Olcay Özmen Kimdir? Hayatı, Eserleri

1982 yılında Bursa’da dünyaya gelen Olcay Özmen, babasının memuriyeti nedeniyle Bingöl, Kütahya ve Manisa’da bulundu. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türkoloji Bölümü mezunudur.

Haber Merkezi / Şiirleri Varlık, Yasakmeyve başta olmak üzere edebiyat dergilerinde çıkmaktadır. Eskişehir’de çıkan Yazılıkaya şiir yaprağına katkıda bulunur. 2006 yılında, 30 yaşın altında şair ve yazarlara verilen Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü’nü Sensiz Üç Yağmur adlı dosyasıyla kazandı ve bu dosya Varlık Yayınları tarafından aynı yıl kitaplaştırıldı.

Eserleri;

Sensiz Üç Yağmur

Ödülleri;

2006 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü
2007 Ali Rıza Ertan Şiir Şiir Ödülü Jüri Özel Ödülü
2007 Gündoğdu Sanımer Şiir Ödülü

“Kimselere deme”

“Avluya çıkanın, avluya ilk çıktığı andaki
şaşkınlığını görebilmektir şiir,”

demişti hayli zaman…

“Çocukken oynadığı misketleri bulup
bir hâtıraya dönmenin acemi antolojisini yazmaktır şiir,”

demişti onca zaman…

“Müsveddelerini yırtarken eski merhametlerin
kal diyen bir kadının grameriydi aradığım,”

demişti epeyi zaman…

“Sokakta çıngırak sesi, masada defneyaprakları
pergeller, coğrafya atlası ve dedemin fötrü olmadan çalışamam,”

demişti bunca zaman…

“Hep kurşun kalemleri ve yağmuru yontarak
başladım sabaha, arta kalan yoksunlukmuş şiir,”

demişti evvel zaman…

“İnsan sevdiğinin gözlerinden öpmezmiş,
öperse hasret olurmuş; diyen bir türkünün yanaklarından,”

demişti ahir zaman…

“Kır edilen, şırıl şenlik bir şeyler yazmak isterdim
dalgın bir yarayı kaşıyan ve kabuğunu ilkyaza koyan,”

demişti ya, daha o zaman,

Sen suskunluğunu evlat edin, evine dön, onlar desin
şahmeranı kimselere deme

“Yere düşen gül sesi”

senin ora’da akşamları küskünler sarılıyor
yanağına hep kuşlar konuyor onların
derd’oluyor, kendine katlanıyor sokaklar
aksak bir hüzünle anılıyor geçmiş

senin ora’da kent uslanıyor
arkadaşlar kıraathanede toplanıyor
iskambil bile çekiniyor öfkemizden
su veren de sızı veren de unutulmuyor

senin ora’da hüseyin ferhad okunuyor
hazer’in avcundan su içiyor azer
bazı rindler mürekkep kanıyor
hayal de keşfediliyor ülkede

senin ora’da ılık gece doluyor ciğerlere
yorgunluk nedir bilinmiyor
müezzinden önce uyanıyor şair
yere düşenleri topluyor, mıntıkamda gül var diyor

senin ora’da eylül diye bir mevsim olmuyor
içerden çıkıyor çocuklar
ceplerinde o uzun yağmuru taşıyorlar
hayır kimse ağlamıyor ağlamıyor ağlamıyor

senin ora’da mizgin de ölmüyor uğur kaymaz da
hayat parkların sesinde büyüyor
gelmeye az gitmeye çok bir ses de olsa
bir adı oluyor salıncakların

senin ora’da aşk ve devrim
yenilmiyor ayrılığa ve devlete

“Bir ağaç bir kabuk”

Birinci Kozalak:

Dalında üşüyenleri ve yetişenleri
dert eden
bir ses,

Kendini dışarılara vermiş

İkinci Kozalak:

Huş seslerinin kederini toplayan
bir merak bulmuş
arkadaşım
avluda

Üçüncü Kozalak:

Sanki göğü yoran elmalarla
bakıyormuş kırmızıya

Onu hiç üzmemiş

Yazınca geçer, demiş, yazmasını ve kâküllerini düzeltmiş
İpince soluğunu ikimize bırakarak gitmiş,

Gitmiş mi

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir