Kılıçdaroğlu: Cezaevinde Uyuşturucu Baronu Göremezsiniz

Şanlıurfa’da partisinin yerel yönetim çalıştayında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, uyuşturucu sorununa değinerek, “Uyuşturucu nedeniyle gençliğimizi kaybedebiliriz. Bu artık bir milli güvenlik sorunudur. Cezaevinde bir tane bile uyuşturucu baronu göremezsiniz” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu ayrıca, siyasi iktidar için en önemli konunun ‘ahlaki ve siyasi meşruiyeti’ olduğunu dile getirerek, “Eğer montaj videolar yapıyorsanız ahlaki ve siyasî meşruiyetiniz tartışılır hale gelir. Milletin seçtiği belediye başkanı yerine kayyum atarsanız, siyasî meşruiyete gölge düşürür. Bu millet niye oy kullanıyor? Bunun adı demokrasi olur mu? Bu tam bir felakettir” ifadelerini kullandı.

Eğitim sorununa değinen Kılıçdaroğlu, “Eğitim tam bir felaket. 60-70 kişilik sınıflarda bir öğretmen öğrenciyle nasıl ilişki kuracak? Derslik için de söz veriyoruz. Büyükşehir belediye başkanlığını bize vereceksiniz, 5 bin derslik kuracağız. Eğer Şanlıurfalı kardeşim çocuğunun iyi bir eğitim almasını istiyorsa, en az 100 kreşin Urfa’da olmasını istiyorsa CHP’nin adayına oy verecek, beraber takip edeceğiz” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Şanlıurfa’da düzenlediği yerel yönetim çalıştayında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Eğer montaj videolar yapıyorsanız ahlaki ve siyasî meşruiyetiniz tartışılır hale gelir. Milletin seçtiği belediye başkanı yerine kayyum atarsanız, siyasî meşruiyete gölge düşürür. Bu millet niye oy kullanıyor? Bunun adı demokrasi olur mu? Bu tam bir felakettir.

Eğitim tam bir felaket. 60-70 kişilik sınıflarda bir öğretmen öğrenciyle nasıl ilişki kuracak? Derslik için de söz veriyoruz. Büyükşehir belediye başkanlığını bize vereceksiniz, 5 bin derslik kuracağız. Eğer Şanlıurfalı kardeşim çocuğunun iyi bir eğitim almasını istiyorsa, en az 100 kreşin Urfa’da olmasını istiyorsa CHP’nin adayına oy verecek, beraber takip edeceğiz.

Eskişehir hafta sonu turist kaynıyor. Eskişehir bir çöl gibiydi, vahaya döndü. Kim yaptı? CHP. Şanlıurfa’da çok daha fazla şey var ama vizyon lazım. Zenginleşmek için siyaseti kullanırsanız toplum yoksul kalır. Şanlıurfa bir Kudüs, bir İstanbul olabilir.

Uyuşturucu nedeniyle gençliğimizi kaybedebiliriz. Bu artık bir milli güvenlik sorunudur. Cezaevinde bir tane bile uyuşturucu baronu göremezsiniz.”

“Emine Şenyaşar neredeyse suçlu ilan edildi”

Konuşmasının sonunda, 2 oğlu ve eşi 2018’de AKP Urfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın yakınları tarafından katledilen Emine Şenyaşar’dan da bahseden Kılıçdaroğlu, hastanedeki saldırının görüntülerinin kaybedildiğini hatırlattı.

Emine Şenyaşar’ın neredeyse suçlu ilan edildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “8 savcı iddianame hazırlamaya korktu. Oraya arkadaşlarımız geldi. Kimse sahipsiz değildir bu memlekette. Dava açıldı, takip ediyoruz” diye konuştu.

Paylaşın

YSP Milletvekili Ömer Öcalan Hakkında Soruşturma

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, YSP Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan hakkında PKK lideri Abdullah Öcalan hakkındaki sözleri nedeniyle resen soruşturma başlatıldı.

Haber Merkezi / Yeşil Sol Parti (YSP) Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, katıldığı bir programda aynı zamanda amcası olan Abdullah Öcalan için “Serbest bırakılması için mücadele etmekteyiz, mücadelemiz sayın Öcalan ve Kürdistan özgür olana dek devam edecektir” dedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu ifadeleri nedeniyle YSP Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan hakkında resen soruşturma başlattı. Başsavcılık açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:

“28.Dönem Milletvekili Ömer ÖCALAN’ın 29.09.2023 tarihinde “Ailelerimizle örgütlü ve özgür yaşamı büyütüyoruz” temalı programa katılarak, “Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması için mücadele etmekteyiz, mücadelemiz sayın Öcalan ve Kürdistan özgür olana dek devam edecektir” şeklinde sözler söylediği ve bu sözlerin muhtelif haber sitelerinde yayınladığı tespit edilmiş olup, bahse konu açıklamaların 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında suç unsuru içerdiği değerlendirildiğinden, adı geçen milletvekili hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızca re’sen soruşturma başlatılmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Ömer Öcalan kimdir?

Ömer Öcalan, 1987 yılında Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinin Ömerli köyünde dünyaya geldi. Baba adı Mehmet, anne adı Fehime’dir. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezun olan Ömer Öcalan, 2014-2016 yılları arasında Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Mardin İl Eş başkanlığını görevini yürüttü.

Ömer Öcalan, 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) Şanlıurfa Milletvekili seçilerek TBMM’de yasama çalışmalarına katıldı. Ömer Öcalan, evli ve 2 çocuk babasıdır.

Paylaşın

AK Parti’de Kadro Değişimi: 6 İl Başkanlığına Atama

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Adana, Bingöl, Bitlis, Çankırı, Hakkari ve Şanlıurfa il başkanlıklarına yeni atamalar yapıldı. Seçimler sonrası AK Parti’de farklı tarihlerde 15 yeni il başkanı atanmıştı.

Haber Merkezi / AK Parti Teşkilat Başkanlığının sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Adana İl Başkanlığına Ozan Gülaçtı, Bingöl İl Başkanlığına Yılmaz Seven,

Bitlis İl Başkanlığına Kadir Köstekçi, Çankırı İl Başkanlığına Koray Erdoğan, Hakkari İl Başkanlığına vekaleten görev alan Zeydin Kaya, Şanlıurfa İl Başkanlığı’na vekaleten görev alan Ali İhsan Delioğlu’nun atandığı belirtildi.

Seçimlerden sonra, farklı tarihlerde olmak üzere, Tokat, Osmaniye, Gaziantep, Kilis, Ardahan, Kayseri, Samsun, Malatya, Adıyaman, Erzincan, Kars, Kırıkkale, Muğla, Niğde ve Uşak il başkanlıklarına yeni atamalar yapılmıştı:

Tokat İl Başkanlığına Ali Özer, Osmaniye İl Başkanlığına Servet Alibekiroğlu, Kayseri İl Başkanlığına Fatih Üzüm, Samsun İl Başkanlığına Mehmet Köse, Gaziantep İl Başkanlığına Murat Çetin, Kilis İl Başkanlığına Zihni Serhan Diyarbakırlı, Ardahan İl Başkanlığına Ersin Yılmaz,

Malatya İl Başkanlığına Namık Gören, Adıyaman İl Başkanlığına Emrah Erkan Bulucu, Erzincan İl Başkanlığına Mehmet Cavit Şireci, Kars İl Başkanlığına Muammer Sancar, Kırıkkale İl Başkanlığına Engin Pehlivanlı, Muğla İl Başkanlığına Gültekin Akça, Niğde İl Başkanlığına Mustafa Özdemir, Uşak İl Başkanlığına Himmet Yaşar.

14 ve  28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinde başarılı olamayan il ve ilçe başkanlarının değişeceği kulislere yansımıştı.

Paylaşın

Doğu Ve Güneydoğu’daki 15 Barodan Provokasyonlara Karşı Tedbir Alınması Çağrısı

14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, aralarında Diyarbakır, Mardin ve Van barosunun da olduğu 15 baro provokasyonlara karşı tedbir alınması çağrısı yaptı.

15 baro tarafından yapılan açıklamada, “Seçim sürecinin güvenilirliğini ve kamuoyunun sürece duyduğu güveni artırmak için tüm yetkilileri, Anayasa ve yasalarla tanımlanan sınırlar çerçevesinde görevlerinin gereklerini yerine getirmeye davet ediyor; tüm siyasetçileri, toplumsal gerginliğe sebep olacak propaganda dilinden uzak durmaya davet ediyoruz.

Seçimin bir demokrasi şöleni olduğunu hatırlatıyor; tüm yurttaşların, hiçbir ayrımcılığa uğramadan, seçme ve seçilme hakkını daha etkin ve daha eşit kullanabilmesi için ilgili kamu görevlilerinden gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz.” ifadelerine yer verildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da yaptığı konuşma sırasında taşlı saldırıya uğramasının ardından Doğu ve Güneydoğu’daki 15 baro provokasyonlara karşı tedbir alınması çağrısı yaptı.

Ağrı, Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van Baroları adına yapılan ortak yazılı açıklamada, seçim propagandalarının yoğunlaştığı bir dönemde; dün Erzurum’da yaşananların seçim süreci ve güvenliği açısından endişelere yol açtığı belirtildi.

VOA Türkçe’den Mahmut Bozarslan’ın aktardığına göre, provokasyonlara karşı gerekli önlemlerin alınması çağrısı yapılan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

“Seçim sürecinin güvenilirliğini ve kamuoyunun sürece duyduğu güveni artırmak için tüm yetkilileri, Anayasa ve yasalarla tanımlanan sınırlar çerçevesinde görevlerinin gereklerini yerine getirmeye davet ediyor; tüm siyasetçileri, toplumsal gerginliğe sebep olacak propaganda dilinden uzak durmaya davet ediyoruz.

Seçimin bir demokrasi şöleni olduğunu hatırlatıyor; tüm yurttaşların, hiçbir ayrımcılığa uğramadan, seçme ve seçilme hakkını daha etkin ve daha eşit kullanabilmesi için ilgili kamu görevlilerinden gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz.”

Paylaşın

Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa ve Batman’da Operasyonlar

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şanlıurfa’da operasyonlar düzenlendi. Operasyonlarda aralarında gazeteci, siyasetçi ve avukatın da bulunduğu çok sayıda kişi hakkında gözaltı kararı verildi.

Haber Merkezi / Dosyaya gizlilik kararı getirilirken, gözaltına alınanlar hakkında 24 saat avukatlarıyla görüşme yasağı getirildi.

Gözaltına alınanlar arasında, 2017 yılı Nevruz kutlamaları esnasında polis tarafından öldürülen Kemal Kurkut’un vurulma anını fotoğraflayan gazeteci Abdurrahman Gök, Mezopotamya Haber Ajansı çalışanları, Yeni Yaşam Gazatesi Yazı İşleri Müdürü Osman Akın, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şube Eş Başkanı Avukat Halise Dakalı, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz’in basın danışmanı Sezen Mercan, Amed Şehir Tiyatrosu sanatçıları ve bazı HDP’li siyasetçiler olduğu öğrenildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Tayyip Temel sosyal medya hesabı üzerinden bir ”seçim arifesinde” yapılan operasyonla ilgili yaptığı paylaşımda ”Kaybetmekten kurtulamayacaksınız” ifadesini kullandı ve gözaltına alınanlar arasında HDP’nin MYK üyeleri ile başkan yardımcılarının da yer aldığını belirtti.

Diyarbakır Barosu, operasyonu kınayan bir açıklama yaptı. Temel hak ve özgürlüklere s keyfî bir biçimde müdahale edildiğini savunan baro, avukatlar, hak savunucuları ve bağlı olunan meslek örgütleri ile sivil toplum örgütlerinin yargı eliyle hedef alındığını ceza tehditlerine maruz bırakılan bir süreç yaşandığını vurguladı.

Baro açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

”Yakalama, gözaltı, tutuklama gibi koruma tedbirleri, hak savunucuları üzerinde yersiz, gereksiz ve ölçüsüz şekilde kötüye kullanıldığı gözlenmekte, avukat görüş yasağı ile soruşturma dosyasında gizlilik kararı alınmıştır.

“Yargılananların haklarındaki suçlamaların niteliği ve sebeplerinden en kısa sürede haberdar edilmesi adil bir yargılamanın gereğidir. Meslektaşımıza ilişkin soruşturma dosyası hakkında kısıtlama kararı ve avukat görüş yasağı bulunmakta olup, avukatlarının soruşturma dosyasına erişimi ve bilgi sahibi olması engellenmektedir. Meslektaşlarımıza, gazetecilere ve hak savunucularına yönelik hukuka aykırı, özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal edici uygulamaya son verilmeli, derhal serbest bırakılmalıdır.”

Paylaşın

HDP’li Sancar’dan “Stratejik Oy Kullanma” Çağrısı

Son zamanlarda üzerinde çokça konuşulan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçimlerdeki tutumu konusunda değerlendirmede bulunan HDP’li Sancar, “Halkımıza, bütün demokrasi güçlerine stratejik oy kullanma çağrısı yapıyoruz.” dedi.

Sancar TİP’in seçimlere kendi listesiyle gireceği yerlerde “vekil sayısını arttırmak mümkünken arttırmama ve belli kazanımları kaybetme riski[nin] de [bulunduğunu]” hatırlattı ve “Bu riski gözetmenin önemli olduğuna inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “TİP’in aday çıkardığı yerlerde bizler yarışacağız ama dostça yarışacağız. Bu işin doğasında var” dedi.

Şanlıurfa Yeşil Sol Parti listesi birinci sıra milletvekili adayı, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Çarşamba gecesi Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mezunlar Derneği’nin (MD) Vişnelik tesislerindeki “Seçim Söyleşileri” programının konuğuydu.

Sancar, mezunların yanısıra salonu dolduran ODTÜ öğrencilerine seslendi: “Bu seçimde ya sistematik otoriterleşme ve talanın pervasızca yaygınlaşması süreci yerleşecek ya da AKP-MHP ortaklığı gidecek” dedi. “Eğer bu süreç ilerlerse daha da kötüye gidecek. Artık sadece AKP-MHP blokunun değil Cumhur İttifakının karanlık blokuyla mücadele söz konusu olacak.” Sancar, “demokrasi, özgürlük, barış mücadelesi [nin] her şartta devam edece [ğini] vurguladı, “ama Cumhur ittifakı kaybetmediği takdirde ülke halklarının faturasını daha ağır ödeyeceği bir dönem olur” dedi.

Programı Yeşil Sol Parti Ankara milletvekili Adayı Emirali Türkmen, ODTÜ MD üyeleri, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) , HDP Ankara İl örgütü, Seçim Güvenliği Platformu (SGP) üyeleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube ve ODTÜ’lü öğrenciler izledi.

Sancar 14 Mayıs seçimlerinde Emek ve Özgürlük ittifakına yol gösteren HDP’nin  Eylül 2021 tutum belgesini hatırlattı.

“İktidar bloku ve AKP medyası HDP’nin sürekli Millet İttifakı ile birlikte olduğuna dair propaganda yapıyordu. Tutum belgemizde bunun böyle olmadığını gösterdik,” dedi. “Tutum belgesinde Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini birbirinden ayırarak çalışmalar planladık [larını]” hatırlattı.

“İkisinin farklı dinamikleri var. O nedenle iki seçimi birbirinden ayırarak […] Parlamento seçimlerine en geniş demokrasi ittifakıyla katılma talebimizi de yeniledik ve buna yönelik çalışmaları sürdürdük. Bunun somut ürünü olarak da Emek ve Özgürlük ittifakı oluştu,” dedi.

“Biz bu ittifakı mücadele ortaklığı temelinde kurduk. Diğer ittifak çalışmalarımız ise Kürt illerinde sürüyordu. Kürt Özgürlük ve Demokrasi ittifakı ile bu süreç de somutlaştı ve bunları birleştiren bir mücadele cephesi oluşturmayı planlıyoruz,” diyerek stratejik yönelimlerini açıkladı.

“Bu kadar hayati önem taşıyan bir seçimde parlamentoya en yüksek üye ile girmeyi önemsedik ve yaptığımız çalışmalarda da bu amaca en uygun yöntemi seçtik.”

“İttifakımızı önemsiyoruz”

Sancar “İttifakı gelecekte kurucu bir merkez olma iddiasıyla kurduk” dedi. “Bu yüzden tek liste kararımızda ısrarı esnettik. İttifakın bozulmasına yol açacak esnekliği de gösterdik. Tek parti altında seçime girmek ideallerimize en uygun yöntemdir ama ittifakı korumak da çok önemlidir. Biz bunu koruyacak formülü de bulduğumuzu düşünüyoruz. Formülleri hala arıyoruz” diye konuştu.

Sancar, son zamanlarda üzerinde çokça konuşulan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçimlerdeki tutumu konusunda da gençleri aydınlattı: “Halkımıza, bütün demokrasi güçlerine stratejik oy kullanma çağrısı yapıyoruz.” dedi.

Sancar TİP’in seçimlere kendi listesiyle gireceği yerlerde “vekil sayısını arttırmak mümkünken arttırmama ve belli kazanımları kaybetme riski [nin] de [bulunduğunu]” hatırlattı ve “Bu riski gözetmenin önemli olduğuna inanıyoruz.” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı “TİP’in aday çıkardığı yerlerde bizler yarışacağız ama dostça yarışacağız. Bu işin doğasında var.” dedi.

“Bu bir seçim. Yarış olacaktır ama başka partilerle yürüttüğümüz rekabet zeminine oturmayacaktır. Bu yarıştan en yüksek verimi ve olumlu seçimi çıkarmak için de kararımız var.” diye vurguladı: “[…] Vekil kaybı Türkiye için de ciddi bir sorun oluşturur. O nedenle ortak liste ile giremeyeceğimiz yerde bütün insanlarımızı stratejik oy kullanmaya çağırıyoruz.

Sancar, Parlamento seçimlerinde hedeflerinin yüzde 15 olduğunu açıkladı. Ancak yüzde 15 ile yetinmeyeceklerini vurguladı: “En yüksek oy oranına ulaşmak için her türlü çabayı harcayacağız. Yüzde 15’in altı bir başarı sayılmaz. O nedenle bütün enerjimizle yüzde 15’in üstünü bulacak bir çalışma yapmalıyız” dedi.

HDP Genel Başkanı karşılarına “Parlamentoda anahtar güç olma” hedefini koyduklarını ve yeni dönemde parlamentonun önüne “yeni anayasa yapma meselesi”nin de geleceğini öngördüklerini söyledi: “Burada da kurucu özne sorumluluğu ve gücü ile hareket etmeli en az 100 vekille meclise girmeliyiz. Güçlerimizi birleştirdikçe bu hedeflere ulaşmamız daha kolay olacaktır.”

İki stratejik hedef

Sancar HDP’nin 14 Mayıs seçimlerinde “iki stratejik hedefi [olduğunu]” anlattı: “Biri bu iktidarı göndermektir. Bu konuda politikalarımız son derece şeffaf. Bu hedefle bağlantılı diğer stratejik hedefimiz düzeni değiştirmektir.”

Mithat Sancar, muhalefet büyük bir hata yapmadıkça iktidarın devralınmasının kaçınılmaz olduğunu gördüklerini ancak herhangi bir Bakanlık pazarlığına girmeyeceklerini yeniden vurguladı: “Gücümüzü Türkiye’nin bütün ezilenleri için bir demokratik dönüşüm manevrası olarak görüyoruz.” dedi.

Cumhurbaşkanı seçimindeki tutumlarını henüz resmen deklare etmediklerini hatırlatan Sancar, “Açıklayacağımız resmi görüş Emek ve Özgürlük İttifakının tutumu olacak ve bir çağrıyı da içerecektir. Demokratik dönüşümü yaratacak desteği de halkımızdan bekliyoruz” dedi.

Muhalefet tabanında kimi kesimlerde gözlenen korku ve kaygılara işaret eden Sancar “Bu duyguların yayılmasını isteyen[in] AKP-MHP iktidarı ve Cumhur İttifakı [olduğunun]” altını çizdi.

“Bu kaygılarla çok sık karşılaşıyorum. İktidar bu korkuyu yaymak istiyor ve bu korku herkesin ruhunda zedelenme oluşturur. Gücümüze güvenelim ve yükseltelim” diyen HDP Eş Genel Başkanı “Muhalefetin tamamı bu noktada bir irade ortaklığı ortaya çıkarabilirse her türlü oyun[u] boşa çıkaraca[ğını]” dile getirdi.

“2019 yerel seçimlerinde de aynı oyunlar oynandı. Mücadelede kararlılı[ğın] bütün oyunları bozduğunu gördük” dedi.

Sancar diğer muhalefet partilerine  “[…] 2 yıl önce rapor halinde seçim güvenliği ortak çalışma raporunu sunduk[larını, ‘şimdiden ortak çalışmalara başlayalım’ dedik [lerini]” aktardı.”Ama maalesef orada da iktidarın kurduğu oyun sahasının dışına çıkmayı bir türlü başaramayan bir muhalefet blokuyla karşı karşıya kaldık [larını]” söyledi. Muhalefetin “Şimdi o sınırların dışına çıkmaya başladı [ğına]” işaret eden Sancar “Güçlerimizi birleştirirsek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde açık fark yaratma şansı çok güçlüdür. Hiçbir hile o farkı kapatamaz.” dedi.

Sancar’ın konuşmasının sonlandırması sonrasında verilen arada HDP Eş Genel Başkanı öğrencilerin getirdikleri kitaplarını imzaladı. Toplantının ikinci bölümünde öğrencilerin sorularını yanıtladı.

(Kaynaak: Bianet)

Paylaşın

Depremlerden Etkilenen 11 İl İçin “Erken Evlilik” Uyarısı

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin büyük yıkıma neden olduğu, Adıyaman, Hatay, Adana, Kilis, Malatya, Hatay, Osmaniye, Kaharmanmaraş, Diyarbakır, Osmaniye ve Şanlıurfa için çocuk yaşta evlilik uyarısı geldi:

“Deprem bölgesinde çocuk yaşta evlilikler konusunda bölgede ciddi bir artış beklendiği tespit edildi maalesef. 11 ilde, etkilenen 11 ilde gerçekleştirilen araştırmaya göre, bu konuda erken ve zorla evliliklerin artacağına dair bir risk tespit edildi. Afet ve acil durumlarda çok fazla konuşulmayan ama aynı derecede risk taşıyan bir başka konu insani yardım koşullarında gerçekleşen cinsel istismar ve sömürü olayları”

TBMM Çocuk İstismarının Araştırılması Komisyonu UNICEF temsilcileri ile akademisyenleri dinledi.

DW Türkçe’den Kıvanç El’in aktardığına göre, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Çocuk Koruma Uzmanı Pınar Öktem Arıkan, çocuk yaşta erken ve zorla evliliklere dair tespitlerini paylaşarak, “Suriyeli sığınmacılar arasında yüzde 44’lere kadar çıkan, Türkiye vatandaşları arasında yüzde 14,7 olarak görülen bir yaygınlık söz konusu. Hem çocuğun ev işlerinde ya da bakım hizmetlerinde ya da tarımda çalıştırılmak üzere evlendirilmesi hem namus algısı ya da yoksulluk dolayısıyla evlendirilmesi söz konusu ama aileler çocuğu eğer evde şiddet ortamı varsa ‘korumak’ için de evlendirdiklerini ifade edebiliyorlar” dedi.

Tüm dünyada afet ve acil durumlar sonrasında cinsel istismar vakalarında artış olduğunu söyleyen Arıkan, “Dünyada, bizim de ülkemizde maalesef yaşamış̧ olduğumuz depreme benzer başka afetlerin, depremlerin yaşandığı Haiti 2021, Nepal 2015 ve 2022 depremlerinin ardından yapılan araştırmalar kadına yönelik şiddetin ve cinsel şiddetin afetlerden sonra arttığını göstermekte” dedi.

Depremler sonrasında BM örgütlerinin 11 ilde 120 ilçede 466 “kilit bilgi sağlayıcı” ile bir araştırma gerçekleştirdiğini kaydeden Arıkan, “Deprem bölgesinde çocuk yaşta evlilikler konusunda bölgede ciddi bir artış beklendiği tespit edildi maalesef. 11 ilde, etkilenen 11 ilde gerçekleştirilen araştırmaya göre, bu konuda erken ve zorla evliliklerin artacağına dair bir risk tespit edildi. Afet ve acil durumlarda çok fazla konuşulmayan ama aynı derecede risk taşıyan bir başka konu insani yardım koşullarında gerçekleşen cinsel istismar ve sömürü olayları” değerlendirmesi yaptı.

“Bilinçlendirme şart”

Pınar Öktem Arıkan çocuk istismarı konusunun sadece “psikopatolojik bir davranış,” “alkol kullanımı,” “çocuğun savunmasız oluşu” gibi sebeplerle açıklanamayacağını vurgulayarak, “Daha kurumsal ve sosyal normlar düzeyinde bir perspektifle konuya yaklaşmak isteriz. Tekil sebeple açıklamalar çok yardımcı olmuyor, aksine konunun arka planındaki sosyal normların konuşulmasını biraz engelliyor” dedi.

Aile içi şiddetin engellenmesi için çalışmalara vurgu yapan Arıkan, “UN Women’ın yaptırmış olduğu araştırma çok önemli sonuçlar veriyor. Araştırmaya katılan erkeklerin yüzde 25’i 15 yaşından sonra bir kız çocuğunun artık çocuk olarak değerlendirilmeyeceğini ifade etmiş, yüzde 10’u bir kız çocuğunun adet görmeye başladıktan sonra evliliğe hazır olduğunu değerlendirmiş, dolayısıyla hem çocukluğun tanımı, çocuğun kim olduğu, çocuğun hakları ve bununla ilgili normlar konusunda bir genel bilgilendirme ve bilinç çalışması yapılması gerekliliği aşikârdır” dedi.

Arıkan, acil acil çalışmayı da komisyona önererek, “Çocuk Koruma Kanunu’nun hem çocuk koruma hem de adli alandaki etkisinin kapsamlı şekilde analiz edilmesi gerekiyor. İkincisi, dünyadaki iyi uygulamalar örneklerine uygun şekilde Çocuk Koruma Kanunu içerisinde tüm kurumların rol ve sorumluluklarının önleme, tespit, erişim, erken uyarı, yüksek yarar değerlendirmesi, yönlendirme, yönlendirmede kullanacak usuller, formlar dâhil olmak üzere ve hatta sivil toplum kuruluşlarının görev ve sorumlulukları da dâhil olmak üzere yetki alanları açıkça belirlenmesi gerekiyor” dedi.

“Devlet sorumludur”

TBMM’de komisyona bilgi veren UNICEF Çocuk Koruma Uzmanı Ekin Bozkurt da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını hatırlatarak, “Kararda özel kişiler arasında gerçekleşen hak ihlalleri eğer sistematik hâle geldiyse bundan devlet sorumludur yani sistematik gerçekleşen ihlallerden ve onların önlenmesinden devlet sorumludur. Önleme, koruma, soruşturma, kovuşturma, cezalandırma ve politika alanlarında devletin tüm kaynaklarıyla gerekeni yapması gerekir” değerlendirmesi yaptı.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı anabilim dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Betül Ulukol, deprem ve afet bölgelerinde çocukların daha fazla istismar edilebileceğini ifade ederek, “Şimdi, bu çocukların bir kısmı bir de anadan babadan uzaktalar artık. Eskiden evi vardı, odası vardı, kendi yatağı vardı, kapısını kapatabiliyordu. Şimdi artık ya çadırda kalıyor ya konteynerlerde kalıyorlar ve ortalıkta bile olmayabiliyorlar. Misal, birisi yardım için geldiğini söyledi, ‘telefonun yok, iletişim problemin var, al sana bu telefon. Bak, bunu sana yalnızca yardım için veriyorum’ dediğinde benim içim kaynıyor yani böyle bir şey olamaz” dedi.

“Yardım etmek de istismar mı?” sorusu üzerine Ulukol, “Yardım vermenin amacı eğer çocuğa yardım etmekse bu doğrudan çocuk üzerinden olmamalı; anasına, babasına, bulunduğu topluma verirsiniz, o da çocuğuna bunu verir. Ama çocuğun eline verdiğiniz zaman onun o çocuktan bir beklentisi olacağını düşünmemiz lazım ve çocukları gözümüzün önünde çok tutmamız lazım” yanıtını verdi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu Şanlıurfa’da Konuştu: Bu Nasıl Bir Devlet Yönetimidir?

Sel felaketinin yaşandığı Şanlıurfa’da konuşan CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, “Sorunları biliyoruz, ağır sorunların faturalarını sade vatandaş ödüyor bunu da biliyoruz. İnsanlar hayatlarını kaybetti bunu da biliyoruz. Şikayetler var onları da dinliyoruz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bir ülke iyi yönetilirse afetlere dirençli kentler oluşturulur. Bunları yaratmadığınız zaman siz bu ülkeyi neden, nasıl yönetiyorsunuz? Alt geçit yapmışlar. Bir pompayı getirmek için, suyu boşaltmak için saatlerce beklenir mi? Bu nasıl bir devlet yönetimidir? Bütün bunların hepsini çözeceğiz.”

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu bugün sel felaketinin yaşandığı Şanlıurfa’ya gitti.

Burada açıklama yapan Kılıçdaroğlu, “Şanlıurfa’da kimse kendini yalnız hissetmesin. Biz buraya sadece Millet ittifakının genel başkanları olarak değil, Mayıs ayında kurulacak olan hükümetin temsilcileri olarak da geldik” dedi ve ekledi:

“Sorunları biliyoruz, ağır sorunların faturalarını sade vatandaş ödüyor bunu da biliyoruz. İnsanlar hayatlarını kaybetti bunu da biliyoruz. Şikayetler var onları da dinliyoruz.

Bir ülke iyi yönetilirse afetlere dirençli kentler oluşturulur. Bunları yaratmadığınız zaman siz bu ülkeyi neden, nasıl yönetiyorsunuz?

Alt geçit yapmışlar. Bir pompayı getirmek için, suyu boşaltmak için saatlerce beklenir mi? Bu nasıl bir devlet yönetimidir? Bütün bunların hepsini çözeceğiz.

Kimse kendini umutsuz hissetmesin. Yeni bir anlayışları bunları çözeceğiz. Kim görevini yapıyorsa başımız üstüne, kim görevini yapmayıp da ölümlere yol açan olaylara ortam hazırlıyorsa ona da güle güle demek zorundayız.

Hepimiz gelişmelerin farkındayız. Allah nasip ederse bütün bu sorunları bir araya gelip çözeceğiz”.

Şanlıurfa ve Adıyaman’da can kaybı 14’e yükseldi

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerden Şanlıurfa, Adıyaman ve Malatya’da etkili olan sağanak yağış sele dönüştü.

Şanlıurfa’da 12, Adıyaman’da 2 kişi hayatını kaybetti. Kayıp 5 kişi için arama kurtarma çalışmaları sürüyor.

AFAD’dan yapılan açıklamaya göre, son 24 saatte Adıyaman’ın Tut ilçesinde metrekareye 136 milimetre, Şanlıurfa’ya ise 111 milimetre yağış düştü.

Şanlıurfa’da Tandoğan Mahallesi’nde bulunan Yavuzlar Apartmanı’nın bodrum katındaki dairede 5 kişinin cansız bedenlerine ulaşıldı. Suriye uyruklu oldukları belirtilen bu kişilerin cansız bedeni otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Abide Köprülü Kavşağı’nın alt geçidinden vinç yardımıyla bir hafif araç çıkarıldı. Araçta yapılan incelemede 2 kişinin cansız bedeni bulundu.

Adıyaman’daki sel felaketinde de Tut ilçesinde bir konteyneri su basması sonucu 2 kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerden birinin 1,5 yaşında bir çocuk olduğu açıklandı.

AFAD, polis, jandarma ve belediye ekipleri, su baskını riski yaşanan çadırlarda tahliye çalışmalarını sürdürüyor.

Öte yandan Şanlıurfalılar su basan evlerini kendi imkanlarıyla tahliye etmeye çalışıyor.

Paylaşın

Adıyaman Ve Şanlıurfa’yı Sel Vurdu: 10 Ölü

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerden etkilenen Şanlıurfa, Adıyaman ve Malatya’da etkili olan sağanak yağış sele dönüştü. Şanlıurfa’da 9, Adıyaman’da 1 kişi hayatını kaybetti.

Şanlıurfa ve Adıyaman’da kaybolanlar için arama kurtarma çalışmaları sürüyor.

Şanlıurfa’da akşam saatlerinden itibaren etkisini sürdüren sağanak nedeniyle merkez Eyyübiye, Haliliye ve Karaköprü ilçelerinde çok sayıda sokak ve cadde su altında kaldı.

Karaköprü ilçesinde bulunan Akpiyar Deresi’nin bazı yerlerde taşması sonucu yan tarafından geçen 35 Metre Yolu’nda su birikintileri oluştu.

Adıyaman’ın Tut ilçesinde ise; bir bahçeye kurulan konteynerin suya kapılması sonucu 1 kişi hayatını kaybetti, 4 kişi kayboldu.

Adıyaman kent merkezinden geçen Eğriçay’ın taşması sonucu Atatürk Bulvarı’nda trafikte aksamalar yaşandı, cadde ve sokaklarda su birikintileri oluştu.

AFAD, polis, jandarma ve belediye ekipleri, su baskını riski yaşanan çadırlarda tahliye çalışmalarını sürdürüyor.

Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde de derenin taşması sonucu sel meydana geldi. İlçe merkezindeki Vahap Küçük Meydanında bulunan çadırları ve ilçe merkezindeki evleri su bastı.

Maraş’ta sağanak yağış nedeniyle çadırkentleri su bastı.

“Dere yataklarından uzak durun”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yaşanan sel falaketine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bakan Soylu, “Buradaki çalışmalar valilerimiz, jandarma komutamız, bölge müdürlerimiz burada. Yollar açık, elektrik, su var. Tedbirlerimiz ve uyarılarımız devam ediyor. Dere yataklarının etrafında bulunmamak gerekir. Tüm tedbirleri ilgili yerlerde arkadaşlarımızın uyarısı var” dedi.

Adıyaman Valisi Numan Hatipoğlu, sağanağın etkili olduğu Adıyaman’ın Tut ilçesinde bir bahçedeki konteynerin suya kapılması sonucu 1 kişinin hayatını kaybettiğini, 4 kişinin kaybolduğunu açıkladı.

AFAD ise; yaptığı açıklamada, “Bölgede meydana gelen aşırı yağışlar nedeniyle Adıyaman ilimizin Tut ilçesinde sel ve su baskınları meydana gelmiştir. Adıyaman, Adana, Kahramanmaraş ve Diyarbakır AFAD ekiplerimiz olay bölgesinde görevlendirilmiştir” dedi.

Şanlıurfa Valisi Salih Ayhan, Şanlıurfa’da da sel nedeniyle dört kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

Habertürk’e konuşan Vali Ayhan, “Çok yoğun bir yağış aldı Şanlıurfa. Ortalama 50 kilogram yağış alırken, 200 kilogram yağış aldık. Ekipler sular altında kalan yerlere müdahale ediyor. Dört vefat var, ikisi itfaiye eri, altı kişi kayıp. Çevre illerden yoğun destek geldi. Vatandaşlarımız teraslara, yüksek yerlere çıktı. İş makineleri sahada. Olağanüstü bir durum söz konusu” dedi.

Vali daha önce yaptığı bir açıklamada ise Şanlıurfa’nın yıllık yağış ortalamasının 450 kilogram olduğunu söyledi.

Şanlıurfa’da yaşanan sel nedeniyle kentin simgesi Balıklıgöl taştı, çok sayıda ev ve araç su altında kaldı.

Kent merkezindeki köprülü Abide Kavşağı’nın altında araçlarıyla ilerlemeye çalışanlar ile itfaiye ekibinin de aralarında bulunduğu altı kişinin sel sularına kapıldığı belirtilirken, dalgıçlar bölgede arama kurtarma çalışması yapıyor.

Şanlıurfa’da dün akşam saatlerinde bastıran sağanak yağış hayatı olumsuz yönde etkilerken, sabah saatlerinde etkili oldu.

Sele dönüşen yağışlar nedeniyle kentteki çok sayıda sokak ve cadde su altında kaldı. Eyyübiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni su basarken kentte eğitime bir gün ara verildi.

Paylaşın

Depremlerin Sigorta Şirketlerine Maliyeti 4 Milyar Dolar

11 ilde büyük yıkıma ve 45 binin üzerinde can kaybına neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin depremlerin sigorta şirketlerine maliyeti 3,5 ila 4 milyar doları bulacak.

DW Türkçe’de yer alan habere göre, Talanx Sigorta Grubu’ndan yapılan açıklamada Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremlerin holdinge 250 milyon euroluk ek maliyet getirmesinin hesaplandığı belirtildi.

Dünyanın en büyük üçüncü reasürans şirketi, Talanx iştiraki Hannover Rück’ün Yönetim Kurulu Üyesi Michael Pickel Perşembe günü Hannover’de şirketin yıllık bilançosunu sunarken yaptığı açıklamada söz konusu meblağın yaklaşık 200 milyon euroluk kısmını kendilerinin karşılayacağını belirtti.

Reasürans terimi, sigorta şirketleri tarafından teminat altına alınarak sigortalanmış bir riskin tekrar sigortalanarak başka sigorta şirketlerine devredilmesini ifade ediyor.

Ana şirketin, HDI sigorta iştiraki tarafından gerçekleştirilen birincil sigortalardan kaynaklanan zararları da üsteleneceği kaydedildi. Bir şirket sözcüsünün tahminine göre söz konusu zarar 50 milyon euro civarında hesaplanıyor.

Bu meblağlara iki şirketin diğer reasürans şirketlerine devrettiği ya da sermaye piyasasındaki yatırımcılara aktardığı zararlar ise dahil değil.

Sigorta sektörüne maliyeti 3,5 – 4 milyar euro

Hannover Rück’ün tahminlerine göre, depremin yol açtığı yıkımın sigorta sektörüne yaklaşık 3,5 ila 4 milyar dolara mal olması muhtemel. Ancak makroekonomik kayıpların bundan çok daha büyük olması da ihtimal dahilinde görülüyor.

BM Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye temsilcisi Louisa Vinton ise Salı günü yaptığı açıklamada sadece Türkiye’deki hasarın 100 milyar ABD dolarının (yaklaşık 95 milyar euro) üzerinde olduğununun tehmin edildiğini belirtmişti.

Dünya Bankası da kısa bir süre önce Türkiye’deki maddi hasarı 34 milyar dolar, Suriye’deki hasarı ise 5 milyar dolar olarak tahmin etmişti.

Münih merkezli reasürans şirketi Munich Re’nin tahminine göre ise depremin şirketlerine getireceği ek yük üç haneli milyon euro aralığında olacak.

Öte yandan Hannover Rück geçen yılı rekor bir kâr ile kapatmıştı. Perşembe günü verilen bilgiye göre, geçen yıl elde edilen kâr nedeniyle temettü hisseleri 5.75 eurodan 6 euroya yükselecek.

Hannover Rück’ün, 2022 yılında Almanya’da etkili olan İan Kasırgası, Ukrayna savaşı ve korona salgını gibi olumsuzlukların yükünü, yatırımlardan elde ettiği yüksek kâr ile hayat ve sağlık reasüransındaki kâr artışı ile dengelemişti. Grup, bir önceki yıla göre yüzde 14 artışla 2022 yılında 1,4 milyar Euro kazanç elde etmişti.

Paylaşın