Konut Fiyatları Yüzde 31,6 Arttı

Konut fiyatları ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 31,6 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 32,4, 38,4 ve 30,7 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatının en çok arttığı il yüzde 38,4 ile Ankara olurken, Ankara’yı yüzde 35,3 ile Erzurum, Erzincan, Bayburt, Ağrı, Ardahan, Kars, Iğdır, Bingöl, Elazığ, Malatya, Tunceli, Van, Bitlis, Hakkari ve Muş takip etti.

Konut fiyatları, Artvin, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize ve Trabzon’da yüzde 35,9, Antalya, Burdur ve Isparta’da yüzde 25,2, Aydın, Denizli ve Muğla’da yüzde 23,1 arttı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2025 Ekim ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE), Ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 1,6 oranında artarak 198,8 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 31,6 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 1,0 oranında azaldı.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, ekim ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 2,7, 1,0 ve 1,8 oranlarında arttı. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 32,4,38,4 ve 30,7 oranlarında arttı.

Konut fiyatının en çok arttığı il yüzde 38,4 ile Ankara olurken, Ankara’yı yüzde 35,3 ile Erzurum, Erzincan, Bayburt, Ağrı, Ardahan, Kars, Iğdır, Bingöl, Elazığ, Malatya, Tunceli, Van, Bitlis, Hakkari ve Muş takip etti.

Paylaşın

Merkez Bankası Yeniden Döviz Alımlarına Başladı

Merkez Bankası’nın (TCMB), piyasalardaki tansiyonun düşmesiyle birlikte dün itibarıyla yeniden döviz alımına geçtiği bildirildi. Banka, eylül ayının ilk iki haftasında yaklaşık 10 milyar dolarlık döviz satışı gerçekleştirmişti.

Siyasi belirsizliklerin tetiklediği yoğun döviz talebini karşılamak amacıyla eylül ayının ilk iki haftasında yaklaşık 10 milyar dolarlık döviz satışı gerçekleştiren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), piyasalardaki tansiyonun düşmesiyle birlikte dün itibarıyla yeniden döviz alım tarafına geçtiği bildirildi. Reuters’ın işlemcilere dayandırdığı habere göre, CHP kurultayına ilişkin davanın ertelenmesiyle risk algısının azalması, TCMB’nin politikasında bu değişikliğe gitmesinde etkili oldu.

Piyasalardaki hareketlilik, mahkemenin 2 Eylül’de ana muhalefet partisi CHP’nin il teşkilatını görevden alması ve Özgür Özel’in genel başkan seçildiği kurultayın iptali istemiyle açılan davayla ilgili kararıyla başlamıştı. Yatırımcılar arasında, kurultayın iptal edilebileceği ve bunun bir siyasi krize yol açabileceği yönündeki endişeler, Türk Lirası varlıklardan çıkışa ve yoğun bir döviz talebine neden oldu.

Bu talebi karşılamak ve piyasada istikrarı sağlamak amacıyla devreye giren TCMB, döviz satışı programı uyguladı. Resmi verilere göre, eylül ayının ilk haftasında 5,5 milyar dolara yakın döviz satışı gerçekleştiren Merkez Bankası, işlemcilerin bilançolardan yaptığı hesaplamalara göre eylülün ikinci haftasında da 4 ila 4,5 milyar dolar arasında bir satış daha yaptı. Böylece eylülün ilk iki haftasında siyasi endişe kaynaklı döviz satışlarının toplamı 10 milyar dolara yaklaştı. (İkinci haftaya ilişkin resmi veriler Perşembe günü TCMB tarafından yayımlanacak.)

Ancak dün, CHP kurultay davasında mahkemenin duruşmayı erteleme kararı alması, siyasi belirsizlik endişelerini azalttı. Borsa, Türkiye’nin risk primini gösteren CDS ve TL cinsi tahviller başta olmak üzere tüm finansal varlıklarda dün belirgin bir pozitif ayrışma yaşandı. İşlemciler, piyasadaki bu rahatlamanın ardından TCMB’nin de döviz satışlarını sonlandırarak dün itibarıyla tekrar alım tarafına geçtiğine dikkat çekti.

Paylaşın

KKM’nin Faturası Ağır Oldu: 60 Milyar Dolar

2021 sonunda döviz kuru dalgalanmalarına karşı Türk Lirası (TL) mevduatlarını korumak amacıyla hayata geçirilen Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi, yaklaşık dört yılın ardından sona yaklaşıyor.

Bir zamanlar 140 milyar dolarlık devasa büyüklüğe ulaşan KKM, son bir yılda uygulanan kademeli çıkış stratejisiyle 11,8 milyar dolara kadar geriledi. Toplam mevduatlar içindeki payı ise yüzde 26,2’den  yüzde 2’ye düştü.

Ekonomim’in haberine göre, KKM’nin uygulandığı dönemde TL, dolar karşısında ciddi değer kayıpları yaşadı. Bu kayıplar, Hazine’nin üstlendiği kur farkı ödemelerini astronomik seviyelere çıkardı.

Sistem, 2021’de yüzde 44, 2022’de yüzde 29, 2023’te yüzde 37 ve 2024’te yüzde 16 olmak üzere, TL’nin değer kaybına engel olamadı. Yapılan hesaplamalara göre, KKM’nin Türkiye’ye toplam faturası 60 milyar dolar olarak belirlendi.

Ekonomi çevreleri, KKM’nin maliyetli ve sürdürülebilir olmayan bir politika olduğu konusunda baştan beri uyarıyordu. Önde gelen ekonomistlerin görüşleri şu şekilde:

Dr. Mahfi Eğilmez: KKM’nin döviz talebini ötelediğini, kamu maliyesine büyük bir yük getirdiğini ve kalıcı güven inşasını engellediğini belirtti.

Prof. Dr. Emre Alkin: Sistemi “pansuman politikası” olarak nitelendirdi ve 60 milyar dolarlık maliyetin başka yatırımlara aktarılsaydı daha faydalı olacağını savundu.

Prof. Dr. Hakan Kara: KKM’nin para politikasının etkinliğini azalttığını ve risk primini yükselttiğini ifade etti.

Esen Çağlar: Sistemin en büyük sorunlarından birinin, kur farkı ödemelerinden orantısız bir şekilde büyük mevduat sahiplerinin yararlanmasıyla adil olmayan bir gelir dağılımı yaratması olduğunu vurguladı.

Uğur Gürses: KKM’nin TL’yi güçlendirmesi beklenirken, aslında TL’den çıkışı hızlandıracak beklentileri pekiştiren dövize endeksli bir ürün olduğunu belirtti.

Mayıs 2023 seçimlerinden sonra geleneksel para politikalarına dönülmesiyle birlikte KKM’den çıkış süreci hızlandı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sıkı para politikası sayesinde KKM bakiyesinin istikrarlı bir şekilde azaldığını ifade etti. KKM’nin getirileri politika faizinin yüzde 40’ı ile sınırlandırıldığı için sistem, cazibesini yitirdi.

Bankacılar, KKM’nin resmi hedef tarihten daha önce tamamen bitebileceğini öngörüyor. Son olarak, KKM hesaplarındaki miktar 477 milyar liraya düşerek, toplam mevduatın yalnızca yüzde 2.04’ünü oluşturdu.

Paylaşın

Konut Fiyatları Yüzde 32,3 Arttı

Konut fiyatları mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 3,4 bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32,3 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 32,6, 41,4 ve 31,1 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı il yüzde 41,4 ile Ankara olurken Ankara’yı Afyonkarahisar, Kütahya, Manisa ve Uşak takip etti. Bu illerde konut fiyatları yüzde 40,5 oranında arttı.

Konut fiyatları, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Ağrı, Ardahan, Kars ve Iğdır’da yüzde 39,3, Konya ve Karaman’da yüzde 25,3, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de yüzde 20,3, Antalya, Burdur ve Isparta’da yüzde yüzde 19,5 arttı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2025 Mayıs  ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE), Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 3,4 oranında artarak 182,4 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32,3 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 2,3 oranında azaldı.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, mayıs ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 2,7, 3,8 ve 3,0 oranlarında arttı. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 32,6, 41,4 ve 31,1 oranlarında arttı.

Konut fiyatlarının en çok arttığı il yüzde 41,4 ile Ankara olurken Ankara’yı Afyonkarahisar, Kütahya, Manisa ve Uşak takip etti. Bu illerde konut fiyatları yüzde 40,5 oranında arttı.

Konut fiyatları, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Ağrı, Ardahan, Kars ve Iğdır’da yüzde 39,3, Konya ve Karaman’da yüzde 25,3, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de yüzde 20,3, Antalya, Burdur ve Isparta’da yüzde yüzde 19,5 arttı.

Paylaşın

Özel Sektörün Yurt Dışı Kredi Borcu 185,9 Milyar Dolar

Merkez Bankası verilerine göre; Nisan sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, 2024 yıl sonuna göre 13,8 milyar dolar artarak 185,9 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Vadeye göre incelendiğinde, 2024 yıl sonuna göre, uzun vadeli kredi borcunun 16,7 milyar dolar artarak 173,5 milyar doları, kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 2,9 milyar dolar azalarak 12,5 milyar doları düzeyinde gerçekleştiği gözlemlendi.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcu Gelişmeleri Nisan 2025 Raporu’nu yayınladı. Buna göre; Merkez Bankası verilerine göre; Nisan sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, 2024 yıl sonuna göre 13,8 milyar dolar artarak 185,9 milyar dolar oldu.

Vadeye göre incelendiğinde, 2024 yıl sonuna göre, uzun vadeli kredi borcunun 16,7 milyar dolar artarak 173,5 milyar doları, kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 2,9 milyar dolar azalarak 12,5 milyar doları düzeyinde gerçekleştiği gözlemlendi.

2024 yıl sonuna göre finansal kuruluşların toplam borcu 3,3 milyar dolar, finansal olmayan kuruluşların toplam borcu ise 10,4 milyar dolar arttı. Aynı dönemde finansal kuruluşların uzun vadeli borçları 6,3 milyar dolar, finansal olmayan kuruluşların uzun vadeli borçları 10,4 milyar dolar arttı. Kısa vadede ise finansal kuruluşların borçları 2,9 milyar dolar azaldı ve finansal olmayan kuruluşların borçları 0,3 milyar doları arttı.

Döviz kompozisyonuna bakıldığında, dolar cinsinden borçlanmanın en yüksek paya sahip olduğu görüldü. 173,5 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun yüzde 57,9’unun Dolar, yüzde 33,0’ının Euro, yüzde 2,1’inin Türk Lirası ve yüzde 7,0’ının ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu; 12,5 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli kredi borcunun ise yüzde 46,0’ının Dolar, yüzde 19,5’inin Euro, yüzde 31,1’sinin Türk Lirası ve yüzde 3,3’sının ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu görüldü.

Nisan sonuna göre özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcunun 1 yıla kadar olan vade dağılımı incelendiğinde, toplam borç tutarının 56,6 milyar dolar olduğu görüldü. Bu tutarın 37,9 milyar dolar bankalara, 14,5 milyar dolar finansal olmayan kuruluşlara, 4,2 milyar dolar ise bankacılık dışı finansal kuruluşlara aittir.

Paylaşın

Konut Fiyatları Son Bir Yılda Yüzde 45 Arttı

Konut fiyatları mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,3, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 45 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 1,1, 2,4 ve 2,6 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Çankırı, Kastamonu ve Sinop oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 89,8 artış gösterdi. Ayrıca, Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars’ta konut fiyatları yüzde 83,4 artarken, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta yüzde 71,7 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 33 bin 459,9 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 460 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 693 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 730 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 880 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2024 Mart ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı. Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,3 oranında artarak 1273,5 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 45,0 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 14,9 oranında azalış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, mayıs ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1,1, 2,4 ve 2,6 oranlarında artış gözlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 35,3, 53,9 ve 44,2 oranlarında artış gösterdi.

Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Çankırı, Kastamonu ve Sinop oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 89,8 artış gösterdi. Ayrıca, Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars’ta konut fiyatları yüzde 83,4 artarken, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta yüzde 71,7 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 33 bin 459,9 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 460 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 693 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 730 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 880 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Faizi Sabit Tutma Kararı

Merkez Bankası (TCMB), piyasaların beklediği gibi politika faizini yüzde 50’de sabit tuttu. Banka, politika faizini son olarak mart ayında yükseltmiş; Nisan ve Mayıs aylarında faizi yüzde 50’de sabit bırakmıştı.

