Bilenen En Eski Neandertal Gravürleri Bulundu: 57 Bin Yıl

Bilimsel araştırmalar, Neandertallerin karmaşık kültürel dünyasına dair değerli bilgiler sunmaya devam ediyor. Tours Üniversitesi’nden Jean-Claude Marquet liderliğindeki araştırma ekibi, Neandertallerin sanatsal ifadelerinin bilinen en eski örneklerini bir mağarada ortaya çıkardılar.

Fransa’nın Centre-Val de Loire bölgesinde La Roche-Cotard olarak bilinen mağara, duvarda parmak yivleri (insan eliyle yapılmış işaretler) olarak yorumlanan bir dizi figüratif olmayan işaretler içeriyor. Neandertal gravürlerine ilişkin eski kanıtlar bütünlüklü değil ve büyük oranda 40 bin ila 50 bin yıl öncesinden kalan kemikler üzerine kazınan işaretlerle sınırlı.

Tarih öncesi işaretleri inceleyen bilim insanlarına kalırsa, Fransa’nın merkezinde bulunan bir mağaranın duvarını süsleyen yüzlerce soluk çizgi, nokta ve dalgalı çizim, Neandertaller eliyle yapıldığı bilinen en eski gravürler niteliğinde.

Araştırmacılar, ‘parmak yivleri’ adı verilen desenlerin, Loire Vadisi’nde bulunan La Roche-Cotard mağarasının duvarındaki en uzun ve düz bölümlerde görüldüğünü ve 57 bin yılı aşkın bir zaman önce, henüz modern insanlar bölgeye göç etmeden önce çizildiğini belirtiyorlar.

Tours Üniversitesi’nde arkeolog olan Jean-Claude Marquet, “Bu çizimler süratle ya da üzerinde düşünülmeden çizilmemiş, aksine planlanarak uygulanmış” diyor. Kimi duvar bölümlerinde işaretlerin fazlasıyla bol bulunduğunu, bunların gerçekleştirilen ortak çalışmaların ürünü olabileceğini sözlerine ekliyor.

Mağara, 1846 yılında Loire kıyısında yürütülen taş ocağı faaliyetleri o ana dek gizli kalan bir girişi ortaya çıkardığı zaman keşfedildi. 1912’de yürütülen kısmi kazılarda, alandan hayvan kemikleri ve Neandertal taş aletleri çıkarıldı; fakat mağaranın gerçek boyutlarını anlamak amacıyla 1970’lerde ve 2008’den itibaren daha geniş kapsamlı kazılar gerçekleştirildi.

Şu anda mağaranın nehir kıyısının 33 metre derinine ulaşan dört ana bağlantı odası biliniyor. Neandertaller ilk odada ve aletlerle kemiklerin ortaya çıkarıldığı mağara girişinin önünde yaşamışlar gibi görünüyor.

Gravürler, ufalanan kireçtaşı duvarının büyük kısmını ince ve kahverengi bir katmanın kapladığı mağaranın üçüncü odasında keşfedildi. Marquet, “Duvar çok hassas” diyor: “Bir iz bırakmak için yapmanız gereken tek şey ona dokunmak.”

Geçmişte girişi tıkayan çökeltiler üzerinde gerçekleştirilen incelemeler, mağaranın günümüzden en az 57 bin yıl önce dışarıdan ve etkili biçimde kapatıldığını açığa çıkardı. Bu, kazı alanında bulunan aletlerin yanı sıra, işaretlerin ancak Homo sapiens’in yaklaşık 42 bin yıl önce bu bölgeye gelmesinden çok daha önce Avrupa’da yaşayan Neandertaller eliyle üretilmiş olabileceğini gözler önüne seriyor.

İşaretlerin neredeyse tamamı, yumuşak kahverengi katmana parmak sürterek ya da yetişkinlerin veya uzun boylu gençlerin ulaşabileceği bir yükseklikte parmakların bastırılması yoluyla çizilmiş gibi görünüyor. Plos One adlı bilimsel dergide yayınlanan araştırmada aktarıldığı kadarıyla, desenler sekiz ayrı panel halinde gruplandırılıyor. Bir panelde, bir noktada kesişen kavisli çizgiler mevcut. Diğerleriyse düzinelerce nokta, paralel çizgi ve yelpaze benzeri bir desen barındırıyor.

Neandertal gravürlerine ilişkin eski kanıtlar bütünlüklü değil ve büyük oranda 40 bin ilâ 50 bin yıl öncesinden kalan kemikler üzerine kazınan işaretlerle sınırlı.

“İşaretlerin iletmek istediği mesaj sonsuza kadar esrarını koruyabilir”

Araştırmaya dahil olmayan, Durham Üniversitesi’nden Paleolitik Arkeoloji Profesörü Paul Pettitt, araştırmacıların “İlk kazılarla bozulmuş olan bir sahanın, duvarlarındaki hayvan ve insan izlerinin kendi türümüzün Avrupa’ya gelişinden çok daha önce yapıldığına dair mümkün olduğunca ikna edici bir kanıt sunduğunu” söylüyor.

“Mağaranın tarihinin sadece Neandertallere işaret ettiği ve büyük ihtimalle mağaraya bugüne dek erişilemediği için, daha sonra kurulan Üst Paleolitik yerleşime ilişkin hiçbir kanıta ulaşılamadığı hesaba katıldığında, bu durum, parmak izlerini Neandertallerin bıraktığına dair dolaylı olmakla birlikte güçlü ve artmakta olan bir kanıt kümesi sunuyor” diye ekliyor.

İşaretlerin iletmek istediği mesaj sonsuza kadar esrarını koruyabilir. Marquet, “Bu antik Neandertal izleri hakkında bilgi edinmek önem taşıyor; zira bunlar bölgesel tarihin ve bizim tarihimizin bir parçasını teşkil ediyor” diyor: “Ne anlama geldiklerini asla bilemeyeceğiz. Genlerinin yüzde 2 ilâ 4’ünü barındırıyor olsak da Neandertal değiliz.”

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir