Okumak Beyni Nasıl Değiştirir?

Okumanın kelime dağarcığını geliştirdiğini, bakış açısını genişlettiğini, yeni fikirlerle tanıştırdığını ve özgüveni artırdığını hepimiz biliyoruz. Okumak, herkesin benimsemesi ve hayat boyu devam etmesi gereken önemli bir alışkanlıktır.

Haber Merkezi / Okumak, başarının anahtarı olarak kabul edilmektedir. Nörobilime göre, okumak sadece beyni bilgi ile doldurmakla kalmaz, aynı zamanda beynin daha iyi çalışmasını sağlar. Düzenli okuma, beynin düşünme biçimini yeniden şekillendirebilir.

Çocukken, dünya hakkında yeni şeyler okumak ve öğrenmekle daha aktif olarak ilgilenilir. Ancak eğitim süreci tamamladıktan ve kariyer hedefleri devam ederken, okuma konusunda daha pasif hale gelir ve okuma alışkanlığı azalmaya ve çoğu durumda bitme noktasına gelir. Okumak her yaştan insan için gereklidir. Günlük 30 dakika dahi ilgini çeken şeyleri okumak bile birçok şeyi farklı görmek için yeterlidir. Bunun nedeni, okumanın kısa ve uzun vadeli birçok faydasının olmasıdır. Bu, aynı zamanda bir tür zihinsel egzersizdir. Fiziksel bir egzersiz kadar hayatidir.

Bu konuda araştırma yapan bilim insanları, okumanın temelde bir empati çalışması olduğu konusunda hemfikir. Okumak, farklı bakış açılarını anlamaya yardımcı olur ve bu nedenle duygusal katsayıyı (EQ) artırır. Bilim insanları, okumanın etkisini anlamak için yaptıkları çalışmalarda, okumanın beyin dalgaları üzerindeki etkilerini gördü. Örneğin, okunan kitaptaki karakter egzersiz yapıyorsa, okuyan kişi, sanki spor salonunda terliyormuş gibi beynin o alanı aktif hale gelecektir. Başka bir araştırma, yaşamı sorgulamaya neden olan kitapların, karmaşık fikirleri üzerine kolayca odaklanmaya ve kavramaya yardımcı olduğunu öne sürmektedir. Ayrıca okuma, alternatif yollar hayal etme, ayrıntıları, sahneleri hatırlama ve karmaşık problemler üzerinde düşünme yeteneğini güçlendirir.

Okunmazsa ne olur?

Öncelikle okumadan bilgi edinilemez, kelime dağarcığı kısıtlı olur ve muhakeme etme kapasitesi de azalır. Buna ek olarak, motive olma ve empati kurma yeteneği de zamanla kaybolacaktır. İkincisi, okumamak, zihinsel egzersiz yapmamak anlamına gelir ve bu yaşlılık zihinsel sorunlarına yatkın hale getirir. Bilim insanları, okuma ve problem çözme oyunlarının yaşlı yetişkinlerde hafıza kaybını önlemeye, stres riskini azaltmaya ve farklı demans türlerini önlemeye yardımcı olabileceğini defalarca kanıtladılar.

Okuma, günlük rutinin bir parçası olması gereken bir tür zihinsel aktivitedir. Yatmadan önce en az 30 dakika kitap okumayı alışkanlık haline getirilmeli. Ne okursa okunsun, kurgusal, kurgusal olmayan, mitolojik ya da politik fark etmez, yeter ki okuma alışkanlığından vazgeçilmesin.

Paylaşın

Hava Kirliliği Genel Sağlığı Nasıl Etkiliyor?

Hava kirliliğinin artması, son zamanlarda önemli bir çevre ve sağlık sorunu haline gelmiş durumda. Havayı kirleten maddeler sadece ciğerlerimize zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda vücudumuzun diğer kısımlarına da ciddi şekilde zarar verirler.

Haber Merkezi / Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, küresel nüfusun yüzde 90’ından fazlası, akciğer sağlığına zarar verebilecek zararlı gazlar ve parçacıklar içeren kirli havada nefes alıp vermeekte.

