2022 Yılında 86 Gazeteci Öldürüldü

2022 yılında dünyada 86 gazetecinin öldürüldüğünü açıkladı. Öldürülen gazetecilerin yaklaşık yarısı iş başında değilken hedef alındı. Bu gazetecilerden bazıları seyahat ederken saldırıya uğrarken ya da haber takibinde değilken kamusal alanda hedef alınırken, öldürülen gazetecilerden bazıları evlerindeyken saldırıya uğradı.

Dünyada ülke çapında en ölümcül ülkeler ise 19 gazetecinin öldürüldüğü Meksika, 10 gazetecinin öldürüldüğü Ukrayna ve dokuz gazetecinin öldürüldüğü Haiti’ydi. Asya ve Pasifik ülkelerinde 16 gazeteci öldürülürken Doğu Avrupa’da 11 gazeteci öldürüldü.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) 2022 yılında dünyada 86 gazetecinin öldürüldüğünü açıkladı. Bu, yaklaşık her dört günde bir gazetecinin öldürülmüş olduğu anlamına geliyor.

UN News haber sitesinin aktardığına göre, dünyada öldürülen gazetecilerin sayısında son üç senede düşüş yaşanmıştı. Fakat 2021 yılı ile karşılaştırıldığında öldürülen gazetecilerin sayısı yaklaşık yüzde 50 arttı.

Buna göre, dünya çapında 2021 yılında 55 gazeteci öldürülmüştü. 2022 yılında ise tüm dünyada 86 gazeteci öldürüldü.

UNESCO, konuyla ilgili açıklamasında, raporun ortaya koyduğu bulguların “gazetecilerin çalışmaları sırasında karşı karşıya kalmaya devam ettiği büyük risk ve kırılganlıkları gözler önüne serdiğini” belirtti.

UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay, raporun bulgularını “endişe verici” olarak nitelendirdi: “Yetkililerin bu suçları durdurmak için çabalarını arttırması ve bu suçların faillerinin cezalandırıldığından emin olması gerekiyor çünkü bu şiddet ikliminde kayıtsızlık önemli bir faktör.”

Cezasızlık devam ediyor

UNESCO’nun raporuna göre, 2022 yılında öldürülen gazetecilerin yaklaşık yarısı iş başında değilken hedef alındı.

Bu gazetecilerden bazıları seyahat ederken saldırıya uğrarken ya da haber takibinde değilken kamusal alanda hedef alınırken, öldürülen gazetecilerden bazıları evlerindeyken saldırıya uğradı.

UNESCO raporu, “Bu, gazeteciler için boş zamanlarında bile güvenli bir ortamın olmadığını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Rapora göre, son beş yıl içinde bu konu hakkında bir ilerleme kaydedilmiş olsa da dünyadaki gazeteci cinayetlerinde cezasızlık oranı yüzde 86 ile “şok edici düzeyde yüksek” seyretmeye devam ediyor.

23 gazeteci çatışmada öldürüldü

Dünyadaki gazeteciler, cinayetlerin yanı sıra 2022 yılında farklı şiddet şekilleriyle de karşı karşıya kaldı. Buna göre, gazeteciler aynı zamanda zorla/ gözaltında kaybetme, kaçırma, keyfi tutukluluk, yasal taciz ve başta kadınlar olmak üzere dijital şiddet ile karşı karşıya kaldı.

Gazeteciler için en ölümcül ülkenin Meksika olduğunu ortaya koyan UNESCO raporundan öne çıkan diğer noktalar şöyle:

“2022 yılında Latin Amerika ve Karayip ülkeleri gazeteciler için en ölümcül ülkelerdi. 44 gazeteci bu bölgelerde öldürüldü.

Dünyada ülke çapında en ölümcül ülkeler ise 19 gazetecinin öldürüldüğü Meksika, 10 gazetecinin öldürüldüğü Ukrayna ve dokuz gazetecinin öldürüldüğü Haiti’ydi. Asya ve Pasifik ülkelerinde 16 gazeteci öldürülürken Doğu Avrupa’da 11 gazeteci öldürüldü.

Çatışmada öldürülen gazetecilerin sayısı 2021 yılında 20’ydi. Bu sayı, 2022 yılında 23’e yükseldi.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Ukrayna’da Helikopter Kazası: İçişleri Bakanı Hayatını Kaybetti

Ukrayna’nın başkenti Kiev’in yaklaşık 20 kilometre kuzeydoğusundaki Brovary kasabasında meydana gelen helikopter kazasında Ukrayna içişleri bakanı Denis Monastırskiy de dahil olmak üzere en az 17 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.

Kazada 10’u çocuk en az 22 kişi yaralandığı ve yaralıların hastaneye kaldırıldığı açıklandı.

Ukrayna İçişleri Bakanlığı, kazaya ilişkin olası nedenler arasında sabotaj, ekipman arızası ve güvenlik kuralları ihlalinin değerlendirildiğini açıkladı.

Ukrayna içişleri bakanlığı olası nedenler olarak sabotaj, ekipman arızası ve güvenlik kurallarının ihlalini değerlendirdiğini söyledi.

Düşen helikopterin Acil Durumlar Hizmetleri’ne bağlı olduğu kaydedildi. Polis ve sağlık ekiplerinin kaza mahallinde çalışmalarını sürdürdüğü belirtildi.

Kazanın ardından kreş yakınında yangın çıktı. Kreşte bulunan çocuklarla birlikte personel binadan tahliye edildi.

Kaza sırasında havanın karanlık ve sisli olduğu bildirilirken, helikopterin önce bir apartmana ardından da kreşe çarptığı belirtildi.

Ukrayna Başkanlık Ofisi Başkan Yardımcısı Kirilo Timoşenko, “Bir uçak az önce bir sosyal altyapı tesisine düştü. Kurbanlar ve koşullar hakkında bilgi ediniyoruz. Devlet Acil Durumlar Servisi ve tüm servisler halihazırda olay yerindedir” diye belirtti.

Ukrayna First Lady’si Olena Zelenska İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu oturumuna katılmadan dakikalar önce gözyaşlarına hakim olamadı.

Forum Başkanı Borge Brende oturumu açtıktan sonra kazada ölen Ukraynalı yetkililer için 15 saniye saygı duruşunda bulunulmasını istedi.

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan: Günlerdir Sözlerim Maksatlı Şekilde Çarpıtılıyor

İHA ve SİHA üreticisi Baykar’a dair sözlerinin çarpıtıldığını belirten DEVA Lideri Babacan, “Günlerdir sözlerim maksatlı şekilde çarpıtılıyor. Yayınlardaki ifadelerim açık olmasına karşın bir kere daha tekrar ediyorum; Biz, ülkemiz için faydalı olan her yatırımın, her projenin yanında dururuz” dedi ve ekledi:

“Savunma sanayi de dahil ülkemizdeki mevcut her projenin doğru olanlarını devam ettiririz, yanlış olanlarını düzeltiriz, eksik olanlarını tamamlarız. Savunma sanayinde de ülkemize gururlar yaşatacak pek çok şirkete destek oluruz.”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı, İHA ve SİHA üreticisi Baykar şirketine yönelik sözleri tartışma konusu oldu. İktidar kanadı temsilcilerinin tepkilerinin ardından DEVA lideri Babacan, yeni bir açıklama yaparak sözlerinin çarpıtıldığını savundu.

“Günlerdir sözlerim maksatlı şekilde çarpıtılıyor. Yayınlardaki ifadelerim açık olmasına karşın bir kere daha tekrar ediyorum; Biz, ülkemiz için faydalı olan her yatırımın, her projenin yanında dururuz” ifadelerini kullanan Babacan sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

“Savunma sanayi de dahil ülkemizdeki mevcut her projenin doğru olanlarını devam ettiririz, yanlış olanlarını düzeltiriz, eksik olanlarını tamamlarız. Savunma sanayinde de ülkemize gururlar yaşatacak pek çok şirkete destek oluruz.”

Ankara, Bursa, Gaziantep, Denizli, Kayseri, Konya, Kocaeli ve diğer pek çok ilde yüksek teknolojiyle dünyaya üretim yapan “muazzam” firmaların olduğunu ifade eden Babacan açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Bizim dünya çapında mühendisler yetiştiren üniversitelerimiz var. Hepsiyle gurur duyuyoruz. Biz, eşitlik, hakkaniyet ve şeffaflıktan hiçbir koşulda vazgeçmeyiz. Tüm sanayicilerimizle ilişkimiz aynı yakınlıktadır.

Ne torpil ne kayırma ne de nepotizme geçit veririz. Ülkemizin sanayicilerine, mühendislerine, bilim insanlarına eşit şekilde destek olmaya, herkese fırsat tanımaya, Türkiye’nin yıldızını tıpkı 2002-2014 arasında olduğu gibi parlatmaya kararlıyız.”

Paylaşın

Akşener, ‘Saray’da Konuşulan Senaryoları Açıkladı

Partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Akşener, “Şimdiden sağdan soldan duyuyorum. Kulağımıza geliyor. Saraydaki siyaset dehaları orada burada abuk sabuk konuşuyor. Kendilerince yoklama çekiyorlar. ‘Bu seçim diğerleri gibi değilmiş’, ‘başörtüsü meselesinin gündeme gelmesi çok iyi olmuş’, ‘çok faydalı olurmuş’, ‘seçimi kaybederlerse bu metni iptal ettirirlermiş’, ‘seçimden sonra da bu işin ekmeğini yemeğe devam ederlermiş’. Daha ahlaksızca olanı da var” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Neymiş efendim, ‘teklif mecliste 400’ü bulsa da bazı milletvekillerine hayır oyu kullanıp teklifi referanduma götürürlermiş’. sayın Erdoğan, bu konu bir sınavdır. Kim pas veriyor, kim gol atıyor beni ilgilendirmez. Saraydaki tatlı su stratejistlerinin Zihni Sinir taktikleri beni ilgilendirmez. Başı örtülü, başı örtüsüz tüm kadınlarımızın, bu ülkedeki tüm vatandaşların saf ve temiz duygularını sömürmenize müsaade etmeyeceğim. Bunu böyle bilesin.”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Akşener’in açıklamaları şöyle:

“(Başörtüsü teklifi) Madem Anayasa’da değişiklik olmalıydı son 20 yıldır siz neredeydiniz arkadaş? 2008’de, bu konuda, bir düzenleme yaptınız. Hadi diyelim ki;  metin eksikti, karar ideolojikti, oydu buydu, ve Anayasa Mahkemesi iptal etti. Tamam, kabul. Peki; mezardan ölüleri kaldırıp, sandığa götürdüğünüz, 2010’daki anayasa referandumunda,  bu değişikliği neden yapmadınız? Elinizi tutan mı oldu? Aklınıza mı gelmedi? Yazmayı mı unuttunuz?

Mesela; 2017’de, bir kez daha, anayasa referandumu yaptınız.150 yıllık birikimi, tek kalemde sildiniz, rejimi değiştirdiniz. Peki, o gün neredeydiniz? Bu değişikliği, o zaman niye yapmadınız? Yapacaktınız da, bir tek bu maddeye mi yer bulamadınız? Yazacaktınız da, karakter limitine mi takıldınız?

Memleketin, bu kadar ağır sorunları varken; milletimiz, her gün, bin bir dertle boğuşurken; esasında, var olmayan bu mesele, maalesef geldi, siyasetin gündemini kapladı. Elbette biz de, bu duruma, sırtımızı dönemeyiz!

Çünkü, daha önceki denemelerinde de, gördük ki; bu arkadaşlar, anayasa yapma konusunda, olağanüstü bir yeteneğe sahipler…Biliyorsunuz, Ak Parti’nin yaptığı, anayasa değişikliklerinin en büyük özelliği; sırf, yapılan değişikliğin, ortaya çıkardığı sorunları, düzeltebilmek için, daha kapsamlı, yeni anayasa değişiklikleri gerektirmesidir.

Nitekim, şimdi de, her zamanki gibi, yine ellerine, eksik bir metni almışlar, ve mutabakat arıyorlar… Tekrar ediyorum: Akıllarınca, ‘gol atma’ motivasyonuyla, her zamanki gibi, yarım yamalak yapılmış, eksik bir işle, çıkmışlar, mutabakat arıyorlar…

Hay hay! Buyurun, hodri meydan! Madem bu konu, yeniden siyasetin gündeminde,  madem bu konu, yeniden masada; o zaman; Anayasaysa anayasa, mutabakatsa mutabakat! Biz varız! Ama öyle, ‘ağam dedi, paşam dedi, saray dedi.’ yoook. Öyle kapı kapı gezip, ‘mış’ gibi yapmak yok. Öyle ağlamak, sızlamak yok.

‘Saraydaki siyaset dehaları orada burada abuk sabuk konuşuyor’

Şimdiden sağdan soldan duyuyorum. Kulağımıza geliyor. Saraydaki siyaset dehaları orada burada abuk sabuk konuşuyor. Kendilerince yoklama çekiyorlar. ‘Bu seçim diğerleri gibi değilmiş’, ‘başörtüsü meselesinin gündeme gelmesi çok iyi olmuş’, ‘çok faydalı olurmuş’, ‘seçimi kaybederlerse bu metni iptal ettirirlermiş’, ‘seçimden sonra da bu işin ekmeğini yemeğe devam ederlermiş’. Daha ahlaksızca olanı da var.

Neymiş efendim, ‘teklif mecliste 400’ü bulsa da bazı milletvekillerine hayır oyu kullanıp teklifi referanduma götürürlermiş’. sayın Erdoğan, bu konu bir sınavdır. Kim pas veriyor, kim gol atıyor beni ilgilendirmez. Saraydaki tatlı su stratejistlerinin Zihni Sinir taktikleri beni ilgilendirmez. Başı örtülü, başı örtüsüz tüm kadınlarımızın, bu ülkedeki tüm vatandaşların saf ve temiz duygularını sömürmenize müsaade etmeyeceğim. Bunu böyle bilesin.

Dezenformasyonla mücadele altında düpedüz bir istibdat yasasını hayata geçirmekten geri durmadılar. Milletimiz toprağını ekemiyor, dükkanını döndüremiyor. Gençlerimiz KPSS’den aldığı 92 puana rağmen mülakatta eleniyor. Sansürden, baskıdan ve endişeden adeta nefes bile alamıyor. İktidarın beslediği bir avuç kişi gününü gün ediyor. Pudra şekerciler son model arabalarıyla fink atıyor.

“Biz, milletimizin taleplerinden yanayız”

Mafyalar, simsarlar, tefeciler devletin etrafında dört dönüyor. 5 maaş, 10 maaş alan saray danışmanları milletimizin hakkını yiyor. Biz bu harami düzene karşıyız. Bu kirli düzene, bu kirli zihniyete karşıyız. Bu ucube sisteme karşıyız. Çünkü biz demokrasiden yanayız. Biz, milletimizin taleplerinden yanayız. işte bu yüzden dün zalimin karşısında biz vardık. Bugün de mazlumun yanında biz vardık.

Dün 28 Şubatların karşısında biz vardık, bugün milletimizin yanında biz vardık. Dün ‘muhtar bile olamaz’ diyenlerin karşısında biz vardık. Bugün de Ekrem Başkanımızın yanında biz varız. Dün 25 yıl yıl boyunca Ankara’yı rant çevirenlerin karşısında biz vardık, bugün 4 yılda başkente huzuru getiren Mansur Başkanımızın yanında biz varız. Pınarhisar’da biz vardık, Saraçhane’de biz vardık. Hatay’da, Antalya’da, Adana’da da biz olacağız.

Biz buradayız, dimdik, kaya gibi ayaktayız! Hiç merak etmeyin, çok yakında; sandık günü geldiğinde, tüm Türkiye’de de, topyekûn biz olacağız.

Fatih Sultan Mehmet Han, ne diyor? ‘Kadıyı satın aldığın gün, Adalet ölür.  Adaleti öldürdüğün gün, Devlet de ölür.’ İşte biz de, milletimizle birlikte; öldürülen adaleti, yeniden diriltecek, hırpalanan devletimizi onarıp,  tüm şanıyla, yeniden ayağa kaldıracağız! Vesayetçilere imrenenleri, def edecek, Harun gibi gelip, Karun olanları, tıpış tıpış göndereceğiz.

‘Devlete adalet yakışır’

Kararlarından şüphe duymadığımız, bir hukuk düzenini inşa edecek, yolsuzluğu, hırsızlığı, haksızlığı, kökünden çözeceğiz. Yasakların değil, özgürlüğün; baskıların değil, demokrasinin; suskunluğun değil, ortak aklın yeşerdiği; tam ve kâmil bir adaleti, yeniden hâkim kılacağız! İktidarın, bu büyük milletin önüne diktiği, o uğursuz duvarları, hep birlikte yıkacağız! Çünkü, bize bu yakışır. Çünkü, devletimize bu yakışır.

Çünkü;  devlete, adalet yakışır. Biz yıllardır, Sayın Erdoğan’ı uyarıyoruz. O kulak asmasa da, biz yıllardır; ‘Devleti devlet gibi, devlet ciddiyetiyle, devlet aklıyla,  Türk Devleti’ne yakışır donanımdaki, liyakatli kadrolarla yönet.’ diyoruz. Ama o bizi değil, maaş düşkünü, saray şarlatanlarını dinlemeyi tercih ediyor. O yüzden de, maalesef, bugün, devletimiz; ciddiyetsiz, liyakatsiz ve beceriksiz ellerde, bir yönetim krizi yaşıyor.  Kuralsız, kurumsuz ve hesapsız bir anlayışla; Türk Devleti’nin ağırlığı da, aklı da, itibarı da, yerle bir ediliyor.

Çünkü Bay Kriz, her işin başına;  layık olanı değil, kendine sadık olanı getiriyor. Sorumluluk sahibi olanı değil, arsızı kolluyor. İş bileni değil, söz dinleyeni koruyor.  Ve;  kimsenin hiçbir şey bilmediği bir yerde, Sayın Erdoğan, her şeyi biliyor…  Mesela, ekonomi biliyor.  Mesela, hukuk biliyor. Mesela, diplomasi biliyor.  Hatta kim bilir, belki İspanyolca’yı bile biliyordur…Ancak bu durum, maalesef hiçbirimiz için, şaşırtıcı değil.Çünkü, iktidarın yönetim anlayışında; tarımdan anlamayanın, Tarım Bakanı olduğunu gördük. Ekonomi bilmeyenin, Maliye Bakanı olduğunu gördük.

Yönettiği bakanlığına mal satanın, Ticaret Bakanı olduğunu gördük. Tek meziyeti Sayın Erdoğan’ın dediğini yapmak olanın,  Merkez Bankası Başkanı; Enflasyonu en güzel makyajlayanın da,  TÜİK Başkanı olduğunu gördük.  Rektörler, elçiler, bürokratlar gördük… Bu gözler neler gördü, neler…

Hatırlıyor musunuz? Mesela en büyük özelliği, Damat olmak olan, bir Damat Bakan vardı… ‘Dolar 10 lira olacak, 15 lira olacak ya, çok beklersiniz!’ demişti. Ama kendisi paket olduktan sonra halefi Nebati Bakan, elini hızlı tuttu;

Dolar 10 lira değil, 15 lira da değil,  Tam 18 lira 79 kuruş oldu. Peki sonra ne oldu? Bütün sözler unutuldu.  Enflasyon, son 20 yılın zirvesini gördü. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ teorisi, suratlarında patladı. ‘Türkiye Ekonomi Modeli’ dedikleri,  sözüm ona kurtuluş reçetesi de, üzerine tüy dikti.

Tüm bu yaşananlardan sonra; utançlarından, insan içine çıkamamaları gerekirdi değil mi? Bay Kriz hala 20 yılda beceremediklerini hala sandık öncesi ‘Yapacağım’ diyor. He-Man çizgi filmini izliyoruz sanki. Bir gün kaplan gibi bağırıyor, ama ertesi gün sevimli mi sevimli, pofuduk bir ev kedisine dönüşüveriyor. Bir gün atılgan, ertesi gün titrek. Bir gün ‘katil Esed’ diye bağırıyor, ertesi gün ‘Esad’la görüşebiliriz’ diyor.

Paylaşın

Selahattin Demirtaş: AKP Yenilgiden Kurtulamayacak

“Sadece anketler değil sokağın canlı sesi de artık Erdoğan’ın iktidarının sonunu geldiğini gösteriyor” diyen Demirtaş, “Yeni ekonomi paketleri açıklasa da, seçmen üzerinde baskı kursa da, hilelere başvurmayı denese de yenilgiden kurtulamayacak” ifadelerini kullandı.

Selahattin Demirtaş, HDP’nin kapatılma davasında amacın HDP’yi zayıflatıp muhalefette boşluk yaratmak olduğunu söyledi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Reuters Haber Ajansı’nın sorularına yazılı olarak yanıt verdi.

Selahattin Demirtaş “Ancak tüm bu akıl dışı uygulamalara rağmen biz partimiz HDP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmayacağını düşünüyoruz” dedi.

“Sadece anketler değil sokağın canlı sesi de artık Erdoğan’ın iktidarının sonunu geldiğini gösteriyor” diyen Demirtaş, “Yeni ekonomi paketleri açıklasa da, seçmen üzerinde baskı kursa da, hilelere başvurmayı denese de yenilgiden kurtulamayacak” ifadelerini kullandı.

Kapı kapalı değil

CHP ve İYİ Parti’den oluşan Millet İttifakı’nın HDP ile ortak ittifak kurmak zorunda olmadığını söyleyen Demirtaş, “Ama ortak cumhurbaşkanı adayı etrafında bir iş birliğine gidilecekse söz konusu adayın HDP ile açıkça görüşüp demokrasi ilkeleri hakkında şeffaf, güven verici bir müzakere yürütmesi gerekiyor.

HDP, bunu beklediğini söylüyor ve bu konuda son derece haklıdır. Altılı Masanın tutumuna bağlı olarak ortak aday olasılığı halen masada. Partimizden yapılan açıklamalardan bunu net olarak anlıyoruz. Kapı kapalı değil” diye konuştu.

Aktif siyasette değil aktif mücadelede olacağım

Demirtaş kendisinin cezaevinden çıkması durumunda siyasete dönüp dönmeyeceği sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Açıkçası seçimle gelinen hiçbir göreve talip olma gibi bir düşüncem yok. Mücadelemi sosyal ve sivil alanda sürdürme düşüncesi daha basıyor. Halkın içinde olmayı tercih edeceğim. Aktif siyasette değil aktif mücadelede olacağım. Tabii ki zaman neyi gösterir, hep beraber göreceğiz. Fakat ben aktif temsili siyaset sayfasını kendi açımdan uzun süre önce kapattım.”

Paylaşın

“Erdoğan 8 Mart’ta Meclis’i Feshedecek” İddiası

Muhalefet, Cumhur İttifakı’nın “seçimleri mayıs ayına çekmesi teklifine” onay vermezse, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 8 Mart’ta, anayasadaki “TBMM’yi fesih yetkisini kullanacağı” belirtiliyor.

Kararın da 9 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından seçim süreci resmen başlamış olacak ve 60 günlük süre işleyecek. Söz konusu sürenin sonundaki ilk pazar günü de “net olarak 14 Mayıs’ı işaret ediyor.”

Seçimlerin erkene alınmasıyla ilgili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den dün açıklama gelmişti. Bahçeli, “Mayıs ayı içinde bu işi bitirelim” demişti. İktidar kulislerinden bir süredir 14 Mayıs tarihi sızıyordu, MHP liderinin bu açıklamasıyla biraz daha netleşmiş oldu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ da dünkü açıklamasında “Sayın Bahçeli de bu şekilde ifade ettiler. Dolayısıyla bu şartlardan dolayı seçim tarihinin bir nebze güncellenmesi konusu söz konusu olabilir” demişti. Dağ, 2023 yılı içinde yapılacak hiçbir seçimin ‘erken seçim’ olarak nitelendirilemeyeceğini” dile getirdi.

Cuhmhuriyet’ten Selda Güneysu imzalı habere göre iktidar partisinde, “Seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılması artık yavaş yavaş netleşiyor” değerlendirmesi yapılırken AK Parti’nin üzerinde çalıştığı seçim takviminin ayrıntıları da belli olmaya başladı.

Muhalefet Cumhur İttifakı’nın “seçimleri mayıs ayına çekmesi teklifine” onay vermezse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 8 Mart’ta, anayasadaki “TBMM’yi fesih yetkisini kullanacağı” belirtiliyor.

Kararın da 9 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından seçim süreci resmen başlamış olacak ve 60 günlük süre işleyecek. Söz konusu sürenin sonundaki ilk pazar günü de “net olarak 14 Mayıs’ı işaret ediyor.”

Paylaşın

Ahmet Türk: Kürt Seçmende Altılı Masa’ya Dönük Kırılma Var

HDP Danışma Kurulu’nda yer alan Ahmet Türk, “Kürt seçmende Altılı Masa’ya dönük bir kırılma var. Altılı Masa’nın HDP’den uzak durmasının insanlarımız üzerinde etkisi var. Bunu kabullenmiyorlar. HDP seçmeni ‘Biz her türlü fedakarlığı yapıyoruz ama bu fedakarlığa karşı en ufak bir adım atılmıyor’ eleştirisini yapıyor.” dedi.

Türk, “Altılı Masa’nın aday kararına ilişkin bir söz söyleyemem. Bizim seçmenimizin tercihi yine Kılıçdaroğlu’ndan yana olur. Kılıçdaroğlu tecrübeli bir siyasetçi ve her gün kürsüde halka vaatlerde bulunuyor. Başka bir aday ortaya çıkarsa bu vaatler de havada kalır. Bence Kılıçdaroğlu uygun bir aday.” ifadelerini kullandı.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın “kendi adayımızı çıkaracağız” çıkışının ardından gözler kimin aday olacağına çevrilmişken, HDP’den dün yeni açıklamalar gelmişti. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Bulda”Türkiye halklarının tüm renklerini temsil eden bir cumhurbaşkanı adayımızla seçimlere gireceğimizin altını bir kez daha kalın harflerle çizmek istiyorum” derken, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, adaylarını 10 gün içinde açıklayacaklarını bildirdi.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’a konuşan HDP Danışma Kurulu’nda yer alan Ahmet Türk HDP’ye açılan kapatma davasından, altılı masa ve adaylık tartışmalarına kadar önemli açıklamalarda bulundu. Türk’ün sözleri özetle şöyle:

“Kilit parti”

AK Parti iktidarı da HDP’nin kilit parti olduğunun farkında. HDP’nin gücünün farkında olduğu için ‘Acaba bu partiyi nasıl dağıtırız, gücünü nasıl eritiriz’ gibi bir hesabın içine giriyor. Bu hesap çok yanlış. Bu, Kürt seçmeni ve demokrasi güçlerini daha fazla öfkelendirir.

Sorumluluk bizde değil onlarda

(Altılı masaya…) HDP Türkiye’nin üçüncü büyük partisi. Bu parti ile ilgili bir diyalog ortamının olması muhalefet açısından önemliydi. Ama böyle ötekileştiren, dışlayan, HDP’siz bir masanın oluşturulması demokrasi için büyük bir eksiklik. “Demokrasiyi kalıcı hale getireceğiz” diyen bir masanın demokrasi mücadelesi veren HDP ile görüşmekten kaçınması ve HDP’yi dışlaması toplumda büyük yarılmaya sebep olur. Altılı Masa’nın, muhalefet partilerinin bu işi HDP ile diyalog içinde yürütmeleri gerekirdi. Sorumluluk bizde değil onlarda.

Adayın temasa geçmesi yetmez

Biz de isterdik ki bu iktidarı, bu cumhurbaşkanını ilk turda gönderelim. Ama maalesef Altılı Masa’nın ikircikli tavırları, uzlaşmaz tutumu, HDP’ye uzak durmaları bizim gerçekleştirmek istediğimiz demokrasi bloku konusunda bir eksiklik ortaya çıkardı. Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayı belirlendikten sonra, sadece bu adayın temasa geçmesi yeterli olmaz. Önemli olan masanın tavrı.

Babacan’ın sözlerini manifestoya çevirsinler sorun kalmaz

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın açıkladığı ‘DEVA Partisi Temel Haklar Eylem Planı’ndaki Kürt sorunu ile ilgili maddeler Altılı Masa için yol gösterici olabilir. Altılı Masa DEVA Partisi Genel Başkanı’nın bu sözlerini bir manifestoya çevirsin bizim açımızdan sorun kalmaz. Babacan merkez sağda bir siyasetçi olarak Kürt sorunu ile ilgili net bir proje ortaya koydu. Altılı Masa bu konuya dair hiçbir açıklama yapmadı.

Altılı Masa’ya dönük bir kırılma var

Kürt seçmende Altılı Masa’ya dönük bir kırılma var. Altılı Masa’nın HDP’den uzak durmasının insanlarımız üzerinde etkisi var. Bunu kabullenmiyorlar. HDP seçmeni ‘Biz her türlü fedakarlığı yapıyoruz ama bu fedakarlığa karşı en ufak bir adım atılmıyor’ eleştirisini yapıyor.

Seçmenimizin tercihi yine Kılıçdaroğlu’ndan yana olur

Altılı Masa’nın aday kararına ilişkin bir söz söyleyemem. Bizim seçmenimizin tercihi yine Kılıçdaroğlu’ndan yana olur. Kılıçdaroğlu tecrübeli bir siyasetçi ve her gün kürsüde halka vaatlerde bulunuyor. Başka bir aday ortaya çıkarsa bu vaatler de havada kalır. Bence Kılıçdaroğlu uygun bir aday. Konuşulan isimler içinde de en deneyimlisi. Ama bizim de taleplerimiz var.

Demokrasi adına, hak ve özgürlükler adına masanın neleri yapacağını, projelerini açıklaması lazım. Seçime giden süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kürt seçmenin oyunu kazanmak için bir hamle yapmasını beklemiyorum. Yapsa bile sonuç alamaz. Bizim seçmenimiz politik ve bilinçli bir seçmen.”

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan ‘Vasiyet’ Paylaşımı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun “Vasiyetim de burada dursun” mesajıyla yayınladığı videoda grupta yaptığı konuşmadaki “Eğer bana bir şey olursa bu iktidar döneminde çalınan 418 milyar doları, 85 milyona tahsis edeceksiniz” çağrısı dikkat çekti.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kemal Kılıçdaroğlu, bugün TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmadan kesitler içeren videoyu sosyal medya hesabından paylaştı.

Kılıçdaroğlu’nun “Vasiyetim de burada dursun” mesajıyla yayınladığı videoda grupta yaptığı konuşmadaki “Eğer bana bir şey olursa bu iktidar döneminde çalınan 418 milyar doları, 85 milyona tahsis edeceksiniz” çağrısı dikkat çekti. Kılıçdaroğlu’nun söz konusu paylaşımında yer alan bölümler şöyle:

“Silahlı insanların olduğu reklamla güya beni tehdit ediyorlar. O resimdeki mesaj net. ‘Sizin için geleceğiz’ diyorlar. Benim için beyefendiler geleceklermiş. Bu paramiliter artıklar, daha büyük bir resmin sadece bir parçası.

Her şeyin temelinde aslında tek bir şey var. O da para. Çok para. Doymayacakları kadar para. Halkımızdan çalınan bu para. Bu parayı çalan Beşli Çeteler var. Beşli Çete dediğime bakmayın, bunların kod ismi beşli. Aslında bunların sayısı binlerce.

“418 milyar dolar”

Uzman arkadaşlarıma hesaplattım. Bu iktidar döneminde çalınan; çetelerin, mafya artıklarının çaldığı, uyuşturucu baronlarının çaldığı, 418 milyar dolar. Sonra çıktım, çok açık ve net şekilde söyledim. Tahsil edeceğim rakam budur ve defterinize yazın.

Sizden 418 milyar doları, iktidarımızda tahsil edeceğiz ve alacağız. Önce benimle konuşmak ve anlaşmak istediler. Kapıyı yüzlerine kapattım. Her türlü operasyona başvurdular ve artık son aşamaya geldik. Silah ve suikast tehditleri. Son uyarılarını yapıyorlar akıllarınca.”

Paylaşın

“HDP’nin Adayı Büyük İhtimalle Belli Oldu” İddiası

Seçimlere 6 aydan daha az bir zaman kala, HDP’nin Emek ve Özgürlük İttifakı’na önereceği ismin büyük ihtimalle Gültan Kışanak olacağı öne sürüldü. Farklı bir ismin ortaya çıkması sürpriz olarak değerlendiriliyor.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu dün Eş Genel Başkanlar öncülüğünde toplandı. Yaklaşık 5 saat süren toplantıda en önemli gündem cumhurbaşkanı adayı konusu oldu.

Artı Gerçek’ten Seda Taşkın’ın haberine göre, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın 24 Ocak tarihinde gerçekleştireceği toplantıya her ittifak üyesi kendi aday önerisini masaya sunacak. Bu kapsamda HDP gerçekleştirdiği MYK toplantısında kendi adayına ilişkin tartışmalar yürüttü.

Özellikle son dönemde yapılan açıklamalar doğrultusunda adayın kadın olacağı da sık sık gündeme geldi. Kulislere yansıyan bilgilere göre HDP’nin Emek ve Özgürlük İttifakı’na önereceği ismin büyük ihtimalle Gültan Kışanak olacak.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın bugün yaptığı grup konuşmasında da “kadınları temsil edecek” bir aday vurgusu da bu ihtimali güçlendirdi.

Buldan, “Kadınların, halkımızın, Türkiye halklarının tüm renklerini, kimliklerini, inançlarını, kültürünü, ortak iradesini, emeğini ve özgürlüğünü temsil eden bir cumhurbaşkanı adayımızla seçimlere gireceğimizin altını bir kez daha kalın harflerle çizmek istiyorum” dedi.

Kışanak’ın cezaevinde bulunması sembolik bir anlam taşıyor. Cezasının onanmamış olması da Kışanak’ın adaylığı önünde herhangi bir engelin olmadığını da gösteriyor. Yine kulislere yansıyan bilgiye göre, farklı bir ismin ortaya çıkması sürpriz olarak değerlendiriliyor.

Paylaşın

Akşener’den Yeni Seçim Videosu: Devlete Ciddiyet Yakışır

Sosyal medya hesabından ikinci seçim videosunu yayınlayan İYİ Parti Lideri Akşener, paylaşımına, “Akıldan ve bilimden bir türlü nasibini alamayan, bir dediği diğer dediğini hiçbir zaman tutmayan bu ciddiyetsiz yönetim anlayışını milletimizle birlikte değiştireceğiz. Çünkü devlete ciddiyet yakışır” notunu düştü.

Seçim videolarının ilkinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yer veren Akşener’in ikinci seçim videosunda da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile görüntüler yer aldı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sosyal medya hesabından ikinci seçim videosunu yayınladı.

Meral Akşener, videoyu, “Akıldan ve bilimden bir türlü nasibini alamayan, bir dediği diğer dediğini hiçbir zaman tutmayan bu ciddiyetsiz yönetim anlayışını milletimizle birlikte değiştireceğiz. Çünkü devlete ciddiyet yakışır” notuyla paylaştı.

“Devlete ciddiyet, millete hürriyet bizimle gelecek” sloganı ile başlayan videoda eski ve yeni bakanlar Berat Albayrak ile Nureddin Nebati’nin söz ve görüntülerine yer verildi.

Ardından videoda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile ilgili önceki sözleri ve son dönemlerdeki Suriye Devlet Başkanı ile görüşme yoluna gidilebileceği sözleri aktarıldı.

Videoda, Erdoğan’ın Mısır politikasına da eleştiri yöneltilirken, Akşener, “Şu devlet ihsanı ağırlığına bakar mısınız, şu devlet ciddiyetine bakar mısınız” ifadelerini kullandı.

Video, Melih Gökçek döneminde yapıldıktan sonra uzun tartışmalara neden olan Ankapark ile son buldu. Videonun bölümünde Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş yanındayken Ankapark’ı eleştiriyor ve şu ifadeleri kullanıyor:

“Ankapark, Türkiye’de bugüne kadar yapılmış pek çok yolsuzluğun israfın, somut, hepinizin gördüğü hali bu. Bilim yok burada, akıl yok burada, sizin cebinizden alıp bu cebe koyma var.”

Video bu görüntünün hemen ardından, “Devlete ciddiyet yakışır” sloganı ile sona eriyor.

Paylaşın