Narman Peri Bacaları: Kırmızı Periler Diyarı

Erzurum, gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… “Kırmızı Periler Diyarı” olarak bilinen Erzurum Narman ilçe sınırlarında yer alan Peri Bacaları temel olarak bölgeye has sıkışma tektoniğinin ürünüdür.

Yer aldığı bölgeyi bir açık hava müzesi haline getiren Narman Peri Bacaları jeolojik bakımdan, oluşumu Pliyosen çağ’a kadar dayanan bir geçmişe sahiptir.

Başlıca kırmızı kum taşları ve benzer renkteki çakıl taşlarından kaynaşarak oluşan bir yapıya sahip olup; yapılan incelemeler neticesinde çağlar boyunca olagelen karasal fasiyeler ve diğer atmosferik koşullar sonucunda oluşan aşınmalarla şekillendiği bilinmektedir.

Kırmızı Periler Diyarının bir benzeri halindeki Kapadokya’daki oluşumlardan ayıran en belirgin özelliği ise oluşumların tortul biçimlerden meydana gelişidir. Bilindiği üzere Kapadokya Peri Bacaları ve volkanik bir yapıya sahiptir. Oysa Narman Peri Bacaları sedimanter bir yapıya sahip olup; yer aldığı bölgede gözlenen Pliyo – Kuvaterner tortul kayaçlarda bulunan demir elementi dolayısıyla da hem daha dayanıklı bir yapıya hem de daha kırmızı bir renge sahiptir.

Hali hazırda 2012 yılında UNESCO Türkiye Milli Komitesi tarafından Dünya Geçici Miras listesine alınmış bulunan Narman Peri Bacaları Erzurum Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, Atatürk Üniversitesi ilgili birimleri ve Kuzey Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından sürdürülen çalışmalar neticesinde turistik bir nitelik kazanmış, son iki yıldan bu yana yöreye gelen  yerli ve yabancı bir çok turist sayısında kayda değer bir artış gözlenmiştir.

Bugün itibarıyla UNESCO ve İTÜ tarafından yürütülen ortak çalışmayla yörede diğer yapılaşmanın önüne geçilmiş, toplam 62 km uzunluğunda üç vadiden oluşan alanın projelendirme çalışmaları ve günü birlik tesis kurma çalışmaları devam etmektedir.

Erzurum Kısa Tarihi

Doğu Anadolu’nun en büyük kenti olan Erzurum’un MÖ 4900 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Erzurum’u da içine alan bölge tarih boyunca Urartular, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Parftlar, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Bizanslılar, Sasaniler, Moğollar, İlhanlılar ve Safaviler gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından idare edilmiştir.

1514 yılında şehir ve çevresini fetheden Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1923 yılına kadar bu topraklarda hüküm sürmüşlerdir.Milli mücadele, milli birlik ve bağımsızlık hareketinin temelinin atıldığı Kongre 23 Temmuz 1919 da Erzurum’da toplamıştır.

Erzurum Coğrafya

Erzurum ili, Türkiye’nin orta ve batı kesimlerine göre, yükseltinin fazla olduğu illerinden biridir. Doğu Karadeniz Dağlarının doğu uzantıları olan Rize Dağları, ili kuzeyden çevreler ve Rize ile sınırını oluşturur.

Karadeniz’e paralel düzenli sıralar durumunda uzanan bu dağlar, geçit vermez ve yüksektir. En yüksek noktaları 3937m. yüksekliğindeki Kaçkar Tepesi ile Verçenik Tepesi’dir. Dumlu Dağından doğuya doğru uzandığında iki yüksek dağ sırasına ulaşılır.

Tortum’a doğru olanı Güvercin Dağıdır; Pasinler Ovası ile Gürcü Boğazı arasını doldurmuş olanı ise Karga Pazarı Dağlarıdır. Erzurum şehrini doğudan çevreleyerek Palandöken Dağlarına ulaşır.Erzurum şiddetli karasal Doğu Anadolu iklimi bölgesinde yer alır. İlin yıllık sıcaklık ortalaması 6.0 derece kadardır.

Erzurum Turizm

Palandöken Kayak MerkeziÜlkenin önemli Kayak Merkezlerinden olan Palandöken Erzurum ili sınırlarındadır.

Erzurum Tarihi Yerler

Erzurum İli’ne 79 km uzaklıktaki Horasan – Pasinler – Erzurum tarihi İpek Yolu üzerindedir. İlk inşa tarihi kesin olarak bilinmeyen Erzurum Kalesi’nin M.S. 5. yy ilk yarısında Bizanslılar tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. İç kale mescidine minare olarak yaptırılan Saat Kulesi, Tepsi Minare ve Kule diye de adlandırılmaktadır. Şehre hakim bir tepe üzerinde kurulu bulunan Erzurum Kalesi’nin surlarındaki Saat Kulesi her taraftan çok rahatlıkla görülebilmektedir.

1297-98 yıllarında İlhanlıların Veziri Emir Çoban Salduz tarafından yaptırılmıştır. Aras nehri üzerinde 7 kemer gözlü olarak inşaa ettirilen önemli bir yapıttır. Kanuni Sultan Süleyman’ın Sadrazamı Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan iki katlı bina halen çarşı olarak kullanılmaktadır. Çarşıda daha ziyade oltu taşı satıcıları faaliyet göstermektedir.

Erzurum Medreseler

13’üncü yüzyılın sonlarında İlhanlılar tarafından yaptırılmıştır. Anadolu Selçuklu Mimari geleneğinde açık avlulu, iki katlı ve iki minareli eğitim kurumu, Anadolu’nun en büyük medresesidir. Hoca Celaleddin Yakut tarafından MS 1310 yılında inşa edilmiştir.

İlhanlı döneminden günümüze kalan nadir eserlerden birisidir. İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Erzurum Cami ve Kiliseler

İl merkezindeki Lalapaşa Cami, Üç Kümbetler ve Oşvank Kilisesi görülmeye değerdir. Üç kümbetlerden sekiz köşeli plan üzerine oturtulmuş olan Saltuklu Devleti’nin kurucusu Emir Saltuk’a ait olduğu sanılmaktadır. Tamimiyle kesme taştan yapılmış olan kümbetlerin diğer ikisini kimlerin yaptığı bilinmemektedir.

Kümbetlerin genel olarak 13 üncü yüzyıl sonu ve 14 üncü yüzyıl başına ait oldukları kabul edilmektedir. Üç kümbetler Türklere ait diğer kümbetlere nazaran değişik planları, kullanılan malzeme ve süslemeleri açısından ayrı bir yer tutar.

Erzurum Mesire Yerleri

Tortum Gölü’nün son kısmında, Tortum Çayı’nın 48 m yüksekten düşmesiyle meydana gelen çağlayan vadideki bir dağın heyelan sonucu çayın önünü kapatmasıyla oluşmuştur. Erzurum’a 120 km mesafededir. Baharda suyun bol olduğu mevsimde tabii manzarası ve heybetiyle seyrine doyum olmaz. Pasinler Kaplıcası, Kuş Gözlem Alanı, Doğu Karadeniz Dağları Erzurum Ovası…

Erzurum Sportif Etkinlikler

Erzurum’un İspir ilçesi sınırlarından geçen Çoruh Nehri rafting yapmaya en elverişli akarsulardan birisidir. Derin kanyonları ile ilgi çeken Çoruh, her yıl turistlerin akımına uğrar. 1993 yılında Dünya Rafting Şampiyonası Çoruh Nehrinde yapılmıştır. Erzurum’un kuzeyinde yer alan Dumlu Dağları üzerinde yabancı turistler tarafından günü birlik doğa yürüyüşleri yapılmaktadır.

Bu yürüyüşe gidenler üç saatlik bir yürüyüşle Dumlu Baba diye adlandırılan ve Fırat Nehri’nin önemli kollarından biri olan Karasu’nun kaynağı durumundaki soğuk su gözesine varırlar, burada bir süre dinlenen ziyaretçiler dönüş yürüyüşüne Kırkgöze Köyü üzerinden yaparlar buna benzer dağ yürüyüşleri Erzurum’un güneyinde bulunan Palandöken Dağları üzerinde de yapılmaktadır.

Erzurum Mutfağı

Anadolu’nun her yöresinin kendine ait yöresel bir mutfağı vardır. Erzurum’da zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Bunlardan lor dolması, kadayıf dolması, özel yapılmış su böreği, ayran aşı ve cağ kebabı bu mutfağın baş yemekleridir. Erzurum’a yolu düşenlere bu yemekleri, özellikle meşhur Tortum Cağ kebabını tatmaları özellikle tavsiye edilir.

Paylaşın

Kış Turizminin Yeni Cazibe Merkezi “Palandöken”

Erzurum, gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… 70 km uzunluğunda ve 25 km genişliğinde bir alanı kaplayan Palandöken Dağları, 1993 yılında Kış Turizm Merkezi ilan edilmiştir.

Bu merkez içerisinde; Erzurum (Hınıs) Boğazı, Konaklı ve Gez Yaylasından    oluşan 3 adet kayak merkezi bulunmaktadır. Erzurum Boğazı, aynı zamanda Palandöken Kayak Merkezi adıyla anılmaktadır.

Palandöken Kayak Merkezinde slalom ve büyük slalom yarışmaları için Uluslararası Kayak Federasyonu (FIS) tarafından tescilli iki pist bulunmaktadır.

Erzurum’un güneyinde yer alan 3 bin 176 m yüksekliğindeki Palandöken, 5 ay boyunca kayak yapmaya elverişli yapısı, kar kalitesi ve uzun pistleri ile dünyanın en önemli kayak merkezlerinden biridir.

2011 yılında 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’na ev sahipliği yapan Erzurum, Türkiye ve dünya kış turizminin yeni cazibe merkezlerinden biri olmuştur.

Kış olimpiyatlarının  düzenlenmesine imkân tanıyan Palandöken’de pistler dünyanın en uzun ve en dik pistleri arasında yer almaktadır. Palandöken, New York Times Gazetesi tarafından belirlenen dünyadaki 41 kayak merkezi arasında 18. sırada gösterilmiştir.

Kar yağışının Ekim-Kasım aylarında kendini gösterdiği Erzurum’da, kayak mevsimi Kasım ayından itibaren başlamakta ve Nisan ayının sonuna kadar sürmektedir. Palandöken, kaymaya olanak sağlayan “toz kar” özelliğini, ikliminden dolayı, bütün kayak sezonu boyunca sürdürmektedir.

2000 -3176 metreler arasında bulunan Palandöken Kayak Merkezi’ndeki pistlerde 10 telesiyej, 1 teleski, 2 baby lift, 1 gondol lift hizmet vermektedir.

Gondol lift ile 1000 metrelik bir tırmanışla Ejder Tepesi’ne ulaşılırken, Palandöken’de; 7 kolay, 8 orta,profesyonel (zor) ve 4 doğal pist yer almaktadır. Tüm pistlerde aynı anda yaklaşık 12 bin kişiye kayak yapma imkanı sunulmaktadır.

Palandöken Kayak Merkezi; Alp disiplini ve snowboard için son derece uygun pistler sunarken; kayak dışında, yamaç paraşütü, dağcılık, snowtube, paintball gibi farklı turizm çeşitleri için de alternatif oluşturmaktadır.

Palandöken Dağı’nın çevresi doğal park görünümüyle, gezi, piknik ve seyir alanı olarak dört mevsim ayrı güzellikler sunmaktadır.

Palandöken, aynı zamanda bir kongre turizmi merkezidir. Çığ önleme ve suni kar sistemlerinin bulunduğu Palandöken Kayak Merkezi, bir sağlık şehri olan Erzurum’un en modern hastanelerine yalnızca beş kilometre uzaklıktadır.

Her seviyedeki kayakçıya hizmet verebilen Palandöken Kayak Merkezi’nde, 2 adet 5 yıldızlı, 1 adet 4 yıldızlı, 1 adet 3 yıldızlı ve bir adet de 2 yıldızlı otel bulunmaktadır. Şehir merkezinde de 3 ve 2 yıldızlı çok sayıda otel bulunmaktadır.

Erzurum Kısa Tarihi

Doğu Anadolu’nun en büyük kenti olan Erzurum’un MÖ 4900 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Erzurum’u da içine alan bölge tarih boyunca Urartular, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Parftlar, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Bizanslılar, Sasaniler, Moğollar, İlhanlılar ve Safaviler gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından idare edilmiştir.

1514 yılında şehir ve çevresini fetheden Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1923 yılına kadar bu topraklarda hüküm sürmüşlerdir.Milli mücadele, milli birlik ve bağımsızlık hareketinin temelinin atıldığı Kongre 23 Temmuz 1919 da Erzurum’da toplamıştır.

Erzurum Coğrafya

Erzurum ili, Türkiye’nin orta ve batı kesimlerine göre, yükseltinin fazla olduğu illerinden biridir. Doğu Karadeniz Dağlarının doğu uzantıları olan Rize Dağları, ili kuzeyden çevreler ve Rize ile sınırını oluşturur.

Karadeniz’e paralel düzenli sıralar durumunda uzanan bu dağlar, geçit vermez ve yüksektir. En yüksek noktaları 3937m. yüksekliğindeki Kaçkar Tepesi ile Verçenik Tepesi’dir. Dumlu Dağından doğuya doğru uzandığında iki yüksek dağ sırasına ulaşılır.

Tortum’a doğru olanı Güvercin Dağıdır; Pasinler Ovası ile Gürcü Boğazı arasını doldurmuş olanı ise Karga Pazarı Dağlarıdır. Erzurum şehrini doğudan çevreleyerek Palandöken Dağlarına ulaşır.Erzurum şiddetli karasal Doğu Anadolu iklimi bölgesinde yer alır. İlin yıllık sıcaklık ortalaması 6.0 derece kadardır.

Erzurum Turizm

Palandöken Kayak MerkeziÜlkenin önemli Kayak Merkezlerinden olan Palandöken Erzurum ili sınırlarındadır.

Erzurum Tarihi Yerler

Erzurum İli’ne 79 km uzaklıktaki Horasan – Pasinler – Erzurum tarihi İpek Yolu üzerindedir. İlk inşa tarihi kesin olarak bilinmeyen Erzurum Kalesi’nin M.S. 5. yy ilk yarısında Bizanslılar tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. İç kale mescidine minare olarak yaptırılan Saat Kulesi, Tepsi Minare ve Kule diye de adlandırılmaktadır. Şehre hakim bir tepe üzerinde kurulu bulunan Erzurum Kalesi’nin surlarındaki Saat Kulesi her taraftan çok rahatlıkla görülebilmektedir.

1297-98 yıllarında İlhanlıların Veziri Emir Çoban Salduz tarafından yaptırılmıştır. Aras nehri üzerinde 7 kemer gözlü olarak inşaa ettirilen önemli bir yapıttır. Kanuni Sultan Süleyman’ın Sadrazamı Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan iki katlı bina halen çarşı olarak kullanılmaktadır. Çarşıda daha ziyade oltu taşı satıcıları faaliyet göstermektedir.

Erzurum Medreseler

13’üncü yüzyılın sonlarında İlhanlılar tarafından yaptırılmıştır. Anadolu Selçuklu Mimari geleneğinde açık avlulu, iki katlı ve iki minareli eğitim kurumu, Anadolu’nun en büyük medresesidir. Hoca Celaleddin Yakut tarafından MS 1310 yılında inşa edilmiştir.

İlhanlı döneminden günümüze kalan nadir eserlerden birisidir. İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Erzurum Cami ve Kiliseler

İl merkezindeki Lalapaşa Cami, Üç Kümbetler ve Oşvank Kilisesi görülmeye değerdir. Üç kümbetlerden sekiz köşeli plan üzerine oturtulmuş olan Saltuklu Devleti’nin kurucusu Emir Saltuk’a ait olduğu sanılmaktadır. Tamimiyle kesme taştan yapılmış olan kümbetlerin diğer ikisini kimlerin yaptığı bilinmemektedir.

Kümbetlerin genel olarak 13 üncü yüzyıl sonu ve 14 üncü yüzyıl başına ait oldukları kabul edilmektedir. Üç kümbetler Türklere ait diğer kümbetlere nazaran değişik planları, kullanılan malzeme ve süslemeleri açısından ayrı bir yer tutar.

Erzurum Mesire Yerleri

Tortum Gölü’nün son kısmında, Tortum Çayı’nın 48 m yüksekten düşmesiyle meydana gelen çağlayan vadideki bir dağın heyelan sonucu çayın önünü kapatmasıyla oluşmuştur. Erzurum’a 120 km mesafededir. Baharda suyun bol olduğu mevsimde tabii manzarası ve heybetiyle seyrine doyum olmaz. Pasinler Kaplıcası, Kuş Gözlem Alanı, Doğu Karadeniz Dağları Erzurum Ovası…

Erzurum Sportif Etkinlikler

Erzurum’un İspir ilçesi sınırlarından geçen Çoruh Nehri rafting yapmaya en elverişli akarsulardan birisidir. Derin kanyonları ile ilgi çeken Çoruh, her yıl turistlerin akımına uğrar. 1993 yılında Dünya Rafting Şampiyonası Çoruh Nehrinde yapılmıştır. Erzurum’un kuzeyinde yer alan Dumlu Dağları üzerinde yabancı turistler tarafından günü birlik doğa yürüyüşleri yapılmaktadır.

Bu yürüyüşe gidenler üç saatlik bir yürüyüşle Dumlu Baba diye adlandırılan ve Fırat Nehri’nin önemli kollarından biri olan Karasu’nun kaynağı durumundaki soğuk su gözesine varırlar, burada bir süre dinlenen ziyaretçiler dönüş yürüyüşüne Kırkgöze Köyü üzerinden yaparlar buna benzer dağ yürüyüşleri Erzurum’un güneyinde bulunan Palandöken Dağları üzerinde de yapılmaktadır.

Erzurum Mutfağı

Anadolu’nun her yöresinin kendine ait yöresel bir mutfağı vardır. Erzurum’da zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Bunlardan lor dolması, kadayıf dolması, özel yapılmış su böreği, ayran aşı ve cağ kebabı bu mutfağın baş yemekleridir. Erzurum’a yolu düşenlere bu yemekleri, özellikle meşhur Tortum Cağ kebabını tatmaları özellikle tavsiye edilir.

Paylaşın

Erzurum’un İncisi “Erzurum Kalesi”

Erzurum, gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… Erzurum Kalesi, Yakutiye İlçesi Mirzamehmet Mahallesinde, şehre hakim bir tepe üzerinde yer almaktadır. 

Bugünkü şehir MS 415-422 yılları arasında Theodosios tarafından kurulmuştur. Kalenin tarihi şehrin kuruluşuna dayandırılmaktadır. Kale 502 ve 530 yıllarında Belisairos, 756 yılında Halife El Mansur Ebu Cafer tarafından ciddi bir şekilde onarılmıştır.

840 yılında harap olan kale, 922’de Bizanslılar (Doğu Roma) tarafından onarılarak bazı ilaveler yapılmıştır. Saltuklular tarafından 1124-1132 yıllarında Tepsi Minare eklenmiştir. 1201’ de Rükneddin Süleyman Şah kaleyi onartmıştır.

1385’te Karakoyunlular ile Akkoyunlular arasında el değiştiren kale 1514 yılında Osmanlıların eline geçmiştir. Kanuni Sultan Süleyman I. Ve II. İran Seferleri sırasında kalede onarımlar yaptırmıştır. İç Kaleye 1552-1553 yıllarında kışlalar eklenmiştir.

1554 yılında yine Kanuni sultan Süleyman tarafından onartılan kale XVIII. yüzyılda Ruslar tarafından işgal edilerek bir kısmı yıkılmıştır. Bu dönemde şehrin savunması amacıyla çevreye tabyalar yaptırılmıştır. Kalede kitabe mevcut değildir.

Plan ve Mimari Özellikleri

Doğu-batı doğrultusunda şehre hakim bir tepe üzerine kurulan içkale dikdörtgen bir plana sahiptir. Kaleye yuvarlak kemerli bir kapı ile girilmektedir. Bu bölümde küçük bir hamam ve bu yapıya ait üst örtüleri yıkık birimler bulunmaktadır.

Kalede 1960 yılına kadar bir takım yapılar bulunmakta iken sonraki onarımlarda bu birimler kaldırılmış, günümüzde sadece Kale Mescidi ve Tepsi Minare kalmıştır. Kalenin kuzeybatısında sekizgen, güneydoğusunda yedigen olmak üzere kuleleri bulunmaktadır. Her iki kulenin de içi yıkılmıştır.

Kale dışarıdan üçgen şeklinde on dört dayanak payandası ile desteklenmektedir. Kalenin güney cephesinde sivri kemerli kitabeli bir de çeşmesi bulunmaktadır.

Kalenin biri güneybatıda, diğeri kuzeybatı köşede olmak üzere iki girişi daha vardır. Güneybatı girişi sonradan kapatılmıştır. Doğu cephesinin 400 metre ilerisindeki surlar Tebriz Kapıya kadar uzanan surların başlangıcıdır.

Kalenin duvarlarında zaman içerisinde geçirdiği onarımların izlerini taşıyan farklı taş işçiliği görülmektedir. Genel olarak içte ve dışta düzgün kesme taş, duvar içerisinde dolgu kullanılmıştır.

İç kale günümüzde iyi durumda olup içerisinde Erzurum Müzesi tarafından yürütülen kazı çalışmaları devam etmektedir.

Sur Kapıları: Günümüze ulaşamayan Erzurum sur kapılarının bulunduğu mevkiler kapıların ismi ile anılmaktadır.

Erzincan Kapı; Günümüzde Cumhuriyet Caddesi üzerinde Erzincan Çarşı mevkiinde idi.

Gürcü Kapı; Şehrin kuzey kesiminde Gürcükapı Cami civarında İş Bankası ile Buğday Halinin bulunduğu yere açılıyordu.

Tebriz Kapı; Kale Kapısı şeklinde anılmakta idi. Bu kapı Çifte Minareli Medrese ile Ebu İshak Kazuruni Türbesi arasında idi.

Yeni Kapı; Erzurum Kalesinin ikinci surunda açılan bu kapı, Eski Merkez Kumandanlığı ile kışla ve ambarların kapılarının açıldığı meydandaydı. Günümüzde Yeni Kapıdan hiç bir iz kalmamıştır. Sadece kaynaklarda anlatılan bilgiler ışığında tanımlanabilmektedir.

Bu kapıların dışında 1865-1877 yılları arasında savunma amaçlı dört kapı daha inşa edilmiştir. Harput Kapı dışında İstanbul Kapı, Kavak Kapı ve Kars Kapı kısmen günümüze gelebilmiştir.

Erzurum Kalesine Ait Sur Kalıntısı; Merkez Yakutiye İlçesi, Camiikebir Mahallesinde yer alan sur kalıntıları, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın 15.07.1972 tarih ve 6518 sayılı kararı ile taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiştir.

Ebu İshak Türbesinin bulunduğu burçtan başlayıp, kalenin güneydoğu köşesine doğru devam eden kale surları restore edilmiş, sağlam durumdadır.

Erzurum Kısa Tarihi

Doğu Anadolu’nun en büyük kenti olan Erzurum’un MÖ 4900 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Erzurum’u da içine alan bölge tarih boyunca Urartular, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Parftlar, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Bizanslılar, Sasaniler, Moğollar, İlhanlılar ve Safaviler gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından idare edilmiştir.

1514 yılında şehir ve çevresini fetheden Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1923 yılına kadar bu topraklarda hüküm sürmüşlerdir.Milli mücadele, milli birlik ve bağımsızlık hareketinin temelinin atıldığı Kongre 23 Temmuz 1919 da Erzurum’da toplamıştır.

Erzurum Coğrafya

Erzurum ili, Türkiye’nin orta ve batı kesimlerine göre, yükseltinin fazla olduğu illerinden biridir. Doğu Karadeniz Dağlarının doğu uzantıları olan Rize Dağları, ili kuzeyden çevreler ve Rize ile sınırını oluşturur.

Karadeniz’e paralel düzenli sıralar durumunda uzanan bu dağlar, geçit vermez ve yüksektir. En yüksek noktaları 3937m. yüksekliğindeki Kaçkar Tepesi ile Verçenik Tepesi’dir. Dumlu Dağından doğuya doğru uzandığında iki yüksek dağ sırasına ulaşılır.

Tortum’a doğru olanı Güvercin Dağıdır; Pasinler Ovası ile Gürcü Boğazı arasını doldurmuş olanı ise Karga Pazarı Dağlarıdır. Erzurum şehrini doğudan çevreleyerek Palandöken Dağlarına ulaşır.Erzurum şiddetli karasal Doğu Anadolu iklimi bölgesinde yer alır. İlin yıllık sıcaklık ortalaması 6.0 derece kadardır.

Erzurum Turizm

Palandöken Kayak MerkeziÜlkenin önemli Kayak Merkezlerinden olan Palandöken Erzurum ili sınırlarındadır.

Erzurum Tarihi Yerler

Erzurum İli’ne 79 km uzaklıktaki Horasan – Pasinler – Erzurum tarihi İpek Yolu üzerindedir. İlk inşa tarihi kesin olarak bilinmeyen Erzurum Kalesi’nin M.S. 5. yy ilk yarısında Bizanslılar tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. İç kale mescidine minare olarak yaptırılan Saat Kulesi, Tepsi Minare ve Kule diye de adlandırılmaktadır. Şehre hakim bir tepe üzerinde kurulu bulunan Erzurum Kalesi’nin surlarındaki Saat Kulesi her taraftan çok rahatlıkla görülebilmektedir.

1297-98 yıllarında İlhanlıların Veziri Emir Çoban Salduz tarafından yaptırılmıştır. Aras nehri üzerinde 7 kemer gözlü olarak inşaa ettirilen önemli bir yapıttır. Kanuni Sultan Süleyman’ın Sadrazamı Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan iki katlı bina halen çarşı olarak kullanılmaktadır. Çarşıda daha ziyade oltu taşı satıcıları faaliyet göstermektedir.

Erzurum Medreseler

13’üncü yüzyılın sonlarında İlhanlılar tarafından yaptırılmıştır. Anadolu Selçuklu Mimari geleneğinde açık avlulu, iki katlı ve iki minareli eğitim kurumu, Anadolu’nun en büyük medresesidir. Hoca Celaleddin Yakut tarafından MS 1310 yılında inşa edilmiştir.

İlhanlı döneminden günümüze kalan nadir eserlerden birisidir. İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Erzurum Cami ve Kiliseler

İl merkezindeki Lalapaşa Cami, Üç Kümbetler ve Oşvank Kilisesi görülmeye değerdir. Üç kümbetlerden sekiz köşeli plan üzerine oturtulmuş olan Saltuklu Devleti’nin kurucusu Emir Saltuk’a ait olduğu sanılmaktadır. Tamimiyle kesme taştan yapılmış olan kümbetlerin diğer ikisini kimlerin yaptığı bilinmemektedir.

Kümbetlerin genel olarak 13 üncü yüzyıl sonu ve 14 üncü yüzyıl başına ait oldukları kabul edilmektedir. Üç kümbetler Türklere ait diğer kümbetlere nazaran değişik planları, kullanılan malzeme ve süslemeleri açısından ayrı bir yer tutar.

Erzurum Mesire Yerleri

Tortum Gölü’nün son kısmında, Tortum Çayı’nın 48 m yüksekten düşmesiyle meydana gelen çağlayan vadideki bir dağın heyelan sonucu çayın önünü kapatmasıyla oluşmuştur. Erzurum’a 120 km mesafededir. Baharda suyun bol olduğu mevsimde tabii manzarası ve heybetiyle seyrine doyum olmaz. Pasinler Kaplıcası, Kuş Gözlem Alanı, Doğu Karadeniz Dağları Erzurum Ovası…

Erzurum Sportif Etkinlikler

Erzurum’un İspir ilçesi sınırlarından geçen Çoruh Nehri rafting yapmaya en elverişli akarsulardan birisidir. Derin kanyonları ile ilgi çeken Çoruh, her yıl turistlerin akımına uğrar. 1993 yılında Dünya Rafting Şampiyonası Çoruh Nehrinde yapılmıştır. Erzurum’un kuzeyinde yer alan Dumlu Dağları üzerinde yabancı turistler tarafından günü birlik doğa yürüyüşleri yapılmaktadır.

Bu yürüyüşe gidenler üç saatlik bir yürüyüşle Dumlu Baba diye adlandırılan ve Fırat Nehri’nin önemli kollarından biri olan Karasu’nun kaynağı durumundaki soğuk su gözesine varırlar, burada bir süre dinlenen ziyaretçiler dönüş yürüyüşüne Kırkgöze Köyü üzerinden yaparlar buna benzer dağ yürüyüşleri Erzurum’un güneyinde bulunan Palandöken Dağları üzerinde de yapılmaktadır.

Erzurum Erzurum Mutfağı

Anadolu’nun her yöresinin kendine ait yöresel bir mutfağı vardır. Erzurum’da zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Bunlardan lor dolması, kadayıf dolması, özel yapılmış su böreği, ayran aşı ve cağ kebabı bu mutfağın baş yemekleridir. Erzurum’a yolu düşenlere bu yemekleri, özellikle meşhur Tortum Cağ kebabını tatmaları özellikle tavsiye edilir.

Paylaşın

Doğa Harikası ‘Erzurum Kaplıcaları’

Doğal termal suyun bilinen en eski ve doğal tedavi kaynağı olması, termal sulara olan ilginin artmasına sebep olmuştur. Bu durum termal sağlık turizminin bir sektör olarak gelişmesini sağlamıştır.

Türkiye’nin Kafkasya’ya açılan kapılarından biri olan Erzurum’da doğal termal kaynak suları açısından zengin bir kentimizdir.

Erzurum ili sınırları içinde yer alan “Ilıca Kaplıcaları , Pasinler Kaplıcası, Köprüköy Kaplıcası (Deli Çermik), Akdağ Kaplıcası, Olur Kaplıcası, Hızırilyas Kaplıcası” sizler için derledik.

Ilıca Kaplıcaları

İl merkezinin 15 km batısındaki Aziziye ilçe merkezinde yer almaktadır. Tesislerde açık ve kapalı restoranlar, mescit, dinlenme ve toplantı salonları ile açık otopark bulunmaktadır.

Sodyum ve bikarbonatlı kaynak suyunun sıcaklığı 39°C dir. Kaplıcanın suyu mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi, beslenme bozuklukları ve romatizma başta olmak üzere çok sayıda hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır.

Pasinler Kaplıcası

İl merkezine 43 km. uzaklıktadır. Kaplıcadan, içme ve banyo kürleri şeklinde yararlanılmaktadır. İçilerek kullanıldığında safra kesesi, karaciğer, mide ve bağırsak üzerinde etkili olmaktadır.

Romatizma, sinir ve kas yorgunluğu, çeşitli sinirsel hastalıklar, eklem ve kireçlenme tedavisi için banyo kürleri uygulanmaktadır.. Bikarbonatlı, klorürlü, sodyumlu, karbondioksitli ve kısmen de radyoaktif bileşimli olan kaplıva suyunun sıcaklığı 39-45 °C arasında değişmektedir.

Köprüköy Kaplıcası (Deli Çermik)

İl merkezine 56 km uzaklıkta, Köprüköy ilçesinde yer almaktadır. Bikarbonat, sodyum, kalsiyum, karbondioksit, demir ve bromür içeren kaplıca suyu sindirim sistemi, böbrek ve idrar yolları, kan dolaşımı ve kalp hastalıkları, metobolizma bozuklukları ve romatizma hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.

Akdağ Kaplıcası

İl merkezine 28 km uzaklıktadır. Dumlu Dağı’nın eteğinde Akdağ köyündedir. Kaplıcaların bulunduğu bölge halk tarafından mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Mide, bağırsak, safra kesesi ve şeker hastalıklarına iyi gelen suları biokarbonat, klorür, sodyum, magnezyum ve bromürlüdür.

Olur Kaplıcası

Olur İlçe merkezinin kuzey doğusunda yer alan kaplıca ilçeye 11 km uzaklıktadır. Kaplıcaya Ilıkaynak ve Sarıbaşak köylerinden geçip uzun harman – Yaylabaşı köy güzergahı takip edilerek ulaşılabilir. Kaplıca suyu 39 derece olmakla birlikte içilebilir özelliğe sahiptir. Başta romatizmal hastalıklar olmak üzere bir çok hastalığa iyi geldiği söylenmektedir.

Hızırilyas Kaplıcası

Hızırilyas Kaplıcası Horasan İlçesi’ne yaklaşık 15 km Erzurum’a 102 km mesafede yer alan Hızırilyas köyünde bulunmaktadır.

Kaplıcada erkek ve bayanlar için ayrı ayrı 8 metre uzunluk ve 4 metre genişliğe sahip havuzlar yapılmış Horasan Kaymakamlığı tarafından hizmete açılmıştır. Kaplıca, 58 derecedeki su sıcaklığı ve içinde bulundurduğu mineraller sayesinde şifa kaynağı olarak değerlendiriliyor.

Cilt hastalıkları, romatizma, kadın hastalıkları ve kemik kireçlenmeleri için şifa kaynağı olan su bikarbonat, klorür, sülfat, kalsiyum, karbondioksit gazı içermektedir.

Paylaşın

Erzurum’un Kimliği “Erzurum Kapıları”

Tarih boyunca İpek yolu üzerinde bulunan Erzurum her zaman göz önünde olmuş, stratejik önemi nedeniyle; kralların, yenilmez orduların durağı olmuştur. Bu nedenle he zaman fetihlere ve işgallere açık olmuştur.

Medler, Urartular, Persler, Bizanslılar, Müslümanlar, Selçuklu Türkleri ve Osmanlı Türkleri bu bölgeyi ellerinde tutmuşlardır.

Şehrin savunulması için beşinci yüzyılda yapıldığı tahmin edilen iç kale ve dış kale ile şehir savunulmuştur. İç kale bugün durmakta olan kısımdır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde dış kale esaslı bir bakımdan geçirilmiştir. Ancak 1852 ve 1859 depremlerinde burçlarının yıkıldığı kayıtlarda bulunmaktadır.

Evliya Çelebiye göre Erzurum kalesi iç kale ve dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşuyordu. Dış kale ile iç kale arasına hisar içi denilmekteydi.

Dış kale Tebriz kapısına doğru uzanıyor sonra Yeni kapı’ya doğru yöneliyor, oradan Erzincan kapı’ya doğru iniyor Bakırcı mahallesinden, Bakırcı camii yakınından geçerek Gürcü Kapısı’na, sonra Taş mağazalar bölgesinden Kaleye doğru devam edip son buluyordu.

“Tebriz Kapı, Erzincan Kapı, Kavak kapı, Kars Kapı, Yeni Kapı, İstanbul Kapı, Kilise Kapı, Gürcü Kapı” Erzurum ile özdeşleşmiştir.

Tebrizkapı

Bu hisarın yani dış kalenin dış dünyaya açılan kapılarından biri olan Tebrizkapı’da bugünkü Narmanlı camiine doğru açılıyordu. Bu adı ise Tebriz’den gelen yolcuların giriş kapısı olmasından almıştı. Günümüze ulaşamamıştır.

Erzincankapı

Erzurum kalesinin batı tarafında bugünkü Özel İdare İşhanın güneyinde bulunuyordu. Murat Paşa Mahallesine açılan bir kapı idi. Erzincan istikametinden gelen yolcuların kervanlarıyla giriş yeriydi. Günümüze ulaşamayan kapılardan biride burası idi.

Gürcü kapı

Bu kapı bugünkü Ali Ağa Camisinin(Gürcükapı) camisinin tam güneyinde olup Zeynal Camisine çıkan yolun sağında idi. Gürcistan’dan gelen kervanların giriş kapısı da burada idi. Günümüze ulaşamadı.

Yenikapı

Bu kapının ne zaman açıldığı ise pek bilinmiyor. Muhtemelen bugünkü karayollarına çıkan yolun açılması sırasında yapılmış olması muhtemeldir. Taş Ambar’ların güneyinde açılmış dönemin Yoncalık kışlasına ve Yoncalık mahallesine gitmek için kullanılmıştır.

Kilise Kapı

Dış surlar 1829 Osmanlı –Rus savaşında ciddi zarar gördü. Uzun menzilli topların ortaya çıkışı kale savunmasının yetersizliğini ortaya çıkardı. Ruslar işgal ettikleri yıllarda Gürcü kapıdaki kaleyi bu günkü nazik çarşıya doğru uzatarak burada yeni burçlar yaptılar. Muhtemeldirki Kilise kapı’da o yıllarda yapıldı ve Gürcü kapısının yerini aldı.

Erzurum Kısa Tarihi

Doğu Anadolu’nun en büyük kenti olan Erzurum’un MÖ 4900 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Erzurum’u da içine alan bölge tarih boyunca Urartular, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Parftlar, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Bizanslılar, Sasaniler, Moğollar, İlhanlılar ve Safaviler gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından idare edilmiştir.

1514 yılında şehir ve çevresini fetheden Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1923 yılına kadar bu topraklarda hüküm sürmüşlerdir.Milli mücadele, milli birlik ve bağımsızlık hareketinin temelinin atıldığı Kongre 23 Temmuz 1919 da Erzurum’da toplamıştır.

Erzurum Coğrafya

Erzurum ili, Türkiye’nin orta ve batı kesimlerine göre, yükseltinin fazla olduğu illerinden biridir. Doğu Karadeniz Dağlarının doğu uzantıları olan Rize Dağları, ili kuzeyden çevreler ve Rize ile sınırını oluşturur.

Karadeniz’e paralel düzenli sıralar durumunda uzanan bu dağlar, geçit vermez ve yüksektir. En yüksek noktaları 3937m. yüksekliğindeki Kaçkar Tepesi ile Verçenik Tepesi’dir. Dumlu Dağından doğuya doğru uzandığında iki yüksek dağ sırasına ulaşılır.

Tortum’a doğru olanı Güvercin Dağıdır; Pasinler Ovası ile Gürcü Boğazı arasını doldurmuş olanı ise Karga Pazarı Dağlarıdır. Erzurum şehrini doğudan çevreleyerek Palandöken Dağlarına ulaşır.Erzurum şiddetli karasal Doğu Anadolu iklimi bölgesinde yer alır. İlin yıllık sıcaklık ortalaması 6.0 derece kadardır.

Erzurum Turizm

Palandöken Kayak MerkeziÜlkenin önemli Kayak Merkezlerinden olan Palandöken Erzurum ili sınırlarındadır.

Erzurum Tarihi Yerler

Erzurum İli’ne 79 km uzaklıktaki Horasan – Pasinler – Erzurum tarihi İpek Yolu üzerindedir. İlk inşa tarihi kesin olarak bilinmeyen Erzurum Kalesi’nin M.S. 5. yy ilk yarısında Bizanslılar tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. İç kale mescidine minare olarak yaptırılan Saat Kulesi, Tepsi Minare ve Kule diye de adlandırılmaktadır. Şehre hakim bir tepe üzerinde kurulu bulunan Erzurum Kalesi’nin surlarındaki Saat Kulesi her taraftan çok rahatlıkla görülebilmektedir.

1297-98 yıllarında İlhanlıların Veziri Emir Çoban Salduz tarafından yaptırılmıştır. Aras nehri üzerinde 7 kemer gözlü olarak inşaa ettirilen önemli bir yapıttır. Kanuni Sultan Süleyman’ın Sadrazamı Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan iki katlı bina halen çarşı olarak kullanılmaktadır. Çarşıda daha ziyade oltu taşı satıcıları faaliyet göstermektedir.

Erzurum Medreseler

13’üncü yüzyılın sonlarında İlhanlılar tarafından yaptırılmıştır. Anadolu Selçuklu Mimari geleneğinde açık avlulu, iki katlı ve iki minareli eğitim kurumu, Anadolu’nun en büyük medresesidir. Hoca Celaleddin Yakut tarafından MS 1310 yılında inşa edilmiştir.

İlhanlı döneminden günümüze kalan nadir eserlerden birisidir. İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Erzurum Cami ve Kiliseler

İl merkezindeki Lalapaşa Cami, Üç Kümbetler ve Oşvank Kilisesi görülmeye değerdir. Üç kümbetlerden sekiz köşeli plan üzerine oturtulmuş olan Saltuklu Devleti’nin kurucusu Emir Saltuk’a ait olduğu sanılmaktadır. Tamimiyle kesme taştan yapılmış olan kümbetlerin diğer ikisini kimlerin yaptığı bilinmemektedir.

Kümbetlerin genel olarak 13 üncü yüzyıl sonu ve 14 üncü yüzyıl başına ait oldukları kabul edilmektedir. Üç kümbetler Türklere ait diğer kümbetlere nazaran değişik planları, kullanılan malzeme ve süslemeleri açısından ayrı bir yer tutar.

Erzurum Mesire Yerleri

Tortum Gölü’nün son kısmında, Tortum Çayı’nın 48 m yüksekten düşmesiyle meydana gelen çağlayan vadideki bir dağın heyelan sonucu çayın önünü kapatmasıyla oluşmuştur. Erzurum’a 120 km mesafededir. Baharda suyun bol olduğu mevsimde tabii manzarası ve heybetiyle seyrine doyum olmaz. Pasinler Kaplıcası, Kuş Gözlem Alanı, Doğu Karadeniz Dağları Erzurum Ovası…

Erzurum Sportif Etkinlikler

Erzurum’un İspir ilçesi sınırlarından geçen Çoruh Nehri rafting yapmaya en elverişli akarsulardan birisidir. Derin kanyonları ile ilgi çeken Çoruh, her yıl turistlerin akımına uğrar. 1993 yılında Dünya Rafting Şampiyonası Çoruh Nehrinde yapılmıştır. Erzurum’un kuzeyinde yer alan Dumlu Dağları üzerinde yabancı turistler tarafından günü birlik doğa yürüyüşleri yapılmaktadır.

Bu yürüyüşe gidenler üç saatlik bir yürüyüşle Dumlu Baba diye adlandırılan ve Fırat Nehri’nin önemli kollarından biri olan Karasu’nun kaynağı durumundaki soğuk su gözesine varırlar, burada bir süre dinlenen ziyaretçiler dönüş yürüyüşüne Kırkgöze Köyü üzerinden yaparlar buna benzer dağ yürüyüşleri Erzurum’un güneyinde bulunan Palandöken Dağları üzerinde de yapılmaktadır.

Erzurum Mutfağı

Anadolu’nun her yöresinin kendine ait yöresel bir mutfağı vardır. Erzurum’da zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Bunlardan lor dolması, kadayıf dolması, özel yapılmış su böreği, ayran aşı ve cağ kebabı bu mutfağın baş yemekleridir. Erzurum’a yolu düşenlere bu yemekleri, özellikle meşhur Tortum Cağ kebabını tatmaları özellikle tavsiye edilir.

Paylaşın

Mimarlık Harikası ‘Yakutiye Medresesi’

Türkiye’nin Kafkasya’ya açılan kapılarından biri olan Erzurum, görkemli sivil mimarlık örnekleri ile de ön plana çıkmıştır. Çok sayıdaki sivil mimarlık örnekleri Erzurum’a kent kimliğini kazandıran öğeler arasındadır.

Erzurum ili sınırları içinde yer alan ve bir sivil mimarlık örneği olan Yakutiye Medresesi sizler için derledik.

Yakutiye Medresesi, 1310 yılında İlhanlı hükümdarı Sultan Olcayto döneminde Gazan Han ve Bolugan Hatun adına, Hoca Yakut Gazani tarafından yaptırılmıştır.

Anadolu’da bulunan kapalı avlulu medreselerin en büyüğüdür. Taç kapının yan yüzlerinde, silme kemerle çevrili nişler içinde pars ve kartal motifleri dikkat çekmektedir.

Ajurlu bir küreden çıkan hurma yaprakları, iki Anadolu parsı ve kartal figürlerinden oluşan hayat ağacı Orta Asya Türklerinin önemli simgelerini bir araya getirmektedir.

Her odanın girişinde öğrenci ve hocaların sınıf ve derecelerine göre farklılık gösteren işlemeler bulunmaktadır.

Erzurum Kısa Tarihi

Doğu Anadolu’nun en büyük kenti olan Erzurum’un MÖ 4900 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Erzurum’u da içine alan bölge tarih boyunca Urartular, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Parftlar, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Bizanslılar, Sasaniler, Moğollar, İlhanlılar ve Safaviler gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından idare edilmiştir.

1514 yılında şehir ve çevresini fetheden Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1923 yılına kadar bu topraklarda hüküm sürmüşlerdir.Milli mücadele, milli birlik ve bağımsızlık hareketinin temelinin atıldığı Kongre 23 Temmuz 1919 da Erzurum’da toplamıştır.

Erzurum Coğrafya

Erzurum ili, Türkiye’nin orta ve batı kesimlerine göre, yükseltinin fazla olduğu illerinden biridir. Doğu Karadeniz Dağlarının doğu uzantıları olan Rize Dağları, ili kuzeyden çevreler ve Rize ile sınırını oluşturur.

Karadeniz’e paralel düzenli sıralar durumunda uzanan bu dağlar, geçit vermez ve yüksektir. En yüksek noktaları 3937m. yüksekliğindeki Kaçkar Tepesi ile Verçenik Tepesi’dir. Dumlu Dağından doğuya doğru uzandığında iki yüksek dağ sırasına ulaşılır.

Tortum’a doğru olanı Güvercin Dağıdır; Pasinler Ovası ile Gürcü Boğazı arasını doldurmuş olanı ise Karga Pazarı Dağlarıdır. Erzurum şehrini doğudan çevreleyerek Palandöken Dağlarına ulaşır.Erzurum şiddetli karasal Doğu Anadolu iklimi bölgesinde yer alır. İlin yıllık sıcaklık ortalaması 6.0 derece kadardır.

Erzurum Turizm

Palandöken Kayak MerkeziÜlkenin önemli Kayak Merkezlerinden olan Palandöken Erzurum ili sınırlarındadır.

Erzurum Tarihi Yerler

Erzurum İli’ne 79 km uzaklıktaki Horasan – Pasinler – Erzurum tarihi İpek Yolu üzerindedir. İlk inşa tarihi kesin olarak bilinmeyen Erzurum Kalesi’nin M.S. 5. yy ilk yarısında Bizanslılar tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. İç kale mescidine minare olarak yaptırılan Saat Kulesi, Tepsi Minare ve Kule diye de adlandırılmaktadır. Şehre hakim bir tepe üzerinde kurulu bulunan Erzurum Kalesi’nin surlarındaki Saat Kulesi her taraftan çok rahatlıkla görülebilmektedir.

1297-98 yıllarında İlhanlıların Veziri Emir Çoban Salduz tarafından yaptırılmıştır. Aras nehri üzerinde 7 kemer gözlü olarak inşaa ettirilen önemli bir yapıttır. Kanuni Sultan Süleyman’ın Sadrazamı Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan iki katlı bina halen çarşı olarak kullanılmaktadır. Çarşıda daha ziyade oltu taşı satıcıları faaliyet göstermektedir.

Erzurum Medreseler

13’üncü yüzyılın sonlarında İlhanlılar tarafından yaptırılmıştır. Anadolu Selçuklu Mimari geleneğinde açık avlulu, iki katlı ve iki minareli eğitim kurumu, Anadolu’nun en büyük medresesidir. Hoca Celaleddin Yakut tarafından MS 1310 yılında inşa edilmiştir.

İlhanlı döneminden günümüze kalan nadir eserlerden birisidir. İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Erzurum Cami ve Kiliseler

İl merkezindeki Lalapaşa Cami, Üç Kümbetler ve Oşvank Kilisesi görülmeye değerdir. Üç kümbetlerden sekiz köşeli plan üzerine oturtulmuş olan Saltuklu Devleti’nin kurucusu Emir Saltuk’a ait olduğu sanılmaktadır. Tamimiyle kesme taştan yapılmış olan kümbetlerin diğer ikisini kimlerin yaptığı bilinmemektedir.

Kümbetlerin genel olarak 13 üncü yüzyıl sonu ve 14 üncü yüzyıl başına ait oldukları kabul edilmektedir. Üç kümbetler Türklere ait diğer kümbetlere nazaran değişik planları, kullanılan malzeme ve süslemeleri açısından ayrı bir yer tutar.

Erzurum Mesire Yerleri

Tortum Gölü’nün son kısmında, Tortum Çayı’nın 48 m yüksekten düşmesiyle meydana gelen çağlayan vadideki bir dağın heyelan sonucu çayın önünü kapatmasıyla oluşmuştur. Erzurum’a 120 km mesafededir. Baharda suyun bol olduğu mevsimde tabii manzarası ve heybetiyle seyrine doyum olmaz. Pasinler Kaplıcası, Kuş Gözlem Alanı, Doğu Karadeniz Dağları Erzurum Ovası…

Erzurum Sportif Etkinlikler

Erzurum’un İspir ilçesi sınırlarından geçen Çoruh Nehri rafting yapmaya en elverişli akarsulardan birisidir. Derin kanyonları ile ilgi çeken Çoruh, her yıl turistlerin akımına uğrar. 1993 yılında Dünya Rafting Şampiyonası Çoruh Nehrinde yapılmıştır. Erzurum’un kuzeyinde yer alan Dumlu Dağları üzerinde yabancı turistler tarafından günü birlik doğa yürüyüşleri yapılmaktadır.

Bu yürüyüşe gidenler üç saatlik bir yürüyüşle Dumlu Baba diye adlandırılan ve Fırat Nehri’nin önemli kollarından biri olan Karasu’nun kaynağı durumundaki soğuk su gözesine varırlar, burada bir süre dinlenen ziyaretçiler dönüş yürüyüşüne Kırkgöze Köyü üzerinden yaparlar buna benzer dağ yürüyüşleri Erzurum’un güneyinde bulunan Palandöken Dağları üzerinde de yapılmaktadır.

Erzurum Mutfağı

Anadolu’nun her yöresinin kendine ait yöresel bir mutfağı vardır. Erzurum’da zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Bunlardan lor dolması, kadayıf dolması, özel yapılmış su böreği, ayran aşı ve cağ kebabı bu mutfağın baş yemekleridir. Erzurum’a yolu düşenlere bu yemekleri, özellikle meşhur Tortum Cağ kebabını tatmaları özellikle tavsiye edilir.

Paylaşın

Anadolu’nun Savunma Hatları ‘Erzurum Tabyaları’

Stratejik önem arz eden bir bölgenin, yerin, yolun veya şehrin güvenliğini ve savunmasını sağlamak üzere genellikle bölgenin hakim bir tepesine veya dağ yamacına yapılmış askeri tesislere Tabya denir. Tabyaların amacı; düşmanı, ileri savunma hattı oluşturarak engellemektir.

Tabyalar yapı itibariyle mimari kaygılardan bağımsız olarak sadece sağlamlık ve güvenlik esas alınarak inşa edilmişlerdir. Ana binası ve ulaşım yolları genellikle toprak setlerle koruma altına alınmıştır.

Yapıldıkları yerin durumuna göre planlandıklarından dolayı birbirlerine benzememekle birlikte genel olarak şekillerine istinaden yıldız tabya, toprak tabya, hilal tabya, yay tabya şeklinde sınıflandırılmışlardır.

Tabyaların tarihi incelendiğinde 11.yy dan sonra kullanıldığını görmekteyiz. Osmanlı Devletinde ise özellikle 19.yy da başta Ruslarla olan yoğun mücadelelerde ateşli silahlar ve topların yoğun olarak kullanılmaları neticesinde geleneksel kale savunma tekniklerinin yetersiz kalması üzerine şehir ve bölgelerin savunmasını uzaktan yapabilmek üzere doğuda Erzurum,Kars batıda Gelibolu ve Edirne civarına çok sayıda tabya yapıldığını görmekteyiz.
Tabyalar 1. Ve 2. Dünya savaşlarından sonra önemini kaybetmişlerdir.

Erzurum Tabyaları

Erzurum kuzeyde Dumlu dağı, kuzeydoğuda Kargapazarı dağları ve güneyde Palandöken dağlarıyla çevrili, kuzeydoğu ve güneybatı arası uzaklığı 47 kilometre olan Erzurum ovasına hakim bir konumda kurulmuştur. Erzurum’un doğusunda bulunan Deveboynu Geçidi, kuzeyinde bulunan Gürcübogazı, güneyinde bulunan Palandöken geçidini gelebilecek Rus ve Iran saldırılarına karşı koruyabilmek için 21 tabya inşa edilmiştir. Bunların 7 adedi 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’ndan önce yapılmış, diğerleri ise daha sonra inşa edilmiştir.

Aziziye Tabyası

Erzurum-Kars karayolunun geçtiği Hamamderesini kontrol altında tutmak için 1867-1872 yıllan arasında Sultan Abdülaziz tarafından Karskapı’nın kuzeyinde bulunan Topdağı’nın güney ucunda, 2068 metre yükseklikte konumlandırılan 1 Numaralı Aziziye Tabyası’nın günümüze ancak çok az bir kısmı sağlam olarak ulaşabilmiştir. Güneyden kuzeye yan yana üç tane olan Aziziye Tabyaları “C” şeklinde bir planla konumlandırılmışlardır.

1877 – 1878 Osmanlı – Rus Savaşı’nda (93 Harbi) kahramanca çarpışmalara sahne olmuştur. Deveboynu’nda düşmana yenilen Osmanlı Kuvvetleri geri çekilmeye başlayınca Rus Ordusu, Erzurum’u kuşatma hazırlıklarına başladı. Şehrin çarpışmasız teslim edilmesi önerisi kabul edilmeyen Ruslar, Topdağı tarafından Aziziye Tabyaları’na doğru yoğun topçu atışıyla saldırıya geçti.

Saldırı neticesinde 2 ve 3 numaralı Aziziye tabyaları Rusların eline geçti.1 Nolu Aziziye Tabyası Komutanı Yarbay Bahri Bey’in üstün cesareti ve askeri bilgisi sayesinde Ruslara teslim olmaz. Rusların tabyaları işgal ettiğini öğrenen,Nene Hatun’un da arasında bulunduğu Erzurum Halkı Osmanlı askerlerinin yardımına koştu ve Göğüs göğüse kanlı çarpışmalardan sonra Rus Ordusu bozularak tabyalardan geri çekilmek zorunda kaldı.

1 Numaralı Aziziye Tabyası’nın 200 m kadar kuzeyinde bulunmaktadır. Tabya, bugün yarımay şeklindeki bir toprak yığınıyla bu hilalin iki ucunda bulunan taş duvarlardan meydana gelmektedir. 2 Nolu Aziziye Tabyası, Aziziye 1 ve Aziziye 3 Tabyası ile birlikte 8 Kasım 1877 gecesinde yapılan Rus baskınında saldırıya uğramıştır. 2 nolu Aziziye tabyası Ruslar tarafından işgal edilen ilk tabya olduğu gibi kurtarılan ilk tabyada burası olmuştur.

2 Nolu Aziziye Tabyasının 200 metre kuzeyinde Mecidiye tabyasının 300 metre güneyinde konumlandırılan tabya yakın zamana kadar Askeri birlikler tarafından kullanıldığı için tahrip olmadan günümüze kadar ulaşmıştır. Tabya 8 Kasım 1877 tarihindeki Rus Baskınında kısa bir süreliğine düşman eline geçmiş, Erzurum halkının ve Mecidiye Tabyası’ndaki Osmanlı birliklerinin müdahalesi neticesinde kısa süre içerisinde kurtarılmıştır.

Mecidiye Tabyası

Topdağı’nın kuzey ucunda 2042 metre yükseklikte konumlandırılan tabya doğudaki Yanık dere ve kuzeydeki Gürcü boğazından gelebilecek saldırılara karşı durmak amacıyla Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır.

Mecidiye Tabyası geniş bir avluya bakan yay şeklinde bir plan üzerine kurulmuş yan yana koğuş odalarından meydana gelmektedir. Kuzey-güney istikametinde uzanan yayın orta kısmının uzunluğu 63,85 metre, yan kısımlar ise 20,20 metredir.Tabyanın batısında geniş bir avlu bulunmaktadır.

Mecidiye Tabyası iyi cins küfeki taşından yapılmış olup ön ve arka cepheye bakan duvarlar taşıyıcı özelliğe sahip olmadığı için biraz ince tutulmuş (1,10), bu duvarlar arasında dikey olarak uzanan ve koğuş odalarını meydana getiren duvarlar daha kalın (1,60) inşa edilmiştir. Tabya dıştan düz toprak damla kapatılmıştır.

Mecidiye Tabyası 21 tabya içerisinde en eski tabya olması nedeniyle sonrasında yapılan tabyalarda bulunan pusu ve topçu odaları, karargâh odası gibi yenilikler bulunmaz.

Büyük Palandöken Tabyası

Tabya, II. Abdülhamit döneminde 1884-1896 yılları arasında, Şahap Paşa tarafından çizilen projeye göre 2850 m. yükseklikte Pasinler Ovasının güneybatı köşesinden başlayan ve batıya doğru devam eden Palandöken Dağlarının arkasında kalan vadiyi kontrol altında tutmak için yapılmıştır. Erzurum’un en büyük tabyası olan Büyük Palandöken Tabyası, karargâh, avlunun üç yanında sıralanan koğuş odaları, pusu odaları ve topçu odalarından oluşmaktadır.

Odalara birbiri içerisinden geçiş verilmiş olup içlerinde havalandırma delikleri vardır. Topçu odalarının ikisi koğuş kısmının kenarlarında, üçü dehlizlerin üzerindedir. Koğuş odaları ile topçu odaları arasında merdivenle içten bağlantı, avludan tabyanın damına çıkan merdivenlerle dıştan bağlantı kurulmuştur. Kapı ve pencere kemerlerinde düzgün kesme taş, duvarlarında moloz taş kullanılmıştır.

Küçük Palandöken Tabyası

Palandöken Dağının güneyindeki vadiyi ve buradan başlayarak Erzurum’a ulaşan Palandöken Geçidini kontrol altında tutmak için II. Abdülhamit döneminde 1884-1896 yılları arasında, Şahap Paşa tarafından çizilen projeye göre 2850 m. yükseklikte yapılmıştır.

Küçük Palandöken Tabyası, karargâh, koğuş ve topçu odaları ile girişte solda mahiyeti bilinemeyen ve içerisine harap olduğu için girilemeyen yapıdan oluşmaktadır. Tabyanın tüm örtü sistemi beşik tonozdur. 27 odadan oluşan koğuş bölümünde avluya açılan dört kapı bulunmaktadır. Topçu odalarına avlu girişinin iki yanında bulunan rampa ile çıkılmaktadır.

Büyük Kiremitlik Tabyası

Atatürk Üniversitesi Kampüsü ile Yenişehir semti arasında kalan, kayak atlama kulelerinin yapıldığı Kiremitlik adı verilen tepe üzerinde bulunmaktadır. Tabya, güneydeki Palandöken geçidinden gelecek tehlikeye karşı,1867-1872 yılları arasında Sultan Abdülaziz döneminde yapılmıştır. Doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı tabya, iki bölümden oluşmaktadır. Karargah olarak kullanılan doğu bölümüne yuvarlak kemerli bir kapı ile girilir.

Bu bölüm iki katlı olarak düzenlenmiş, kuzey cephesinde ikişer yuvarlak kemerli pencereye yer verilmiştir. Doğu bölümüne bir kapı ile bağlanan batı bölümü birbirine bağlantılı on üç odadan oluşmaktadır. Tabya içten beşik tonoz dışarıdan düz damla örtülmüştür. Tabyanın kapı ve pencere kemerlerinde düzgün kesme taş, duvarlarda moloz taş kullanılmıştır.

Küçük Kiremitlik TabyasıBüyük Kiremitlik Tabyanın doğusunda bulunan tepede yer almaktadır. Tabya 1884-1896 yılları arasında Büyük Kiremitlik Tabyasına destek olması amacıyla yapılmıştır. Kışlası olmayan tabya, 40 m. aralıklı dikdörtgen planlı beşik tonoz örtülü, yan yana iki odadan ibarettir. Tabyanın dört tarafına top mevzileri yerleştirilmiştir. Odaların yuvarlak kemerli bir kapısı ve mazgal penceresi bulunmaktadır.

Ahali Tabya

Erzurum’un Kars yolu çıkışında, Asri Mezarlığın yanındaki askeri birliğin içindedir. 3000 Erzurumlu gönüllünün ücretsiz olarak çalışıp yaptığı için tabyaya Ahali Tabyası adı verilmiştir. 1872 yılında Fazıl Ahmet Paşa başkanlığında kurulan komisyonun hazırladığı proje üzerine yaptırılmıştır. Tabya yarım ay şeklinde toprak istihkâm ile onun güney tarafında bulunan dikdörtgen planlı beşik tonoz örtülü bir odadan oluşmaktadır. Küçük bir koğuş olarak değerlendirilen tabyaya yuvarlak kemerli kapıdan girilmektedir.

Gez Tabya

Toparlak köyünün batı kısmında, Gez yaylasında bulunan bir tepe üzerinde konumlandırılmıştır. 1884-1896 yılları arasında II.Abdulhamit döneminde yapılmıştır. Pasinler ovasının güney batısından başlayan ve Palandöken dağının arkasını dolanan vadiyi kontrol altında tutmak için inşa edilmiştir. Sultan Abdülaziz ve II.Abdülhamit döneminde inşa edilen diğer tabyalarda olduğu gibi koğuş odaları, topçu odaları ve pusu odalarından oluşmaktadır. Tabya uzun süredir kullanılmadığı için oldukça harap durumdadır.

Toparlak Tabya

Toparlak Köyünün batı kısmındaki 2405 m yüksekliğinde bir tepenin üzerinde konumlandırılmıştır. Agzıaçık Tabyasına yaklaşık 1 km mesafededir. II. Abdülhamit döneminde 1884-1896 yılları arasında yapılmıştır. Pasinler Ovasını ve Deveboynu Geçidini kontrol altında tutmak için yapılmıştır.

Döneminde inşa edilen diğer tabyalar gibi koğuş odaları, topçu odaları ve pusu odalarından oluşmaktadır. Koğuş odaları yakın mesafede konumlandırılmış olan Gez ve Ağzı açık tabyalarından görülmeyecek şekilde inşa edilmiştir.Topçu odaları koğuşların konumlandırıldığı alanın doğu ve batı kısımlarına yerleştirilmiştir.

Ağzıaçık Tabya

Erzurum-Kars karayolunun güney kısmında 2390 m. yükseklikte bir tepe üzerine konumlandırılmıştır. Hamam Deresi tarafından ve doğusunda bulunan İlave ve Uzunahmet tabyalarını aşıp gelebilecek düşmanı durdurmak için II. Abdülhamit döneminde 1884-1896 yılları arasında Şahap Paşanın hazırladığı projeye göre inşa ettirilmiştir.Giriş binası, asıl tabya, topçu odaları ve pusu odaları olmak üzere bölümlerden oluşan tabya etrafını çevreleyen hendek ve 5 adet pusu odası ile korunmaya çalışılmıştır.

Sivişli Tabya

Erzurum-Kars karayolunun üzerinde bulunan Nene Hatun Türk Rus Harbi şehitliği arkasındaki 2125 m. rakımlı tepe üzerine konumlandırılmıştır. II. Abdülhamit döneminde 1884-1896 yılları arasında Hamam Deresi tarafından gelecek tehlikeleri önlemek amacıyla yapılmıştır.

Karargah, koğuş, topçu odaları ve pusu odalarından oluşan ve Yay şeklinde inşa edilen tabya binası orta kısma yerleştirilen dehlizle iki kısma ayrılmış olup toplam on sekiz oda bulunmaktadır.

Büyük Höyük Tabya

Nebihanı Köyünün bir kilometre güneydoğusunda 2105 rakımlı tepe üzerine Pasinler ovasından başlayıp Palandöken Dağlarının arka kısmından geçerek Erzurum ovasına açılan vadiden gelebilecek tehlikelere karşı konumlandırılmıştır. Şahap Paşa tarafından hazırlanan projeye göre 1884-1896 yılları arasında hilal şeklinde bir plan üzerine birbirine bağlanmış dört farklı binadan oluşacak şekilde inşa edilmiştir. Binalardan sadece bir tanesi sağlam durmaktadır.

Küçük Höyük Tabyası

Büyük Höyük Tabyasına 300 metre mesafede 1985 metre rakımlı tepe üzerine Pasinler ovasından başlayıp Palandöken Dağlarının arka kısmından geçerek Erzurum ovasına açılan vadiden gelebilecek tehlikelere karşı konumlandırılmıştır. Şahap Paşa tarafından hazırlanan projeye göre 1884-1896 yılları arasında Hilal şeklinde bir avlunun orta kısmına inşa edilmiş dikdörtgen şeklinde karargâh binası ile kuzey ve güney kısımlarda bulunan koğuş ve topçu odalarından oluşmaktadır.

Uzunahmet Tabya

Uzunahmet Köyünün batı kesimde 2050 m. rakımlı tepe üzerine konumlandırılmıştır. İlave Tabyanın 1 km kadar güneyinde yer almaktadır. II. Abdülhamit döneminde 1884-1896 yılları arasında Deveboynu geçidini korumak amacıyla inşa edilmiştir. Koğuş odalarının üstüne yerleştirilen, beşik tonozla örtülen ve dıştan kalın bir toprak örtüsü ile kaplanarak gizlenen topçu odalarına avlunun ortasında bulunan iki rampa ile çıkılmaktadır.

İlave Tabya

Erzurum-Kars karayolunun güneyinde, Deve Boynu Dağlarında dik bir tepe üzerinde 2050 m rakımda konumlandırılmıştır. 1877-1878 Osmanlı Rus savaşının büyük bir kısmı tabyanın bulunduğu coğrafya üzerinde gerçekleşmiş, II. Abdülhamit döneminde 1884-1896 yılları arasında bölgenin korunması amacıyla yapılmış ve Uzunahmet tabyaya yakınlığı sebebiyle İlave Tabya şeklinde adlandırılmıştır.

Tabyanın etrafı mazgallı siper duvarlarla çevrilmiş olup çevresindeki toprak takviyelerle 180-72 m ölçülerindedir. Yapımında düzgün kesme taş malzeme kullanılan tabyanın alt kısımlarda bulunan koğuş ve depolara ve üst kısımda bulunan topçu odalarına merdivenlerle ulaşılmaktadır.

Dolangez Tabya

Erzurum-Kars karayolunun 15. Km sinden kuzey istikametine dönüldüğünde 2 km mesafe uzaktaki Büyük Tuy ve Küçük Tuy köylerinin batısındaki 2039 m rakımlı tepe üzerine konumlandırılmıştır. II.Abdülhamit döneminde Şahap Paşa tarafından hazırlanan projeye göre 1884-1896 yılları arasında Pasinler ovasından ve doğu kısımdan gelebilecek muhtemel saldırılara karşı yapılmıştır. Tabyada, koğuş odaları, topçu odaları ve pusu odalarından bulunmaktadır.

Çobandede Tabyası

Erzurum Ovası ve Pasinler ovasını birbirinden ayıran güneyden kuzeye doğru uzanan, kendi adıyla bilinen 2453 rakımlı Çobandede tepesinde üzerinde konumlandırılmıştır. II.Abdülhamit döneminde Şahap Paşa tarafından hazırlanan projeye göre 1884-1896 yılları arasında yapılmıştır. Tabyada karargah binası, koğuş ve topçu odaları bulunmaktadır.1. Dünya savaşında kullanılan tabya günümüzde harap bir haldedir.

Tafta (Şahappaşa) Tabya

Artvin istikametinde Gürcüboğazı olarak adlandırılan bölgeden gelebilecek muhtemel tehlikelere karşı, Karagöbek Tafta’ya destek olmak için, Tafta ve Köşk köyleri arasındaki 1910 m rakımlı tepe üzerine konumlandırılmıştır.

II.Abdülhamit döneminde 1884-1896 yılları arasında yapılmış olan tabyaların projelerini hazırlayan Şahap Paşa’ya atfen ismi Şahap Paşa Tabya/Şahap Paşa Kışlası olarak da anılır. Tabya dış kısımda yarım ay şeklinde konumlandırılmış topçu odalarından ve iç kısımdaki oval merkezi bölümden meydana gelecek şekilde kahverengi ve kızıl iri kesme taşlardan inşa edilmiştir.

Karagöbek Tabya

Gürcü Boğazı da denilen Tortum ve Oltu yollarının geçtiği vadiden Erzurum’a gelebilecek bir tehlikeyi önlemek için Karagöbek Köyünün 1 km güneyindeki bir tepe üzerine konumlandırılmıştır. 1884- 1896 yılları arasında yaptırılan tabya, sarp bir tepe üzerinde 50×25 metrekarelik alan üzerine siyah bazalt taşlarla inşa edilmiştir.

I. Dünya Savaşında Karagöbek ve Tafta (Şahap Paşa)Tabyaları ile korunmaya çalışılan Gürcü Boğaz’ından Erzurum’a girmek isteyen Rusların ilk hedefi Karagöbek Tabyası olduğundan, yapılan muhaberelerde tabya ağır hasar görmüştür.

Paylaşın

Erzurum’un Tarihi ‘Hamamları’

Hamamlar, toplumların kişisel temizlik ve arınma ihtiyaçlarını karşılamakla beraber, sosyal faaliyetlerin bir bölümün gerçekleştirdiği mekanlar olması sebebiyle de önemli yapılardır. 

Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı hamamları, mimari kurgu ve ısıtma sitemleri bakımından temel olarak benzerlikler göstermektedir. Ancak, iç mekan tasarımları ve yapıldığı dönemin üslup özelliklerini taşıyan süslemeleri ile birbirinden ayrılırlar.

Kültürümüzün en önemli geleneği olan hamam ritüelinde kese ve köpük masajı uygulamaları yapılır. Yapılan bu ritüel, yaptıran insanı gevşetmek, rahatlatmak ve vücudundaki kirden arınması için yapılan bir uygulamadır..

Hamamlarla ilgili önemli bir deyim olan “Hamam’a giren terler” deyimi hamamların sıcaklık ortamının ne kadar fazla olduğunu anlatan önemli bir deyimdir.

Erzurum’da eskiliği ve tarihiyle ünlü pek çok hamam ve kaplıca bulunur. İşte bunlardan gidilip görülmesi gerekenler…

Kırkçeşme Hamamı

Kırkçeşme mahallesinde yer alan hamamın herhangi bir yerinde yapım tarihi ile ilgili bir kitabe bulunmamaktadır.

Yapının kesin tarihi bilinmemekle beraber plan ve mimari özelliklerinden dolayı XVI. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Ayrıca hamamın Taşhanı yaptıran Rüstem Paşa’nın hayır eserlerinden biri olduğunu İbrahim Hakkı Konyalı belirtmektedir.

Hamam; soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve külhan kısımlarından oluşmaktadır. Yapının batısında bulunan bir açıklıkla soyunmalık kısmına girilmektedir. Bu kısımda bazalt taşından fıskiyeli bir havuzu ve önünde de suyun aktığı bir kurun yer almaktadır. İki katlı olarak düzenlenen soyunmalık kısmının zemin katında doğu-batı ve güney yönlerini çevreleyen soyunma sekileri, ikinci katta ise soyunma odaları bulunmaktadır. Bu kısmın ikinci katında yer alan pencereleri kapatılarak soyunma hücrelerine dönüştürülmüştür.

Soyunmalığın kuzeybatı yönünde yer alan ortasında şadırvanı bulunan üzeri kubbeyle kapatılmış ılıklık kısmına geçilmektedir. Yapının soyunmalık ve ılıklık kısımları sonraki dönemlerde onarım geçirmiştir.

Klasik Osmanlı hamam plan tipolojisinde inşa edilen ve orijinal halini koruyan sıcaklık kısmı yer almaktadır. Bu kısım, ortada kubbeli merkezi bir mekânla haçvari tarzda sivri kemerli, dört eyvandan meydana gelmektedir. Orta kısmın üzerini örten kubbeye pandantiflerle geçilmekte ve kubbede açılan pencerelerle bu alan aydınlatılmaktadır.

Ortada yer alan kubbenin hemen altında kare formlu bir göbektaşı bulunmaktadır. Haç plan formundaki mekânın köşelerinde kare planlı, kubbeyle örtülü, dört halvet hücresi yer almaktadır. Halvet hücrelerine geçiş eyvanların birleştiği köşelerde yer alan kapılardan sağlanmaktadır. Hamamın kuzey tarafına bitişik bayanlar için hazırlanmış bir bölüm bulunmaktadır.

Hamamın iç ve dış kısmı sade olarak düzenlenmiş olup süsleme unsuru bulunmamaktadır. Yapının beden duvarları kalın tutulmuş, malzeme olarak kesme taş ve moloz taş uygulanmıştır.

Hamam suyunu Erzurum Kalesi’nin altından çıkan kaynaktan almaktadır. Bugün mevcut olmayan bir onarım kitabesinin yapının sıcaklık kısmında olduğu belirtilmektedir.

Murat Paşa Hamamı

Erzincan Kapı semtinde Murat Paşa mahallesinde yer almaktadır. Hamamın tarihi ile igili herhangi bir kitabesi bulunmamaktadır. Fakat güney tarafta yer alan Murat Paşa Cami ile aynı yıllarda XVI. yüzyılın ikinci yarısında Kuyucu Murat Paşa tarafından yaptırıldığı kabul edilmektedir.

Soyunmalık, ılıklık, sıcaklılık ve külhan bölümlerinden oluşan hamam tek fonksiyonlu olup plan itibariyle klasik bir düzenlemeye sahiptir.

Yapıya giriş batı cephesinin ortasında yer alan basık kemerli eyvan türü bir kapı ile girilmektedir. Bu bölümün iki yanına sonradan eklenen tonozlu mekânlar bulunmaktadır. Kubbeyle örtülü giriş kısmından sonra hamamın soyunmalık kısmına geçilmektedir.

Hamamın soyunmalık kısmı büyük bir kubbeyle örtülü olup kubbe kasnağı altta sekizgen, üstte yuvarlak düzenlemeli olarak iki katlı olarak yapılmıştır. Soyunmalık kısmında giriş cephesi hariç diğer üç cepheyi çevreleyen soyunma sekileri mevcuttur. Bu kısmın ortasında bir havuz yer almakta ve zeminide kesme taş döşemelidir.

Soyunmalığın doğu cephesine açılmış bir kapıdan ılıklık kısmına geçilmektedir. Ilıklık kuzey-güney doğrultusunda enine dikdörtgen bir mekândır. Bu kısmın üzeri ortada üç küçük kubbeyle kapatılmış, güney ve kuzey köşelerde ise beşik tonozla örtülüdür. Ilıklığın güney tarafında tuvaletler yer almaktadır.

Ilıklık kısmının ortasından bir açıklıkla merkezi kubbeli, dört eyvanlı ve dört halvet hücreli klasik plan şeması gösteren sıcaklığa geçilmektedir. Sıcaklığın ortasında sekizgen bir göbektaşı yer almakta ve üzerinde pencerelerle iç mekanı aydınlatan bir kubbesi mevcuttur. Köşelerde yer alan sekizgen planlı dört halvet hücrelerin üzeri kubbeyle ve dört yanda yer alan eyvanlarda beşik tonozla örtülmüştür.

Hamamın dış kısmının batısında yer alan girişin dışa taşıntı yapması ve sivri kemerle çevrelenmesi ön cepheye abidevi bir görüntü vermektedir. Yapının iç kısmı sade olarak düzenlenmişken sıcaklığa geçiş kapısının üzerinde tek sıra mukarnas sırası görülmektedir. Yapıda moloz taş ve kesme taş kullanılmıştır.

Korunması gereken kültür varlığı olarak 08.05.1976 tarihinde V.G.M. tarafından tescil edilmiştir. 1996 yılında onarım ve restore edilmiş ve bu restore sonucu üst örtüsü dışarıdan kurşun kaplama olarak yenilenmişken sıcaklık kısmın zemini de siyah mermerle döşenmiştir. Son olarak 2005-2006 yıllarında Erzurum V.G.M. tarafından onarılan hamam bu gün kullanılmaktadır.

Şeyhler Hamamı

Şeyhler Mahallesinde, Şeyhler Medresesinin yanında ve Şeyhler Caminin karşısında yer almaktadır.

XVIII. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilen yapı Şeyhler Caminin vakfı olarak yaptırılmış ve caminin vakıf kayıtlarında hamamın yapım tarihi olarak hicri 1150-1180 miladi 1737-1766 olarak geçmektedir.

Şeyhler Hamamı Erzurum’da inşa edilen hamamlar içerisinde orijinalliğini korumuş en iyi örneklerden biridir.

Soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümlerinden oluşan tek fonksiyonlu bir hamamdır. Doğu tarafta caddeye açılan bir kapıdan içerisinde Külhan-i Baba Türbesininde yer aldığı üstü ahşap tavan olan giriş bölümünden hamamın soyunmalık kısmına ulaşılmaktadır. Soyunmalık kare planlı, tromplarla geçilen bir kubbeyle örtülmüştür.

Bu bölümün ortasında havuzu yer almakta ve zeminide taş döşemelidir. Soyunmalığın batısında yer alan kapı açıklığından dikdörtgen şekilli kuzey-güney doğrultusunda uzanan ılıklık bölümüne geçilmektedir. Bu mekanın üzeri uçlarda fazla derin olmayan sivri tonozla ve ortada üç küçük kubbeyle örütülüdür. Ayrıca ılıklığın güneyinde üzeri tonozla kapatılmış tuvaletler yer almaktadır.

Yapının sıcaklık kısmına ılıklığın batı duvarında yer alan kapı ile geçilmektedir. Sıcaklık haçvari formda yapılmış olup orta kısımda kubbeli bir mekan yan tarafları da dört eyvandan meydana gelmektedir. Bu kısım köşelerinde sekizgen planlı üzeri kubbeyle örtülü simetrik olarak yerleştirilen halvet hücreleri bulunmaktadır. Sıcaklığın üzerini örten kubbenin hemen altında sekizgen bir göbektaşı mevcuttur.

Sıcaklığın batısında külhan ve su deposu bulunmaktadır. Hamamı meydana getiren kısımlar içten Türk üçgeni ve tromplarla geçilmiş, dıştan da kasnak üzerine oturan kubbelerle örtülmüştür.

Hamamın iç ve dış kısmı sade düzenlenmiş ve herhangi bir süsleme unsuru bulunmamaktadır. Yapıda moloz taş ve kesme taş malzeme kullanılmıştır.

Tahta Hamamı

Kadana Mahallesinde yer alan hamam XVIII. yüzyıl ortalarına tarihlendirilmekte ve İbrahim Paşa Caminin vakfı olarak belirtilmektedir.

Tek fonksiyonlu olan hamam; soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümlerinden meydana gelmektedir. Kare planlı soyunmalık bölümüne yapının batı duvarında bulunan geniş ve derin bir dehlizden geçerek ulaşılmaktadır.

Bu kısım orijinalde kubbe ile örtülüyken daha sonra beş ahşap destek üzerine oturan ahşap bir tavanla kapatılmıştır. Soyunmalığın güneydoğu köşesinden bir açıklıktan kare planlı üzeri tonozla örtülü bir mekana geçilmektedir. Bu mekanın güneydoğusunda yer alan bir kapıdan eski su deposu ve külhan kısmına ulaşılmaktadır.

Soyunma yerinin batı duvarında dışa taşkın bir kapı açıklığıyla hamamın ılıklık kısmına geçilmektedir. Kare planlı iki mekandan oluşan ılıklığın üzeri beşik tonozla örtülmüştür. Batıda yer alan mekandan bir kapı açıklığıyla tuvalet bölümüne ulaşılır. Ilıklığın doğusunda yer alan bir kapıyla sıcaklık için geçiş sağlayan beşik tonozla örtülü küçük geçiş bölümü yer almaktadır.

Yapının sıcaklığı uzun dikdörtgen bir forma sahip olup ortasında sekizgen bir göbektaşı bulunmakta ve bu mekanın üzeride beşik tonozla örtülüdür. Hamamda halvet hücre sayısı azalmış sadece kuzeyinde küçük bir halvet hücresi bulunmaktadır.

Hamamın soyunmalık bölümünde orijinal olmayan alçı süslemeler görülmektedir. Yapının beden duvarlarında malzeme olarak kesme taş ve moloz taş, üst örtüde de ise tuğla kullanılmıştır.

Korunması gereken kültür varlığı olarak 13.11.1976 tarihinde V.G.M. tarafından tescil edilmiştir. V.G.M. arşivinde 1988 yılına ait restore ve onarım projeleri bulunmaktadır. Bu tarihte girişin sağına depo ve gişe bölümü eklenmiş olup giriş kotu yükseltilmiştir. Üst örtüsü yenilenmiştir. Günümüzde hamam kullanılır vaziyettedir.

Lala Mustafa Paşa Hamamı ( Çöplük Hamamı)

Tebriz Kapı’da yer alan hamamın üzerinde herhangi bir kitabesi bulunmamaktadır. Kaynaklarda hamamın Mimar Sinan tarafından yaptırıldığı Lala Paşa Caminin vakfı olduğu belirtilmiştir. Yapının isminden dolayı banisinin Lala Paşa olduğu bundan ötürü de hamamın XVI. yüzyılda inşa edildiği belirtilmiştir.

Klasik Osmanlı hamam plan özelliklerine sahip olan yapı, kuzey-güney doğrultusunda bir alana otrutulmuş olup soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve külhan kısımlarından oluşan tek fonksiyonludur.

Yapının kuzeydoğusunda bulunan bir kapıyla soyunmalık bölümüne ulaşılmaktadır. Ortasında fıskiyeli bir havuz bulunan kare planlı bu bölümün üzeri tromplarla geçilen kubbeyle örtülüdür. Bu mekanın duvar diplerinde sekiler ve nişlere yer almaktadır.

Soyunmalığın güneyinde yer alan bir kapı açıklığıyla dikdörtgen planlı, ortası kubbe yanları beşik tonozla örtülmüş ılıklık bölümüne geçilmektedir. Yüksek düzenlenmiş ılıklığın kubbesi sekizgen kasnağa oturmaktadır. Bu bölümün batı duvarına açılan bir kapıyla tuvaletlere ulaşılmaktadır. Ayrıca ılıklıkta temizlik hücreleri ile havuz yer almaktadır.

Ilıklığın güney yönünden bir kapıdan sıcaklık bölümüne geçilmektedir. Bu bölüm merkezde bir kubbe ve bu merkeze açılan üç yönden beşik tonozla örtülü eyvanlara geçiş sağlanmaktadır. Güneybatı ve güneydoğuda birer olmak üzere kare planlı, üzerleri kubbeyle örtülü üç halvet hücresi yer almaktadır. Ayrıca hamamda birde külhan kısmı mevcuttur.

Hamamda süsleme öğesi bulunmamaktadır. Yapının malzemesi olarak moloz taş ve kesme taş kullanılmış, iç ve dış kısmı sıva ile kaplanmıştır.

Erzurum Hamamı ( Pastırmacı – Fuadiye)

Gürcü Kapı Semti, Çortan Mahallesinde bulunmaktadır. Hamamın üzerinde yapım kitabesi bulunmamakta ve bundan dolayı plan ve mimari özellikleri bakımından XVII. yüzyıla tarihlendirilmektedir.

İlk olarak Pastırmacı Hamamı, daha sonra Fuadiye hamamı olarak anılmıştır. Bugün ise Erzurum Hamamı olarak anılmaktadır.

Tek fonksiyonlu Osmanlı dönemi hamamı olan yapı soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümlerinden meydana gelmektedir. Yapının girişi atkıtaşlı ve üst kısmı yuvarlak kemerli olup üzerinde ise kare bir pencere açıklığı bulunmaktadır.

Çift kanatlı ahşap bir kapıdan, kare planlı soyunmalık kısımına geçilmektedir. Bu bölümün üst örtüsü oldukça dikkat çekmekte olup ahşap sütunlarla taşınan sekiz dilimli ahşap bir kubbeyle örtülü ve üç katlı bir yapı özelliği göstermektedir. Mekanın ortasında sekizgen planlı mermerden yapılmış şadırvanlı bir havuzu bulunmaktadır.

Bu kısmın ikinci katında soyunma hücreleri yer almakta ayrıca korkulukları ahşaptan aplike olarak düzenlenmiş rumi ve palmet bezemelere sahiptir. Üçüncü katı ise balkon şeklinde tasarlanmıştır.

Ilıklığa geçiş sağlayan kapının üst kısmında havalandırma bacası bulunmaktadır. Hamamın ılıklık bölümü en çok onarım gören yeridir. İlk olarak ılıklık, kuzey-güney istikametinde uzanan bir beşik tonozla örtülü olduğu düşünülmekte ve bu mekanın güney tarafı bir duvarla örülmüştür. Halvet hücrelerinden biride sıcaklık bölümünden ayrılarak bağımsız bir hamam haline getirilmiştir.

İbrahim Hakkı Konyalı bir dönem bu bölümün kadınlara ait olduğunu ifade etmektedir. Daha sonra bu kısım kazan dairesi olarak düzenlenmiştir. Sonraki dönemlerde kazan dairesi olarak kullanılacak bu bölüme güneydoğudan bir kapıyla geçiş sağlanmakta ve üzeri beşik tonozla örtülmüştür. Kuzeyinde ikiye bölünen ılıklık bölümünde tuvalet yer almaktadır.

Sıcaklık bölümü kare planlı ve üzerinde dokuz pencere açılan bir kubbeyle kapatılmıştır. Bu mekanın çevresine yerleştirilmiş dikdörtgen ve kare şekilli, üst kısımlarıda çapraz tonozla örtülü sekiz halve hücresi bulunmaktadır.

Hamamın balkon şeklinde yapılan üst korkulukları oymalı ve ılıklığa geçit sağlayan kısmın üzeride bitkisel motifli çini süslemelidir. Soyunmalığın ortasında yer alan sekizgen havuzun her kenarında dilimli kemerli süslemeleri bulunmaktadır. Sıcaklık kurnaları üzerinde istridye kabuğu şeklinde motifler yer almaktadır. Yapının beden duvarlarında kesme taş ve moloz taş üst örtüsünde ise tuğla malzeme kullanılmıştır.

Çifte Göbek Hamamı

Yeğenağa Mahallesinde bulunan hamamın üzerinde kitabesi bulunmamaktadır. Hamamın bir kısmının hayırsever Bakırcı Hacı Mustafa, bir kısmını da Derviş Ağa tarafından yaptırıldığını ayrıca hamamın Bakırcı Caminin vakfı olduğunu İbrahim Hakkı Konyalı hiç bir kaynak göstermeden belirtmektedir. R. Hüseyin Ünal hamamı XVIII. yüzyıl ilk yarısına tarihlendirmiştir.

Yapı; soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve külhan kısımlarından oluşan tek fonksiyonlu hamam özelliğine sahiptir.

Hamama giriş 2007 yılına kadar doğu duvarına sonraki zamanlarda açılan bir kapıyla sağlanırken, onarımdan sonra kapatılan orijinal giriş tekrar açılarak kullanılmaya başlanmıştır. Yapının soyunmalık kısmı dikdörtgen planlı, iki bölüm halinde düzenlenmiştir.

Girişteki ilk kısım tromplara oturan kubbeyle kapatılmışken, ikinci kısımda ortada iki sütunla üç bölüme ayrılmıştır. Ortası, kemerler üzerine oturan kubbe yan kısımlar ise manastır tonozu ile örtülüdür. Soyunmalığın zemini taş döşemeli ve ortasında havuzu bulunmaktadır.

Soyunmalığın güneyinde yer alan bir kapı ile ılıklık kısmına geçilmektedir. Günüzümüzde ılıklığın üzeri iki küçük kubbe ile örtülüdür. Ilıklığın batısındaki tek kubbeli ve doğusundaki iki kubbeli kısımlar sonraki zamanlarda bu bölümden ayrılarak sıcaklık kısmına dahil edilmiştir. Bugün tuvalet olarak kullanılan kısım sivri kemer tonozlu, dar uzun koridor şeklinde düzenlenmiştir.

Sıcaklık kısmı, dikdörtgen şeklinde olup kare profilli iki adet sütun üzerinde yükselen kemerlerle birbirinden ayrılan ve tromplar üzerine oturan iki eşit büyük kubbeyle örtülüdür. Ilıklık kısmından dahil edilen iki halvet hücresiyle beraber birde sonradan sıcaklığın güneydoğu köşesine bir halvet hücresi daha eklenmiştir.

İki büyük kubbenin altında sekizgen şekilli birer göbektaşı bulunmakta ve hamam ismini de bu uygulamadan almaktadır. Soyunmalık ve sıcaklık kubbeleri sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş ve dışa yansıtılmış kubbelerin üç köşesinde ise ışıklandırma delikleri bulunmaktadır. Sıcaklık kısmının güneyinde külhan ve su deposu yer almaktadır.

Hamam sade olarak düzenlenmiş olup süsleme unsuru mevcut değildir. Malzeme olarak beden duvarlarında moloz taş ve kesme taş, üst örtüde ise tuğla kullanılmıştır.

Hanım Hamamı

Esat Paşa Mahallesinde bulunan hamam; Raziye Hanım tarafından yaptırılmıştır. Hamamın kitabesi bulunmamaktadır. XVII. – XVIII. yüzyılda inşa edilmiş olabileceği düşünülen yapı Vakıflar Genel Müdürlüğünden Raziye Hanım vakfına kayıtlı olarak yer alır.

Tek fonksiyonlu olan hamam; soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümlerinden meydana gelmektedir.

Hamamın doğusunda bulunan merdivenlerle soyunmalık bölümüne inilmektedir. Bu mekanın üzeri tromplara oturan üzerinde aydınlanma feneri bulunan bir kubbeyle kapatılmıştır. Bu alanın ortasında bir havuz yer almaktadır. Soyunmalığın kuzeyinde daha sonra eklendiği anlaşılan ikinci soyunmalık kısmı ana bölüme iki kapı açıklığı ile açılmaktadır. Soyunmalığın kuzeybatısından derinlemesine plana sahip olan üzeri tonozla örtülü ılıklık kısmına geçilmektedir.

Sıcaklık sekizgen planlı ve üzeri kubbeyle kapatılmıştır. Kubbenin altında ise sekizgen bir göbektaşı mevcuttur. Sıcaklığın güney tarafında sekizgen formlu üst örtüleri kubbeyle kapatılmış halvet hücreleri bulunmaktadır. Sıcaklığın batı kısımda ise külhan ve su deposu yer almaktadır.

Hamamın dış kısmından sadece sıcaklığın ve soğukluğun kubbeleri belli olmaktadır. Diğer bölümler düz bir baca şeklinde dışarıya yansımıştır. Yapı günümüzde kadınlara hizmet vermektedir.

Yapının iç kısmında süsleme unsuru bulunmamaktayken dış kısmı da bakımsızdır.

Saray Hamamı

Emir Şeyh Mahallesinde Şeyh Abbas Türbesinin güneyinde yer almakta olan hamam giriş kapısı üzerinde yer aldığı kitabeye göre hicri 1119 miladi 1707 yılında yaptırılmıştır.

Saray Hamamı aynı zamanda Derviş Ağa Caminin banisi olan ve 1736’da vefat eden Derviş Ağa’nın da vakfıdır.

Tek fonksiyonlu bir hamam olan yapı, soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümlerinden oluşmaktadır. Kuzeydoğu köşeden bir giriş holüyle yapıya giriş sağlanmaktadır. Soyunmalık bölümü kare planlı, üzeri tromplarla geçilen kubbeyle örtülüdür.

Soyunmalığın girişin karşısına isabet eden bir kapıdan çapraz yerleştirilmiş iki kubbeyle örtülü bir mekana ulaşılmaktadır. Soyunmalık kısmında girişin yanına daha sonraki dönemlerde eklenmiş olduğu tahmin edilen bu küçük kare mekan soyunmalık olarak kullanılmaktadır. Bu alanın yani soyunmalık kısmının ortasında sekizgen havuzu bulunmaktayken zemini de taş döşemelidir.

Soyunmalıktan sonra ılıklık bölümüne ulaşılmaktadır. Ilıklığın orijinalde üzeri kubbe ile örtülü üç bölümden oluşmaktayken sonraki dönemlerde sağdaki kubbeli kısım bir duvarla diğerinden ayrılarak sıcaklık bölümüne dâhil edilidiği kaynaklarda belirtilmiştir. Ilıklık kısmı dikdörtgen şekilli olup üst kısmı iki kubbeyle kapatılmıştır.

Doğuda bulunan tuvalet, çapraz dar bir koridorla ılıklığa bağlanmaktadır. Ilıklık kısmından basık kemerli bir kapıyla sıcaklığa geçilmektedir. Kare planlı ve üst örtüsü tromplarla geçilen bir kubbeyle kapatılmış olan bu mekanın doğusunda iki, kuzeyinde bir kubbeli halvet hücreleri bulunmaktadır. Sıcaklığın batısında ve güneyinde halvet hücreleri mevcut değildir. Hamamın külhanı sıcaklığın güneyinde yer almaktadır.

Hamam dışta ve içte olduça sade düzenlenmiş olup süsleme unsuruna rastlanmaz. Hamam beden duvarlarında moloz taş ve kesme taş, üst örtüsünde ise tuğla malzeme kullanılmıştır.

V.G.M. tarafından 08.05.1976 tarihinde korunması gereken kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Hamam 2006-2007 yılında restore edilmiştir. Bu restorasyonda beden duvarları yenilenmiş, üst örtüsünde de biriken toprak dolgu temizlenmiştir. Baca kısımları tuğladan yeniden örülmüştür. Ilıklık kısmı duvarları yarısına kadar mermerle döşenmiştir. Yapının göbektaşı ve zemini yenilenmiştir. Hamamın külhan kısmıında bulunan kazan yenilenmiş olup yapı günümüzde de kullanılmaktadır.

Boyahane Hamamı

Karaköse Mahallesinde, Cennetçeşme Sokakta ve Boyahane Caminin doğusuna bitişik olarak inşa edilmiştir. Hamamın giriş kapısı üzerinde yer alan kitabesine göre yapı Kanuni Sultan Süleymanın padişahlığı zamanında hicri 974 miladi 1566 yılında Hacı Emin Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Şuan kitabe yerinde mevcut değildir.

Soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümlerinden ibaret olan yapı Klasik Osmanlı hamam planına uygun olarak yapılmıştır.

Soyunmalık bölümüne, kuzeybatıda yer alan eyvan türü bir kapıdan girilmektedir. Soyunmalık, kare formlu ve üst örtüsü kubbe ile kapatılmıştır. Bu mekânın çevresinde soyunma odaları mevcuttur. Soyunmalığın kuzeybatısında yer alan iki pencere ile iç kısım oldukça ferah bir görüntüye sahip olmuştur.

Soyunmalık kısmından geniş bir kemer açıklığı ile ılıklık kısmına ulaşılmaktadır. Ilıklık iki kısım halinde düzenlenmiş olup birinci kısım doğu-batı doğrultusunda uzanmakta ve ortası kubbe yanları sivri tonozla örtülüdür. Bugün bu kısım tuvalet olarak kullanılmaktadır. İkinci kısım birinci kısmın giriş kapısı ile aynı eksende bir kapı açıklığı ile geçilmekte ve üst örtüsü üç kubbeden oluşmaktadır.

Sıcaklık bölümüne eksenden kaydırılmış bir kapı ile ulaşılmakta ve sıcaklık kısmı Klasik Osmanlı hamamlarının güzel bir örneğini oluşturmaktadır. Haçvari plan tipinde yapılan sıcaklık bölümü dört sivri tonozlu eyvan ve ortada kubbeyle kapatılmış sekizgen mekan ile köşelerde kubbeli sekizgen halvet hücrelerinden ibarettir. Bu alanın ortasında göbektaşı bulunmaktadır.

Kadınlar kısmıyla aynı plan özelliklerine sahip olan sıcaklık bölümünün kubbeleri orijinalde yıldız formlu kubbe ışıkları ile aydınlatılmaktayken son onarımlarda asıl halini kaybederek yani yıldız formunu kaybederek yuvarlağa dönüştürülmüş ve üst kısımlarıda bombeli camla kapatılmıştır.

Hamamda süsleme öğesi bulunmamakta ayrıca kubbe ve tonozlarda tuğla, cephelerde ise düzgün kaliteli kesme taş kullanılmıştır.

Orijinal halinde çift fonksiyonlu olarak inşa edilen hamamın kadınlar bölümünün soyunmalık kısmı 1621 yılında minare eklenerek camiye donüştürülmüştür. Kadınlar bölümünün diğer kısımlarıda kapatılmıştır. 1968 yılına kadar harap vaziyette olan yapı depo olarak kullanılmıştır. Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 09.08.1968 tarihi kararı ile V.G.M.’ce yapı toprak altından çıkartılmış ve onarılmıştır.

Cami onarımdan sonra 1968 yılında ibadete açılmıştır. Restorasyon sonucunda hamamın külhan bölümü, su deposu ve tesisatı ile birlikte yapının iç sıvası yenilenmiştir. 1983 yılındaki restorasyon sonrası hamamın tabanı ve döşemeden 120 cm yüksekliğe kadar duvarı mermer kaplanmış olup kapı ve pencereler yenilenerek kullanıma açılmıştır.

Orta Bahçe Mahallesi Hamamı

Erzurum İli, Aşkale İlçesi, Kandilli Beldesi, Orta Bahçe Mahallesinde yer almaktadır. Hamamın üzerinde herhangi bir kitabesi bulunmadığı için yapım tarihi ve yaptıranı belli değildir.

Hamamın içine girilemediğiden dolayı iç kısmı detaylı olarak görülemediğinden yapının bölümleri hakkında yorum yapılamamaktadır.

Dış kısmı itibariyle köyde yer alan diğer yapılarda kullanılan malzemeler açısından benzerlik göstermektedir. Yapıda kubbe uygulaması bulunmakta olup tuğla örgülüdür. Kubbede yer alan mimari dolgu Selçuklu kubbe mimarisini anımsatmaktadır.

Ziya Paşa Hamamı

Erzurum İli, Aziziye İlçesi, Söğütlü Mahallesinde yer almaktadır.

Hamam tek fonksiyonludur.Hamam yaklaşık 5 x 14.75 m. boyutlarında bir alan üzerine oturmaktadır. Hamama giriş orta kısımda yer alan söve ve lento taşları düzgün yontu olan bir kapıdan girilmektedir. Hamama girişte küçük bir mekan yer almaktadır. Girişin sağ tarafında ise soyunmalık bölümü yer almaktadır.

Bu iki mekanın üzeri yıkık olduğu için tonoz örtülü olduğu düşünülmektedir. Orta girişin solunda ise sıcaklık bölümü bulunmaktadır. Bu kısım çift kurnalı olup üzeri kubbeyle kapatılmıştır. Fakat bu kubbenin büyük bir kısmı hasar görmüştür. Yapıda malzeme olarak düzgün olmayan moloz taştan yapılmıştır.

Paylaşın

Erzurum’un Mimarlık Harikaları “Hanlar”

Türkiye’nin Kafkasya’ya açılan kapılarından biri olan Erzurum, görkemli sivil mimarlık örnekleri ile de ön plana çıkmıştır. Çok sayıdaki sivil mimarlık örnekleri Erzurum’a kent kimliğini kazandıran öğeler arasındadır.

Haber Kaos ekibi olarak Erzurum ili sınırları içinde yer alan ve birer sivil mimarlık örneği olan Kervansarayları sizler için derledik.

Cennetzade Hanı

Erzurum İli Gölbaşı Semtinde, Köse Ömerağa Mahallesinde, Kongre Meydanı’na inen caddenin solunda Nazik Çarşısı üzerinde yer almaktadır. Kitabesi bulunmayan han, XVIII. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Osmanlı dönemi yapısı olan hanın etrafı yoğun yapılaşmadan dolayı düzensiz bir form sergilemektedir.

Kapalı plan şemasına sahip hanın yalnızca giriş katı iki katlı olup kapalı avluya açılan odaları tek katlıdır. Hanın doğuya açılan cadde üzerindeki girişi basık kemerli kesme taş malzemeden bir açıklığa sahiptir. Kapıdan içeri girildiğinde, güneyde yalnız giriş cephesinde bulunan ikinci kata çıkışı sağlayan merdivenler bulunmaktadır.

Girişin üzerinde ikinci katta han görevlilerine ait üzeri düz damla kapatılmış mekân yer alır. Girişin kuzeyinde dört, güneyinde iki, avlunun batısında da dört oda vardır. Avlu etrafına dizilmiş odaların üzeri yarıya kadar kırlangıç (karlanguç), yarıdan sonrası düz ahşap tavanla örtülmüştür.

Avlunun ortasında ahşap sütunlarla taşınan kırlangıç örtülü yanları açık iki mekân daha bulunmaktadır. Yapının güney kesiminde günümüze ulaşan kapı ve pencere açıklıklarından başka odaların da mevcudiyeti anlaşılmaktadır.

Yapıda süsleme olarak bahsedebileceğimiz unsurlar; giriş kapısının birbirine geçme tekniğiyle oluşturulmuş kemerinin üstünde, tek sıra halinde iki adet servi ve gülbezek motifi içerisinde yıldız çiçeği süslemelerine yer verilmesi ve silmenin hemen üstüne ahşaptan yapılmış Neo-klasik ters yumurta sırası şeklindeki bezemedir. Girişi ve kırlangıç örtüleri dışında mimari bir özelliği bulunmayan hanın, duvarları ahşap hatıllı moloz taş örgülüdür.

Gümrük Hanı

Erzurum İli Yeğenağa Mahallesinde, Gölbaşı Semtinde Gümrük Camiinin karşısında bulunmaktadır. Han, geçmişte Erzurum’un doğusunda İran üzerinden İpek Yolunu takip ederek gelen kervanların şehre girmeden önceki ilk uğrak yeridir. Derviş İbrahim Ağa vakfiyesine göre han, XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde yaptırılmıştır. 2005-2006 yılında Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından onarılan han orijinal özelliklerini büyük ölçüde korumuştur.

Han avlusuz ve tek katlıdır. Üzeri düz toprak damla örtülü uzun bir dikdörtgen alan üzerine kurulu hanın batı cephesinde sivri kemerli giriş kapısı bulunmaktadır. Han, doğu-batı doğrultusunda, dikdörtgen bir uzun avluya ve güney kesimde dokuz odaya sahiptir.

Avluyu on üç çift ahşap sütuna oturan kalın ağaç hatıllarla kapatılmıştır. Hanın güney cephesinde yer alan kapı kanatları orijinal olan odalarının bütün kapıları kapalı avluya açılmaktadır. Avlunun kuzey kısmında da, kendi içinde farklı bölümlere sahip odalar yer almaktadır. Ayıca kuzey yönde bir de açık avlu bulunmaktadır. Açık avluda sivri kemerli tek lüleli kesme taştan inşa edilmiş bir çeşme mevcuttur. Hanın odalarının üst örtüleri basit kırlangıç, düz ve pasin örtüdür. Yapının malzemesi ön cephede kesme taş, diğer yerlerde moloz taştır.

Hacılar Hanı

Erzurum İli Ayazpaşa Mahallesinde, Taş Mağazalarının alt kısmında Habip Baba Türbesinin karşı sırasında, yaklaşık 50 m. kuzeyinde yer alır. Kitabesi bulunmayan yapı XVIII. yüzyıla tarihlendirilmektedir.

Tek katlı ve açık revaklı avlulu hanlar grubundadır. Açık dikdörtgen bir avlu etrafında sıralanan odalardan oluşan hanın kuzeydoğu ve batı yönde iki girişi bulunmaktadır. Batı giriş açıklığının genişliği ve yüksekliği dikkate alındığında bu kapının araba ve yük hayvanlarının geçişi için kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Asıl giriş olan kuzeydoğudaki kapı 4.60 m. lik bir açıklığa sahip olup düz atkı taşı ile biçimlenen kademeli kaval silmeli ve yuvarlak kemerle vurgulanmıştır. Hanın 15.00 x 36.00 m. boyutlarındaki avlu kısmına kuzeydoğudaki girişten, üzeri beşik tonozla örtülen sağ ve solunda odalar bulunan 15.00 m. lik bir koridorla (dehliz) geçilmektedir.

Dikdörtgen avluyu çevreleyen yirmi ayakla taşınan revakların gerisinde beşik tonozla örtülü odalar bulunmaktadır. Odaların ön kısımlarındaki revaklar cam mekânla kapatılmıştır.

Hanın avlusunun kuzeybatısında bir çeşme yer almaktadır. Çeşme kesme taştan, burmalı sütunlar üzerine oturtulmuş sivri kemerlidir. Kemerin etrafı iki oluk silme ile çevrelenmiş, kemer içinde tas koymak için kaş kemerli küçük nişe yer verilmiştir. Çeşmenin burmalı sütunlarının üzeri çiçek ve yaprak motifleri ile süslenmiştir.

Sütunların üzerinde orta kısmı iç bükey şeklinde olan sütun başlıkları bulunmaktadır. Kesme taştan yapılmış çeşme yalağında iki adet musluk yer almaktadır. Yapıdaki tek bezeme unsuru kuzey giriş kapısı kemeri üzerinde yer alan palmet motifidir. Avlunun ortasında fıskiyeli bir havuzu bulunan han tamamen kesme taş ve moloz taş malzeme ile yapılmıştır. Yapılan bazı eklemeler hanın genel dokusunu bozmuştur.

Komesli Hanı

Erzurum İli Ali Paşa Mahallesinde, Ali Paşa Camii’nin kuzeyinde yer almaktadır. Kitabesi olmayan han inşa özelliklerinden dolayı XIX. yüzyıla tarihlendirilmektedir.1960 yılında bir yangın geçirmiş olan han, doğu- batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen bir plan şemasında dışa kapalı, etrafı binalarla çevrili bir yapıdır. Oldukça harap bir durumda olan yapı mimari özelliklerini büyük oranda kaybetmiştir.

Güneyde sade ve dışa taşıntısı olmayan kesme taş örgülü duvar yüzeyinde yer alan kapının atkısı alışılmamış bir tarzda kapı boyutlarını da aşan ahşap ve mukarnaslıdır. Kapıdan içeri girilince kuzeye doğru uzanan büyük bir dikdörtgen mekân, mekânın batısında ve kuzeyinde hana ait farklı boyutlarda mekânlar bulunmaktadır.

Hanın odalarında üst örtü olarak yan yana sıralanmış üç kırlangıç kubbe kullanılmıştır. Mekânlar kırlangıç kubbelerden gelen ışıkla aydınlatılmıştır. Yapı üzerinde tek bezeme unsuru sade olan kapı üzerinde yer alan ter yumurta dizisidir. Dizinin hemen üstünde ise beş adet eli böğründe ile taşınan giriş saçağına yer verilmiştir. Kesme taş ve yer yer ahşap hatıllar kullanılan, toprak damla örtülü yapı günümüzde oldukça harap durumdadır.

Hacıbekir Kervansarayı

Erzurum İli Aşkale İlçesinin 32 km. güneyinde bulunan Hacıbekir Köyü içinde eski Erzurum-Tercan yolu üzerinde yer almaktadır. Kitabe bulunmadığından ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilinmeyen yapı XIII-XIV. yüzyıllara tarihlendirilmektedir.

Doğu ve batı duvarları beşer payanda ile takviye edilmiş kervansaray kuzeydoğu-güneybatı doğrultuda 42.05 x 22 m. ölçülerindedir. Kışlık (kapalı) kervansaraylar grubunda yer alan yapı giriş kısmının sağ ve solunda yer alan yönetici odaları ile ikinci bir kapı ile girilen kapalı mekândan oluşmaktadır.

Büyük kısmı yıkılmış mukarnas kavsaralı taçkapıdan giriş sağlanmaktadır. Giriş önünde yıldız tonoz örtüsü tamamen yıkılmış bir dikdörtgen mekân, mekânın iki yanında, kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde, beşik tonoz örtülü iki hücre yer almaktadır. Sol kısımda yer alan odanın yanında dama çıkışı sağlayan taş merdivenler yer almaktadır.

İkinci kapı ile iki sıra halinde dizilmiş dörder ayağın kemerlerle birbirlerine bağlanmasıyla oluşturulmuş dikey üç sahından meydana gelen kapalı avluya ulaşılmaktadır. Beşik tonozla örtülü bu kısım bugün büyük ölçüde tahrip edilmiştir.

Kervansarayda tek bezeme taçkapıda ve kapalı kısma giriş kapısında yer almaktadır. Yapının tamamında farklı boyutlarda kesilmiş kesme taş malzeme kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Karasu Hanı

Erzurum’a bağlı ilçe olan Aşkale’nin 32 km. batısında bulunan İpek Yolu üzerinde yer alan Karasu Köyü sınırları içindedir. Giriş kemeri üzerinde taşa oyulmuş dört satırlık kitabesinden anlaşıldığı kadarıyla Ebubekir Ağa tarafından H. 1087/ M. 1676 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu tarih kesin olmadığından yapı yazıtının üslup özelliklerinden dolayı XVI. yüzyıl sonlarına XVII. yüzyıl başlarına tarihlenmektedir. Han 2006 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.

Han, 32.50 x 18.75 m. ölçülerinde kuzey-güney doğrultusunda kapalı (kışlık) hanlar grubundadır. Güney cephede bulunan taçkapıdan girilen hanın giriş kemeri üzerinde üst kısmı yivle sonlanan dikdörtgen iki pencere yer alır. Han, 1.55 x 1.15 m. ölçülerinde dikdörtgen planlı iki sıra halinde dizilmiş dörder ayağın kemerlerle birbirlerine bağlanmasıyla oluşturulmuş dikey üç sahından meydana gelmektedir.

Hanın güney duvarında girişin iki yanında bir, kuzeyinde üç, doğu ve batı duvarında sekizer olmak üzere toplam 21 ocak bulunmaktadır. Hanın güney kısmı hariç üç tarafında seki bulunmaktadır. Yapı yan sahınların tonozlarında belirli aralıklarla açılmış kare formlu dörderden sekiz aydınlık feneri ile aydınlatılmaktadır. Günümüzde han, içten tonoz örtülü olup örtü sistemi güney ve kuzey cephede dışa üçgen olarak yansıtılmış ve üzeri sacla kapatılmıştır. Hanın yapımında düzgün kesme taş ve moloz taş kullanılmıştır.

Dikyar Hanı

Erzurum İli Uzundere İlçesi Dikyar Mahallesinde yer almaktadır. Ormanlık alan içerisinde bulunan yapı kalıntısının niteliği tam olarak bilinmemekle birlikte han olduğu düşünülmektedir. Yıkık vaziyette olan hanın sadece moloz taş malzemeyle yapılmış temel seviyesindeki duvarları günümüze ulaşabilmiştir.

Paylaşın

Aras’ın Tacı Çobandede Köprüsü

220 metre uzunluğunda kuzey güney doğrultusunda, doğuya doğru hafif içerlek biçimde kurulan Çobandede Köprüsü, Erzurum’a 38 km, Pasinler İlçesinden 20 km mesafededir.

Aras Nehri üzerindeki Çobandede Köprüsü’nün kaynaklarda İlhanlı Hükümdarı Gazan Han’ın veziri Emir Çoban Salduz tarafından H.697/M. 1297-98 yaptırıldığı bilgisi mevcuttur.

Köprü üzerinde H.1140/M. 1727 tarihli onarım kitabesinde III. Sultan Ahmed tarafından onarıldığı yazılıdır. 1727-1872 ve 1948 yıllarında onarım geçiren Çobandede Köprüsü, son olarak 2011 yılında restore edilmiştir.

Bugün sivri kemerli altı adet açıklığı mevcut olup suyun geliş yönünde (menba) altı adet selyaran, gidiş yönünde (mansap) sekiz adet topuk (mahmuz) bulunmaktadır.

Onarımlarda köprünün kuzey ucundaki yedinci kemer gözü örülerek kapatılmıştır. Köprünün önemli özelliklerinden biri de batıdan üçgen kaideli selyaranlar, doğudan yuvarlak kaideli topuklarla takviye edilen kemer ayaklarının içerisinin boş bir mekân olarak değerlendirilmesidir.

Bu mekânların soğuk mevsimlerde sığınma yeri ya da geçiş ücreti alan görevlilerce barınma alanı olarak veya yapı sağlamlığını artırmak için oldukları tahmin edilmektedir.

Köprü geometrik motifler ve silmelerle hareketlendirilmiştir. Köprünün kemerleri siyah, kırmızı ve gri renkli kesme taşlardan yapılmıştır. Köprü ayaklarının altına ardıç ağaçları döşenmiştir.

Erzurum Kısa Tarihi

Doğu Anadolu’nun en büyük kenti olan Erzurum’un MÖ 4900 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Erzurum’u da içine alan bölge tarih boyunca Urartular, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Parftlar, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Bizanslılar, Sasaniler, Moğollar, İlhanlılar ve Safaviler gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından idare edilmiştir.

1514 yılında şehir ve çevresini fetheden Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1923 yılına kadar bu topraklarda hüküm sürmüşlerdir. Milli mücadele, milli birlik ve bağımsızlık hareketinin temelinin atıldığı Kongre 23 Temmuz 1919 da Erzurum’da toplamıştır.

Erzurum Coğrafya

Erzurum ili, Türkiye’nin orta ve batı kesimlerine göre, yükseltinin fazla olduğu illerinden biridir. Doğu Karadeniz Dağlarının doğu uzantıları olan Rize Dağları, ili kuzeyden çevreler ve Rize ile sınırını oluşturur.

Karadeniz’e paralel düzenli sıralar durumunda uzanan bu dağlar, geçit vermez ve yüksektir. En yüksek noktaları 3937m. yüksekliğindeki Kaçkar Tepesi ile Verçenik Tepesi’dir. Dumlu Dağından doğuya doğru uzandığında iki yüksek dağ sırasına ulaşılır.

Tortum’a doğru olanı Güvercin Dağıdır; Pasinler Ovası ile Gürcü Boğazı arasını doldurmuş olanı ise Karga Pazarı Dağlarıdır. Erzurum şehrini doğudan çevreleyerek Palandöken Dağlarına ulaşır.Erzurum şiddetli karasal Doğu Anadolu iklimi bölgesinde yer alır. İlin yıllık sıcaklık ortalaması 6.0 derece kadardır.

Erzurum Turizm

Palandöken Kayak MerkeziÜlkenin önemli Kayak Merkezlerinden olan Palandöken Erzurum ili sınırlarındadır.

Erzurum Tarihi Yerler

Erzurum İli’ne 79 km uzaklıktaki Horasan – Pasinler – Erzurum tarihi İpek Yolu üzerindedir. İlk inşa tarihi kesin olarak bilinmeyen Erzurum Kalesi’nin M.S. 5. yy ilk yarısında Bizanslılar tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. İç kale mescidine minare olarak yaptırılan Saat Kulesi, Tepsi Minare ve Kule diye de adlandırılmaktadır. Şehre hakim bir tepe üzerinde kurulu bulunan Erzurum Kalesi’nin surlarındaki Saat Kulesi her taraftan çok rahatlıkla görülebilmektedir.

1297-98 yıllarında İlhanlıların Veziri Emir Çoban Salduz tarafından yaptırılmıştır. Aras nehri üzerinde 7 kemer gözlü olarak inşaa ettirilen önemli bir yapıttır. Kanuni Sultan Süleyman’ın Sadrazamı Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan iki katlı bina halen çarşı olarak kullanılmaktadır. Çarşıda daha ziyade oltu taşı satıcıları faaliyet göstermektedir.

Erzurum Medreseler

13’üncü yüzyılın sonlarında İlhanlılar tarafından yaptırılmıştır. Anadolu Selçuklu Mimari geleneğinde açık avlulu, iki katlı ve iki minareli eğitim kurumu, Anadolu’nun en büyük medresesidir. Hoca Celaleddin Yakut tarafından MS 1310 yılında inşa edilmiştir.

İlhanlı döneminden günümüze kalan nadir eserlerden birisidir. İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Erzurum Cami ve Kiliseler

İl merkezindeki Lalapaşa Cami, Üç Kümbetler ve Oşvank Kilisesi görülmeye değerdir. Üç kümbetlerden sekiz köşeli plan üzerine oturtulmuş olan Saltuklu Devleti’nin kurucusu Emir Saltuk’a ait olduğu sanılmaktadır. Tamimiyle kesme taştan yapılmış olan kümbetlerin diğer ikisini kimlerin yaptığı bilinmemektedir.

Kümbetlerin genel olarak 13 üncü yüzyıl sonu ve 14 üncü yüzyıl başına ait oldukları kabul edilmektedir. Üç kümbetler Türklere ait diğer kümbetlere nazaran değişik planları, kullanılan malzeme ve süslemeleri açısından ayrı bir yer tutar.

Erzurum Mesire Yerleri

Tortum Gölü’nün son kısmında, Tortum Çayı’nın 48 m yüksekten düşmesiyle meydana gelen çağlayan vadideki bir dağın heyelan sonucu çayın önünü kapatmasıyla oluşmuştur. Erzurum’a 120 km mesafededir. Baharda suyun bol olduğu mevsimde tabii manzarası ve heybetiyle seyrine doyum olmaz. Pasinler Kaplıcası, Kuş Gözlem Alanı, Doğu Karadeniz Dağları Erzurum Ovası…

Erzurum Sportif Etkinlikler

Erzurum’un İspir ilçesi sınırlarından geçen Çoruh Nehri rafting yapmaya en elverişli akarsulardan birisidir. Derin kanyonları ile ilgi çeken Çoruh, her yıl turistlerin akımına uğrar. 1993 yılında Dünya Rafting Şampiyonası Çoruh Nehrinde yapılmıştır. Erzurum’un kuzeyinde yer alan Dumlu Dağları üzerinde yabancı turistler tarafından günü birlik doğa yürüyüşleri yapılmaktadır.

Bu yürüyüşe gidenler üç saatlik bir yürüyüşle Dumlu Baba diye adlandırılan ve Fırat Nehri’nin önemli kollarından biri olan Karasu’nun kaynağı durumundaki soğuk su gözesine varırlar, burada bir süre dinlenen ziyaretçiler dönüş yürüyüşüne Kırkgöze Köyü üzerinden yaparlar buna benzer dağ yürüyüşleri Erzurum’un güneyinde bulunan Palandöken Dağları üzerinde de yapılmaktadır.

Erzurum Mutfağı

Anadolu’nun her yöresinin kendine ait yöresel bir mutfağı vardır. Erzurum’da zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Bunlardan lor dolması, kadayıf dolması, özel yapılmış su böreği, ayran aşı ve cağ kebabı bu mutfağın baş yemekleridir. Erzurum’a yolu düşenlere bu yemekleri, özellikle meşhur Tortum Cağ kebabını tatmaları özellikle tavsiye edilir.

Paylaşın