alabilir.

Araştırmalar hamilelik döneminde doğru beslenen annelerin doğumdan sonra eski kilolarına daha hızlı geri dönebildiklerini göstermektedir. Tüm bunlar, hamilelikte beslenmenin önemini göstermektedir.

Balık gibi deniz ürünleri, annenin sağlığı ve fetüsün bağışıklık sistemi, beyin ve gözlerinin gelişimi için gerekli olan protein, D vitamini ve omega-3 yağ asitleri açısından zengin bir kaynaklardır. Bu nedenle, hamilelikte haftada iki kez balık tüketmek anne ve fetüsün sağlığı açısından önemli bir rol oynamaktadır.

Köpek balığı, kılıç balığı ve beyaz ton balığı gibi bazı büyük yırtıcı balıklardaki yüksek cıva seviyeleri konusunda endişeler olsa da, bu durum hamile bir kadının beslenmesinden balıkların tamamen çıkarılması anlamına gelmemelidir. Bunun yerine, hamile annelerin sardalya, somon, alabalık, beyaz balık ve ringa balığı gibi çiftliklerde yetiştirilmiş, düşük cıvalı balıkları tüketmeleri önerilmektedir.

Ayrıca alerji veya belirli tıbbi rahatsızlıklar nedeniyle balık tüketemeyen kadınların da doktor ve beslenme uzmanına danışarak omega-3 takviyesi almaları gerekmektedir.

Sonuç olarak, hamilelikte ölçülü ve bilinçli balık tüketimi yalnızca güvenli olmakla kalmayıp, aynı zamanda fetüsün sağlıklı gelişimi ve annenin sağlığı için de gereklidir. Hamilelikte balık tüketiminin tamamen yasaklanmasının bilimsel bir temeli yoktur.

Paylaşın

Hamilelikte Sağlıklı Beslenme Nasıl Olmalı?

Beslenme, vücudun sağlıklı kalması ve düzgün çalışması için ihtiyaç duyduğu besinlerin tüketilmesidir: Proteinler, karbonhidratlar, sağlıklı yağlar, vitaminler ve mineraller.

Haber Merkezi / Hamilelikte sağlıklı beslenme, anne ve bebeğin sağlığını desteklemek için dengeli, çeşitli ve besin değeri yüksek bir diyet gerektirir. İşte temel ilkeler ve öneriler:

Dengeli ve Çeşitli Beslenme:

Makro Besinler:

Protein: Bebeğin büyümesi ve doku gelişimi için elzemdir. Günlük 70-100 g protein alınmalı. Örnek: Yumurta, tavuk, balık, kırmızı et, baklagiller, yoğurt.

Karbonhidratlar: Enerji sağlar. Tam tahıllar (esmer pirinç, bulgur, yulaf), sebzeler ve meyveler tercih edilmeli. Şekerli ve işlenmiş gıdalardan kaçınılmalı.

Yağlar: Sağlıklı yağlar (zeytinyağı, avokado, ceviz, balık) omega-3 gibi önemli yağ asitleri için gereklidir. Trans yağlardan uzak durulmalı.

Mikro Besinler:

Folik Asit: Nöral tüp defektlerini önler. Günlük 400-800 mcg önerilir (ıspanak, mercimek, takviye).

Demir: Kan hacmini artırır ve anemiyi önler. Günlük 27 mg gerekir (kırmızı et, ıspanak, kuru meyveler, C vitamini ile alınmalı).

Kalsiyum: Kemik ve diş gelişimi için önemlidir. Günlük 1000-1300 mg önerilir (süt, yoğurt, peynir, badem).

D Vitamini: Kalsiyum emilimini destekler. Günlük 600-800 IU gerekir (güneş ışığı, somon, takviye).

Omega-3: Bebeğin beyin ve göz gelişimini destekler (ceviz, chia tohumu, somon).

Besin Gruplarına Göre Öneriler:

Sebzeler: Renkli ve çeşitli sebzeler (brokoli, havuç, ıspanak) vitamin ve lif sağlar. Günde 3-4 porsiyon.

Meyveler: C vitamini ve antioksidanlar için 2-3 porsiyon (portakal, elma, muz).

Tam Tahıllar: Kan şekerini dengeler, lif sağlar. Günde 6-8 porsiyon (tam buğday ekmeği, kinoa).

Protein Kaynakları: Haftada 2 kez düşük cıvalı balık (somon, sardalya), yağsız et, yumurta, baklagiller.

