Kılıçdaroğlu’ndan Çok Sert ‘Beşli Çete’ Çıkışı

Parti Meclisi’nde açıklamalarda bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Birileri 5’li çeteleri, kendi medyasını, yolsuzluk yapanı harekete geçirebilir. Onların 7 düveli gelse bir adım geri atmayacağız. Linç girişiminde bulunuldu, kurşunlar atıldı, öldürülmek istendik ama tek adım geri atmadık. Çünkü biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuşmasında, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığının tehlikede olduğunu belirterek, “Bu ülkeyi kuranlara bizim borcumuz var. 99 yıldır bu partide görev alan herkes bu mücadelenin bir parçası oldu, bundan sonraki gelecek kuşaklar da bu mücadelenin bir parçası olacaklar” dedi ve ekledi:

“Bugün, 21. yüzyılın Türkiye’sinde ekonomik bağımsızlığımız tehlikededir. Düne kadar kızdıkları, küfür ettikleri kişilerin ayaklarına gidiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin birilerine el avuç açmasını doğru bulmuyoruz ve kabul etmiyoruz.”

Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Ekonomik bağımsızlığınızı sağlamazsanız Türkiye’yi büyütemezsiniz. Emperyal güçlerin talepleri doğrultusunda iş yaparsanız başınız belaya girer” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi’nde açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle:

“Hangi koşullarda Cumhuriyet kuruldu, Çanakkale’yi hepiniz bilirsiniz. Çanakkale’de mücadele ettiler ve geçilmez kıldılar. O geçilmeyen Çanakkale bir kişinin iradesiyle geçilir hale geldi.

Devletin bir kişiye teslim edildiğini biliyoruz. Yasama, yürütme, yargı yok; demokrasi yok. Her birimizin bu ülkeye karşı sorumluluğu var. Çetelerin kol gezdiği bir dönemde yaşıyoruz.

“Ekonomik bağımsızlığımız tehlikededir”

Bu ülkeyi kuranlara bizim borcumuz var. 99 yıldır bu partide görev alan herkes bu mücadelenin bir parçası oldu, bundan sonraki gelecek kuşaklar da bu mücadelenin bir parçası olacaklar.

Bugün, 21. yüzyılın Türkiye’sinde ekonomik bağımsızlığımız tehlikededir. Düne kadar kızdıkları, küfür ettikleri kişilerin ayaklarına gidiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin birilerine el avuç açmasını doğru bulmuyoruz ve kabul etmiyoruz.

Nereden nereye

  • 1 Haziran 1930’da Merkez Bankası kuruldu. TC’nin kendi parasını kuracak bankası yoktu. Bankası yabancılara aitti.
  • 5 Şubat 1932 ilk Türkçe hutbe Süleymaniye Camisi’nde okutuldu. Çünkü o zamana kadar hutbeler Arapçaydı. Şu öngörüye bakar mısınız.
  • 1940’lı yıllarda dünyaya uçak ihraç eden 4 ülkeden biri Türkiye oldu.
  • 1936 yılında kendi denizaltımızı yaptık. 1938 çiftçi çalıştı, üretti. Onlara sahip çıkmak için Toprak mahsülleri ofisi kuruldu.
  • 1938’de FİSKOBİRLİK kuruldu. Şimdi fındık egemen güçlere teslim edilmek isteniyor.
  • 1940 Batman’da petrol bulundu. Ve ilk petrol rafinesi yapıldı.
  • 1944 Osmanlı’nın borçları son kuruşuna kadar ödendi. Gidip hiç kimseye yalvarmadan Osmanlı’nın borçlarını ödediler.

“Emperyaller maşa kullanır”

Okullarımızda bizim tarihimiz çocuklarımıza doğru öğretilmiyor. Verdiğimiz mücadelede doğru öğretilmiyor. Ekonomik bağımsızlığınızı sağlamazsanız Türkiye’yi büyütemezsiniz. Emperyal güçlerin talepleri doğrultusunda iş yaparsanız başınız belaya girer.

Genç arkadaşlarım unutmasınlar hiçbir emperyal güç, ateşi kendi tutmaz, maşa kullanır. Bugün geldiğimiz noktada emperyal güçlerin, mevcut yönetimi nasıl kullandığını çok iyi biliyoruz.

“Bu can bu bedende kaldığı sürede papazı alamazsın” dedi. Söyleyen kişi Türkiye Cumhuriyeti devleti adına konuşuyor. Tıpış tıpış verdiler. Ne demek bu? Baskılara katlanamıyor demektir. Çünkü açığı var demektir.

Devleti yöneten bir kişiyi başka bir güç “Bak beni kızdırma senin mal varlığını açıklarım” dediği anda, Milli Kurtuluş Savaşı’nı vermiş devletin başındaki kişinin “Araştırmazsanız namertsiniz” demesi lazım.

Tarihin CHP’ye yüklediği ciddi bir görev var. Bu görevi şuanda beraber yerine getireceğiz. Bizim yaşamımızda korkuya yer yok, olamaz zaten. Hiçbir güce boyun eğmeyeceğiz, eğemeyiz! Bizim mücadelemiz bir hak, halk ve bağımsızlık mücadelesidir.

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz”

Birileri 5’li çeteleri, kendi medyasını, yolsuzluk yapanı harekete geçirebilir. Onların 7 düveli gelse bir adım geri atmayacağız. Linç girişiminde bulunuldu, kurşunlar atıldı, öldürülmek istendik ama tek adım geri atmadık. Çünkü biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz.

Gençlerimiz hayallerini yurtdışında arıyorsa burada bir sorun vardır. Bir kere söyledim bir kere daha söyleyeğim; sizin hayalleriniz benim hedefim olacaktır”

Paylaşın

“Meral Akşener HDP’ye İhtiyaç Olduğunu Biliyor”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebileceği” açıklaması üzerine başlayan tartışmalar sürüyor. Tekin’in açıklamasına ilk yanıt İYİ Parti’den gelmişti. Genel Başkan Meral Akşener, “Bizim olduğumuz masada olamazlar” demişti. CHP ise Tekin’in kişisel değerlendirmesi olduğunu söyledi. 

HDP, bakanlık pazarlığı yapmadıklarını belirtirken, son olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Meral Akşener’e “Hiçbir HDP’li zaten senin olduğun masaya gelmez” diye seslendi. Günay, “Emek ve Özgürlük İttifakı dahil en geniş Demokrasi İttifakıyla seçimlere gireceğiz” diye de ekledi.

Tüm bu tartışmaların seçmenlere nasıl yansıdığını, seçim sonuçlarını nasıl etkileyeceğini MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat bianet’ten Derya Okatan’a konuştu.

“HDP kilit parti”

HDP için hep “kilit parti” tanımlaması yapılır. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar son olarak “anahtar parti” dedi. Siz önümüzdeki seçimlerde HDP’nin rolünü nasıl görüyorsunuz?

HDP, bu seçimin kilit partisi, kesin. Elimizde son bir yılın araştırma sonuçları kabaca şöyle çıkmakta (Hata payı içerisinde ve birkaç puanlık artı eksi üzerinden): Cumhur İttifakı, yani Ak Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Büyük Birlik Partisi’nin toplamı şu anda 40 puan bandında. Hatta 1-2 puan altında seyrederken, Millet İttifakı’nın yani 6’lı masanın oy oranı yüzde 45 civarında. Burada da yine 1-2 puanlık hata payı var. Geriye 15 puan kalıyor.

Bu 15 puanın büyük kısmı HDP seçmeni. Diğerleri de Zafer Partisi, Yeniden Refah Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi gibi partilerden oluşuyor. Böyle olunca bu sistemde ilk turda 50+1 şart olduğu için HDP kilit parti.

Cumhur İttifakı HDP’yi yanına alsa seçimi kazanabilir, Millet İttifakı HDP’nin tümüyle olmasa bile biraz desteğini alsa seçimi kazanır. Şu anki fotoğraf bu ve bu fotoğraftan dolayı ben bu tartışmayı çok suni bir tartışma olarak görüyorum.

Yani, bu tür açıklamalara rağmen HDP ile görüşülür ya da müzakere yapılır mı?

Yapılıyor zaten, yapılmadığını söylemek doğru değil. Yani yapılıyor derken 6’lı masa karşısına alıp HDP ile görüşmüyor. Bu insanlar aynı parlamentoda, karşılaştıkları zaman siyaset konuşuyorlar, zaman zaman bir birlerini ziyaret ediyorlar.

Ama bu tür konular ayaküstü sohbetlerle mi konuşuluyor?

Şüphesiz, ayaküstü sohbetlerin ötesindedir ama sadece orayla mı görüşüyor. Acaba Cumhur İttifakı’ndan birileriyle görüşmüyorlar mı?

Bu konuda bir bilginiz mi var?

Kurumsal bir görüşmeden bahsetmiyorum ama görüşme oluyordur. Görüşmeler her zaman siyasette iki kişinin bir masanın karşısına oturup konuşması şeklinde olmaz.

Muhtemeldir ki, bazı HDP’liler ile bazı Ak Partililer görüşüyordur. Bunu anlatmaya çalışıyorum. Ak Parti 50+1’e ihtiyaç duyuyor, bu şu an Cumhur İttifakı’nın bulabildiği bir rakam değil.

Bunu Ak Parti’nin kendi yaptırdığı anketlerde de göremiyoruz. Siz 50+1’i biri bulabilmek adına yasal bütün paydaşlarla görüşmeler yaparsınız ya da yaptınız ya da yapmayı düşünürsünüz. Bugün yapıp sonuç alamadıklarınızla seçim günü sandık milletin önüne konuluncaya kadar bu şansınızı denersiniz.

“Her iki ittifakın da HDP ile temas etmesi gerekiyor”

İYİ Parti’nin dile getirdiği gibi “Bizim olduğumuz masada olamazlar” yaklaşımı Millet İttifakı seçmeninde nasıl bir etki yaratıyor? HDP’ye, HDP ile seçim ittifakı ya da işbirliğine nasıl bakıyor?

Millet İttifakı’nın bütün bileşenleri aynı düşünmüyordur, zaten 6 ayrı partiden oluşuyor. Dünyaya bakışları farklı. HDP’ye bakışları da farklı. İYİ Parti, Milliyetçi Hareket Partisi’nden ayrılmış, sonra kendini biraz daha merkez sağa konumlandırmış bir parti. Ama ana arterde milliyetçi refleksleri yüksek bir parti.

Doğal olarak farklı duruşlar bekliyoruz. 6’lı masadaki liderlerin farklı görüşleri var, onlar da kendi parti tabanından gelen reflekslere uygun davranış sergiliyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu bir yere gittiğinde onun tabanı Kemal Bey’in cumhurbaşkanı adayı olmasını yüksek sesle ifade ediyor. Ben şahit olduğum bir şeyi söyleyeyim. Urfa’da, Gaziantep’de Meral Hanım’a insanlar aday olmayacağını deklare ettiği için ‘Biz Mansur Bey’i istiyoruz’ dediler. Meral Hanım, Mansur Bey’i ister istemez ama siyasetçidir, kulağını buna kapatamaz.

Ama siyasette sizin birbirinize katlanma zorunluluğunuzu oluşturan şartlar doğar bazen. İşte şimdi bu yaşanıyor. İlk turda seçimin bitebilmesi için her iki ittifakın da HDP ile doğrudan ya da dolaylı temas kurması gerekiyor ya da HDP tabanı ile kurması gerekiyor.

“Akşener HDP’ye ihtiyaç olduğunu biliyor”

Akşener’in bu çıkışını siz nasıl değerlendiriyorsunuz? İYİ Parti, oyları sürekli artan bir parti. Akşener, bu açıklama ile kime ne mesaj veriyor?

Kendi tabanına. Kendi tabanının büyük kısmını oluşturan milliyetçi Türk seçmene mesaj verdi. Bundan daha normal bir şey yok. Meral Hanım, sadece tabanın hoşuna gitmesi için söylediği bir cümle de değil, gerçekten böyle inanıyor.

Ama şunu da biliyor, HDP’ye, HDP tabanına ihtiyaç var. Ama 6’lı masada görev taksimi yapılır, HDP ile CHP görüşür, DEVA görüşür, birileri görüşür, o diyalog öyle kurulur. Masanın diğer bileşenlerinin illa bu işin içinde olması gerekmez.

Herkesin kaçırdığı bir şey daha var: İttifak dışı bazı partiler de bu 6’lı masadaki partilerin alt bileşenleri olabilir. Mesela Bağımsız Türkiye Partisi’nin, önümüzdeki seçimde İYİ Parti listelerinden seçime gireceğini duyuyorum. Belki Yeniden Refah Partisi başka partinin listesinden seçime girer.

Ama Gürsel Tekin’in söylediği bu ifadenin zamanlaması yanlış bana göre. Olabilirlik üzerinden bir değerlendirmeyi herkes yapabilir. 7 Haziran’dan sonra ülkede HDP’li bakan oldu.

Diyelim ki, biz anketlerde yanıldık, HDP yarın yüzde 40 oy aldı. Yani hükümet yaptırmayacak mısınız, darbe mi yapacaksınız HDP’ye! Anayasal olarak bu millet tercih ettiyse ne yapacaksınız? Bir şey yapamazsınız. Yasal bir yapıdan bahsediyoruz. Ben onları sevmiyorum, tanımıyorum deyince bir şey olmuyor ki… Sen yok saymaya devam et, karşında duruyor, var olmaya devam ediyor.

Söyleşinin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu Ve Kurmaylarına ‘Beşli Çete’ Tuzağı İddiası

Bağımsız, muhalif diye bilinen bazı gazetecilere Kılıçdaroğlu’na yakın bazı isimlerin ‘beşli çete’ olarak adlandırılan sermaye sahipleriyle görüştüğü iddiası sızdırıldı. CHP’li yetkililer, sermaye gruplarının bu iddiayı ortaya atarak Kılıçdaroğlu’nun kimi kurmaylarını tartışma konusu etmek ve CHP liderinin adaylık ihtimalini zayıflatmak istediğini savunuyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sermayeye yönelik çıkışları devam ederken kulislerde çok ilginç bir konu konuşuluyor.

Gazeteci Altan Sancar’ın diken.com.tr’de yayımlanan yazısında yer alan iddialara göre bağımsız, muhalif diye bilinen bazı gazetecilere Kılıçdaroğlu’na yakın bazı isimlerin ‘beşli çete’ olarak adlandırılan sermaye sahipleriyle görüştüğü iddiası sızdırıldı. CHP’li yetkililer, sermaye gruplarının bu iddiayı ortaya atarak Kılıçdaroğlu’nun kimi kurmaylarını tartışma konusu etmek ve CHP liderinin adaylık ihtimalini zayıflatmak istediğini savunuyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün bazı köşe yazarı araştırmacılara sosyal medyadan tepki göstererek “Defalarca suikast teşebbüsüne uğramış bana, köşelerinde ders vermeye kalkıyorlar” demişti. Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullanmıştı:

“Şunu çok iyi bilsinler ki biz daha ölmedik. Onların da ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Haksızlıklar karşısında kalemini dahi oynatmayan, televizyonlarda konuşmayan, “Alo Holdinglerin” medyası bana ders vermeyi bıraksın, ateş olsalar cürmü kadar yer yakarlar.”

Altan Sancar’ın yazısı özetle şöyle:

“Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ çalışması yürüten altılı masanın ortak cumhurbaşkanı adayı olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gösterilmesi ihtimali giderek güçlenirken, büyük sermaye sahibi çevrelerle ilişkili kimi grupların bu ihtimale karşı çeşitli hamlelere giriştiği iddia ediliyor.

Partinin genel merkezindeki ortak kanıya göre bu çevreler Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını ‘sermaye karşıtı’ buluyor ve Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını engellemek için çeşitli hamleler tasarlıyor.

Kılıçdaroğlu da bir süredir isim vermeden bazı gazeteci ve anket şirketlerini eleştiriyor. Diken’in edindiği bilgilere göre bunda CHP’ye hazirandan bu yana giden, ama son dönemde ete kemiğe bürünen bazı bilgiler etkili.

Bu bilgilere göre kamuoyunu yönlendirmek için bazı isimlere sermaye kesimleri tarafından para aktarıldı. Bazı sermaye sahipleri, hem kimi anket şirketleri hem de ‘tarafsız görünen’ gazetecilerle maddi ilişkiye girdi.

Kılıçdaroğlu’nun bugünkü ‘Alo Holding’ paylaşımı da, sermaye gruplarının hamlelerine karşı çıkışlarına bir örnekti.

Bu hamlelerden biri de son günlerde çok sayıda muhalif gazeteciye Kılıçdaroğlu’na yakın bazı isimlerin ‘beşli çete’ olarak adlandırılan sermaye sahipleriyle görüştüğü bilgisinin iletilmesiydi.

CHP’li yetkililer, sermaye gruplarının bu iddiayı ortaya atarak Kılıçdaroğlu’nun kimi kurmaylarını tartışma konusu etmek ve CHP liderinin adaylık ihtimalini zayıflatmak istediğini savunuyor.

İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey CHP’li bir kurmay, “Genel başkanımızın doğrudan hedef alınmasının ters teptiğini herkes görüyor. Bu nedenle parti içerisinde genel başkanımıza yakın isimler hedef alınmak isteniyor. Buradaki asıl amaçsa bu isimlerin yıpratıp Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellenmek” dedi.

Son dönemlerde “Kılıçdaroğlu aday olursa kaybeder” minvalindeki köşe yazılarını da işaret eden yetkili, CHP tabanın da bu ihtimale inandırılmak istendiğini söyledi.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Altılı Masa Adayının İsmi Neden Önemli?

Muhalefetteki partileri bir araya getiren ve seçim ittifakına dönüşme ihtimali olan altılı masanın Cumhurbaşkanlığı seçimi için göstereceği ortak adayın kim ve nasıl birisi olması gerektiğine ilişkin tartışmalar sürüyor.

Erkene alınmaması durumunda Haziran 2023’de düzenlenecek olan seçimlerde CHP, İYİ Parti, Saadet, DEVA, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu altılı masanın adayı ile ilgili tartışmalar kamuoyunda “kim olmalı” noktasında öne çıkıyor. Masa bileşenleri ise bu oluşumu daha çok bir “kadro hareketi” olarak görüyor ve muhtemel adayın yanı sıra seçim sonrası güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüşün nasıl olabileceğine yönelik hazırlıklarını da sürdürüyor.

Altılı masayı oluşturan partiler ortaya kadrosuyla birlikte çıkacak olan adayın seçim sonrası dönüşüme ayak uydurabilecek ve buna uzlaşı içinde liderlik edebilecek, gerektiğinde elindeki güçlü yetkilerden vazgeçebilecek ve sadece altılı masa seçmeninden değil diğer partilerden de oy alabilecek bir isim olması gerektiğinde birleşiyor.

Bu kapsamda Ankara kulislerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı bir süredir yüksek ihtimal olarak değerlendiriliyor. Son günlerde İYİ Parti lideri Meral Akşener’in “kazanacak aday” çıkışı ile HDP ve İYİ Parti arasındaki gerilim türü gelişmeler ise altılı masanın aday denklemini etkileyebilecek faktörler olarak görülüyor.

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” açıklamasıyla altılı masadaki adaylık tartışmaları hızlanmıştı. İYİ Parti, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ismini kulislerde daha fazla dillendirmeye başlamıştı. Akşener bugün de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret ediyor.

Muhtemel adaylar kimler?

Şu ana kadar altılı masa için ortak aday olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun isimleri dillendiriliyor.

Çeşitli kurumların anketlerine ilişkin sonuçlar parti merkezlerinde karşılaştırmalı değerlendirilirken muhtemel adayların alabileceği oy oranları, toplumun hangi kesimlerinden oy alabilecekleri ve seçim sonrasındaki sistem dönüşümüne uyumu gibi etkenler önemli görülüyor.

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi, Bilim Akademisi Üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu ise siyaset biliminde “kazanacak aday” diye bir olgunun olmadığına işaret ediyor. Kalaycıoğlu, adaya eğer anketlere göre karar veriliyorsa bu yöntemin çok bilimsel olmayacağını, çünkü anketlere ilişkin şüpheler bulunduğunu belirtiyor.

Yöneylem’in son anketine göre CHP’nin oyları AKP’nin önüne geçerken katılımcıların yüzde 64,9’u “parlamenter sistem” dedi. “Önümüzdeki Pazar Cumhurbaşkanlığı seçimleri olsa Erdoğan’a mı muhalefet adayına mı oy verirsiniz?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 55,6’sı “muhalefet adayı” şeklinde yanıt verdi.

İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü (İstanPol) Genel Direktörü ve Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz’a göre de altılı masanın adayının “Türkiye muhalefetinin ortak paydasıyla hareket edebilecek ve ülkeyi düzlüğe çıkarabilecek, ortak aklı temsil eden bir lider” olması gerekiyor. Altılı masanın şu anda önündeki ikilemlerden birisini “önce ilkeler mi yoksa önce isim mi?” olarak gördüğünü söyleyen Korkmaz, muhalefetin önündeki bir diğer ikilemi ise şu sözlerle aktarıyor:

“Mesele şu; anketler bize popülariteyi gösteriyor. Ama altılı masa popülerliği mi seçecek? Yoksa seçim döneminde Erdoğan’la mücadele edebilecek, herkesi kapsayıcı bir dil kullanabilecek, altılı masanın dışındaki partileri de küstürmeyecek ve aynı zamanda seçim sonrasında güvenli bir şekilde yeni sisteme geçecek bir aday mı seçecek?”

“Anketlerde öne çıkan doğru aday mı?”

Bu arada bazı anketlerde Yavaş’ın ya da İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’nun önünde olduğuna yönelik sonuçlar çıkmasına rağmen, her iki olası adaya ilişkin de Ankara kulislerinde çeşitli rezervler bulunuyor. Yavaş’ın Kürt seçmenlerden oy alabilmesinin çok zor olduğu düşünülüyor, İmamoğlu’nun ise yeni sisteme geçişte ve yetkilerini devretmede istekli olmayabileceği endişeleri bulunuyor.

Kendilerinin yaptıkları bazı saha çalışmalarında Yavaş ismiyle sık karşılaştıklarını belirten Korkmaz, bu popülerliğin nedenlerinden birkaçını polemiklere girmemesi, ağırbaşlı duruşu ile iyi bir PR ekibinin olması olarak görüyor. Korkmaz, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Ancak şunu bilmiyoruz; seçim yarışına girildiğinde nasıl bir performans sergileyecek Yavaş? Yani o süreçteki kutuplaşma tuzaklarına düşecek mi, düşmeyecek mi? Bunu bilmiyoruz. Çünkü o performansını görmedik biz. O yüzden her zaman şu sorgulamayı yapmak lazım: Acaba anketlerde en yüksek oyu alan aday gerçekten de kazanacak aday mı? Ben bundan tam emin olamıyorum.”

İmamoğlu’nun adaylık olasılığını da değerlendiren Korkmaz, İstanbul Belediye Başkanı’nın şu anda bir strateji değişikliğine gittiğini ve son günlerde daha hizmetleriyle ön planda olduğuna işaret ederek geçmişte yaptığı bazı hatalara rağmen şu anda toparladığını ve hâlâ şansı olabileceğini belirtiyor.

“Denizaltıyla Ankara’ya gidemezsiniz”

İsimler üstünden tartışma yürütmenin her zaman doğruya götürmeyeceğini düşünen Kalaycıoğlu, muhalefetin adayının kim olacağının “aynı anda hem çok önemli hem de çok önemsiz” olduğu kanısında. Asıl önemli olan hususun “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin değişmesi” olarak gören Kalaycıoğlu, bu sözlerini şu örnekle açıklıyor:

“Kim gelirse gelsin bu sistemle iyi yönetemez. Yani siz İstanbul’dan Ankara’ya gideceksiniz ve elinizde bir denizaltı var. Denizaltıyla Ankara’ya gidemezsiniz. Şimdi bu denizaltına kaptan aranıyor. Ama Ankara’ya gidecekseniz eğer; ya uçağa ya da otomobile ihtiyacınız var. Bu araçla olmuyor bu iş. Denizaltına hangi kaptanı getirirsen getir zaten gidemez.”

Kalaycıoğlu bu nedenle muhalefetin “kaptan” olarak seçeceği ismin “Gelin bu denizaltıyı satalım, yerine de uçak alalım” demesi ve kamuoyunu da buna ikna etmesi gerektiğini ifade ediyor ve Türkiye’nin hukuk devletiyle bağlantılı demokratik yapıya dönüştürülmesinin önemine dikkat çekiyor.

