PJAK’tan “Silah Bırakma Ve Fesih” Açıklaması: Gündemimizde Yok

İran’da faaliyet gösteren Kürdistan Özgür Yaşam Partisi’nin (PJAK) Eş Genel Başkanı Emir Kerimi, PJAK’ın gündeminde silah bırakma veya fesihin olmadığını söylüyor.
Bununla birlikte Emir Kerimi, “PJAK, hiçbir zaman ulusal kurtuluş savaşı ve silahlı mücadele stratejisini gündemine almamıştır” diyor.
İran-İsrail çatışması bütün şiddetiyle devam ederken, gözler, PKK’nın (Kürdistan İşçi Partisi) İran kolu olduğu öne sürülen PJAK’a çevrildi. PJAK, Türkiye ve İran’ın “terör örgütleri” listesinde yer alıyor. ABD Hazine Bakanlığı da 2009’da PJAK’ı “terör örgütü” olarak tanımladı. Türkiye, grubun PKK’nın İran kolu olduğunu savunuyor.
BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici‘nin sorularını yanıtlayan PJAK Eş Genel Başkanı Emir Kerimi, İsrail ve İran saldırılarıyla ilgili olarak, “Bu bizim ve halkımızın savaşı değildir, tarafı değiliz” sözlerini kullandı.
Açıklamalarında, “Türkiye’ye hiçbir zaman saldırmadık ve saldırmayacağız” ifadelerine yer veren Kerimi, Türkiye ile “normal ve barışçıl ilişkiler kurmak” istediklerini söylüyor.
PJAK, Kürdistan Topluluklar Birliği’nin (KCK) bir üyesi.
Kerimi, Öcalan’ın çağrısını tamamen desteklediklerini belirtti ve “Bunu Türkiye ve tüm Ortadoğu için büyük bir demokratik değişim şansı olarak görüyoruz” diyor.
Örgüt açısından yaşanan değişikliklerin ‘stratejik olduğunu’ ve ‘PKK’nın ciddi olduğunu’ savunan Kerimi, sürece ilişkin değerlendirmesinde, “Bu çağrı ve PKK’nın olumlu yanıtı barış ve demokrasi için büyük umutlar doğurdu. Ne yazık ki şu ana kadar Türkiye devleti bu meseleyi oldukça taktiksel bir şekilde ele alıyor ve bu yönde adım atmaktan kaçınıyor” ifadelerine yer veriyor.
Türkiye, PKK dışında PJAK ve Suriye’deki Halk Savunma Birlikleri (YPG) gibi grupların da silah bırakması gerektiğini savunuyor. Kerimi, PJAK’ın gündeminde silah bırakma veya fesihin olmadığını söylüyor.
Kerimi “Kürt sorununun demokratik çözümü için demokratik mücadele ve diyaloğu” savunduklarını söylüyor. Neden silahlı bir yöntemi seçtiklerini ise “koşullar ve baskıcı politikalara” bağlıyor. Bununla birlikte Kerimi, “PJAK, hiçbir zaman ulusal kurtuluş savaşı ve silahlı mücadele stratejisini gündemine almamıştır” diyor.
Türkiye geçmişte dönem dönem bazıları İran’la koordineli ve eş zamanlı olmak üzere PJAK’a yönelik operasyonlar düzenledi. İran yönetimi ise ülkede Kürtlere yönelik sistematik baskı uygulandığını reddediyor ve PJAK’ı ulusal güvenliğe ve ülkenin toprak bütünlüğüne tehdit oluşturan silahlı bir “terör örgütü” olarak görüyor.
2022 yılındaki Mahsa Amini protestoları sırasında açıklama yapan İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, “karşı devrimci terörist grupların” İran’daki “ayaklanmaları” planladığını söylemiş ve bu gruplar arasında PJAK’ı da saymıştı.
İran yönetimi; PJAK, İran Kürdistanı Demokratik Partisi, İran Kürdistanı Komala Partisi gibi muhalif Kürt örgütlenmelerini “bölücülük ve terörizm” dışında İsrail ile işbirliği yapmakla da suçluyor.
Kerimi kendilerinin neden PKK gibi silah bırakma kararı almadıklarına dair soruya ise şu yanıtı veriyor: “Bizim algımıza göre Öcalan’ın çağrısında silahlı mücadelenin temel strateji olmaktan çıkarılması vardı. Silah bırakmak, aşamanın ilerlemesi ve siyasi-hukuki güvenceler sağlanması halinde gerçekleşecek pratik bir adımdır.
İran’da böyle bir zemin yoktur. İran rejimi her türlü farklı düşünceyi şiddetle bastırıyor ve mücadele eden insanları idam ediyor. Bu gerçek, Kürt meselesinde daha da belirgin; idamların çoğu Kürt eylemcilerden ve Kürt mahkumlardan oluşuyor. Öğretmeni, çevre aktivistini, kadın hakları savunucusunu idam eden bir rejime karşı nasıl savunmasız kalabiliriz?”
İran yönetimi, bu tür kişilerin “devlet güvenliğine karşı faaliyet, silahlı ayaklanma ve isyana karışma, casusluk” gibi suçlamalarla idam edildiğini savunuyor. Uluslararası insan hakları örgütleri ise hem idam yöntemini eleştiriyor hem de adil yargılanmanın olmadığını ve idamın ülkede muhalifleri cezalandırmak için kullanıldığını belirtiyor.
Türkiye geçmişte dönem dönem bazıları İran’la koordineli ve eş zamanlı olmak üzere PJAK’a yönelik operasyonlar düzenledi. Kerimi, birçok üyelerinin öldüğünü söylediği bu operasyonları eleştirdikten sonra şöyle devam ediyor:
“Bizim Türkiye devletinden herhangi bir talebimiz olmadı, bu nedenle bu devletle bir sorunumuz yok. Türkiye devletinin bize karşı tutumu, bu devletin kronik Kürt fobisine dayanmaktadır. Türkiye’ye karşı hiçbir eylem gerçekleştirmedik ve gerçekleştirmeyeceğiz. Türkiye devletiyle normal ve barışçıl ilişkiler kurma talebimiz var ve bu konuda hazır olduğumuzu belirtiyoruz.”
Türkiye’de bazı siyasi kesimler ve uzmanlar, PKK’nın silah bıraksa dahi bu süreçte silahların bir bölümünün YPG ve PJAK gibi gruplara aktarılabileceğini savunuyor. Bu kaygılara ilişkin Kerimi, “Hayır, böyle bir şeyi mümkün görmüyoruz. PKK, Türkiye devletiyle çözüm arayışındayken neden silahı başka yerlere taşısın?” diyor.
PJAK ile İran yönetimini arasında 2011’den bu yana fiili bir ateşkes bulunuyor.
Kerimi, “İsrail ile İran arasındaki son kriz PJAK’ın durumunu etkiler mi?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Her ne kadar İran bu ateşkesi ihlal etmiş olsa da biz hâlâ ona bağlıyız. PJAK asla savaşı başlatan taraf olmayacaktır. İsrail ve İran arasındaki savaş bizim ve halkımızın savaşı değildir, tarafı değiliz. Sorunların demokratik yollarla çözümünü arıyoruz. Sadece bize saldırı yapılır ve halkımız katliamla tehdit edilirse, meşru savunma hakkı gereği kendimizi savunacağız.”
PJAK tarafından, İsrail-İran saldırılarıyla ilgili 14 Haziran tarihinde yapılan yazılı açıklamada “Kendini yöneten demokratik bir toplumun inşası için tüm halkları seferber olmaya çağırıyoruz” ifadesi kullanıldı ve “özyönetim çağrısı” yapıldı.
Bu ifadelerle PJAK’ın tam olarak ne demek istediğini, bunun bir özerklik çağrısı anlamına gelip gelmediğine ilişkin Kerimi şu ifadeleri kullanıyor: “Bildirimizde özerklik ilan etmedik. Kendi kaderini ve yönetim biçimini belirlemek halkın en doğal hakkıdır.
“Bildirimizde halkımıza, mevcut kriz ortamında devletten bir beklenti içinde olmadan inisiyatif alarak kendi işlerini yürütmeleri ve temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere çeşitli komiteler kurmaları çağrısında bulunduk.”
Türkiye’de bazı uzmanlar, bu bildiride kullanılan ifadelere referans vererek PJAK’ın, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarından memnuniyet duyduğunu savunmuştu.
Kerimi bu yorumlara karşı çıktı çıkarak, “Savaşın acılarını herkesten iyi biz biliriz. Hiçbir savaşta bizi sevindirecek bir şey yoktur. İran-İsrail savaşı olsun ya da olmasın, biz halkımızın hakları için mücadelemize devam ederiz.” ifadelerini kullanıyor.
İran’daki demokrasi yanlısı muhalefetin bir bölümü, İsrail’in saldırılarını sert bir şekilde eleştirirken hem İran hem de diasporadaki bazı muhalif gruplarsa bu saldırıların yönetim değişikliği için bir fırsat yaratacağını öne sürüyor.
Kerimi, bu anlayışı eleştiriyor: “Çokça söylediğimiz gibi; savaş özgürlük ve demokrasi getirmez. Biz savaş taraftarı değiliz. Özgürlük ve demokrasiyi getiren, halkların, kimliklerin ve ezilen kesimlerin yürüttüğü demokratik mücadeledir.”