HDP’li Buldan: Halktan Çaldıklarının Hesabını Soracağız

Partisinin Tekirdağ’da düzenledi ‘Demokrasiye Çağrı Mitingi’nde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 2022 bütçesi üzerinden iktidarı sert sözlerle eleştirerek, “Halktan çaldıklarının hesabını ilk seçimlerde soracağımızı, yani sandıklarda halktan çaldıklarının hesabını tek tek soracağımızı buradan bir kez daha ilan ediyoruz” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasında, AK Parti iktidarının yolun sonuna geldiğini belirten Buldan, “20. yıllık AKP iktidarının özellikle son yıllarda artık yolun sonuna geldiğini görüyoruz. AKP iktidarı artık yolun sonuna geldi. 20 yılın sonunda ortaya koydukları tablo toplumsal, ekonomik ve siyasi kriz. AKP hükümetinin bu ülkeye bırakmış olduğu büyük bir enkaz var” ifadelerini kullandı.

Pervin Buldan, konuşmasının devamında genç işsizliğe de değinerek, “Bu ülkenin gençleri artık geleceğe güvenle bakmıyor. Bu ülkeden kaçarak başka ülkelere göç ediyor. Biz ülkemizin gençlerini, ülkemizin vatandaşlarını başka yerlere göç etsinler diye geleceğe hazırlamak istemiyoruz. Her insan kendi doğduğu topraklarda, kendi büyüdüğü, kendi yetiştiği topraklarda yaşasın istiyoruz. Açlığa ve yoksulluğa  mahkum olmadan geleceğe güvenle bakan bir gençlik yetiştirmek istiyoruz” dedi.

Konuşmasının sonuna doğru partisine açılan kapatma davasına ilişkinde açıklamada bulunan HDP’li Buldan, “Tek gündemleri HDP olduğu için HDP’ye kapatma davası açtılar. HDP’yi kapatmak için hazırladıkları iddianame içerisinde gerçekle alakalı hiçbir somut şey yok. Sevgili arkadaşlar hepsi vekillerimizin yaptıkları konuşmalar, vekillerimizin halkımızla buluşmaları. Vekillerimizin faaliyetlerini kapatma davasının içine koymuşlar. Peki HDP kapatılacak bir parti midir? Hayır, HDP’yi kapatmaya sizin gücünüz yetmez” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Tekirdağ’da düzenlediği Demokrasiye Çağrı Mitingi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu: Buldan’ın açıklamaları şöyle;

“Sevgili Tekirdağlılar, sevgili Trakyalılar, hepinizi en derin duygularımla, candan, gönülden selamlıyorum. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Partimiz HDP’nin başlatmış olduğu Demokrasiye Çağrı Mitinglerinin bir yenisini daha Trakya bölgemizde, burada Tekirdağ Çerkezköy’de gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. Sizlerle birlikte olmanın onurunu yaşıyoruz. İyi ki varsınız. İyi ki buradasınız. Biz 27 Eylül tarihinde bir deklarasyon yayınladık.

Bu deklarasyon Halkların Demokratik Partisi’nin ilkelerini açıklayan, tutumunu açıklayan, bir sonraki döneme damgasını vuracak olan bir belgedir. HDP’nin seçimlerden sonra bu ülkede demokratik iktidarın bir parçası haline gelmesini gerçekleştirecek olan bu tutum belgemizi, mitinglerle pekiştirmeye çalışıyoruz. Türkiye’nin her yerinden ama aynı zamanda Avrupa’da da halk buluşmalarını gerçekleştiriyoruz.

Ben buraya Fransa’dan, Paris’ten geldim, Paris’teki Kürtlerin size selamlarını getirdim. Paris’te yaşayan halklarımızın, başta Kürtler olmak üzere orada sürgünde yaşayan ama yüreği ve kalbi burada bizlerle ve sizlerle olan tüm halkımız, gittiğimiz her yerde bütün halk buluşmalarını coşkuyla, kararlılıkla gerçekleştirdik. Dimdik ayakta, tüm baskı ve müdahalelere rağmen asla diz çökmeyen, asla boyun eğmeyen, asla biat etmeyen, her yerde partisiyle birlikte olmayı kendisine esas alan onurlu bir halkımız var. Nerede olursak olalım bu halk partisine sahip çıkıyor.

HDP, Tekirdağ’dan Kars’a, Hakkari’den, Edirne’ye, Artvin’den Antakya’ya, yani Türkiye’nin her yerinde bir halklar köprüsüdür. Tüm baskılara rağmen asla ilkelerinden taviz vermeyen emekçinin, işçinin, Laz’ın, Çerkes’in, Kürd’ün, kadının, gencin mücadele ortaklığıdır HDP. Bu böyle biline. Hiç kimse bu halklar köprüsünü, bu mücadele ortaklığını asla yıkamayacak, asla deviremeyecek.

Bundan hiç kimsenin kaygısı ve şüphesi olmasın. Bu ülkeyi yönetenler, yıkım ve talan politikalarıyla, yolsuzluk düzenleri ile rantçı yağmalarıyla yönetiyorlar. Kendileri ve yandaşları saltanat sefasını sürerken halkı yokluğa, yoksunluğa ve açlığa mahkum etmek isteyenlerin karşısında Halkların Demokratik Partisi elbette ki halkın yanında olmaya devam edecek ve halkın itirazı, halkın hak mücadelesi olmaya devam edecek.

“AKP iktidarı yolun sonuna geldi”

20. yıllık AKP iktidarının özellikle son yıllarda artık yolun sonuna geldiğini görüyoruz. AKP iktidarı artık yolun sonuna geldi. 20 yılın sonunda ortaya koydukları tablo toplumsal, ekonomik ve siyasi kriz. AKP hükümetinin bu ülkeye bırakmış olduğu büyük bir enkaz var. Çünkü biliyoruz ki yoksulluk sınırı aylık 10.000 liranın üzerine çıkmıştır. Şimdi Saray’da hazırlamış oldukları bir bütçeyi onaydan geçirecekler. Kendilerine 10 size 1 verecekler. Çünkü bu bütçe, halkın bütçesi değildir. Bu bütçe Saray’ın ve Saray yandaşlarının bütçesidir. Yurttaşların kafasına çay paketleri atarak onları nankörlük ile suçlayanların, porsiyonlarınızı küçültün diyenlerin, evinizi daha az ısıtın diyenlerin, bayat ekmekle yemek yapın diyenlerin karşısına elbette ki seçimlerde çıkacak olan onurlu bir halk vardır. Siz varsınız, HDP vardır.

Evet, bu bütçede de bir kez daha gördük ki bunların halkla bir bağı kalmamış ama Türkiye halklarının HDP’yle bir bağ var. Çünkü herkes biliyor ki bu ülkeyi kurtaracak olan parti Halkların Demokratik Partisi’dir. Bu ülkede yaşayan Kürtlerdir, Türklerdir, Çerkeslerdir, Lazlardır, Alevilerdir, kadınlardır, gençlerdir. Bu ülkeyi kurtaracak olan bu kesimlerdir. Halktan çaldıklarının hesabını ilk seçimlerde soracağımızı, yani sandıklarda halktan çaldıklarının hesabını tek tek soracağımızı buradan bir kez daha ilan ediyoruz.

Ne dediler? Ekonomiyi uçuracağız dediler. Ancak her gün bir zam açıklamasıyla halkın karşısına geçiyorlar. Ülkenin bütün kaynaklarını talan ettiklerini biliyoruz. Bu ülkenin bütün varlıklarını, kaynaklarını, savaş politikalarına ayırdıklarını biliyoruz. Bu ülkeyi soydular, soğana çevirdiler. Şimdi gözleri halkın cebinde. Yani sizlerin cebinde. O yüzden her gün zam yapıyorlar. Doğalgaza zam yaptılar. Elektriğe zam yaptılar. Akaryakıta zam yaptılar ve bu da hız kesmiyor. Şekere, una, yağa, her gün zam üstüne zam yapıyorlar. Peki işçiye bir şey var mı? Hayır. Esnafa bir şey var mı? Hayır. Gence bir şey var mı? Hayır.

“Geleceğe güvenle bakan bir gençlik yetiştirmek istiyoruz”

Bu ülkenin gençleri artık geleceğe güvenle bakmıyor. Bu ülkeden kaçarak başka ülkelere göç ediyor. Biz ülkemizin gençlerini, ülkemizin vatandaşlarını başka yerlere göç etsinler diye geleceğe hazırlamak istemiyoruz. Her insan kendi doğduğu topraklarda, kendi büyüdüğü, kendi yetiştiği topraklarda yaşasın istiyoruz. Açlığa ve yoksulluğa  mahkum olmadan geleceğe güvenle bakan bir gençlik yetiştirmek istiyoruz. Fakat onlar hırsızlıklarıyla, yolsuzluklarıyla, talanlarıyla bunun önünü kesmeye çalışıyorlar.

