COP29: Gelişmiş Ülkeler 300 Milyar Dolar Ödemeyi Kabul Etti
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen küresel iklim konferansında, gelişmiş ülkeler küresel ısınmayla mücadelede daha az gelişmiş ülkelere yardım etme konusunda anlaşmaya vardı.
Gelişmiş ülkeler, 2035 yılına kadar daha az gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelesine yardımcı olmak için yılda en az 300 milyar dolar finansman sağlamayı kabul etti.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, yıllık 300 milyar dolar seviyesindeki finansmanın beklentileri karşılamadığına işaret etti. Guterres, “Karşı karşıya olduğumuz büyük zorluğun üstesinden gelmek için hem finansman hem de emisyon azaltma konusunda daha iddialı bir sonuç umuyordum” dedi.
Azerbaycan’ın başkentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı’nda (COP29) varılan anlaşma çerçevesinde, gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele için taahhüt etmesi gereken asgari meblağın en geç 2035’e kadar yıllık 300 milyar dolara çıkarılmış olması öngörülüyor.
Daha önce belirlenen ve iki yıllık gecikmeyle 2022’de ulaşılabilen 100 milyar dolar iklim finansmanı hedefi 2025’e kadar geçerli olacak.
COP29’da varılan anlaşmaya göre, yıllık 300 milyar dolarlık meblağın hükümet bütçeleri, özel sektör yatırımları ve diğer finansal kaynakları da içeren geniş bir kaynak yelpazesinden sağlanması hedefleniyor. Anlaşma metninde, havacılık ve denizcilik sektörü için hâlihazırda gündemde olan potansiyel küresel vergiler ve zenginlerden alınacak potansiyel vergiler gibi “alternatif kaynaklara” da atıfta bulunuluyor.
Anlaşmada, Birleşmiş Milletler (BM) uzmanlarının 2035 itibarıyla ihtiyaç duyulacağını belirttiği yıllık asgari 1,3 trilyon dolar hedefine ilişkin de iyimser ifadeler yer verildi. Gelişmiş ülkelerden gelen finansmanın özel sektör yatırımlarını artırması yoluyla bu hedefe ulaşılabileceğine değinildi.
Avrupa Komisyonunun iklim eyleminden sorumlu üyesi Wopke Hoekstra da “Bu fonlarla ve bu yapılandırmayla, 1,3 trilyon hedefimize ulaşacağımızdan eminiz” diye konuştu.
Ülkeler ayrıca, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik daha fazla finansmanı mobilize etmesi beklenen karbon kredilerinin alınıp satılmasına yönelik küresel piyasa düzenlemeleri üzerinde de mutabık kaldı.
Üzerinde uzlaşılan meblağ, bir önceki taahhüde kıyasla 200 milyar dolarlık bir artışa işaret etse de en az 500 milyar dolar finansman talep eden gelişmekte olan ülkelerin hayal kırıklığı yaşamasına neden oldu.
Hindistan heyeti temsilcisi Chandni Raina, “Bu anlaşmanın optik bir illüzyondan ibaret olduğunu söylemekten esef duyuyorum” dedi. Zirvenin kapanış oturumunda konuşan Raina, anlaşma metnine ilişkin “Bu, bizim görüşümüze göre, hepimizin karşı karşıya olduğu zorluğun boyutlarını karşılamayacaktır. Bu nedenle bu belgenin kabul edilmesine karşı çıkıyoruz” ifadelerini kullandı.
Varılan anlaşma, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in beklentilerini de karşılamadı. Guterres, “Karşı karşıya olduğumuz büyük zorluğun boyutuna paralel olarak hem finansman hem de emisyon azaltma konusunda daha iddialı bir sonuç ummuştum” açıklamasında bulundu. BM Genel Sekreteri “Ancak varılan anlaşma, üzerine koyabileceğimiz bir temel sağladı” diye ekledi.
Marshall Adaları’nın COP29’daki temsilcisi Tina Stege, anlaşmanın yeterli olmadığını vurgulayarak, “İklim açısından savunmasız ülkelerin acilen ihtiyaç duyduğu fonun küçük bir kısmıyla ayrılıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD Başkanı Joe Biden ise varılan anlaşmayı “tarihi bir sonuç” ve “iddialı” bir iklim finansmanı hedefi olarak tanımladı. AB yetkilisi Hoekstra da anlaşmayı övdü. “Daha iyi bir dünyaya inananlar kazandı” diyen Hoekstra, “iklim finansmanında yeni bir dönemin belirmekte olduğunu” ve bunda Birliğin öncü bir rol üstleneceğini belirtti.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise zirvede varılan anlaşmayı savundu ancak taahhütlerin yetersiz olduğunu da kabul etti.
2025’te Brezilya’da düzenlenecek olan bir sonraki İklim Zirvesi’nde, gelişmekte olan ülkeler için iklim finansmanının nasıl artırılacağına ilişkin bir rapor yayımlanması bekleniyor.
2024’ün “en sıcak yıl” olacağı kesinleşti
Öte yandan, Avrupa Birliği’nin (AB) dünya gözlem platformu Copernicus’tan 7 Kasım’da yapılan açıklamada, 2024’ün kayıtlardaki “en sıcak yıl” olacağının belli olduğunun kesinleştiği ifade edilmişti.
2024’ün 10 ayı için ortalama küresel sıcaklık anomalisi, 1991-2020 ortalamasının 0,71 santigrat derece üzerinde ölçüldü. Bu dönem için kayıtlardaki en yüksek değere karşılık gelen ölçüm, 2024’ün kayıtlardaki en sıcak yıl olacağını şimdiden kesinleştirdi.
İklim değişikliğinden etkilenen gelişmekte olan ülkeler, ABD, Kanada ve Avrupa’daki bazı ülkelerin iklim finansmanına daha fazla katkı sunmasını isterken, özellikle Avrupalı ülkeler, Çin ve Körfez ülkelerinin destek sağlamasını talep ediyor.