Kediler Uyurken Neden Yüzlerini Kapatırlar?

Rahatlarına oldukça düşkün olan kediler, hayatlarının neredeyse üçte ikisini uyuyarak geçirirler. Eğer bir kediyi uyurken yüzünü kapattığını fark ettiyseniz, nedenini merak etmiş olabilirsiniz.

Haber Merkezi / Görünen o ki bu hareket, kedilerin uykuya dalmalarını kolaylaştırıyor. Uzmanlara göre, kedilerin yüzlerini kapatması, uykuya dalmalarına çeşitli şekillerde yardımcı oluyor.

Kediler genellikle şekerleme yapmak için güneşli yerler seçerler, ancak ışık parlaması kedilerin hassas gözlerini tahriş edebilir ve uyumalarını engelleyebilir. Kediler, yüzlerini kapatarak kendileri için karanlık bir ortam oluşturabilirler.

Kediler, ayrıca uyurken kıvrılarak vücut ısılarını korumaya çalışabilirler. Uzmanlara göre, bir top gibi kıvrılmak, kuyruğunu sarmak ve yüzünü kapatmak, kedilerin kendi vücut ısılarını korumalarına yardımcı olabilir.

Kedilerin uyurken güvenlik için yüzlerini kapattıkları da ifade ediliyor. Kediler, yüzlerinin savunmasız olduğunu biliyorlar, bu yüzden kediler yüzlerini kapatarak, kendilerini güvende hissediyor olabilirler.

Bazı kediler uyurken sadece rahatlık olsun diye de yüzlerini kapatabilirler. Bu, bizim bir şekerleme sırasında ekstra rahatlık için kollarımızı yastığın etrafına dolamamız veya bacaklarımızın arasına battaniye sıkıştırmamız gibi bir şey.

Kediler, vücutlarını “sahip oldukları” nesnelere ve alanlara sürterek bölgelerini işaretlemeyi severler. Kedi kendi bölgesini işaretlemek için başını yastığa, battaniyeye veya halıya sürtüyor olabilir, bu uyurken yüzünü kapatıyormuş gibi görünebilir.

Sonuncusu ve muhtemelen en komik olanı, kedilerin bakım yaparken uyuyabilirler. Kediler, kendilerini temizlemek için patilerini yalarlar ve yüzlerine sürerler. Bu kedileri yorabilir ve temizlik sırasında uyumalarına neden olabilir.

Paylaşın

Yatmadan Önce Kaçınılması Gereken Beş Yiyecek

Genel sağlık açısından dinlendirici gece uykusu çok önemlidir ve yatmadan önce tüketilen bazı yiyecekler uyku kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bazı yiyecekler iyi bir uyku almaya yardımcı olabilirken, bazı yiyeceklerde uyku düzenini bozabilir.

Haber Merkezi / İşte bu nedenle yatmadan önceki saatlerde ne tüketildiğine dikkat etmek çok önemli. Yatmadan önce kaçınılması gereken 5 yiyecek:

Kafein: Kafein, yatmadan birkaç saat önce tüketilse bile uykuya dalmayı zorlaştırabilen bir uyarıcıdır. Kahve, çay, çikolata ve birçok gazlı içecekte bulunan kafeinin uykuyu bozabilmesi şaşırtıcı değildir. Uyku kalitesini artırmak için öğleden sonra ve akşam kafein alımını sınırlamak en iyisidir.

Baharatlı yiyecekler: Baharatlı yiyecekler lezzetli olsa da mide yanmasına ve hazımsızlığa neden olarak uykuya dalmayı zorlaştırabilir. Bunu önlemek için yatma saatine yakın baharatlı yiyeceklerden uzak durmak en iyisidir.

Yağlı gıdalar: Yağ oranı yüksek yiyecekler de uyku düzenini bozabilir. Bu nedenle iyi bir uyku için akşamları daha hafif, kolay sindirilebilen yemekleri tercih edilmeli.

Alkol: Alkol başlangıçta uykulu hissetmeye neden olsa da uyku döngüsünü bozabilir. Alkol, hafızanın pekiştirilmesi ve genel uyku kalitesi için çok önemli olan REM (hızlı göz hareketi) uykusuna müdahale eder. Dinlendirici uyku için, özellikle yatmadan önceki saatlerde alkol tüketimini sınırlamak en iyisidir.

Şekerli gıdalar: Yatmadan önce şeker oranı yüksek gıdaların tüketilmesi kan şekeri seviyelerinde dalgalanmalara neden olabilir, bu da enerji çökmelerine ve uyku kalitesinde bozulmalara neden olabilir. Yatmadan önce şekerli gıdalar yerine, yoğurt veya kuruyemiş gibi atıştırmalıklar tercih edilebilir.

Paylaşın

İyi Bir Gece Uykusunu Etkileyen 6 Faktör

Bilincin değiştiği ve duyusal aktivitenin belirli bir dereceye kadar engellendiği, zihinsel ve fiziksel aktivitenin azaldığı bir durum olarak tanımlanan uyku, genel sağlıkta hayati bir rol oynar.

Haber Merkezi / Aslında iyi bir gece uykusu, bağışıklık sistemini güçlendirmekten hafızayı pekiştirmeye (kısa süreli anıları uzun süreli anılara dönüştürmeye) kadar her şeyi yapabilir.

İyi bir gece uykusunu etkileyen bazı önemli faktörler ise şunlardır:

Işığa maruz kalma: Gözler, ışığı algılayan ve vücuda gece mi yoksa gündüz mü olduğunu söyleyen sinyalleri beyne gönderen, ışığa duyarlı özel hücreler içerir. Bu sinyaller vücudun melatonin hormonu salgılamasını düzenleyen ve ne zaman hareket edeceğinizi belirleyen vücudun iç saatine (sirkadiyen ritim olarak da bilinir) katkıda bulunur.

Elektrik ışığı, TV ekranları ve akıllı telefonların parlaklığı nedeniyle geceleri çok daha fazla ışığa maruz kalınır ve bu da biyolojik saatleri bozarak uyanık tutabilir.

Kimyasallar: Günlük olarak temas edilen ve vücudun uyku programını bozabilecek çok çeşitli kimyasallar vardır: Kafein, nikotin, alkol, antihistaminikler ve reçeteli ilaçlar. Bu kimyasalların birçoğu vücudun uyku döngüsü boyunca hareket etme şeklini değiştirebilir.

Uyku ortamı: Yatak odasının ortamı vücudun uykuya ne kadar kolay dalındığını etkileyebilir. Genel olarak, düşük ışık, gürültüsüz ve ılık sıcaklık iyi bir uyku için en elverişli ortamdır.

Stres ve kaygı: Uyku tamamen biyolojik bir durum değildir; zihinsel sağlığa da bağlıdır. Özellikle stres, anksiyete veya depresyon gibi klinik bir durum varsa, her gece uykuya dalmakta zorluk çekmeye veya gece boyunca birkaç kez uyanmaya neden olabilir.

Vardiyalı çalışma: Pek çok çalışan gündüz çalışıp geceleri uyurken, havayolu pilotlarından sağlık personeline kadar genellikle gece boyunca çalışan birçok meslekte vardır. Bu durum, vücudun uyku düzeni ve iç saatini önemli ölçüde etkiler.

Uyku bozuklukları: Birçok sağlık sorunu gece uykusu yoksunluğuna katkıda bulunur. Uyku apnesi, uyku sırasında vücudun üst solunum yolundan (tıkanıklık veya beyin sinyali nedeniyle) oksijen almayı bıraktığı tıbbi bir durumdur. Uyku apnesi olan kişiler, uyku döngüleri arasında nefes nefese kalarak uyanabilirler.

