2025’in ilk 7 ayında doğum sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 azalarak 503 bin 765’e gerilerken, ölüm sayısı yüzde 0,7 artarak 294 bin 824’e ulaştı.
Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘Cari Yıl İçin Aylık Doğum ve Ölüm Sayısı Bilgisi’ni açıkladı.
Buna göre; 2025’in ilk 7 ayında doğum sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 azalarak 503 bin 765’e gerilerken, ölüm sayısı yüzde 0,7 artarak 294 bin 824’e ulaştı.
2025 yılının ilk yedi ayında dünyaya gelen bebeklerden 259 bin 95’i erkek, 244 bin 670’i kız olarak kayıtlara geçti.
Nüfus artış hızındaki gerilemenin doğurabileceği başlıca riskler:
Doğum oranlarının düşmesi, gelecekte çalışma çağındaki nüfusun azalması anlamına geliyor. Ekonomistler, bu durumun üretim kapasitesini düşürerek büyümeyi yavaşlatabileceğini belirtiyor.
Yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte emeklilik harcamaları yükseliyor. Uzmanlara göre genç nüfusun azalması, sosyal güvenlik sisteminin finansmanında ciddi açıklar oluşturabilir.
Genç iş gücündeki azalma, teknoloji yatırımlarına ve otomasyona daha fazla bağımlılığı beraberinde getiriyor. Ancak bu dönüşümün herkes için adil sonuçlar üretip üretmeyeceği belirsiz.
Bazı bölgelerde nüfus hızla azalırken büyük kentlere olan göç sürüyor. Bu durum, kırsal alanlarda ekonomik çöküşe, şehirlerde ise barınma ve altyapı baskısına yol açabilir.
Çalışabilir nüfusun azalması, ülkelerin küresel rekabet gücünü de etkiliyor. Uzmanlar, yenilikçi sektörlerde genç yoğunluğunun büyük bir avantaj olduğunu hatırlatıyor.
Yaşlanan bir toplum, sağlık hizmetlerine ve bakım sistemlerine daha fazla ihtiyaç duyuyor. Bu yeni yük, kamu bütçelerinden aile dinamiklerine kadar birçok alanı yeniden şekillendiriyor.






