Haber Merkezi / Anadolu Ajansı (AA) Finans’ın haziran ayı faiz oranıyla ilgili beklenti anketine katılan ekonomistlerin tamamı, Merkez Bankası’nın (TCMB), politika faizini bu ay yüzde 50’de sabit bırakmasını beklediğini söylemişti.

Bloomberg’in anketine katılan ekonomistlerin tamamı da bankanın faizi üçüncü kez yüzde 50’de sabit tutmasını beklediklerini ifade etmişlerdi.

Merkez Bankası (TCMB), 2023 yılı Haziran ayında 650, Temmuz’da 250, Ağustos’ta 750, Eylül’de 500, Ekim ve Kasım aylarında da 500’er, Aralık ve Ocak aylarında 250’şer olmak üzere son 8 toplantıda toplam 3 bin 650 baz puan faiz artırmıştı.

Şubat ayındaki yılın ikinci faiz kararında faizin sabit tutulması ile toplam 3 bin 650 baz puan faiz artış serisi devam etti. Mart ayında faiz 500 baz puan arttırılarak politika faizi yüzde 50’ye çıkarıldı. Nisan ve Mayıs ayında ise politika faizi sabit tutuldu. Merkez Bankası, son bir yılda 4 bin 150 baz puanlık faiz artışı yaptı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Fatih Karahan başkanlığında toplandı. Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50 düzeyinde sabit tutma kararı aldı.

Merkez Bankası (TCMB) tarafından karara ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50’de sabit tutulmasına karar vermiştir.

Aylık enflasyonun ana eğilimindeki zayıflama mayıs ayında geçici bir kesintiye uğramıştır. Yakın döneme ilişkin göstergeler yurt içi talebin, halen enflasyonist düzeyde olmakla birlikte, yavaşladığını teyit etmektedir. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyonist baskıları canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu yakından takip etmektedir.

Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir.

Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon yılın ikinci yarısında tesis edilecektir.

Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite gelişmeleri yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları, gerektiğinde çeşitlendirilerek etkin şekilde kullanılacaktır.

Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.

Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.”

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Dükkan Fiyatları Yüzde 82,8 Arttı

Dükkan fiyatları 2024 yılının ilk çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre nominal olarak yüzde 82,8, reel olarak ise yüzde 9,6 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, dükkan fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla 69,1, 92,6 ve 81,3 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2024 yılının ilk çeyreğine ilişkin Ticari Gayrimenkul Fiyat Endeksi (TGFE) verilerini açıkladı.

Buna göre; 2024 yılı birinci çeyreğinde Türkiye genelinde, bir önceki çeyreğe göre yüzde 12,0 oranında artan TGFE, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre nominal olarak yüzde 81,7, reel olarak ise yüzde 8,9 oranında arttı.

Türkiye genelinde, 2024 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 11,7 oranında artan Dükkan Fiyat Endeksi, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre nominal olarak yüzde 82,8, reel olarak ise yüzde 9,6 oranında arttı.

Aynı çeyrekte, bir önceki çeyreğe göre yüzde 13,0 oranında artan Ofis Fiyat Endeksi bir önceki yılın aynı çeyreğine göre nominal olarak yüzde 75,1, reel olarak ise yüzde 5,0 oranında arttı.

Üç büyük ildeki gelişmeler değerlendirildiğinde, İstanbul, Ankara ve İzmir’in ticari gayrimenkul fiyat endeksleri, 2024 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre, sırasıyla yüzde 11,2, 13,1 ve 11,4 oranlarında artış gösterdi.

Endeks değerleri bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 69,1, 92,6 ve 81,3 oranlarında artış gösterdi.

Paylaşın

Merkez Bankası Duyurdu: Konut Fiyatları Yüzde 58,3 Arttı

Konut fiyatları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,2, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,3 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de ırasıyla yüzde 1,5, 2,0 ve 1,6 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 87,7 artış gösterdi. Ayrıca, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta konut fiyatları yüzde 85,6 artarken, Erzurum, Erzincan Bayburt’ta yüzde 85,1 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 31 bin 364,5 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 4900 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 492 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 542 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 606 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2024 Şubat ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE), 2024 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,2 oranında artarak 1216,0 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,3 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 5,1 oranında azalış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2024 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1,5, 2,0 ve 1,6 oranlarında artış gözlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 45,6, 72,9 ve 57,4 oranlarında artış gösterdi.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Faiz Kararı: Amaç Enflasyon Mu, Döviz Mi?

Fatih Karahan başkanlığında toplanan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini yüzde 50 düzeyinde yükseltme kararı aldı.

Peki faiz artırım kararının amacı enflasyonu düşürmek mi, dövize olan yönelişi engellemek mi?

Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, Merkez Bankası’nın bu artışın gerekçesini enflasyonla mücadele olarak açıklamasının gerçeği yansıtmadığını, dövize yönelişi engellemek için böyle bir yol seçildiğini belirtti. Aktaş’ın “Olurdu olmazdı derken oldu, faiz 5 puan artırıldı” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Fitili yabancı bankalar ateşledi; faizin artırılması gerektiği yönünde raporlar peş peşe gelmeye başladı. Faiz artışı için önce nisana işaret edildi, sonra mart ayına…

Yurt içinden de bu raporları destekleyen yönde açıklamalar gelince dövize yoğun bir yönelme yaşandı. Döviz talebi adeta çığa dönüşmüştü ve önünde durmanın yolu faizi artırmaktan geçiyordu. Yapılan da zaten bu.

Ama şunu görmüş olduk; ocak ayındaki açıklamasıyla bir anlamda kendini bağlayan ve aradan bir ay geçtikten sonra bu kez kendini yalanlarcasına yeni bir faiz artışına gidemeyen Merkez Bankası, bir aylık aranın maliyetini milyarlarca dolar döviz satarak ödemek durumunda kaldı.

Döviz mi, enflasyon mu?

Merkez Bankası faiz artışına ilişkin gerekçeyi tabii ki enflasyonla mücadele olarak açıklamak durumunda. Ama ilk etapta amacın dövize olan yönelişi önlemek olduğu açık. Gerçi dövizdeki artış da artık sanılanın çok ötesinde bir hızla ve oranla enflasyona yol açıyor. Dolayısıyla dövizi tutmak, sonuçta enflasyonu tutmak demek.

Eğer dövize böylesine bir yönelme olmasaydı Merkez Bankası ne ocak ayındaki yüzde 6.70’ten, ne şubattaki yüzde 4.53’ten rahatsızlık duyup faiz artırımına gitmeyi düşünürdü. Zaten mayısta yıllık oranın yüzde 74-75’e ulaşacağı kabul edilmişti. Yıllık enflasyonda da özellikle temmuz ve ağustosta baz etkisiyle çok hızlı bir düşüş olacaktı.

Dolayısıyla Merkez Bankası’nı harekete geçiren ilk iki ay görece yüksek gelen, belki martta da gelecek olan enflasyon değildi. Amaç, artık karşılanamaz hale gelen döviz talebini frenlemekti ve dünkü 5 puanlık faiz artışının en temel nedeni buydu.

Merkez Bankası’nın sayfasına girip geçmişteki faizlere bir bakalım dedik; nostalji oldu doğrusu… Hani Naci Ağbal’ın görevden alındığı dönemdeki faiz kararı vardı ya, hatırlıyorsunuz değil mi, Ağbal faizi Mart 2021’de yüzde 19’a çıkarmıştı. Ağbal herhalde faizi çok yükseltti diye görevden alındı!

Biraz daha önceye gidelim; Murat Çetinkaya ‘Laf dinlemiyordu’, biliyoruz ki o yüzden görevden alındı. Çetinkaya rahip krizi sırasında faizi yüzde 24’e çıkarmış ve uzun süre o düzeyde tutmuştu. Oysa Erdoğan faizin inmesini istiyordu ve ‘Laf dinlemeyen’ Çetinkaya da bu yüzden Başkanlıktan oldu.

Haftalık repo faizinde ilk oran 2010 yılındaki yüzde 7. Evet yalnızca yüzde 7. Üstelik 2013’te yüzde 4.5’e kadar da inilmiş. Gerçi çok geriye gitmeye de gerek yok, daha bir yıl önce bugünlerde politika faizi yüzde 8.5 düzeyindeydi. 8.5’ten 50’ye ve daha da yolumuz var. 0’dan 100’e gibi! Hani tam ‘Nereden nereye’ denir ya, işte o durum…”

Paylaşın