Akşener’den “Seçim Güvenliği” Açıklaması: O Sandıklar Korunacak

İYİ Parti Lideri Akşener, 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerde alınacak önlemlere ilişkin değerlendirmede bulunan, “6 partinin seçim işleri başkanlarından oluşan bir komisyonumuz var. İki komisyon biri iletişim komisyonu birisi de seçim güvenliği komisyonu, seçim güvenliği komisyonu sürüyor. Çünkü insanları birleştirmek gibi bir durumumuz var” dedi.

Adaylık krizine ilişkin de konuşan Akşener, Benim fırıldaklık yapmaya ihtiyacım yok. Bu dürüstlükte benim ihtiyacım yok. Neden o masaya oturdum ben en başında? O masadan ne aldım? Bana ne verilecek? Ama bu ülkeye biz hakikaten fayda sağlayacağız. Perşembe günü masadaki sitemden sonra, müzakere yapmak için nefes alma kararı çıktıktan sonra. İki Belediye Başkanımız, Kemal Bey’in bilgisi dahilinde evime geldiler. Kendime dair hiçbir seçeneğin içinde ve yanında olmayacağını söyledim. Kimseyle pazarlık yapmadım!” dedi ve ekledi:

“İki belediye başkanını koşu partneri olarak masaya ben getirmiş oldum ama bunlar CHP’yle anlaşarak oldu. Pazar gecesi ‘2 gün ertelesek sonra konuşsak’ dedim. Mansur Bey ‘Heyecanı ortadan kaldırmayalım, siz bunu hızlandırma konusunda bize yardımcı olun.”

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun HDP ziyaretini olumlu karşıladığını belirten Akşener, “31 Mart’tan beri bir çirkinlik yaşanıyor bu ülkede. İpin ucu kaçtı bu ülkede. Bir oy için Abdullah Öcalan’ın mektubunu okuyacaksınız, bir yandan da İYİ Parti’nin CHP’nin Kürt Meclis üyelerini kimlikleri ile ifşa edildi” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TV100’de yayınlanan ve Uğur Dündar’ın sunduğu Haftanın Panoraması adlı programa konuk oldu. Akşener’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Bu ülkenin her bir şehrinin her bir ilçesinden Çanakkale’ye gelip savaşmış ülkesi için. Gazi olanlar tekrar İstiklal Savaşı’nda yan yana, omuz omuza savaşmış. Bütün aradaki nifaklara rağmen bu ruh kaldı. Her birinin ardından rahmetle, minnetle eğiliyoruz.

O gün ne söylüyorsam aynı şeyi söylüyorum. Partimizin kuruluşunun anlamı da bu. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, şeffaflık, milletin sesini duymak ve duyurmak. O günle bugün arasında hiçbir fark yok, beni nerede bıraktıysanız orada duruyorum.

Ayrıca bu partili cumhurbaşkanlığı meselesinin yaptığı yanlışlıklar bir insanın bir haftada 36 bin imza atmak zorunda olması ne demek? Aldığım bilgiye göre öyle. Yetkilerin devredilmesi gerekirken bir kişi de toplanması insan haklarına aykırı.

Cumhurbaşkanlığını kazanmalıyız, ikincisi ise Meclis’i kazanmalıyız. Burada doğru söyleyecek birisine ihtiyaç var. Sonuçta bir 6’lı Masa kuruldu. Adaylık döneminde bir kriz çıktı, sonra tekrar ortak akıl devreye girdi ve bu formül üretildi.

‘Biz bu seçimi mutlaka kazanmalıyız, bu son seçim’ dedim hep. Bir daha parlamenter sistemin konuşulacağı bir seçim olmayacak, şansa bırakamayız, kazanmalıyız.

Ben, Tayyip Bey veya yakınlarından birinden 1 lira alsam bu masada oturuyor olamam. Bunu herkesin bilmesi gerekir, benim Tayyip Bey’e göz kırpmama gerek yok, gizli saklı bir işe de gerek yok. O partinin kurucuları arasında olmuşum, listeye yazılmadan ayrılmışım.

‘O sandıklar korunacak’

Benim fırıldaklık yapmaya ihtiyacım yok. Bu dürüstlükte benim ihtiyacım yok. Neden o masaya oturdum ben en başında? O masadan ne aldım? Bana ne verilecek? Ama bu ülkeye biz hakikaten fayda sağlayacağız. Perşembe günü masadaki sitemden sonra, müzakere yapmak için nefes alma kararı çıktıktan sonra. İki Belediye Başkanımız, Kemal Bey’in bilgisi dahilinde evime geldiler. Kendime dair hiçbir seçeneğin içinde ve yanında olmayacağını söyledim. Kimseyle pazarlık yapmadım!

İki belediye başkanını koşu partneri olarak masaya ben getirmiş oldum ama bunlar CHP’yle anlaşarak oldu. Pazar gecesi ‘2 gün ertelesek sonra konuşsak’ dedim. Mansur Bey ‘Heyecanı ortadan kaldırmayalım, siz bunu hızlandırma konusunda bize yardımcı olun’ dedi. Biz gönüllülerimizle, hukukçularımızla ve bu sefer bir şansımız daha var, 6 partinin imkanlarıyla bir araya geleceğiz ve o sandıklar korunacak.

6 partinin seçim işleri başkanlarından oluşan bir komisyonumuz var. İki komisyon biri iletişim komisyonu birisi de seçim güvenliği komisyonu, seçim güvenliği komisyonu sürüyor. Çünkü insanları birleştirmek gibi bir durumumuz var.

Sayın İnce’nin Cumhurbaşkanı adayı olma hakkı mevcuttur. Eğer Millet İttifakı genişleyecekse bu genişleme içerisinde yer almasını tabi ki isterim ama benim bu konuda diğer arkadaşlar adına bir şey söyleme hakkım yok.

İki Belediye Başkanını koşu partneri olarak masaya ben getirdim ama CHP’yle anlaşarak oldu. Müzakere masası orası, bir arkadaşımız itiraz etti buna hatta bakan olmaları gerektiğine falan gitti iş. İYİ Parti olarak kanun teklifi verdik, eğer o geçerli olmuş olsa bu insanların kendi memleketleri için oy kullanabilmesini sağlamak, o bölgeden seçilecek milletvekillerinin sorumluluğu haline de döner, henüz orada bir sonuç alamadık.

“Kılıçdaroğlu sadece HDP’yi değil, tüm siyasi partileri ziyaret ediyor”

Kılıçdaroğlu sadece HDP’yi değil, tüm siyasi partileri ziyaret ediyor. O görüşmelerde bir sakınca yok. Ama şöyle bir durum var: HDP bir dönemde AKP’nin partneriydi. Onun karşılığı olarak ben MHP’liydim o zaman bizle ilgili kötü bir Türk Milliyetçiliği tarifi vardı. Sonra ‘Seni başkan yaptırmayacağız ile’ süreç başka bir yere evrildi.

Ekmeleddin İhsanoğlu daha sonra MHP’den milletvekili aday oldu. 2014’den sonra HDP’nin partnerliği devam etti. Daha sonra papaz olma durumu oldu. Sonuçta HDP, başkaları üzerinde sopa olarak kullanılan bir aparat haline getirildi AKP tarafından.

Bu ülkede oyunu çeşitli partilere oy veren Kürtler var. 31 Mart’tan beri bir çirkinlik yaşanıyor bu ülkede. İpin ucu kaçtı bu ülkede. Bir oy için Abdullah Öcalan’ın mektubunu okuyacaksınız, bir yandan da İYİ Parti’nin CHP’nin Kürt Meclis üyelerini kimlikleri ile ifşa edildi.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir