CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan “8 Mart” Mesajı: Kadınlar Kazanacak

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle paylaştığı mesajında, “Gelecek sene 8 Mart, meydanlarda coşkuyla kutlanacak. Kadınlar kazanacak” dedi.

Haber Merkezi / Millet İttifakı’nın 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile açıklama yayımladı. Kılıçdaroğlu, açıklamasında şöyle dedi:

“Gelecek sene 8 Mart, meydanlarda coşkuyla kutlanacak. Kadınlar kazanacak. Tüm kadınların 8 Mart Emekçi Kadınlar Gününü kutlarım.”

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.

8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı.

26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti. Adı da “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlendi.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler’in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York’ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır.

Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı.

“Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya devam ediliyor.

Paylaşın

Emek Partisi’nden “8 Mart” Videosu: Gönderelim Gitsin Tek Adam Düzenini!

Emek Partisi (EMEP), 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle paylaştığı videoda, “Gönderelim gitsin tek adam düzenini. Gönderelim gitsin hayatımızı karartan kapitalizmi, kar ve rant düzenini. Gelsin hayat kız kardeşlikle, dayanışma ile. Yaşadıklarını unutma, yaşamak için değiştir” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / Emek Partisi (EMEP), 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için resmi sosyal medya hesabından bir video paylaştı.

“Gelsin hayat kız kardeşlikle, dayanışma ile…” notuyla paylaşılan videoda, “Gönderelim gitsin tek adam düzenini. Gönderelim gitsin hayatımızı karartan kapitalizmi, kar ve rant düzenini. Gelsin hayat kız kardeşlikle, dayanışma ile. Yaşadıklarını unutma, yaşamak için değiştir” ifadelerine yer verildi.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.

8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı.

26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti. Adı da “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlendi.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler’in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York’ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır.

Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı.

“Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya devam ediliyor.

Paylaşın

TÜSİAD’dan “8 Mart” Açıklaması: Kadınların Eşit Temsilini Hedeflemeliyiz

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir basın açıklaması yayınlayan TÜSİAD, açıklamasında, “Toplumsal cinsiyet eşitliği insan hakları, demokratik gelişmişlik ve sürdürülebilir kalkınma için vazgeçilmezdir. Tüm kamu, özel sektör ve STK karar noktalarında kadınların eşit temsilini hedeflemeliyiz” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / TÜSİAD, açıklamasının devamında, “Kadına yönelik erkek şiddetini tavizsiz şekilde ortadan kaldırmak için İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere tüm mekanizmaları harekete geçirerek mücadeleye devam etmeliyiz. Cumhuriyetimizin kuruluşunda kadın-erkek omuz omuza en zor koşullarda ülkemizi inşa etmeyi başardık.

Cumhuriyetimizin 100. yılını geride bırakırken de daha demokratik, gelişmiş, saygın, adil ve çevreci Türkiye hedefini yine eşitlikten güç alarak inşa edeceğimize inanıyoruz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında hedefimiz; her alanda kadın-erkek eşitliğini başarmak olmalıdır.” cümlelerini kullandı.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir basın açıklaması yayınladı. TÜSİAD’ın basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Derin bir üzüntünün yanında büyük bir dayanışmayla mücadele etmekte olduğumuz 6 Şubat tarihli deprem felaketinin etkileri dahil olmak üzere hiçbir krizden toplumun yarısını geride bırakarak çıkamayız. Araştırmalar afet ve krizlerde kadınların erkeklere göre daha olumsuz etkilendiğini ortaya koyuyor.

Kimseyi geride bırakmadan, yaşadığımız afetin olumsuz etkilerini azaltabilmek için toplumsal cinsiyete duyarlı kriz yönetimi stratejilerine öncelik vermeli, eşitsizliklerle etkin şekilde mücadele etmeliyiz. Bu kapsamda afet bölgesinde şiddet riskine karşı güvenliğin yanı sıra barınma, sağlık, eğitim gibi tüm alanlarda kadınların görüşleri ve ihtiyaçları kapsamlı şekilde ele alınmalıdır.

Toplumsal cinsiyet eşitliği insan hakları, demokratik gelişmişlik ve sürdürülebilir kalkınma için vazgeçilmezdir. Tüm kamu, özel sektör ve STK karar noktalarında kadınların eşit temsilini hedeflemeliyiz.

Kadına yönelik erkek şiddetini tavizsiz şekilde ortadan kaldırmak için İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere tüm mekanizmaları harekete geçirerek mücadeleye devam etmeliyiz.

Cumhuriyetimizin kuruluşunda kadın-erkek omuz omuza en zor koşullarda ülkemizi inşa etmeyi başardık.

Cumhuriyetimizin 100. yılını geride bırakırken de daha demokratik, gelişmiş, saygın, adil ve çevreci Türkiye hedefini yine eşitlikten güç alarak inşa edeceğimize inanıyoruz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında hedefimiz; her alanda kadın-erkek eşitliğini başarmak olmalıdır.”

Paylaşın

Türkiye’de 21 Yılda En Az 7 Bin 990 Kadın Öldürüldü

CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, “AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren 21 yılda Türkiye’de en az 7 bin 990 kadın öldürüldü. 2002’e öldürülen kadın sayısı 66 iken, 2007 ve 2009 yıllarında bu sayı binin üzerine çıktı. 2020’de 300, 2021’de 280, 2022’de ise 334 kadın öldürüldü. 2023’ün Ocak ayında 31, Şubat ayında 11 kadın öldürüldü. 2023’nin aynı döneminde 37 kadının ölümü ise ‘şüpheli’ olarak kayıtlara geçti” dedi.

İktidarın kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine karşı “seyirci kaldığını” söyleyen Yüceer, kadını koruyan sözleşmelere “savaş açıp hedef hâline getirerek” Türkiye’nin imzasını çekenlerin gerçek niyetinin “kadını korumak değil, aksine kadınları sessiz ve dilsiz bırakmak” olduğunu iddia etti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi Candan Yüceer, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından öldürülen kadınların sayısına dikkat çekti.

CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yayımladığı “AKP’nin Başarısı: Kadına Yönelik Şiddette Dünya Liderliği” başlıklı açıklamada, “AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren 21 yılda Türkiye’de en az 7 bin 990 kadın öldürüldü. 2002’e öldürülen kadın sayısı 66 iken, 2007 ve 2009 yıllarında bu sayı binin üzerine çıktı. 2020’de 300, 2021’de 280, 2022’de ise 334 kadın öldürüldü. 2023’ün Ocak ayında 31, Şubat ayında 11 kadın öldürüldü. 2023’nin aynı döneminde 37 kadının ölümü ise ‘şüpheli’ olarak kayıtlara geçti” dedi.

Yüceer, “Tek adamın imzasıyla bir gecede hukuksuz bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden imzamızın çekilmesinin ardından en az 603 kadın öldürüldü, 464 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti” diye ekledi.

İktidarın kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine karşı “seyirci kaldığını” söyleyen Yüceer, kadını koruyan sözleşmelere “savaş açıp hedef hâline getirerek” Türkiye’nin imzasını çekenlerin gerçek niyetinin “kadını korumak değil, aksine kadınları sessiz ve dilsiz bırakmak” olduğunu iddia etti.

Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden Mart 2021’de çekilmişti

Resmi adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldığı için uluslararası alanda İstanbul Sözleşmesi ismiyle anılıyor.

Türkiye, kadına yönelik şiddet sorununa dair bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı uluslararası sözleşme olarak bilinen belgeyi ilk imzalayan ülkelerden biriydi. Ancak Türkiye, Mart 2021’de alınan Cumhurbaşkanı kararıyla tek taraflı olarak sözleşmeden çekildi.Çekilme kararı, ülke çapında protestolara neden olmuştu.

“Hiçbir kadın ölümü şüpheli kalmamalı”

Türkiye’de son dönemde intihar veya doğal ölüm gibi sunulan şüpheli kadın ölümleri ve şüpheli bir şekilde ölü bulunan kadın sayısında ciddi bir artış görüldüğünü belirten CHP milletvekili Yüceer, “Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların gerçekten kaza sonucu mu öldükleri, kadın cinayeti olup olmadığı, intihar edip etmedikleri veya bir şekilde intihara sürüklenip sürüklenmedikleri açığa çıkartılmalıdır. Hiçbir kadın ölümünün şüpheli kalmamalıdır” çağrısında bulundu.

Türkiye’nin Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında kadına karşı şiddetin en yaygın olduğu ülke konumuna geldiğini belirten Yüceer, “2012’de 139 bin olan koruma talebi sayısı, 2020 yılına geldiğinde yüzde 114 artışla 339 bin 792’ye yükseldi. Bu yükselişe rağmen koruma talep eden kadınların korunamadığı da acı bir gerçektir. Öldürülen birçok kadının failler hakkında koruma kararı çıkardığı, uzaklaştırma kararı aldığı ortaya çıkmaktadır” diye ekledi.

Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2021 Raporu’nda ise Türkiye’nin 146 ülke arasında 124’üncü sırada yer aldığını belirten Yüceer, “Listede Türkiye Bangladeş, Etiyopya, Endonezya, Gana ve Nijerya gibi ülkelerin gerisinde kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınlar dünyadaki pek çok ülkeden önce, 1930 yılında yerel seçimlerde, 1934 yılında da milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını erkeklerle eşit bir biçimde elde etmişlerdir. Ancak ülkemizde özellikle sonra 21 yıllık AKP iktidarında toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alandaki durumu bakımından dünyanın birçok ülkesinin gerisine düşmüş durumdadır” dedi.

Meclis’teki kadın vekil sayısının azlığına da dikkat çeken Yüceer, “Mart 2023 itibariyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sadece yüzde 17,38’i kadın milletvekillerinden oluşmaktadır. Yani 101 kadın milletvekili bulunmaktadır. Son seçimde 33 ilden kadın milletvekili seçilmemiştir. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde sadece bir kadın bakan görev yapmaktadır. Tüm bunlarla beraber partimizin siyasette eşit temsiliyet talebiyle yüzde 50 cinsiyet kotası ve fermuar sistemi kanun teklifi AKP ve MHP oylarıyla reddedilmiştir” ifadelerini kullandı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Geniş Tanımlı Kadın İşsiz Sayısı 4 Milyonu Aştı

2018 yılında dar tanımlı/resmi kadın işsiz sayısı 1,4 milyon kişi iken 2022 aralık ayında 1,7 milyon kişiye, aynı dönemde geniş tanımlı kadın işsizliği ise yüzde 23,5’ten yüzde 29,5’e yükselerek 4 milyon 82 bin kişiye yükselmiştir.

Türkiye’de kadın-erkek istihdam oranlarını yıllara göre incelediğinde, 2018-2022 yılları arasındaki son 5 yıllık dönemde kadın istihdamının çok düşük bir artış gösterdiği görülmektedir. 2018 yılında kadın istihdamı yüzde 29,4 iken 2022 yılının Aralık ayına gelindiğinde 1,9 puan artarak yüzde 31,3’ye yükselmiştir.

Haber Kaos, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) / Genel-İş Sendikası Emek Araştırma Dairesi (EMAR) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi Kadın Emeği Raporu’nu kamuoyu ile paylaştı. “2023 8 Mart’ına kadınlar olarak büyük acı ve kayıplarla giriyoruz” ifadelerine yer verilen raporda; kadın emeğine, bedenine ve sesine yönelik saldırılara karşı mücadele edilirken meydana gelen depremlerdeki kayıplara dikkat çekildi.

Raporda, sendikanın Hatay şubesinde uzun yıllar mücadele eden Fatma Dadük’ün de hayatını kaybettiği belirtildi ve “Fatma Dadük ve depremde kaybettiğimiz onbinlerce yurttaşı saygıyla anıyoruz” denildi.

Kadın emeğinin Türkiye’de ve dünyada durumuna dair güncel veriler ile her yıl hazırlanan “Kadın Emeği Raporu”nda bu yıl, deprem bölgelerindeki kadınların çalışma hayatındaki durumunun öncelikli olarak incelendiği kaydedildi. Raporda, ayrıca, dünyadaki örnekleriyle karşılaştırmalı olarak kadınların istihdam, işsizlik, iş gücüne katılamama nedenleri, sendikalaşma düzeyleri, gelirleri ve yoksulluk düzeyleri de analiz edildi.

EMAR tarafından araştırmanın öne çıkan sonuçları şöyle özetlendi:

“Deprem öncesi dönemde Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye, Şanlıurfa ve Diyarbakır illerinde kadınların iş gücüne ve istihdama katılımı oranları düşüktür. Bölgede iş gücünün yüzde 73’ü (2 milyon 292 bin) erkeklerden, yüzde 26,7’si (837 bin) kadınlardan oluşmaktadır. Toplam istihdamın; yüzde 74’ü olan bir milyon 987 bini erkeklerden; yüzde 25,6’sı olan 695 bini ise kadınlardan oluşmaktadır. Deprem ile birlikte de kadın istihdamının çok ciddi bir şekilde düşeceği görülmektedir.

Deprem bölgesindeki kadınlar sosyal güvenceden yoksundur. İstihdam edilen kadınların yarısından fazlası kayıt dışı çalıştırılmıştır. İstihdam edilen kadınların yüzde 48’i sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı çalıştırılırken, yüzde 52’si kayıt dışı çalıştırılmaktaydı.

Deprem bölgesindeki kadınların işsizlik oranı, ülke genelindeki kadınların işsizlik oranından yüksektir. 2021 yılında ülke genelinde kadın işsizlik oranı yüzde 14,7 iken deprem bölgesinde bu oran 2,1 puan fazla olarak yüzde 16,8’dir. Türkiye’deki toplam kadın işsizliği 2021 yılında 1,5 milyondur. Toplam kadın işsizliğinin yaklaşık yüzde 10’ununu (141 bin kadından fazlası) da deprem bölgesinde yaşayan kadın işsizler oluşturmaktadır.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerine göre Türkiye’de kadın istihdamı yüzde 34,3 iken erkek istihdamı yüzde 70,7’dir. OECD ve AB üye ülkelerin ortalamalarına baktığımızda; kadın-erkek istihdam oranlarının birbirlerine yakın, dolayısıyla da istihdamda cinsiyet açığının daha düşük olduğunu görülmektedir. OECD üye ülke ortalamasında kadın istihdamı yüzde 62,4, cinsiyet açığı yüzde 14,2; AB üye ülke ortalamasında yüzde 65, cinsiyet açığı yüzde 9,9 iken Türkiye’de bu oran ülke ortalamalarının yarısı kadar olup yüzde 34,3’tür. İstihdam da cinsiyet açığı ise yüzde 36,4’dür.

Türkiye’de kadın-erkek istihdam oranlarını yıllara göre incelediğimizde, 2018-2022 yılları arasındaki son 5 yıllık dönemde kadın istihdamının çok düşük bir puanda artış gösterdiğini görülmektedir. 2018 yılında kadın istihdamı yüzde 29,4 iken 2022 yılının Aralık ayına gelindiğinde 1,9 puan artarak yüzde 31,3’ye yükselmiştir.

Türkiye’de kadınların işsizlik oranları her geçen gün artmaktadır. OECD verilerine göre Türkiye’de kadınların işsizlik oranı yüzde 12,7 ile AB ve OECD üye ülke ortalamalarının 2 katından fazladır. AB üye ülke ortalamalarında kadın işsizliği yüzde 6,4, OECD üye ülke ortalamasında ise yüzde 6,8’dir.

‘Geniş tanımlı kadın işsiz sayısı 4 milyonu aştı’

Son 5 yıllık döneme ayrıntılı olarak baktığımızda; dar tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 14 civarındayken geniş tanımlı kadın işsizlik oranının arttığını görmekteyiz. 2018 yılında dar tanımlı/resmi kadın işsiz sayısı 1,4 milyon kişi iken 2022 Aralık ayında 1,7 milyon kişiye yükselmiştir. Aynı dönemde ise geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 23,5’ten 6 puan artarak yüzde 29,5’e yükselerek 4 milyon 82 bin kişiyi bulmuştur.

2022 yılı 4. çeyrek verilerine göre 9 milyon 663 bin kadın ev işleri nedeniyle çalışma hayatına dâhil olamadığını belirtmişken ev işleri nedeniyle çalışma hayatına dâhil olamadığını belirten erkek sayısı verisi bulunmamaktadır. Ailevi ve kişisel nedenlerle çalışma hayatına dâhil olamadığını belirten kadın sayısı 2 milyon 286 bin kişi iken bu verilerdeki erkek sayısı kadın sayısının 5’te birine denk gelmektedir ve sadece 466 bin kişidir.

2022 yılı 4. çeyrek verilerine göre 10 milyon 298 bin kadın istihdamının 6 milyon 951 bini (yüzde 67,4’ü) kayıtlı, 3 milyon 347 bini ise (yüzde 32,5’i) kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Veriler göstermektedir ki Türkiye’de 3,3 milyon kadın sosyal güvenceden yoksundur.

2022 yılı 4. çeyrek verilerine göre tam zamanlı çalışan kadın sayısı 8 milyon 642 bin; yarı zamanlı çalışan kadın sayısı ise bir milyon 656 bin kişidir. Tam zamanlı çalışan kadınların yüzde 74,3’ü kayıtlı, yüzde 25,6’sı ise kayıt dışı çalışırken, yarı zamanlı çalışan kadınların çoğunluğu kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Buna göre yarı zamanlı kadınların sadece yüzde 31,8’i kayıtlı iken yüzde 68,1’ine kayıt dışı istihdam edilmektedir.

Kadınların sendikalara katılımı düşüktür. 2023 Ocak ayı verilerine göre Türkiye’de kadınların sendikalaşma oranı yüzde 10,4 iken erkeklerin sendikalaşma oranı yüzde 16,1’dir. Bu veriye, kayıt dışı istihdam dâhil edildiğinde gerçek kadın işçi sendikalaşma oranı sendikalaşma 4,2 puan azalarak yüzde 6,2’ye gerilerken; erkek işçilerde de bu oran 5,1 puan azalarak 11,2 düşmektedir.

“Erkekler kadınlardan daha fazla kazanıyor”

Türkiye’de de erkeklerin kadınlara göre yüzde 20,84 fazla kazanmaktadır. Çalışma biçimlerine göre incelediğimizde kadın ve erkekler arasındaki fark en fazla yevmiyeli çalışan kadın ve erkeklerdedir. Yevmiyeli çalışan erkekler yevmiyeli çalışan kadınlara göre yüzde 47,39 daha fazla kazanmaktadır. Ücretli maaşlı çalışanlarda ise bu fark yüzde 16’dır. Ücretli çalışan erkekler kadınlara göre yüzde 16 daha fazla kazanmaktadır.

Türkiye’de resmi yoksulluk verilerini cinsiyet karşılaştırması yaparak incelediğimizde yoksulluktan en fazla kadınların etkilendiğini görüyoruz. Erkeklerde yoksulluk, 8,5 milyon kişi ile yüzde 20,8; kadınlarda yoksulluk ise 9 milyon kişi ile yüzde 21,8’dir.”

Paylaşın