Narkolepsi, genellikle periyodik “uyku atakları” ile karakterize edilen, uyanık saatlerde aşırı uyku hali yaşanılan bir durumdur. Huzursuz bacak sendromu, özellikle yatakta bacaklarda rahatsız edici hisler yaşaması durumudur.

Paylaşın

Daha Sağlıklı Bir Uyku İçin 5 İpucu

Stres, uzun çalışma saatleri, uyku apnesi ve idrar kaçırma gibi tıbbi durumlar gibi pek çok faktör yetersiz uykuya neden olabilir. Ne kadar uyuyacağınızı kontrol edemeyebilirsiniz, ancak uyku kalitesini kontrol edebilirsiniz.

Haber Merkezi / Ostrüktif uyku apnesi (OSA), hem uyku hem de kalp sağlığı için önemli bir tehdit oluşturan yaygın bir uyku bozukluğudur. Boğazın arka kısmındaki kasların aşırı derecede gevşemesi, hava yollarının daralmasına ve uyku sırasında nefes almada tekrarlanan kesintilere neden olmasıyla ortaya çıkar.

OSA ayrıca pulmoner hipertansiyona (akciğer arterlerini ve kalbin sağ tarafını etkileyen bir tür yüksek tansiyon) katkıda bulunabilir ve kalp yetmezliğine yol açabilir.

Oksijen eksikliği, kalbin çalışma şeklini değiştirmek de dahil olmak üzere vücuttaki her organı etkiler. Hem kalp hem de akciğerler göğüs boşluğunda yer kapladığından, akciğer fonksiyonu üzerindeki artan baskı kalp performansını da etkiler. Bu fiziksel stres, kalp kaslarının kalınlaşmasına ve genel kalp fonksiyonunun bozulmasına neden olabilir. Ayrıca yüksek tansiyon ve yüksek kalp atış hızı da yaşanabilir.

Uyku apnesi, gündüz aşırı yorgunluk, nefes nefese veya boğulma sesleriyle birlikte yüksek sesle horlama, sabah baş ağrıları, uyanırken ağız kuruluğu ve huzursuz uyku olarak kendini gösterebilir. Baş ve boyun anatomisi ve vücut ağırlığı gibi faktörler de riske katkıda bulunabilir.

İşte daha sağlıklı bir uyku için 5 ipucu:

Hafta sonları da dahil olmak üzere her gece aynı saatte yatın ve her sabah aynı saatte kalkın,
Yatak odanızın sessiz, karanlık, dinlendirici ve konforlu bir sıcaklıkta olduğundan emin olun,
TV, bilgisayar ve akıllı telefon gibi elektronik cihazları yatak odasından çıkarın,
Yatmadan önce aşırı yemek, kafein ve alkolden kaçının,
Gün içerisinde fiziksel olarak aktif olmak geceleri daha kolay uykuya dalmanıza yardımcı olabilir.

Paylaşın

Gün Ortası Kısa Uyku Molaları Bunama Riskini Azaltabilir

Uzun vadede beynin toplam hacminin daha büyük kalmasına yardımcı olan gün ortasında verilen kısa uyku molaları, ilerleyen yaşlarda demans (bunama) ve kalp sorunları başta olmak üzere, pek çok hastalığın ortaya çıkma riskini azaltıyor.

Gün ortası kısa uyku molaları kalp sağlığına da iyi geliyor. Bunun için haftada sadece bir ya da iki kez, gün ortasında kısa bir uyku molası vermek yeterli. Kendisini yorgun hissedenlerin, ara sıra gün ortasında 20 ila 30 dakika arasında kısa bir uyku molası vermesi, beyin ve kalp sağlığı için oldukça yararlı.

Sleep Health dergisine göre araştırmacılar, öğle uykusu ile beyin hacminin küçülmesi arasında nedensel bir ilişki kurmayı başardılar. Buna göre ara sıra şekerleme yapmak, uzun vadede beynin toplam hacminin daha büyük kalmasına yardımcı oluyor. Bu da ilerleyen yaşlarda demans (bunama) ve kalp sorunları başta olmak üzere, pek çok hastalığın ortaya çıkma riskini azaltıyor.

Çalışma için Uruguay Üniversitesi ve University College London’dan araştırmacılar, İngiltere’deki Biyobank Araştırması arşivinde kayıtlı olan ve yaşı 40 ila 69 arasında değişen 378 bin 932 kişinin verilerini analiz etti. Uzmanlar, uyuma alışkanlıkları ile genetik özellikler arasında bir bağ tespit etti.

Massachusetts General Hospital’da uyku üzerine uzmanlaşmış doktorlara göre, gün ortasındaki kısa uykunun özellikle önemli olduğu üç tip insan var: Çok erken kalkanlar, uyku bozukluklarından mustarip olanlar ve genetik olarak daha fazla uykuya ihtiyaç duyanlar.

Uzmanlara göre bazı insanlar, genetik özelliklerinden dolayı, dışarıdaki güzel havaya rağmen kendilerini yorgun hissedip uyumaya ihtiyaç duyabiliyor.

Öğle uykusunun, zihinsel yetenekleri geliştirip geliştirmediği henüz bilinmiyor. Michiganlı uyku araştırmacıları, uyku ile bilişsel yetenekler arasında neredeyse hiçbir bağ bulamadı. Uruguay’da yapılan çalışmada da uzmanlar, gün içinde kısa süreli uyuyanlarda refleks veya görsel algılama performansındaki artışa dair bir kanıta rastlamadı.

Diğer yandan Çin’de yapılan bir araştırmaya göre, yaşlılarda öğle uykusunun bilişsel yetenekleri geliştirdiği düşünülüyor. Ancak bu araştırmanın yöntem ve koşulları hakkında çok fazla ayrıntı bilinmiyor.

Öğle uykusu pek çok Batı ülkesinde hoş karşılanmazken, Japonya, Çin ve İspanya gibi ülkelerde hayli yaygın. Delaware Üniversitesi’nden Xiaopeng Ji, “Çin’de öğle uykusu, iş yerindeki birçok yetişkin ve okuldaki öğrenciler için öğle yemeği sonrası rutin programa entegre edilmiş durumda” diyor.

“Hipertansiyon” dergisinde yazılanlara göre, kısa öğle uykusu göründüğü kadar masum ve zararsız değil. Aksine: Yine Çinli uzmanlara dayandırılan bir araştırmaya göre, sık veya düzenli şekerleme yapmanın, hiç öğle uykusu uyumayanlara kıyasla, yüksek tansiyon riskinin yüzde 12 ve felç riskinin yüzde 24 daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Ancak söz konusu araştırmanın denekleri arasında çok yüksek oranda erkek, düşük eğitim ve gelir düzeyine sahip katılımcılar, düzenli olarak sigara içen ve alkol alan, uykusuzluk çeken veya “gece kuşu” olma olasılığı daha yüksek kişiler bulunuyor. Bu nedenle araştırma sonuçlarına da temkinli yaklaşmak gerekiyor.

Yüksek tansiyon ve obezite de uykululuğa yol açabilir. Obez insanların genelde uykuya daha fazla meyilli oldukları biliniyor. Arizona Üniversitesi’nden uyku araştırmacısı Michael Grandner, sağlıksız yaşamın yol açtığı pek çok hastalığın sebebi olarak gün içindeki kısa uykuları göstermenin, doğru bir yaklaşım olmadığı görüşünde: “Örneğin kötü bir gece uykusu, vücut sağlığını olumsuz etkiler. Gün içinde kestirmek, gece uykusunu telafi etmek için yeterli değildir.”

Kalp sağlığına iyi geliyor

İsviçre’de yapılan bir başka araştırmaya göre ise arada bir kestirmek, kalp sağlığına iyi geliyor. Bunun için haftada sadece bir ya da iki kez, gün ortasında kısa bir uyku molası vermek yeterli. Bochum Ruhr Üniversitesi Herne Marien Hastanesi Direktörü Dr. Hans-Joachim Trappe, “Ara sıra yapılan bir ‘şekerleme’ kardiyovasküler riskleri önemli ölçüde azaltıyor. Ancak her gün düzenli yapılan öğle uykuları için aynı şeyi söyleyemeyiz” diyor.

Özetle: Kendisini yorgun hissedenlerin, ara sıra gün ortasında 20 ila 30 dakika arasında kısa bir uyku molası vermesi, beyin ve kalp sağlığı için oldukça yararlı. Ancak uzmanlar, özellikle geceleri uykusuzluk çekenlerin, öğle uykusundan uzak durmalarının daha sağlıklı olacağını vurguluyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Yastıksız Uyumanın Faydaları

Geceleri huzurlu ve dinlendirici bir uyku çekenler ertesi güne huzuru ve dinamik başlarlar. Birçok kişi uyurken yastığa ihtiyaç duyarken birçok kişi de yastıksız uyumayı tercih ediyor.

Haber Merkezi / Uyurken yastık kullanmamanın faydalı olduğu gibi yastıksız uyumanın da birçok faydası var.

Baş ağrısı

Yastıkla uyuyorsanız, sabahları hafif bir baş ağrısıyla uyandığınızı sıklıkla fark etmişsinizdir. Bunun nedeni yastığınızdır. Ertesi gün yastıksız uyumayı deneyin, başınız ağrımayacaktır. Yumuşak bir yastıkla yattığınızda, kan akışı başınıza kolayca ulaşmaz, bu gerekli olan oksijen arzını azaltır. Bu durum baş ağrısına neden olur.

Stresi azaltır

Yastık nedeniyle yanlış bir pozisyonda yatarsanız, uyurken kendinizi huzursuz hissedersiniz ve düzgün uyuyamazsınız,  sürekli oraya buraya dönersiniz. Bundan dolayı stresli hissedersiniz. Yastıksız uyursanız, stres hormonlarınız azalır, bu sayede tek pozisyonda huzur içinde uyuyabilirsiniz.

Sırt ağrısı oluşmaz

Birçoğumuz omurgamızı desteklemeyen yastıklar kullanırız. Birden fazla yastık kullanırsanız, boynunuz vücudunuzun geri kalanının üzerinde yükselir ve bu da duruşunuzu bozar. Sizin için doğal olmayan bir uyku hali haline gelir. Yastıksız uyumak sırtınızın ağrımasını önleyebilir.

Boyun ağrısını hafifletir

Yastıkların çoğu boynumuz için gerekli desteği sağlamaz ve bu da boyun ağrısına neden olabilir. Yastık kullanmazsanız, vücudunuzun geri kalanıyla birlikte başınız da doğal bir şekilde uyur, bu da boynunuzdaki sinirlerin zarar görmesini önler. Bu nedenle yastıksız uyumak sizi boyun ağrısından kurtarabilir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Her Yaştan İnsanın Günlük Kaç Saat Uykuya İhtiyacı Var?

Yiyecek ve suyun insanın hayatta kalması için yeterli olduğu düşünülür. Ancak yiyecek ve içecekle birlikte sürekli uyku da insanın hayata kalması için gereklidir. Bir kişi arka arkaya on bir gün uyumazsa, o kişinin ölmesi muhtemeldir.

Haber Merkezi / Doktorlar, genellikle bir kişinin her gün sekiz saat uyuması gerektiğini söyler. Ancak herkesin günde sekiz bardak su içmesi gerektiği hesabı doğru olmadığı gibi günde sekiz saat uyku hesabı da doğru değildir.

Herkesin vücudu farklıdır. Yaş, kilo, günlük aktiviteler ve sağlık durumu dikkate alınarak günlük kaç saat uykuya ihtiyaç olduğunu belirlenmeli.

Örneğin Dünya Uyku Vakfı’na göre, yetişkinler (20 ila 65 yaş arası) 7 ila 9 saat, 65 yaş üstü yaşlılar 7 ila 8 saat, 7 ila 19 yaş arası 9 ila 11 saat, 7 yaşından küçük çocuklar 10 ila 13 saat, ay ve yaş arasındaki çocuklar 17 saat uyumalı.

Dünya Uyku Vakfı, ihtiyaç olunan uyku miktarının her gün ne yapıldığına bağlı olarak artabileceğini veya azalabileceğini söylüyor.

Bunun dışında sağlık problemlerine göre de ekstra uykuya ihtiyaç olabilir.

Ne kadar uykuya ihtiyacınız olduğunu anlamanıza yardımcı olacak bazı sorular:

Yorgunluğa neden olan herhangi bir sağlık sorununuz var mı?, İşiniz çok çalışma gerektiriyor mu? İyi uyumanıza rağmen gün içinde uykunuz geliyor mu? Kahve ve çay olmadan çalışamaz mısınız?

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir.

Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Bilim İnsanları Daha Uzun Yaşamanın Basit Bir Sırrını Keşfetti

Bilim insanları, düzenli olarak kaliteli gece uykusu çeken erkeklerin diğerlerine kıyasla neredeyse 5 yıl daha uzun yaşayabildiğini saptadı. Kadınlarda ise bu sayı iki yıl olarak belirlendi.

Bilim insanları,, daha iyi uyku alışkanlıkları olan gençlerin erken ölme ihtimalinin de daha düşük olduğunu tespit etti.

Yeni bir araştırmada uzun yaşamanın basit bir yolu ortaya kondu. Buna göre kaliteli bir uyku, insan ömrüne fazladan birkaç yıl ekleyebilir.

Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bilim insanlarının da aralarında yer aldığı araştırma ekibi, düzenli olarak kaliteli gece uykusu çeken erkeklerin diğerlerine kıyasla neredeyse 5 yıl daha uzun yaşayabildiğini saptadı.
Kadınlarda ise bu sayı iki yıl olarak belirlendi.

Ekip, daha iyi uyku alışkanlıkları olan gençlerin erken ölme ihtimalinin de daha düşük olduğunu tespit etti.

Öte yandan, tek başına uyku miktarının yeterli olmadığı, önemli olanın uyku kalitesi olduğu vurgulandı.

Araştırmacılar kaliteli uykuyu şu faktörlere dayandırdı:

– Gecede 7 ila 8 saatlik ideal uyku süresini tamamlamak
– Haftada en fazla iki kez uykuya dalmakta zorluk çekmek
– Haftada en fazla iki defa uykunun bölünerek kaçması
– Herhangi bir uyku ilacı kullanmamak
– Haftada en az 5 gün uyandıktan sonra dinlenmiş hissetmek

Araştırmada, 2013 ve 2018 arasında ABD’deki Ulusal Sağlık Görüşmesi Anketi adlı geniş çaplı bir çalışmaya katılan yurttaşların verileri incelendi.

Bu veriler, yüzde 54’ü kadın ve ortalama yaşı 50 olan 172 bin kişiyi içeriyordu ve bu kişilerin genel sağlık durumlarıyla uyku alışkanlıklarına dair bilgiler veriyordu.

Katılımcılar ortalama 4,3 yıl takip edilmişti ve bu süre zarfında 8 bin 681 kişi kayatını kaybetmişti.

Bu ölümlerin yüzde 30’u kardiyovasküler hastalıklara, yüzde 24’ü kansere ve yüzde 46’sı da diğer nedenlere bağlıydı.

Bulgular, tüm bu nedenlere bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 8’inin kötü uyku düzeniyle ilişkili olduğunu ortaya koydu.

Harvard Üniversitesi’nden klinik araştırmacı Dr. Frank Qian, “Bence bu bulgular, sadece belli bir süre boyunca uykumanın yeterli olmadığını vurguluyor” diye konuştu:

Gerçekten dinlendirici bir uyku çekmeniz, uykuya dalma ve uykuda kalmayla ilgili az sorun yaşamanız gerekiyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Çocukların Ne Kadar Uykuya İhtiyacı Var? Yaşa Göre Öneriler

Çocuklarla ilgili kesin olan bir şey varsa, o da hızlı bir şekilde büyüdükleri. Çocuklar ve yetişkinler için önemli bir şey varsa, o da yeterli uyku. Ama çocukların ne kadar uykuya ihtiyacı var?

Haber Merkezi / İşte çocuklar büyüdükçe, ne kadar uyumaları gerektiğine ve nedenlerine ilişkin öneriler:

Kaç saat yeterli?

Uyku, çocukların sağlıklı gelişimi ve sağlıklı bir yaşam için hayati öneme sahiptir.  Araştırmalar, yeterince uyuyan çocukların, şu konularda gelişme gösterdiğini ortaya koyuyor: 

  • Dikkat
  • Davranış
  • Öğrenme
  • Hafıza
  • Duygusal düzenleme
  • Akıl sağlığı
  • Fiziksel sağlık
Yaş aralığı Önerilen uyku
Bebekler (4 ila 12 ay) Şekerlemeler dahil 12 ila 16 saat
Yeni yürümeye başlayan çocuklar (12 ila 24 ay) Şekerlemeler dahil 11 ila 14 saat
Okul öncesi çocuklar (3 ila 5 yaş arası) 10 ila 13 saat, şekerleme içerebilir
Okul çağındaki çocuklar (6 ila 12 yaş arası) 9 ila 12 saat
Gençler (13 ila 18 yaş) 8 ila 10 saat

Yenidoğan (0 ila 3 ay)

Ortalama uyku aralığı 11 ila 17 saat

Yaşamlarının ilk birkaç ayında, yeni doğanlar en iyi yaptıkları şeyi yapacaklardır. Uyurlar, uyanırlar, yemek yerler, kaka yaparlar, sevimli görünürler ve gece ile gündüz arasındaki farkı fazla önemsemeden döngüye yeniden başlarlar.

Bebekler (4 ila 12 ay)

Önerilen uyku süresi, şekerlemeler dahil 12 ila 16 saat

Gündüz ve gece arasındaki farkı anlamaya başladıklarında, bebeğiniz uyku ritmine girmeye başlayacaktır. Bebeğinizi, daha düzenli bir uyku programını teşvik etmeye başlayabilirsiniz.

Yeni yürümeye başlayan çocuklar (12 ila 24 ay)

Önerilen uyku süresi, şekerlemeler dahil 11 ila 14 saat

Çocuğunuz yürümeye ve konuşmaya başladığında, uyku ihtiyacı da ona göre değişecektir. Yeni yürümeye başlayan çocukların daha az şekerleme veya daha kısa şekerlemeler; muhtemelen günde sadece bir kez.

Okul öncesi çocuklar (3 ila 5 yıl)

Önerilen uyku süresi, 10 ila 13 saat, şekerleme içerebilir

Bu çağlardaki çocuk, muhtemelen o öğleden sonra kestirmeye başlayacaktır. Çoğu anne-baba, bu dönemde şekerlemeyi kesmenin aşamalı bir süreç olduğunu fark eder.

Çocuğunuz şekerleme yapmıyorsa, bunun kaçırdığı şekerlemeyi telafi etmek için yatma saatini biraz daha erkene almak anlamına gelebileceğini unutmayın. 

Okul çağındaki çocuklar (6 ila 12 yaş arası)

Önerilen uyku süresi, 9 ila 12 saat

Çocuğunuz okula gitmeye başladığında, 1 numaralı işi öğrenmektir. Yetersiz uyku onları sınıf performanslarında, sporda veya diğer ders dışı etkinliklerde akranlarının gerisinde bırakacak şekilde etkileyebilir.

Gençler (13 ila 18 yaş)

Önerilen uyku süresi, 8 ila 10 saat

Gençlerin zaman konusunda çok fazla talepleri var. Okul, iş, ders dışı etkinlikler, ev ödevleri ve sosyal takvime ayak uydurma arasında uyku çok kolay bir şekilde kenara itilebilir. Bu nedenlerden dolayı, gençlerin yeterince uyumaması çok yaygın.

Gençler, genellikle bütün gün yorgun hissettiklerini ancak çok meşgul oldukları için yeterince uyuyamadıklarını söylerler. Bu bir kısır döngüdür, çünkü yeterince uyumadığı için yorgun hissederler.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Paylaşın

Nasıl Uyuduğunuz ‘Ne Zaman Öleceğinizin’ En Güçlü Göstergesi Olabilir

Yeni bir incelemeye göre, artan uyku bölünmesi “ölümün en güçlü belirtisi”. Yakın zamanda Digital Medicine akademik dergisinde yayımlanan araştırma, bireylerin çene ve bacak hareketi, nefes alma ve kalp atışı dahil uyku sırasındaki özelliklerini araştıran 12 bin çalışmayı değerlendirdi.

Stanford Üniversitesi’nden Emmanuel Mignot’nun da aralarında bulunduğu bilim insanları, bir kişinin “uyku yaşını” tahmin etmek ve ölümle en yakından bağlantılı uyku türlerini belirlemek için makine öğreniminden faydalanarak bir sistem geliştirdi.

Bilim insanları uyku yaşının bir kişinin sağlığıyla ilintili uyku kalitesine dayanan tahmini yaşı olduğunu söylüyor.

Önceki araştırmalar uykunun birçok hastalıkta ilk bozulan şeylerden biri olduğunu belgeledi.

Parkinson hastaları örneğine atıfta bulunan bilim insanları, çoğu vakada hastaların diğer semptomlar ortaya çıkmadan yaklaşık 5 ila 10 yıl önce rüyalarını şiddetle dışa vurduklarını söyledi.

Bireylerin uykusunun farklı özelliklerini değerlendiren yeni çalışma, kişilerin geceleri sonradan hatırlamadan birkaç kez uyandıkları uyku bölünmesinin ölümün “en güçlü belirtisi” olduğunu ortaya koydu.

Araştırmacılar, bu tür bir uyku bozukluğunun, bir kişinin uyandığını fark ettiğini bildirdiği insomnia ve uyku apnesi gibi uyku bozukluklarından farklı olduğunu belirtiyor.

Ancak bilim insanları, uyku bölünmesinin ölüm riskiyle bağlantısının belirsiz olduğunu söylüyor.

Dr. Mignot yaptığı açıklamada, “Uyku bölünmesinin sağlığa neden bu kadar zararlı olduğunu belirlemek gelecekte üzerinde çalışmayı planladığımız bir şey” dedi.

Bilim insanları araştırmada belirli bir yaşta ortalama uykunun nasıl göründüğünü belirledi.

Daha sonra araştırmacılar, 12 bin çalışmadaki bireylerin verilerinde bulunan örüntüleri değerlendirmek için bir makine öğrenimi sisteminden yararlandı ve bunu bireylerin uyku yaşlarını tahmin etmek için kullandı.

Kişilerin kronolojik yaşıyla uyku yaşı arasındaki farkı kullanan araştırmacılar, daha sonra daha yüksek uyku yaşının bir sağlık sorununun göstergesi olduğu varsayımına dayanarak ölüm ihtimalini tahmin etti.

Araştırmada bilim insanları, daha yüksek uyku yaşının çoğunlukla “artan uyku bölünmesine” yol açtığını ve bunun gelecekteki sağlığın göstergesi olduğunu öne sürdü.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın