HDP Sözcüsü Ebru Günay, yeni ekonomik paket üzerine yaptığı değerlendirmede, “Erdoğan çıkıp “gece yarısı finans oyunları” diyerek yeniden bir hayali düşman yarattı ve yeniden gerçekleri gizlemeye çalıştı, muhalefeti hedef göstererek kutuplaştırmaya çalıştı. Bizler şunu ifade edelim ki; en büyük tehlike siz kendinizsiniz, ülkeyi uçuruma sürüklediniz, ülkeyi yangın yerine dönüştürdünüz, dolayısıyla bu ülkenin başına gelmiş ve gelebilecek en büyük tehlike sizin iktidarınız, sizin politikalarınız ve yönetememe biçiminizdir” dedi.
Haber Merkezi / Günay, ekonomiye operasyon yapılıyor söylemlerine ilişkin ise, “Madem birileri operasyon yapıyor bunun çözümü çok basit; yaptığınız zamları geri alın, benzin mazot zamlarını geri alın. Sonuçta bu kur farkının topluma yansıması ve cep yakması, hale toplumda açlık ve yoksulluğa sebep olduğu sonuçlar ortada ve kendisini korumaya devam ediyor. Bunları bir an önce ortadan kaldırın, halkın taleplerine cevap verin” ifadelerini kullandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Sözcüsü Ebru Günay, HDP’nin Ankara’daki genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Ekonomik krize ilişkin partisinin çözüm önerilerini de sıraladığı açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;
“Ekonomik kriz ülkeyi yangın yerine dönüştürdü. Halkımız her gün açlık, yoksulluk, sefalet içinde yaşam mücadelesi veriyor. Buna karşı iktidar her zamanki gibi gözlerini kapatmış, olan biteni görmezden gelmeye çalışıyor. Bütün kriz anlarında yaptığı gibi bu iktidar tekrardan kendisini, yandaşlarını kurtarmaya, halkın taleplerini görmezden gelmeye çalışan bir politika yürütmeye çalışıyor. Bu bir AKP iktidarı klasiği, krizleri görmezden gelmek, halkın taleplerini görmezden gelmek. En önemlisi, çözüm formülleri adı altında yandaşı kayırmak bir AKP klasiği. Maalesef bu içinde bulunduğumuz ekonomik krizde de AKP iktidarı tekrardan kendi iktidarını ve yandaşı koruma derdine düşmüş. Kendi yönetememe krizini kamufle etmeye, gizlemeye ve toplumdan gerçekleri saklamaya çalışıyor. Türkiye toplumu bütün bu olan bitenin farkında son bir haftada yaşananlara baktığımızda her şey bütün çıplaklığı ile ortada. İktidarın çözüm yaratamadığına, sermayeden yana tavır aldığına, halkın taleplerini görmezden geldiğine bütün Türkiye toplumu tanıklık etti.
Bununla birlikte Erdoğan çıkıp “gece yarısı finans oyunları” diyerek yeniden bir hayali düşman yarattı ve yeniden gerçekleri gizlemeye çalıştı, muhalefeti hedef göstererek kutuplaştırmaya çalıştı. Bizler şunu ifade edelim ki; en büyük tehlike siz kendinizsiniz, ülkeyi uçuruma sürüklediniz, ülkeyi yangın yerine dönüştürdünüz, dolayısıyla bu ülkenin başına gelmiş ve gelebilecek en büyük tehlike sizin iktidarınız, sizin politikalarınız ve yönetememe biçiminizdir. Bir gecede milyar dolarlar satanlar kimler, hangi yandaşlarınızı artan ve düşen dolardan zengin ettiniz. Yetmedi TL’yi dolara bağladınız, yeniden yoksulluk, fakirlik ve çözümsüzlük yarattınız.
“Birileri operasyon yapıyorsa yapılan zamları geri alın”
Madem birileri operasyon yapıyor bunun çözümü çok basit; yaptığınız zamları geri alın, benzin mazot zamlarını geri alın. Sonuçta bu kur farkının topluma yansıması ve cep yakması, hale toplumda açlık ve yoksulluğa sebep olduğu sonuçlar ortada ve kendisini korumaya devam ediyor. Bunları bir an önce ortadan kaldırın, halkın taleplerine cevap verin.
Hazine ve Maliye Bakanı ne diyor; ekonomi gözlerimdeki ışıktır. Ben buradan kendisine şunu söylemek istiyorum; açlıkla, yoksullukla cebelleşen halkımız sizin fırıldak gözlerinizdeki ışığa bakmıyor. Faturasını ödeyemediği için yanmayan elektriğine bakıyor, sönen ocağının ateşine bakıyor, tenceresinde kaynamayan aşına ekmeğine bakıyor. Baktıkça da öfkeleniyor, bu öfke sizi sandığa gömecek olan öfkedir. Benden size tavsiye halkın gözlerindeki öfkeye bakın bu öfke iktidarınızın sonunu getirecektir. Halkın taleplerine kulak verin, bu ülkeyi yönetemediğinizi kabul ederek bir an önce istifa edip bu ülkenin ve halkın sırtına kambur olmaktan bu ülkeyi kurtarın.
“Çözüm için muhalefet turlarına başladık, önerilerimizi paylaştık”
HDP olarak bizler bu gelişmeler devam ederken MYK toplantımızı gerçekleştirdik. Acil sorunlardan biri olarak ekonomi ve yönetememe krizi bizim de gündemimizdeydi. Bu tartışmalar sonucunda Eş Genel Başkanlarımız siyasi partilerle görüşmeler gerçekleştirdiler. İlk olarak Saadet Partisi ile görüştük önümüzdeki hafta Gelecek, DEVA ve CHP ile görüşmeler yapılacak. Şunu ifade etmek isteriz; bizler HDP olarak ülkenin yönetememe krizi olduğunu söylüyoruz. Yönetememe krizine en iyi çözüm ise iktidarın bir an önce seçime gitmesi, iktidarın yönetemediğini kabul etmesi. Bizim önerimiz şudur, görüşmelerde de bunu dile getireceğiz, bütün muhalefet partilerinin ortaklaşacağı bir seçim önergesinin Meclis’e gelmesi gerekiyor. Türkiye yönetememe krizine çözüm olarak bir an önce erken seçime gitmeli. Burada bütün muhalefet partilerinin ortak hareket etmesi ve bu gidişata dur demesi bizler açısından önemlidir. Evet iktidar yönetemiyor ama muhalefetin de bu gidişata dur demek gibi bir sorumluluğu var. Bu soruna dikkat çekerek muhalefet olarak hep birlikte seçim önergesinin gündeme gelmesi ve bir erken seçime gidilmesinin elzem olduğunu düşünüyoruz. Türkiye toplumlarının tamamı erken seçim istiyor. Sırtında yük olarak gördüğü bu iktidardan kurtulmak istiyor, özgür demokratik bir gelecek istiyor. Bunun için mücadele etmek ise muhalefetin temel görevlerinden biri.
“Krize karşı acil önlemler paketimiz ve önerilerimiz var”
Yönetememe krizinin bir diğer önemli konusu ekonomik krize yönelik de bizim çözüm önerilerimiz var, erken seçim öncesi toplumu rahatlatacak ve halkın acil ihtiyaçlarına çözümler bulacak ekonomik tedbirler de gündemimizde. Bu kapsamada, temel ihtiyaçlar konusunda toplumu rahatlatacak, halkın sırtındaki yükü az da olsa azaltacak bir acil ekonomik tedbirler önerilerimiz var. Çözüm önerilerimiz şunlar; Acil olarak elektrik, su, doğalgaz ve internet, tüm hanelerde ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz karşılanmalı. En düşük emekli maaşı asgari ücret sınırına kadar yükseltilmeli. Yine 800 TL olan öğrenci bursları ise karşılıksız bir şekilde 2.000 TL’ye yükseltilmeli. İşsizlere asgari gelir desteği sağlanmalı, çiftçilere verilen destekler artırılmalıdır. Bunlar seçime girmeden önce alınması gereken acil tedbirler önerilerimiz. Bizler halkın taleplerine kulak veren bir parti olarak bu konudaki tarihi rolümüzü oynamaya devam edeceğiz, bu konudaki her türlü sorumluluğu alacağımızı bir kez daha söylemek isterim. Bu tarihi misyonumuzun gereği olarak da çözüm odaklı bu görüşmeleri gerçekleştiriyoruz.
“Cezaevleri ölüm evlerine dönüştü, şüpheli ölümler konusunda Adalet Bakanlığı açıklama yapmalı”
Ülkedeki bir diğer kanayan yara maalesef ölüm evlerine dönüşen cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleridir. İHD 14 Aralık’ta bir rapor yayınladı. Bu rapora göre 2020 yılın başından itibaren 7’si infaz ertelemesinden sonra olmak üzere en az 59 ölüm var. Sadece son bir ayda devletin koruması ve sorumluluğu altında olan cezaevlerinden 7 cenaze çıktı. Cezaevlerinin ölüm evlerine dönüştüğü herkesin malumu. Adalet Bakanlığı ise bütün bunları izlemeye devam ediyor. En son Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden Vedat Erkmen’in cenazesi çıktı. Bakın olaydan birkaç gün önce odasında bir arama gerçekleşti. Bu aramada bir ince arama yapıldı. Arkadaşlarının yanından, güvenlik gerekçesiyle alınarak tek kişilik bir hücreye bırakıldı. Ailesi ile yaptığı son telefon görüşmesinde, ailesi ve kardeşleri herhangi bir olağanüstülük olmadığını ve bu şüpheli ölümün bir cinayet olduğuna ikna olduklarını söylediler.
Ne ailesi, ne arkadaşları bu ölümü şüpheli bir cinayet olarak görüyor. Bizler de bunun intihar olduğunu düşünmüyoruz. Adalet Bakanlığını kamuoyunu ve aileyi tatmin edecek bir açıklama yapmaya davet ediyoruz. Artan şüpheli ölümlerden kaynaklı milyonlarca aile artık tedirgin. Çocukları cezaevinde. Cezaevleri hak ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı bir yere dönüştü. Türkiye’de insanlar artık cezaevlerinde can güvenliği tehlikesi yaşıyor. Hak ihlalleri bununla da sınırlı kalmadı, Kars’ın Digor ilçesine götürülen Vedat Erkmen’nin cenazesinin camiye götürülmesine, selasının okunmasına izin verilmedi. Cami imamı İl Müftülüğünün genelgesini ve talimatını gerekçe göstererek Vedat Erkmen’in cenazesini camiye kabul etmedi.
“Bir ölünün selasını okumamak camiye almamak hangi dine, kitaba, ahlaka sığar? “
Buradan hem İl Müftüsüne hem de cami imanına sormak istiyorum; bu yaptığınız hangi dine sığar, hangi kitapta geçer, hangi ahlaka sığar? Hangi insanlık değeri bir ölünün selasının okunmamasını kabul eder. Hangi din insanı bunu kabul eder. Bunu yapsa yapsa vahşi IŞİD çetesi yapar. Bu uygulamalar aslında IŞİD’İ aratmayacak düzeyde. IŞİD cenazelerine olan vahşeti aratmayacak düzeyde. İnsanlık dışı uygulamalardır. Bunları asla kabul etmiyoruz!
90’lı yılların faili meçhul cinayetleri artık Adalet Bakanlığının kontrolündeki cezaevlerinde yaşanıyor. Faili meçhul cinayetlerin yerini cezaevlerinde mahpusların şüpheli ölümleri aldı. Bunlar asla bizler açısından kabul edilemez şeyler. Adalet Bakanını duyarlılığa, cezaevlerindeki bu ölümlere bir an önce dur demek için açıklama yapmaya davet ediyoruz. Cezaevlerindeki infaz sistemi bu iktidarın adım adım ördüğü bir sistem ve bu sistem artık ölüm üretiyor.
Düşman politikaları sonucu olarak iktidarın toplumu kışkırttığını biliyoruz. Irkçılığın teşvik edildiği, ırkçı söylemlerin arttığı bir dönemde, İzmir’de, 3 Suriyeli mülteci diri diri yakılarak hayatını kaybetti. Bu olanlar bu yapılanlar elbette insanlık dışı uygulamalardır. Failler hesap vermelidir. İktidar topluma karşı düşman dilinden bir an önce vazgeçmelidir.
“JİTEM’in iyi çocukları beraat ettirildi”
Bu iktidarın hak ihlalleri, yaptığı adaletsizlikler, hukuksuzluklar anlatmakla bitmez. Birkaç gün önce Umut Kitabevi dosyasında, delillere, kamuoyuna mal olan görüntülere rağmen sanıklar tam 16 yıl sonra beraat ettirildiler. Yine Cizre JİTEM dosyasında gözaltındaki 21 kişinin infazından sorumlu olan Cemal Temizöz ve diğer sanıkların beraat kararı Yargıtay tarafından onaylandı.
İktidara geldiğinden bu yana faili meçhul cinayetleri açığa çıkartacağını söyleyen AKP iktidarı yargılamaya başladığı JİTEM sanıklarını beraat ettirdi, teker teker dosyaların üzerini örttü, bu dosyalara bu katliamlara ve ölümlere ortak olduğunu ifade etti. Geldiğimiz aşamada AKP iktidarı derin devletin kendisi oldu, ülkeyi mafya ve çete ülkesi haline getirdi. Bu adaletsizliğe karşı HDP olarak bizlerin mücadelesi kesintisiz devam edecek. 26 Aralık’ta Urfa’da adaletsizliklere, cezaevlerindeki hak ihlallerine ve tecride dikkat çekmek için bir miting yapıyoruz. Bu mitinge Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar katılacak. Adaletsizliğe karşı olan herkesi bu mitinge katılmaya davet ediyoruz.
29 Aralık’ta Eş Genel Başkanımız İzmir’de görülecek olan Deniz Poyraz duruşmasına katılacak. Buradan bütün kadınlara çağrımızdır. Deniz’in katillerinden hesap sormak için İzmir’de buluşma çağrısında bulunuyorum.”