Böbreklere Yavaş Yavaş Zarar Veren 7 Yiyecek

Bazı yiyecekler zararsız veya hatta “normal” görünebilir, ancak zamanla böbreklere stres yükleyebilir ve yüksek tansiyon, böbrek taşı veya hatta böbrek yetmezliği gibi sorunlara yol açabilirler.

Haber Merkezi / İşte böbreklere yavaş yavaş zarar verebilecek 7 yiyecek ve daha iyi alternatifleri.

Tuz: Aşırı tuz tüketimi yüksek tansiyona önemli bir katkıda bulunur ve bu da zamanla böbreklere ciddi bir yük bindirir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen günlük tuz tüketiminden daha fazla tuz tüketilir. Kimyon (jeera), kişniş, zencefil, limon suyu, sarımsak ve hatta kaya tuzu gibi otlar ve baharatlar, tuz yerine yiyeceklere lezzet katabilir.

İşlenmiş ve paketlenmiş gıdalar: Hazır yenilebilen yiyeceklerin çoğu tuz, koruyucu maddeler ve sağlıksız yağlarla doludur. Bunlar sadece kan basıncını yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda sık sık tüketilirse kronik böbrek hastalığına da yol açar.

Mevsim sebzeleri, baklagiller ve tam tahıllarla yapılan taze pişmiş yemekler ve atıştırmalıklar, böbreklerinize zarar vermeden lezzet sunar.

Hazır içecekler: Çoğu hazır içecek, böbrek taşı riskini artırabilen, kalsiyum metabolizmasını etkileyebilen ve böbreklere gereksiz yere yük bindirebilen eklenmiş şeker ve fosfatlarla doludur. Gazlı içeceklerdeki fosforik asit böbrekler için özellikle zararlıdır. Taze sıkılmış meyve suları, hidrasyon ve böbrek fonksiyonu için çok daha iyidir.

Kırmızı et: Protein olmazsa olmaz olsa da, aşırı tüketimi, özellikle koyun eti gibi kırmızı etlerden, üre ve kreatinin gibi atık ürünlerin üretimini artırır. Böbrekler bunları ortadan kaldırmak için fazla mesai yapmak zorunda kalır ve bu da uzun vadede böbrek sağlığını kötüleştirebilir.

Çok fazla şeker: Aşırı şeker tüketimi diyabetin önde gelen nedenlerinden biridir ve diyabette kronik böbrek hastalığının en önemli nedenidir. Meyveler veya şeker içeren ev yapımı tatlılar, şeker isteğini daha sağlıklı şekilde giderir.

Kızarmış atıştırmalıklar: Tekrar tekrar kullanılan, trans yağ oranı yüksek yağlar, iltihaplanmaya, obeziteye ve tansiyon sorunlarına yol açabilir; bunların hepsi böbrek sorunlarıyla bağlantılıdır. Kızarmış sokak yemekleri ve atıştırmalıklar özellikle sorunludur, daha az yağ içeren ev yapımı versiyonları tercih etmek sağlık riskini azaltabilir.

Aşırı süt tüketimi: Süt ürünleri kalsiyum ve proteinin iyi bir kaynağı olsa da, aşırı tüketim (özellikle tam yağlı versiyonları) kalsiyum seviyelerini artırabilir ve böbrek taşlarına katkıda bulunabilir. Az yağlı lor, tonlu süt veya bitki bazlı süt (badem veya yulaf sütü gibi), kalsiyum için ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler de harika seçimlerdir.

Paylaşın

Daha Sağlıklı Tırnaklar İçin 6 Vitamin

Tırnaklar, vücutta her parmaktan büyüyen “tabakalar” şeklinde depolanan bir protein olan keratin katmanlarından oluşur. Bun nedenle keratin üretimi için bazı vitaminler ve besinler gereklidir.

Haber Merkezi / İşte daha sağlıklı tırnaklar için gerekli olan 6 temel vitamin ve bunların tırnak sağlığına katkıları:

Biotin (B7 Vitamini): Tırnakların güçlenmesini destekler, kırılganlığı azaltır. Yumurta, somon, badem ve tam tahıllar gibi gıdalarda bulunur.

C Vitamini: Kolajen üretimini destekleyerek tırnak yatağını güçlendirir. Turunçgiller, kırmızı biber ve yeşil yapraklı sebzeler iyi kaynaklardır.

D Vitamini: Tırnak büyümesini teşvik eder ve kırılganlığı önler. Güneş ışığı, yağlı balıklar ve güçlendirilmiş süt ürünleri D vitamini sağlar.

E Vitamini: Tırnakları nemlendirir ve çevresel hasarlara karşı korur. Badem, ayçiçeği çekirdeği ve ıspanak E vitamini açısından zengindir.

Çinko: Tırnakların sağlıklı büyümesini destekler, beyaz lekeleri azaltır. Kabak çekirdeği, kırmızı et ve kabuklu deniz ürünleri çinko kaynaklarıdır.

Demir: Tırnaklara oksijen taşır, kırılganlığı ve şekil bozukluklarını önler. Kırmızı et, ıspanak ve mercimek demir açısından zengindir.

Not: Vitamin eksikliği şüpheniz varsa, doktorunuza danışarak takviye almayı düşünebilirsiniz.

Paylaşın

Uyurken Yağ Yakan Detoks İçecekleri

Aşırı kilo çoğu zaman vücutta eşit olmayan bir şekilde dağılır. Genellikle uyluk, kalça ve basenler kritik bölgelerdir, yıllar geçtikçe yağ öncelikli olarak bu bölgede biriktiği bilinmektedir.

Haber Merkezi / Fazla kiloları vermek için en sık başvurulan çözümler arasında fiziksel aktivite ve diyet yer almakta ancak yağ yakımını hızlandıran ve evde hazırlaması oldukça kolay olan içecekler bu konuda size yardımcı olabilir.

İşte yatmadan önce içebileceğiniz ve yağ yakımına yardımcı olabilecek bazı içecekler:

Tarçınlı süt kürü:

Malzemeler: 1 su bardağı light süt, 1 tatlı kaşığı toz tarçın, birkaç buz (isteğe bağlı).
Hazırlanışı: Sütü ısıtın, içine tarçını ekleyip karıştırın. Ilıkken veya soğuk olarak yatmadan 30 dakika önce için.
Faydaları: Tarçın, kan şekerini dengeleyerek yağ depolanmasını azaltabilir ve metabolizmayı hızlandırabilir. Süt ise tokluk hissi sağlar.

Yeşil çay:

Malzemeler: 1 çay kaşığı yeşil çay, 1 su bardağı sıcak su.
Hazırlanışı: Yeşil çayı sıcak suda 5-7 dakika demleyin, süzün ve ılık olarak tüketin.
Faydaları: Yeşil çaydaki kateşinler ve kafein, metabolizmayı hızlandırarak yağ yakımını destekler. Yatmadan önce kafeine hassasiyetiniz varsa, az miktarda tüketin.

Limonlu ılık su:

Malzemeler: 1 su bardağı ılık su, yarım limonun suyu.
Hazırlanışı: Limon suyunu ılık suya sıkın ve karıştırın. Yatmadan önce yavaşça için.
Faydaları: Limon, C vitamini içeriğiyle detoks etkisi sağlar ve karaciğerin toksinlerden arınmasına yardımcı olur.

Yoğurt kürü:

Malzemeler: 3 yemek kaşığı ev yoğurdu, yarım limon suyu, 1 çay kaşığı pul biber veya zerdeçal.
Hazırlanışı: Yoğurdu bir kaseye alın, limon suyu ve baharatı ekleyip karıştırın. Yatmadan 30 dakika önce tüketin, sonrasında başka bir şey yemeyin.
Faydaları: Yoğurt, yüksek protein içeriğiyle tokluk sağlar; pul biberdeki kapsaisin ve zerdeçal ise yağ yakımını hızlandırabilir.

Papatya çayı:

Malzemeler: 1 tatlı kaşığı kurutulmuş papatya, 1 su bardağı sıcak su.
Hazırlanışı: Papatyayı sıcak suda 5-10 dakika demleyin, süzün ve ılık olarak için.
Faydaları: Papatya, kortizol hormonunu dengeleyerek yağ birikimini azaltabilir ve rahat bir uyku sağlar.

Önemli notlar:

Bu içeceklerin etkileri kişiden kişiye değişebilir. Kronik bir rahatsızlığınız veya alerjiniz varsa, doktorunuza danışmadan tüketmeyin.

Tansiyon hastaları, limon veya maydanoz içeren kürlerden kaçınmalıdır, çünkü tansiyonu düşürücü etkileri olabilir.

Yağ yakımı için en etkili yöntem, kalori açığı oluşturmak, düzenli uyku ve fiziksel aktivitedir. Bu içecekler, süreci destekleyici birer yardımcıdır.

Yatmadan hemen önce ağır veya şekerli içeceklerden kaçının, çünkü sindirimi zorlaştırabilir ve uyku kalitesini etkileyebilir.

Paylaşın

Araştırma: Tempolu Yürüyüş Kalp Ritmi Bozuklukları Riskini Azaltabilir

Yeni yayınlanan bir araştırma, hızlı bir tempoda yürümenin, yavaş bir tempoda yürümeye oranla kalp atış hızı düzensizliği riskini neredeyse yarı yarıya azaltabileceğini ortaya koydu.

Haber Merkezi / Araştırma, 15 Nisan’da Heart dergisinde yayınlandı.

İskoçya’daki Glasgow Üniversitesi’nden araştırmanın yazarı Dr. Jill Pell, “Fiziksel olarak aktif olmanın kalp ritmi anormallikleri ve diğer kalp hastalığı türlerine yakalanma riskinizi azalttığını biliyorduk” diyor ve ekliyor:

“Yavaşça yürümek, tüm günü hareketsiz geçirmekten yine de daha iyidir, ancak bu yeni araştırma daha hızlı yürümenin ek koruma sağladığını gösterdi.”

Günlük adım sayısını artırmak (2.200’ün üzerinde) halihazırda daha düşük kardiyovasküler hastalık ve ölüm riskiyle ilişkilendiriliyor.

Araştırma için, yürüme hızlarını takip etmek için ivmeölçer takan yaklaşık 82 bin kişi de dahil olmak üzere yaklaşık 421 bin kişinin verileri toplandı.

Katılımcıların yaklaşık yüzde 41’i hızlı yürüyüş temposuna, yüzde 53’ü ortalama yürüyüş temposuna ve yüzde 6’dan biraz fazlası ise yavaş yürüyüş temposuna sahipti.

Araştırmanın sonuçları, hızlı veya ortalama bir tempoda yürümenin kalp ritmi sorunları yaşama riskini sırasıyla yüzde 43 ve yüzde 35 oranında azalttığını gösteriyor.

Sonuçlar, hızlı veya ortalama bir tempoda yürüyen kişilerin felç riskini artıran kalp ritmi rahatsızlığı olan atriyal fibrilasyona yakalanma riskini sırasıyla yüzde 46 ve yüzde 38 daha düşük olduğunu gösteriyor.

Araştırmada yer alan bilim insanları, yürüyüş hızı ile kalp ritmi sorunları arasındaki bağlantının yaklaşık yüzde 36’sının iltihap ve metabolizmadan etkilendiğini tahmin ediyor.

Paylaşın

Domates Suyu: Kalp İçin Bir İksir

İçerisinde bir sürü faydalı besin bulunduran Domates, lif, vitamin ve mineral, A, B6, C ve K vitaminlerinin yanı sıra folik asit, likopen, tiamin, potasyum, manganez, magnezyum, fosfor ve bakırın da mükemmel bir kaynağıdır.

Haber Merkezi / Uzmanlar, ilave tuz içermeyen domates suyunun kolesterolü düşürüp kalp krizi riskini azaltabileceğini söylüyor. İşte domates suyunun kalp sağlığı için potansiyel faydaları:

Likopen: Domates suyunun ana aktif bileşeni olan likopen, güçlü bir antioksidandır. Oksidatif stresi azaltarak damar sağlığını destekler ve LDL (“kötü”) kolesterolün oksidasyonunu önleyebilir. Bazı araştırmalar, yüksek likopen alımının kalp hastalığı riskini azaltabileceğini gösteriyor.

Potasyum: Domates suyu potasyum açısından zengindir ve bu mineral kan basıncını düzenlemeye yardımcı olabilir. Yüksek tansiyon, kalp krizi riskini artıran önemli bir faktördür.

Anti inflamatuar etki: Domates suyundaki biyoaktif bileşikler, kronik iltihaplanmayı azaltabilir. Kronik iltihap, ateroskleroz (damar sertliği) gibi kalp hastalıklarıyla ilişkilidir.

Kan pıhtılaşması: Domates suyunun, kan pıhtılaşmasını azaltıcı hafif etkileri olabileceği belirtiliyor, bu da damar tıkanıklığı riskini dolaylı olarak düşürebilir.

Dikkat edilmesi gerekenler:

Aşırı tüketim: Domates suyu asidik olduğundan reflü veya gastriti tetikleyebilir.

Tuz içeriği: Marketten alınan domates sularında sodyum oranını kontrol edin.

İlaç etkileşimleri: Domates suyu, kan sulandırıcı ilaçlarla (örn. warfarin) veya potasyum tutucu ilaçlarla etkileşime girebilir. Doktorunuza danışın.

Kişisel durum: Kalp hastalığı öykünüz varsa, domates suyunu diyetinize eklemeden önce bir uzmana danışın.

Paylaşın

Her Yudumda Böbreklere Zarar Veren Beş İçecek

Böbrekler vücudun sessiz işçileridir. Bu organlar, atıkları filtreler, sıvıları dengeler ve temel mineralleri kontrol altında tutar. Çoğu zaman, farkında olmadan bu organların sağlıkları tehlikeye atılır.

Haber Merkezi / Örneğin bazı içecekler zararsız hatta ferahlatıcı gibi görünürler, ancak bu içecekler faydadan çok zarar verirler. İşte her yudumda böbreklere zarar veren içecekler:

Koyu renkli gazlı içecekler: Bu içecekler, onlara o keskin tadı veren fosforik asitle doludur. Araştırmalar, yüksek fosforik asit alımını böbrek hasarı ve böbrek taşı riskinin artmasıyla ilişkilendirmiştir.

Hazır meyve içecekleri: Hazır satın alınan meyve içecekleri çok az gerçek meyve içerir.Hazır meyve içecekleri şekerler, koruyucu maddeler ve yapay tatlandırıcılarla doludur. Bu yüksek şeker içeriği insülin artışlarına, yüksek tansiyona ve sonunda kronik böbrek sorunlarına katkıda bulunur.

Alkol: Ara sıra az miktarda alkol almak zarar vermese de, düzenli alkol alımı böbreklerin daha fazla çalışmasını sağlar. Düzenli alkol alımı böbrek yetmezliğinin önde gelen nedenlerinden biridir.

Enerji içecekleri: Enerji içecekleri uyanıklık ve dayanıklılık vaat ediyor, ancak bu kutuların içindekiler farklı bir hikaye anlatıyor. Enerji içeceklerindeki yüksek miktarda kafein, eklenmiş şekerler ve sentetik vitaminler böbrekleri aşırı uyarır.

Spor içecekleri: Spor içecekleri, sodyum, şeker ve yapay renklerle doludurlar; bunların hepsi düzenli olarak tüketildiğinde böbreklere zarar verebilir.

Böbrek dostu içecekleri seçmek neden önemlidir?

Böbrekler çok fazla şey istemez, sadece temiz hidrasyon, dengeli bir yaşam tarzı ve toksinlere düşük maruziyet. Sağlıklı içecekler iltihaplanma riskini azaltır, atıkların atılmasına yardımcı olur ve elektrolit dengesini korur.

Doğru içecekler ne zaman tüketilmeli?

Sabahın erken saatleri, yemeklerden önce, limonlu su veya bitkisel infüzyonlar gibi detoks içeceklerini tüketmek için en iyi zamanlardır.

Gün boyu, yudum yudum su içmek böbrekleri zorlamadan vücudun susuz kalmamasını sağlar.

Paylaşın

Kan Grubuna Göre Hangi Yiyeceklerden Uzak Durulmalı?

Muhtemelen hepiniz kendinize şu soruyu sormuşsunuzdur: “Herkes aynı şekilde mi beslenmeli?” veya “Bir gıdanın sağlıklı olarak tanımlanması, herkesin onu tüketmesi gerektiği anlamına mı gelir?” Peki ya kan grubu?

Haber Merkezi / Kan grubuna göre beslenme, Dr. Peter D’Adamo’nun 1996’da yayımladığı ve kan gruplarının evrimsel kökenlerine dayanarak beslenme önerileri sunduğu “Eat Right 4 Your Type” kitabıyla popülerleşen bir beslenme yaklaşımıdır.

Bu beslenme yaklaşımındaki temel fikir, her kan grubunun (A, B, AB, 0) genetik özelliklere bağlı olarak belirli yiyeceklere daha iyi tepki verdiği ve bazı yiyeceklerin ise sindirim, bağışıklık veya metabolik sorunlara yol açabileceği yönündedir.

İşte kan gruplarına göre beslenme önerileri:

0 Grubu: D’Adamo’ya göre 0 grubu, insanlığın en eski kan grubu olup avcı – toplayıcı atalara dayanır. Bu nedenle yüksek proteinli bir beslenme bu grup için uygundur.

Önerilenler:

Protein: Kırmızı et (sığır, kuzu), balık (somon, morina), kümes hayvanları.
Sebze: Brokoli, ıspanak, kara lahana gibi yeşil yapraklılar.
Yağlar: Zeytinyağı, keten tohumu yağı.
Meyve: Erik, incir, kiraz gibi alkali meyveler.

Uzak durulması gerekenler:

Tahıllar: Buğday, mısır, yulaf (gluten hassasiyeti iddia edilir).
Baklagiller: Mercimek, fasulye (sindirimde zorluk yaratabilir).
Süt ürünleri: Süt, peynir (çoğu 0 grubu bireyin laktozu sindiremediği öne sürülür).
Diğer: Kahve, alkol, işlenmiş gıdalar.

A Grubu: A grubu, tarım toplumlarının ortaya çıkmasıyla ilişkilendirilir. Vejetaryen bir yaşam tarzına daha uygun olduğu düşünülür.

Önerilenler:

Sebze: Brokoli, havuç, ıspanak, kabak.
Meyve: Yaban mersini, limon, greyfurt, ananas.
Tahıllar: Karabuğday, kinoa, yulaf.
Baklagiller: Mercimek, soya fasulyesi, siyah fasulye.
Protein: Soya ürünleri, az miktarda balık (somon, sardalya).

Uzak durulması gerekenler:

Et: Kırmızı et, tavuk (sindirimde ağır geldiği iddia edilir).
Süt ürünleri: Yoğurt, peynir (bağışıklık sistemini zayıflatabilir).
Sebzeler: Patates, domates, biber (lektin içeriği nedeniyle sakıncalı bulunur).
Diğer: İşlenmiş karbonhidratlar, şeker.

B Grubu: B grubu, göçebe topluluklarla bağdaştırılır ve hem bitkisel hem hayvansal gıdalara uyum sağladığı düşünülür.

Önerilenler:

Protein: Kuzu, tavşan, balık (morina, alabalık), yumurta.
Süt ürünleri: Yoğurt, kefir, az yağlı peynir (B grubu laktozu iyi sindirir).
Sebze: Brokoli, pancar, havuç.
Tahıllar: Yulaf, kinoa, pirinç.

Uzak durulması gerekenler:

Et: Tavuk, domuz eti (lektinlerin bağışıklık sistemini etkilediği öne sürülür).
Tahıllar: Mısır, buğday, çavdar.
Baklagiller: Mercimek, nohut.
Diğer: Yer fıstığı, susam, ayçiçeği tohumu.

AB Grubu: En yeni kan grubu olarak kabul edilir ve A ile B’nin özelliklerini birleştirir.

Önerilenler:

Protein: Deniz ürünleri (somon, sardalya), hindi, tofu.
Süt ürünleri: Yoğurt, kefir, az yağlı peynir.
Sebze: Brokoli, ıspanak, kereviz.
Meyve: Üzüm, kiraz, kivi.
Tahıllar: Pirinç, kinoa, yulaf.

Uzak durulması gerekenler:

Et: Kırmızı et, tavuk (sindirimde zorluk yaratabilir).
Baklagiller: Siyah fasulye, barbunya.
Diğer: Mısır, kafein, alkol.

Kan grubuna göre beslenme, ilginç bir görüş olsa da bilimsel olarak kesin bir doğruluğu yok. Yine de bazı kişiler için yapılandırılmış bir beslenme rehberi sunduğu için motive edici olabilir.

Örneğin, 0 grubu için düşük karbonhidratlı diyet veya A grubu için bitkisel ağırlıklı beslenme, genel sağlık trendleriyle uyumludur ve fayda sağlayabilir. Ancak bu diyeti körü körüne takip etmek yerine, kendi ihtiyaçlarınızı ve sağlık hedeflerinizi göz önünde bulundurmanız önemlidir.

Paylaşın

Metabolizmayı Hızlandıran Yağ Yakıcı Besinler

Yağ yakmak sadece spor yapmakla ilgili değildir, tükettiğiniz şeyler metabolizmanızı hızlandırmada ve vücudunuzun kalorileri daha hızlı yakmasına yardımcı olmada büyük rol oynarlar.

Haber Merkezi / Vücudunuza hem yeterli oranda kalori sağlamak hem de kilo vermek istiyorsanız, bu yağ yakıcı besinler tam size göre.

İşte yağ yakmanıza yardımcı olabilecek bazı besinler:

Yeşil çay: Yeşil çay sadece sakinleştirici bir içecekten daha fazlasıdır; metabolizmanız için harikadır. Antioksidanlarla, özellikle de kateşinlerle doludur ve vücudunuzun yağları daha verimli bir şekilde yakmasına yardımcı olur. Gün içinde bir veya iki fincan içmek kalori yakmanıza hafif bir destek sağlar.

Avokado: Zengin, kremamsı ve doyurucu avokado, her öğüne veya atıştırmalığa ideal bir katkıdır. Avokado, metabolizmanızı aktif tutmaya ve yağ kaybını desteklemeye yardımcı olan sağlıklı tekli doymamış yağlarla doludur. Bu sağlıklı yağlar ayrıca vücudunuzun besinleri daha iyi emmesine ve daha uzun süre tok hissetmenize yardımcı olur.

Tarçın: Tarçın, kan şekeri seviyesini düzenlemeye yardımcı olarak gereksiz atıştırmalara yol açan şeker düşüşlerini önleyebilir. Ayrıca vücuttaki iltihabı azaltmaya yardımcı olabilen iltihap önleyici özelliklere sahiptir. Bunun da ötesinde, termojenezi artırarak vücudunuzun ısı üretirken kalori yakmasına yardımcı olur.

Yoğurt: Yoğurt sizin için ideal atıştırmalıktır. Proteinle doludur, kas yapmanıza yardımcı olur ve sizi daha uzun süre tok tutar, daha fazla kas daha hızlı bir metabolizma anlamına gelir. Yoğurttaki probiyotikler ayrıca bağırsak sağlığını destekler, bu da verimli sindirim ve yağ yakımı için anahtardır.

Acı biber: Baharat hayranıysanız, acı biberler yağ yakmada müttefikiniz olabilir. Acı biberler, metabolizmanızı hızlandıran ve vücudunuzun daha fazla kalori yakmasına yardımcı olan kapsaisin içerirler.

Limon: C vitaminiyle dolu olan limon, kan şekeri seviyesini düzenlemeye ve yağ metabolizmasını iyileştirmeye yardımcı olur. Gününüze bir bardak ılık limonlu suyla başlamak sindiriminizi harekete geçirebilir ve metabolizmanıza hızlı bir başlangıç ​​sağlayabilir.

Kahve: Kahvenin size enerji verdiğini muhtemelen biliyorsunuzdur, ancak aynı zamanda yağ yakma faydaları da vardır. Kahvedeki kafein metabolizmanızı hızlandırarak daha fazla kalori yakmanıza yardımcı olabilir. Sabah bir fincan size enerji verebilir ve ayrıca metabolizmanızı harekete geçirebilir.

Paylaşın

Mango Kabuğunun Cilt İçin Şaşırtıcı Faydaları

Tropik bölgelerde yetişen ve en lezzetli meyvelerden biri olan mango, cilt dokusunu, tonunu ve durumunu iyileştiren mineraller ve vitaminler açısından oldukça zengin bir içeriğe sahiptir.

Haber Merkezi / Ancak, çok az kişi mango kabuklarının cilt üzerindeki şaşırtıcı faydalarını biliyor. İşte mangonun cilt üzerindeki şaşırtıcı bir kaçı:

Güneşin zararlarından korur: Mango kabukları, cilt hücresi oksidasyonunu azaltarak güneş hasarını hafifleten doğal olarak oluşan antioksidanlar içerir. Mango kabukları güneş kremi görevi görmez, ancak zengin vitamin içeriği UV ışınlarının verdiği hasarı önemli ölçüde azaltır.

Mango, iltihabı azaltan ve harika bir akne kovucu olarak işlev gören C vitamini özelliklerine sahiptir. Mango kabuğunu yaz aylarında haftada üç kez uygulamak kırışıklıkları ve ince çizgileri de azaltabilir.

Sağlıklı ve dolgun bir cilt: Mangoda bulunan antioksidanlar, mineraller ve vitaminler genel cilt durumunu iyileştirir. A vitamini ciltteki çizgileri azaltır ve koyu lekelerin açılmasına yardımcı olan kolajen üretimini destekler.

Öte yandan, B6 vitamini cildin yağlılığını en aza indirir ve akne, sivilce ve donuk görünümden uzak tutar. Mango kabuğu ayrıca lekelerin ve yara izlerinin azalmasına yardımcı olan K vitamini içerir.

Yaşlanma karşıtı etki: Mango kabuğunu cilde uygulamak, ciltteki besinleri yenileyebilir ve erken yaşlanma oranını düşürebilir.

Parlak ve canlı cilt tonu: Mango kabuğunda, ölü deri hücrelerini yok eden ve cilt tonunu düzenleyen sitrik asit bulunur. Mango kabuğu, gül suyu ve bal ile karıştırılarak yüz maskesi olarak kullanılabilir.

Sivilce ve iltihabı azaltır: A vitamini açısından zengin olan mango kabukları, inatçı akne ve akne izlerinden kurtulmaya da yardımcı olabilir. A vitamini eksikliği nedeniyle vücut aşırı keratin üretir, bu da ter bezlerini tıkar ve akne sorunlarına yol açar.

Paylaşın

Yeterince Çinko Almadığınızı Gösteren Beş İşaret

Dışardan takviye şeklinde alınabilen çinko, vücuttaki birçok işlev için son derece önemli bir mineraldir. Yetişkin bir kişinin günlük 10-12 mg çinko takviyesi alması gerekir.

Haber Merkezi / Çinko eksikliği, vücudun temel işlevleri için yeterli miktarda çinko mineraline sahip olmaması durumudur. Ancak çinko eksikliği semptomlar aşırı olana kadar ortaya çıkmaz.

İşte yeterli oranda çinko almadığını gösteren en önemli beş belirti:

Çinko eksikliğinin en yaygın belirtilerinden biri, özellikle çocuklarda büyümenin geri kalmasıdır. Çinko ayrıca hücre büyümesi ve bölünmesinde de rol oynar ve eğer çinko eksikliği varsa, vücudun gelişimi yavaşlar.

Kırılgan ve incelen saçlar çinko eksikliğinin bir başka belirtisidir. Çinko, saç ve tırnak dokularını sağlıklı tutar ve çinko eksikliği olduğunda saçlar kırılır veya incelir, tırnaklar ise kırılgan hale gelir.

Cilt döküntüleri veya tahrişi de çinko eksikliğinin diğer bir belirtisidir. Çinko, cildin onarılmasında hayati bir rol oynar. Çinko eksikliği, cilt enfeksiyonuna ve döküntülere neden olur.

Çinko eksikliği üreme ve beyin sağlığını da etkiler. Çinkonun nörotransmitter işlevinde oynadığı rol nedeniyle beyin sağlığında değişimler yaşanır. Çinko üreme işlevi ve hormon dengesi için gerekli olduğundan, hem erkeklerde hem de kadınlarda doğurganlık da azalır.

Çinko, vücudun enfeksiyonlardan etkili bir şekilde kurtulabilmesi için sağlam bir bağışıklık sistemi için kritik öneme sahiptir. Vücut yeterli çinkoya sahip değilse enfeksiyonlara karşı savunmasız hale gelir.

Paylaşın