Havayı soluduğumuzda, solunum yollarımızı tahriş edebilecek ve nefes darlığına, öksürüğe, hırıltılı solunuma, astım ataklarına ve göğüs ağrısına neden olabilecek küçük, zararlı parçacıklara maruz kalırız.

Bu durum zamanla, kalbimizi, beynimizi, cildimizi ve diğer hayati organlarımızı etkileyen başka sağlık sorunlarının gelişmesine neden olabilir.

WHO’ya göre, kalp durması ve kalp krizi gibi kalp rahatsızlıkları dünya genelinde önde gelen ölüm nedenlerinden biridir. Uzmanlar, hava kirliliği ile kalbe kan, oksijen ve besin sağlayan koroner arterlerde oluşan plak arasında doğrudan bir ilişki olduğuna inanıyor.

Havayı kirleten maddeleri soluduğunuzda, partikül madde kan dolaşımında emilir ve daha sonra vücudun çeşitli organlarına gider. Kirli havada nefes aldığınızda, bağışıklık sistemi, havayı kirleten maddelerin bakteri olduğunu düşünür ve sizi kalp krizlerine daha yatkın hale getiren bir tepkiyi tetikler.

Felç, bunama ve bozulmuş bilişsel yetenekler gibi nörolojik durumlar hava kirliliği ile ilişkilendirilmiş durumdadır. Son araştırmalar, kirli havanın aslında beyin fonksiyonlarını etkileyebileceğini öne sürmektedir. Bazı araştırmalar, yüksek düzeyde hava kirliliğinin çocukların bilişsel yeteneklerine zarar verebileceğini, yetişkinlerin bilişsel gerileme riskini artırabileceğini ve hatta muhtemelen depresyona katkıda bulunabileceğini iddia etmektedir.

Havayı kirleten maddelere tekrar ve tekrar maruz kalmak cildinize de zarar verebilir. Hava kirliliğinin, çocuklarda akne, kırışıklık ve egzamaya yol açan oksidatif stresi tetiklediğine inanılıyor.

Hava kirliliği söz konusu olduğunda, gözleriniz de buna karşı savunmasız olabilir. Özellikle gözleriniz ozon (O3) ve nitrojen dioksite (NO2) maruz kaldığında konjonktivitlere de yol açabilir. Kontakt lens kullananlar bu tür komplikasyonlara daha yatkındır.

Hava kirliliğinin şiddetli olduğu bir zamanda, maske takmak ve uygun hijyeni sağlamak son derece önemlidir.

Paylaşın

Beslenmenize Eklemeniz Gereken 6 Süper Besin

Vücudu oluşturan organların ihtiyaç duyduğu belirli gıdalar vardır ve bir de tüm vücudumuz için faydalı olan vitaminlerle dolu süper gıdalar vardır. Genel sağlığımızı etkileyen bu gıdalar çeşitli şekillerde tüketilebilir.

Haber Merkezi / Beslenmenize mutlaka eklemeniz gereken 6 süper gıdayı sizler için derledik. Şimdi beslenmenize ekleyin, yıllar sonra bize teşekkür edin!

Keten tohumu

Boyutlarına aldanmayın, bu küçük kahverengi tohumlar besinlerle doludur. Yüksek oranda Omega-3 yağ asidi nedeniyle vücudun doğal yağ üretimini artırır ve cildin nemli kalmasına yardımcı olur. Ayrıca, kilo kaybını kolaylaştıran harika bir süper besindir. Buna ek olarak, kolesterol içermezler, bu nedenle kalbiniz için son derece faydalıdır.

Hindistan cevizi

Hindistan cevizi yağı süper yiyeceklerin tanrısıdır. Hindistan cevizi yağı söz konusu olduğunda hiçbir şey yanına yaklaşamaz. Akla gelebilecek her şey için kullanılabilir. Vitamin, mineral ve lif bakımından zengin olan bu ürünü mutlaka beslenmenize eklemelisiniz.

Papaya

Bu meyve, beslenmenize ekleyebileceğiniz başka bir süper besindir. Yüksek papain içeriği ile cilt bakım ürünlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Papaya, A, C ve E vitaminleri açısından zengindir, bu da papayaların diyabetik kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarının önlenmesinde yardımcı olduğu anlamına gelir. Papaya suyu, döngüyü normalleştirmeye yardımcı olabileceğinden, düzensiz döngüsü olan kadınlar için harikadır.

Kinoa

Cildinizin ihtiyaç duyduğu ‘güzellik kaynağı’. Kinoa, hem kolajen üretimine yardımcı olur hem de cildi daha elastik ve sağlıklı hale getirir, cildinizin kırışıklıklar, yaşlılık lekeleri vb. gibi yaşlanma belirtileriyle savaşmasına yardımcı olur. Bir başka önemli faydası da sivilcelerle savaşa yardımcı olan sebum düzenleyici özelliğidir.

Aloe Vera

Hindistan cevizi kadar şaşırtıcı olan Aloe Vera, çok amaçlı gıdaların kralıdır. Bitkinin iç kısmından çıkarılan jel bir sağlık iksiridir. Cilt sorunları, akne, yara izi ve güneş yanığı tedavisi için üretilen ürünlerde kullanılır. Aloe Vera jeli, cildin dokusunu iyileştirmek ve yaşlanmayı yavaşlatmak için bağımsız bir ürün olarak bile kullanılabilir. Aloe Vera suyunun içilmesi kabızlık ve mide ekşimesinin tedavisine yardımcı olur. Ayrıca temiz cilt ile birlikte sindirime fayda sağlar.

Zeytinyağı

Zeytinyağının yerini hiçbir şey tutamaz. Kan şekeri seviyesini yönetmeye, kolesterol, kalp, göğüs veya sindirim sorunları riskini azaltmaya yardımcı olması için beslenmenize mutlaka sızma zeytinyağı ekleyin. Sadece yemeğinize sağlıklı bir lezzet katmakla kalmaz, güzellik rutininizin bir parçası olarak da kullanılabilir. Ayrıca, nemlendirici özelliklerin yanı sıra yaşlanma karşıtı antioksidanlarla doludur.

Paylaşın

Kilo Vermeye Çalışırken Kahvaltıda İçebileceğiniz En İyi 5 İçecek

Kilonuzu korumaya veya kilo vermeye çalışırken, sabah ilk iş olarak ne yediğiniz ve içtiğinize çok dikkat etmeniz gerekir. Yedikleriniz ve içtikleriniz (su dışında) bir miktar kalori içerir. Kahvaltıda düşük kalorili ve besleyici bir içecek almak metabolizmayı hızlandırabilir ve yağ yakma sürecine yardımcı olabilir.

Haber Merkezi / Hepimizin sabahları içmeyi sevdiğimiz favori bir içeceği olsa da, kilo vermeye odaklandığınızda daha iyi olan bazı içecekleri burada bulabilirsiniz.

Kahve

Kahve çoğu insanın sabahları favori içeceğidir ve dürüst olmak gerekirse, dikkatli bir şekilde hazırladığınız sürece güne bir fincan kahveyle başlamakta yanlış bir şey yoktur. Kilo kaybı söz konusu olduğunda, sadece şekersiz sade kahve tüketilmeli.

Kahveye şeker ve süt eklemek, günlük diyet planınızı mahvedebilecek kalori almak demektir. Ayrıca günlük kahve tüketimini 2 fincan ile sınırlayın. Aksi takdirde uykusuzluk, dehidrasyon ve şişkinlik gibi aşırı kafein alımının yan etkileriyle uğraşmak zorunda kalabilirsiniz.

Yeşil çay

Yeşil çayı tüketmek için birçok neden vardır. Araştırmalar, yeşil çayın yağ yakma sürecini hızlandırabileceğini ve egzersiz yaparken performansınızı artırabileceğini gösteriyor. Bu içeceğin ana bileşeni, sağlığa bir çok açıdan faydalı kateşinlerdir. Ayrıca ebegümeci çayı, oolong çayı gibi başka bitki çaylarını da deneyebilirsiniz.

İnfüze su

Sabahları içilebilecek bir diğer en iyi içecek de demlenmiş sudur. Demlenmiş su durumunda denenecek çok fazla içecek vardır. Limon, nane, tarçın veya elma deneyebilirsiniz. Tu gıda ürünlerinin yağ yakıcı özellikleri vardır. Ayrıca bağışıklığınızı güçlendirmeye, sizi daha uzun süre tok tutmaya ve dehidrasyonu önlemeye yardımcı olabilirler.

Sebze veya meyve suyu

Bir bardak sıkılmış taze meyve veya sebze suyu size bol miktarda kalori sağlayabilir. Meyve veya sebze sularının kalorisi düşüktür ve metabolizmayı hızlandırabilir. Sabahları bir bardak meyve veya sebze suyu, yağ yakma sürecini hızlandırmaya ve bir sonraki öğüne kadar tok kalmanıza yardımcı olabilir.

Bir bardak smoothie

Bazı meyve ve kuruyemişlerle yapılan bir bardak smoothie başlı başına eksiksiz bir kahvaltı olabilir. Süt, meyve ve kuruyemişlerin sağlık faydasını sağlar. Bir bardak smoothieniz varsa, sağlıklı bir kilo kaybı için gerekli tüm besin maddelerini alabilirsiniz demektir. Egzersiz yapıyorsanız, protein alımınızı artırmak için protein tozu da ekleyebilirsiniz.

Paylaşın

Çok Fazla Portakal Tüketmek Yan Etkilere Neden Olabilir Mi?

Herkesin favori meyvelerinden biri olan Portakal’ın mevsimi geldi çattı. Keskin tadıyla harika bir atıştırmalık olan portakal, aynı zamanda sağlığa faydalarıyla da bilinen bir meyvedir. Portakal, bağışıklık sistemini güçlendiren bol miktarda C vitamini içermektedir.

Haber Merkezi / Ancak çok fazla portakal tüketmek herhangi bir yan etkiye neden olabilir mi? Elbette, olabilir.

100 gram portakal 47 gram kalori, 87 gram su, 0.9 gram protein, 11.8 gram karbonhidrat, 9.4 gram şeker, 2.4 gram lif ve C vitamininin günlük değerinin yüzde 76’sını içerir. Besinler açısından yoğun bir şekilde zengindir ancak makul miktarlarda tüketilmelidir.

Çok fazla portakal tüketmenin yan etkileri neler?

Her gün 4-5 portakal yemeye başlarsanız, aşırı lif tüketimine yol açabilir. Bu, mide rahatsızlığına, kramplara, ishale, şişkinliğe ve mide bulantısına neden olabilir. Aşırı C vitamini alımı, araştırmalara göre mide ekşimesi, kusma, uykusuzluk ve kalp krizine neden olabilir.

Bir günde kaç portakal yemelisiniz?

Portakal doğası gereği asidiktir ve gastroözofageal reflü hastalığından (GERD) muzdarip kişilerde midede tahrişe neden olabilir. GERD olan kişiler portakal tüketmeden önce doktorlarına danışmalıdır.

Bazı ciddi durumlarda, kusma ve mide ekşimesine yol açabilir. Potasyum seviyesi yüksek olan kişiler de portakal tüketmeden önce doktorlarına danışmalıdır.

Portakallar düşük potasyum seviyelerine sahiptir, ancak vücutta zaten çok fazla potasyum varsa, hiperkalemi adı verilen potansiyel olarak ciddi bir duruma neden olabilir. Günde en fazla 1-2 portakal tüketilmelidir.

Paylaşın

Yeni Doğan Bebek Ne Kadar Yemeli?

Ebeveynler olarak, bebeğiniz için yaşına ve ihtiyacına göre bir beslenme programı sürdürmeye dikkat etmelisiniz. Yeni doğan bebeğin midesi başlangıçta o kadar küçüktür ki bir seferde sadece 1 – 1.5 çay kaşığı sıvı alabilir. Bebek büyüdükçe mide büyür ve gerilir.

Haber Merkezi / Bebekler çok hızlı büyüdüğü için ne kadar beslenmeye ihtiyaçları olduğunu anlamak zordur. Biberonla besleniyorsanız daha kolaydır. Yeni doğmuş bir bebeğiniz varsa, işte size yardımcı olabilecek bir kaç ipucu;

Anne sütüyle beslenen bebekler için beslenme programı;

Yeni doğan bebeğin, ilk hafta günde en az 8 -12 kez emzirilmesi önerilir. Bebeğinizi bir seferde 4 saatten fazla beslemeden bırakmayın. Bebek büyüdükçe süt miktarı da artar ve böylece bebek her beslenmede daha kısa sürede daha fazla süt tüketebilir.

Her ne kadar farklı bebeklerin farklı beslenme şekilleri olsa da, 1 ila 3 aylık bebekler günde 7 ila 9 kez, 3 ila 6 aylık bebekler günde 6-8 kez beslenir ve 6 aydan sonra bebekler günde ortalama 6 kez beslenir. Yarı katıların eklenmesi bebeğin ekstra beslenme ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olduğundan, bebek 12 aya ulaştığında emzirme günde dörde kadar azaltılabilir.

Biberonla beslenen yeni doğan bebekler için beslenme programı;

Biberonla beslenen bebekler her 2 – 3 saatte bir beslenirler ve iki aydan sonra zaman aralığı 3 – 4 saate kadar çıkabilir. 4 ila 6 ay arasında bebekler her 4 – 5 saatte bir 6 aydan sonra ise yine 4 – 5 saatte bir beslenmesi önerilir.

Yeni doğan bebeklerin beslenmesinde dikkat edilmesi gerekenler;

Bir yaşın altındaki bebeklere süt dışında sıvı verilmemelidir. Su, meyve suyu veya inek sütü verilmemelidir. Bunlar uygun beslenme değildir ve bebeğinizin midesini bozabilir. Bebek 6 aylık olduktan sonra su verilmelidir.

Biberona tahıl ürünleri eklenmemelidir, boğulma tehlikesine yol açabilir. Bir bebeğin sindirim sistemi 4-6 aya kadar tahılları kaldıramaz.

Bebeğinizin aç olup olmadığını nasıl anlarsınız?

Zamanında programlanmış besleme, erken doğan ve herhangi bir tıbbi durumu olan bebekler için en iyisidir. Ebeveynler ayrıca bebeğin aç olup olmadığına dair ipuçlarını arayabilir ve bebeği buna göre besleyebilir. Buna talep üzerine besleme veya duyarlı besleme denir.

Elleri ağzına sokmak, yalamak, ağzını açmak, telaş olmak gibi basit ipuçları bebeğinizin aç olduğuna işaret edebilir.

Aşırı beslenme belirtileri;

Aşırı beslenen bebeklerde mide ağrısı, gaz veya kusma görülebilir. Bu bebekler ayrıca yaşamlarında daha sonra obezite geliştirme riski altında olabilir. Doyduklarını anlamaları kolay olsun diye, onları arzularından daha az beslemeleri tavsiye edilir.

Paylaşın

Yatmadan Önce Egzersiz Yapmamanız İçin 3 Neden

Yoğun çalışma temposu içinde geçen günler size gece egzersiz yapmaktan başka seçenek bırakmıyor mu? Cevap evet ise, yeni bir çalışma, bunu yapmayı hemen bırakmanız gerektiğini söylüyor.

Haber Merkezi / Yeni bir araştırmaya göre, yatmadan önce egzersiz yapmak uyku döngünüzü olumsuz yönde etkileyebilir. Egzersizi düzenli ama yanlış zamanda yapıyorsanız size hiçbir fayda sağlamaz. Araştırmayla ortaya çıktı ki, gece geç saatlerde egzersiz yapmak sağlığınız üzerinde bazı olumsuz etkilere neden olabilir.

Yeni araştırmaya göre, gece geç saatlerde egzersiz yapmak kalp atışlarınızı hızlandırabilir ve uyku döngünüzü bozabilir. Egzersiz, genellikle sizi susuz bırakır ve vücuttaki stres hormonlarını serbest bırakarak uyanık kalmanıza neden olur. Spor salonundaki parlak ışıklar, uyku hormonu olan melatonin üretimini durdurur.

İşte, gece geç saatlerde egzersiz yapmamanız için üç neden daha;

Uyanıklığı arttırır;

Egzersiz yaptığınızda, adrenal bez olarak bilinen epinefrin adrenalin üretmemeye başlar. Bu durum, kalbi en üst seviyede çalıştırır ve kalp atış hızının artmasına neden olur. Aynı zamanda, kaslardaki oksijen seviyesini ve kan akışını artırır. Bütün bunlar, uykunuzu olumsuz yönde etkiler.

Yoğun egzersizler sinir sistemini uyarabilir ve normale dönmesi zaman alabilen kalp atışlarını yükseltebilir. Bu da uykunuzu bozar. Birkaç yoğun egzersiz, koşma, yüzme, bisiklete binme ve ağır halter içerir.

Sinir sistemi uyarılır;

Sinir sisteminin uyku öncesi toparlanmak için zamana ihtiyacı vardır. Sinir sistemi aşırı yüklendiğinde, vücudun sallanmasına ve titremesine yol açarak kas ağrısına, ağrıya ve yetersiz uykuya neden olabilir.

Kas gelişim sürecini etkiler;

Yoğun tempoda bir antrenman yaptığınızda kaslarınız kırılır ve yırtılır. Dinlenmek, kasları sağlıklı tutmanın ve büyümelerini artırmanın başlıca yoludur. Yatmadan önce yapılan egzersiz uykunuzu bozabileceği gibi kas büyüme sürecini de bozabilir.

Uzmanlar, gece geç saatlerde egzersiz yapmanın olumsuz etkileriyle mücadele etmek için üç basit yol önermektedir:

  • Yatmadan en az üç saat önce egzersiz yaptığınızdan emin olun
  • Kaslarınızı gevşetmek için sıcak bir duş alın
  • Rahatlatıcı etki için yatak odanızda biraz uçucu yağ yakabilir veya banyo suyunuza biraz karıştırabilirsiniz
Paylaşın

Sigarayı Bıraktıktan Sonra Neden Kilo Alınır?

Sigara, fiziksel ve zihinsel sağlığı olumsuz etkileyen bir bağımlılıktır. Ancak, bu bağımlılıktan kurtulmak kolay bir iş değildir. Sigarayı bırakmaya çalışanlar genellikle istenmeyen yan etkilerle karşı karşıya kalırlar ve bu da nikotin bağımlılığından vazgeçmeyi daha da zorlaştırır; bunlardan biri de kilo alımıdır.

Haber Merkezi / Sigarayı bırakmaya çalışırken kilo almanız normaldir. Bu, sigara içmeye devam etmeniz gerektiği anlamına gelmez. Sigara, kanser, kalp hastalığı, felç, akciğer hastalıkları ve diyabet gibi birçok sağlık sorununa yol açabilir. Sigarayı bıraktıktan sonra oluşan kilo fazlalıklarından rahatlıkla kurtulabilirsiniz, ancak sigaraya bağlı diğer kronik hastalıklar ölümcül olabilir.

Uyuşturucu ve Alkol Bağımlılığı dergisinde yayınlanan bir araştırma, sigarayı bırakırken kilo almanın asıl suçlusunun beynimiz olduğunu ortaya çıkardı. Sigara, iştahı azaltan bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, sigarayı bıraktığınızda kendinizi daha aç hissedebilir ve normalden daha fazla yemek yiyebilirsiniz. Nikotin yoksunluğu, sağlıksız ve işlenmiş gıdalar için özlemimizi artırır.

Tüm bu faktörler bir arada kişinin sigarayı bırakmaya çalışırken kilo almasına neden olur. Sigarayı bıraktıktan sonra kilo almanın bir başka nedeni de nikotin yokluğunda meydana gelen yavaş metabolizmadır; bir kişi sigara içmediğinde daha az kalori yakar.

Sigarayı bıraktıktan sonra kilo alımını tamamen tersine çevrilebilirsiniz. Sigarayı bırakmaya çalışıyorsanız, en başından itibaren sağlıklı bir kiloyu korumak için adımlar atmak iyidir. Önce kilo alıp sonra verme derdinden kurtulursunuz.

Sigarayı bırakırken veya bıraktıktan sonra sağlıklı kilonuzu korumak için izlemeniz gereken birkaç şeyi listeledik.

Hareketli olun;

Egzersiz yapıyorsanız devam edin, yapmıyorsanız, biran önce başlamalısınız. Egzersiz yapmak metabolizmanızı hızlandırır ve normalden daha fazla kalori yakmanıza yardımcı olur. Egzersiz rutininize kardiyo ve kuvvet antrenmanı seansları ekleyin. Her gün en az 45 dakika egzersiz yapın.

Beslenmenize daha fazla lif ekleyin;

Lif sizi daha uzun süre tok tutar. Lif bakımından zengin yiyecekleri tüketmek, sağlıksız yağlı ve şekerli yiyecekler için istek duymanızı engelleyebilir. Kilo vermek ve korumak için renkli sebzeler, meyveler ve sağlıklı yağlar tüketin. Sağlıklı beslenme, kronik hastalık riskini de azaltabilir.

Kendinizi asla çok aç bırakmayın;

Bir yemek programı yapın ve buna bağlı kalmaya çalışın. Yemek zamanlamanız arasındaki boşluk uzun olmamalıdır. Düzenli aralıklarla ve sağlıklı yiyecekler yiyin. Ayrıca tüm mikro ve makro besinleri içeren dengeli bir beslenme yapın.

Zamanında uyuyun;

Kilo vermeye çalışırken uyku programınız da önemlidir. Uykusuzluk veya daha az saat uyumak, sabahları sağlıksız yiyecekler için özleminizi artırabilir. Ayrıca uyku eksikliği, strese, sinirliliğe ve konsantrasyon eksikliğine de yol açabilir.

Paylaşın

Her Gün Kahve İçmek Felç Riskini Yüzde 21 Azaltıyor

Güne bir fincan kahve içmeden başlayamayan kaç kişi var? Pek çoğumuz, sadece sabah değil, kendimizi enerjik ve uyanık tutmak için gün boyunca daha fazla kahve tüketiriz. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, her gün içtiğimiz kahve miktarının kalp krizi ve felç riskini etkilediğini ortaya koydu.

Haber Merkezi / 11 yıl süren araştırma, 468.629 katılımcıyı içeriyordu. Araştırmaya katılanlar, kahve tüketimlerine göre üç gruba ayrıldı: düzenli olarak kahve içmeyen, az veya orta düzeyde kahve tüketen ve çok fazla kahve tüketen.

Sonuçlar yaş, cinsiyet, kilo, boy, sigara içme durumu, fiziksel aktivite, yüksek tansiyon, diyabet, kolesterol düzeyi, sosyoekonomik durum, alkol alımı, et, çay, meyve ve sebze tüketimine göre ayarlandı.

Araştırmada, az ve orta derecede kahve tüketen kişilerin, kahve içmeyenlere kıyasla tüm nedenlere bağlı ölüm riskinin yüzde 12 daha düşük olduğunu ortaya koydu.

Ayrıca araştırmanın diğer bir çarpıcı sonucu da, az ve orta derecede kahve tüketen kişiler de, kardiyovasküler hastalıktan ölüm riskini yüzde 17 ve felç riskini ise yüzde 21 daha azalttığını buldu.

Görüntüleme analizi ile elde edilen bulgular da, günlük kahve tüket kişiler ve düzenli olarak kahve içmeyen kişiler karşılaştırıldığında, günlük kahve tüketenlerin daha sağlıklı büyüklükte ve daha iyi işleyen bir kalbe sahip olduğunu gösterdi. Bu, yaşlanmanın kalp üzerindeki zararlı etkilerini tersine çevirmekle ilgili.

Uzun vadede her gün 0,5 ila 3 fincan kahve içmenin, kalp sağlığımız ve genel sağlığımız üzerinde faydalı bir etkiye sahip olduğu bulundu. Her gün 0,5 ila 3 fincan kahveyi güvenle tüketebilirsiniz.

Ancak, her ay bir hafta gibi bir süre kahve içmeye de ara verin. Kahve tüketmek için doğru zamanın uyandıktan bir saat sonra ve yatmadan bir kaç saat önce olduğu söyleniyor.

Paylaşın

Hamilelik Sonrası Kilo Verme: İşte Bilmeniz Gereken Her Şey

Hamilelik öncesi görünüme geri dönmek ve o eski kıyafetlerin içine sığmak istemeyen anne yoktur. 9 ayda aldığınız kiloları vermeniz kesinlikle zaman alsa da imkansız değil. Hamilelik sonrası kilo vermenin güvenli yollarını hevesle arayan annelerden biriyseniz, bunun için doğru yerdesiniz.

Haber Merkezi / Bebeğin ağırlığı, amniyotik sıvı ve plasenta da dahil olmak üzere yaklaşık beş ila altı kilo ağırlık, bebek doğar doğmaz hemen kaybedilir. Peki ya diğer kilolar, işte hamilelik sonrası fazla kilolardan kurtulmanıza yardımcı olacak beş basit ipucu;

Emzirme;

Emzirmenin kilo vermenize yardımcı olup olmayacağı konusundaki tartışmalar hala devam ediyor. Fakat, emzirmenin daha hızlı kilo vermenize yardımcı olabileceğini ortaya koyan çeşitli çalışmalar bulunmaktadır. Kesin olan şey, emzirmenin kalori yakmasıdır (günde yaklaşık 300), bu da kilo vermenize yardımcı olabilir. Ayrıca emzirmek bebeğinizin sağlığı için de iyidir.

Dengeli beslenme;

Yeni anne olmanın stresini yaşarken, istekleriniz kilo almanıza neden olabilir. Hamilelik öncesi yaptığınız gibi sağlıklı beslenmek kilo vermenizin temel kuraldır. Dengeli beslenme ve öğünler arasında sağlıklı atıştırmalıklar, sizi gün boyunca hareketli kılacak enerjiyi verebilir.

Besinlerle dolu tabaklar;

Özellikle bebeğinizi emziriyorsanız, vücudunuzun hamilelik sonrası maksimum beslenmeye ihtiyacı vardır. Besinlerle dolu, daha az kalori ve yağ içeren yiyecekleri seçin. Balık, yoğurt, yağsız et, tavuk gibi, bunlar omega 3, lif ve protein açısından zengin besinlerdir. Bunlar vücudunuzun çok ihtiyaç duyulan beslenmeyi sağlayacaktır.

Susuz kalmayın;

Hamilelik öncesi veya hamilelik sonrası olsun, susuz kalmamak her zaman çok önemlidir. Çalışmalar, vücudun yeterli suya sahip olduğunda, metabolizmanın hızlandığını ortaya koymuştur. Yeterli su içip içmediğinizi anlamanın bir yolu, idrarınızın rengidir. İdrarınız nispeten berraksa ve her iki-üç saatte bir gidiyorsanız, susuz değilsiniz demektir.

Hareket edin;

Ya hamilelik sonrası kilo vermek ya da genel olarak kilo vermek, sağlıklı bir beslenme ve düzenli bir egzersiz, uzun vadede ekstra kilo vermenin kesin anahtarıdır. Düzenli egzersiz yapamıyorsanız, daha fazla hareket edin. Kilo vermek için kısa yürüyüşler ve basit esneme hareketleri yapın.

 

Paylaşın