“İşi güzellik yarışmasına çevirmeye çalışıyorlar”

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini değiştirecek kişinin bir ekibe ihtiyacı olduğunu ve sadece tek bir ismin konuşulmasını doğru bulmadığını da söyleyen Kalaycıoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“İktidar ise sadece ismin konuşulması için ittiriyor. Çünkü rejimin defoları üzerinden değil de isim üzerinden tartıştırmak istiyorlar. Temel itibariyle Tayyip Erdoğan mı daha karizmatik yoksa Ahmet mi noktasına gelindi ve bunu tartışalım istiyorlar. Bir nevi güzellik yarışmasına dönüştürmeye çalışıyorlar bu işi.”

Türkiye siyasal kültüründe lider ve lider kültünün çok önemli olduğunu hatırlatan Korkmaz da “Biz hep ilkelerden, normlardan bahsediyoruz ama insanlar liderin kim olduğuna ve isme gerçekten bakıyor. Çünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde tek bir kişi ve o isim ön plana çıkıyor. Yani kim bizi yönetecek? Bütün yetkileri kim alacak? Bu muktedirlik, yönetme kabiliyeti kime ait olabilir? Toplumun merakı bu” diyor.

Toplumdaki “tek başına Türkiye’yi sırtlayacak bir lider” arayışının mevcut sistem için doğal olabileceğini belirten Korkmaz, ancak bunun karşısında “Türkiye’yi gerçekten demokratik düzlüğe çıkarabilecek, altılı masanın iradesiyle hareket edebilecek, ortak aklı temsil edebilecek bir adayın” aranması gerektiğini vurguluyor.

(Kaynak: DW Türkçe/Gülsen Solaker)

Paylaşın

Reuters: HDP Kilit Parti Olmayı Sürdürüyor

Bir yıldan kısa bir süre kalan Türkiye seçimlerinde zorlu ekonomik şartların etkisiyle yıpranan iktidarın değişebileceğine yönelik beklentiler güçlenirken, bazı uzmanlar muhalefetin iktidara gelebilmesi için HDP’nin seçimlerdeki gücünü kabul etmesi gerektiğini belirtiyorlar. Ancak milliyetçi seçmenin hassasiyetleri ve hükümetin HDP’yi “terör” ile ilişkilendirmesi, partilerin HDP ile yanyana gelmesinde sorun oluşturuyor.

Geçen günlerde CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık elbette verilir” sözleri tartışma yaratmıştı. Altılı masada yer alan İYİ Parti’nin Grup Başkanvekili Musavat Dervişoğlu bu açıklamanın ardından tepki göstermiş ve bu açıklamayı, “Densizlik, hadsizlik ve ilkelere saygısızlık” olarak nitelendirmişti. HDP ise bu tartışmaların ardından bakanlık konusunda herhangi bir talepleri olmadığını vurguladı.

Kılıçdaroğlu’nun gücü artıyor mu?

Muhalefet, adayını henüz açıklamasa da, bazı anketlere göre, muhalefetin “temsilcisi” konumuna gelen Kemal Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan karşısındaki gücü artmış görünüyor. Ancak Reuters’ın görüşüne başvurduğu dört kamuoyu yoklama şirketine göre bu oyların da mevcut durumda yine meclis çoğunluğu ve Cumhurbaşkanlığı’ndan oluşan iktidarı alabilecek güçte olup olmadığını söylemek için erken.

Anketlere göre ayrıca son aylarda asgari ücrete yapılan artışlar ve memur zamlarının etkisiyle iktidarın oylarında bir miktar kıpırdanma olduğu gözleniyor ama son noktada hem Millet hem de Cumhur ittifakında belirgin bir öne çıkış yok.

“Bu şartlar altında biz bugün (eylül başı) seçim olsa ve seçime girsek Cumhur İttifakı’nın milletvekili sayısıyla, Millet İttifakı’nın milletvekili sayısı arasında dikkate değer bir fark olmayacak” diyen Metropoll Başkanı Özer Sencar sözlerini şöyle sürdürdü:

“(Millet İttifakı) anayasayı değiştirecek bir çoğunluk üretemiyor… Anayasayı değiştirecek bir çoğunluk için kabaca %63 civarında oya ihtiyaç var… Millet İttifakı’nın güçlü bir desteği yoksa HDP olmadan karar çıkaramazlar.”

“Muhalefet rehavete sürüklenmemeli”

Sencar, ağustos ayındaki ankete göre AKP oylarının son üç aydır yükselişte olduğunu ve 3.5 puanlık artış kaydettiğini söyledi. Sencar ayrıca, sadece Erdoğan ve Kılıçdaroğlu karşılaştırılarak yapılan bir ankette CHP’nin parti oylarına yansımasa da cumhurbaşkanı adayı olarak Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ın önünde gittiğini kaydetti.

Öte yandan, Erdoğan’ın attığı bazı adımların halkta olumlu karşılığını az da olsa bulduğunu, bu nedenle de muhalefetin dikkatli olması gerektiğini söyleyen Sencar’a göre, AKP kitlesinin sosyal medyaya çok fazla aşina olmaması nedeniyle hükümetin Kemal Kılıçdaroğlu dediği için yapılan şeylerden haberi olmuyor. Bu nedenle Sencar’a göre sosyal medyadaki muhalif tablo muhalefeti rehavete sürüklememeli.

“Kısaca bizim bulgularımızla (AK Parti) son dört ayda kararsızlar dağıtılmadan yüzde 25’ten kabaca yüzde 29’a çıktı” diyen Sencar şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kılıçdaroğlu, ağustos ayında Erdoğan’dan 6 puan yukarıda. Siyaset sahnesinde Meral Hanım’ın cumhurbaşkanı adayı olmayacağını açıklayarak siyaset sahnesindeki oyun kurucu özelliğini kaybetmesiyle boşalan yeri Kemal Bey doldurdu… Bu şartlar altında bugün bu pazar seçim olsa ve seçime girsek Cumhur İttifakı’nın milletvekili sayısıyla Millet İttifakı’nın milletvekili sayısı arasında dikkate değer bir fark olmayacak. HDP’yle diğer sol partiler birleşirlerse bir ittifak oluşurursa onlar da yüzde 14-15’e tırmanabilirler.”

“HDP seçmeni halen seçimin kilit seçmeni olarak duruyor” diyen MAK Araştırma Başkanı Mehmet Ali Kulat’a göre ise AKP oyları yılın başından beri yapılan sekiz araştırmada yüzde 27 ile yüzde 29 arasında seyretti.

Kulat’ın verdiği bilgiye göre, “CHP ise yılın başından bu yana yüzde 25 ile yüzde 28 arasında seyretti ve şu anda AK Parti ile başbabaş hale gelmiş durumda.”

Gezici Araştırma Direktörü Murat Gezici’ye göre muhalefetin, iktidara destek veren seçmenin duygularını hafife almaması gerekiyor. “Güncel duruma baktığımızda iktidarın bir oy artışı olmadığını fakat mevcut oylarını da koruduğunu görüyoruz” diyen Gezici, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Özellikle son aylarda dış politikada işbirliğine dayalı ilişkileri geliştirmeye çalışması, seçmen ile daha yoğun bir empati kurmaya başlaması ve kararsız seçmenlere odaklanması, seçmen kitlesi nezdinde ‘Erdoğan, doğruları bulmaya çalışıyor’ algısını canlandırdı.”

Gezici, “Eski Türkiye diyebileceğimiz döneme dair canlı bir hafızaya sahip olan ve iktidara oy vermeyi sürdüren seçmen adeta ürkek bir güvercin gibi davranıyor…Evet çok ciddi bir ekonomik kriz var, korkunç bir enflasyon var; ancak kültürel-simgesel alanın gücünü de ihmal etmemek gerekiyor” diye konuştu.

HDP’nin seçimin kaderini belirleyip belirlemeyeceği yönündeki bir soruya ise Gezici, “HDP seçmeni en kararlı seçmen grubunu oluşturuyor. İkinci tur bir oylamada HDP’nin yüzde 22’sinin Cumhur İttifakı’na, kalan yüzde 78’sinin ise Millet İttifakı’na oy vereceğini öngörüyoruz” diyerek, mevcut durumda Millet İttifakı’nı desteklemesini beklediği cevabını verdi.

Gezici şöyle devam etti:

“Kürtlerin Türkiye’deki oranı neredeyse yüzde 22 ve onların da yüzde 55’i hala AK Parti’ye oy veriyor. Yüzde 30’u HDP’ye, yüzde 15’i ise diğer siyasi partilere oy veriyor. Kürtlerin bir kısmı halen Erdoğan’ı lider olarak görüyor, bir kısmı da mevcutlar arasında Erdoğan karsısındakine oy veririm diyor. Kürtlerin nereye oy vereceği o yüzden belli ve bu anlamda seçimlerin kaderi üzerinde belirleyici değiller.”

HDP her aşamada önemli olacak

Avrasya Kamuoyu Araştırma Başkanı Kemal Özkiraz, AKP’nin oylarında hafif bir artış yaşandığını ama anlamlı bir artışın olmadığını belirterek, “Uzunca bir süredir esasen muhalefet toplamıyla Cumhur İttifakı toplamı sabitlenmiş gibi gözüküyor” dedi.

HDP tarafında önemli olanın aday çıkartıp çıkartamayacağı olduğuna işaret eden Özkiraz, “HDP seçmeninin yüzde 75’i Kemal Kılıçdaroğlu’na oy veririm diyor Erdoğan’ın karşısında. Geri kalan yüzde 25’in çok büyük bir kısmı da partinin kurumsal kararını bekleyecek. Ama parti destek kararı açıkladığında muhtemelen yüzde 95’lere yakın bir destek olacak muhalefetin adaylığına” diye konuştu.

“HDP’nin tavrı, kurumsal tavrı seçimin ne kadar farkla biteceğini belirleyecek” diyen Özkiraz sözlerini cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna atıfta bulunarak, “HDP altılı masaya on beş gün önce mi kazandıracak? On beş gün sonra mı kazandıracak?” diye sürdürdü.

Özkiraz da sistemin şu anda muhalefette olan partilerin yasama organında kontrolü ele alabilmesi için mecliste 360 sandalye ile çoğunluğu elde edebilmesi gerektiğini belirterek, “Seçim sonrasında sistemi değiştirmek için HDP grubuna ihtiyaç var. Yani HDP her koşulda muhalefetin ihtiyaç duyduğu bir konumda olacak. Mesele cumhurbaşkanını seçtirmek değil, O cumhurbaşkanını bir de çalıştırabilmek mesele. Onun için herkes seçimden sonra HDP’yle mecburen bir oturacak” dedi.

HDP’nin seçmen tutumu ve aday tarifi

Partisinin seçim stratejisi ile ilgili Reuters’ın sorularını yanıtlayan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin farklı dinamikleri olacağını ifade etti.

“Mesela parlamento seçimlerinde biz HDP olarak kendi ittifaklarımız dışında herhangi bir ittifak arayışında değiliz. Yani Millet İttifakı, Cumhur İttifakı ile bir alakamız yok parlamento seçimleri için. Ama cumhurbaşkanlığı seçimi farklı” diyen Oluç sözlerini şöyle sürdürdü:

“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 50 artı 1 oya ihtiyaç var. Dolayısıyla burada kendi adayımızla elde edeceğimiz sonuçtan daha önemlisi ortak adaylarla elde edilecek sonuçtur. O yüzden de biz geçtiğimiz yıl bir deklarasyon yaptık.”

Oluç, partisinin cumhurbaşkanı adayı tanımını işe şu şekilde yaptı:

“İsim günü geldiğinde tartışılacaktır. İsim önemsiz demiyoruz. İsimden daha önemlisi seçilecek kişinin Türkiye’nin yeni döneminde yapması gereken işler üzerine anlaşılması gerekiyor. (Bunlar) güçlü bir demokrasi. Yani güçlü bir yerel ve merkezi demokrasinin inşa edilmesi, tarafsız ve bağımsız bir yargı, hukukun üstünlüğü ve hukuk devletinin sağlanması, Kürt sorununda demokratik bir çözümün ortaya çıkarılması. Bunun için en azından bazı adımların atılacağının ilan edilmesi.”

AK Parti: Daha sahaya inmedik

Üst düzey bir AKP’li yetkili de anketlerin sürekli değişkenlik gösterdiğini ve zaman içinde olumlu trendin görüleceğini belirterek, enflasyon gibi sorunların tüm dünyada olduğunu ve halkın bunu gördüğünü söyledi.

HDP’nin seçim sürecindeki önemi konusunda ise aynı yetkili, “Kürtlerden bizi destekleyen önemli bir kesim var, kimse bunu yabana atmasın. Tabi Doğu ve Güneydoğu’dan daha çok oy almak için biz de daha çok çaba göstereceğiz. Ama sadece onlara yönelik değil, tüm Türkiye’deki seçmeni kazanmaya çalışacağız, tepkili olan eski seçmeni, küskün olan seçmenimizi. Uzun bir süreç var ve daha ciddi olarak sahaya bile inmedik” diye konuştu.

Kamuoyu araştırmacısı Gezici de bu konuda HDP’den ziyade “merkez seçmenin” önemine dikkat çekti. Gezici, HDP’nin oylarının nasıl bir tercihte bulunacağının az çok kestirilebildiğini, bu nedenle Doğu Karadeniz ve İç Anadolu’daki merkez seçmenin seçimlerin kaderinde belirleyici olacağını ifade etti.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Türkiye’yi Soya Soya, Yiye Yiye Bitiremediler

Ayaş-Beypazarı-Nallıhan Kanaat Önderleri, Muhtarlar ve STK Temsilcileri Buluşması’nda açıklamalarda bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Türkiye zengin bir ülke, soya soya, yiye yiye bitiremediler.” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Paralar nereye kullanılıyor, sorun burada. Köprü yapılır. Ben basit bir soru soruyorum. Köprüyü, hastaneyi, yolu kaça yaptın? Kamu-özel işbirliği tamam, güzel. Müteahhit ihaleye girer kâr da edebilirsiniz zarar da edebilirsiniz. Bunlara diyelim ki 10 milyon dolarlık iş veriyorlar. Hazine garanti oluyor, 30 milyon dolar da garanti veriyorlar. Dolar, avro garantisi. Kimin parasını kime garanti ediyorsunuz? Beşli çeteler doyacak, Bay Kemal seyredecek… Asla seyretmeyeceğim, onların burnundan fitil fitil getireceğim.” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını “5’li çeteye 18 yılda verilen kamu ihalesi 203 milyar 700 milyon dolar. Aracı koyuyorlar benimle görüşmek için ‘Acaba onu da ikna eder miyiz?’ diye. Sarayı ikna edersin, beni ikna edemezsin. Ben bu halkın hakkını, hukukunu savunmak zorundayım. Sizden tek bir şey istiyorum. Sandığa gittiğinizde elinizi vicdanınıza koyup, öyle oy kullanın.” cümleleriyle sürdürdü.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da Ayaş-Beypazarı-Nallıhan Kanaat Önderleri, Muhtarlar ve STK Temsilcileri Buluşması’na katıldı. Kılıçdaroğlu burada yaptığı açıklamada çarpıcı mesajlar verdi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Buraya gelmeden önce Tapduk Emre’nin türbesini ziyaret ettim. Bu toprakların bereketi, huzuru, bu topraklarda hepimizin kardeşçe yaşamasının ve birlikte dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaşmak için onların önderliğine her zaman ihtiyacımız olmuştur. Biz Anadolu Tasavvuf geleneğini, beraber yaşamayı, her kimliğe, yaşam tarzına saygı duymayı biz onlara borçluyuz.

Biz kendi tarihimize de çok iyi bilmek zorundayız geleceğimizi çok iyi inşa etmek istiyorsak. Kavga ettirmek istiyorlar bizi, kavga etmeyeceğiz. İnsanların kimliği üzerinden siyaset niye yapalım? Kim anne babasını seçme özgürlüğüne sahip? Bunları anlatmamın nedeni şu. Huzurun ve barışın, beraber, birlikte yaşamanın önemini bize anlatan büyüklerimizin sözlerine kulak vermeliyiz. Biz bu topraklarda kamplaşmayı değil kucaklaşmayı öğrenmeliyiz.

Neden biz dışardan mercimek alıyoruz? Neden dışarıdan canlı hayvan, et, mısır, ayçiçeği alıyoruz? Toprak mı yok? Arazi olarak Konya’dan küçük olan Hollanda bizim 10 mislimiz ihracat yapıyor. Sorumlusu kim? Cevabı gayet basit. Sorumlusu siyaset kurumudur. Devleti yönetenler bunun cevabını vermek zorundalar ama devleti yönetenler bunun cevabını verme yerine biz nasıl iç çatışmayı, kavgayı, kutuplaşma yaratırız, toplumu ayrıştırırız hesabı peşindeler. Bundan çıkmamız lazım. Yetmedi mi?

“O kişileri görünce benim umudum daha da arttı”

Bir yüzyıl devirdik. Kocatepe’ye gittim 25 Ağustos’ta. Gece 14 kilometre yürüdük, sabah 5’de Büyük Taarruz’un emrinin verildiği tepeye çıktık. Binlerce kişi vardı. O kişileri görünce benim umudum daha da arttı.

Her birimizin sorumluluğu var. Oturup konuşmamız lazım. Sorun sadece benim değil hepimizin sorunu. Sorumluluk da sadece bana ait değil, hepimizin sorumluluğu var. Benim sorumluluğum daha ağır doğrudur. Nasıl Mansur başkanın büyükşehir belediye başkanı olarak sorumluluğu diğer belediyelere göre daha fazlaysa, o diğer belediyelerinin sorumluluğu yok anlamına gelmez. Eğer bunu yapabilirsek pek çok sorunu birlikte aşabiliriz. Oturup düşünmemiz, hayatı sorgulamamız lazım.

Kırsal bir bölge burası. Tarımla uğraşılıyor. 2006 yılında bir kanun çıktı. ‘Her yıl çiftçilere milli gelirin en az yüzde 1’i oranında destek verilir’ deniliyor ama vermediler. Kim itiraz etti? Kimse istemedi. Ziraat odalarının dava açması lazım. Ben bağırıyorum ‘Çiftçiye hakkını teslim edin’ diye. ‘Etmiyoruz, zaten onların oyu çantada keklik’ diyorlar. ‘Nasıl olsa bize oy verecekler’ anlayışını yerle yeksan etmemiz lazım. Bütün bunları düşünmemiz lazım.

Sıkıntılarımız var aşabiliriz. Mazot fiyatından şikayet ediyorsunuz hepiniz. Fiyat artışı olur bunu da anlarım ama sosyal devlet dediğiniz kurum üreticiyi korur. Sosyal devlet herkesin doğumundan ölümüne kadar, yaşamını ekonomik olarak güvence altına alan devlet demektir.

Mansur başkan Ankara’ya çok ama çok önemli yardımlar yapıyor. Bizim diğer belediyelerimiz de yapıyorlar ama normalde bunları yapması gereken Tarım Bakanlığı.

Çiftçiye kredi alın diyorlar, faiz ödüyorsunuz. Allah nasip eder sizlerin oyu ile iktidara geldiğimizde ilk bir hafta içinde çiftçinin, üreticinin ve esnafın kredilerinin faizini sileceğiz. En büyük tehlikeye çiftçiyi toprağa küstürmektir. Çiftçi küserse 85 milyon açız.

Şanlıurfa’da dedim. Büyükşehiri bize verin biz en kısa zaman içinde çiftçiye elektriği bedavaya vereceğiz dedim. Güneş panelleri kuracağız, güneş enerjisi elde edilecek, artan elektriği de satacağız bir de para kazanacağız dedim. Bu olmaz dediler. Niye olmaz? Yapacağım, göreceksiniz. Neden olmak diyorlar çünkü doğalgaz, kömür lobisi var.

Hayatımızda planlama yaparız hepimiz. Devletlerde planlama yaparlar. Gelişmiş ülkeler 20,25,50 yıllık planlar yaparlar. Bu planları yapanlar toplumun en nitelikli insanlarıdır. Tarımda bizim planlamamız yok. Planlama yapacağız, hiçbir çiftçi zarar etmeyecek.

“Büyük kentlere akın engellenmiş olacak”

İster besicilik yapın, ister toprakla uğraşın üretimin yapıldığı her yere besicilik varsa veteriner tayin edilecek. Toprakla uğraşılıyorsa ziraat mühendisi ve teknikeri tayin edilecek. Bunlar olunca büyük kentlere akın engellenmiş olacak.

Kırsalda çalışan kadınlar ve gençler kırsalda çalıştıkları sürece sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek.

Çiftçiyi, toprağı küstürdüğünüz için evlatlar gidiyor büyükşehirin varoşlarında asgari ücretle bir iş bulabilir miyim diye geziyor. Toprak var ya… Devlet akılla, bilgiyle, birikimle yönetilir. Bir insan her şeyi bilmez. ‘Ben her şeyi bilirim’ diyen adam hiçbir şey bilmez. Devlet dediğiniz kurumda liyakat esastır. Bu bizim inancımızda da böyledir. İşi ehline teslim ettiğin zaman en çok yönetici rahat eder. Siz bunu yapmıyorsunuz. Size bir soru. Kamu bankalarının yönetim kurulunda güreşçinin ne işi var? Merkez Bankası’nda arkeoloğun ne işi var? Rüşvet alan bir insanın büyükelçilikte ne işi var? Rüşvet alan birisini büyükelçi tayin ettiğinizde arabasında Türk bayrağı kullanacak bu sizin ağrınıza gitmiyor mu?

Siyasette bir adam zenginleşiyorsa bilin ki kul hakkı yiyor. 27 yıl kamuda çalıştım, siyasete girdiğim an mal varlığımı açıkladım karımın yüzüğüne kadar. Zenginleşmedim ama bakıyorsunuz bazı politikacılara deveyi hamuduyla götürmüş.

Ben muhtarlık kurumunu demokrasinin temel taşı olarak adlandırırım. Muhtarlık kurumu bugün hak ettiği düzeyde değil. Sosyal yardımların sizler aracılığıyla dağıtılması lazım. Belediye meclisinde sizin mahalleniz ile ilgili karar alınır. Sizin mahalleniz ile ilgili bir karar alınacaksa muhtarın o toplantıya katılması söz ve oy hakkı olması lazım. Bir bütçenizin, yardımcınızın olması lazım. Bunlara itiraz ettiler. ‘Kılıçdaroğlu uçtu’ diye. Uçmuyorum, ayaklarım yerde. Hangi paranın nereye harcandığını da bu kardeşiniz çok iyi bilir. Hakkı, hukuku bu ülkeye getireceğiz.

“Soya soya, yiye yiye bitiremediler”

Türkiye zengin bir ülke, soya soya, yiye yiye bitiremediler. Paralar nereye kullanılıyor sorun burada. Köprü yapılır. Ben basit bir soru soruyorum. Köprüyü, hastaneyi, yolu kaça yaptın? Kamu-Özel işbirliği tamam güzel. Müteahhit ihaleye girer karda edebilirsiniz zararda edebilirsiniz. Bunlara diyelim ki 10 milyon dolarlık iş veriyorlar. Hazine garanti oluyor, 30 milyon dolarda garanti veriyorlar. Dolar, avro garantisi. Kimin parasını kime garanti ediyorsunuz? Beşli çeteler doyacak, Bay Kemal seyredecek… Asla seyretmeyeceğim, onların burnundan fitil fitil getireceğim.

Faize karşıyız diyorlar. Hangi faiz? Kur Korumalı Mevduat yaptılar. Paran varsa götürüp yatırıyorsun. Faizin, dolar garantin var. Vergi almıyor bir de sana ucuz kredi vereceğim diyor.”

Paylaşın

CHP’de ‘İktidara Yürüyüş’ Toplantısı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi (PM) Genel Merkez’de toplanıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında yapılacak Parti Meclisi toplantısında, “İktidara yürüyüş” stratejisi ele alınacak.

CHP Parti Meclisi toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun sunuş konuşması ile başlayacak. Güncel siyasi gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulunacak Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında seçim çalışmalarına ağır vereceği bildirildi.

BirGün’ün haberine göre, TBMM’nin tatile girmesinin ardından saha çalışmalarını artıran partililerden bu temaslarını sürdürmesini isteyecek olan Kılıçdaroğlu, bu buluşmaların halkın CHP’ye yakınlığını artırdığını vurgulayacak.

Toplantıda, TBMM’nin 1 Ekim’de yeniden mesaiye başlayacak olmasına karşın milletvekillerinin aynı anda farklı şehirlerde gerçekleştirdiği temasları sürdürmesi talimatı vereceği bildirilen Kılıçdaroğlu’nun, “Erken ya da zamanında bir seçime karşı sahada kalmayı sürdürün” demesi bekleniyor.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında ayrıca, “Altılı Masa, ittifak ve Cumhurbaşkanı adaylığı” konularında da birlikte hareket edilen partilerle sorun yaşanmasına neden olacak açıklamalardan kaçınılmasını isteyeceği ifade edildi.

CHP Parti Meclisi toplantısının bir diğer gündem maddesi ise yaklaşan seçimler öncesinde “iktidara yürüyüş stratejisi” olacak. 2020 yılında ilan edilen İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi kapsamında 2023 seçimlerine yönelik çalışmalarını sürdüren partide, ülke genelinde etkisini hissettiren mevcut sorunlar görüşülecek. Ayrıca parti yöneticileri tarafından başta ekonomi olmak üzere, yaşanan sorunlara yönelik çözüm önerileri paylaşılacak.

Altılı Masa ile gerçekleştirilen birliktelik, mevcut Millet İttifakı’nın geleceği ve genişletilmesi ihtimali de toplantıda tartışılacak konular arasında yer alacak.

Paylaşın

‘HDP’ye Bakanlık’ Kulisi: Gürsel Tekin Kişisel Konuştu, Parti Görüşü Değil

‘HDP’ye Bakanlık’ tartışması gündemin sıcak başlığı olmaya devam ediyor… Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “İktidara gelmemiz halinde HDP’ye bakanlık verilebilir” açıklamaları tartışmaları beraberinde getirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, HDP’ye olan bakış açılarının çok net olduğunu ifade ederek, “HDP’nin olduğu masada biz olmayız. Bizim olduğumuz masada da HDP olmaz” dedi.

Akşener daha sonra Yeniçağ TV’ye yaptığı açıklamada: “Sayın Gürsel Tekin çok tecrübeli kilit taşlarından birisidir. Böyle bir cümle kurduğuna göre, kanaat belirttiğine göre partisinin görüşlerini iletiyor demektir” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da 6’lı masada alınan kararların belirleyici olacağını söyledi.

HDP kanadından tüm bu tartışmalara yönelik açıklama ise Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş’tan geldi.

HDP’nin kimseyle bakanlık pazarlığına girmediğini belirten Beştaş, “Buna rağmen, yapay tartışmalarla ve çirkin bir üslupla HDP’lileri aşağılamaya çalışanlardan, toplumu nasıl kucaklayıp ülkeyi nasıl yöneteceklerini de duymak isteriz’’ dedi.

”Gürsel Tekin kişisel kamuoyu oluşturma gayreti ile partisini zora sokmuştur”

Euronews Türkçe’ye konuşan CHP kaynaklarına göre, CHP’li Gürsel Tekin bu açıklamayı kişisel kamuoyu oluşturma gayreti ile yaptı ve partisini zora soktu:

“Son HDP tartışmasının çıkış nedeni, iktidardan çok mevcutta bir yetkisi olmayan CHP’li vekil Gürsel Bey ve eski milletvekili Barış Yarkadaş’ın konuşmaları. Parti görüşünü partinin ilgili kurulları yapar milletvekilinin yaptığı açıklamaları parti görüşünden ziyade şahsi görüş olarak değerlendirmek gerekir. Ha derseniz ki ne amaçla yaptı bu açıklama, özetle şunu söyleyebilirim kişisel kamuoyu oluşturma gayreti ile partisini zora sokmuştur.’’

Bu tartışmadan 6’lı masanın dağılacağı yönündeki açıklamaların da gerçeği yansıtmadığı hatta bunun bir yıpratma politikası olduğu düşünülüyor.

CHP kaynaklarına göre iktidar HDP’yi düşmanlaştırarak ve bu düşmanlıktan beslenerek iç politikada hamle yapıyor.

Parti kaynağına göre, mevcut iktidar seçimi kazanamayacağını gördüğü için HDP üzerinden altılı masada bir gedik açmaya ve toplumu da HDP üzerinden muhalefete oy vermemeye ikna etmeye çalışıyor.

“Bu haberi okuyanlar iyi anlayacaktır son bir kaç yıldır CHP’nin toplantılarından son dakikalar geçmiyor. CHP’de flaş başlıkları neredeyse atılmıyor. Olmayan olaylar ya da alınmayan kararlar kamuoyuna doğruymuş gibi yansımıyor. Demek ki bir gedik CHP lideri Kemal Bey tarafından kapatıldı. Akşener ve İYİ Parti kuruldukları ilk günden beri o çizgide. Yeni bir şey söylemediler. Bu tarz tartışmalar alevlendikçe ara ara bu yönde beyanlar veriyorlar.’’

”Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken masanın dağılması mümkün değil”

CHP kaynakları 6’lı masanın dağılmasının mümkün olmadığını ve bu yöndeki beklentinin boşa olduğunu ifade ediyor.

“Masanın dağılması mümkün değil. Hatırlayalım Türkiye siyasi tarihinde bir dönüm noktası CHP’den milletvekillerinin istifa edip İYİ Parti’ye katılması ve İYİ Parti’nin seçime katılmasındaki engelin kalkmasıydı. İki parti arasında o günden beri oldukça anlayışlı bir süreç gitmekte. Yerel seçimde birinin aday çıkardığı yerde diğerinin çıkarmaması ya da uzlaşılarak iki partinin de o seçim bölgesinde aday çıkarması, meclis üyeleri listeleri iki parti arasındaki ilişkinin ne kadar doğru bir zeminde ilerlediğinin göstergesi. Bunu niye söylüyorum çünkü altılı masanın ana unsurları bu iki parti. Ve altılı masa dağılacak mı sorusu aslında CHP ile İYİ Parti ayrılacak mı? Ben cumhurbaşkanlığı seçimine giderken böyle bir ayrılığın olacağını düşünmüyorum. Peki neden sürekli bu tartışılıyor? Bunun nedeni de iktidarın bu masanın dağılmasını istemesi ve gündemi bu tartışmaya sıkıştırması. Bilerek ya da bilmeyerek bir çok insan ülkenin en önemli sorunlarını bir kenara bırakıp saatlerce bu konuyu konuşup tartışıyor.’’

“Adaya ilişkin bir anlayış birlikteliği var ama henüz isim belirlenmedi”

Ortak aday konusunda ise bir anlayış birlikteliği olduğu fakat ismin henüz belirlenmediği vurgulanıyor:

“Ortak aday konusunda bütün siyasi liderler aynı gözlemde. Adaya ilişkin bir anlayış birlikteliği de var ama henüz isim belirlenmedi. Anlayış ve ilkelerde uzlaşıldıktan sonra aday isminin belirlenmesi emin olun çok kolay. Daha önce de partimizden ilgili yetkililer açıkladı. Seçim tarihi resmi olarak duyurulsun aday da duyurulacak. Ve yeni Cumhurbaşkanı altılı masanın adayı olacak.’’

Saadet Partisi kaynakları ise bu gündemin suni olduğunu ve HDP’nin başka bir ittifakta yer aldığına dikkat çekiyor.

“En başından beri HDP 6’lı masada yer almıyor diyoruz fakat anlaşılmıyor. HDP başka bir yol ve ittifakın içinde. 6’lı masanın gündeminde bu suni tartışmalar yer almıyor. Amaç huzursuzluk yaratmak fakat bizim ülkenin dertlerine çözüm bulmak gibi bir gayretimiz var. Ve bu bağlamda masadaki her siyasi parti üstüne düşeni yapmaya çalışıyor. Komisyonlarımız çalışıyor ve ülke gündemi ile ilgiliyiz.’’

DEVA Kaynakları: CHP’nin kendi içindeki gerginlikten kaynaklandı

DEVA Partisi kaynakları da bu tartışmanın CHP’nin kendi içindeki bir gerginlikten kaynaklandığı görüşünde.

“Bu tartışma özelinde biz bir şey söylemedik. HDP, altı milyon seçmen oyu aldı hatta temsil ettiği kitle çok daha büyük. Bizim de temaslarımızı sürdürdüğümüz bir parti. Gündemde olan tartışma Diyarbakır’daki il yönetiminde yaşanan gerginliğin ardından geldi. Bizce iç dinamikleriyle alakalı. Üstüne masanın dağılacağı tartışmaları yürütüldü. Bu masanın devam etmesi için çaba gösteriyoruz, Türkiye açısından bir umut var. Bu sistem ülkenin başında kara bulut ve yeni bir parlamenter sistem inşa edilmeli. O nedenle iş birliği yapmak zorundayız. Sistem değişikliği için ortaklaşmak lazım ve hatta masada olmasa bile keşke aday ekseninde bir genişleme olsa. Ardından da adaylık tartışması sürdürüldü. Bu tartışmanın bu şekilde yürümesi bile çok sağlıklı, herkes fikrini söylüyor. Ayrıca seçim sathına girilmeden bir aday üzerinde konuşmak riskli, yıpratılır.’’

Paylaşın

Altılı Masa, Ortak Adayda Uzlaşamıyor Mu?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” açıklaması altılı masadaki adaylık tartışmalarını hızlandırdı. İYİ Parti cephesi, son dönemde gündeme getirdiği Mansur Yavaş ismini kulislerde daha fazla dillendirmeye başlarken, CHP’li yetkililer ise “Masanın doğal adayı Kemal Kılıçdaroğlu” görüşünü savunuyor. HDP’den ise “Kimseyle pazarlık halinde değiliz” tepkisi geldi.

TV100’de katıldığı bir programda HDP ile ilgili bir soru üzerine “HDP’ye bakanlık verilebilir” diyen CHP’li Gürsel Tekin’in sözleri Ankara’da bir süredir konuşulan adaylık tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.

İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu, Koray Aydın ve Musavvat Dervişoğlu gibi isimlerin büyük tepki gösterdiği Tekin’in sözleri tartışılırken, bir gün sonra da Kılıçdaroğlu’ndan adaylıkla ilgili önemli bir açıklama geldi. FOX TV’de konuşan Kılıçdaroğlu, “Adaylığa hazırım” dedi.

Bunun üzerine İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, dün Yeniçağ gazetesinin Youtube kanalında “HDP’nin olduğu masada biz olmayız” açıklamasında bulundu; adaylıkla ilgili de “kazanacak aday” vurgusu yaptı. İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu da “Milletin ümitlerini ‘ben aday olacağım’ heveslerine kurban etmeyelim” diyerek adaylık tartışmasını sürdürdü.

İYİ Partili Kavuncu: Kafamıza göre söylemedik

Ankara’da tüm bu gelişmeler yaşanırken DW Türkçe’den Eray Görgülü, “HDP’ye bakanlık” açıklamasıyla başlayan ve adaylık polemiğine kadar varan süreçle ilgili Başkent kulislerine mercek tuttu. Adaylıkla ilgili tartışmalar, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun “Sahada en çok duyduğumuz isim Mansur Yavaş” sözleriyle başlamıştı.

Katıldığı bir televizyon programında bu ifadeleri kullanan Kavuncu, “Anlat İstanbul” projesi kapsamında 85 bin seçmenden veri alarak bir çalışma yaptıklarını ve bu çalışmanın sonuçlarının kendisine sorulduğunu belirten Kavuncu, “Konu altılı masaya ve adaya gelince biz de tespitlerimizi söyledik” dedi. Veri toplamanın yanı sıra altı aylık bir çalışma süresince milyonlarca kişiyle temas ettiklerini de kaydeden Kavuncu, “Biz bunu kafamıza göre söylemedik. Cumhur İttifakı’ndan kopan kararsız seçmenin Mansur Başkan lehine döndüğünü görüyoruz. O çalışma sonucundaki tespitimizi söyledik” ifadesini kullandı.

Kavuncu, tespitlerini önceki gün Ankara’da düzenlenen il başkanları toplantısında da dile getirdiğini ifade etti. Diğer il başkanlarının da büyük oranda benzer tespitlerde bulunduğunu vurgulayan Kavuncu, “Türkiye kritik bir seçime gidiyor ve önemli olan kazanmaktır” dedi. Kavuncu, buna karşın il teşkilatlarının görevinin genel merkez politikasını sahaya yansıtmak olduğunu kaydederek, “Altılı masadan hangi aday çıkarsa çıksın canla başla çalışırız” dedi.

CHP yöneticileri “Doğal aday Kılıçdaroğlu” diyor

CHP kulislerinde ise İYİ Parti’den gelen tepkilere karşı genel itibarıyla bir sessizlik hakim olsa da Kılıçdaroğlu’nun adaylığına kesin gözüyle bakılıyor.

CHP’li üst düzey bir yetkili, son kararın partilerin yetkili kurullarında verileceğine dikkat çekerek, “Adaya altılı masa karar verecek” ifadesini kullandı. Aynı yetkili, Akşener’in “kazanacak aday” kriterini gündeme getirdiğinin hatırlatılması üzerine de “Tabii ki biz de bu kriteri gözeteceğiz. Ancak, yağsız pilav olur mu olur, pirinçsiz pilav olur mu, olmaz” sözleriyle adaylık konusunda partisinin Kılıçdaroğlu ısrarındaki tutumunu anlattı. Aynı yetkili, masanın doğal adayının Kılıçdaroğlu olması gerektiğini de savundu.

HDP: Kimseyle pazarlık yapmayız

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise, sürece “bir akıl tartıştırıyor” iddiasıyla katıldı. Beştaş, süreci tartıştırmak ve meseleyi bilerek kaşımak isteyen bir aklın devrede olduğunu bildiklerini ifade etti. “HDP’ye bakanlık” tartışmaları ile ilgili “Kimseyle pazarlığımız söz konusu olamaz” diyen Beştaş, adaylık tartışmaları ile ilgili de 27 Eylül’de yayınladıkları deklarasyonu hatırlattı.

HDP, 11 maddelik ilkeleri içeren demokrasi tutum belgesini 27 Eylül 2021’de yayınlamış ve bu ilkelere uymayan cumhurbaşkanı adayını desteklemeyeceğini açıklamıştı. Bu açıklama ile HDP’nin Meral Akşener ile Mansur Yavaş’ın adaylığını desteklemeyeceği yorumları yapılmıştı.

Deklarasyonlarının çok açık olduğunu belirten Beştaş, “Türkiye’yi bu cendereden çıkartacak, daha demokratik, daha özgürlükçü, ekonomik buhranın kesinlikle azaltılacağı bir mücadele hattındayız. Emek ittifakı olarak büyüyerek, genişleyerek üçüncü yol olarak ciddi seçenek yürümeye devam ediyoruz” ifadelerini de kullandı.

Paylaşın

CHP Kurmayları Kılıçdaroğlu’nun ‘Hazırım’ Çıkışını Değerlendirdi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir televizyon programında yaptığı “Altılı masa ismim üzerinde uzlaşırsa hazırım” açıklamasını CHP kurmayları değerlendirdi.

Cumhuriyet’ten Sapr Sağkal‘ın aktardığına göre, adayın açıklanacağı tarihin henüz belli olmadığını söyleyen kurmaylar, “Millet masası son kararı verecektir. Genel başkanımız da yaptığı açıklamada onların kararına saygı duyduklarını söyledi. Bizim birinci önceliğimiz Türkiye’nin temel sorunları, buna karşı çözüm önerileri ve yol haritası. En önemli nokta bu” yorumunu yaptı.

Bir aday açıklaması yapılmadan önce o adayın seçildikten sonra neler yapacağı, yetkilerinin neler olacağı, sistem değişikliğinin nasıl gerçekleşeceği gibi konuların açıklanacağını söyleyen CHP’liler, “Bu masanın asıl konusu Türkiye’nin sorunları. Türkiye bir avuç tefecinin kucağında, ekonomide sıkıntı var. Adaylık en son konuşulacak şey. Birinci öncelik adaylık olursa AKP’den farkımız olmaz. Tek adam rejiminin Türkiye’yi getirdiği nokta belli” dedi.

“Her alanda hazırız”

“CHP, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına hazır mı” sorusunu yanıtlayan kurmaylar, şunları söyledi:

“Biz zaten yerel seçim bittikten sonra sahada kalmaya devam ettik. Sadece seçim dönemlerinde değil her zaman çalıştık. Pandemide bile sahadaydık ve Türkiye’nin temel sorunlarının nasıl çözüleceğini anlatıyorduk. Aday kim olursa olsun saha çalışmalarımızda bir değişiklik olmayacak ve bu tempoda devam edecek. CHP her zaman sahada olduğu için hazır. Sandık güvenliğinden projelere kadar hazırız.”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında, altılı masanın kendi ismi üzerinde uzlaşması durumunda Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına ilişkin soruya, “Hazırım. Zaten devletin nasıl yönetilmesi gerektiği belli” diye yanıtı vermişti.

Paylaşın