Hatimoğulları’ndan “Süreç” Açıklaması: Meclis Sorumluluk Üstlenmeli

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısının ardından başlayan sürece ilişkin, “Sürecin daha hızlı bir biçimde ilerlemesini sağlayacak, süreç barışla taçlanacak. Bu süreçte Meclis’in görev ve sorumluluk üstlenmesi çok önemli” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından siyasi partilerle başlattığı görüşme trafiği devam ediyor. Eş Genel Başkanlar, ikinci tur görüşmeleri kapsamında bugün Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile görüştü.

Meclis’te bulunan Halkla İlişkiler Binası’nda yapılan görüşmede, DEM Parti heyetini, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün, Parti Sözcüsü Saliha Sera Kadıgil, Parti Meclisi üyesi ve Milletvekili Ahmet Şık karşıladı.

Basına kapalı yapılan toplantı sonrasında Tülay Hatimoğlları bir açıklama yatı. Sürece verdikleri destek için TİP’e teşekkür eden Hatimoğulları, şöyle konuştu: “Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının hayat bulabilmesi için kendisinin çok daha aktif bir görev üstlenmesi gerektiğini kendi de ifade etti. Kendi örgütüne yaptığı fesih çağrısının yaşam bulabilmesi için, kongrelerini toplayabilmeleri için Sayın Abdullah Öcalan’ın diyalog kurabilecek zemininin güçlenmesi ve görüşme kanallarının güçlü bir biçimde açılması gerekiyor.

Yani elbette sadece heyet değil, bu sürece katkı verecek bütün kesimlerin İmralı’ya gidip gelebileceği koşulların oluşması önemli. Dolayısıyla Sayın Öcalan’ın çalışma koşullarının düzenlenmesi çok önemlidir. Yine yasal zeminde adımların atılması çok önemli. Yasal zeminde atılacak adımlar bu sürecin daha hızlı bir biçimde ilerlemesini sağlayacak, süreç barışla taçlanacak. Bu süreçte Meclis’in görev ve sorumluluk üstlenmesi çok önemli. Bu görev ve sorumluluk salt komisyon şeklinde değil, tam anlamıyla aktif, iradesini ortaya koyan ve bu sürecin ilerletilmesi konusunda parlamentonun görev ve sorumluluk üstlenmesi en acil ve en elzem durumlardan birisidir.”

Ziyaretlerinin Mart ayı boyunca devam edeceğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, “Sayın Erkan Baş da ifade etti; Bu sürecin, yani Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın salt bir seçim, salt bir kazanma ve kaybetme gibi bir düzeye indirgenmesini asla doğru bulmuyoruz” dedi.

Sürecin 52 yıldır devam eden çatışmalı sürecin son bulması ve sorunun siyasi ve hukuki zemine taşınması olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Tülay Hatimoğulları, “Bizler çok acılar çektik. Bu coğrafyada çok kan aktı. Bizler bu kanın durması, anaların gözyaşının dinmesi için bu çağrıyı çok kıymetli ve önemli buluyoruz. Barış annelerinin ifade ettiği gibi çocuklarımızın tabutlarına değil, evlatlarımıza sarılmak istiyoruz. Bir gerilla annesinin, bir asker annesine yaptığı çağrının hayat bulması için bizler bu mücadeleyi yürütüyoruz ve bu çağrıyı böyle okuyoruz” ifadelerini kullandı.

Tülay Hatimoğulları, Türkiye çoklu krizlerden geçtiğine işaret ederek, “Sayın Abdullah Öcalan, demokratik siyasetin önünün açılması çağrısında, bu anlamdaki örgütlenmenin de altını çizmiştir. Kendi sözleriyle ‘Sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmalar; ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür’ şeklinde ifade etmişti” diye kaydetti. Tülay Hatimoğulları, çoklu krizlerinin çözümü ile demokratik mücadele ve örgütlenmenin kapısının aralanması noktasında çağrıyı çok önemli bulduklarını vurguladı.

Ziyaretlerinin devam edeceğini ve iktidarı da kapsayacağını belirten Tülay Hatimoğulları, “Bizim ziyaretlerimiz devam ediyor. Bu konuda elbette hem bileşen yapılarımız ve ittifak güçlerimizle hem de bahsini ettiğimiz bütün toplumsal kesimlerle görüşmelerimiz var. Önümüzdeki günlerde iktidar partileriyle, Cumhur İttifakı bileşenleriyle de görüşmelerimiz olacak” dedi.

“TBMM zemininde şeffaf, katılımcı bir tartışma sürecinin…”

TİP Genel Başkanı Erkan Baş da “Ülkenin demokratikleşmesi ve barışın sağlanması konusunda, bütün bu tarihsel mirasın bir uzanımı olarak kayıtsız ve şartsız bir biçimde barışın tarafıyız” dedi. Yaşanan gelişmeleri dikkatlice izlediklerine dikkati çeken Baş, iktidar tarafından atılması gereken adımların olduğunu söyledi.

Baş, “Barış çok kutsal ve çok büyük bir ihtiyaç. Bunun günlük siyasi hesaplara, küçük iktidar hesaplarına alet edilmemesi gerekiyor. Barışın kalıcı bir biçimde tesis edilmesi için Türkiye’de mutlaka güçlü bir demokratikleşmenin yaşanması gerekiyor. Silahların susmasından söz ediyoruz. Yargı silahının susması gerektiğini düşünüyoruz. İktidar tarafından tek yanlı olarak tüm muhalefete karşı kullanılan yargı silahının susması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin zemininin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. TBMM zemininde şeffaf, katılımcı bir tartışma sürecinin Türkiye’yi barışa taşıyacağına ilişkin inancımızı bir kez daha ifade etmiş olayım” diye konuştu.

Baş, “Barış ülkemizin ihtiyacıdır. Aynı zamanda bölgenin ve dünyanın ihtiyacıdır. Bu kapsamda Suriye’de yaşanan gelişmeleri de dikkatle takip ettiğimizi paylaşmak isterim. Özellikle son zamanlarda Suriyeli Alevi yurttaşları hedef alan saldırılar karşısında kaygılarımızı karşılıklı olarak paylaştık. Sadece ülkemizde değil, bölgemizde, dünyada barışın tesis edilmesi için hep birlikte mücadele etmemiz gerektiğini bir kez daha teyit etmiş olduk. Bir kez daha teşekkür ediyorum, iyi ki geldiniz, iyi ki birlikteydik” ifadelerini kullandı.

“Bu sürecin güvenilir bir şekilde yürümesi için…”

Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, TİP ziyaretinin ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan ile bir araya geldi. Arıkan’ın yanı sıra Siyasi İşler Başkanı Mesut Doğan, Dış İlişkiler Başkanı Mustafa Kaya, Kadın Kolları Başkanı Nurgül Beytiye Ekinci ve Meclis Grup Başkanvekili Bülent Kaya tarafından kapıda karşılandı.

Toplantı sonrası yapılan ortak basın toplantısında Tuncer Bakırhan; Türkiye’nin de Kuzey Doğu Suriye yönetimiyle görüşmesi gerektiğini söyledi. Bakırhan şöyle konuştu: “Çözüm ve barış meselesindeki hem fikir olmalarından kaynaklı artık meclisin de yasal düzenlemeler için önüne bir yol haritası koyması gerektiğini belirtmek istiyoruz. Bu kadar ilgi var bir toplumsal mutabakat var peki iktidar neyi bekliyor diye soruluyor.

Biz de sizin aracılığınızla bu soruları tekrar etmiş olalım ve şunu söyleyelim: Bu sürecin güvenilir bir şekilde yürümesi için en başında Sayın Öcalan’ın müzakere yapma koşulları şartları öncelikle oluşturulmalıdır. Sayın Öcalan’ın yapmış olduğu çağrı Suriye’de yapılan mutabakatın da önünü açtı, Kuzeydoğu Suriye yönetimiyle geçici Şara hükümetini bir araya getirdi. Sayın Cumhurbaşkanı da aslında bu konuda çok önemli şeyler söyledi kazanan Suriye halkı olacak dedi. Biz de bunu önemsiyoruz, buna katılıyoruz.

Bu vesileyle de Türkiye’de iktidara aracılığınızla şu çağrıyı yapmak istiyoruz: Kuzeydoğu Suriye yönetimiyle sizin de temasa geçme zamanınız, direkt Kuzeydoğu Suriye yönetimiyle görüşebilirsiniz, konuşabilirsiniz, ne istediklerini anlayabilirsiniz. Nasıl Suriye’de diyalog bir mutabakatla sonuçlandıysa Türkiye’deki bu çözüm tartışmalarının da bir mutabakata ve bir demokratik yasal adımların atılmasına vesile olmasını umuyoruz.

Çatısı altında bulunduğumuz Saadet Partisi’nin aslında kurucu lideri Sayın Erbakan’ı burada anmamak olmaz. Türkiye’de çok önemli ilklere imza attı. Türkiye’nin en zor döneminde hem de darbenin etkisinin sürdüğü dönemlerde, kimsenin Kürt demediği dönemlerde rahmetli Erbakan’ın Kürt meselesine kafa yorması, çözüm arayışı içerisine girmesi çok kıymetlidir. O geleneğin temsilcisi olan Saadet Partisi’nin de bugün yapmış olduğumuz görüşmelerde rahmetli Erbakan’ın meseleye yaklaşımıyla aynı yerde durmaları bizi çok sevindirdi.”

Mahmut Arıkan’dan iktidara şeffaflık uyarısı

Sadet Partisi Mahmut Arıkan da olağanüstü dönemler yaşandığını ve siyasi partilerin bir araya gelmelerinin çok kıymetli olduğuna dikkat çekerek şu vurguları yaptı: “Kürt meselesiyle alakalı Saadet Partisi’nin 56 yıllık bir geçmişi var. 56 yıl boyunca Saadet Partisi, milli görüş hareketi nerede durduysa bugün de aynı yerde durduğumuz tekraren ifade etmek isterim. Suriye’deki iç savaşın 14 yılına giriyoruz, acı hadiselerin yaşandığını, özellikle birkaç gün önce yaşanan katliam karşısındaki üzüntümüzü de ben tekraren ifade etmekte fayda görüyorum.

Türkiye’de eğer bir demokratikleşme olacaksa, Türkiye’de 50 yıla yakın zaman zarfında yaşanan hadiselerin çözümü gerçekten isteniyorsa bazı şeylerin hükümet tarafından da hayata geçirilmesi gerekiyor. Bunlardan bir tanesi birçok konu muallaklığını muhafaza ediyor. Özellikle iktidar kanadının bu konudaki süreci şeffaf yönetme ile alakalı çekingen durması, süreçle alakalı kamuoyunu siyasi partileri bilgilendirme noktasında çekingen durması bizleri de kaygılandıran durumlardan biri olduğunu ifade etmek isterim.

Diğer husus ne yapılırsa yapılsın insan onurunun, yaşam hakkının muhafaza edilerek kararlar alınması, sürecin yönetilmesinin de önemli olduğunu ifade etmek isterim. Yine Türkiye’de bir demokratikleşme olacaksa, düşünce özgürlüğünün önündeki engellerin de kaldırılması gerekiyor. Hala siyasi partilerin yetkililerin gözaltı süreçlerini yaşıyoruz, hakkında soruşturmaların açıldığını görebiliyoruz. Sivil toplum kuruluşlarımızın, gazetecilerimizin, siyasilerimizin düşüncelerini rahat ifade edebilecekleri ortamlarda bu hükümet tarafından sağlanması gereken bir husus.

Kayyum meselesi yine Saadet Partisi’nin kaygıyla takip ettiği hususlardan bir tanesi. Birçok belediyeye kayyum atandı, belediye başkanları görevden alınabilir gerçekten suçları varsa, cezaları da vardır. Eğer bir belediye başkanının geriye dönme imkanı ihtimali kalmadıysa o belediyeye kayyum atamak yerine orada bir seçim yapılması, seçimlerin tekrarlanmasının daha demokratik bir durum olduğunu da ifade etmek isterim.

Yine iktidar bu süreçle alakalı samimiyetini ortaya koyabilmesi için nefret dilinden de çıkması gerekiyor, biraz daha iktidar partisine yakışan, Sayın cumhurbaşkanının yapması gereken kucaklayıcı bir dili önemsemesi, ön plana çıkartmasını da önemli buluyorum. Bir diğer husus Amerika ve İsrail iki ülkenin bizim iç işlerimize de Suriye’deki son gelişmelerle alakalı da müdahil olmaması da hayati öneme sahip bir durum.

Son olarak da hassas bir dönem 50 yıla yakın konuşulan konuların çözümüne yaklaşıldığı bir dönem hem siyasilerin hem kanaat önderlerinin hem STK’ların açıklamalarına dikkat etmesi gerekir ve ihtilaflardan ziyade ittifakların konuşulması gereken bir döneme girdiğimizi ifade etmiş olayım.”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, heyetin Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesine ilişkin soruya da şu yanıtı verdi: Heyetimiz Sayın Erdoğan’la görüşecek, görüşmeli. Biz buradayken heyetimiz başvuru hazırlıklarını yapacak. Türkiye’nin 50 yıllık bir sorununu konuşuyoruz, içtiğimiz suya kadar etki eden bir sorunu konuşuyoruz. Bu sorun konuşulurken sayın cumhurbaşkanı da dahil olmalı, başka siyasi partiler de dahil olmalı.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir