Avrupa Birliği’nden Türkiye İle İlişkilerde Yeni Dönem Mesajı

Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) zirvesinin ilk gün oturumlarının sonunda gazetecilere açıklama yapan AB Konseyi Başkanı Charles Michel, birliğin Türkiye’yle olumlu ve istikrarlı ilişki geliştirilmesinde hemfikir olduğunu söyledi.

Charles Michel, “Türkiye ile olumlu yönde ilişkiler kurmak istiyoruz. İstikrarlı ilişkiler geliştirmek istiyoruz. Aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir yaklaşımla çalışmak istiyoruz.” dedi. Michel, Kıbrıs sorununun çözümü için adımlar atılmasının Brüksel-Ankara ilişkilerinin gelişmesinde önemli rol oynayacağını ifade etti.

Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları Brüksel’de bir araya geldi. Toplantı sonrası, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel, gazetecilere açıklama yaptı. Bianet’in aktardığına göre; Charles Michel, AB’nin Türkiye’yle olumlu ve istikrarlı ilişki geliştirilmesinde hemfikir olduğunu söyledi.

AB liderlerinin Türkiye ile ilişkiler konusunda stratejik bir tartışma yapmak istediğini ve oturumun sonunda görüş birliğinde olduğunu söyleyen Michel, “Türkiye ile olumlu yönde ilişkiler kurmak istiyoruz. İstikrarlı ilişkiler geliştirmek istiyoruz. Aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir yaklaşımla çalışmak istiyoruz.” dedi.

Michel, Kıbrıs sorununun çözümü için adımlar atılmasının Brüksel-Ankara ilişkilerinin gelişmesinde önemli rol oynayacağını ifade etti.

Karar, Türkiye’nin donmuş Avrupa Birliği üyelik müzakerelerinin yeniden başlayacağı anlamına gelmiyor.

Sonuç bildirisi

Zirvenin sonuç bildirisinin Türkiye ile ilişkiler kısmında “AB’nin, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortam ile Türkiye’yle işbirliğine dayalı ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki geliştirilmesinde stratejik çıkarı vardır.” ifadesi yer almıştı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in AB Komisyonu’yla Kasım 2023’te sunduğu ortak raporda yer verilen önerilerle ilgili çalışmaların ilerletilmesinin talep edildiğinin duyurulduğu bildiride, bunların “aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir” şekilde ve gerektiğinde AB Konseyi’nin ek rehberliğine tabi olarak ilerletilmesi için AB Daimi Temsilciler Komitesi’ne (COREPER) talimat verildiği ifade edilmişti.

Bildiride, “Türkiye’nin kendi yapıcı katılımı, raporda belirlenen çeşitli işbirliği alanlarının ilerletilmesinde faydalı olacaktır.” tespitinde bulunulmuştu. Bildiride, ayrıca “AB-Türkiye işbirliğini de geliştirebilecek olan Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasına ve ilerlemesine büyük önem vermektedir.” denilmişti.

Borrell ve AB Komisyonu’nun ortak raporunda “Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’deki tüm yasa dışı sondaj faaliyetlerinden, egemenlik ve egemenlik haklarına saygı göstermeyen diğer tüm eylemlerden kaçınmaya devam etmesi koşuluyla, 2019’da askıya alınan AB-Türkiye Ekonomi, Enerji ve Ulaştırma Yüksek Düzeyli Diyalogları’nın yeniden etkinleştirilmesi, aynı mantıkla, Ortaklık Konseyi ve Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog toplantılarının bakanlar düzeyinde yeniden başlatılması, iklim, sağlık, göç ve güvenlik, tarım ile araştırma ve yenilik konularında sektörel Üst Düzey diyalogların sayısının artırılması” gibi öneriler yer almıştı.

Paylaşın

ABD Ve Avrupa Birliği’nden İran’a Yeni Yaptırımlar

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB), geçen hafta sonunda İsrail’e saldırıda bulunan İran’a karşı yeni yaptırımları devreye sokmaya hazırlanıyor.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan yeni yaptırımların İran’ın füze ve insansız hava aracı programı ile birlikte, Devrim Muhafızları ve İran Savunma Bakanlığını da hedef alacağını söyledi. Sullivan, “Müttefiklerimiz ve ortaklarımızın da yakında kendi yaptırımlarını uygulamaya koyacaklarını tahmin ediyoruz” diye ekledi.

AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bazı üye ülkelerin İran’a yönelik yaptırımların genişletilmesini talep ettiklerini söyledi. Josep Borrell, AB’nin yetkili mercilerine “yaptırımlarla ilgili gerekli çalışmaları başlatması” için bir talep göndereceğini ifade etti.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB), İsrail’e yönelik saldırısının ardından İran’a daha fazla yaptırım uygulamayı düşündüklerini açıkladı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Washington’un yaptırımlarının İran’ın füze ve insansız hava aracı (İHA) programını, İran Devrim Muhafızları’nı ve İran Savunma Bakanlığı’nı hedef alacağını duyurdu.

Açıklamasında, “Yeni yaptırımlar ve diğer önlemler, İran’ın askeri kapasitesini ve etkinliğini zayıflatmak ve sorunlu davranışlarının tamamınına engel olmak için aralıksız baskıyı devam ettirecek” diyen Sullivan, ABD’nin müttefikleri ve ortaklarının da benzer önlemler alacağını düşündüğünü dile getirdi.

ABD Hazine Bakanı Yellen, “Önümüzdeki günlerde İran’a karşı ek yaptırım önlemleri alacağımızı umuyorum” dedi. Yellen, “Yaptığım görüşmelerde, İran’ın terör finansmanını engellemeye yönelik tüm seçenekler masada olmaya devam ediyor” diye konuştu.

İran’ın petrol ihracatının da söz konusu yaptırımlar arasında olabileceğini kaydeden Yellen, bu konuyla ilgili olarak, “İran bir miktar petrol ihraç etmeye devam ediyor. Yapabileceğimiz daha fazla şey olabilir” ifadelerini kullandı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de İran’a yönelik yaptırımları genişletmek için çalışmalara başladıklarını kamuoyu ile paylaştı. Brüksel’de yapılan AB Dışişleri Bakanları toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Borrell, hazırlanan yeni yaptırım paketinin, İran’ın Rusya’ya insansız hava aracı tedariğini de kapsayan silah ihracatına yönelik olacağını bildirdi.

Kendine bağlı yetkili kurumları, yeni yaptırımlarla ilgili çalışmalara başlamaları için görevlendireceğini ifade eden Josep Borrell, AB’ye üye ülkelerin İran’ın saldırısını bir kez daha kınadığını ve İsrail’in kendini savunma hakkını desteklediğini vurgulayarak, “Uçurumun kenarından uzaklaşmalıyız” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, sosyal medya hesabında yaptığı bir paylaşımda yaptırımlarla ilgili mesajları memnuniyetle karşıladıklarını yazdı. İsrail, bazı ülkelere mektup göndererek İran’a yaptırım uygulamalarını ve Devrim Muhafızları’nı “terör örgütü” ilan etmelerini istemişti.

Mevcut yaptırımlar

ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları nükleer kapasitesini, enerji ve savunma sektörlerini, hükümet yetkililerini, bankaları ve İran ekonomisini hedef alıyor. ABD, İran Atom Enerjisi Örgütü ve İran’ın nükleer programıyla bağlantılı olduğunu söylediği diğer şirketlerin yanı sıra İran Merkez Bankası da dahil olmak üzere düzinelerce bankaya yaptırım uyguluyor.

Washington ayrıca İran’ın enerji sektöründen elde ettiği geliri engellemek amacıyla Ulusal İran Petrol Şirketi ve Petrol Bakanlığı’nın yanısıra İran hükümet yetkililerini de hedef alıyor.

Paylaşın

Benzin Fiyatları, Avrupa’da Yüzde 1,5 Türkiye’de Yüzde 113 Arttı

2023 yılı nisan ayında 21.32 lira olan benzinin litre fiyatı, 2024 yılı nisan ayında yüzde 113’lük artışla 43.56 liraya çıktı. 2023 yılı nisan ayında 20.37 lira olan motorinin litre fiyatı ise yüzde 106’lık artışla 2024 yılı nisan ayında 42.1 lira oldu.

2024 şubat ayında 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde ortalama motorin fiyatı litre başına 1.696 euro oldu. Bu ülkelerde fiyatların 2023 yılından bu yana ortalama yüzde 4’ün üzerinde düştüğü görüldü. AB ülkelerinde ortalama 95 oktan benzin fiyatı da 14 ayda yüzde 1.5 arttı.

Avrupalılar 1 litre benzini geçen yıla kıyasla yüzde 1.5 oranında daha pahalı alırken Türkiye’de benzine bir yılda yüzde 113 zam yapıldı. İktidarın Mayıs 2023 seçimlerinden sonra devreye aldığı vergi ve zamlar ile döviz kurlarındaki yükseliş, akaryakıtta fiyat artışlarını beraberinde getirdi.

Sözcü gazetesinin haberine göre; temmuz ayında akaryakıtın nispi Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) tutarı benzinde 2.52 TL’den 7.53 TL’ye, motorinde de 2.05 TL’den 7.06 TL’ye yükseltildi. Ocak 2024’te ise ÖTV tutarları litre başına benzinde 9.45 TL, motorinde de 8.86 TL oldu.

Üst üste gelen zamların ardından Nisan 2023’te 21.32 TL olan benzinin litre fiyatı, bu ay yüzde 113’lük artışla 43.56 TL’ye çıktı. Nisan 2023’te 20.37 TL olan motorinin litre fiyatı ise yüzde 106’lık artışla bu ay 42.1 TL oldu.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun verilerine göre Şubat 2024’te 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde ortalama motorin fiyatı litre başına 1.696 Euro oldu. Bu ülkelerde fiyatların 2023’ten bu yana ortalama yüzde 4’ün üzerinde düştüğü görüldü. AB ülkelerinde ortalama 95 oktan benzin fiyatı da 14 ayda yüzde 1.5 arttı.

Paylaşın

BM, NATO Ve AB’den İran’a Kınama

Birleşmiş Milletler (AB) ve Avrupa Birliği (AB), Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) İran’ın dün gece İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği hava saldırılarını kınadı. 

Haber Merkezi / Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB’nin, İran’ın İsrail’e yönelik saldırılarını kınadığını açıkladı.

Borrell, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “AB, İran’ın İsrail’e kabul edilemez saldırısını şiddetle kınıyor. Bu benzeri görülmemiş bir gerilim, bölgesel güvenliğe yönelik ciddi bir tehdittir” değerlendirmesinde bulundu.

Birleşmiş Milletler (AB) Genel Sekreteri Antonio Guterres ise yaptığı yazılı açıklamada, “İran İslam Cumhuriyeti’nin İsrail’e yönelik kapsamlı saldırısıyla ortaya çıkan ciddi gerilimi şiddetle kınıyorum. Bu düşmanlıkların derhal son bulması çağrısında bulunuyorum” dedi.

Son saldırılarla Ortadoğu’daki gerilimin bölgeye yayılmasının ciddi bir tehlike olduğuna işaret eden Guterres, “Tüm taraflara, Ortadoğu’da birçok cephede askeri karşılaşmalara yol açabilecek herhangi bir adımdan sakınmaları için sükûnet çağrısında bulunuyorum” ifadelerini kullandı.

BM Genel Sekreteri, ne Ortadoğu’nun ne de dünyanın yeni bir savaşı kaldırabileceğini sözlerine ekledi. BM Güvenlik Konseyi bugün İsrail’in talebiyle acil toplanacak.

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) İran’ın İsrail’e yönelik saldırısını bölgesel gerilimin “tırmanması” olarak niteleyerek kınadı ve tüm taraflara itidal çağrısında bulundu.

NATO Sözcüsü Farah Dakhlallah yaptığı açıklamada “İran’ın gece boyunca tırmandırdığı gerilimi kınıyor, itidal çağrısında bulunuyor ve gelişmeleri yakından izliyoruz. Ortadoğu’daki çatışmanın kontrolden çıkmaması hayati önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

İran’dan ABD ve İsrail’e uyarı

İran ise, İsrail’in misilleme yapması durumunda daha büyük bir saldırıyla karşı karşıya kalacağını belirtti ve Amerika’nın da buna destek vermesi halinde ABD üslerinin hedef alınacağını kaydetti.

Tümgeneral Muhammed Bagheri devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “İsrail’in İran’a misilleme yapması halinde tepkimiz bu geceki askeri harekattan çok daha büyük olacak” dedi.

Bagheri, Tahran’ın İsviçre aracılığıyla Washington’ı da uyardığını, İran’a karşı herhangi bir misillemenin ABD tarafından desteklenmesi halinde Amerika’nın bölgedeki üslerinin de hedef alınacağını ilettiklerini kaydetti.

Bagheri, İran’ın saldırısının iki İsrail askeri üssünü başarılı bir şekilde hedef aldığını da belirtti ve “Operasyonlarımız sona erdi ve onları sürdürmeye niyetimiz yok” ifadelerini kullandı.

İran devlet televizyonuna konuşan Devrim Muhafızları Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami de Tahran’ın, İsrail’in çıkarlarına, varlıklarına, yetkililerine veya vatandaşlarına yönelik herhangi bir saldırısının kendi topraklarından karşılık verileceği yeni bir denkleme girdiğini söyledi.

Paylaşın

Avrupa Birliği: Seçimler Demokrasiye Olan Bağlılığı Gösteriyor

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 31 Mart Pazar günü yapılan ve muhalefet partilerinin zaferle çıktığı yerel seçimlere ilişkin açıklama yaptı.

Haber Merkezi / Josep Borrell, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, seçimlerin sakin ve profesyonelce yapılmasının Türkiye’yi onurlandırdığını ve vatandaşlarının yerel demokrasiye bağlılığını gösterdiğini belirtti.

Josep Borrell, “Temel haklar ve demokrasi, ilişkilerimizin merkezinde yer alıyor. Reformlar üzerinde birlikte çalışarak, Türkiye’yi AB’ye daha da yakınlaştırmak için sabırsızlanıyorum” ifadelerini kullandı.

Avrupa Konseyi gözlemci heyeti de, Türkiye’de Pazar günü yapılan yerel seçimlerin rekabetçi olduğunu ve seçmenlere birçok seçenek sunduğunu söyledi. Ancak gözlemciler, seçimin “keskin şekilde kutuplaşmış bir ortamda” gerçekleştiği tespitinde de bulundu.

Türkiye 1999 yılında Avrupa Birliği’ne aday ülke statüsü almıştı ancak Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri 2018 yılında fiilen durmuştu. Brüksel Ankara ile göç, enerji ve ticaret gibi konularda daha iyi işbirliği için diyalog arayışını ise sürdürüyor.

Yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Türkiye genelinde oyların yüzde 37,77’sini alırken Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) oy oranı yüzde 35,49, Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) oy oranı yüzde 6,19, DEM Parti’nin oy oranı yüzde 5,70, Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) oy oranı yüzde 4,99, İYİ Parti’nin oy oranı yüzde 3,77 oldu.

Seçimlere katılım oranı yüzde 78,55 olurken CHP resmi olmayan sonuçlara göre büyükşehir sayısını 11’den 14’e, il sayısını ise 10’dan 21’e çıkardı. CHP toplamda 35 il belediyesi kazandı.

AK Parti, 2019’daki yerel seçimlerde 15’i büyükşehir olmak üzere 39 kent, 535 ilçe, 202 belde belediyesini kazanmıştı. İktidar partisi, 2014 yerel seçimlerinde ise 18’i büyükşehir olmak üzere 48 yerde belediye başkanlığını almıştı.

AK Parti’deki düşüş 31 Mart yerel seçimlerinde de sürdü. 31 Mart’ta AK Parti’nin kazandığı büyükşehir belediye sayısı 12’ye, il belediye sayısı da 12’ye düştü. İktidar partisi, toplamda 24 kenti alabildi.

Yerel seçim sonuçları Avrupa basınında da geniş yer almıştı. Alman basınında “Erdoğan’ın siyasi kariyerinde bugüne kadarki en ciddi yenilgiyi yaşadığı” yorumları yapılmış, sonucun üzerinde Türkiye’deki yüksek enflasyonun etkisi olduğuna da dikkat çekilmişti.

Fransız basınında ise sonuçlar, “Erdoğan ve AK Parti’nin son 20 yılda elde ettiği en büyük yenilgi” olarak yorumlanmış ve muhalefetin başarısı vurgulanmıştı.

Reuters, Associated Press ve Agence France Presse gibi uluslararası haber ajansları da yerel seçimlerin, “AK Parti iktidarının aldığı en büyük yenilgi olduğu ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını ikinci kez kazanan Ekrem İmamoğlu’nun Erdoğan’ın en büyük rakibi haline geldiği” tespitleriyle haberlerini yayınlamıştı.

Paylaşın

BM Ve AB’den Gazze Şeridi’ne İnsani Yardım Çağrısı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 167. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği’nden (AB) Gazze Şeridi’ne insani yardım çağrısı geldi.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında ölü sayısı son 24 saatte 104 artarak 31 bin 923’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralı sayısı ise 74 bin 96’ya ulaştı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, AB Liderler Zirvesi öncesi dün Brüksel’de bir araya geldi. Von der Leyen ve Guterres, ikili görüşmeleri öncesinde basına ortak açıklama yaptı.

Bianet’in aktardığına göre; Gazze ve Ukrayna’daki durumu ele alacaklarını belirten von der Leyen, Guterres’e hayatını kaybeden BM personeli için taziyelerini iletti, “Gazze’deki savaştan ve ortaya çıkan felaket niteliğindeki insani durumdan son derece kaygılıyız. Gazze kıtlıkla karşı karşıya. Bu kabul edilemez” dedi.

“Rehineleri serbest bırakacak ve Gazze’ye daha fazla insani yardımın ulaşmasını sağlayacak bir ateşkes konusunda şimdi hızla anlaşmaya varmak kritik önem taşıyor” diyen von der Leyen, Refah’a yönelik geniş çaplı bir saldırının savunmasız sivil nüfusa yönelik risklerinden de büyük endişe duyduğunu bir kez daha vurguladı.

Von der Leyen, AB’nin Gazze’ye daha fazla yardım ulaştırılması için elinden geleni yaptığını belirterek, bu esnada iki devletli çözüme yönelik hazırlıklar da yapılması gerektiğine işaret etti.

Guterres de Avrupa’nın küresel sahnedeki rolünün her zamankinden daha önemli olduğu karanlık bir dönemden geçildiğini söyledi. Ukrayna’da iki seneyi aşkın süredir devam eden savaşta uluslararası hukukun ve BM Şartı’nın yok sayıldığını vurgulayan Guterres, Gazze’deki durumla ilgili şunları söyledi:

“Gazze’de savaş devam ederken hiçbir şey Hamas’ın 7 Ekim’deki iğrenç eylemlerini haklı gösteremez. Hiçbir şey Filistin halkının kolektif olarak cezalandırılmasını da haklı gösteremez. Bugün nüfusun yarısından fazlası, yani 1 milyondan fazla insan felaket düzeyinde bir açlıkla karşı karşıya.

Çok geç olmadan, şimdi harekete geçmeliyiz. İsrailli yetkililere, Gazze genelinde insani yardım malzemelerine tam ve sınırsız erişim sağlamaları, uluslararası topluma da insani çabalarımıza tam destek vermeleri çağrısında bulunuyorum.”

“1 milyondan fazla kişi açlıkla karşı karşıya”

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP’nin başkanı Achim Steiner İsrail’in operasyonlarını sürdürdürdüğü Gazze’ye ilişkin uyarılarda bulundu. Alman Phoenix kanalına konuşan Steiner, Gazze Şeridi’ndeki insani krizin giderek derinleştiğine dikkat çekerek “Gazze’de ciddi bir kıtlığın yaşandığı bir noktadayız” dedi. Steiner, bölgenin altyapsının yüzde 70’inin çökertildiğini söyledi.

Gazze’deki kıtlığın “felaket boyutuna” geldiğini ve bu durumun sadece savaşın bir sonucu olmadığını, aynı zamanda bir silah olarak da kullanıldığını belirten Steiner, “En feci krizlerin ve savaşların ortasında dahi gıdaya erişim silah olmamalı” dedi. BM Yetkilisi, yardım görevlileri için insanlara erişimin ve insani yardım sağlamanın giderek zorlaştığını ifade etti.

Dünya genelindeki kriz ve savaşların artışından duyduğu tedirginliği de dile getiren Steiner, 1945 yılından bu yana dünya üzerinde yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalan insanların sayısının geçen yıl rekor kırdığını söyledi. BM yetkilisi, uluslararası toplumun ülkeler arasındaki eşitsizliği gidermek ve uzun dönemli olarak güvenlik ve istikrarı sağlamak için üzerine düşeni yapması gerektiğini ifade etti.

Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, Gazze’de bir milyondan fazla insan kıtlık tehlikesi ile karşı karşıya. BM Gıda Programı, hafta başında Roma’da yaptığı açıklamada, Gazze’de 1 milyon 100 bin dolayında kişinin gıda stoklarını kullandığını ve ağır bir açlık felaketi ile karşı karşıya olduğunu duyurmuştu.

ABD’den Gazze’de acil ateşkes adımı

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, BM Güvenlik Konseyi’ne Hamas’ın elinde tuttuğu rehinelerin serbest bırakılmasıyla bağlantılı olarak acil ateşkes çağrısında bulunulan bir karar taslağı sunduklarını açıkladı.

Blinken Çarşamba gecesi Suudi medya kuruluşu Al-Hadath’a verdiği demeçte, “Rehinelerin serbest bırakılmasıyla birlikte acil ateşkes çağrısında bulunan ve şu anda Güvenlik Konseyi’nin önünde bulunan bir karar tasarısı sunduk” ifadelerini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanı bu adımın ateşkese yönelik “güçlü bir sinyal” göndereceğini umduğunu söyledi. ABD daha önce İsrail ve Hamas arasındaki savaşa yönelik acil ateşkes çağrısında bulunulan karar tasarılarını veto etmişti.

Paylaşın

İklim Krizi: Su Savaşları Çıkabilir

Avrupa Komisyonu’nun sızdırdığı iklim raporunda, “Üye ülkelerin kendi sınırlarında olmayan su kaynakları nedeniyle çatışmaya girme riski oluşabilir. Farklı sektörlerde su kaynaklarına erişimle ilgili rekabet artabilir” ifadelerine yer verildi.

Raporda, ayrıca iklim kriziyle birlikte Avrupa ülkelerinin, Batı Nil virüsü gibi salgın hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalacağı fakat devletlerin buna hazırlıklı olmadığı bildirildi.

Avrupa Birliği’nin (AB) yürütme organı Avrupa Komisyonu’ndan sızdırılan rapor taslağında, gelecekte su kıtlığı nedeniyle üye ülkeler arasında savaşlar çıkabileceği bildirildi.

ABD’nin önde gelen gazetecilik kuruluşlarından Politico’nun çarşamba günkü haberine göre metinde, AB ülkelerinin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı hazırlıksız olduğuna işaret edilirken, su kıtlığının sağlıktan enerjiye kadar birçok sektörü vuracağı belirtiliyor.

Bu durumun AB ülkeleri arasındaki gerginliği artırabileceğine dikkat çekilen metinde şu ifadelere yer veriliyor:

Söz konusu riskler çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Üye ülkelerin kendi sınırlarında olmayan su kaynakları nedeniyle çatışmaya girme riski oluşabilir. Farklı sektörlerde su kaynaklarına erişimle ilgili rekabet artabilir.

Komisyon raporunda, AB’nin gelecekte iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini daha fazla hissedeceği belirtilerek “kuraklık, sel, orman yangınları, hastalıklar, mahsul kıtlığı, sıcak kaynaklı ölümler ve altyapı hasarları gibi felaketlerle” karşı hazırlıklı olunması gerektiği vurgulanıyor.

İklim krizinin ekonomiye zararlarına da dikkat çekilen metinde, 2100’e kadar AB ekonomisinde yüzde 7 gelir kaybı yaşanabileceği öngörülüyor. Kıyı alanlarında yaşanacak sel felaketlerininse yıllık 1,6 trilyon euroluk zarara neden olabileceği tahmini ediliyor.

Çalışmada, 1980’den beri AB’de yaşanan kuraklık olaylarının toplamda yıllık 9 milyar euro, sel felaketlerininse 170 milyar euro zarara yol açtığı bilgisi de paylaşıldı.

Ayrıca iklim kriziyle birlikte Avrupa ülkelerinin, Batı Nil virüsü gibi salgın hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalacağı fakat devletlerin buna hazırlıklı olmadığı bildirildi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Avrupa Birliği, Türkiye Sınırındaki Personel Sayısını Üç Katına Çıkaracak

20 Mart itibarıyla Türkiye – Bulgaristan sınırlardaki Avrupa Birliği’nin (AB) sınır koruma ajansı Frontex’in personel sayısı üç katına çıkarılacak. Bulgaristan’da görevlendirilecek yeni memurlar arasında insan haklarının gözetilmesine yönelik uzmanlar da bulunacak.

2007 yılında AB’ye üye olan Romanya ve Bulgaristan, geçen eylül ayına kadar yolsuzluk ve organize suçlar nedeniyle Avrupa Birliği’nin (AB) tarafından özel gözetim altında tutuluyordu.

Avrupa Birliği’nin (AB) sınır koruma ajansı Frontex, Bulgaristan’ın Türkiye ve Sırbistan sınırında görev yapan personel sayısını üç katına çıkarmayı planlıyor.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Ajans Direktörü Hans Leijtens, Türkiye-Bulgaristan sınır kapısı Kapitan Andreevo’da yaptığı açıklamada, 20 Mart’tan itibaren Bulgaristan’da 500 ila 600 Frontex memurunun daha görevlendirileceğini söyledi.

Bulgar haber ajansı BTA, Leijtens’in daha önce Bulgaristan İçişleri Bakanı Kalin Stoyanov’la Bulgaristan’ın Türkiye sınırındaki önlemleri incelediğini bildirdi.

Frontex’in “yalnızca sınırları değil, Avrupa’nın değerlerini de koruduğunu” belirten Leijtens, Bulgaristan’da görevlendirilecek yeni memurlar arasında insan haklarının gözetilmesine yönelik uzmanların da bulunacağını söyledi.

Ajansa sık sık AB sınırlarında sığınmacılara karşı insan hakları ihlallerinde bulunma ve uluslararası anlaşmalara aykırı olan geri itme uyguylamalarına göz yumma suçlaması yöneltiliyor.

Bulgaristan’ın Türkiye’yle 259 kilometrelik kara sınırı 2017’den bu yana sınır boyunca inşa edilen tel çitle korunuyor ve termal kameralarla gözleniyor. Bu önlemlere rağmen insan kaçakçılarının yardımıyla sınırdan sık sık düzensiz geçişler oluyor.

AB’nin en yoksul ülkesi Bulgaristan’da kayıt altına alınmak istemeyen sığınmacılar genellikle iltica başvurusunda bulunmak üzere Sırbistan üzerinden Orta ve Batı Avrupa ülkelerine geçiyorlar.

Bulgaristan’ın AB’nin dış sınırlarının korunmasında “oldukça önemli bir rol oynadığını” vurgulayan Frontex Diröktörü, bu ülkenin Schengen bölgesine katılımına da “tam destek verdiğini” söyledi.

Bulgaristan’ın Mart ayında serbest dolaşım bölgesine katılımı öngörülüyor. İlk etapta yalnızca hava ve deniz iç sınır kontrollerinin kaldırılması planlanırken Sofya, kara kontrollerinin kaldırılmasını da talep ediyor.

2007 yılında AB’ye üye olan Romanya ve Bulgaristan, geçen Eylül ayına kadar yolsuzluk ve organize suçlar nedeniyle Birlik tarafından özel gözetim altında tutuluyordu.

Paylaşın

Türkiye’den AB’ye İltica Başvuruları Bir Milyonu Geçti

Türkiye’den Avrupa Birliği’n yapılan iltica başvurularında 2023 yılında dikkat çekici bir artış yaşandı. Türkiye’den Avrupa Birliği’ne iltica başvuruları 2023 yılında yüzde 18 artışla 1,14 milyona ulaştı.

İltica başvuruların çoğu Almanya’ya yapılırken, Almanya’yı Fransa ve Avusturya takip etti. Türklerin iltica başvuru kabullerinde ise son dört yılda istikrarlı bir düşüş görüldü. 2019’da yüzde 54 olan başvuru kabul oranı, 2023’te yüzde 25’e geriledi.

Avrupa Birliği İltica Ajansı’nın (EUAA) çarşamba günü açıkladığı verilere göre, Avrupa Birliği’ndeki iltica başvuruları 2023 yılında yüzde 18 artışla 1,14 milyona ulaştı. Yeni veriler 2015-2016 mülteci krizinden bu yana iltica başvurularının en yüksek seviyeye çıktığını gösterdi.

27 AB üyesi ile birlikte İsviçre ve Norveç’i de kapsayan çalışma sonucunda geçtiğimiz yıl 2022’ye kıyasla iltica başvurularında yüzde 18’lik bir artış yaşandı ve 1,1 milyon başvuru alındı.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; EUAA’nın son raporunda en fazla başvuru alan ülke, başvuruların yaklaşık üçte birinin yapıldığı Almanya oldu. Bu ülkeyi Fransa, İspanya ve İtalya izledi.

2023 yılında Almanya 334 bin başvuru ile çalışmada değerlendirilen ülkelere yapılan tüm başvuruların yüzde 29’unu alarak AB içinde sığınmacılar için en önde gelen varış noktası olma konumunu korudu.

Ancak Almanya tek başına, ikinci ve üçüncü en fazla başvuru yapılan ülkeler Fransa ve İspanya’nın toplamından daha fazla başvuru alması dikkat çekti.

Fransa 167 bin başvuru ile tüm başvuruların yüzde 15’ini, İspanya 162 bin başvuru ile yüzde 14’ünü ve İtalya da 136 bin başvuru aldı. Bu dört ülkenin aldığı başvuru sayısı, toplu olarak bu dönemde çalışmada incelenen 29 ülkeye yapılan tüm başvuruların üçte ikisinden fazlasını oluşturdu.

Başvurularda Suriye’den gelenler açık ara başı çekmeye devam etti, bunu yine Afganistan takip etti. 2023’te 181 bin iltica başvurusunda bulunan Suriyeliler, 2022’ye kıyasla yüzde 38’lik bir artışla en fazla başvuruyu yapan ulus oldu.

Uzun yıllardır ikinci en büyük başvuru grubunu oluşturan Afganlar 2023’te de bu sırayı korudu, ancak başvuru oranı düşen tek ulus olarak öne çıktı. Afganlar 2023’te 114 bin başvuru ile 2022’ye göre yüzde 11 daha az başvuruda bulundu.

Türkiye’den başvurularda dikkat çeken artış

Türkiye’den yapılan başvurular ise en dikkat çekici artışa işaret etti. Türk vatandaşları, 2022 yılına kıyasla yüzde 82’lik bir artışla yaklaşık 100 bin 870 iltica başvurusunda bulundu.

Bunların 96 bin 147’si ilk defa başvurular olarak değerlendirildi, 37 bin 841’i karara bağlanırken, 83 bin 964 başvuru hala değerlendirme aşamasında. 10 bin 457 başvuru ise geri çekildi. 94 başvuru ise varış ülkesinden başka ülkeye yönlendirildi.

Başvuruların çoğu Almanya’da yapıldı. Bu ülkeyi Fransa ve Avusturya takip etti. Rapora göre, Türklerin iltica başvuru kabullerinde son dört yılda istikrarlı bir düşüş görüdü. 2019’da yüzde 54 olan başvuru kabul oranı, 2023’te yüzde 25’e geriledi.

Güney Amerika: Venezuela ve Kolombiya’dan yapılan başvurular 2022’ye kıyasla üçte bir oranında artış gösterdi. Bu iki ülke vatandaşlarının her biri 60 binden fazla başvuruda bulundu, başvuruların büyük çoğunluğu İspanya’ya yapıldı.

Kuzey Afrika: Fas ve Mısır vatandaşlarının her biri 31 bin ve 27 bine yakın başvuruda bulundu, ancak varış ülkeleri farkllık gösterdi. Faslılar çoğunlukla Avusturya’da, Mısırlılar ise çoğunlukla İtalya’da başvuruda bulundu.

Afrika: Gine ve Fildişi Sahili vatandaşları, çoğunluğu Fransa’da olmak üzere 20 binden fazla başvuru yaptı.

Filistinlilerin ve Ukraynalıların durumu

Uyrukları farklı şekillerde kaydedildiği için sığınmacıların tam sayısını değerlendirmenin zor olabildiğine dikkat çekilen çalışma raporunda, vatansızlık tanımına ilişkin ülkeden ülkeye değişen farklılıkların önemli rol oynadığı belirtildi.

Bu durum özellikle 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırıları ve ardından Gazze’de İsrail’in başlattığı savaşta yerlerinden edilen Filistinlilerin durumunda öne çıktı. Filistin’in AB ülkeleri, İsviçre ve Norveç tarafından devlet olarak tanınmaması durumu zorlaştırsa da, bazı tutarsız verilere rağmen, daha fazla Filistinlinin bu ülkelere sığınma başvurusunda bulunduğu açıkça görüldü.

Buna göre Filistinlilerin AB, İsviçre ve Norveç’e 2023 yılında yaptığı başvuru sayısı yaklaşık 11 bine çıkarak şimdiye kadar kaydedilen en yüksek sayıya ulaştı. Bu rakam, 2022 yılına göre üçte iki oranında artışa işaret etti.

Rapora göre, özellikle, Yunanistan’daki başvuru sayısının aynı dönemde iki kattan fazla artmış olması ve neredeyse tamamının ilk kez başvuru olması, başvuru sahiplerinin AB ülkelerine yeni geldiklerini gösteriyor. Ancak, mevcut veriler bu kişilerin özel durumlarına ilişkin ayrıntılı bilgiler sunmuyor.

Artan iltica başvurularının ötesine geçen bir diğer durum da Ukraynalılarla ilgili, çünkü Ukrayna’dan gelen dört milyondan fazla yerinden edilmiş kişinin Geçici Koruma’dan yararlanması sebebiyle Avrupa ülkelerinde koruma ihtiyaçları ile gelen bireylerin toplam sayısına önemli bir katman ekliyor.

2023 sonu itibarıyla, Rusya’nın geniş çaplı işgalinin ardından ülkelerinden kaçarak Avrupa ülkelerinde Geçici Koruma’dan yararlanan Ukraynalıların sayısı 4,4 milyonu buldu.

Bu kişilerin en fazla sığındığı ülke Çekya oldu. Onu Bulgaristan, Estonya, Litvanya ve Polonya takip etti.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Rusya’ya Yönelik Yeni Yaptırımlar

Rusya – Ukrayna Savaşı’nda iki yıl geride kalırken, Avrupa Birliği (AB), Rusya’ya karşı yeni bir dizi yaptırım kararı aldı. Yaptırımların tam ayrıntıları bu hafta içinde AB’nin resmi gazetesinde yayınlandıktan sonra belli olacak.

Haber Merkezi / Ancak paket, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in en önde gelen eleştirmeni Aleksey Navalny’nin ölümüne karıştığı iddia edilen herhangi bir kişiyi kapsamıyor. Ayrıca alüminyuma yönelik daha sıkı kısıtlamalar da dahil edilmedi.

Bu yaptırımlar ilk kez Kremlin’in yasaklı malları ele geçirmesine yardımcı olduğundan şüphelenilen Çin anakarasındaki şirketleri hedef alıyor. Yaptırımların odağında Rusya’ya başta insansız hava aracı parçaları olmak üzere AB’de üretilen ileri teknoloji ve askeri ürünler sağlamakla suçlanan dünya çapındaki firmalar bulunuyor.

Diğer ülkelerin yanı sıra Türkiye’den şirketler de listede yer alıyor. Şu anda 2,000’den fazla ismin yer aldığı kara listeye çoğu Rusya’dan olmak üzere yaklaşık 200 kişi ve kuruluş eklendi.

Avrupa Birliği (AB), Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ikinci yıl dönümü öncesi Moskova’ya yönelik 13’üncü yaptırım paketi üzerinde uzlaştı.

AB dönem başkanı Belçika, AB büyükelçilerinin prensipte anlaştığı paketin kısa süre içinde resmiyet kazanacağını duyurdu.

Belçika’nın sosyal medya platformundaki AB Konseyi Dönem Başkanlığı hesabından yapılan paylaşımda, söz konusu yaptırımlar için “AB’nin onayladığı en kapsamlı paketlerden biri” ifadesi kullanıldı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de bu paylaşımı alıntılayarak yaptığı açıklamada, “Putin’in savaş makinesini bozmaya devam etmeliyiz” dedi.

AB’nin yaptırım listesindeki kuruluş ve kişi sayısının toplamda 2 bine ulaştığını belirten von der Leyen, “Kremlin’in üzerindeki baskıyı yüksek tutmayı sürdürüyoruz” ifadesini kullandı. Von der Leyen, 13’üncü paketle Rusya’nın insansız hava araçlarına erişimini de azaltmaya devam ettiklerini sözlerine ekledi.

Reuters, yeni paketle birlikte Rus hükümetiyle ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle bağlantılı yaklaşık 200 kuruluş ve kişinin daha AB’nin yaptırım listesine girdiğini aktardı. Diğer ülkelerin yanı sıra Türkiye’den şirketler de listede yer aldı.

AFP haber ajansı, yaptırım paketinin taslağında, Rus ordusuna tedarikte bulunan üç Çin şirketine ihracat yasağı getirilmesi ve Moskova’ya füze sağladığı için Kuzey Kore Savunma Bakanı’nın da kara listeye alınması gibi müeyyideler de bulunduğunu bildirmişti.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali 24 Şubat 2022’de başlamıştı. AB o tarihten beri Rusya’ya yönelik 12 ayrı yaptırım paketini hayata geçirdi.

Savaş nasıl sona erebilir?

Siyasi ve askeri analistler, iki tarafın da teslim olmaya niyetli görünmediği ve Putin’in iktidarda kalmayı sürdüreceği göz önüne alındığında, savaşın uzun süre devam edeceğini tahmin ediyor.

Küresel güvenlik düşünce kuruluşu Globsec, farklı sonuçların olasılığını değerlendirmek için çok sayıda uzmanın görüşlerini bir araya getirdiği bir çalışmaya imza attı.

Bu çalışmada ortaya çıkan en olası senaryo, 2025 sonrasına uzanan bir yıpratma savaşında, her iki tarafın da ağır kayıplar vereceği ve Ukrayna’nın müttefiklerinin silah tedarikine bağımlı kalmaya devam edeceği yönünde.

İkinci en olası senaryo ise Orta Doğu, Çin-Tayvan ve Balkanlar gibi dünyanın diğer bölgelerinde çatışmaların yaşanmasıyla birlikte Rusya’nın gerilimi tırmandırmak istemesi oldu.

Her ikisi de eşit derecede olası görülen diğer iki senaryo ise ya Ukrayna’nın bazı askeri ilerlemeler kaydetmesi ancak savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya varılamaması; ya da Ukrayna’nın müttefiklerinin Kiev’e verdiği desteği azaltarak ve müzakere edilmiş bir çözüme ulaşması için baskı yapmaları yönünde oldu.

Ancak hem ABD başkanlık seçimlerinin potansiyel etkisi hem de İsrail-Hamas çatışması başta olmak üzere diğer savaşların Ukrayna ve Rusya’nın destekçilerinin önceliklerini ve bağlılıklarını nasıl etkileyeceği konusunda belirsizlik devam ediyor.

Paylaşın