Süt Ürünleri: Kalsiyum ve D vitamini için pastörize ürünler tercih edilmeli.

Kaçınılması Gerekenler:

Çiğ veya Az Pişmiş Gıdalar: Listeria riski nedeniyle çiğ et, balık (suşi), pastörize olmayan peynirler yenmemeli.

Yüksek Cıvalı Balıklar: Kılıç balığı, köpek balığı gibi türler bebeğin sinir sistemine zarar verebilir.

Alkol ve Sigara: Tamamen kaçınılmalı.

İşlenmiş Gıdalar: Şekerli içecekler, paketli atıştırmalıklar ve fast food tüketimi minimumda tutulmalı.

Porsiyon ve Sıklık:

Günde 3 ana öğün ve 2-3 ara öğünle kan şekeri dengelenmeli.

Küçük porsiyonlarla sık yemek, mide bulantısı ve reflüyü azaltır.

Hamilelikte kalori ihtiyacı artar: İlk trimesterde ek kalori gerekmez, ikinci trimesterde +340 kcal, üçüncü trimesterde +450 kcal.

Özel Durumlar:

Vejetaryen/Vegan Beslenme: Protein, demir, B12 ve omega-3 takviyeleri doktor kontrolünde alınmalı.

Gestasyonel Diyabet: Karbonhidrat alımı kontrol edilmeli, glisemik indeksi düşük gıdalar tercih edilmeli.

Bulantı ve Kusma: Küçük, sık öğünler, zencefil çayı veya kraker gibi hafif gıdalar yardımcı olabilir.

Doktor ve Diyetisyen Desteği:

Her hamilelik farklıdır; beslenme planı doktor veya diyetisyenle kişiselleştirilmelidir.

Prenatal vitamin takviyeleri (folik asit, demir, D vitamini) doktor önerisiyle kullanılmalı.

Örnek Günlük Menü:

Kahvaltı: Yulaf, yoğurt, taze meyve, ceviz.
Ara Öğün: Badem, elma.
Öğle: Izgara tavuk, bulgur pilavı, bol yeşillikli salata, zeytinyağı.
Ara Öğün: Tam buğday kraker, humus.
Akşam: Somon, kinoa, buharda brokoli, yoğurt.
Ara Öğün: Süt, kuru kayısı.

Paylaşın

Hamilelikte Hangi Vitamin Ve Takviyelerden Kaçınılmalı?

Hamilelikte vitamin ve takviyeler, anne ve bebek sağlığı için oldukça önemli olabilir, ancak bazı vitamin ve takviyeler in aşırı alımı veya yanlış kullanımı da bir o kadar zararlı olabilir.

Haber Merkezi / Hamilelik döneminde hangi vitamin ve takviyelerden kaçınılması gerektiği bireysel sağlık durumuna bağlıdır.

A Vitamini (Retinol ve Türevleri): Yüksek dozlarda A vitamini (retinol formu) fetüste doğum kusurlarına (teratojenik etkiler) neden olabilir, özellikle ilk trimesterde. Günlük üst sınır hamileler için 10,000 IU (3,000 mcg RAE) olarak belirlenmiştir.

Beta karoten (bitkisel kaynaklı A vitamini öncüsü) güvenli kabul edilir, çünkü vücut ihtiyaç duyduğu kadar beta karoteni A vitaminine çevirir. Havuç, tatlı patates gibi besinler tercih edilebilir.

E Vitamini (Yüksek Doz): Yüksek doz E vitamini (ör. 1,000 mg/gün üzeri) kanama riskini artırabilir ve hamilelikte komplikasyonlara yol açabilir.

E vitamini genellikle gıdalardan (badem, ayçiçeği çekirdeği, ıspanak) yeterli miktarda alınır. Prenatal vitaminlerdeki düşük dozlar genellikle güvenlidir.

D Vitamini (Aşırı Doz): Aşırı D vitamini (10,000 IU/gün üzeri) kalsiyum birikimine (hiperkalsemi) yol açabilir, bu da fetüste böbrek hasarı veya kalp sorunlarına neden olabilir.

Günlük 600-2,000 IU D vitamini genellikle güvenli kabul edilir. Doktor önerisiyle doz ayarlanmalıdır.

C Vitamini (Aşırı Doz): Çok yüksek dozlar (2,000 mg/gün üzeri) ishale, böbrek taşlarına veya fetüste bağımlılık riskine yol açabilir.

Gıdalardan (portakal, kivi, biber) alınan C vitamini genellikle yeterlidir. Prenatal vitaminlerdeki dozlar güvenlidir.

Bitkisel Takviyeler: Birçok bitkisel takviyenin hamilelikteki güvenliği araştırılmamıştır ve bazıları rahim kasılmalarını tetikleyebilir veya hormon dengesini bozabilir.

Bitkisel takviyeler yerine doktorun önerdiği prenatal vitaminler kullanılmalı.

Multivitaminler (Yüksek Doz): Hamilelik için özel olmayan multivitaminler, yüksek doz A, E veya diğer vitaminler içerebilir ve bu, fetüse zarar verebilir.

Hamilelik için formüle edilmiş prenatal vitaminler tercih edilmelidir.

Kafein İçeren Takviyeler: Aşırı kafein (200-300 mg/gün üzeri) düşük riskini artırabilir ve fetal gelişimi etkileyebilir.

Kafein alımı, kahve veya çay gibi gıdalardan sınırlı miktarda (1-2 fincan/gün) alınabilir.

Balık Yağı ve Omega-3 (Bazı Türler): Balık yağı takviyeleri, cıva veya diğer kirleticiler içerebilir. Ayrıca, A vitamini içeriği yüksek olan morina karaciğeri yağı fetüse zarar verebilir.

Doktor önerisiyle saflaştırılmış, düşük A vitamini içeren omega-3 takviyeleri kullanılabilir. Somon, sardalya gibi düşük cıvalı balıklar tercih edilmelidir.

Bazı Mineraller (Yüksek Doz):

İyot: Aşırı iyot (1,100 mcg/gün üzeri) tiroid fonksiyonlarını bozabilir.
Selenyum: Yüksek dozlar (400 mcg/gün üzeri) toksisiteye neden olabilir.
Çinko: Aşırı çinko (40 mg/gün üzeri) bakır emilimini engelleyebilir.

Prenatal vitaminlerdeki dengeli dozlar genellikle yeterlidir.

Kilo Verme veya Detoks Takviyeleri: Kilo verme veya detoks ürünleri genellikle kafein, bitkisel uyarıcılar veya bilinmeyen bileşenler içerir ve hamilelikte tehlikelidir.

Dengeli beslenme ve doktor önerisiyle hareket.

Not: Hamilelikte herhangi bir takviye kullanmadan önce mutlaka bir sağlık uzmanına danışılmalıdır.

Paylaşın

Güvenli Hamilelik İçin Uyulması Gereken Beş Şey

Hamilelik her kadın için heyecan verici bir yolculuktur ve herkes sağlıklı bir hamilelik geçirmek ister. Yaşam tarzınız, beslenmeniz, egzersiziniz vb. hamileliğinizi ve bebeğinizin sağlığını önemli ölçüde etkileyebilir.

Haber Merkezi / Bu nedenle, hamileliğinizi sağlıklı ve keyifli hale getirmek için belirli şeylere uymanız önemlidir. İşte daha güvenli bir hamilelik için yapılması ve yapılmaması gerekenler:

Dengeli beslenin: Vitaminler, mineraller ve önemli miktarda besinle dolu bir beslenme, hem annenin hem de bebeğin sağlığı için çok önemlidir. Beslenmenize yapraklı sebzeler, meyveler, tam tahıllar, yağsız proteinler ve süt ürünleri ekleyin. Ayrıca, gün boyunca bol su için.

Doğum öncesi vitaminleri alın: Doğum öncesi vitaminler, bir bebeğin gelişimi için uygun besinleri içerecek şekilde tasarlanmıştır. Genellikle doğum öncesi vitaminler, doğum kusurlarını önlemek ve bebeğin büyümesini ve gelişimini desteklemek için folik asit, DHA ve demir içerir.

Düzenli kontroller yaptırın: Doğum öncesi kontroller bebeğin sağlıklı gelişimini garanti altına alma ve annenin de sağlıklı kalması için çok önemli. Doktorunuzun tavsiyelerine uyun ve planlanan tüm randevulara katılmaya çalışın.

Fiziksel olarak aktif kalın: Yürüyüş gibi hafif egzersizler, vücut ağırlığınızı düzenler, sizi stresten uzak tutar ve vücudunuzu doğum için güçlendirir. Ancak, herhangi bir egzersiz rutinine başlamadan önce doktorunuza danışın.

Zihinsel sağlığınıza odaklanın: Hamilelikte gereksiz stresten kaçınmak ve pozitif kalmaya çalışmak çok işe yarayacaktır.

Güvenli bir gebelik için 5 yapılmaması gerekenler

Sigara veya alkol içmeyin: Sigara ve alkol kullanımı, doğmamış bebeğin sağlığı ve gelişimi için ciddi tehditlerdir, doğum kusurları, erken doğum ve düşük doğum risklerini artırır.

Pastörize edilmemiş veya çiğ gıdalar tüketmeyin: Gıda kaynaklı hastalık riskini en aza indirmek için pastörize edilmemiş süt, yumuşak peynirler, çiğ yumurtalar, suşi ve az pişmiş etlerden kaçınılmalıdır.

Doktorunuza danışmadan ilaç almayın: Hamilelik sırasında güvenli olduklarından emin olmak için herhangi bir ilaç, takviye veya bitkisel preparat almadan önce daima doktorunuza danışın.

Kafeini aşırı kullanmayın: Yüksek kafein seviyesi düşük yapma riskini artırır. Kafein alımınızı günde 200 mg ile sınırlayın.

Vücudunuzun sinyallerini göz ardı etmeyin: Şiddetli ağrılarınız, kanamanız, baş dönmeniz veya olağandışı bir şey varsa, asla çok geç olana kadar beklemeyin; sadece doktorunuzu veya sağlık uzmanınızı arayın. Bu erken müdahale her şeyi değiştirebilir.

Paylaşın

Hamilelikte Karşılaşılan En Yaygın Beş Cilt Sorunu

Hamilelik sırasında oluşan çoğu cilt rahatsızlığı, doğum sonrası kendiliğinden düzelir veya yalnızca semptomatik tedavi gerektirebilir. Hamilelikte görülen cilt rahatsızlıkları, genellikle üç kategori de değerlendirilmekte: Hormonla ilişkili, önceden var olan ve hamileliğe özgü. 

Haber Merkezi / Çatlak izleri, akne, melazma, kuru cilt ve hassas cilt gibi hamilelik sırasında yaşanabilecek beş cilt sorunu:

Çatlak izleri: Çatlak izleri, hamilelik sırasında büyüyen bebeğe uyum sağlayan cildin gerilmesiyle oluşan yaygın bir sorundur. Genellikle karın, göğüsler, kalçalar ve uyluklarda görülürler. Bu sorun zamanla kaybolsa da, cildi kakao yağı veya hyaluronik asit içeren ürünlerle nemlendirmek, görünümlerini azaltmaya yardımcı olabilir.

Melazma (Kloazma): Melazma, yüzde, özellikle alında, yanaklarda ve üst dudakta koyu, benekli lekelere neden olur. Bu durum hormonal değişiklikler ve artan güneş hassasiyeti tarafından tetiklenir. Güneş kremi kullanmak ve aşırı güneşe maruz kalmaktan kaçınmak melazmayı önlemeye yardımcı olabilir.

Sivilce: Hamilelik sırasında hormonal değişiklikler akne sorununa yol açabilir. Artan yağ üretimi ve tıkalı gözenekler bu soruna katkıda bulunur. Komedojenik olmayan ürünlerle nazik bir cilt bakımı rutini sürdürmek akneyi yönetmeye yardımcı olabilir.

Kaşıntılı cilt: Cilt gerildikçe, özellikle karın ve göğüslerin çevresinde kaşıntı olabilir. Bu kaşıntı, genellikle cildin gerilmesi ve kuruluğundan kaynaklanır. Düzenli nemlendirme ve hipoalerjenik losyonlar kullanmak rahatlama sağlayabilir. Kaşıntı şiddetliyse bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.

Hamilelik parıltısı: Endişe verici olmasa da birçok kadın “hamilelik ışıltısı” olarak adlandırılan şeyi deneyimliyor. Artan kan akışı ve hormonal değişiklikler parlak bir cilt görünümüne yol açabilir. Nazik bir temizleme rutini ve nemli kalmak bu doğal ışıltıyı korumaya yardımcı olabilir.

Paylaşın

Doğum Sonrası Saç Dökülmesi Neden Olur? Bilinmesi Gerekenler

Hamilelik sırasında ve sonrasında oluşan hormonal değişiklikler doğum sonrası saç dökülmesinin başlıca nedenidir. Doğum sonrası saç dökülmesi genellikle saç derisini etkiler ancak kaşlar ve kirpikleri de etkileyebilir.

Haber Merkezi / Hamilelik sırasında östrojen seviyesi artar ve bu da saçların normalden daha uzun süre büyüme evresinde kalmasına neden olur ve saç dökülmesini önler. Saçlar hamilelik sırasında, özellikle son üç ayda çok dolgun görünebilir.

Doğumdan sonra östrojen seviyesi hamilelik öncesi seviyeye düşer ve normal saç büyüme düzeni geri döner. Doğum sonrası saç dökülmesi, hamilelik sırasında dökülmeyen tüm saçların aynı anda dökülmeye başlaması nedeniyle oluşur.

Doğum sonrası saç dökülmesine katkıda bulunabilecek başka faktörler de vardır. Bunlar:

Stres
Yetersiz beslenme
Endokrin bozuklukları (diyabet, hipotiroidizm)
Yüksek tansiyon (preeklampsi ve eklampsi dahil)
Demir eksikliği

Doğum sonrası saç dökülmesi ne zaman başlar?

Doğum sonrası saç dökülmesi doğumdan sonra herhangi bir zamanda başlayabilir, ancak genellikle doğumdan yaklaşık üç ila dört ay sonra başlar. Doğum sonrası saç dökülmesi genellikle saç derinizdeki saçların yalnızca yaklaşık yüzde 50’sini etkiler.

Doğum sonrası saç dökülmesi ne kadar sürer?

Aşırı dökülme genellikle doğumdan sonraki dördüncü ay civarında zirveye ulaşır. Saç dökülmesi altı aydan bir yıla kadar sürebilir, ancak bu durum nadirdir. Bu süreden sonra saçlarınız normal büyüme döngüsüne döner.

Doğum sonrası saç dökülmesine karşı ne yapabilirsiniz?

Doğum sonrası saç dökülmesi için tedavi aramanıza gerek yok çünkü saçlarınız sonunda kendiliğinden normale dönecektir. Ancak, bu durum sizi rahatsız ediyorsa, saçlarınızın daha dolgun ve sağlıklı görünmesine yardımcı olacak birkaç yol vardır. Bunlar:

Ağır şampuanlardan ve saç kremlerinden kaçının: Saç kremi içeren şampuanlar veya “yoğun” saç kremleri saçınızı ağırlaştırabilir ve hacmini azaltabilir.

Hacim veren saç ürünleri kullanın: Hacim veren şampuanlar, saç kremleri, spreyler veya pudralar saçınıza daha dolgun bir görünüm kazandırabilir.

Saç derinize saç kremi sürmekten kaçının: Saç kremini saç uçlarınıza uygulayın ancak saç derinize uygulamayın çünkü bu da saçı ağırlaştırır.

Yeni bir saç kesimi veya stili yaptırmayı düşünün: Saçınızı ayırma şeklinizi değiştirmek veya bir kuaförden saçlarınıza yeni katlar eklemesini istemek saçlarınızın daha dolgun görünmesini sağlayabilir. Bazı kısa kesimler saç dökülmesini gizlemeye yardımcı olabilir.

Dermatoloji uzmanıyla görüşün: Saç dökülmesi aşırıysa veya kel noktalara neden oluyorsa bir dermatoloji uzmanını arayın.

Doğum sonrası saç dökülmesi nasıl önlenir?

Doğum sonrası saç dökülmesi doğal bir süreç olsa da, saç dökülmesini en aza indirmek ve saç uzamasını desteklemek için yapabileceğiniz birkaç şey var:

Besin açısından zengin bir beslenme: Meyve, sebze, tam tahıllar ve yağsız proteinler açısından zengin bir beslenme, saç köklerini koruyan ve uzamasını teşvik eden vitamin ve mineraller içerir.

Doğum öncesi vitaminleri alın: Doğum öncesi vitaminlerinizi doğumdan önce ve sonra almak saç uzamasını desteklemeye yardımcı olabilir.

Takviyeler: Saç büyümesini desteklemek için biotin, demir, çinko ve B, C ve D vitaminleri gibi takviyeler almayı düşünün. Ancak bunlar sağlıklı bir beslenmenin yerine geçmemelidir. Herhangi bir takviye almadan önce sağlık uzmanınıza danışın.

Stres yönetimi: Stres saç dökülmesine katkıda bulunabilir. Derin nefes alma ve meditasyon gibi rahatlama teknikleri stresle başa çıkmanıza yardımcı olabilir.

Dağınık saç modellerini tercih edin: Saçınıza gerginlik katabilecek ve kırılmalara yol açabilecek at kuyruğu veya örgü gibi sıkı saç modellerinden kaçınmaya çalışın.

Isıyla şekillendirmeden kaçının: Saç kurutma makinesi, sıcak rulo, maşa veya düzleştirici gibi ısıyla şekillendirme aletlerinde düşük ısı ayarlarını kullanmaktan kaçının veya kullanmayın. Bunlar saçınıza zarar verebilir ve daha fazla saç dökülmesine neden olabilir.

Saçınıza nazik davranın: Saçınızı sertçe taramaktan veya ıslakken fırça kullanmaktan kaçının. Bunun yerine, ıslak saçı açmak için geniş dişli bir tarak kullanın.

Saçınızı sertleştiren ürünlerden kaçının: Hafif bir şampuan ve saç kremi kullanın ve saçınıza zarar verebilecek kimyasallardan (renk, röfle, perma, düzleştirme işlemleri) kaçının.

Paylaşın

Gebelikte Cinsellik: Bilinmesi Gereken Her Şey

Bebeğinizin gelişi için hazırlık yaparken, mutluluk, heyecan, beklentiyle beraber gelen fiziksel ve zihinsel değişimlerin (uyuşukluk, uykusuzluk gibi) bir karışımını yaşayacaksınız.

Haber Merkezi / Gebelik veya hamilelikte cinsellik, sizin ve bebeğiniz için güvenli mi gibi sorular sıcak konulardan biri olacak.

Şununla başlayalım: hamilelikte cinsellik tamamen normaldir ve yalnızca ihtiyaçlarınızı karşılamakla ve kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda eşinizle olan bağınızı da güçlendirir.

Hamilelik sırasında cinsel ilişkiye girebilir miyim?

Kesinlikle! Çoğu durumda, hamilelik sırasında cinsel ilişki sadece güvenli değil, aynı zamanda normal ve sağlıklıdır. Vücut çeşitli değişikliklerden geçer, ancak genel olarak, herhangi bir komplikasyon olmadığı ve sağlık uzmanınız belirli kısıtlamalar önermediği sürece, cinsel aktivite tüm hamilelik boyunca güvenli kabul edilir.

Hamilelik sırasında cinsel ilişki kararı size ve vücudunuza bağlıdır. Hormonal değişiklikler, pelvise artan kan akışı, meme ve meme ucu hassasiyetindeki değişiklikler, ilk trimesterde ortaya çıkabilen yorgunluk ve mide bulantısı ve vücudunuzdaki değişikliklerin algılanması cinsel isteğinizi etkileyebilir.

Kadınların bir bölümü libido azalması yaşarken, bir bölümünde de tam tersi bir durum yaşanır. Her iki senaryo da tamamen normaldir.

Hamilelikte cinsel ilişki güvenli midir?

Genel olarak, hamilelik sırasında cinsel ilişki tamamen güvenlidir, ancak herhangi bir özel endişeniz varsa sağlık uzmanınıza danışmanız önerilir. Hamileliğiniz herhangi bir komplikasyon olmadan ilerliyorsa, cinsel aktivite yaşamamanız için hiçbir neden yoktur.

Trimesterlerdeki değişiklikler: Neler beklemelisiniz?

Birçok kadın ilk trimesterde daha az cinsel istek duyar. Çünkü hormonal dalgalanmalar, yorgunluk ve sabah bulantısı gibi erken gebelik belirtilerine neden olur ve ardından vücudunuzdaki değişikliklere uyum sağlama dönemi gelir. Bu tamamen normaldir.

İkinci ve üçüncü trimester dönemi, hormonal değişikliklerin dengelenmeye başladığı dönemdir ve bu dönemde birçok kadın cinsel dürtülerinin geri döndüğünü ve sabitlendiğini ifade etmektedir.

Hamileyken partnerim cinsel ilişkiye girmek ister mi?

Hamilelik şüphesiz kadınlar için bir değişim yolculuğu olsa da, bu süreçte bir dizi duygu ve uyum sürecinden geçen partnerlerini de etkiler. Cinsel ilişki konusunda, bazıları “bebeğe zarar vermemek” gibi nedenlerle korkarken, bazıları da kadının değişen vücudunu daha çekici bulur.

Orgazm doğumu tetikler mi?

Orgazm sırasında salgılanan oksitosin hormonu (evet, cinsel uyarılma ve ilişki kurma ile ilişkilendirilen hormon) pitocinin (doğum başlatma sırasında damla yoluyla alınan sentetik hormon) doğal bir formudur, ancak orgazmın doğumu başlatabileceğine dair bilimsel bir kanıt yoktur.

Paylaşın

Hamilelikte Egzersizin Beş Faydası

Hamilelik sırasında hareketli olmak, formda kalmak, rahatsızlıkları azaltmanın yanı sıra hem anne hem de bebek için sağlık risklerini azaltmak açısından çok önemlidir.

Haber Merkezi / Hamilelik sırasında düzenli egzersiz sırt ağrısını, kabızlığı ve gebelik diyabeti riskini hafifletmeye yardımcı olarak daha sağlıklı bir hamilelik yolculuğuna katkıda bulunur. İşte hamilelikte egzersizin beş faydası:

Sırt ağrısını azaltır: Hamilelik, özellikle sırtta oluşan rahatsızlıklarla ilişkilidir. Araştırmalar, hamile kadınların yüzde 20’sinin hamileliğin 20. ila 28. haftalarında başlayan hamilelikle ilişkili bel ağrılarından muzdarip olduğunu göstermektedir.

Esneme, yürüme, yoga veya yüzme gibi düzenli egzersizler omurgayı destekleyen kasları güçlendirerek ağrıyı hafifletebilir.

Kabızlığı hafifletir: 103 kadın üzerinde yapılan bir araştırma, kabızlığın hamilelik boyunca ve doğum sonrası 3 aya kadar sürebildiğini ortaya koydu. Düzenli egzersizler bağırsak hareketlerini uyarır ve sindirim sistemini sağlıklı tutar.

Gebelik diyabeti, preeklampsi riskinizi azaltır: Gestasyonel diyabet, hamilelik sırasında kan şekeri düzeylerini etkileyen, preeklampsi ise, hamilelik sırasında yüksek tansiyonla karakterize ciddi bir sağlık durumdur.

Düzenli egzersiz kan şekeri seviyesini düşürür ve insüline karşı daha duyarlı olmayı sağlar. Fiziksel aktiviteler aynı zamanda kardiyovasküler kondisyonlama ve kan basıncını normal aralığa düşürme ile de ilişkilidir.

Sağlıklı kilo alımı: Kilo alımı hamileliğin doğal bir parçasıdır. Ancak bazen hamile kadın gerekenden daha fazla kilo alabilir ve bu da hamilelik yolculuğunda komplikasyonlara yol açabilir.

Hamilelikte kilo alımı, zayıf kadınlar için 18 kg’dan, normal kilolu kadınlar için 16 kg’dan, fazla kilolu kadınlar için 11,5 kg’dan ve obez kadınlar için 9 kg’dan az kilo alımı ile karakterize edilir.

Hamilelikte düzenli egzersiz aşırı kilo almamanı sınırlayarak hem annenin hem de bebeğin çeşitli sağlık sorunları yaşama olasılığını azaltır.

Kalp ve kan damarlarını güçlendirir: Hamilelik kan damarlarına ve kalbe ekstra baskı uygular. Hipertansif bozukluklar gebeliklerin neredeyse yüzde 10’unu etkiler ve aynı zamanda kardiyovasküler risklerle de ilişkilidir.

Hamilelik sırasında düzenli egzersiz, kardiyovasküler sistemi güçlendirir, kan dolaşımını iyileştirir ve kalple ilgili tıbbi zorluk riskini azaltır.

Bununla birlikte, hamileliğin 26. haftasından sonra plasenta previa, bazı kalp ve akciğer hastalıkları, erken doğum veya membran yırtılması, hamileliğin neden olduğu kan basıncı, şiddetli anemi ve ikizlere veya üçüzlere hamile kalma gibi rahatsızlıkları veya hamilelik komplikasyonları olan kadınlar, hamile kalmamalıdır.

Egzersiz sırasında göğüs ağrısı, vajinadan sıvı veya kan sızması ve baş dönmesi gibi belirtilere karşı da dikkatli olunmalı. Bu gibi belirtilerle karşılaşılırsa derhal doktora başvurmalı.

Paylaşın

Hamilelik Ne Kadar Erken Tespit Edilebilir Ve Belirtileri Nelerdir?

Hamile olup olmadığını anlamaya çalışmak, gerilimle dolu duygusal bir yolculuk olabilir. Bu nedenle hamilelik döngüsünü, hamilelik testlerinin nasıl çalıştığını ve hamileliğin erken belirtilerini bilmek faydalı olabilir.

Haber Merkezi / Kadınlarda regl döneminin ilk gününden bir sonraki regl döneminin ilk gününe kadar 28 günlük bir adet döngüsü vardır. Döngüde yumurtlama, yani yumurtalıklardan bir yumurtanın salınması, genellikle bir sonraki regl döneminin başlangıcından yaklaşık 14 gün önce gerçekleşir.

Düzenli regl döngüleri olan bir kadının, yumurtlama döneminde cinsel ilişkiye girmişse, gebelik testi gebelikten sonraki iki haftada pozitif sonuç verebilir.

Hamilelik testi, vücudun yalnızca hamileyken ürettiği hCG hormonunun (İnsan Koryonik Gonadotropin) varlığını kontrol eder. Kanda ve idrarda tespit edilebilir.

İdrarda hCG’yi test eden evde hamilelik testleri, yumurtlamadan yaklaşık 10 ila 14 gün sonra hamileliği tespit edebilir.

Yine de, en doğru sonucu almak için testten önce kaçırılan bir sürenin beklenmesi sıklıkla tavsiye edilir.

Hamileliğin erken belirtileri

Regl gecikmesi hamileliğin önemli bir erken belirtisi olsa da, diğer belirtiler arasında memelerde değişiklikler (hassas veya şişmiş), idrara çıkma artışı, kusmayla birlikte veya kusmasız mide bulantısı (sabah bulantısı), aşırı yorgunluk ve ruh hali değişimleri yer alır.

Bu belirtiler subjektiftir ve kadından kadına büyük farklılıklar gösterir.

Evde hamilelik testi yaptıysanız ve pozitif sonuç aldıysanız, bunu bir sağlık kuruluşunda doğrultmanız iyi olur.

Doktor, hamileliği doğrulamak için kan veya idrar testi isteyebilir. Doktor ayrıca embriyonun implantasyonunu ve gelişimini kontrol etmek için ultrason taraması da yapabilir.

Paylaşın

Dikkat Çeken Araştırma: Doğum Kontrol Hapları Depresyona Neden Oluyor

İstenmeyen gebeliklerin oluşmasını önlemenin yanı sıra çeşitli hormonal dengesizlikleri düzenleyerek adet döneminde görülen çeşitli sağlık sorunlarının giderilmesine de yardımcı olan doğum kontrol haplarının depresyona neden olduğu ortaya çıktı.

Ergenlik çağında doğum kontrol haplarına başlayanların yaklaşık yüzde 130 daha yüksek oranda depresif semptomlara sahip olduğu tespit edildi. Benzer bir tablo, yüzde 92 gibi yüksek bir oranla yetişkin doğum kontrol hapı kullanıcılarında görüldü.

Doğum kontrol hapı kullanımının ilk iki yılında düzenli bir depresyon teşhisi alma riskinin ise yüzde 73 olduğu belirtildi.

İsveç’te Uppsala Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen büyük çaplı çalışmada, 250 bin kadının doğumdan menopoza kadar geçirdikleri değişim incelendi.

Sputnik Türkçe’nin aktardığına göre, çalışma, oral kontraseptifler (doğum kontrol hapları) ile depresyon arasındaki bağlantıyı ortaya çıkardı.

Ergenlik çağında doğum kontrol haplarına başlayanların yaklaşık yüzde 130 daha yüksek oranda depresif semptomlara sahip olduğu tespit edildi. Benzer bir tablo, yüzde 92 gibi yüksek bir oranla yetişkin doğum kontrol hapı kullanıcılarında görüldü.

Doğum kontrol hapı kullanımının ilk iki yılında düzenli bir depresyon teşhisi alma riskinin ise yüzde 73 olduğu belirtildi.

Gençler üzerinde daha etkili

Hapların gençler üzerindeki güçlü etkisinin ergenliğin neden olduğu hormonal değişikliklere bağlı olabileceği ifade edildi. Bu yaş grubundaki kadınlar, zaten önemli bir hormonal değişime uğradıkları için sadece hormonal değişimlere değil, aynı zamanda diğer yaşam deneyimlerine de daha duyarlı olabiliyor.

Genç kullanıcıların hapı bıraktıktan sonra bile artan bir depresyon oranına sahip oldukları bulunurken, yetişkin kullanıcılarda benzer bir etki gözlenmedi.

Çalışmaya katılan doktora öğrencilerinden Therese Johansson, “Doğum kontrol yöntemlerinin kadınlar için pek çok faydası olmasına rağmen hem tıp uzmanları hem de hastalar, bu ve benzeri çalışmalarda tespit edilen yan etkiler konusunda bilgilendirilmeli” dedi.

Paylaşın