Bu ülkede asgari ücret, açlık ücreti diye ifade edilmeye başlandı. İşte bu tam anlamıyla halkı soymaktır, soğana çevirmektir. AKP hükümetinin yaptığı tek şey budur. Bunu en iyi siz bilirsiniz. Bunu en iyi Trakya bölgesinde yaşayan halkımız bilir. Bunu en iyi Tekirdağ’da yaşayan sizler bilirsiniz. Çünkü bu ülkede özellikle de bu bölgede kredi kartı borcu olmayan tek bir vatandaşımız bile kalmadı. İnsanlar bu hükümet döneminde borçlu yaşamak zorunda kaldı. Halkı düşünen bir iktidar olmadığı için, sadece Saray’ı ve kendi yandaşlarını düşünen bir iktidar olduğu için bu ülkenin vatandaşları borçlu yaşamak zorunda kaldı.

Bu bölge, Tekirdağ da bir işçi kentidir. Alın terinizle, bileğinizin gücüyle üretiyorsunuz ama bunun karşılığını ne yazık ki alamıyorsunuz. Trakya bölgesi, çok verimli topraklara sahip olmasına rağmen bir sanayi bölgesi olan Trakya’da topraklar çölleşmiş durumda. Çünkü bu iktidarın yanlış politikaları, ekmenin, üretmenin, yetiştirmenin de ne yazık ki önüne geçiyor. Bu bölgede yaşananların hiçbirinin normal olaylar olmadığını biliyoruz. Hepsinin AKP’nin yanlış politikaları nedeniyle gerçekleştiğini de çok iyi biliyoruz.

Kadınların alın teri ve emeği sömürülüyor

Burada yaşayan kadın arkadaşlarıma da seslenmek istiyorum. Evinizde de, iş yerinizde de emeğiniz sömürülüyor, alın teriniz sömürülüyor. Ama asla yalnız değilsiniz. Kadın dayanışması ile hakkınız olanı bir bir alacağımızın bir kez daha sözünü veriyorum. Selam olsun Trakya’daki kadın yoldaşlarıma. Buradan tam 150 kilometre ötenizde, yanıbaşınızda Edirne Cezaevi’nde olan sevgili Selahattin Demirtaş’a ve sevgili Hakkari Milletvekilimiz Abdullah Zeydan’a buradan selamlarımızı gönderiyorum. Geçen gün haddini aşan iktidarın küçük ortağının bir milletvekili “cezaevinde çürüsün, ölsün” diye bir açıklama yaptı.

Esas çürümüş olan sizin zihniyetinizdir, sizin anlayışınızdır. Her gün cezaevlerinde mafya babalarını ziyaret ediyorsunuz. Her gün kendi bakanlarınız mafya babalarını ağırlıyor. Bu ülkeye sadece ve sadece barış gelsin diye bu ülkeye demokrasi gelsin diye, adalet gelsin diye, hak hukuk gelsin diye, 5 yıldır cezaevlerinde haksız bir şekilde tutulan arkadaşlarımıza laf söylemek haddisizliğini gösteriyorsunuz. Söylediklerinizi misliyle size iade ediyoruz. Biz biliyoruz ki bu ülkeyi bu hale getiren sizin anlayışınız, sizin zihniyetinizdir. Bu ülkede kutuplaşma varsa, ırkçılık varsa, faşizm varsa işte sizin bu anlayışınızdan, bu zihniyetinizden meydana geliyor.

Hiç kimse merak etmesin sevgili halkımız; hiç kimse kuşku duymasın, hiç kimse kaygıya kapılmasın. Selahattin Demirtaş da, Abdullah Zeydan da, Figen Yüksedağ da Gültan Kışanak da çıkacak, Sebahat Tuncel de çıkacak. Kimse zannetmesin ki Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ sahipsizdir. Milyonlar bu insanların arkasındadır.

HDP’yi kapatmaya sizin gücünüz yetmez

AKP’nin küçük ortağının tek bir gündemi var. Yatıyor, kalkıyor HDP diyor. Rüyalarında bile HDP’yi görüyorlar. İşte bunun için herkese saldırıyorlar. Her gün HDP’li milletvekillerini hedef gösteriyorlar. HDP olmasa inanın ki bunların konuşacak, gündem yapacak hiçbir şeyleri olmayacak. Bu yüzden açlık, yoksulluk umurlarında değil. Kadınlar katlediliyor, bunların umurunda değil. Varsa yoksa HDP.

Tek gündemleri HDP olduğu için HDP’ye kapatma davası açtılar. HDP’yi kapatmak için hazırladıkları iddianame içerisinde gerçekle alakalı hiçbir somut şey yok. Sevgili arkadaşlar hepsi vekillerimizin yaptıkları konuşmalar, vekillerimizin halkımızla buluşmaları. Vekillerimizin faaliyetlerini kapatma davasının içine koymuşlar. Peki HDP kapatılacak bir parti midir? Hayır, HDP’yi kapatmaya sizin gücünüz yetmez. HDP Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın her yerinde kök salmış, filizlenmiş, Türkiye’nin geleceğine cesaret veren, umut dağıtan tek partidir. İşte bu yüzden hiç kimse HDP’yi kapatmak için uğraşmasın. Bunun sonucu elbette ki bir hüsran olacaktır. Bunu da buradan ifade etmek istiyoruz.

Evet HDP kapanmaz, HDP kapatılamaz. Ne kapanması ya sevgili arkadaşlar, biz bu ülkeyi yönetmeye geliyoruz, yönetmeye. Biz demokratik iktidarın bir parçası olmaya geliyoruz. Siz hala HDP’yi kapatmaktan bahsediyorsunuz. İşte bunun için HDP’yi kapatmak isteyenler gelsinler bu meydanlara baksınlar. Halkın, halkların, kadınların, gençlerin partisine nasıl sahip çıktığını görsünler. Ama onların derdi sadece ve sadece HDP’yi engellemek. Siz eğer gündem yaratmak istiyorsanız, ülkede işlenen cinayetlerin hesabını sorun. Bu cinayetleri açığa çıkarın. Çünkü bu cinayetleri işleyenler artık konuşuyorlar.

Sedat Peker konuştu ama hiç bir kıpırdama olmadı. Sadece Sedat Peker hakkında bir soruşturma açıldı. O da burada değil. Ne yakalayabiliyorlar, ne soruşturabiliyorlar. Şimdi bir kişi daha konuştu o zaman Mehmet Eymür. Bir dönem bu ülkede işlenen cinayetlerin devlet tarafından, devletin bekası için işlendiğini bir bir itiraf ediyor. Bu itiraflar daha da çoğalacak biliyoruz. Çünkü artık bu ülkeyi yönetenler, bu düzeni çürüttüler. Mafya ile el ele kol  kola girmiş iktidardan başka bir şey beklemiyoruz. Biz işte bunun için de demokratik iktidarın bir parçası olmak istiyoruz. Bu ülkenin sorunları, ekonomik sorunlar var, sosyal sorunlar var, siyasal sorunlar var. Ama bu ülkenin en büyük sorunu Kürt sorunudur, aynı zamanda Alevi sorunudur, kadınların sorunudur; ezilenlerin sorunudur, ötekileştirilenlerin sorunudur.

Siz “yoktur” deyince Kürt sorunu yok olmuyor

“Bu ülkede Kürt sorunu yok. Biz bu sorunu çoktan çözdük.” diyenlere seslenmek istiyoruz. Ülkenin en büyük sorunu Kürt sorunudur ve orta yerde duruyor, çözülmeyi bekliyor. Siz “yoktur” deyince de yok olmuyor ve kapanmıyor. Bu yüzden de bu ülkede yaşayan Kürt halkının taleplerinin, isteklerinin, arzularının gerçekleşmesi, dilinin, kimliğinin, kültürünün garanti altına alınması, seçilmişlerinin cezaevlerinden çıkarılması, kendi anadilinde okuma yazmanın gerçekleşmesi gerekiyor. Kürtleri inkar ederek bu sorun çözülmüyor.

Evet bu ülkede Alevilerin de sorunu var. Bu ülkede kadınların da sorunu var. İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek kadınların her gün katledilmesine, öldürülmesine, tacize uğramasına kapı açanlar, yol verenler mutlaka ama mutlaka ilk sandıkta hesap verecekler. Hesabı halkımız sandıklarda mutlaka soracaktır.

Bizim HDP olarak demokratik siyasetimiz ve ilkelerimiz var. Bizim cesaretimiz ve inancımız var. Bizim değiştirme gücümüz var. İlk seçimde halkın demokratik iktidarına gitme, orada yer alma inancımız var. Bunun gerçekleşeceğine yürekten inanıyoruz. Bunun gerçekleşmesi için de elbette ki çalışmak gerekiyor. İlk seçim tarihine kadar mutlaka ama mutlaka dokunmadığımız, yüreğine el basmadığımız, temas etmediğimiz, yanına gitmediğimiz hiç kimse kalmamalı.

Herhangi bir yerde bir insan haksızlığa uğramışsa HDP mutlaka orada olmalı. Ben arkadaşlarıma güveniyorum. İl ve ilçe örgütlerimize sonsuz güvenim var. Biliyorum ki seçim tarihine kadar sadece Trakya’da değil, sadece bu bölgede değil, Türkiye’nin her yerinde insanlarımızı seçimlere hazırlama gibi bir görev ve sorumluluğumuz var. Çünkü bu seçim, tarihi bir seçim olacak. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik seçimi olacak. Niye? Çünkü 20 yıllık AKP iktidarını sonlandıracağımız bir seçimi gerçekleştireceğiz. Bunun için çalışacağız, kazanacağız, başaracağız.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir