Sancar’dan “Kılıçdaroğlu” Açıklaması: Bizlerle Yüz Yüze Konuşmasını Bekliyoruz

HDP Eş Genel Başkanı Sancar, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı ilan edilmesinin ardından yaptığı değerlendirmede, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hayırlı olsun, kendisiyle genel merkezimizde bunları konuşmak için ziyaretini bekliyoruz” dedi ve ekledi:

“Hedefimiz demokrasi, adalet, özgürlüktür. Esas olarak ilkeleri konuşmak istiyoruz. Pazarlık için değil; Cumhurbaşkanlığının hangi ilkeler üzerinde durulacağı, geçiş sürecinin nasıl olacağı ve bu dönemde nelerin acil olarak yapılması gerektiği konularını konuşacağız. Bir pazarlık, bakanlık münazarası, münakaşası bizim gündemimizde değil. Temel mesele Türkiye’de toplumun çoğunluğunun isteği olduğuna inandığımız demokratik değişimi sağlayacak uzlaşmayı başarmak.”

Sancar, değerlendirmesinin devamında, “Bunu 1,5 yıldır anlatıyoruz. Hiç kimse bizim kadar net konuşmadı. Sayın Kılıçdaroğlu’nu bunları konuşmak için bekliyoruz. Elbette partileri tek tek ziyaret etmesi önemli. Bunu bekliyoruz. HDP ile görüşmeli. Diğer ittifak partileri ile de görüşür. Bütün bu görüşmenin sonuçlarını ittifak güçlerimizle birlikte değerlendiririz. Elbette HDP’ye kendisinin gelmesini, bunları bizlerle yüz yüze konuşmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Mithat Sancar, Habertürk yayınında Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtladı. Sancar’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Bugün başlayan kampanya ‘Pencerende 1 Mum Yak’ ismini taşıyor. Depremde yakınını kaybeden insanların talebi üzerine aydınlar, sanatçılar, sivil girişimciler ve demokratik kuruluşlar tarafından 10 gün süreyle, pencereye bir mum yakılması çağrısı var.

Enkazın altında gözleri açık giden canlarımız, yıkılan kentlerimiz, sökülen güllerimiz, susan kuşlarımız, tarifsiz kederimiz için elimizden kimsenin alamayacağı şeyi, bir insanlık mirası gibi uzun yarınlara taşımak için pencerende bir mum yak. Bu kampanya bugün 21.00’de başladı. Depremi ve acıları unutturmamamız gerekiyor.

Depremi unutturmamamız gerekiyor, yıkımları unutmamız gerekiyor, sorumluları unutmamız gerekiyor, yası ve kederi ortak hale getirmemiz gerekiyor. Toplum olmanın temel şartlarından biri yası ortak yaşamaktır.

Elbette gelişmeleri çok yakından dikkatli takip ediyoruz. Türkiye’de siyasi dengelerin oluşmasında çok kritik bir yerimiz, rolümüz, işlevimiz olduğunun farkındayız ve bunun bize yüklediği büyük sorumluluk var. Siyasetteki her türlü gelişmeyi çok daha dikkat ve titizlikle izliyoruz. Bu bizim halklarımıza, toplumumuza karşı görevimiz.

İlkeler önemli demiştik. ‘Bu iktidarı seçimle göndermek istiyorsak, bu düzeni değiştirmek izliyorsak, ilkeler üzerinde uzlaşmayı, mutabakatı ilk sıraya koymalıyız, isimler tartışmasını bunun önüne geçirmemeliyiz’ diyorduk biz.

“Başlangıcı ilkeler üzerine inşa etmek önemli”

Böyle olursa baskıcı iktidarı değiştirmek çok daha kolay olacaktır. Makam, iktidar, güç ve pay sahibi olma, parti çıkarlarını öne çıkarma kaygıları bu dönemde toplumdaki güveni zedeler diye uyarılar yapıyorduk. Yeni dönem, yeni başlangıç önemlidir. Bu başlangıcı ilkeler üzerine inşa etmek önemlidir. Kişisel hesaplar, toplum mühendisliği çabalar, siyaseti masa başı veya arka kapılarda dizayn etme çabalarından herkes uzak durmalıdır.

Son üç günde yaşananlar toplumda güven kaybına ve zedelenmesine yol açmıştır. Bu güveni tamir etmek gerekiyor. Değişim yolundaki istekle daha da perçinlemek gerekiyor. Deprem bize bu düzenin ne kadar çürük olduğunu bir kez daha gösterdi. Değişimin ilkelerini belirlemek önemlidir. Şimdi yeniden bir araya geldiler. Masadaki her bir çekişme ve tartışmayla ilgili değerlendirme yapmayı gerekli görmüyoruz.

7 Eylül’de tutum belgesi açıklamıştık. Cumhurbaşkanlığında muhalefetle ortak aday fikrine açık olduğumuzu söylemiştik. Aday HDP ile ittifakımızla açık şekilde görüşmeler yapmalı. Türkiye’nin demokratik değişim, adalet ihtiyacını karşılama yönünde ortaklık aramalı ve bunların hepsi kamuoyunun önünde açık şekilde yapılmalı. Bu yapılırsa muhalefetin ortak adayına destek vermeye açığız demiştik.

Fakat uzun zaman geçti bu konuda olumlu bir adım yaşanmadı. 25 Ekim’de artık aday çıkarma çalışmalarımızı somutlaştırıyoruz, kendi adayımızı çıkarmak için çalışma sürecimizi başlatıyoruz diye ilan etmiştik. Bu konuda epeyce mesafe aldık. Kendi kurullarımızla, demokratik kuruluşlarla istişare yaptık. Deprem yaşanmasaydı bizler kendi adayımızı açıklama noktasında hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamlamıştık.

Bu depremden bu düzen ve bu iktidar sorumludur. Bizler de kendi adayımızı çıkarma çalışmalarımızı yeniden değerlendirme sürecine dönüştürdük. Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi adayımızı çıkarmayı yeniden değerlendirmeye başladık.

Bu şu demektir; gerçekten bu iktidardan seçimde kurtulmayı sağlayacak gelişmeler olursa, siyasi muhalefet ve toplumsal güçlerle bu konuda yol alınırsa, aday çıkarmak yerine yine tek adayı destekleme seçeneği de masaya yatırdık. Bunu çok açık söylüyoruz. Son gelişmeler de ama bu sürece elbette eklenmiştir. Yani gelişmeleri değerlendirme sürecimizde hesaba kapattık. Bu süreci devam ettiriyoruz. Adayımızı çıkarma çalışmalarıyla ilgili yeniden değerlendirme süreci devam ediyor.

“Yeniden adaylığı değerlendirme sürecinin sebebi depremdir”

Depremin yarattığı yıkım bu kadar açıkken, bundan iktidarın ve bu düzenin sorumlu olduğu bu kadar ortada iken bizler hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Esas sorumluluğumuz bu ülkede yaşayan insanlaradır. Esas yeniden adaylığı değerlendirme sürecinin sebebi depremdir. Bu gelişmeler daha sonra oldu. En geç 8 Şubat’ta bu kararımızı verdik. Eş genel başkanım Pervin Buldan Diyarbakır’a ben Antakya’ya gittim. Bölgemizde bu kararı aldık. Adaylık sürecini yeniden değerlendirmeye alıyoruz dedik. Sebebi depremdir.

İktidar bu ülkeyi baskı, yasaklama, zorbalıkla, talanla yönetiyor, üstüne tamir edilmesi zor yaralar açan büyük yıkıma yol açtı. Depremdeki yıkım iktidarın sorumluluğudur. Topluma olan sorumluluğumuz gereği kendi adayımızı çıkarma sürecini yeniden değerlendirmeye dönüştürdük.

Bu sürecin sonunda aday çıkarır mıyız, çıkarmaz mıyız tabii ki kurullarımız ve ittifak güçlerimizle yapacağımız görüşmelerde karara bağlanacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hayırlı olsun diyeyim ve ekleyeyim, kendisini bizlerle görüşmeye bekliyoruz. Bunu neden açık söylüyoruz. Zaten daha önce ilke ve yöntemi açıklamıştık. Eğer muhalefet ortak aday belirleyebilirse, o ortak adayla bizimle yapacağı açık, doğrudan görüşmeler sonucu bir ortak noktaya, uzlaşmaya varılırsa biz bu adayı destekleriz demiştik. Aksi takdirde seçenek bellidir, kendi adayımızı çıkarırız.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hayırlı olsun, kendisiyle genel merkezimizde bunları konuşmak için ziyaretini bekliyoruz.

Hedefimiz demokrasi, adalet, özgürlüktür. Esas olarak ilkeleri konuşmak istiyoruz. Pazarlık için değil; Cumhurbaşkanlığının hangi ilkeler üzerinde durulacağı, geçiş sürecinin nasıl olacağı ve bu dönemde nelerin acil olarak yapılması gerektiği konularını konuşacağız. Bir pazarlık, bakanlık münazarası, münakaşası bizim gündemimizde değil. Temel mesele Türkiye’de toplumun çoğunluğunun isteği olduğuna inandığımız demokratik değişimi sağlayacak uzlaşmayı başarmak.

“Bizlerle yüz yüze konuşmasını bekliyoruz”

Bunu 1,5 yıldır anlatıyoruz. Hiç kimse bizim kadar net konuşmadı. Sayın Kılıçdaroğlu’nu bunları konuşmak için bekliyoruz. Elbette partileri tek tek ziyaret etmesi önemli. Bunu bekliyoruz. HDP ile görüşmeli. Diğer ittifak partileri ile de görüşür. Bütün bu görüşmenin sonuçlarını ittifak güçlerimizle birlikte değerlendiririz. Elbette HDP’ye kendisinin gelmesini, bunları bizlerle yüz yüze konuşmasını bekliyoruz.

Hedefimiz seçimin ilk turda bitmesi, ilk turda muhalefetin uzlaşma da sağlanmış zeminde adayının kazanmasıdır. Sorumluluğumuzun bilincindeyiz.

Şu anda kendi programımızı herhangi şekilde dayatma ve bunun kabul edilmesini bekleme gibi tutumumuz yok. Acil ihtiyaç olarak gördüğümüz şey Türkiye’nin demokratik dönüşümü, adalete gitmek, çürümüş sistemin acil değişmesi gereken yerlerin değişimin yol haritasını oluşturmak. Bu kadar ağır problemlerin bugünden yarına çözülemeyeceğini bilecek kadar birikimliyiz. Elbette demokrasi en acil olandır. Geçiş süreci dediğimiz şey demokratik hukuk devleti ve elbette parlamenter sistem; yani güçlü demokrasiye geçiş süreci diyoruz.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir