Cengiz Hakkı Zariç Kimdir? Hayatı, Eserleri

5 Ocak 1972 yılında Kars’ın Susuz dünyaya gelen Cengiz Hakkı Zariç, 12 Eylül 1991’de Kars’ta yakalanarak gizli örgüt üyeliğinden 12,5 yıl hapse mahkûm edildi. Cezaevinde, Açık Öğretim Fakültesinin İşletme Önlisans Bölümünü bitirdi.

Haber Merkezi / Selçuk Yamen, Hasan Basri Ünlü, Ümit Şener, Reha Yünlüel ile birlikte Ağır Ol Bay Düzyazı adlı şiir dergisini yayınladılar. Şiirleri birçok dergide yayımlanan Zariç’in şiir ve yazıları Evrensel Kültür, İzlek, Öteki-siz, Kirpi, Erkekçe, Üç Nokta, Bireylikler ve Rüzgâr gibi dergilerde yer almaktadır.

Küçük yaşlardan itibaren şiire ilgi duyan Zariç’in şair olmasında en çok etkiyi halk âşıklarının kasabadaki kahvelere gelip sazlı sözlü atışmaları, radyodaki arkası yarın programları ya da uzun kış gecelerinde dinlediği masallar yaptı. Cengiz Hakkı Zariç, Türkiye Yazarlar Sendikası ve PEN Türkiye üyesidir. BUYAZ 2017 Şiir Onur Ödülüne lâyık görüldü.

Hakkı Zariç, şiirlerinde, özellikle son kitabı Sıfır’da (2014) bireyin; modern bireyin, uygarlığın huzursuz bireyinin dış ve iç çatışmalarını sorun edinen ve sorunu çatışmanın kaynağında görüp, tespit eden sıfır noktasında, “Sıfır” üzerinden tartışır Şairlere Mektuplar’da Cemal Süreya, Edip Cansever ve Turgut Uyar gibi şairleri kendi şair penceresinden anlatır. Ünlü şairlerin şiirleri ile onların yaşamlarındaki olaylar arasında bağlar kurar.

Zariç, Senli (2006) kitabında ise şairin değişik kentlerdeki özgürlük yolculuğunu; bir sonraki kentin, kendisini özgürlüğe bir adım daha yaklaştırdığını, bu kentlerle özdeşleşmiş güzellikleri sadece seyretmenin acısını yaşadığını anlatır.

Zariç, kadının ötekileştirildiği bir dönemde kadına övgü Toz Kadınları (2015) kitabında; Bahar, Rüya, Yaprak, Özlem, Nehir, Sedef, Ayla, Menekşe, İpek, Reyhan, Yağmur ve Hayat Hanım’ın hikâyelerini anlatır. C. Hakkı Zariç’in kurguyu, kurgunun dayandığı aklı ve form yapısını önceleyen yeni şiir kitabı Zona (2017) toplam 23 şiirden oluşmaktadır.

“Gözlerinde rehin kalsın gözlerim”

Bu haklı isyan sürdükçe
Ölenlere ağlamak usandırmaz insanı
Ama her gün aynı tonda
Gül-eme-mek bıktırır

Kalırsan
Muhasebecinin oğlundan çaldığım uçurtmayı
Uçuramadığım gökyüzünün masum rengini
Anlatırım sana

Gidersen
Şulesi mengeneye alınmış
Çoğul düşler diyarında
Kırık dal aryaları kucaklar seni

Şaşırırsın
Müphem bir karanlık cöker içine
Hiçbir (kapalı) mekanın yüzölçümü
Yeterince geniş değildir
(hayvanlar için bile)

Kalırsan ayakkabısının bağcıklarını
Sokakta bağlayarak eyleme koşan gencin
Hapishanede yazdığı şiirleri okurum sana

Gidersen
Yanağındaki elma şekeri sevinçlerin
Talan edilir haramilerce
Tavan arasındaki ilk patiğini bile
Anımsamaya firsatın olmaz

Yalnızlığın sana abanır
Sen halvet mekanlara abanırsın

“Sıfırın güneyi”

Kabustaki çığlıklardan geldim, sessizlikten
Buğulu aynalarda kanıyordu tükürdüğüm yüzüm
Gözlerim jiletin ağzında bir çift parıltıydı
Teşhisim: Arter kesesi

Sıfırın Güneyi

Rakı bu, başka bir şey değil
Onlara; Güney’in güney gülüşlü insanlarına
Kumral bir şelalenin döküldüğü boşluğun köpüğü
Gece; o gidiş gelişlerin seyrindeki sarhoş soluğum
Akdeniz’deyim, portakal kokulu sokakların uykusuzluğunda
Arayışla dalgınlık arası bir adam geziniyor adımlarımda

Oysaki kendi ucumu arıyorum çıldırasıya
Geri çeviriyorum mutlu olmanın kösnül anılarını
Kayaların ömründeki elması merak ediyorum
Dalgalarla sevişen kumsalın yetmezliğini aşka

Kaptırıp gidiyorum silik zamanın loş tünellerinde
Bir kadının aklımdaki adını, acılarını ve imzasını yırtıyorum
Beyazlara bürünmüş yörük kadını
Kilim gibi bakıyor alnıma vuran rüzgâra

Sesi düşünmeli ve iskele verilmeden atlamalıyım
Mükemmel olan hiçbir şey yok bu dünyada
Uzakları çağrıştırıyor nicedir deniz ve evler
Ahşap duvarlara çarpıp darmadağınık oluyorum!..

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir