Bloomberg: Şimşek, Erdoğan’dan Erkan’ı Görevden Almasını İstedi

New York merkezli yayın organı Bloomberg, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan Hafize Gaye Erkan’ı Merkez Bankası (TCMB) başkanlığı görevinden almasını istediğini yazdı.

Hafize Gaye Erkan, kısa bir süre önce sosyal medya hesabından “görevinden azil” talebinde bulunduğunu duyurmuş, saatler sonra Resmi Gazete’de yayınlanan bir başkanlık kararında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hafize Gaye Erkan’ı “görevden aldığı” bildirilmişti.

Bloomberg’den Beril Akman ve Kerim Karakaya yayınladıkları makalede, Hafize Gaye Erkan’ın görevden ayrılmasına zemin hazırlayan sürece değindiler.

Erkan’ın bir aylık ABD seyahati, sessizlik süresinde ABD’de iş adamlarıyla görüşmesi, Erdoğan’a yakın olmak istemesi, ailesini Merkez Bankası’na götürmesi ve teknokrata yakışmayacak röportajının halkta bulduğu yankılara dair tüm süreç ele alındı. Son olarak Erkan’ın tavırlarının Şimşek’i rahatsız ettiği ve Şimşek’in Erdoğan’a Erkan’ı görevden almasını istediğine işaret edildi.

Beril Akman ve Kerem Karakaya’nın makalesinin tamamı şu şekilde:

Hafize Gaye Erkan’a gelince Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güveni sonuna kadar sarsılmadı. Ancak o zamana kadar, onun mahvolduğunu kanıtlayan şey, yaklaşık 1,1 trilyon dolarlık ekonomiyi güzelleştirme misyonuyla hareket eden Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek gibi diğer ağır topların güvenini kaybetmiş olmasıydı.

Merkez Bankası içindeki ve Türkiye’nin iktidar koridorlarındaki eleştirmenler için, Erkan’ın neredeyse sekiz aylık görev süresinin sonu, personel ile çatışmalarının doruk noktasıydı ve iç müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre sonuçta boşa çıkan bir güç oyunuydu. Konuştuğumuz kaynaklar medyayla konuşma yetkileri olmadığı için kimliklerinin açıklanmaması istedi.

Goldman Sachs Group Inc.’de yaklaşık on yıl görev yapan Türkiye’nin ilk kadın merkez bankası başkanı, bunun yerine bunu “büyük karakterli bir suikast kampanyası” olarak gördüğünü, ailesini ve küçük çocuğunu korumak için istifa ettiğini söyledi.

Teknokrat grubundaki çatlaklar

Erdoğan’ın geçen mayıs ayında yeniden seçilmesinin ardından, geleneksel politikalara dönüş sırasında Şimşek’le birlikte Erkan’ın da övgüyle karşılanması, ödemeler dengesi krizi ve dövizde düzensiz bir devalüasyon olasılığı riskini ortadan kaldırdı. Ancak kaynaklar, perde arkasında Erdoğan’ın görevlendirdiği teknokrat grubunun işin üzerinden henüz aylar geçmesine rağmen çatlaklar göstermeye başladığını söyledi.

Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı bu haber hakkında yorum yapmaktan kaçındı. Erkan’a yapılan aramalar ve mesajlar cevapsız kaldı.

Kendi yerleşik politika çevrelerine karşı bir tepki olarak bile Erkan, ABD’deki bağlantı ağıyla övünen, bilgili ve dürüst bir konuşmacı olarak yabancı yetkililerin ve birçok yatırımcının övgüsünü kazanıyordu.

Kendisi Merkez bankasından ayrılmış olsa da, yerine Erkan’ın politika şahini olarak görülen yardımcısı Fatih Karahan’ın getirilmesiyle ekibi büyük ölçüde sağlam kaldı. Ancak olayların zaman çizelgesini bir araya getirmek, Erkan dahil son beş başkanın görev süresini tamamlamadan görevden ayrıldığı bir kuruma yeni bir ışık tutuyor.

Bu, gelişmekte olan dünyanın en cezbedici geri dönüş hikayelerinden birini -Erdoğan yönetimindeki politika iniş çıkışlarının on yıldan fazla bir süre içinde dış borç stoklarını yaklaşık yüzde 96 oranında azalttığı bir ülkede- yakından takip eden yatırımcılar için önemli olacak bir durum.

Erkan’ın görünürdeki eksikliklerine gösterilen ilgi, kendisinden önceki erkek adaylara uygulanan muameleyle de tam bir tezat oluşturuyordu. Eski merkez bankacılarından bazıları Erdoğan’ın emirlerini ekonominin zararına yerine getirdiler ancak basından veya siyasetçilerden hiçbir zaman aynı muameleyi görmediler.

Bu durum, Erkan’ın düşüşünde cinsiyetin oynadığı rol ve daha genel anlamda, 38 ülkeden oluşan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nde iş gücü piyasasına katılım oranının en düşük olduğu ekonomide Türk kadınlarının durumuna ilişkin soruları gündeme getirebilir .

Bu hikaye, olaylar hakkında doğrudan bilgisi olan insanlarla yapılan görüşmelere dayanmaktadır. Hepsi hassas bir konu hakkında özgürce konuşmak için isminin gizli kalmasını istedi.

Geçtiğimiz Haziran ayında Türkiye’ye döndüğünde Erkan, LinkedIn profiline göre Princeton Üniversitesi’nden finans mühendisliği ve uygulamalı matematik alanında doktorasını aldığı ABD’de 20 yılı aşkın bir süre geçirdikten sonra kendi ülkesindeki pek çok kişiye yabancıydı .

Erkan, First Republic Bank’ta neredeyse sekiz yıl çalıştıktan sonra Türkiye’deki görevine başladı;  yaklaşık altı ayı New York merkezli bir ticari gayrimenkul kredi kuruluşu olan Greystone’un eş başkanı ve birkaç ay da icra kurulu başkanı olarak görev yaptı.

Atanmasının üzerinden iki haftadan kısa bir süre geçtikten sonra Türkiye’nin en uzun parasal sıkılaştırma döngülerinden birine girişti.

Fiyatlar yükselmeye devam etti ancak politika yapıcılar, Erkan’dan önce sıklıkla görülen, düşük faiz oranlarının enflasyonu iyileştirebileceği yönündeki hüsnükuruntudan artık vazgeçtiler. Döviz piyasasına gizli müdahaleler devam ederken bile, brüt döviz rezervleri göreve geldiğinden bu yana yüzde 50’den fazla arttı.

Merkez Bankası verilerine göre, Erkan’ın görevde olduğu dönemde yabancı yatırımcılar net 5,3 milyar dolarlık devlet tahvili ve Türk hisse senedi satın aldı. Gösterge Borsa İstanbul 100 endeksi bu dönemde yüzde 60’ın üzerinde yükseliş kaydetti.

Yatırımcıların güveni güçlendi ancak hükümet içindeki bazı kişiler için gerilim şimdiden artmaya başlamıştı. Bazıları, Erkan’ın kamuoyunda her zaman olduğu gibi algılanan teknokrat olmadığını söyledi.

Kaynaklar, görevde geçirdiği birkaç ayın ardından Erkan’ın, daha önce bakanlar veya hükümet yetkilileri için çalışmış olanları seçerek siyasi açıdan anlayışlı bir danışman ekibi kurmaya başladığını söyledi.

Halk, başkanın Aralık ayında yerel bir gazeteye verdiği ilk röportajın, Erkan’ın hedeflerini doğruladığını söyledi. Bu mesajda, politikanın zaten yeterince sıkı olduğunu söyleyerek bir kez daha güvercin tonunu benimsemiş gibi göründü. Bazıları, bu yorumun, faiz belirleme komitesinin bazı üyelerini, başkanın Erdoğan’a daha sempatik görünmek istediğine ve onun zamanından önce bir gevşeme döngüsü başlatabileceğine inanmasına yol açtığını söyledi.

Röportajda Erkan, İstanbul’da kalacak yer bulamadığını ve ailesinin yanına taşınmak zorunda kaldığını söylerken, fiyatların neden düşmediğini de sorguladı. Finanstan milyonlar kazanan birinin şikayetlerine inanmayan Türkler arasında bu sözler sosyal medyada viral oldu.

Yasal kayıtlara göre, Erkan, 2023’te, ayrıldıktan yaklaşık bir buçuk yıl sonra iflas eden ABD’nin bölgesel kredi kuruluşu First Republic Bank’tan ayrıldığında, 23 milyon dolardan fazla parayla ayrılmıştı.

Teknokratik imajdan uzaktı

Hükümetin bazı üyelerine göre, onun ev fiyatlarına ilişkin yorumu aşırı politik ve ekonomik liderliğin yansıtmak istediği teknokratik imajla çelişkili olarak yorumlandı.

Faizi belirleyen Para Politikası Kurulu içindeki gerginlikler, Ocak ayında, Erdoğan’ın ekonomi ekibini elden geçirmesinden bu yana merkez bankasının düzenlediği bu tür ilk toplantıda Erkan’ın yatırımcı toplantıları için New York’a gitmesiyle doruğa çıktı.

Edinilen bilgiye göre Erkan, ilk etapta başka başkan yardımcılarını geziye getirmek istemedi. Son olarak Fatih Karahan ve Cevdet Akçay da kendisine eşlik etti. Yatırımcı ilişkilerinden sorumlu yardımcısı Hatice Karahan ise yoktu.

JP Morgan Chase & Co.’nun genel merkezinde düzenlenen etkinlik, bazı kişilerin karışık mesajlar olarak tanımladığı şekilde sonuçlandı; Erkan, ocak ayına kadar daha fazla faiz artırımına son verildiğinin sinyalini verdi ve yardımcıları çok daha şahin bir rehberlik sağladı.

Bu, Erkan’ın üç hafta sonra ayrılışına zemin hazırladı.

Yatırımcı görüşmelerinin tamamlanmasının ardından 10 gün daha Türkiye’ye dönmeyen Erkan, yerine bir başkan vekili atamadığı için geziyi yaklaşık bir aya kadar uzattı.

Kendisi ABD’deyken, yerel bir gazetenin ailesinin Merkez Bankası işlerindeki rolüne ilişkin iddiaları yayınlaması patlak verdi.

Konuyla ilgili bilgisi olan kişiler o dönemde Bloomberg’e Erkan’ın babasının sürekli olarak bankada bulunduğunu ve kurumda resmi bir görevi olmamasına rağmen kendisinin bankanın işlerine, özellikle de personel kararlarına dahil olduğunu doğruladıklarını söylemişti.

Erkan’ın babası, İstanbul Sanayi Odası’ndaki bir toplantı da dahil olmak üzere iş etkinliklerine sık sık katılırdı. Halk, Şimşek’in bu olaya karışması karşısında şaşıranlar arasında olduğunu söyledi.

İddiaların ortaya çıkmasından günler sonra Erkan bunları yalanladı ve yasal yollara başvuracağının sözünü verdi. X hesabından konuya ilişkin açıklamada bulunan Erkan, yatırımcılarla görüşmelerde bulunmak üzere ABD’de olduğunu söyledi.

Bu noktada, Ocak ayındaki politika toplantısına bir haftadan az bir süre kalmıştı; faiz kararlarının öncesinde iletişim kesintisi yaşandı.

Kaynaklar, iddiaların ve Erkan’ın ABD’ye yaptığı uzun ziyaretin, para politikası açısından önemli olduğu ortaya çıkan bir nokta öncesindeki tartışmaları sekteye uğrattığını söyledi.

Politika yapıcıların normalde faiz oranlarını tartıştığı hafta, bunun yerine PPK üyeleri ile Erkan arasında son olaylara ilişkin çok sayıda tartışma yaşandı. Şimşek, arabuluculuk amacıyla bu toplantıların bazılarına katıldı.

Şimşek ile arasında da gerilim tırmanıyordu. Şimşek ve diğer politika yapıcılar, gerilimlerin Merkez Bankası’ nın güvenilirliğini ve itibarını sorgulamaya yol açacağından giderek daha fazla endişeleniyorlardı. Kaynaklar, Maliye bakanının sonunda Erdoğan’a durumu anlattığını ve Cumhurbaşkanından Erkan’ı görevden almasını istediğini söyledi.

Başlangıçta plan, para politikasını çok fazla sıkılaştırdıkları için Erkan’dan önceki üç kişiyi görevden alan Erdoğan’ın tasarladığı yeni bir politika hamlesi algısından kaçınmak için önümüzdeki ay yapılacak yerel seçimlere kadar beklemekti.

Sonu bundan daha erken geldi.

Erkan, Cuma gece yarısından kısa bir süre önce “görevinden azil” talebinde bulunduğunu duyurdu. Saatler sonra yayınlanan bir başkanlık kararında Erdoğan’ın onu “görevden aldığı ” belirtildi.

Paylaşın

Yeni Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan: Önceliğimiz Fiyat İstikrarı

Hafize Gaye Erkan’ın yerine Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı görevine getirilen Fatih Karahan, yaptığı ilk açıklamada “Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyelere gerileyene kadar, gereken parasal sıkılığı korumakta kararlıyız” dedi.

Haber Merkezi / Fatih Karahan, açıklamasının devamında, “Enflasyon görünümünde herhangi bir bozulmaya kesinlikle izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Fatih Karahan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Başkanlığına atanmasının ardından ilk açıklamasını yaptı. Karahan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Merkez Bankamızın temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu doğrultuda, güçlü ekibimizle dezenflasyonu sağlamaya yönelik çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz. Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyelere gerileyene kadar, gereken parasal sıkılığı korumakta kararlıyız. Enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını yakından takip ediyoruz. Enflasyon görünümünde herhangi bir bozulmaya kesinlikle izin vermeyeceğiz.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, bugün göreve başlayan Fatih Karahan’ı tebrik etti ve başarılar diledi. Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Mali disiplin ile dezenflasyon sürecine destek olmaya devam ederken, hayata geçireceğimiz yapısal reformlarla program kazanımlarımızı kalıcı hale getireceğiz” dedi.

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, 2024’ün ilk Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla Perşembe günü saat 10.30’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İdare Merkezi’nde bilgilendirme toplantısı düzenleyecek.

Eski Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan Cuma günü görevinden istifa ettiğini duyurmuştu.

Sosyal medya hesabından bir açıklama yayınlayan Hafize Gaye Erkan, “Son dönemde şahsıma yönelik büyük bir itibar suikasti kampanyası düzenlenmiştir. Bu süreçten ailem ve dahası henüz bir buçuk yaşına bile girmemiş günahsız evladımın daha fazla etkilenmemesi için, Sayın Cumhurbaşkanımızdan ilk günden beri şerefle yürüttüğüm görevimden affımı talep etmiş bulunuyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Hafize Gaye Erkan’ın istifa kararından yaklaşık iki saat sonra, TCMB Başkanlığı görevine, bugüne dek Başkan Yardımcısı görevinde bulunan Fatih Karahan atandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzası ile Resmi Gazete’de yayınlanan atama kararında ise Hafize Gaye Erkan’ın “görevden alındığı” belirtilmişti.

Paylaşın

Hafize Gaye Erkan, İki Yıl Daha Maaş Alabilecek

Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan atama kararında Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın istifa ettiği değil görevden alındığı belirtildi. Merkez Bankası başkanları görevden alınmaları halinde iki yıl daha maaş alabiliyorlar.

Cumhurbaşkanı kararıyla ataması yapılan Merkez Bankası başkanlarının görev süresi normal koşullarda dört yıl. AKP döneminde 7 isim, Durmuş Yılmaz (2006-2011), Doç. Dr. Erdem Başçı (2011-2016), Murat Çetinkaya (2016-2019), Murat Uysal (2019-2020), Naci Ağbal (7 Kasım 2020 – 20 Mart 2021), Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu (2021-2023), Dr. Hafize Gaye Erkan (2022-2023) Merkez Bankası başkanlığı yaptı.

Sadece Durmuş Yılmaz ve Erdem Başçı görev süresinin bitimine kadar Merkez Bankası’nda kaldı. Yeni yıl zammı öncesi Merkez Bankası başkanının maaşı brüt 161 bin TL’ydi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “görevden affını isteyen” Hafize Gaye Erkan’ın yerine yardımcısı Fatih Karahan’ı atadı. Karahan’ın başkanlığı gece saatlerinde Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanlığı Kararı yayımlanarak duyuruldu. Ancak Resmi Gazete’deki kararda Erkan’ın “istifa ettiği” değil “görevden alındığı” yazıldı.

Erkan istifa açıklamasında “Sayın Cumhurbaşkanımızdan ilk günden beri şerefle yürüttüğüm görevimden affımı talep etmiş bulunuyorum” demiş bunun üzerine de Şimşek “Merkez Bankası eski Başkanı Sayın Hafize Gaye Erkan’ın aldığı karar tamamen şahsidir ve kendi takdirleridir” şeklinde açıklama yapmıştı.

Resmi Gazete’deki atama kararı ise şöyle: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı (Guvernörü) Hafize Gaye Erkan, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 35 inci maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 nci maddesi gereğince görevden alınmış ve bu surette boşalan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığına (Guvernörlüğüne), 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Kanunun 25 insi maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2, 3 ve 7 nal maddeleri gereğince Başkan (Guvernör) Yardımcısı Fatih Karahan atanmıştır.

Yasaya göre Merkez Bankası başkanları görevden alınmaları halinde iki yıl boyunca maaşlarını alabiliyorlar. Bu durum Temmuz 2021’de TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda eski Merkez Bankası Başkanı, İYİ Parti Milletvekili Durmuş Yılmaz’ın dönemin Merkez Bankası Hukuk İşleri Genel Müdür Yardımcısı Şerif Uygun’a sorduğu soruyla ortaya çıktı.

Yılmaz, Uygun’a “Görevden ayrılan birinci başkan Murat Çetinkaya, ikinci Murat Uysal, üçüncü Naci Ağbal… Bunlar şu anda maaş alıyorlar mı almıyorlar mı? “Evet” veya “hayır” demenizin kayda geçmesi benim için yeterli ve buna da itibar edeceğim” dedi.

Şerif Uygun da “Merkez Bankası başkanlarının üst kademe kamu yöneticilerinin atanması hakkında 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde görev süreleri dört yıl olarak belirleniyor. Ancak 375 sayılı KHK’nin ek 35. maddesine göre KHK’nin kullandığı tabirle, performanslarının yeterli görülmemesi durumunda bu görevden alınabiliyorlar. Görevden alındıktan sonra ise yine bu 375 sayılı KHK’nin ek 35. maddesine göre iki yıl boyunca eski görevlerinin ücretlerini almaları mümkün” diye cevapladı.

Uygun bunun Merkez Bankası’na özgü bir düzenleme olmadığını belirterek “Bu genel bir düzenleme, üst kademe tüm kamu yöneticileri için geçerli olan bir düzenleme” dedi.

Durmuş Yılmaz’ın “Şu an alıyorlar mı?” sorusu üzerine Uygun “Yani kişisel olarak şu andakilerin alıp almadığını bilmiyorum ama 375 sayılı KHK’nın ek 35’inci maddesi bu imkânı sağlıyor eğer kamu görevinden seçilmişlerse” yanıtını verdi.

Çalışamama detayı

Aynı komisyon görüşmesinde Durmuş Yılmaz, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) başkanının görevinden ayrıldıktan sonra iki yıl içerisinde herhangi bir bankada görev alamadığını aktardı. Benzer bir durumun Merkez Bankası başkanları ile üst yöneticilerinin için de geçerli olduğunu söyledi:

“Merkez Bankası başkanları da üst yöneticileri de bankalara gidip iki yıl içinde görev alamazlar. Şu anda görev süreleri dolmadan birbiri arkasına görevden alınmış üç başkan var; bunlar kamuda herhangi bir göreve atanmadılar, özel sektöre de geçmediler…”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Resmi Gazete’de Yayımlandı: Merkez Bankası’nın Yeni Başkanı Fatih Karahan

Hafize Gaye Erkan’ın görevinden affını istemesi sonrası Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yeni başkanı olarak Fatih Karahan atandı. Atama kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Haber Merkezi / Fatih Karahan, Hafize Gaye Erkan döneminde Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyordu.

Hafize Gaye Erkan, bu akşam istifasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunduğunu açıklamıştı. Erkan sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Kamuoyunun malumu olduğu üzere son dönemde şahsıma yönelik büyük bir itibar suikasti kampanyası düzenlenmiştir” demiş ve şöyle devam etmişti:

“Bu süreçten ailem ve dahası henüz bir buçuk yaşına bile girmemiş günahsız evladımın daha fazla etkilenmemesi için, Sayın Cumhurbaşkanımızdan ilk günden beri şerefle yürüttüğüm görevimden affımı talep etmiş bulunuyorum.”

Hafize Gaye Erkan’ın istifa kararı sonrası açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, şu ifadeleri kullanmıştı:

“Merkez Bankası eski Başkanı Sayın Hafize Gaye Erkan’ın aldığı karar tamamen şahsidir ve kendi takdirleridir. Aldığı bu kararı saygı ile karşılıyor ve ülkemize sunduğu kıymetli hizmet ve katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.”

Fatih Karahan kimdir?

1982 yılında Eskişehir’de doğan Fatih Karahan, 2006 yılında Boğaziçi Üniversitesi Matematik ve Endüstri Mühendisliği bölümlerinden mezun oldu. 2012 yılında Pennsylvania Üniversitesi’nde Ekonomi alanında yüksek lisans ve doktorasını tamamladı.

Çalışma hayatına 2012 yılında New York Merkez Bankası’nda ekonomist olarak başlayan Karahan, 2022 yılına kadar anılan kurumda İşgücü ve Ürün Piyasası Çalışmaları Başkanı ve para politikası danışmanı olarak görev yaptı.

Columbia Üniversitesi ve New York Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak da görev yapan Karahan, 2022’de Amazon’da kıdemli ekonomist olarak çalışmaya başladı. Karahan, Kasım 2022’de Amazon’da Başekonomist görevine atandı.

Karahan, 28 Temmuz 2023 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı’na atandı. Karahan, Hafize Gaye Erkan’dan görevi devralarak 3 Şubat 2024’te yeni Merkez Bankası Başkanı oldu

Paylaşın

Şimşek’ten Merkez Bankası Başkanı’nın İstifasına İlişkin İlk Açıklama

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın istifa kararı almasının ardından açıklama yapan Mehmet Şimşek, ekonomi programının aynı şekilde devam edeceğini belirtti:

Haber Merkezi / “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yürütülen ekonomi programımız, kesintisiz ve kararlılıkla devam etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ekonomi ekibimize ve uyguladığımız programımıza desteği ve güveni tamdır.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın istifa kararı almasının ardından açıklama yaptı. Şimşek, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yürütülen ekonomi programımız, kesintisiz ve kararlılıkla devam etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ekonomi ekibimize ve uyguladığımız programımıza desteği ve güveni tamdır.

Merkez Bankası eski Başkanı Sayın Hafize Gaye Erkan’ın aldığı karar tamamen şahsidir ve kendi takdirleridir. Aldığı bu kararı saygı ile karşılıyor ve ülkemize sunduğu kıymetli hizmet ve katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

Önerim doğrultusunda yeni atanacak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı ve ekibine başarılar diliyorum. Bu çerçevede ekip olarak güçlü işbirliği ve koordinasyon içinde fiyat istikrarı hedefimize emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”

Hafize Gaye Erkan: İtibar suikastı

8 Haziran 2023’te Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı görevine getirilen Hafize Gaye Erkan, sosyal medya hesabı üzerinden görevinden affını talep ettiğini duyurdu. Son dönemde hakkında çıkan iddiaları “itibar suikastı” olarak nitelendiren Hafize Gaye Erkan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Kamuoyunun malumu olduğu üzere 8 Haziran 2023 tarihinden bu yana Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı görevini sürdürmekteyim. Her bir karış toprağı için bedel ödenmiş bu topraklarda doğmuş, büyümüş, eğitim görmüş bir vatan evladı olarak, bu kutsal görev şahsıma tevdi edildiğinde kişisel koşullarımı hiç önemsemeden ülkeme geldim ve görevimin başına geçtim.

O dönemde de daha yaşını doldurmamış bir evladın annesi olarak böyle yoğun bir görevi sürdürmenin zorluklarının elbette farkındaydım. Devletimize ve milletimize hizmet edebilmek adına bugüne kadar yorulmadan gece gündüz görevimin başında yer aldım. Gelinen noktada ekonomi programımız meyvelerini vermeye başlamıştır. Rezervlerimizdeki artış, ekonomik veriler ile enflasyonun ana eğilimine dair göstergeler bu başarının kanıtıdır.

Tüm bu olumlu gelişmelere karşın kamuoyunun malumu olduğu üzere son dönemde şahsıma yönelik büyük bir itibar suikasti kampanyası düzenlenmiştir. Bu süreçten ailem ve dahası henüz bir buçuk yaşına bile girmemiş günahsız evladımın daha fazla etkilenmemesi için, Sayın Cumhurbaşkanımızdan ilk günden beri şerefle yürüttüğüm görevimden affımı talep etmiş bulunuyorum.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın ilk kadın başkanı olma gururunu yaşamama vesile olan Sayın Hazine ve Maliye Bakanımıza ve yaklaşık 9 aydır bu görevi beraber sürdürdüğüm, gece gündüz demeden her biri büyük bir özveriyle çalışan mesai arkadaşlarıma teşekkürü bir borç biliyorum.

Hasseten Amerika’da özel sektörde geçen 22 yıllık yöneticilik ve bankacılık tecrübemden sonra, evladıma da bırakacağım en büyük miras olan ülkeme ve milletime hizmet etme imkanını bana sunan ve görev sürem boyunca desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımıza şükran ve minnetlerimi arz ediyorum.”

Paylaşın

Merkez Bankası Başkanı Görevden Affını Talep Etti

8 Haziran 2023’te Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı görevine getirilen Hafize Gaye Erkan, sosyal medya hesabı üzerinden görevinden affını talep ettiğini duyurdu.

Haber Merkezi / Son dönemde hakkında çıkan iddiaları “itibar suikastı” olarak nitelendiren Hafize Gaye Erkan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Kamuoyunun malumu olduğu üzere 8 Haziran 2023 tarihinden bu yana Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı görevini sürdürmekteyim. Her bir karış toprağı için bedel ödenmiş bu topraklarda doğmuş, büyümüş, eğitim görmüş bir vatan evladı olarak, bu kutsal görev şahsıma tevdi edildiğinde kişisel koşullarımı hiç önemsemeden ülkeme geldim ve görevimin başına geçtim.

O dönemde de daha yaşını doldurmamış bir evladın annesi olarak böyle yoğun bir görevi sürdürmenin zorluklarının elbette farkındaydım. Devletimize ve milletimize hizmet edebilmek adına bugüne kadar yorulmadan gece gündüz görevimin başında yer aldım. Gelinen noktada ekonomi programımız meyvelerini vermeye başlamıştır. Rezervlerimizdeki artış, ekonomik veriler ile enflasyonun ana eğilimine dair göstergeler bu başarının kanıtıdır.

Tüm bu olumlu gelişmelere karşın kamuoyunun malumu olduğu üzere son dönemde şahsıma yönelik büyük bir itibar suikasti kampanyası düzenlenmiştir. Bu süreçten ailem ve dahası henüz bir buçuk yaşına bile girmemiş günahsız evladımın daha fazla etkilenmemesi için, Sayın Cumhurbaşkanımızdan ilk günden beri şerefle yürüttüğüm görevimden affımı talep etmiş bulunuyorum.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın ilk kadın başkanı olma gururunu yaşamama vesile olan Sayın Hazine ve Maliye Bakanımıza ve yaklaşık 9 aydır bu görevi beraber sürdürdüğüm, gece gündüz demeden her biri büyük bir özveriyle çalışan mesai arkadaşlarıma teşekkürü bir borç biliyorum.

Hasseten Amerika’da özel sektörde geçen 22 yıllık yöneticilik ve bankacılık tecrübemden sonra, evladıma da bırakacağım en büyük miras olan ülkeme ve milletime hizmet etme imkanını bana sunan ve görev sürem boyunca desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımıza şükran ve minnetlerimi arz ediyorum.”

Mehmet Şimşek’ten açıklama

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın istifa kararı almasının ardından açıklama yaptı.

Yazılı açıklamasında ekonomi programının aynı şekilde devam edeceğini belirten Şimşek, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yürütülen ekonomi programımız, kesintisiz ve kararlılıkla devam etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ekonomi ekibimize ve uyguladığımız programımıza desteği ve güveni tamdır” dedi.

Erkan’a teşekkür eden Şimşek, “Merkez Bankası eski Başkanı Sayın Hafize Gaye Erkan’ın aldığı karar tamamen şahsidir ve kendi takdirleridir. Aldığı bu kararı saygı ile karşılıyor ve ülkemize sunduğu kıymetli hizmet ve katkılarından dolayı teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Yeni Merkez Bankası Başkanının önerisi doğrultusunda atanacağını belirten Mehmet Şimşek, açıklamasını şöyle sonlandırdı:

“Önerim doğrultusunda yeni atanacak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı ve ekibine başarılar diliyorum. Bu çerçevede ekip olarak güçlü işbirliği ve koordinasyon içinde fiyat istikrarı hedefimize emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz.”

Paylaşın

Hafize Gaye Erkan’ı Merkez Bankası Başkanlığına Kim Önerdi?

Hafize Gaye Erkan’ın Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığına kimin önerisi ile atandığına dair de yeni iddialar ortaya atıldı. Kulislere göre Erkan’ı Cumhurbaşkanına öneren isim Haluk Bayraktar.

Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığına getirilen Hafize Gaye Erkan’ı bugüne kadar Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilen Mehmet Şimşek’in önerdiği söyleniyordu.

Geçtiğimiz haftanın dikkat çeken gündem maddelerinden biri Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ile ilgili iddialardı. Bunlar konuşulurken Erkan’ın Merkez Bankası Başkanlığına kimin önerisi ile atandığına dair de yeni iddialar ortaya atıldı.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Bugüne kadar hep Erkan’ı Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilen Mehmet Şimşek’in önerdiği söyleniyordu. Ancak kulislere göre Erkan’ı Cumhurbaşkanına öneren isim Türkiye’de ilk insansız hava aracını (İHA) geliştiren ve ihraç eden Baykar Teknoloji’nin genel müdürü Haluk Bayraktar.

İddiayı dile getirenler daha fazla detay vermese de iki ismin kariyer yolculuğundaki ortaklıklar dikkat çekici. Erkan İstanbul Erkek Lisesi, Bayraktar Kabataş Erkek Lisesi mezunu. Bayraktar Ankara’da, Erkan İstanbul’da ama her iki isim de Endüstri Mühendisliği eğitimi alıyor.

Aynı yıllarda Bayraktar Columbia Üniversitesi’nde, Erkan Princeton Üniversitesi’nde doktora yapıyor. Bayraktar’ın ABD’deki eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndüğünü, Erkan’ın ise kariyerine ABD’de devam ettiğini görüyoruz.

İki ismin yolları hiç kesişti mi bilmiyoruz ama Bayraktar’ın Erkan’ın Merkez Bankası Başkanlığına atanmasından mutlu olduğunu, o süreçte yaptığı, “Oldukça başarılı bir eğitim ve iş hayatı geçmişi bulunan ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Merkez Bankası Başkanlığı’na atanan ilk kadın başkan olan Sayın Hafize Gaye Erkan’a yeni görevinde başarılar dilerim…” paylaşımından biliyoruz.

Paylaşın

Erdoğan’dan “Hafize Gaye Erkan” Mesajı

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan ve ailesi hakkındaki iddialarla gündeme gelmeye devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Merkez Bankası rezervleri artıyor harekete geçiyorlar” dedi ve ekledi:

“Akla ziyan dedikodularla ekonomide binbir güçlükle temin ettiğimiz güven ve istikrar iklimini bozacak kampanyalar yürütüyorlar. Tüm umutlarını ülkemizin tökezlemesine bağlayanları, daha önce olduğu gibi yine hüsrana uğratmakta kararlıyız. Dedikodular üzerinden bir bardak suda fırtına koparmaya çalışan fitne tüccarlarını kesinlikle umursamıyoruz.”

Merkez Bankası çalışanı Büşra Bozkurt, Başkan Gaye Erkan’ın babası Erol Erkan tarafından işten çıkarıldığı iddiasıyla CİMER’e şikayette bulundu. Erol Erkan’ın çalışanlara baskı uyguladığının belirtildiği bu şikayetin ardından Erkan ailesinin TCMB Sosyal Tesisi ve İzmir kampını mevcut ve emekli çalışanlar kapatıp kendilerine özel olarak kullandığı öne sürülmüştü.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Ankara’daki aday tanıtım toplantısında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Turgut Altınok ve diğer adaylarımız da yakında aynı adımları atacaklar. Keçiören’de yazdığı hizmet destanıyla tarihe geçen Turgut Altınok kardeşimizin büyükşehir projesiyle Ankara’nın altın çağına gireceğine yürekten inanıyorum.

AK Parti, kurulduğu günden beri genel yerel her seçimde milletimizin karşısına iddialı projelerle, hayırlı hizmet hazırlıklarıyla çıkmış bir partidir. Buradan milletime sesleniyorum; diyorumki AK Parti’nin yerel yönetim seçimlerine girdiği her yerde şunu unutmayın. Gerek merkezi yönetim, gerekse yerel yönetim el ele vermek suretiyle milletimize hizmette onların sağlayacağı başarıyı özellikle muhalefetin sağlaması mümkün değil.

Dikkat ederseniz, AK Parti ve Cumhur İttifakı dışında vizyoner programlara projelere önem başka siyasi partilerde yok. Çünkü onların milletimize hizmet etmek gibi dertleri yok. Kendi iç çekişmelerinden, rant paylaşım kavgalarından, ülke ve millet düşmanlarıyla işbirliği çabalarından herhalde programa, projeye vakit bulamıyorlar. Bırakınız yeni eser yapmayı, devam eden çalışmaların üstünü kapatan, verilen hizmetleri kesintiye uğratan, tüm oyun planlarını yalan ve algı üzerine kuran iş bilmezlerin elinde şehirlerimiz perişan oldu.

Dikkat ediniz söz verdiği şeylerden bazılarını çeşitli sebeplerle yapamayanlardan değil, yıllarca yönetimde kaldığı halde hiçbir şey yapmayanlardan bahsediyorum.

Gerçi hiçbir şey yapmadılar demek doğru değil, mesela bol bol şov yaptılar. Mesela bol bol tatil yaptılar. Mesela iç ve dış karanlık odaklarla ittifaklar yaptılar. Mesela belediye birimlerini siyasi paylaşım mezesi yaptılar. Kısacası, kendi şehirlerinin meselelerinin çözümü hariç her işi yaptılar. Daha buram buram kibir kokan edalarıyla sergiledikleri komiklikleri saymıyorum bile. Daha bölücü örgütün güdümündeki partileri şehirlerine ortak etme hesaplarını saymıyorum bile.

Ama ülkeye millete şehirlerine hizmet etme, eser kazandırma namına herhangi bir varlıklarını gören, duyan, şahit olan yok. Buna karşılık şehirlerimizin  ihmal edilmişliği, gerileyişi izaha muhtaç olmayacak kadar açıktır.

Biz sadece milletimizin derdini, beklentisini özellikle dile getiriyoruz. Üstelik bu muhasebeyi sadece muhalefet adayları için yapmıyoruz.

Temel atmama törenleriyle ve atılan temellerin üzerini kapatmakla vakit geçiren, yüzü kızarması gereken halde şehri için hiçbir büyük projesi olmamakla övünen, yıllardır hiçbir altyapı çalışması yapmayıp sadece tabela değiştiren, istismar ve korkıu siyasetiyle insanların iradesine ipotek koyan yıllardan söz ediyorum… Milletimiz bunun hesabını hiç şüphesiz 31 Mart’ta sandıkta soracaktır.

Ancak, bizim başka endişelerimiz de var. Seçim öncesi ne dedilerse, iş başına gelince tam tersini yapan bu zübük siyasetçi tiplemeleriyle gençlerimize kötü örnek teşkil etmemesini diliyoruz. AK Parti kurulduğu günden beri eser ve hizmet siyasetiyle milletimizin gönlünde yer etmiştir.

Biz işimizi düzgünce yapar, milletimizin gönlünü kazanırsak, şayet biz vaktimizi, enerjimizi milletimizin emrine amade kılarsak, şayet biz boş lafla, yalanla, şovla, reklamla değil gerçek hizmetlerle milletimizin huzuruna çıkarsak, şayet biz gösterişe, şatafata, kibre itibar etmeden, işimizi mütevazı bir şekilde yürütürsek yani biz doğru olursak emin olun eğri zaten belasını bulur.

Başkalarının ne dolaplar çevirdiğinin bizim açımızdan önemi yoktur. Varsın onlar siyaseti basit bir toplama çıkarma işlemine indirgesinler, varsın onlar siyaseti ikbal kapısı olarak görmeye devam etsinler. Biz işimize bakacağız. Öyleyse, gelin şimdi buradan, şu salondan öyle bir ses verelim ki 81 vilayetimizden duyulsun.

Ey muhalefet, ne yaparsanız yapın uzaya füzeler gitmeye devam edecek. Denizlere, fırkateynlerimiz sürekli olarak inecek. Çünkü biz karada, denizde, havada bütün her yerde inşallah savunma sanayimizde gövde gösterimizi devam ettireceğiz.

Deprem bölgesini ayağa kaldırmak için gece gündüz çalışırken de sınırlarımızı hedef alan terör örgütüyle mücadele ederken de aynı çelmelerle karşılaştık. Ülkemizin başına gelen her türlü felaketten sadistçe bir keyif alan, işler düzgün gittiğinde bundan rahatsızlık duyan bu hastalıklı güruhun gürültüsü çoğu sefer kendi cüsselerinden büyük oluyor.

Hafize Gaye Erkan açıklaması

Merkez Bankası rezervleri artıyor harekete geçiyorlar. Akla ziyan dedikodularla ekonomide binbir güçlükle temin ettiğimiz güven ve istikrar iklimini bozacak kampanyalar yürütüyorlar. Tüm umutlarını ülkemizin tökezlemesine bağlayanları, daha önce olduğu gibi yine hüsrana uğratmakta kararlıyız. Dedikodular üzerinden bir bardak suda fırtına koparmaya çalışan fitne tüccarlarını kesinlikle umursamıyoruz.”

Paylaşın

Merkez Bankası Başkanı İçin ‘Görevden Ayrılabilir’ İddiası

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) koridorlarında son günlerin konusunun Başkan Hafize Gaye Erkan’ın yakın zamanda ayrılacağına ilişkin söylentiler ve beklentiler olduğu öne sürüldü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da Hafize Gaye Erkan’la ilgili rahatsızlıkları olduğu, Başkan Hafize Gaye Erkan’ın yakın zamanda ayrılmak zorunda kalacağı personel arasında yoğun olarak konuşulmaya başlandığı öne sürüldü.

10 Haber yazarı Erdal Sağlam, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan‘ın babası Erol Erkan‘ın gayri resmi yönetici gibi davrandığı ve Büşra Bozkurt adlı bir çalışanı işten çıkardığı iddiasının ardından kulislerin hareketlendiğini söyledi.

Gaye Erkan’ın yüksek kiralar nedeniyle İstanbul’da ev bulamadığını anlattığı, “Apartman görevlimiz olan Sadık Abi’ye de çoğu zaman fiyatları soruyorum. Onu sorguya çekiyorum. Ben ‘indi’ diyorum. O ‘inmedi’ diyor. Sürekli ‘Fiyatlar inmedi, istersen git şu soğanın fiyatına bir bak’ diyor” gibi ifadelere yer verdiği söyleşisinin ardından zaten rahatsızlığın arttığını dile getiren Sağlam, şunları söyledi:

“Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın görevde kalmasının artık çok zorlaştığı anlaşılıyor. Bu arada geçen hafta New York’taki yatırımcı toplantısından sonra başkanın görünmediği, ABD’den dönmemiş olabileceği de konuşulanlar arasında.

Merkez Bankası koridorlarında son günlerin konusu Başkan Gaye Erkan’ın yakın zamanda ayrılacağına ilişkin söylenti ve beklentiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Erkan’la ilgili rahatsızlıkları olduğu, Erkan’ın yakın zamanda ayrılmak zorunda kalacağı personel arasında yoğun olarak konuşulmaya başladı.”

Sağlam, Bozkurt’un CİMER üzerinden bildirdiği şikayetin ardından özellikle Erkan’ın babasının İstanbul ve Ankara’daki Merkez Bankası ofislerinde sürekli bankanın işlerine karıştığının anlatılmaya başlandığını dile getirdi:

“Söylentiler iyice arttı”

“Bu haber sonrası tam anlamıyla çarşı karıştı ve söylentilerin iyice arttığını gördüm. Soruşturmalarımda Başkan Gaye Erkan’ın ve özellikle babasının kurumsal işlere bu kadar karışmasının yarattığı rahatsızlığın had safhaya ulaştığına şahit oldum.

Özetle konu Ankara’da en üst seviyede rahatsızlık yaratmış durumda. Bu haberlerin sadece başkanın kendisine değil, Merkez Bankası’na da, uygulanan programa da darbe vurduğu çok açık.

Kişisel tahminim o ki seçimlere kadar bu konular sumen altı edilmeye çalışılsa da, Başkan Gaye Erkan’ın yılın ikinci yarısını başkan olarak görme ihtimali çok azalmış durumda. Bunu tahmin olarak söylerken Cumhurbaşkanlığı’nın seçimlere rağmen ‘daha önceden ayrılsın’ gibi bir karar verme ihtimali olduğunu da söylemeliyim.”

Paylaşın

Merkez Bankası Başkanı’ndan Enflasyonla Mücadelede Kararlılık Mesajı

İSO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda konuşan Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan, “Enflasyon patikamıza dair ‘algı, kabul ve itibar’ üçlüsü, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktördür. enflasyon patikamıza dair ‘algı, kabul ve itibar’ üçlüsü, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktördür” dedi ve ekledi:

“Biz üzerimize düşeni yaptığımız ve yaptıklarımız üzerinden bizi değerlendirip bu patikaya olan inancınızı pekiştirirseniz, enflasyonu bu patika üzerinde oturtup dezenflasyonu minimum maliyetle gerçekleştirmemiz mümkün olabilecektir. Biz üzerimize düşeni yaparken şu ya da bu sebeple ‘algı, kabul ve itibar’ üçlüsü devreye girmiyorsa, enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız.”

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, İstanbul Sanayi Odası Meslek Komiteleri Toplantısı’na katıldı. BloomberHT’nin aktardığına göre; Hafize Gaye Erkan, toplantıda yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

“Ülke ekonomisinin can damarı olan reel sektör temsilcileriyle bir araya gelmekten memnuniyetimi belirtmek isterim. Finansal istikrarın sağlanmasının nihai çıktısı oynaklığı düşük, sürdürülebilir büyümedir. Sürdürülebilir büyümenin önündeki en büyük risk varlık fiyatlarındaki oynaklıktır, yüksek enflasyondan kaynaklanıyor olması enflasyon ile mücadeleyi her zamankinden önemli hale getirmiş durumdadır.

Enflasyonla mücadelenin ön koşulu kararlılıktır. Önceliğin dezenflasyon olması son derece önemlidir. Sürdürülebilir büyüme için Türkiye’nin düşük enflasyon istikrarından taviz verme lüksü yok. Enflasyon beklentilerinde iyileşme işaretleri belirlemeye başlamıştır. Fiyatlama davranışlarında da olumlu bazı gelişmeler yaşanıyor.

Attığımız adımlarla büyükşehirlerdeki kiralarda yavaşlama eğilimi görüyoruz. Enflasyonun ana eğiliminde gerileme başladı. Kasım ayı öncü göstergeleri enflasyondaki gerilemenin devam ettiğini göstermektedir. Enflasyon tepe noktasına ulaştıktan sonra 2024 yılının ikinci yarısında gerileyecek.

Döviz kurundaki istikrarın da katkısıyla aylık enflasyon üzerindeki şoklar azalarak maliyetlere ilişkin öngörülebilir artacaktır. Otomotiv ve beyaz eşyada talebi canlandırmak için yeniden fiyat indirimleri görmekteyiz.

Başlangıç koşullarının oluşmaya başladığını gördüğümüz emlak fiyatlarının enflasyonun gerisinde kalmaya başlayan artışları ve yeni kiralık fiyatlarında yatay seyir de döviz kuruyla birlikte enflasyon beklentilerinin daha da iyileşmesine yol açacak.

Sonuç olarak, farklı sektörlerde farklı hızlarda gelişen enflasyondaki yavaşlamanın yılın ikinci çeyreğinde daha genel bir hal alarak hem üretici hem de tüketici fiyatlarında hissedileceğini öngörüyoruz. Dezenflasyon öngörülebilirliği artırarak sanayimizin potansiyelinin gerektirdiği uzun vadeli kaynakların oluşmasını sağlayacaktır. Böylelikle, reel sektör yatırımlarının ve teknolojik adaptasyonun ekonomik büyümeye olan katkısının kalıcı olarak artmasını hedefliyoruz.

Enflasyonun yüksek büyümenin maliyeti olduğu konusundaki yanlış algı, özellikle belli enflasyon eşik düzeyleri üzerinde büyümenin sürdürülebilirliğine çok ciddi engel teşkil etmektedir. Dolayısıyla, fiyat istikrarı ve bununla pekişecek olan finansal istikrar, sürdürülebilir büyümenin olmazsa olmazıdır.

Dezenflasyonun her koşul ve durumda kaçınılmaz olarak büyümeden feragat yoluyla gerçekleşeceği yönündeki yanlış algı ve kaygılar kamuoyunda zaman zaman ifade edilmektedir.

Oysa, enflasyonun yüksek ve oynak olduğu durumlarda, enflasyon belli eşik değerlere gerileyene kadar, “doğru” politika tasarımlarıyla, büyümeden asgari düzeyde ödün vererek dezenflasyon süreci başlatılabilir. Büyüme-enflasyon ödünleşimi ise, ancak; enflasyondaki “aşırılık” devre dışı bırakıldıktan sonra gelinen eşik değerlerde devreye girecektir.

Bu noktada amaç, kararlı bir şekilde dezenflasyon sürecini devam ettirmek olmalıdır. Bu aşama daha zorlu bir dezenflasyon sürecine karşılık gelmekle beraber doğru politika tasarımları ve yeterli kredibilite ile çözülmeyecek enflasyon problemi yoktur.

Aldığımız seçici kredi tedbirleri sonucunda, temmuz ayından itibaren bireysel kredilerde normalleşme başlamıştır. Gerek tüketim gerekse borçlanma aracı olarak kullanılan bireysel kredi kartı ise yüzde 4 ile görece yüksek bir hızda seyretmekle birlikte, daha ılımlı bir patikaya doğru ilerlemektedir.

Böyle olması ekonominin gelişim seyri içinde doğaldır. Politika adımlarımızın kredilerde yeterli finansal sıkılığı sağladığını değerlendiriyoruz. Bu noktada, aldığımız son karar sonrasında bireysel kredi kartı azami faiz oranlarında ve üye işyeri azami komisyon oranlarında bir değişiklik olmayacağını sizlerle paylaşmak isterim.

Bireysel kredilerde israf ve enflasyona yol açan aşırılık giderilirken, ticari krediler ise süreklilik göstererek üretim kapasitesine katkıda bulunmaktadır. Reel sektöre Türk lirası cinsinden kredi akışının toparlanmasıyla ticari kredi büyümesi dengeli ve sürekli bir yapıya kavuşmuştur.

Kredi piyasası mekanizmasının işlevselliğindeki iyileşme, özel ve kamu bankaları ayrımında da kendini göstermiştir. Özel bankalar da ticari kredi büyümesinde etkin bir rol üstlenir hale gelmiştir.

Haziran ayı öncesinde ticari krediler ağırlıklı olarak KOBİ segmenti firmalara tahsis edilirken son aylarda bu dağılımda da bir normalleşme gözlemliyoruz. Kurumsal firmaların finansmana erişimi iyileşirken, ticari kredi kullanımlarındaki payı artmaktadır.

21 Temmuz ve 12 Eylül’de ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredisi günlük kullanım limitinde yapılan güncellemelerle günlük limitler önceki düzeyine göre toplamda 10 kat artırılarak 3 milyar TL seviyesine yükseltilmiştir.

Ayrıca, reeskont kredisi kullanımında yüzde 30 ilave ihracat bedeli satış koşulu kaldırılmış ve reeskont kredi vadesi boyunca verilen döviz almama taahhüdünden, ithalat ödemeleri kapsamındaki döviz alımları istisna tutulmuştu.

Reeskont kredilerinin yüzde 75’inin firmalara ilave teminat maliyeti oluşturmadan verilmesini hedefliyoruz. Bu konuda önemli bir mesafe kaydedildi. Eximbank’ın sermayelendirilmesi ve teminat niteliğinin çeşitlendirilmesi üzerinde ilgili taraflarla çalışıyoruz. Ayrıca, ticari bankalarımızın reeskont kredilerindeki payının artırılması üzerinde de duruyoruz.

Buna ek olarak, yatırım taahhütlü avans kredisi uygulama çerçevesini yeniden yapılandırarak 3 yıl boyunca toplam 300 milyar Türk lirası limit tahsis ettik. Yatırımlara ilişkin süreci ilgili kurumlarla birlikte stratejik bir çerçevede yürütmekteyiz. Yeni çerçevesiyle güçlendirilmiş YTAK programıyla cari dengeye katkı verecek ve dolaylı etkileri döviz kuru ve fiyat istikrarı üzerinde hissedilecek alanlarda üretim kapasitesinin artışını hedefliyoruz.

Türk lirasına geçiş zamanının geldiğine inanıyoruz. Bunun en doğrudan yansımalarını mevduat gelişmelerinde görüyoruz. Türk lirası tasarruf araçlarına ve özellikle vadeli mevduata olan talep artmıştır. 17 Kasım itibarıyla, 12 hafta içerisinde, Türk lirası mevduat 1,7 trilyon Türk lirası artarken, kur korumalı mevduat 601 milyar Türk lirası ve döviz cinsi mevduat da yaklaşık 3 milyar ABD doları gerilemiştir.

Türk lirası mevduat güçlenirken ve kur korumalı ile döviz cinsi mevduat gerilerken, rezervlerimiz de çok güçlü bir artış eğilimindedir. Türkiye’ye olan yatırımcı güveni finansman koşullarında belirgin bir iyileşmeye yol açmakta, bu da döviz kurundaki istikrara önemli bir katkı sunmaktadır.

Beklentilerin iyileşmesi sürecinin bir parçası olarak, döviz kuru oynaklığında kayda değer bir düşüş gerçekleşmiştir. Bir ay vadeli ABD doları/Türk lirası opsiyonların ima ettiği oynaklık, mayıs ayında kaydedilen yüzde 60 civarından, keskin bir düşüşle yüzde 10 seviyesinin altına gerilemiştir.

Türk lirasına geçiş zamanının geldiğine uluslararası yatırımcıların da inanmaya başladığını rapor, beklenti, ilgi ve girişler üzerinden izlemekteyiz. Ülkemiz varlıklarına olan talebin artmasıyla fiilen girişlerin de artmaya başladığını görüyoruz. Girişlerin makro finansal istikrarı güçlendirerek, zamana yayılarak gerçekleşmesini öngörüyoruz.

Önümüzdeki dönemde de rezervlerimizdeki artışı kalıcı kılarak Türk lirası varlıklara olan dış talebin gelişimini ülkemiz için en iyi şartlarda tesis eden bir anlayışla destekleyeceğiz. Enflasyondaki düşüşün sürdürülebilir bir şekilde başlamasını sağlayacak zemini özenle hazırlıyoruz.

Para politikasının enflasyon üzerindeki etkisi, talebin yanı sıra, beklentiler, varlık fiyatları, finansal koşullar ve krediler gibi çeşitli kanallar tarafından belirlenmektedir. Bu çerçevede, parasal aktarım, birkaç çeyreğe yayılan etkilerle gerçekleşmektedir.

Öncü sinyallerini yavaş yavaş almaya başlamakla birlikte, parasal sıkılaştırma sürecimizin etkilerini, büyük ölçüde, dezenflasyonu tesis edeceğimiz 2024 yılında göreceğiz. Dezenflasyon döneminde, ana eğilime ek olarak manşet enflasyon da gerilemeye başlarken, döviz kuru istikrarı, cari işlemler dengesinde iyileşme, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve rezervlerde artış devam edecektir.

Dezenflasyon döneminde, ana eğilime ek olarak manşet enflasyon da gerilemeye başlarken, döviz kuru istikrarı, cari işlemler dengesinde iyileşme, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve rezervlerde artış devam edecektir. Dezenflasyon dönemini, öngörülebilirliğin artacağı, enflasyonun tek haneli rakamlara ulaşacağı ve kaliteli büyümenin yanı sıra, enflasyondaki düşüşün kalıcı olarak sağlanacağı istikrar dönemi takip edecektir.

Politikamız, mümkün olan en kısa sürede enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmeyi hedefliyor. Aynı zamanda, bu süreçte toplumsal maliyetleri de dikkate alıyor ve uygulanan politikanın maliyet kısmını en düşük düzeyde tutmayı hedefliyoruz.

Reel sektör firmalarımız, likit bilanço yapıları, yüksek kârlılıkları ve azalan borçluluk oranları sayesinde finansman maliyetlerindeki artış kaynaklı riskleri yönetebilecek kapasitededir. Firmalarımızın finansal göstergelerindeki güçlü görünümün uzun süre korunacağını düşünüyoruz.

Bankacılık sektörünün aktif kalitesi göstergeleri tarihin en düşük seviyesindedir sermayeleri oldukça güçlüdür. Bilançolar faiz riskini yönetebilecek kapasitededir. Ülke risk primindeki gerileme ile birlikte bankacılık ve reel sektörün dış finansman koşulları da iyileşmektedir.

Hem reel sektörün hem de finans kesiminin güçlü bilanço yapısı ve dayanıklılığı para politikamızın etkinliğini destekleyen en önemli faktörlerden biridir. Finansal istikrar açısından elde ettiğimiz bu kazanımları fiyat istikrarı ile taçlandırarak toplumsal refaha en büyük katkımızı sunmuş olacağız.

Dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaştığımızı değerlendiriyoruz. Bu çerçevede, parasal sıkılaştırma hızı yavaşlatacağımızı ve sıkılaştırma adımlarının kısa bir zaman diliminde tamamlanacağını öngörüyoruz. Fiyat istikrarının kalıcı tesisi için gerekli parasal sıkılığı ise gerektiği müddetçe sürdüreceğiz.

Parasal sıkılaştırmada belirli bir noktaya ulaştığımız ve politika adımlarımızın birikimli etkilerini gözlemleyeceğimiz bir döneme giriyoruz. Bu aşamada, meslek kuruluşlarına, sivil toplumun tüm kesimlerine ve özellikle de sanayicimize çok önemli bir rol düşmektedir.

Enflasyonu düşürmek için kısa vadede bazı maliyetler söz konusu olabilir. Ancak, orta ve uzun vadede katlanılan maliyetlere karşı elde edilecek olan fayda çok daha yüksek olacaktır.

Enflasyon patikamıza dair “algı, kabul ve itibar” üçlüsü, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktördür. enflasyon patikamıza dair “algı, kabul ve itibar” üçlüsü, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktördür.

“Patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız”

Şu noktayı sizlerle bütün açıklığıyla paylaşma ihtiyacı ve sorumluluğu hissediyorum: biz üzerimize düşeni yaptığımız ve yaptıklarımız üzerinden bizi değerlendirip bu patikaya olan inancınızı pekiştirirseniz, enflasyonu bu patika üzerinde oturtup dezenflasyonu minimum maliyetle gerçekleştirmemiz mümkün olabilecektir. Biz üzerimize düşeni yaparken şu ya da bu sebeple “algı, kabul, itibar” üçlüsü devreye girmiyorsa, enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız.

Ekonomik gelişmeler gerçekleştikten sonra, ortaya çıkan durumun tasviri konusunda paydaşların ortak zeminde buluşabildiğini gözlemliyoruz. Ancak, çözüm konusunda görüş birliği sağlanamadığı ölçüde çözüme gidiş de zorlaşabiliyor.

Ekonomik gelişmeler gerçekleştikten sonra, ortaya çıkan durumun tasviri konusunda paydaşların ortak zeminde buluşabildiğini gözlemliyoruz. Ancak, çözüm konusunda görüş birliği sağlanamadığı ölçüde çözüme gidiş de zorlaşabiliyor.

Bu nedenle tüm paydaşların, meslek ve iş kolları guruplarının, sivil toplum kuruluşlarının kendine hem içeriden hem dışarıdan bakabilmesi ve ortak çıkar kümesini maksimize etmeye odaklanması , içinde yaşadığımıza benzer dönüm noktalarında hayati önem taşıyor.”

Paylaşın